Arama

Pamuk Yetiştiriciliği

Güncelleme: 10 Haziran 2012 Gösterim: 53.196 Cevap: 5
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
17 Kasım 2008       Mesaj #1
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
PAMUK, lifleri için yetiştirilen değerli bir tarım bitkisidir. Dokuma sanayisinin en önemli hammaddelerinden biri olan pamuk lifleri, ucuzluğunun yanı sıra kolayca eğirile bilen doğal bir büküme sahip olması, dokun­madan önce özel bir işlem gerektirmemesi, yıkanmaya karşı dayanıklılığı ve yünden daha sağlam olması gibi üstün niteliklerinden ötürü gerek kumaş, gerek öbür dokumaların üreti­minde yaygın olarak kullanılır. Her ne kadar günümüzde, naylon, reyon ve polyester gibi yapay lifler dokumacılık alanında önemli bir yer tutuyorsa da, dünyada hâlâ milyonlarca insan geçimini pamuk tarımından ya da pa­mukla ilgili bir işten sağlamaktadır. Pamuk çok eskiçağlardan beri bilinen ve yetiştirilen bir bitkidir. Bugün Pakistan sınır­ları içinde yer alan, İÖ 3000'den kalma, tarihi Mohencodaro kenti kalıntılarında bükülmüş pamuk iplikleri bulunmuştur. İÖ 1500'de yazılmış bir Hindu ilahisinde de pamuktan söz edilir. Eski Yunanlı tarihçi ve gezgin Herodot yaklaşık İÖ 450'de yazdığı yapıtlarında Hintli kadınların pamuk liflerini tohumlarından ayırdıktan sonra eğirerek bunlardan tezgâh­larda bez dokuduklarını anlatır. Ortaçağa kadar pamuğu tanımayan Avrupalılar pamu­ğu ilk gördüklerinde bunun bir tür yün olduğunu sandılar. Afrikalılar ise pamuk tarı­mını ve pamuktan iplik yapımını Hindistan'la ticaret yapan Araplar'dan öğrendiler.
İspanyol kâşif Kristof Kolomb 1492'de Batı Hint Adaları'nı keşfettiği zaman adalarda pamuk yetiştiriliyordu. Daha sonraları ise Meksika'ya giden Hernán Cortés ve Peru'ya çıkan Francisco Pizarro gibi bazı gezginler de buralarda halkın pamuk ipliğinden bez doku­duklarını gördü.
Amerika'nın keşfiyle birlikte Yenidünya'ya gelen Avrupalı göçmenler de kısa bir süre sonra pamuk yetiştirmeye başladılar. Giderek artan pamuk üretimine karşılık, liflerin to­humlardan ayrılması işleminin hâlâ elle yapılı­yor olması pamuğun işlenip satılmasını çok yavaşlatıyordu. Sonunda, 1793'te Eli Whitney adında bir Amerikalı mühendis "çırçır" denen bir makine geliştirerek pamuk liflerinin elle ayıklanmasına son verdi. Bu makinenin üst kısmından, ayıklanacak tohumlu pamuklar doldurulur ve yandaki çıkrık kolu çevrilerek üzerinde sıra sıra metal dişler bulunan bir ağaç silindir döndürülürdü. Bu dişler karşıla­rındaki bir yüzeyde bulunan oluklardan döne­rek geçerken pamuk liflerini de kaparak çeker, bu arada tohumlar oluklardan daha büyük olduğundan üstte kalır, böylece lifler­den ayrılmış olurdu. Tek bir kişinin çalıştırdı­ğı bu makineyle 50-60 işçinin elle yapabileceği iş kolayca yapılabiliyordu. Whitney'in çırçır makinesi sayesinde pamuk üretiminin hızla artması, elde edilen pamuğu eğirmek ve dokuyabilmek için daha hızlı ve daha nitelikli tezgâhlara gereksinim doğurdu; bu alandaki
yenilikler ve buluşlarla pamuklu dokuma sanayisi dünyanın en büyük sanayi dalların­dan biri durumuna geldi. Pamuklu dokuma sanayisi 18. yüzyılda İngiltere'de gerçekleşen Sanayi Devrimi'nin öncü sanayi kollarındandı.
Günümüzde dünyada pamuk en çok SSCB'de üretilir. Onu Çin, ABD, Hindistan, Brezilya ve Pakistan izler. Mısır ve Meksika gibi sıcak ülkeler ile Türkiye ve bazı Ortado­ğu ülkeleri de öbür önemli üreticilerdir.

