Arama

Oy Nedir?

Güncelleme: 24 Aralık 2015 Gösterim: 806 Cevap: 0
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
24 Aralık 2015       Mesaj #1
Safi - avatarı
SMD MiSiM
OY a.
1. Seçim, halkoylaması vb. durumlarda söz, yazı ya da belirli bir işaretle belirtilen görüş (Eşanl. REY): Sizin oyunuz nedir? (Bk. ansikl. böl.)
Sponsorlu Bağlantılar
2. Bu görüşü yansıtan pusula ya da hareket; rey: Oylar sayılmaya başlandı. Önerge 10'a karşı 40 oyla kabul edildi.
3. Oy ayrımı, oylamanın sona ermesinin ardından, aday olan kişi, grup ya da partilerin aldıkları oyların saptanması için yapılan işlem. |l Oy çokluğu, oylamaya atılanların yarıdan çoğunun aynı doğrultuda oy kullanmaları: Oy çokluğuyla seçilmek. ||Oy hakkı, oy verme yetkisi. ||Oy sandığı, seçim sırasında oylamaya katılan seçmenlerin oy pusulalarını attıkları sandık. ||Oy toplamak, yeterince oy almak. || Oy pusulası, rengiyle üzerindeki bir işaret, bir ad ya da bir sözcükle bir oyu belirtmeye yarayan pusula. || (Bir şeyi) oya koymak, üzerinde konuşulup tartışılan bir konuda sonucu belirlemek ya da bir öneriyle ilgili olarak bir topluluğun görüşünü almak için oy kullanmalarını istemek; oylamak: Oya koyar, sonuca göre davranırız.

—Anayaa huk. ve Siyas. bil. Oy kullanmama, herhangi bir seçim ya da halkoylama- sına, isteyerek ya da istemeyerek katılmama, oy vermeme. (Kullanılmayan oylar, kayıtlı seçmen sayısından oy kullanan seçmen sayısının çıkarılmasıyla bulunur. Tüm ülkelerde oy kullanmamaya ilişkin kurallar vardır. Kimi ülkeler oy kullanmamaya çeşitli yaptırımlar getirmişlerdir. 10.6.1983 tarih ve 2839 sayılı Milletvekili seçimi k. seçmen kütüğünde kaydı ve sandık listesinde oy kullanma yeterliği bulunduğu halde, özürleri olmaksızın seçime katılmayanların para cezasıyla cezalandırılmasını öngörmektedir.)

—Huk. Oy verme, bir seçimde ya da karar aşamasında bireysel ya da toplu tercihlerin belli yöntemlerle açığa vurulması. (ilke olarak, oy verme işlemi gizli [hücrede yapılması, kapalı zarf içinde oyların verilmesi, oy pusulaları üzerine herhangi bir işaret konmaması], eşit [bir kişinin bir tek oy verebilmesi] ve kişiseldir; özgür bir biçimde gerçekleşir.) ||Oy verme hakkı, seçmen olabilmek için yasada aranan koşullara sahip yurttaşların, temsilcilerini belirleyebilme ve seçebilme hakları. || Geçerli oy, belli bir tercihi gösteren ve seçim yasası kurallarına uygun olarak verilmiş oy. (Geçerli oylar, verilmiş olan tüm oylardan geçersiz Şiarın çıkarılmasıyla elde edilir.) ||Işari oy ya da işaretle oylama, oy sahibinin belli fiziksel eylemlerle oyunu açıklaması (el kaldırma, ayağa kalkma vb.). || Postayla oy verme, kimi ülkelerde seçmenlerin seçim sandığına gitmeden, posta yoluyla oylarını iletebilmeleri yöntemi. (Bir dönem Fransa'da uygulanmış olan bu yönteme, 31 aralık 1975 tarihli yasayla son verildi.) || Vekâleten oy verme, bir oylamaya bizzat katılamayan kişinin, bir başkasını kendi adına oy kullanmaya yetkili kılması ve bu suretle oy verilmesi usulü. (Fransız parlamento hukukunda bir ara uygulanan bu usul meclise devamsızlığı artırıcı sonuç doğurmuştur. Bu nedenle 1958 Anayasası her parlamenterin kendi oyunu bizzat kendisinin vermesi anlamına gelen kişisel oy usulünü getirmiştir.) || Zorunlu oy ya da oy verme zorunluluğu, ulusal egemenlik ve görev-seçim kuramlarına dayalı olup, her yurttaşın seçimlerde oyunu kullanmasını zorunlu kılan, oy vermemeyi yasaklayan ve belli yaptırımlarla karşılayan sistem. (En tipik uygulaması Belçika’da bulunan bu yöntem, 1982’den sonra kısmen Türkiye’de de uygulama alanı bulmuştur. Buna göre, 1982 Anayasası için yapılan halkoylamasına geçerli bir özrü bulunmaksızın katılmayanlar, bunu izleyen beş yıl içinde yapılacak genel ve yerel seçimlere, ara seçimlerine ve halkoylamalarına katılma, seçimlerde aday olma hakkından yoksun bırakılmışlardı [Anayasa, geçici mad. 16]. Milletvekili seçimi kanunu da geçerli özrü olmaksızın oy kullanmayanların para cezasına çarptırılacağını öngörmüştür [md. 63].)

