Arama

Oda Nedir?

Güncelleme: 16 Aralık 2015 Gösterim: 1.158 Cevap: 0
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
16 Aralık 2015       Mesaj #1
Safi - avatarı
SMD MiSiM
ODA a.
1. Bir konutta salon, mutfak, banyo ve boş alanlar dışında kalan, dışarıya bir ya da daha çok çıkışı olan kapalı bölme: İki odası, bir salonu bulunan bir ev. Kuzeye bakan bir oda; kullanım biçimini belirten bir tamlayanla da kullanılır: Çocuk odası. Hizmetçi odası. Çalışma odası. Yatak odası. Misafir odası. Sandık odası. (Bk. ansikl. böl. Mim.)
Sponsorlu Bağlantılar
2. Resmi bir binada, bir kimse, bir grup ya da bir iş için ayrılmış bağımsız bölmelerden her biri (işlevini belirten bir tamlayanla birlikte kullanılır): Bir odada üç kişi çalışıyor. Müdür odası. Bekleme odası. Öğretmenler odası. Harita odası. Evrak odası.
3. Bir otelde, motelde vb. ya da bir hastanede, klinikte vb. bir ya da birden çok kimsenin hizmetine sunulan, kimi zaman bir banyo da içeren bölme: Otelde banyolu bir oda ayırtmak. Özel oda. Üç yataklı bir oda. Oda arkadaşı.
4. Meslek odası, belirli bir meslek grubundaki kişilerin ortak çıkarlarını savunmak, çalışmalarının kamuya yararlı olmasını sağlamak vb. amaçlarla kurulan örgüt. (MESLEK KURULUŞLARI.)
5. Oda hizmetçisi, bir kimsenin gündelik işlerine, oda hizmetine bakan kimse.

—Akust. Sağır oda, akustik ölçümler yapmak için yankılanımı minimum düzeyde olacak biçimde düzenlenmiş yer. (Duvarları, tavanı ve döşemesi, ses dalgalarını olabildiğince çok soğuracak biçimde yapılmıştır.)

—Anorg. kim. Kurşun oda, sülfürik asit üretiminde kullanılan, içi kurşunla kaplı oda.

—Ask. cez. huk. Oda hapsi, asker kişilere uygulanan disiplin cezası türü. (Oda hapsi cezası, en çok dört hafta sürebilir. Subaylar, askeri memurlar ve astsubaylar bu cezayı bir odada tek başlarına çekerler. Erbaş, er ve askeri öğrencilerse bir arada olabilirler.)

—Ask. tar. Yeniçeri kışlalarına verilen ad. (Bk. ansikl. böl.)

—Bayınd. Ariyet odası, dolgu yapmak için gerekli malzemenin çıkartıldığı bölge (Yakın kazılardan sağlanan molozlar yeterli miktarda ya da istenen nitelikte [katışıksız] değilse, ariyet odasına başvurulur.) || Vana manevra odası, bir barajda vanaların yerleştirildiği ve kimi durumlarda kumanda edildiği yer. || Yükleme odası, isale kanalının ucunda yer alan, bir hidroelektrik santralın basınçlı borularının çıktığı kapalı havuz.

—Hidr. pnöm. Bir krikoda silindirin uçları ile piston arasında kalan iki hacmin her biri.

—Isıbil. Buhar odası, bir üreteç haznesinde ya da bir buhar akümülatöründe su yüzeyinin üstünde kalan ve buharla dolan bölüm. || Tepkime odası, yansımalı bir eritme fırınında ısı alışverişlerinin ya da kimyasal tepkimelerin gerçekleştiği bölüm. || Yanma odası, bir ocakta, tutuşan bir katmandan çıkan gaz ve parçacıkların yandığı bölüm.

—Isıl. mot. Yanma odası, içinde karbürlü karışımın ya da toz ya da damlacık haline getirilmiş katı ya da sıvı bir yakıtın yandığı oda. (Bk. ansikl. böl.)

—Karb. kim. Damıtma odası, ateşe dayanıklı malzemelerden yapılan ve taşkömürünü damıtmada kullanılan, yaklaşık silindir biçiminde kap.

—Kim. müh. Tepkime odası, TEPKİME KABTnın eşanlamlısı.

—Koregr. Oda balesi, mizansen, dekor ve orkestra eşliği olmaksızın her yerde gösteri sunabilen, küçük dans topluluğu.

—Krist. Debye-Scherrer odası (ya da toz odası), döner kristal odası, bir kristal tozuyla ya da bir tekkristalle, X ışınlarının kırınımının klişesini çıkarmada kullanılan aygıtlar.