Türkiye'de ilk kez 19. yüzyıl başlarında Çukurova bölgesinde ilkel yöntemlerle başla­yan pamuk üretimi 1833'te Mısır Valisi Kavalalı Mehmed Ali Paşa'nın oğlu İbrahim Paşa' nın Çukurova yöresini ele geçirmesiyle geliş­meye başladı. 1864'te Fransızlar'ca kurulan ilk çırçır fabrikasını İngilizler'in Adana, Mer­sin ve Tarsus'ta kurdukları öbür fabrikalar izledi ve daha sonra başka pamuk işleme tesisleri kuruldu. Bunun doğal sonucu olarak gittikçe artan pamuk ekim alanları 1920'lerin sonunda yaklaşık 100 bin hektara ulaştı. Toplam pamuk ekim alanlarının yaklaşık 600 bin hektarı bulduğu günümüz Türkiye'sinde bu alanların yüzde 57'si Akdeniz, yüzde 36'sı Ege, yüzde 4'ü ise Güneydoğu Anadolu bölgelerine dağılmıştır. Akdeniz Bölgesi'nde Adana, İçel, Hatay, Antalya, Kahramanma­raş ve Gaziantep; Ege Bölgesi'nde İzmir, Aydın, Manisa ve Muğla; Güneydoğu Ana­dolu Bölgesi'nde Diyarbakır, Şanlıurfa, Mar­din ve Adıyaman pamuk tarımının en yaygın olduğu yörelerdir. Türkiye'de toplam saf pa­muk üretimi 500 bin ton dolayındadır.

