KARALAMAK g. f
1. Bir yeri, bir kâğıdı vb. karalamak, kalem ya da boyayla çizerek onu kirletmek: Duvarları karalamak. Kitabının sayfalarını karalamak.
2. Bir yazıyı, bir satırı, bir sözcüğü (üzerini) karalamak, üstünü çizerek onu geçersiz kılmak: Yanlış yazdığınız sözcükleri karalamayın, silin lütfen. Üstünü karaladığım satırlar daktilo edilmeyecek.
3. Bir resim, yazı vb. karalamak, onu sanat kaygısından uzak, gelişigüzel çizmek, yazmak vb.: Düşünürken bir ağaç resmi karalamak.
4. Bir kimseyi karalamak, onu kötülemek, ona iftira etmek: Bu iftiralarınla onu karalayamazsın. Meslektaşlarını karalayarak yükselmeye çalışıyor.
5. Bir yazı karalamak, onu çok hızlı yazmak ya da bir konuda yazı yazmak: Bir mektup karalamak. Bu konuda daha önce bir şeyler karalamıştım.
♦ karalanmak edilg. f. Karalamak eylemine konu olmak.
♦ karalatmak ettirg. f. Karalamak eylemini yaptırmak.
1. Bir yeri, bir kâğıdı vb. karalamak, kalem ya da boyayla çizerek onu kirletmek: Duvarları karalamak. Kitabının sayfalarını karalamak.
Sponsorlu Bağlantılar
3. Bir resim, yazı vb. karalamak, onu sanat kaygısından uzak, gelişigüzel çizmek, yazmak vb.: Düşünürken bir ağaç resmi karalamak.
4. Bir kimseyi karalamak, onu kötülemek, ona iftira etmek: Bu iftiralarınla onu karalayamazsın. Meslektaşlarını karalayarak yükselmeye çalışıyor.
5. Bir yazı karalamak, onu çok hızlı yazmak ya da bir konuda yazı yazmak: Bir mektup karalamak. Bu konuda daha önce bir şeyler karalamıştım.
♦ karalanmak edilg. f. Karalamak eylemine konu olmak.
♦ karalatmak ettirg. f. Karalamak eylemini yaptırmak.
Kaynak: Büyük Larousse
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
SİLENTİUM EST AURUM