Arama

Meyhane Nedir?

Güncelleme: 16 Kasım 2016 Gösterim: 4.739 Cevap: 1
MaRCeLLCaT - avatarı
MaRCeLLCaT
Ziyaretçi
24 Aralık 2007       Mesaj #1
MaRCeLLCaT - avatarı
Ziyaretçi
meyhane
isim (meyha:ne) Farsça mey + ¬¥ne

Sponsorlu Bağlantılar
1 . İçki satılan ve içilen yer, içki yeri:
"Çiçek Pasajı, sade Beyoğlu'nun değil belki dünyanın da en civcivli meyhanesi idi."- H. Taner.

2 . Kabare.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
Jumong - avatarı
Jumong
VIP VIP Üye
16 Kasım 2016       Mesaj #2
Jumong - avatarı
VIP VIP Üye
Ad:  meyhane12.jpg
Gösterim: 1068
Boyut:  55.7 KB

Meyhane

(Farsça mey: “şarap”), mezeyle birlikte içki içilen dükkân. Meyhaneler başlangıcından beri ticaret, ulaşım ve sanayinin yaygınlaşmasına koşul olarak gelişti. Hammurabi Yasaları (İÖ y. 1750) biraya su katan meyhane sahiplerine ölüm cezası verilmesini öngörüyordu. Eski Yunan’da leskhai denen kulüplerde yalnız üyeler değil, yabancılar da yemek yiyebiliyordu. İÖ 5. yüzyılda ise pfıatne denen lüks yerler ortaya çıktı. Bunlar hem yerel halka, hem de gelip geçen tüccar, elçi ve devlet memurlarına hizmet veriyordu. Eski Roma’da toplumun yüksek kesimlerinden kimseler meyhanelerde görünmezdi. Ama kentin kenar sokaklarının kuytularında etkinlik gösteren lupanarlar kapalı kapılar ardında oldukça zengin kuruluşlar haline gelmişti. Akşam yemeği yemek, içki içmek ya da kumar oynamak için gece karanlığından yararlanarak buralara gelenler, tanınmamak için yüzlerini peçeyle örterlerdi. Hem Cumhuriyet, hem de İmparatorluk dönemlerinde varlıklarını sürdüren deversoria, taberna, caupona ve bibula’lar ise toplumsal konumu sarsılmış kimselerden katillere kadar çok çeşitli insanın uğrak yeriydi. Gerek düşük düzeydeki caupona’ larda, gerekse daha yüksek kesimden müşterilere hizmet veren taberna meritoria’lar da kaliteli yemek bulunurdu. Tonozlarla örtülü uzun salonlar biçimindeki bu meyhanelerde delikanlılar hizmet eder, bir uçtaki yüksekçe bir yerde duran meyhane sahibi de servise ve müşterilere göz kulak olurdu.

Sponsorlu Bağlantılar
Roma döneminde İngiltere’de han işlevini gören caupona’larla Roma taberna’ları, ayrıca kadınların işlettiği ve kapılarının dışına asılan çalı süpürgesinden tanınan birahaneler vardı. Ortaçağda İngiliz hanları uzun yol gidenlerin, canilerin, hırsızların ve siyasal muhaliflerin sığınma yerleriydi. Her gün belirli saatlerde yemek verme geleneği, çağdaş lokantaların öncüleri olan meyhanelerde başladı. Yüzyılın ortalarında, dışarıda yemek yeme alışkanlığı bütün kesimlerden kentliler arasında yerleşmişti. Bu dönemde birçok meyhane, 1 şilin ya da daha düşük bir ücret karşılığında güzel bir yemeğin yanında isteğe göre şarap ya da bira da veriyordu. Tütün İngiltere’ye girince (1565) buralarda da satılmaya başladı. Daha iyi meyhaneler bir süre sonra düzenli buluşma yerleri ve yakın ilişkiler kurulabilen kulüpler haline geldiler. Tudor döneminde Londra’nın ünlü meyhaneleri arasında Ben Jonson ve arkadaşlarının sık sık uğradıkları Mermaid, Shakespeare’in kahramanı Sir John Falstaff'ı akla getiren Boar’s Head ve aktörlerle tiyatro yönetmenlerinin toplandığı Falcon sayılabilir.