Pamuğun Özellikleri, Ekimi ve İşlenmesi
Pamuğun, ebegümecigiller familyasının Gossypium cinsinde yer alan birçok türü vardır. Anayurdu Güney Afrika, Endonezya ve And Dağları olan bu türlerin yabanilerinin, yani doğada kendiliğinden yetişenlerinin çokyıllık olmasına karşılık, tarımı yapılanlar biryıllık bitkilerdir. Yetiştirilen çeşide, toprak ve iklim koşullarına bağlı olarak boylan 1-2 metre arasında değişir. Pamuk bitkilerinin asma yaprağı gibi dilimli yaprakları ve beyaz, sarı ya da morumsu pembe iri çiçekleri vardır. Bazı türlerde taçyaprakların dibi mor lekeli­dir. Taçyapraklar döküldükten sonra gelişme­ye başlayan pamuk meyveleri birkaç sert kapakçığın bitişerek kapanmasından oluşan bir kılıf biçimindedir. "Koza" denen bu mey­velerin içinde üzeri sanmsı beyaz liflerle kaplı tohumlar (çiğit) bulunur. Koza olgunlaşıp çatladığında içindeki lif yığını ortaya çıkar. Bu yüzden de, kozaların hepsinin birden çatladığı dönemlerde pamuk tarlaları karşı­dan kar yığınlarını andırır. Bu tohumlu lif yumaklarına "kütlü" denir.
Pamuk ekimi zaman açısından çeşitli bölge­lere göre değişiklik gösterirse de, genellikle ortalama sıcaklığın 15°C olduğu mart-nisan aylarında yapılır. Ekildiğinde az ama sık yağışlı bir dönem gerekir. Buna karşılık hasat döneminde kesinlikle yağış istenmez. Çünkü yağmurlarla ıslanan ürün kirlenip lekelenir.
Pamuk ekildikten bir süre sonra, yani pamuk bitkileri yeni gelişmeye başlarken birbirine yakın olanlar sökülerek seyreltilir, böylece geride kalanların topraktan yeterince besin alarak daha iyi gelişmesi sağlanır. Ayrı­ca, tarla yabancı otlardan arındırılır, hastalık ve zararlı böceklere karşı ilaçlama yapılır. Pamukta büyük zararlara yol açan böceklerin başında pamuk hortumluböceği ve pamuk yaprakkurdu gelir.
Genellikle yaz sonuna ya da sonbahara rastlayan pamuk hasadı elle ya da makinelerle yapılır. Örneğin, ülkemizde pamuk hasadında makine kullanılmaz, onun yerine insan gü­cünden yararlanılır. Oldukça özen ve dikkat gerektiren hasat işlemi sırasında, kütlüler yaprak, çöp, koza kabuğu gibi bitki artıkları ile karıştırılmadan toplanır ve henüz olgunlaş­mamış kozalar daha sonra toplanmak üzere örselenmeden bırakılır.
Toplanan pamuklar taşıtlara yüklenip ya­kındaki çırçır fabrikalarına taşınır. Burada makinelerin yardımıyla çırçırlanarak tohum­lardan ayrılan lifler temizlenip kurutulduktan sonra preslerde sıkıştırılarak, yaklaşık 220 kilogramlık büyük balyalar haline getirilir ve satışa sunulur. İplik fabrikalarında balyalar açılır, pamuk lifleri temizlenip kabartılarak eğirilir ve ipliğe dönüştürülür.
II. Dünya Savaşı'na kadar pamuklu doku­ma üretiminde dünyada ilk sırayı olan İngilte­re günümüzde yerini Japonya'ya bırakmıştır. Tayvan ve Hong Kong gibi öbür bazı Uzakdo­ğu ülkelerinde de pamuklu dokuma sanayisi çok hızlı bir gelişme göstermiştir. ABD, Almanya Federal Cumhuriyeti, SSCB, Fran­sa, Hollanda ve Hindistan ise öbür önemli üreticilerdir.
Ülkemizde ise, cumhuriyetin ilk yıllarında nerdeyse tek ve en önemli kuruluşlardan biri olan Milli Mensucat Fabrikası'nı daha sonra Sümerbank'ın kurduğu dokuma fabrikaları izledi. Günümüzde, özel ya da devlet tarafın­dan işletilen çok sayıdaki pamuklu dokuma fabrikası, başta Akdeniz Bölgesi olmak üzere Ege, Marmara ve İç Anadolu bölgelerinde toplanmıştır.
Pamuklu dokumalar tezgâhtan çıkmış ham haliyle de değerlendirilmekle birlikte, daha çok, beyazlığını lekeleyen katışkıları gider­mek için ağartılarak ya da çeşitli boyama işlemlerinden geçirilip renkli dokumalar hali­ne dönüştürülerek kullanılır. Pamuk ya eğiril-meden önce, yani lif halindeyken ya eğirilip ipliğe dönüştürüldükten sonra ya da dokun­duktan sonra boyanır. Ayrıca, düz kumaş üzerine çok renkli desenler basılarak "basma" tipi kumaşlar elde edilir. Genellikle, kırışma­ması ya da parlak bir görünüm kazanması için pamuklu dokumalara yapay lifler de katılır.
Pamuk yalnızca dokumacılıkta değil başka pek çok alanda da kullanılan değerli bir sanayi bitkisidir. İplik yapımına elverişli uzun lifler ayrıldıktan sonra tohumların üzerinde çok kısa lifler kalır. Bu kalıntılar özel makine­lerle temizlenerek "linter pamuğu" adıyla satışa sunulur. Linter pamuğu koltuk, yatak, yorgan ve yastık dolgusu olarak kullanıldığı gibi, aynı zamanda değerli bir selüloz kayna­ğıdır. Yapay ipek (reyon), selofan, patlayıcı madde, cila ve plastik üretiminde selüloz kullanılır
Pamuk tohumlarından ise yağ çıkarılır. Bu yağ temizlenip kokusu giderildikten sonra ya sıvı halde ya da margarine dönüştürülerek yemeklik yağ olarak kullanılır. Ayrıca mum, sabun ve yer muşambası üretiminde yararla­nılır. Tohumların yağı alındıktan sonra geriye kalan proteince zengin küspe ise hayvan yemi ya da gübre olarak değerlendirilir.


MsXLabs.org & Temel Britannica
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
_KleopatrA_ - avatarı
_KleopatrA_
Ziyaretçi
9 Aralık 2009       Mesaj #2
_KleopatrA_ - avatarı
Ziyaretçi
PAMUK YETİŞTİRİCİLİĞİ

Pamuk bitkisi her türlü toprakta yetişebilen bir bitki olmakla birlikte,yüksek verim ve kaliteye ulaşabilmek için toprağın derin profilli ve alüviyal olması gerekir. Derin, kumlu -killi su tutma yeteneği yüksek geçirgenliği, işlenmesi ve sulanması kolay topraklar pamuk yetiştiriciliği için ideal topraklardır.

