Arama

Altı Ok Nedir?

Güncelleme: 16 Mayıs 2016 Gösterim: 1.903 Cevap: 0
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
16 Mayıs 2016       Mesaj #1
Safi - avatarı
SMD MiSiM

Altı Ok

Ad:  altı ok.jpg
Gösterim: 1871
Boyut:  24.7 KB

Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) ve yeni Türkiye Cumhuriyetinin yönlendirici ilkelerini belirten simge.
Sponsorlu Bağlantılar

Bu altı ilke cumhuriyetçilik, milliyetçilik, halkçılık, devletçilik, laiklik ve inkılapçılıktır. CHP’nin 1931 Kurultayı’nda benimsenen altı ilke 1937’de anayasaya alındı.

CHP’nin 1927’deki II. Kurultayı’nda kabul edilen tüzüğünde, CHP cumhuriyetçi, laik, halkçı ve milliyetçi bir parti olarak tanımlanıyordu. Tyzüğün ikinci maddesinde istibdat yönetimini engelleyebilecek, ulus egemenliğini ifade edebilecek tek yönetim biçiminin cumhuriyet olduğu belirtiliyordu. Üçüncü maddede devlet ve din işlerinin birbirinden ayrılması, inanç ve vicdan sorunlarının siyasetten uzak tutulması, ulusa bilim ve fen ilkelerinin yön vermesi, kısaca adı konulmadan laiklik ilkesi savunuluyordu. Dördüncü maddede yasa önünde mutlak eşitlik, hiçbir birey, aile, sınıf ya da cemaate ayrıcalık tanınmaması ve her şeyin halk için halk tarafından yapılması biçiminde tanımlanan halkçılık ilkesi ortaya konuluyordu. Milliyetçilik ilkesini açıklayan beşinci maddede dil, duygu ve düşünce birliğinin, Türk dili ve kültürünün geliştirilmesinin gerekliliği vurgulanıyordu.

Tek parti yönetiminin yerleşmesi, Atatürk devrimlerinin gerçekleştirilmesi ve devletçiliğe yönelmeyle belirginleşen 1927-31 döneminin sonunda, 1931’de CHP’nin III. Kurultayı’nda kabul edilen partinin ilk programında bu dört ilkeye, iki yeni ilke daha eklendi. Bu ilkeler devletçilik ve inkılapçılıktı. Programa göre, cumhuriyetçilik ulusal egemenlik ülküsünü en iyi ve güvenilir biçimde temsil eden ve uygulayan devlet biçimi olarak cumhuriyetin savunulması demekti. Milliyetçilikten anlaşılan, çağdaş uluslarla eşit olan ve onlarla uyum içinde yürüyen Türk toplumunun özel niteliklerini, bağımsız kimliğini korumaktı. Halkçılık, irade ve egemenliğin kaynağının ulus olması, devletin vatandaşa, vatandaşın devlete karşı görevlerini yerine getirmesi, yasalar önünde mutlak eşitliğin sağlanması, hiç kimseye ayrıcalık tanınmaması anlamını taşıyordu. Ayrıca, bir başka maddede halkın ayrı ayrı sınıflardan oluşmaması, işbölümü temelinde çeşitli mesleklere ayrılmış bir topluluk oluşturması, sınıf mücadelesi yerine toplumsal düzen ve dayanışmanın sağlanması, çıkarlar arasında uyum sağlanmasının gerekliliği biçiminde dayanışmacı ve korporatist bir halkçılık anlayışı ortaya konuyordu. Devletçilik ilkesine göre, temel olan kişisel girişim ve etkinlikti, ama ülkeyi hızla kalkındırmak ve refaha kavuşturmak için ulusun genel ve yüksek çıkarlarının gerektirdiği işlerde, özellikle ekonomik alanda, devletin fiilen müdahalesi gerekliydi. Laiklik ilkesi, devlet yönetiminde bütün yasa ve kuralların bilim ve ferınin sunduğu ilke ve biçimlere, dünya gereksinmelerine göre yapılması ve uygulanması olarak açıklanıyor; ulusun ilerlemesi için dinsel düşüncelerin devlet ve dünya işlerinden, siyasetten ayrı tutulmasının gerekliliği vurgulanıyordu. İnkılapçılık ilkesinden anlaşılan, daha önce gerçekleştirilmiş Atatürk Çevrimlerine ve bu devrimlerle doğan ve gelişen ilkelere bağlı kalınması, bunların korunmasıydı.

