Arama

Abdal Nedir?

Güncelleme: 27 Mayıs 2015 Gösterim: 10.904 Cevap: 3
ahmetseydi - avatarı
ahmetseydi
VIP Je Taime
24 Kasım 2007       Mesaj #1
ahmetseydi - avatarı
VIP Je Taime
ABDAL a. (ar. bedii in çoğl. abdâl) 1. Gezgin dervişlere eskiden verilen ad: Abdal tekkede, hacı Mekke'de (atasözü). - 2. Davul ya da zurna çalarak herkesi eğlendirmeyi sanat edinmiş çingene: Abdal düğünden, çocuk oyundan usanmaz (atasözü).—3.Üstü başı perişan,kılıksız, dilenci: Abdala "kar yağıyor" demişler, “.titremeye hazırım" demiş (atasözü).
— Ed. Kimi derviş şairlerin adlarının başına ya da sonuna getirilerek mahlas olarak kullanılır: Abdal Musa, Pir Sultan Abdal, Kaygusuz Abdal, Genç Abdal vb.
Sponsorlu Bağlantılar
— Tar. Rum abdalları, Osmanlı devletinin kuruluşu sırasında Anadolu ve Rumeli’ de İslam dininin yayılması için çalışan dervişlere verilen ad. (Bk. ansikl. böl.)
— Tasav. Dünyanın manevi düzenine yön vermeleri için Tanrı'nın görevlendirdiğine inanılan kişiler. (Bk. ansikl. böl.) —ANSİKL.Tar.Başlangıçta siyasal ve toplumsal nitelikli Babai ayaklanmasının temeli olan görüşler, Anadolu ve Rumeli'de, Rum abdalları (Abdalan-ı Rum) tarafından yayıldı ve sürdürüldü. Bu terim Ye- sevi, Kalenderi, Hayderi gibi tarikat mensuplarını, Baba Resul isyanına katılan türkmen babalarını kendi bünyesinde eriten Babai geleneğine bağlı dervişleri kapsar. Rum abdallarının en ünlüleri, Geyikli Baba, Abdal Musa,Kumral Abdal, Abdal Murat vb’dir. ilk Osmanlı padişahları onlara birçok ayrıcalık tanımış, ancak hareketlerini de yakından izlemişlerdi. Rum abdalları arasında Şiilik düşüncesi ve inancı da yerleşti (XIV.yy.). Hacı Bektaş müritlerini belirtmek için Hacı Bektaş ve- layetnamesi’nde "abdal” terimi kullanılmıştır. Şair Vahidi’ye göre (XVI.yy.) Rum abdalları sırtlarında tennure, yalınayak, başı açık gezerlerdi. Bellerinde yün örgü kuşak, omuzlarında Ebu Müslim nacağı, ellerinde Baba Şüca çomağı taşırlardı. Tef ve kudüm çalarlardı. Nergisi, abdalların “dört vuruş"anlamına gelen "çardarb" (saç, sakal, kaş, bıyıklarını tıraş etme) uygulamasını sürdüren aleviler olduklarını ve Hacı Bektaş': pir tanıdıklarını anlatmıştır. Kendilerine Seyit Gazi Yetimleri adını veren abdallar, her yıl muharrem ayında, merkezleri olan Seyitgazi ilçesindeki Seyit Battal Gazi tekkesinde toplanırlar, eski türk şamanları gibi ateş çevresinde döner, çalgı çalarlardı. XV. yy.'dan başlayarak abdal tekkeleri, topluluk ve gelenekleri bektaşilik içinde erimiştir.
—Tasav. Tasavvuf inancına göre Tanrı, halkın tanımadığı bazı sevgili kullarını görevlendirmiştir. Bu görevlendirilmiş ermişlere ’Ricâl ül-gayb denir. Abdallar yedi ya da kırk kişidir. Abdallarla ilgili hadislere medreseli bilginler karşı çıkarken, mutasavvıflar bunları savunmuştur. Hz. Ali’ den kaynaklandığı ileri sürülen bir hadise göre abdalların kırkı da Şam’da bulunmaktadır. Kimi mutasavvıflar (ibn Arabi) abdal sayısını yedi olarak kabul etmekte, bunların her birinin bir iklimde (bölge) görevlendirildiklerini söylemektedirler. İslam ve Türk ülkelerindeki halk söylentilerinde geçen yedi abdal, yedi yıldızdaki tanrısal gizi belirler. Tasavvufa göre abdalın özellikleri az konuşmak, az yemek, halktan ayrı yaşamaktır. Görevleri insanlara yardım etmek, yağmur yağdırmak, İslama savaş kazandırmak, afetleri önlemektir. Abdal ile ilgili hadislerde, onların bu aşamaya namaz ve oruçla değil, iyilik ve cömertlikle ulaştıkları belirtilir. Birbirlerinin yerine geçtikleri, diledikleri an, kendi yerlerine birini bedel bırakarak istedikleri yere gidebildikleri söylenir.
Abdal sözcüğü XII. ve XIV yy.’da “abid, zahit, veli, sofu, derviş” anlamlarında kullanılmıştır. Kalenderi dervişleri arasında cezbe halinde bulunan meczub- lara da serseri derviş anlamında abdal denilmiştir. Abdal, arapça “mecnun, meczub, divane”, türkçe "tilbe” (deli) sözcükleriyle eşanlamlı olarak kullanılmıştır. Sonraki yüzyıllarda türkçede "ahmak, şaşkın" anlamında kullanılması da bunun sonucudur. Osmanlı kaynaklarında XV.yy.'dan başlayarak abdal, "ışık, torlak, hayderi, kalenderi" terimleri birbirinin yerine kullanılmış, bu da tarih araştırmalarında karışıklıklara yol açmıştır.