PAMUK YETİŞTİRİCİLİĞİNDE İKLİM İSTEKLERİ

Pamuk yetiştiriciliğinde en önemli iklim faktörlerinin başında sıcaklık, gün ışığı, yağış ve oransal nem gelmektedir. Yıllık ortalama sıcaklığın 19 oC, yaz ayları sıcaklığı ise 25 oC olması gerekir. Sıcaklık tarak oluşmasından önce 20 oC, çiçeklenme döneminde 25 oC, kozaların gelişme döneminde ise 30-32 oC olmalıdır. Hasat döneminde kozaların iyi açılabilmesi için sıcaklığın azalması (15 oC’ye kadar) istenir.

PAMUK YETİŞTİRİCİLİĞİNDE TOPRAK HAZIRLIĞI

Tarlanın pamuk ekimine hazırlanması sürecinde ilk yapılacak işlemler tarla temizliği ve toprak altı işlemesidir. Uzun yıllar pamuk yetiştirilen topraklarda zamanla pulluk altı yada taban taşı denilen sert bir tabaka oluşur. Bu tabaka bitki köklerinin gelişmesine engel olacağı için kırılması gerekir. Bu iş için Subsoiler adı verilen aletler kullanılır. Bu aletle toprağın üst yapısı bozulmadan toprak 90 cm derinliğe kadar işlenir. Bu işlemi sonbahar ve kış sürümleri ile tohum yatağının hazırlanması işlemleri izler. Eğer pamuktan sonra yeniden pamuk ekilecekse sonbahar aylarında saplar kesilip toprak 20-25 cm derinliğinde sürülmelidir. Tarla otlu ve toprak tavı da uygun ise kış aylarında sürüm işleminin tekrarlanması yararlıdır. Eğer tahıldan sonra pamuk yetiştirilecekse hasadın ardından toprak tavlı iken hemen sürülmelidir. Pamuk yetiştiriciliğinde son sürüm tohum yatağını hazırlamak için yapılan ilkbahar sürümüdür. Bu sürümde 15 cm derinlik genellikle yeterlidir.

PAMUK YETİŞTİRİCİLİĞİNDE EKİM

Yüksek verim ve kaliteli ürün elde etmek için genetik saflığı yüksek tohum kullanımı çok önemlidir. İyi bir tohumlukta aranan özelliklerin başlıcaları şunlardır.
- Tohumluk çiğit iri, dolgun, büyüklüğü, biçimi ve rengi yeknesak olmalıdır. İçinde fazla çıplak, yeşil ve esmer, seyrek havlı çiğit bulunmamalıdır.
- Selektörlermiş ve iyi temizlenmiş olmalıdır. İçinde boş ve kırık çekirdek yaprak gibi yabancı maddeler olmamalıdır.
- Tohumlar kuru ve sert olmalıdır.
- Çimlenme gücü %80 ve daha fazla olmalıdır.
- Pembe kurta karşı sterilize edilmiş veya çırçır fabrikasında çırçırlanmış olmalıdır.

Pamuğun ekim zamanı iklim koşullarına göre belirlenir. Ekim için toprak sıcaklığının 15 oC’nin üstünde olması gereklidir. Bölgelere göre ve yıldan yıla ekim zamanı değişiklik göstermekle birlikte, Çukurova Bölgesinde 25 Mart-30 Nisan, Ege Bölgesinde ve Antalya yöresinde 15 Nisan-15 Mayıs tarihleri genellikle en uygun ekim zamanıdır.

Ekim işlemi elle serpme şeklinde ya da mibzerle sıraya yapılır. Ekim derinliği toprak koşullarına bağlı olmakla birlikte genellikle 3-4 cm’dir. Tohumun çimlenmesi normal koşullarda 5 ila 10 gün içinde gerçekleşir. Erken çimlenme sağlamak için tohum ekimden birkaç saat önce ıslatılmalıdır. Yetersiz çimlenme görülmesi durumunda hemen ikinci bir ekim yapılması önerilir.