—Kur. tar. Enderun'da eğitim ve yetişme düzeyini gösteren başlıca bölümlerin adı: Seferli odası. Has oda.

—Tanzimat'ın ilanından sonra çeşitli resmi dairelerin sekreterliklerine ya da yazı işlerini yürüten şubelerine verilen ad: Tercüme odası. Tophane mektubi odası.

—Mad. oc. Cevher alındıktan sonra meydana gelen üretim boşluğu. (Bu boşluk, üretim bittikten sonra ya olduğu gibi bırakılır, ya doldurulur ya da göçertilir.) || Oda-topuk yöntemiyle işletme, cevher içinde sürülen yollar arasında sonradan ya da tümüyle alınabilecek topuklar bırakmaya dayanan işletme yöntemi. || Oda yöntemiyle işletme tümüyle terk edilen ya da sonradan kullanılmak üzere saklanan cevher topuklarını sınırlayan birbirine koşut geniş galerilerle uygulanan işletme yöntemi. || Sürme odası, oda-topuk yöntemiyle gerçekleştirilen işletmenin birinci evresinde cevher içinde kazılan galeri. || Topuk toplama odası, "oda-topuk" yönteminin ikinci evresinde topuklar toplanırken meydana gelen üretim boşluğu.

—Masonl. Düşünce odası, kabul töreninden önce adayın kapatıldığı lokal.

—Metalürj. Isıtma odası, bir fırında yükün yerleştirildiği kapalı yer. || Reküperasyon odası, ateşe dayanıklı tuğlalarla örülmüş oda. (Dönüşümlü olarak önce bir fırından çıkan çok sıcak dumanlarla bu odadaki tuğlalar ısıtılır, daha sonra bir başka fırına gönderilmeden önce ısıtılmak istenen soğuk gazlar, yani hava ya da yanıcı gazlar buradan geçirilir.)

—Mirru Oda çeşmesi, osmanlı saray ve konaklarında, odalarda yer alan çeşme. (Topkapı sarayı Murat III köşkü ve Abdülhamit l’in yatak odasındaki çeşmeler, bu türün güzel örnekleridir.) |j Aptes odası, Topkapı sarayı’nda, Dairei hümayun bölümünde padişahların aptes almasına ayrılan oda. | Baş oda - BAŞODA

—Müz. Oda müziği, az sayıda müzikçiden oluşan topluluklar için yazılmış dindışı yapıtları kapsayan repertuvar. (Bk. ansikl. böl.)

—Opt. Aydınlık oda, temelde bir prizma ya da üzerinde küçük bir delik bulunan bir aynadan oluşan ve optik bir görüntü ile üzerine bu görüntünün çizildiği ekranı aynı anda görmeye olanak veren aygıt. (Bk. ansikl. böl.) || Karanlık oda, genellikle bir mercekle donatılmış bir açıklık dışında her tarafı kapalı olan kutu; dış cisimlerden yayılan ışınlar bu mercekten geçerek uygun bir uzaklığa yerleştirilmiş bir ekran üzerinde bu cisimlerin görüntüsünü oluşturur. (Bk. ansikl. böl.)

—Polim. Yükleme odası, eşyanın biçim- lendirildiği kalıp boşluğu, dökme yük halinde yüklenen malzemeyi almadığında, buraya malzeme fazlasını aktarmak üzere eklenen bölüm.

—Siber. Yönlendirme odası ya da denetim odası, bir sanayi kuruluşunda (elektrik santralı, petrol rafinerisi, yüksek fırın, hadde dizisi vb.), kumanda ve denetim aygıtlarının bulunduğu oda.

—Soğut, san. Soğuk oda, iç sıcaklığı bir soğutma tesisatıyla ayarlanabilen ve genellikle bozulabilir yiyecek maddelerini saklamak için kullanılan, ısıl olarak yalıtılmış oda.

—Tem. parç. Yüklü bir parçacığın yörüngesini, bu parçacığın içinden geçtiği sıvı ya da gazda oluşturduğu iyonlaşmayı yükselterek belirlemeye yarayan algılayıcı. (Bk. ansikl. böl.)

—Tıp. Yüksek basınç odası, yüksek basınçta çalışması ya da oksijen tedavisi görmesi gereken bir ya da birçok kişiyi oturarak ya da uzanmış olarak içine alabilen, değişik boyda, silindir biçiminde madeni oda. 6 ila 8 atmosfer basınca dayanabilen hava sızdırmaz bir yapıdır Ûzel bir bölme (yüksek basınç oluğu) çalışırken giriş ve çıkışların yapılmasını sağlar.

