Ziyaretçi
BAHARAT
ya da BAHAR a. (ar. bahar, çoğl. baharat).
Pişmiş ya da çiğ besinlere, lezzetlerini artırmak amacıyla katılan madde. (Mineral kökenli olan tuzdan başka baharatların büyük çoğunluğu bitkisel kökenlidir; kabuktan [tarçın], kökten [zencefil, bayırturpu] ya da yapraklardan [taze sarmısak, defne, kekik, vb.] elde edilir. Tatları ekşi [kapari, limon], acı [soğan, sarmısak] ya da tatlı [şeker, bal] olabilir.)
—ANSİKL. Mutf. Baharatın türk mutfağında kullanılması, kimi kaynaklara göre XV. yy.’dan sonradır. Daha önce bazı baharat türleri, halk hekimliğinde ve ilaç yapımında kullanılıyordu. İlkin pahalı bir madde olduğundan yalnız saray mutfaklarında kullanılan baharlar; XVI. ve XVII. yy.’larda Osmanlılar'ın Akdeniz ticaretine egemen olmalarıyla yaygınlaşmaya başladı. Koku ve lezzet verici özellikleri yanında, iştah açıcı, sindirimi kolaylaştırıcı, sinirleri yatıştırıcı etkileri olduğuna inanıldığından tüketimi hızla arttı. Çorbalarda, tatlılarda, et ve sebze yemeklerinde, salatalarda çeşitli türleri kullanılan baharat, türk mutfağının belirgin özelliklerinden birini oluşturdu. Anadolu’nun kimi yörelerinde değişik bahar türleri yetişmekle birlikte, baharat gereksiniminin önemli bölümü, geçmişte olduğu gibi günümüzde de ithal yoluyla karşılanmaktadır. Özellikle acılı baharat, D. G.-D. ve iç Anadolu’da fazlaca tüketilmekte, yöre yemeklerinin ve damak zevkinin ana özelliğini oluşturmaktadır.
—Tar.
Baharat yolu ya da Caddei baharat.
Çoğu baharat Doğu kökenliydi. Avrupalılar'ın ilk tanıdıkları baharat olan hint-karabiberinin adı, Theophrastos’un, daha sonra Dioskurides, Galenos ve Yaşlı Plinius’un yapıtlarında anılır. Kutsal Kitap’ta sözü geçen ve Eskiler tarafından yağ ve merhem yapımında kullanılan, bazı yörelerde tütün gibi içilen tarçın, üretim bölgelerinden (Hindistan ve Seylan) kervanlarla İskenderiye'ye kadar geliyordu, bu nedenle de uzun süre Arabistan kökenli sanıldı, ilk çağlardan bu yana Çin’de ve Hindistan'da kullanılan zencefil, Yunanlılar’a Persler tarafından tanıtıldı; zengin Romalılar'ın beslenmesinde. büyük bir rol oynayan zencefil, gerek fiyatı, gerek tüketimi bakımından Ortaçağ Avrupası'nda, karabiber kadar önem kazandı. Baharat olarak ve ayrıca hem ilaç, hem boya yapımında kullanılan, Batı Asya (Keşmir, İran, Phrygia) kökenli safran, Kilikia safranını da öven Romalılar tarafından biliniyordu.
Baharatın Bizans imparatorluğu yoluyla Avrupa’ya geçmesi, IX. yy.'dan başlayarak müslümanlarca engellendi. Bununla birlikte, çok miktarda yenen etin korunması için büyük gereksinim duyulan baharatın tadı, zengin sınıflarca unutulmamıştı. Haçlı seferleri ile baharata olan ilgi yeniden canlandı ve bu seferlerden sonra safran, Fransa ve İtalya'da da yetiştirilmeye başlandı. Doğu Akdeniz'de müslümanların elinde bulunan limanlar (İskenderiye) yeniden avrupalı tüccarlara açılınca, Venedikliler, Avrupa'da baharat dağıtımını hemen hemen tekellerine aldılar. Ortaçağ'ın sonunda Avrupa'da bir baharat tutkusu almış yürümüştü; görkemli şölenlerde bol bol baharat ikram ediliyordu; çok büyük dolaplarda saklanan baharat, kabul törenlerinde "sofra baharatı” adı altında her fırsatta sunuluyordu. Son derece zenginleşen baharattüccarlan, XIV. yy.'ın başında 288 çeşit baharat satmaya başladılar. Venedik’ın tekelinden kurtulmak için baharat arama girişimleri, büyük coğrafya keşiflerinin başlıca nedenlerinden biriydi ve baharat istifçiliği XVI. ve XVII. yy.’da sömürge imparatorlukları kuranların sürekli ilgisini çekmekteydi. XVI. yy.'ın başında.
Banda hındistancevızıyle Meksika vanilyası Avrupa’ya girmeye başladı. Atlas okyanusu kıyısındaki limanlara büyük miktarlarda gelen baharatın birçok hastalığa iyi geldiği söyleniyordu (karabiber lapası, hindistancevizi ve zencefilin mide ağrılarını iyileştirmesi, tarçının kuvvet verici rolü). 1560’a kadar Lizbon’da baharat fiyatı sürekli yükseldi. Hayvan yemi olarak kullanılan bitkilerin yetiştirilmesindeki gelişmeler, her mevsimde, hayvan kesimine olanak verinceye; alkollü uyarıcı çeşitleri zenginleşinceye ve tıbbın ilerlemesi bazı önyargıların doğru olmadığını kanıtlayıncaya dek daha iki yüzyıl boyunca baharat, büyük bir rol oynamayı sürdürdü.
Bu arada, Maurice ve Bourbon adaları valisi, krallık yetkilisi Poivre’ın çabalarıyla karabiber, bu adalarda (1770), daha sonra da Cayenne’de ekilmeye başlandı; aynı tarihte, Molük adalarının hindistancevizi üzerindeki tekeline son verildi ve tıpkı tarçınağacı gibi hindistancevizi de Poivre’ın gözetiminde yetiştirildi; XVI. yy.'ın başında, Meksika ve Antiller'de yetiştirilen zencefil, XVII. yy.'dan başlayarak Brezilya'da da ekilmeye başlandı. Bununla birlikte, bazı baharat tekelleri daha uzun süre devam etti; Banda’da ancak 1864'te hindistancevizi ağacının serbestçe ekimine izin verildi. Ama baharat yetiştiren bölgelerin çoğalması, özellikle daha ucuza mal edilen çeşnileme ürünlerinin yaygınlık kazanması (tereyağının gittikçe artan rolü), yemek zevklerindeki değişiklikler, XIX. yy.’ın başından itibaren baharatın ticari öneminin azalmasına yol açtı.
Kaynak: Büyük Larousse
Son düzenleyen Safi; 12 Ekim 2018 04:36
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.