Ad:  meyhane11.jpg
Gösterim: 1151
Boyut:  51.9 KB
ABD’de içki içilen ya da yemek yenen ilk yerlerin nitelikleri belirsizdir. Ama buraların han, meyhane vb adlarla anıldıkları ve birbirlerinden farklı yerler oldukları kesindir. Bu ülkede ilk meyhaneler, büyük olasılıkla Hollandalı göçmenlerin kıtaya ilk ayak bastığı yıllarda ortaya çıktı. Boston’ın ilk meyhanesi Cole’un Yeri 1634’te açıldı. New York’un ilk meyhanesiyse Hollanda sömürge döneminde Vah Kieft tarafından açıldı. Vali, yabancılarla gezginleri evinde ağırlamaktan bıktığını, çareyi bir meyhane açmakta bulduğunu söylemişti. Kieft’in meyhanesi daha sonra Nieuw Amsterdam’ m (bugün New York kenti) belediye binası oldu ve 1880’lerde bugünkü belediye binası yapılana değin bu amaçla kullanıldı. Sömürge dönemi yasaları uyarınca genellikle her yerleşmede meyhane türü bir yerin kurulması gerekliydi. Bu ilk Amerikan meyhaneleri hükümetin sıkı denetimi altında çalışıyor, fiyatlar da hükümet tarafından belirleniyordu. Patrick Henry, Amerikan Bağımsızlık Savaşı sırasında siyasal toplantılarda oynadıkları önemli rol nedeniyle meyhanelere “özgürlüğün beşiği” adını taktı. Meyhaneler, 19. ve 20. yüzyıllarda kasaba ve kentlerde toplumsal yaşamın merkezi, kırsal kesimlerde de motel işlevi görmeyi sürdürdü.

Osmanlılarda, Müslamanların meyhanecilik yapmaları kesinlikle yasaktı. Müslüman olmayanlar da hükümetin izniyle meyhane açabiliyordu. Bazı kaynaklarda İstanbul’daki meyhanelerin fetih öncesinden kaldığı belirtilmektedir. Bunların çoğu limana yakın yerlerdeydi. I. Süleyman (Kanuni) döneminde (1520-66) başlayan içki yasağı zaman zaman sıkı tutulmuş, zaman zaman da çeşitli nedenlerle gevşetilmişti. Yönetimin gevşediği, kargaşanın arttığı IV. Murad’ın padişahlığının ilk yıllarında meyhaneler birdenbire çoğaldı. Bu dönemde 1.000’e yakın meyhane, 300 kadar da koltuk meyhanesi olduğu sanılmaktadır. IV. Murad yönetimi ele alınca, bütün kötülüklerin kahvehane ve meyhanelerden kaynaklandığı kanısıyla hepsini kapattı, dükkânlarını yıktırdı. Yeniçeri ağası, bostancıbaşı ve ocağın ileri gelenleri İstanbul’un Galata, Beyoğlu ve Boğaziçi semtlerindeki meyhanecilerden mahiye (aylık), cereme ve başka adlarla önemli ölçüde haraç alırlardı. 1826’da Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasından sonra bu kez “nizam-ı meyhaneciyan” adıyla hükümet bir harç almaya başladı.

Çaylak Tevfik’in İstanbul’da Bir Sene (1882-83, 5 kitap) adlı yapıtının Meyhane yahut İstanbul Akşamcıları başlığını taşıyan 5. kitabında anlattığına göre, 19. yüzyıl İstanbul meyhanelerinin belli bir düzeni vardı. Kapıya yakın bir yerde, üstünde kadehler, bardaklar ve çeşitli mezeler duran işret tezgâhı, tezgâhın üstündeki raflara sıralanmış şişeler ve uygun yerlere asılmış ibrikler, iç tarafta tahta sofralar ve hasır iskemleler, sağda solda birçoğuna merdivenle çıkılan büyük küpler, fıçılar, gedikli diye adlandırılan itibarlı müşteriler için ayrılmış özel yerler, ayrı bir aşçı ve mezeci tezgâhı, ortadaki direğin dibinde sardalye fıçısı bulunurdu. Bu dönemde çoğunu Rumların işlettiği meyhaneler genellikle Balık- pazan, Tavukpazan, Gedikpaşa, Kumkapı, Samatya, Balat, Fener, Galata ve Beyoğlu semtlerindeydi. Meyhaneler, müşterilerin toplumsal durumuna göre sınıflandınldığı için herkes her meyhaneye giremezdi. Kayıkçı, hamal, tellak ve kabadayılar ayrı meyhanelere, kalyoncular, yeniçeriler, topçular ve esnafın ileri gelenleriyle varlıklı akşamcılar ayrı meyhanelere devam ederlerdi. Koltuk meyhaneleri gizli olduğu için, buralara ancak içki içtiğinin bilinmesini istemeyen eşraf ve erkândan kimseler giderdi.

Kaynak: MsXLabs.org & Ana Britannica

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
🌘 🚀