—Fiyat. Oda tiyatrosu - TİYATRO. || Işık odası, sahne ışıklama aygıtlarının bulunduğu ve yönetildiği kabin. || Soyunma odası, bir temsil sırasında sahneye çıkacak olan oyuncuların soyunma-giyinme ve makyaj yapmalarına ayrılan bölme. (Makyaj odası da denir.)

—Uz. havc. ve Jeod. Balistik oda, gökyüzündeki araçların yörüngelerini ve gerektiğinde resim çekme istasyonlarının koor- dinatlannı hesaplamak amacıyla bu araçların fotoğraflarını çekmede kullanılan donanım. (Bk. ansikl. böl.)

—Yumş. bil. Art oda, bazı kafadanbacaklı yumuşakçalarda (mürekkepbalığı gibi), gelişmemiş bir organdan başka bir şey olmayan ve kavkının alt ucunda bulunan kavkı bölümü. (Belemnitler gibi bazı fosil kafadanbacaklılardaysa, tersine, art oda çok gelişmiş ve sağlam duvarla bölmelere ayrılmıştır.)

—ANSİKL. Ask. tar. Her orta ve bölüğün birer odası olduğu gibi acemi oğlanlarının da ayrı odaları vardı. Yeniçerilerin Eski odalar’ı Şehzadebaşı’nda, Yeni odalar'ı Aksaray'da idi. Acemi oğlanlarının odaları ise Veznecilerle Şehzadebaşı arasında yeniçerilerin Eski odalar'ı yanında bulunuyordu. Şehzadebaşı’ndaki odaların inşası daha önce bittiği için “Eski odalar”, Aksaray'dakiler daha sonra bittiği için "Yeni odalar" diye adlandırılmıştı. Yeni odalar' da, hepsi Kanuni döneminde açılan, Âdet kapısı, Ağa bölüğü kapısı, Solaklar kapısı, Meydan kapısı, Çayır kapısı, Et kapısı, Karaköy kapısı adlı yedi kapı bulunuyordu. Eski odalar'daki kışlalar daha az olduğundan üç kapı ile çevrilmişti. Odaların zemini çini tuğlayla döşenmiş, kapılan mermer direklerle süslenmişti. Her kapının üzerinde o orta ya da bölüğün "nişan" denilen özel işareti bulunurdu. Odalann mutfağı, kileri, çamaşırhanesi, koğuşu, orta sofası ve çardağı vardı. Padişahlar, geleneğe göre Birinci ağa bölüğü’ne mensup olduklarından, Yeni odalarda bulunan bu bölüğün kışlasında onlara ayrılmış bir "tahtı hümayun odası" vardı.
Kaynaklara göre yeniçeri odalannın sayısı 199du. Bunun 100'ü Cemaat, 61'i Ağa bölükleri, 34'ü Sekban ve 4'ü de Solak odası'ydı. Cemaat ve Ağa bölükleri kışlalan kanşık yapılmış olup bunun 26'sı Eski odalarda, I73'ü de Yeni odalardaydı. Yeniçeri ocağı’nın kaldırılması sırasında (1826) Yani odalar “karacehennem" adlı topçunun attığı yağlı paçavralarla yanmış vej Eski odalar da ocağın kaldırılmasından birkaç gün sonra yıktırılmıştır.

—Isıl. rnot. Yanma odası. Gaz türbinlerinde yanma odası ya halka biçimindedir ya da ikicinin çevresine radyal olarak yerleştirilmiş bölmelerden oluşur. Bir roket motorunda yanma odası lülenin hemen önünde yer alır ve diergol kullanıldığında enjektörle püskürtülen yakıtın karışım yerini, monergoi ya da katergol kullanıldığında ise ısıveren aynşma yerini (bu durumda genellikle bir katalizör kullanmak gerekir) oluşturur. Remjetlerde yanma odası kesiti sabit olan iticinin merkez bölümünde yer alır ve içinde yakıt püskürtme halkalan bulunur Yanma odası patlamalı motorlarda silindir kafası ile silindirin pistonun üstünde kalan bölümü arasında yer alır.