PAMUK YETİŞTİRİCİLİĞİNDE GÜBRELEME
Önemli Not: Bahçenizi her ilaçlamanızda eğer sulama veya ilaçlama suyunuzun pH sı 8 - 8.5 ise muhakkak Golden Wet yayıcı yapıştırıcı kullanınız. (Ülkemizin birçok yöresinde toprak ve su pH sı 8- 8.5 hatta 9 a kadar çıkmaktadır.) Üretilen bütün ilaçlar

6 - 7 pH aralığına göre üretilmektedir. en kaliteli ilaçlar dahi 6 ila 15 dakika arasında, % 30 varan oranlarda etkisini kaybetmektedir. (kesilmiş yoğurt örneği gibi) Buda ilacınızın etkisinin azalmasına neden olacaktır.

Her ilaçlamada yaprak gübresi muhakkak kullanılmalıdır. Yaprak gübreleri bitkilerin strese girmesini önler. Bitkilerin mikro element ihtiyaçlarını karşılar. Meyve tutumunu ve meyvelerin kalitesini arttırır.

Pamuk bitkisi topraktan fazla besin maddesi kaldıran bir bitki değildir. Bitki topraktan birinci derece besin maddeleri olan N, P, Ka (Azot, fosfor, potas) yanında ikinci derece besin maddeleri olan kalsiyum, magnezyum, kükürt ve sodyum ile minor elementler adı verilen bor, demir, çinko, kurşun gibi besin maddeleri kaldırır.

Azotlu gübreler bitkinin vegetatif gelişmesini (dal ve yaprak ) sağlar. Fosforlu gübreler çiçek ve koza sayısının artmasına koza iriliğine ve erken olgunlaşmasına etki eder. Potaslı gübreler ise; azotlu gübreler kadar olmasa da bitkinin vegetatif gelişmesini hızlandırır ve çiçeklenme dönemini uzatır. Fazla uygulanan potas pamukta olgunlaşmayı geciktirir.

Pamuk tarımında kullanılacak gübre miktarı iklim ve toprak koşullarının yanı sıra sulamaya, pamuk çeşidine göre değişir.

PAMUK YETİŞTİRİCİLİĞİNDE SULAMA
Pamuk bitkisinin su ihtiyacı 400 ila 600 mm’ dir. Pamuk yetiştirilen ülkelerde (bölgelerde) yıllık yağış miktarı genellikle yetersiz olduğundan, pamuk bitkisinin iyi gelişmesi için gereken su miktarı sulama yoluyla verilmelidir. Sulama pamuk üretiminde verimi etkileyen faktörlerin başında gelir. Sulama zamanı ve verilecek su miktarı bitkinin su isteği belirtilerine ve topraktaki nem durumuna bakarak saptanır. Sulama aralığı ve sulama sayısı, yetiştirilen pamuk çeşidine, toprak özelliklerine, taban suyu yüksekliğine, yağış miktarı ve dağılımına, vegetasyon dönemindeki sıcaklık ve havanın bağıl nemine bağlı olarak değişir. Ülkemizde yetiştirilen çeşitlerin orta bünyeli topraklarda ve normal iklim koşullarında genellikle 15-20 gün aralıklarla 4-5 kez sulanması uygundur. Sulama yöntemi olarak salma sulama, alttan sızdırma ve yağmurlama sulama yöntemleri kullanılabilir.

PAMUK YETİŞTİRİCİLİĞİNDE BAKIM

Pamuk yetiştiriciliğinde bakım işleri seyreltme, çapalama ve uç almadır. Bitkinin iyi gelişmesini ve çabuk olgunlaşmasını sağlamak için seyreltme işleminin yapılması gerekir. Bitkiler henüz 4 yapraklı iken (yaklaşık 10 cm) 5-6 cm ara ile hafif bir seyreltme (tekleme) yapılır. Genellikle ilk seyreltme ilk çapa, ikinci (tam) seyreltme ise ikinci çapa ile birlikte yapılmalıdır. Ekimden sonra görülen yabancı otların elle veya kazayağı ile çapalanarak yok edilmesi gerekir. Çapalama sayısı tarladaki yabancı ot durumuna göre değişir. Kozalar açmaya başladıktan sonra bitkinin tepesinden 10-15 cm kısmının kırılmasına uç alma işlemi denir. Bu işlem geç ekilmiş veya fazla sulanmış tarlalarda uygulanır. Vegetatif gelişmesi normal olan bitkilerde uç almaya gerek yoktur.