Kaynak: MsXLabs & Büyük L.
abdal
isim, eskimiş Arapça abd¥l
1 . Gezgin derviş:
"Varıp yaslanayım Hacı Bektaş'a / Abdalın olayım çullar içinde."- Gevheri.

2 . Dilenci kılıklı, üstü başı perişan kimse.

Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
abdala "kar
yağıyor" demişler, "titremeye hazırım" demiş

abdala malum olur
abdal ata binince bey oldum sanır,
şalgam aşa girince yağ oldum sanır
abdal düğünden, çocuk oyundan usanmaz
abdalın dostluğu köy görününceye kadar
abdalın karnı doyunca gözü pabucundadır (veya yolda olur)
abdal tekkede, hacı Mekke'de bulunur
Abdal (II)
özel, isim, tarih Arapça abd¥l
1 . Safeviler devrinde İran'da yaşayan Türk oymaklarından biri.

2 . Anadolu'da yaşayan oymaklardan bazısı:
"Geygel Abdalları."- .

abdal [xi] dilenci derviş, kalender, meczup ~ Ar abdāl [#bdl çoğ.] 1. bedeller, 2. sufi düşüncesinde rical-i gaybın bir rütbesi < Ar badal karşılık olarak verilen şey, bedel " bedel
———————
• Esasen esoterik sufi öğretisine ait bir kavram iken, 13. yy'da Anadolu'da heterodoks İslami tarikatler bünyesindeki meczup dervişler için kullanılmıştır.
PirSultanAbdal
pir sultan abdal

Son düzenleyen ahmetseydi; 27 Mayıs 2015 08:54
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
ѕнσω мυѕт gσ ση ツ
The Unique - avatarı
The Unique
Kayıtlı Üye
17 Kasım 2010       Mesaj #2
The Unique - avatarı
Kayıtlı Üye
ABDAL NE DEMEKTİR

Sponsorlu Bağlantılar
Gönlünü Allah'a vermiş, dünya ile ilgisini kesmiş veya en aza indir­miş kimse. Veli (eren), tarikat adamı.
Bir bildiğim varsa hiç bir şey bilmediğimdir. (:
Mira - avatarı
Mira
VIP VIP Üye
30 Mayıs 2013       Mesaj #3
Mira - avatarı
VIP VIP Üye
Abdal
MsXLabs.org & Vikipedi, özgür ansiklopedi

Abdal
, Türk tasavvufunun daha radikal formlarında karşılaşılan en üst mânevî mertebenin bir adıdır.
Sünnî İslam dışında kalan birçok Türkmen dinsel topluluğunda rastlanmakta, Derviş veya Baba da denmekteydi.