—Mim. Türk evinin mekânsal tasarımında, ana birim olan odaların düzenlenmesinde insan ölçüleriyle işlevselliğin uyumu ve yaşama biçiminin gerektirdiği öğelere yer verilmesi, temel alınan ilkelerdir. Odalar, genellikle kare ya da kareye yakın dikdörtgen planlıdır. Bu düzgün plan mimariyle bağlantılı, duvarlara bitişik işlevsel öğelerin (sedirler, dolaplar, yüklükler, ocak) yerleştirilmesini kolaylaştırmıştır. Odalar tüm işlevleri üstlenecek biçimde tasarlanmıştır, hepsinde gündüz oturulur, çalışılır, yemek yenir, yıkanma yerleri (gu- sülhane) vardır, geceleri yüklüklerden çıkarılan yataklar yerlere serilerek yatılır. İşlevsel farklılıklar olmamasına karşılık mevsimlere göre kullanılan odalar vardır: yaz odası, kış odası. Yaz odalarının büyük ve yüksek tavanlı olması ve esintiye açık yönlere yerleştirilmesi yeğ tutulur; duvarlar ince örgülüdür; büyük pencereler, çıkmalar ve balkonlarla dışa açılırlar. Kış odası ise daha alçak tavanlıdır; duvarları soğuğu ve nemi geçirmeyecek biçimde kalın örgülü, pencereleri küçük ve dıştan kapaklıdır.
Türk evinde odalara pabuçluk, seki altı ya da saffı niâl denilen, ayakkabıların çıkarıldığı bir ön bölümle girilir; buradan tüm odayı kapsayan seki üstüne geçilir. Odaları yöresel işlemeler, örtüler, kilimler, halılar minder ve yastıklarla donatılmış sedirler dolanır. Genellikle bir duvar ocak, yüklük, yerli dolap vb. öğelere ayrılmıştır. Kapıdan en uzaktaki yüklüğün yıkanma yeri (gusülhane) olarak düzenlenmesi gelenektendir. Odaların öteki ortak öğeleri arasında raflar (sergen, yemişlik, terek), musandıralar; çiçeklik, kedi gözü, tembel deliği, lambalık, feslik, kavukluk, fincanlık, peşkirlik gibi adlarla anılan oymalı nişler vardır. Bu işlevsel öğeler, ahşap işçilikleriyle odaya sıcak bir görünüm kazandırdıkları gibi, dönemin beğenisini de yansıtırlar. Bunların dışında mimariden bağımsız mobilya çok azdır (sandık, rahle, saat, beşik, mangal, sofra tahtası ya da iskemlesi gibi). Tavanlar da odaların başlıca bezeme alanlarıdır (kirişler ve tahta kaplamalarla .değişik geometrik motifler elde edilebildiği gibi, kalem işi süslemeli gösterişli örnekler de vardır). Bu odaların en önemlisi daha büyük tutulan ve özenle döşenen başodadır.
Tanzimat'tan sonra OsmanlIlarda da Avrupa'da kullanılan eşyalar odalarda yer almaya başladı; sedirlerin yerini kanape ve koltuklar, sandıkların yerini çekmeceli konsollar, pirinç ve bakır sofra tepsilerinin, sofra tahta ve iskemlelerinin yerini de yemek odası takımları aldı. Günümüze doğru geldikçe odalar işlevselliklerine göre oturma odası, misafir ya da konuk odası (misafir salonu da denir), yatak odası, yemek odası, sandık odası gibi adlar aldı.

—Müz. Oda müziği. Bu müzik, adını, seslendirildiği yerden alır. Belli bir işlevi olmayan ve yakın akraba ya da dost insanların eğlenmesi için seslendirilen oda müziği, bu özellikleriyle tiyatro ve kilise müziklerinin karşıtıdır.
XVII. yy.'ın ikinci yarısında, keman edebiyatının, özellikle de üçlü sonat repertu- varının gelişmesi (Corelli) sayesinde, bir müzik türü durumuna geldi ve sonat şemasına uyan tüm formları (ikili, üçlü, dörtlü, beşli, altılı, yedili, sekizli) kapsamına aldı. Oda müziği kategorisine, melodi ve lied’in çıkış yeri olan saray aryasını ve kantatı da sokmak gerekir. Oda müziği, dengeye ve yetkinliğe XVIII. yy.'ın ikinci yarısında kavuştu. Haydn, Mozart, Boccherini gibi besteciler, aydın dinleyicilerden oluşan bir toplum için yapıt verdiler. XIX. yy.'da icracılar daha profesyonelce bir konum elde ettiler. Buna paralel olarak, oda müziği, evlerden konser salonlarına taştı. Bu, bestecileri (Beethoven, Schubert, Mendelssohn, Schumann, Brahms, Saint -Saens, Franck, Faurö), yapıtlarını daha özenle yazmaya zorladı. Halkla bu temas, bir solocuya (Paganini, Chopin, Liszt) olanca ustalığını sergileme fırsatı veren resitalin oda müziğine girmesine yol açtı. Konser salonlarının gerekleri uyarınca kalabalıklaşan senfonik orkestranın gördüğü rağbet, çağdaş bestecilerin (Debussy, Ftavel, Schönberg, Berg, VVebern, Bartök), zaman zaman daha dar kadrolar için yazılan yapıtlarla kendilerini ifade etmelerine engel olmadı. Tüm dönemlerin oda müziğinin yaygınlık kazanması üzerine, bir araya gelen yorumcular kendi adlarıyla oda toplulukları kurdular (Cortot-Thibaud -Casals üçlüsü).