Bu altı ilke belli bir tarihsel sürecin ürünüydü ve belli bir uygulamalar bütününe yaşam verdi. Osmanlı Devleti’nin yıkılması ve yeni Türk Devleti’nin kurulması sürecinde oluştu, çağdaş Türk ulus-devletinin ve toplumunun biçimlendirilmesinde yönlendirici oldu.
Cumhuriyetçilik ilkesi, padişaha kişisel bağlılığa dayanan Osmanlı yönetim ilkesinin yerini alıyordu. Meşrutiyet ve Kurtuluş Savaşı aşamalarından geçerek biçimlenen ulusal egemenlik ve temsil anlayışını tam olarak yerleştiriyordu.
Milliyetçilik ilkesi, modern bir ulus-devletin ideolojik temeli olarak Türk milliyetçiliğini tanımlıyordu. Osmanh döneminde azınlıkların milliyetçiliğinden esinlenerek ve onlara tepki olarak, ayrıca imparatorluğun birliğinin korunmasında Osmanlıcılık ve İslamcılığın başarısızlığıyla ilişkili olarak, bir ölçüde de Rusya’daki Türkçülük akımının etkisiyle oluşan ve gelişen Türk milliyetçiliği, Kurtuluş Savaşı’ndan sonra tam anlamıyla yaşama geçirilme olanağı buldu. Ülke, etnik yapısının türdeşleşmesiyle, milliyetçiliğin gelişmesi için daha da elverişli bir ortama kavuştu. Bu ilke, imparatorluk emellerini terketmiş ve egemenliğe kavuşmuş bir ulus-devletin dil, tarih, kültür alanındaki bilincini güçlendirmeye yönelik çalışmalar yoluyla uygulamaya geçirildi. Halkçılık ilkesinin kökleri ise, İttihat ve Terakki dönemine değin uzanır: Geleneksel aydın-halk karşıtlığını aşmak amacıyla aydının halka yönelmesi gerekliliği, sınıf çatışmasının reddi ve toplumsal dayanışmanın düzenleyici ilke olarak benimsenmesi, mesleki temsil görüşleri bu dönemde gelişti. Bu ilke, Kurtuluş Savaşı’nda bürokrasi-eşrafhalk ittifakıyla canlılık kazandı. Kurtuluştan sonra Mustafa Kemal söylevlerinde imtiyazsız-sınıfsız-kaynaşmış bir kitle olarak gördüğü halkın kendi kendini yönetmesini savundu, aydınların halktan esinlenmesini ve halka inmesini önerdi. Halkçılık ilkesi, yurttaşlar arasında yasal eşitliği sağlamaya yönelik girişimler, sınıf mücadelesinin reddi, özellikle 1930’larda devrimleri halka benimsetmeye yönelik etkinlikler (örn. Halkevleri) ve kimi korporatist önlemlerle yaşama geçirilmeye çalışıldı. Ancak bu ilke geleneksel seçkinciliğin aşılmasını sağlayamadı, “halk için halk tarafından” sloganı uygulamada zaman zaman “halk için halka rağmen” görünümünü aldı.

Devletçilik ilkesi, Batı’ya göre geri kalmış bir toplum olan Türkiye’nin, ekonomik bakımdan devlet katkısı ve müdahalesiyle kalkınabileceğini belirtiyordu. Osmanlı devletçi geleneği ve 1929 Büyük Bunalımı bu ilkenin uygulanabilmesi için elverişli bir temel oluşturuyordu. Bu ilke, 1930’larda korumacılık, devletin piyasaya etkin müdahalesi ve devlet işletmeciliği biçiminde uygulandı; daha sonra da oldukça azalmakla birlikte, ekonomik yaşamda devlet belirleyici bir rol oynamayı sürdürdü.

Laiklik ilkesi, Islamın devlet yaşamı üzerindeki etkisini silmeye, yenilikçi-Batıklaşma yanlısı bürokratik merkeze karşı İslamcı bir muhalefet olasılığını zayıflatmaya yönelikti. Osmanh Devleti’nde bağımsız bir dinsel kurumun olmayışı ve 19. yüzyıldaki Batılılaşmaya yönelik reformlar bu ilkenin uygulanabilmesi için elverişli bir temeldi. Laiklik ayrıca; kültürel Batılılaşmanın aracı olarak görülüyordu. Hilafetin kaldırılması, eğitimin devlet tekeline alınması, dinci hareketlerin bastırılması ve Batılılaşmaya yönelik bir dizi reform bu yönde atılan adımlardı.
İnkılapçılık ilkesi, böylesine radikal değişikliklerin ancak devrimler yoluyla gerçekleştirilebileceği anlamına geliyordu. Ancak değişiklikler ani bir kopmayla değil, pragmatik bir biçimde, adım adım, oldukça az şiddete başvurularak ve bürokratik aygıtın radikal amaçlarla kullanılması yoluyla gerçekleştiriliyordu. Sosyoekonomik reformlardan çok sosyokültürel reformlara ağırlık veriliyordu.
Altı Ok 1981’de kapatılana değin CHP’nin de amblemi olmuş, değişik bir biçimi Sosyaldemokrat Halkçı Parti’nin ambleminde de yer almıştır.

kaynak: Ana Britannica

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

30 Ekim 2012 / buket... Soru-Cevap
3 Haziran 2016 / arwen Spor
23 Kasım 2010 / Misafir Soru-Cevap
23 Mart 2016 / Safi X-Sözlük
27 Haziran 2015 / Safi X-Sözlük