PAMUK YETİŞTİRİCİLİĞİNDE HASAT HARMAN

Kozaların olgunlaşması ile birlikte pamuk hasadına başlanır. Hasadın başlama tarihi, yörenin iklim koşullarına, ekim tarihine ve sulama koşullarına göre değişir. Hasat, Ege ve Antalya bölgelerinde genellikle 15 Eylülden itibaren başlayıp Kasım sonu veya Aralık ortasına kadar sürer. Çukurova bölgesinde ise Ağustos sonlarında başlayıp Kasım başına dek devam eder.

Pamuk hasatı ülkemizde genellikle 2-3 kez ve elle toplanarak yapılır. Birinci elde toplanan pamuk iyi kalite özelliklerine sahiptir. Son yıllarda makina ile hasata da rastlanmaktadır. Makina ile pamuk hasatı iş gücü ücretinin pahalı olduğu ülkelerde (bölgelerde) tercih edilen bir yöntemdir.



Son düzenleyen asla_asla_deme; 13 Mayıs 2010 14:30
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
14 Mart 2011       Mesaj #3
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
PAMUK YETİŞTİRİCİLİĞİNİN GENEL ESASLARI

Pamuk, yaklaşık 700 000 ha'lık ekim alanı ve 800 000 ton'luk lif üretimi ile tekstil, yağ ve yem sanayiine hammadde sağlayan ülkemizin en önemli lif bitkisidir.
Pamuk üretimi çevreye bağlı olarak yapılan bir üretim şeklidir. Pamukta verim, kullanılan çeşidin genetik yapısına, çeşidin sahip olduğu genetik verim potansiyelinin ortaya çıkmasında etkili üreticilerin uyguladığı bakım işlerine ve yetiştirildiği yerin çevre koşullarına bağlı olarak değişir.


PAMUK ÜRETİMİNDE ETKİLİ ÇEVRESEL FAKTÖRLER
İKLİM FAKTÖRLERİ


Kendiliğinden oluşan üretici müdahalesinin mümkün olmadığı faktörlerdir. Pamuk bitkisi, gelişme devrelerinin tamamında düşük sıcaklıklara karşı çok duyarlıdır. Vejetasyon (ekim - hasat) süresi uzun olan bir bitki olduğundan en az 180-200 günlük bir donsuz periyoda ihtiyaç duyar. Bunun yanı sıra büyüme mevsimi boyunca 4-5 ay üniform sıcaklık ister. Stres koşullarından etkilenmeden en iyi gelişmeyi 20-32 °C sıcaklıklar arasında yapar.
¨ Güneş ışığı, pamuğun erken gelişmesi ve çiçeklenmesi için çok önemlidir. Yetersiz gün ışığı, koza gelişimi ve olgunlaşmayı geciktirir.

¨ Yörenin yağış miktarı ve bunun aylara göre dağılımı önemlidir. Pamuk tarımı yağmur koşullarında yapılacaksa yıllık yağışın o bölgede en az 500 mm'nin üzerinde olması ve bu yağışın yaklaşık 200 mm'lik kısmının pamuğun gelişme dönemi boyunca düzenli olarak dağılması gerekmektedir. Pamuk ekiminden hemen sonra düşen aşırı yağışlar toprak yapısına ve toprak organik maddesine bağlı olarak kaymak oluşturarak fide çıkışını olumsuz etkileyebilmektedir. Ani yağış ve aşırı kuraklık değişimleri pamukta tarak ve koza dökülmesine neden olmaktadır.

¨ Rüzgar ise toprak ve bitki üzerinde kurutucu etki yapar. Özellikle kozaların açıldığı devrede yağışla birlikte rüzgar pamuğun dökülmesine, kirlenmesine, verim ve kalite kaybına neden olur.


TOPRAK FAKTÖRLERİ


Yetiştiricilik açısından önemli olan toprak faktörleri, toprağın bünyesi, yapısı, reaksiyonu, tuzluluğu ve toprak organik maddesidir.
¨ Toprağın bünyesi, kum, kil, mil, silt, tın gibi içerdiği mineral maddelerdir. Bunların bulunma durumuna bağlı olarak değişik toprak bünyeleri oluşmaktadır.