—Opt.
Aydınlık oda. Bu aygıt, manzaraları ya da cisimleri çizebilmek için 1812'de Wollaston tarafından yapılmıştır. Aydınlık odada, resim levhasına göre konum değiştirmeden kayabilen bir çubuk sisteminin taşıdığı tam yansımalı bir prizma bulunur; göz, prizmanın ayrıtlarından biri gözbebeğini yaklaşık iki eşit parçaya ayıracak biçimde yerleştirildiğinde, hem cismin yansıyan görüntüsünü prizmanın içinden, hem de üzerine resim çizilecek kâğıdın görüntüsünü doğrudan görebilir; böylece kâğıt üzerindeki modelin çevre çizgilerinden bir kalemle kolayca geçilebilir. Cisim ve kâğıt prizmaya eşit uzaklıktaysa cisim gerçek büyüklükte olur. Farklı uzaklıklar sözkonusu olduğunda çeşitli büyütme değerleri elde edilebilir; ancak bu durumda, görüntülerin üst üste çakışması için çeşitli mercekler kullanmak gerekir. Aydınlık oda mikroskop ya da başka bir optik aygıt yardımıyla görülen cisimleri çizmek için de kullanılabilir.

Karanlık oda. Karanlık oda olayı çok önceden Roger Bacon tarafından biliniyordu (XIII. yy.). Karanlık bir odanın çeperine küçük bir O deliği açılırsa dışardaki cisimlerin görüntüsünün karşı duvar üzerine düştüğü görülür. Karanlık odada görüntülerin oluşumu kolayca açıklanabilir: dışardaki cisimlerin A, B, C noktalarının her birinden bütün yönlere yayımlanan ışık ışınlarından yalnız A, B, C noktalannı tepe alan ve O açıklığının çevresine dayanan konilerin içinde kalanlar karanlık odaya girebilir. Bu konik ışık demetleri karanlık odanın karşı çeperi üzerinde, açıklığın biçimini alan küçük A', B', C' yüzeylerini aydınlatır. Göz, tümü birden dış cisimlerin görüntüsünü oluşturan bu ışıklı noktaları algılar; açıklık küçüldükçe görüntü daha net, ancak daha az ışıklı olur. XVI. yy.'da açıklığı daha çok genişletilmiş ve yakınsak bir mercekle donatılmış portatif karanlık odalar yapıldı; böylece daha net ve daha ışıklı görüntüler elde edilebiliyordu; ancak görüntülerin mercekten belirli bir uzaklıkta oluşturulması gerekiyordu. Bunun için karanlık oda birbirinin içinde kayabilen iki odadan yapıldı; kutulardan biri O objektifini taşıyor, öbürünün içine 45°'lik bir açıyla yerleştirilen bir ayna ise doğrultulmuş görüntüyü buzlu bir camın ya da yağlı bir kâğıdın üzerine gönderiyordu. Niepce ve Daguerrfe'in karanlık odası yukarıda anlatılandan çok farklı değildi; ancak bu kez ayna kaldırılmıştı. Bu odada, hareketli bölümün arka yüzünde duyarlı yüzeyin yerleştirildiği kapalı N çerçevesinin girebilmesi için hareketli olarak tasarlanmış bir W buzlu cam bulunuyordu. Daha sonra bu düzeneğin yerine katlandığında daha az yer kaplayan, hafif ve kolayca taşınabilen körüklü odalar kullanılmaya başladı.

—Tem. parç. Kullanılabilir bir işaret veren çeşitli yükseltme ve sonra işareti sayısal veriye dönüştürme teknikleri sonucunda değişik tipte odalar geliştirildi: kabarcıklı, kıvılcımlı, iğneli, çoktelli oranlı, saptırma- lı, görüntülü. Bu alanda gerçekleştirilen ilerlemeler, önemli bir ölçüde büyük hızlandırıcı ve halkaların yapımıyla birlikte; giderek daha yüksek enerji alanlannı incelemeye olanak verdi. Bu alanlarda, parçacıları algılama zorlukları artar, çünkü bir çarpışmada oluşan ortalama parçacık sayısı artar (onlarca olabilir), yörüngeleri huzme halinde sıkışır ve hızları giderek ışık hızına yaklaşır.