Özellikleri
Bir abdal Allahtan başka dünyadaki her şeyden vazgeçmiş kişidir. Abdallık mertebesine ermiş kişi hakikatın mutlak ve doğrudan bilgisine erişebilmektedir. Toplumsal bir şahsiyet olarak abdal zayıf, ezilmiş ve baskı altında olanlara yardım elini uzatan, ve dinsizlere (kâfirlere) karşı mücadele veren bir otoritedir. Daha ziyade göçebe Türkmenler arasında yaygın olan abdallar Selçuklu veya Osmanlı yerleşik devlet otoritesi karşısında çevre halkının hoşnutsuzluklarını dile getirmişler ve çeşitli isyan hareketlerinin başlatıcısı olmuşlardır.
Türkiye'de en çok İç Anadolu bölgesinde bulunurlar. Kırşehir, Keskin, Bala yörelerinde abdallar hayatlarını müziğe adamış şekilde yaşamaktadırlar. Bala ve Keskin yöresinin kültürel havzası aynıdır. Bala ve Keskin'de genelde halaylar çekilir. Kırşehirli abdalların misyonu farklıdır. Kırşehir'in oyun havaları meşhurdur. Bala ve Keskin'li abdallar Hacı Taşan'ı "Toplumun en mümtaz şahsiyeti" olarak kabul ederler. Kırşehirli abdallar ise Neşet Ertaş'ı "Toplumun örnek alınmaya lâyık en gözde kişisi" olarak kabul ederler. Bu iki yörenin de çalgıları farklılık göstermektedir. Geçim kaynakları kendilerine özgü enstürmanları çalıp, söyleyip para kazanmaktır. Müziğe yetenekleriyle ünlüdürler. Müzik kulakları çok gelişmiştir. Nota bilmezler. Bala ve Keskin'deki abdalların bugün İran topraklarında yer alan horasan bölgesinden geldikleri söylenmektedir.

Tarihsel Nitelikleri
Abdallar İslam dini ile Türklerin İslam öncesi şamanizmini şahıslarında birleştirmişlerdi. Eskiden Kök Tengri ile mânevî bağlantı kurabilen "Kam" karakteri, İslamlaşmayla beraber yerini "Abdal" kişiye bırakmıştır.
Anadolu'nun 11. yüzyıldan başlayarak Türkmen göçüne maruz kalması abdalları ve babaları da buraya getirmiştir. Sarı Saltuk gibi bazı abdallar Osmanlılardan önce Balkanlara geçerek dinsel etkinliklerde bulunmuşlardır. Baba İshak'ın 1239/1240'da Adıyaman bölgesinde başlattığı Babaî İsyanı Anadolu Selçuklu Devleti'nin zayıflamasına ve Moğol saldırısına 1243'de karşı koyamayışına yol açmıştır.
Söğüt-Bilecik bölgesinde ortaya çıkan Osmanlı Beyliği'nde abdallar (Edebali, Geyikli Baba) Osmanlı Beylerine (Osman Gazi, Orhan Gazi) yakın duran kişilerdi. Osmanlı erken döneminde abdallar gerek Batı Anadolu, gerekse Balkanlardaki Hıristiyan nüfusun İslamlaşmasında etkili olmuşlardır. Bunda, İslamın değişmez şartlarını empoze eden kitabî yaklaşım yerine yerel geleneklerle uyuşmaya yatkınlık, yani yerel geleneklerle İslam geleneklerini uyum içine sokan tutumun payı belirleyiciydi.
15. yüzyılda abdallar giderek Osmanlı Devleti'nin merkezîleşme ve bürokratik bir imparatorluğa dönüşme sürecinin dışında kalmışlar, ve Sünnî İslam'ın Edirne ve 1453'ten itibaren İstanbul'da yerleşmesi sonucunda düzendışı bir niteliğe bürünmüşlerdir. İran'da Safevî Devleti'nin kurulması ve Kızılbaş etkinliğinin Anadolu'da yayılması ile birlikte abdallar Kızılbaş hareketiyle bütünleşmiştir.

