Arama

Şövalye Nedir?

Güncelleme: 11 Eylül 2015 Gösterim: 7.616 Cevap: 1
Demir YumruK - avatarı
Demir YumruK
Ziyaretçi
7 Aralık 2007       Mesaj #1
Demir YumruK - avatarı
Ziyaretçi
şövalye
isim, tarih (şöva'lye) Fransızca chevalier
Sponsorlu Bağlantılar
1 . Eski Roma'da üç sınıftan ikincisinin üyesi olan yurttaş.
2 . Orta Çağ Avrupası'nda özel eğitimle yetişmiş, belli ülküler taşıyan, soylu, atlı savaşçı:
"Niğbolu muharebesine birçok Fransız asilleri ile şövalyeler ve Almanlar iştirak etmişlerdir."- F. R. Atay.
3 .Derebeylik düzeninde soyluluk unvanlarının en alt basamağı.
4 . Günümüzde Fransız hükûmetinin verdiği şeref belgesi ve nişanı.

Birleşik Sözler:şövalye ruhlu,şövalye yüzüğü
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
11 Eylül 2015       Mesaj #2
Safi - avatarı
SMD MiSiM
ŞÖVALYE a. (fr chevalier).
1. Ortaçağ' da şövalye sınıfına kabul edilmiş soylu kişi. (Bk. ansikl. böl.)
Sponsorlu Bağlantılar
2. Bir askeri tarikatın üyesi: Malta şövalyeleri
3. Fransız hükümetinin verdığı.onur belgesi ve nişanı; bu nişanı olan kimsenin sanı
4. Barondan bir derece aşağıda olan soylu
5. Şövalye yüzüğü, kâşı iri ve köşeli bir tür yüzük. (Şövalye yüzük de denir.) || Birini şövalye yapmak, olağan törenleri uygulayarak onu şövalye tarikatına kabul etmek. || Gezgin şövalye, dünyayı dolaşarak serüven arayan, turnuvalarda dövüşen, haksızlıkları düzelten şövalye.

—Esk. tar. Atina'da, süvari gücünü oluşturan varlıklı bir toplumsal sınıfın üyesi yurttaş. (Bk. ansikl böl.)|| Sparta'da, kralların muhafız gücü niteliğindeki seçkin bir birliğin üyesi. || Roma Cumhuriyeti'ndekı üç sınıftan İkincisi. (Bk. ansikl. böl.)

—ANSİKL Tar.
Yunanistan’da şövalyeler Süvari olarak hizmet görecek yurttaşlar genellikle ayrıcalıklı bir sınıftan seçilirdi. Yunanca hippeis (şövalyeler) sözcüğü, aynı zamanda hem süvari gücünü, hem de oldukça yüksek bir toplumsal sınıfı, hatta Tesalya'da olduğu gibi gerçek bir aristokrasiyi belirtiyordu. Atina’da şövalyeler, Solon'dan sonra, en az 300 medimnos buğdaya eşit yıllık geliri olan ikinci toplumsal sınıftan yurttaşlardı; kendi atlarını ve donanımlarını sağlamakla yükümlüydüler.