Kabarcıklı odalar. 1952'de Michigan Üniversitesi'nde D. Glaser, basıncı kısa bir süre kaynama basıncının altına düşürülen bir sıvı içinde oluşan kabarcıkları kullanarak bir algılayıcının yapımına başladı. O güne dek VVilson odasında, ani genişleme ile oluşturulan sıcaklık düşüşü sayesinde aşırıdoygun bir buharda damlacıklar oluşumu kullanılmaktaydı. Bir sıvının daha yüksek yoğunluğu çarpışma olasılığını artırır; öte yandan oda daha hızlı bir ritm ile çalışabilir. Oda, kendisine, hareket miktarı olabildiğince iyi belirlenmiş ve kısa süreli dalgalar halinde yoğunlaştırılmış özdeş parçacıklar sağlayan bir demet üzerinde yer alır. Süresi, teknik ilerlemeler sayesinde birkaç on saniyeden birkaç binde bir saniyeye azalmış ve sıvılaşmış gazla temasta olan bir pistonun hareketiyle oluşturulmuş genişleme, parçacıkla- nn geçişiyle eşzamanlı olup, sıvılaşmış gazı kaynama basıncı altına düşürür. Parçacık yörüngeleri boyunca bu iyonlardan kaynaklanan kabarcıklar oluşur ve binde bir saniyede yaklaşık 0,1 mm çapına ulaşır. Üç ya da daha fazla kamera, patlaması kabarcıkların en iyi boyutunu elde etmek üzere eşzamanlı olan bir flaşla aydınlatılan duyarlı hacmin fotoğraflarını çeker. Gelen demetteki parçacıkların sayısı-parçacıkların yansız olma durumu dışında-, izlerinin, incelenen çarpışma izlerini bozmaması için ayarlanmalıdır. Olayların seçilmesini sağlayan flaşları harekete geçiren yardımcı algılayıcılar olmaksızın fotoğrafı çekilecek olayın seçilemeyeceğine dikkat çekmek gerekir. Piston ilk durumuna gelince başlangıçtaki basınç elde edilir, kabarcıklar sıvı içinde kaybolur, kameralar kurulur ve oda bir sonraki çevrime hazır olur. Parçacıkların hareket miktarlarının ölçğmü için fotoğrafı çekilen hacim, parçacık yörüngelerini eğrileştiren bir elektromıknatısın etkisinde bırakılır. Hızlı çevrimli denen odalar, hızlandırıcının geliş demetini besleyen fışkırtması sırasında birçok genişleme yapmaya, dolayısıyla birçok fotoğraf çekmeye olanak verir. Bu durumda piston, frekansı 100 Hz’e erişebilen dönemli bir hareket ile çalıştırılır. Odalann pek çoğu, aynı zamanda bir proton hedefi olan sıvı hidrojenle (sıcaklık -246 °C; özgül ağırlık 71 g/l) çalışacak şekilde tasarlanmıştır. Kimileri döteryum- la çalışır ya da neon kullanımına da olanak verir. Ağır sıvılı denen odalarda Fre- onlar, propan ya da bunların karışımları kullanılır. Sıcaklıklar o zaman 30 ile 70 °C arasında değişir. Eşit hacimde, daha büyük yoğunluktan dolayı, etkileşim olasılıkları daha yüksek olduğundan, fotonların algılanması ve kimi nadir tepkimelerin, bu arada nötrinoların oluşturduğu tepkimeleri incelemek kolaylaşır. Ağır sıvıların kullanımı, karbon, neon, klor ya da flüor çekirdeklerinin varlığından dolayı şu sakıncalan gösterir: hedef parçacığın belirgin özellikleri bilinmez, çekirdekte parazit tepkimeler oluşabilir, izlerin ölçüm duyarlığı en düşük düzeyde kalır Fotoğrafı alınmış izlerden sayısal verilere geçmek için seçilmiş olayların izleri, az ya da çok otomatikleşmiş makinelerde ölçülür; bir deney için alınmış fotoğrafların sayısı birkaç milyona ulaşabilir. Olayın yeniden kurulması için gerekli noktaların koordinatları, karmaşık programlar aracılığıyla büyük bilgisayarlarda yapılır. Her çarpışma için başlangıçtaki ve çıkıştaki parçacıkların kütlesi, yükü ve hareket miktarı vektörü belirlenmeye çalışılır. Kabarcıklı odalar tekniğindeki ilerlemeler önce, büyüyen enerjilerin çarpışmasını kaydetmek için gerekli duyarlı hacimlerin artmasıyla göze çarpmıştır. Daha sonra, oda çevresine yerleştirilmiş, sintilatör, Çerenkov sayaçları, kalorimetreler vb. gibi hızlı algılayıcılarla önceden seçilmiş olaylar üzerine flaş patlatılması sağlanmıştır. 70'li yılların sonunda yapılan odalar, melez denen algılayıcılar sistemine dahil edilmiş hızlı çevrimli odalardır. Kabarcıklı odaların kullanılması parçacıklar fiziğinin temel tekniklerinden biridir. 70'li yılların ortasına dek yeni parçacıkların bulunmasına ve çoğunun incelenmesine yol açmıştır. Fotoğraflar ise çok çabuk geçen ve belli belirsiz oluşan tepkimeleri göze görünür hale getirmiştir.