Kültürel Nitelikleri

Halk sufiliğinde, abdalların istedikleri zaman istedikleri mekânda olabileceklerine inanılır. Yani inanışa göre; zaman ve mekân sınırlarını aşabilme gücüne sahip olduklarına inanılır. "Onlar, bazı müstesna varlıklar dışında kimseye görünmezler." İnanışa göre gizli güçleri olan ve büyü gücüne sahip olan abdallar, bol yağmur yağması, bereketin artması ve belalardan korunmak için Allah’tan ne dilerse kabul edilir.
Abdal hakkındaki görüşler, Türk halk inanışlarında da kendine yer edinmiştir. Örneğin, Dağıstan’da yaşayan Türk topluluklarından bir kısmında yaygın olan inanışa göre, eğer dokuz aylık bebek, anne rahminde ölmüşse, bunu Abdal götürmüş demektir. Söylenenlere göre uzun ak sakallı olan Abdal, dağlarda yaşar, dağ keçileri arasında dolaşıp onları korur. Kimselere görünmez. Avcılar onun adına dua edip kurban verirlerse avları uğurlu olur. Eğer bunu yapmazlarsa ne kadar usta avcı olurlarsa olsunlar o avdan eli boş dönecekleri kesindir.
Abdal, insanların yalvarışlarını dinler. Onlara acır, ancak verdiği nasihatlerin de dinlenmesini ister. Bazı mitolojik metinlerde Abdal’ın ölmüş dağ keçisini dirilttiği ve yeniden hayat verdiği bile anlatılmıştır.
Bugünkü Saka Türkçesinde, erkek Şamanlara lakap olarak “Abıdal” şeklinde bir sözcük vardır. Bu sözcüğün "Abdal" sözcüğüne benzerliği dikkat çekicidir. Azerbaycan’da bir zamanlar aşıklar yetiştirmekte ünlü olmuş, Abdal adında bir şehir bile vardır. Ayrıca "Abdal" sözü, tarihte “Ağ Hun” adıyla bilinen Eftalitler'in adıyla da bağlantıdır.
Aleviler'da Abdallık kültürünün varlığı, Hazar Denizi’nin güney kıyısında yaşayan Türkmen boylarında Abdal adını taşıyan insanlara rastlanabilmesi, Abdalların gizli dillerinin olması, Anadolu’daki Abdalların, daha çok göçebe hayatı sürerek, çalgıcı, türkücü ve masalcı olmaları, Köroğlu masallarını söylemekte meşhur olmaları, kendilerine Alevi diyen bu insanların Ehl-i Beyt’in kulları olduklarını söylemeleri, Muharrem ayında Kerbela şehitlerine yas tutmaları, (Anadolu Abdallarına, en çok Alevilerin sıklıkla yaşadığı yerlerde rastlanır) ve bunlar gibi birçok örnek, gerçekten bu sözcüğün çok eski tarihi kökleri olduğunu gösteriyor.
Değişik kaynaklardan edinilen bilgiye göre bu sözcük, İran’da 11. ve 14. yüzyıllarda kaleme alınmış edebi metinlerde “Derviş”, 15. yüzyıla ait metinlerde ise “Divane” anlamında kullanılmıştır. Kimi zaman onlardan bahsedildiğinde de “ışık” sözcüğü kullanılmıştır. Daha sonraları Bektaşiliğin onu içine aldığı, bir kısmını değiştirdiği ve hatta erittiği yönünde görüşler de vardır.
theMira
AndThe_BlackSky - avatarı
AndThe_BlackSky
VIP VIP Üye
5 Haziran 2013       Mesaj #4
AndThe_BlackSky - avatarı
VIP VIP Üye
Abdal

Birinin yerine geçen, karşılık anlamına gelen bedel ve bedîl kelimelerinin çoğuludur. Tasavvufî bir terim olarak ise "dünya ilgilerinden kurtularak kendisini bütünüyle Allah yoluna adayan ve ricâlü'l-gayb diye adlandırılan veliler topluluğu içinde yer alan "sûfî veya erenler" anlamına kullanılmaktadır. Bu kelime yerine budelâ kelimesi de kullanılmaktadır. Abdallar, insanlara karşı iyi niyetli, kendilerine kötülük yapanları bağışlayan, sahip oldukları şeyleri başkalarıyla paylaşan, kazâ ve kadere gönül hoşluğu ile boyun eğip rıza gösteren, haramlardan titizlikle kaçınan, ibadetlerinde ihlâs ve samimiyeti ön planda tutan, sevgi, şefkat, merhamet ve iyi niyet gibi ahlâkî erdemlerle donanmış kimselerdir. Hadis olduğu öne sürülen rivâyetlerde abdalların sayıları konusunda 7, 30, 40, 70, 80 gibi değişik rakamlar verilmektedir. Yaygın görüş ise sayılarının 40 kişi olduğudur. Ancak abdal konusu ile ilgili hadislerin büyük bir kısmı veya tamamı titiz muhaddisler ve kelâmcılar tarafından senet veya metin tenkidine tâbi tutularak reddedilmiştir. Abdal ve budelâ kelimeleri tasavvuf geleneğinde ifade edildiği anlamda Kur'ân-ı Kerim'de yer almamıştır. Ayrıca abdal, Afganistan'da bir Türk kabilesinin, Anadolu'da ise göçebe bir topluluğun adıdır. (M.C.)


Benzer Konular

16 Ağustos 2012 / buz perisi Edebiyat tr
27 Mayıs 2015 / ahmetseydi X-Sözlük
27 Mayıs 2015 / ahmetseydi X-Sözlük
27 Mayıs 2015 / ahmetseydi X-Sözlük
27 Mayıs 2015 / ahmetseydi X-Sözlük