Roma şövalyeleri. Şövalye (eques), Servius Tullius tarafından kurulduğu sanılan census düzeninden kaynaklanan 18 atlı centuria'dan birinin üyesi olan kişiydi. Atını, bir onur işareti olarak devletten alırdı (kendisine eques equo publıco denirdi) Şövalyeler, nobilitas'ın en seçkin üyeleriydi. Censorlar tarafından, 1 milyon as'lık (400 000 sestertius) servet sahipleri arasından seçilirlerdi. Cumhuriyetin sonlarına doğru senatör çocukları, evvelce devletten at almış kimselerin çocukları, bir patronun tavsiyesiyle, altın halka (şövalyelik alameti) tevcihi yoluyla, praefectus’luk, askeri trıbunus’luk, yargıçlık ve hatta belki publicanus’luk (101'den sonra) görevleri dolayısıyla bu sınıfa girme olanağını bulmuş genç ya da ergin plebler de şövalye olmaya başladılar. Fakat, şövalyelik, magistratuslar tarafından yerilen bir şeref payesi olmaya devam etti. İ.Ö. II. yy.'m sonunda, senatörler artık atlı centurıa üyesi olmak hakkına sahip değildiler O tarihte, şövalyelerin sayısı 3 000 olara- sınırlandırılmıştı.
Şövalyeler, site içindeki görevler uzmanlıkları ve haklarıyla senatörlerden ayrılıyorlardı. Büyük toprak sahipleri olan şövalyeler, aynı zamanda kamu (publica) ihaleleri alan şirketlerde, mali işlerde ve serbest meslek dallarında (jurisconsultuslar, hatipler) önemli bir rol oynamaktaydılar. Caius Gracchus, dürüst yargıçlar aradığında, bunları mali hiyerarşinin zirvelerinden, atlı centurialar arasından devşirmiş (123'te) ve içlerinden 450'sini, Senato üyesi olmamak koşuluyla, muvazzaf jürılığe ayırmıştı. Böylece, ilk kez şövalyelerle senatörler birbirinden açıkça ayrılmış oluyordu. Daha sonra, ıç savaşlar sırasında ve bu jüriliklerin sağladığı çıkarlara dayanarak şövalyeler, site içinde ayrı bir sınıf oluşturmanın bilincine vardılar.
Augustus, şövalyeler sınıfına resmiyet kazandırdı. Artık şövalye olabilmek için en az 400 000 sestertius'luk bir servete sahip olmak ve bir özel listeye (albüm) kayıtlı bulunmak gerekiyordu. Yavaş yavaş imparatorlar, şövalyelere ülkenin yönetiminde önemli görevler vermeye başladılar: Roma'da (a rationibus) ve eyaletlerde mali görevler, saray görevleri (imparatora bağlı büroların başında), imparatorluğun küçük eyaletlerinin (hiçbir lejyonun bulunmadığı eyaletler) yönetimi, Mısır'ın yönetimi (praefectus unvanıyla), büyük prae- fectus'luklar (annona, vigil, praetorium praefectus’lukları). Her görevliye yıllık bir maaş bağlanıyordu (altmış bin, yüz bin, iki yüz bin. üç yüz bin sestertiusluk görevler), Şövalye sınıfı, ilk üç yüzyıl boyunca imparatorluk yönetiminin esas kadrosunu oluşturdu.