Kıvılcımlı odalar. Bu algılayıcıların incelenmesi ve gerçekleştirilmesi 1959'da başlamıştır Düz ve koşut metal yapraklar dizisi (ya da koşut olarak gerilmiş tel örtüsü) helyum ve neon karışımı dolu birkap içine yerleştirilir. Parçacıklar levhalara dik olarak odadan geçer ve gazları iyonlaştırır, bu arada bir, iki mikrosaniye süresince gizli izler bırakır. Hızlı lojik devrelerle eşleştirilmiş pırıldayıcılar aracılığıyla levhalar arasında kısa süreli bir elektrik darbesi (genlik 5 kV/cm, süre 0,1-0,5 /»s) uygulanır. Parçacıkların geçtiği yerlerde kıvılcımlar patlar. Bunlann fotoğrafı alınabildiği gibi, gerek manyetik etkileri, gerek tel örtüsünde doğurdukları yük akışı da ölçülebilir. Bu odalann yerine, zaman içinde daha yakın olayları kaydedebilen iğneli odalar kullanılmaya başlanmıştır.

Işınlı ya da streamer'li odalar. Bunların çalışma ilkesi kıvılcımlı odalarınkiyle aynıdır: koşut, iletken, aralarında birkaç on santimetre uzaklık bulunan iki levha arasına çok kısa süreli bir elektrik alanı darbesi uygulanır (genlik 20 kV/cm, süre 10 ile 20 nanosaniye). Bu koşullar altında gerçek bir kıvılcım oluşamaz ve yalnızca ışın ya da streamer denen nesneler ortaya çıkar; gerekirse bir parlaklık yükselteci kullanılarak bunların fotoğrafları alınır. Parçacık yörüngelerinin levhalara hemen hemen dik olması gerekmez. Oda bir manyetik alan içine yerleştirilebilir, böylece izlerin eğriliğinden yola çıkarak hareket miktarları hesaplanabilir. Bununla birlikte birçok uygunsuzluk görülür: her aşamadan sonra önemli sayılacak kadar uzun ölü zaman, çok yüksek gerilimlerin kullanılması ve izlerin belirsizliği.

Çoktelli oranlı odalar. Bu algılayıcı tipi oranlı sayaçtan türemiştir; bu sayaçlar, eksenlerinde yüksek pozitif gerilimli ince bir tel bulunan argon dolu silindir biçimli bir kaptan oluşur. Elektrik alanı, bir parçacığın geçişi sırasında serbest kalan elektronları tel yakınına sürükler ve o arada elektronlar gazın atomlarını iyonlaştırarak olayın çığ gibi büyümesine yol açar. Parçacığın yol açtığı iyonlaşmayla orantılı bir yükseltme oluşur. Çığın telde yarattığı elektrik darbesini elektronik devrelerde kullanılabilir hale getirmek için bunu daha da yükseltmek gerekir.
1968'de G. Charpak bu ilkeden yola çıkarak çoktelli oranlı odaları geliştirdi. Anot telleri (çapı 20 /»m, aralıkları 2-3 mm), iki katot örtüsü arasına yerleştirilmiş düzlem ya da silindir biçimli bir örtü oluşturur. Gaz, eser miktarda Freon ya da başka gazlar içeren argon ve izobütan kanşımıdır Sürekli olarak uygulanan elektrik alanı 4 kVfcm düzeyindedir Her tel, bir belleğe işlenebilecek işaret üretmek üzere yükseltici entegre devre ile donatılmıştır Bu belleklerin okunması, yani bir olayın kaydedilmesi, ilginç olaylan ayıklayan hızlı elektronik açma lojiği ile kumanda edilir. Birçok ardışık düzlem ile uzaydaki parçacık yolları belirlenir. Algılama etkinliği % 100’e çok yakındır ve tel başına sayma sıklığı saniyede ICP’e erişebilir Yüksek akılı (107sn düzeyinde) parçacıklar alınacağı zaman bu odalar kullanılır Kayıt olanakları çoğunlukla işaret alım sisteminin kapasitesi ya da süratiyle sınırlıdır Her tel için bir yükselteç gerektiren bu odalann maliyeti yüksek olduğundan kullanım- lan kısıtlıdır. Bununla birlikte çok büyük odalar (kenarı 5 m'ye kadar) yapılmıştır.