—Siyas. bil. Oy avcılığı, bir kişinin ya da bir siyasal partinin boş vaatlerle taraftarlarını artırmaya çalışması.

—ANSİKL. Genel oy sistemi, seçme işini bir hak sayan halk egemenliği kuramından kaynaklanır. Ulusal egemenlik kuramına göre ise, seçme işi bir hak değil bir görevdir; dolayısıyla bu görevi yerine getirmeye yeterli sayılanlar bu işleme katılabilirler. Bu, sınırlı oy sistemine götürür. Temsili demokrasilerin başlangıç dönemlerinde geçerli olan bu sistemde oy verme hakkı cinsiyete (sadece erkeklere), servet durumuna (belli bir gelir düzeyinin üstündekilere, örneğin belli miktarda vergi verenlere oy verme hakkı tanıyan servete dayalı oy sistemi) ya da öğrenim düzeyine (örneğin, sadece okuma yazma bilenlere bu hakkın tanınması) göre sınırlanmıştı. XIX. yy.’ın ortalarından sonra, halk sınıflarının verdikleri mücadelelerle, oy verme hakkının sınırları genişletildi ve gene/ oy sistemi’ne yönelindi. Bu yönde atılan ilk adımlar, servet ve öğrenim koşullarının kaldırılması oldu. Bunları, XX. yy.’da kadınlara da oy hakkının tanınması hareketleri izledi (örneğin Fransa'da 1944, Türkiye'de 1934). Günümüzde, oy verme hakkının doğabilmesi için öngörülen birtakım koşullar ise (o ülkenin yurttaşı olmak, belli bir yaşı doldurmuş bulunmak vb.), genel oy hakkının yadsınması anlamına gelmez; bunun düzenlenmesiyle ilgili olağan kurallar olarak görülür. Buna karşılık, oy hakkının tanınmasında ırk ayrımı güdülmesi, genel oy ilkesinin reddi anlamına gelir.
Oy verme değişik kademelere dağılan bir süreç niteliği gösterir. Tek dereceli oy usulünde seçmenler temsilcilerini bizzat ve doğrudan doğruya seçerler, iki dereceli oy usulünde ise seçmenler, temsilcileri seçecek olan “ikinci seçmenleri" belirlerler. Her seçmenin bir tek oy hakkına sahip olduğu usule eşit oy sistemi denir. Bunun karşıtı, bazı seçmenlerin birden fazla oy verme hakkına sahip oldukları çok sayılı oy sistemidir. Örneğin, aile oyu denen uygulamada aile başkanı, aile üyelerinin sayısıyla orantılı oy kullanma olanağı bulabilmiştir. Katsayılı oy'da da, belli koşullara sahip bulunan seçmenler aynı seçimde birden fazla seçim çevresinde oy kullanabilirler.
Kaynak: Büyük Larousse

X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.