Ortaçağ şövalyeleri. Latince metinlerde milites terimiyle anılan şövalyeler, başlangıçta atlı savaşçılardı (piyadelerin karşıtı olarak). Şövalyelik müessesesınin ortaya çıkmasından sonra, "şövalye” sözcüğünün kapsamı sınırlandı ve törenle zırh kuşanmış kişi anlamına geldi. Şövalyenin toplumsal durumu, zaten soylu bir kişiyse, şövalyeliğe girmekle değişmiyor, ne ise yine o olarak kalıyor, ama ayrıca savaşçılar sınıfının üyesi haline gelerek bu sınıfa özgü bazı yükümlülükler altına giriyordu Feodal ordu, gerçekte, küçük birliklere bölünmüş şövalyelere dayanıyordu (bir sancak çevresinde toplanmış beş şövalyeden oluşan constabularia gibi). Bu savaş grupları saldırır manevralar yapar, yeniden toplanır, araziyi savunurlardı; savaş birliklerini ya da daha önemli birimleri oluşturanlar da bunlardı Başlangıçta şövalye, bir senyörün maiyetinde yaşayıp karnını doyurabiliyordu. Daha sonraları, o dönemde ancak toprak tahsisiyle sağlanabilen bir gelire sahip oldu. Büyük ya da küçük bir senyörlüğe değilde de, genel lıkle bir tür "tımar"a sahipti, yani hizmetine karşılık olarak bir senyörden ömür boyu intifa hakkına dayalı küçük bir toprak parçası alabilir ve bunu hür köylülere işlettırebılirdı; bu yoldan elde ettiği gelir, onun geçim kaynağını oluştururdu Bu olay, özellikle Limousin ve Saintonge'da (Fransa) belgelenmiştir. Başka bölgelerdeyse, şövalyenin geçimini sağlayan fıef, törelerce asgari bir büyüklükte belirlenmişti: bu şövalye liefi, anglonorman feodalitesinin özgün yanlarından birini oluşturur. Nitekim Normandiya'da, iskandınavlar'ın buraya yerleşmesinden kısa bir süre sonra, birtakım önemli senyörler ya da başı çekenler şövalye ftef teri ne bölünmüş topraklar elde ettiler Bunlar, dükün hizmetine belli bir miktar atlı savaşçı sunmakla yükümlüydüler. İngiltere’ye Fatih William tarafından sokulan bu sistem kral-düke. seferberlik ilan ettiğinde, ordusu için kaç savaşçıya bel bağlayabileceğini tam olarak bilmek olanağını sağlıyordu Daha sonraları, şövalye fiefi, büyük senyörlerin vasallerini şahsen askerlik yapmaktan kurtarmak için ödemek zorunda oldukları verginin (bu vergi aynı zamanda krala feodal ordudan daha esnek bir ücretli askerler ordusunu finanse etmek olanağını sağlıyordu) hesaplanmasında esas alınmaya başladı. Şövalye fieflerı sistemi, Bre tagne'a girdi: XII. yy.'m sonunda, Assıse au comte Geoffroy (Geoffroy kontu mah kemesi) bu fieflerin parçalanmasını yasakladı. Fransa krallığı'nda askerlik teşkilatı, temelde şövalyeliğe dayanmayı sürdürdü Philippe Auguste, dolaysız vasallerinın, özellikle çevrelerinde küçük birlikler halın de değişik sayıda savaşçılar bulunduran şövalyelerin, kendisine olan hizmet yu kümlülüklerini inceden inceye hesaplattı XIV. yy.'da, Fransa kralının yönetimindeki şövalyeler ordusu, İngiliz paralı askerleri karşısında birçok kez yenilgiye uğradı. XV yy.'da, şövalyeler ordusunun yerini muvaz zaf birlikler, Charles VII tarafından kurulan meslekten askerler aldı. Bununla birlikte şövalyelik daha uzun süre varlığını koru du ve yavaş yavaş soyluluğun aşama du zeninde bir derece haline geldi.

Şeref şövalyeleri. XIII. yy.'da, saray şo valye/eri, kral şövalyeleri de denen şeref şövalyeleri, özellikle kralın şahsına bağlıydılar. Bunlara hassa şövalyeleri de denirdi. Kral gibi, kraliçenin ve oüyük senyörlerin de kendilerine bağlı şövalyeleri vardı. XVI. yy.'dan önce hiç rastlanmayan bu deyimin, turnuvalarda şeref kazanmak için yarışan şövalyelerden gelmiş olduğu sanılır.
Şövalye, Ölüm ve Şeytan, Dürer'in kazıma kalemiyle bakır üzerine gravürü (1513) Dürer, büyük bir olasılıkla Leonardo da Vinci'nin esinlediği bir at etüdünden yola çıkarak ve belki de Erasmus'un Enchiridion militis christiani (1503) adlı kitabından yararlanarak, ölüm ve iğva karşısında gözü pek olan bu hıristiyan şövalyesi alegorisini yaratmıştır.

Kaynak: Büyük Larousse


Benzer Konular

13 Şubat 2013 / _Yağmur_ Ziraat
16 Şubat 2014 / Bessonnitsa Soru-Cevap