Saptırma, göç ya da drift odalar. Oranlı odalann incelenmesinden sonra bu tip algılayıcı fikri 1969'da yine G. Charpak tarafından ortaya atıldı. Düzgün bir elektrik alanının etkisiyle iyonlaşmadan türeyen elektronlar değişmez hızla (5 cm/psn) anoda doğru göç ederler. Bu göç için gerekli zamanın ölçülmesi izin yerinin belirlenmesini sağlar. Anot telleri ya da duyarlı teller, gelen akıya bağlı olarak birkaç santimetreden birkaç desimetreye kadar aralıklarla dizilmiştir Sabit bir göz hızı sağlamaya yönelik 500 Vfcm düzeyindeki elektrik alanının dağılımı, göç hacmi içine ara gerilimlerde teller yerleştirilerek elde edilir. Bu odalar görece daha zayıf akılarda ya büyük alanları incelemek ya da daha büyük uzaysal duyarlık elde etmekte kullanılır. Bu duyartık, 1-2 cm aralıklı tellerde 50 /ım’ye erişebilir.

Görüntü odaları. Bu odalarda, parçacık yörüngelerinin birçok noktasındaki koordinattan elde etmek için, bir yandan elektronlann duyarlı tellere göç zamanı, öbür yandan bu tellerin her iki ucunda çığlardan kaynaklanan yük akışları ölçümü kullanılır. Akan yük, içinden geçtiği telin direnci, dolayısıyla uzunluğu ile ters orantılıdır. Bu koordinatın ölçümü için elde edilen duyarlık günümüzde ancak % 10 düzeyine erişmiştir Görüntü odaları hiç kuşkusuz 90'lı yıllarda gelişme ve ilerleme konusu olacaktır.

—Uz. havc. ve Jeod Balistik odalar En duyarlı odalar (1/100 000 düzeyinde açısal belirsizlik), arkasında yıldızlar bulunan hedefin fotoğrafını çekme ilkesine dayanır; bu da, sonradan, hedefin resminin çekildiği andaki doğrultularını duyarlı olarak yeniden oluşturmayı sağlar. Bu odalar, gerek yörüngeyi, gerekse istasyon noktalarının jeodezik konumlarını hesaplamak için uyduların fotoğraflarını çekmede düzenli olarak kullanılmıştır. Kullanılan çeşitli tipteki odalar, fotoğraf dayanaklarının yapısına (plaka ya da film) ve donanımın hareket yeteneğine göre birbirlerinden ayırt edilir. Sabit odalar, büyük çaplı parlak uyduların (Echo tipi) ya da parıltı vericilerinin (Geos tipi) fotoğraflarını çekmede kullanılır. Kimi odalar, yıldızların fotoğraflarını iyileştiren ekvatoral bir dönme hareketi yapar. Diğerlerinin, az parlak uyduları izlemeyi ve fotoğraflarını çekmeyi sağlayan, dik üç dönme ekseni vardır.
Oda orkestramı (Ankara), kuruluşuna Suna Kan ve Gürer Aykal'ın ön ayak olduğu oda orkestrası. İlk konserini şubat 1977'de veren topluluğun sürekli şefi G. Aykal, solocu ve başkemancısı ise S. Kan' dır. 1979 martında TRT genel müdürlüğü' ne bağlanan orkestra, Ankara'daki düzenli konserlerinin yanı sıra yurtiçinde ve yurtdışında konser gezileri yapmaktadır.

Kaynak: Büyük Larousse

X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.

Benzer Konular

30 Nisan 2012 / asla_asla_deme Sanat
19 Nisan 2012 / Misafir Soru-Cevap
4 Nisan 2009 / KisukE UraharA Sanat ww