¨ Toprağın yapısı ise bünyesini oluşturan kum, kil, mil gibi toprak parçacıklarının çeşitli faktörlerin etkisi ile birleşerek kümeler oluşturması sonucu ortaya çıkar. Bu yönden topraklar teksel yada karışık yapıda olabilirler. Üreticiler toprak yapısını iyileştirici yönde uygulamalar yapmalıdırlar. Bunlar bilinçli toprak işleme (uygun zamanda, uygun aletlerle, aşırı olmayan toprak işleme), sulama, gübreleme, ve toprak organik maddesini artırıcı (münavebe, yeşil gübreleme, ahır gübresi kullanımı ve anız yakmama gibi) uygulamalardır.
Pamuk, toprak isteği bakımından fazla seçici olmamakla birlikte derin profilli, organik maddece zengin ve su tutma kapasitesi yüksek topraklarda daha iyi gelişme gösterir.
¨ Pamuk tarımı için reaksiyonu nötr olan (PH=7) topraklar idealdir. Toprak reaksiyonu, topraktaki besin maddelerinin yarayışlılığı üzerinde daha çok etkili olmaktadır. Pamukta optimum PH isteği 6.5-7.5 arasıdır. Pamuk tarımı yapılacak toprağın PH'sı 6.5'in altında ise toprağa kireç, 8'in üzerinde ise jips uygulaması yapılmalıdır.

¨ Ticari gübrelerin devamlı kullanılması, gereğinden fazla su verme toprak tuzlanmasına neden olabilir. Tuzlanma bitki yetiştiriciliğini olumsuz etkiler.

¨ Toprak organik maddesi, toprak verimliliğinin en önemli göstergesidir. Pamuk tarımı için organik maddenin % 2 olması idealdir. Ancak pamuk tarımı sıcak karekterli iklimlerde yapıldığı için mikrobiyal ayrışma çok hızlı olmakta, bu hızlı ayrışma nedeniyle pamuk ekilen topraklar genellikle organik maddece düşük seviyede bulunmaktadır. Bu nedenle pamuk tarımında organik gübreleme (yeşil gübreleme, çiftlik gübresi, çöp gübresi, kompost vb. organik maddeler) önemli bir konudur. Fiğin yeşil gübre olarak toprağa verilmesi, toprak organik madde miktarını % 10-20 artırabilmektedir.


COĞRAFİK VE TOPOĞRAFİK FAKTÖRLER

Bu faktörler içerisinde pamuk tarımı açısından üreticileri ilgilendiren tarlanın eğimidir. Pamuk sulanarak yetiştirildiği için, toprak eğimi yüzey akışına neden olmayacak eğimde olmalıdır. Aksi taktirde toprağın verimli kısmının yapacağımız sulamalarla kendi elimizle kaybolmasına neden olabiliriz.

CANLI FAKTÖRLER

Canlı faktörler denildiğinde o ortamda bulunan doğrudan ve dolaylı olarak pamuk bitkisini olumlu ve olumsuz yönde etkileyen yabancı otlar, hastalıklar, zararlılar ve yararlı organizmalar anlaşılır.

PAMUK ÜRETİMİNDE ETKİLİ ÇEŞİT (TOHUM / TOHUMLUK) FAKTÖRÜ

Pamuk üretiminde verimi etkileyen en önemli faktör, ekilecek pamuk çeşidi ve bu çeşidin tohumluğudur. Pamuk çeşidinin bölgeye uyum sağlamış, yüksek verimli, teknolojik özellikleri üstün, hastalık ve zararlılara dayanıklı ve bakım işlemlerine iyi cevap vermesi gerekir.

Bir bölgede ekilecek pamuk çeşidini, o bölgede yapılan adaptasyon çalışmaları belirler. Adaptasyon çalışmaları sonucunda Ege Bölgesi için Nazilli-84, Nazilli-87, NC873/143, Nazilli M-503, Lachata, Deltaopal, DP-5690, DP-5614, DP-5409, SG-1001, SG-501, SG-404, SG-125; Çukurova Bölgesi için Çukurova-1518, Sayar-314, Erşan-92, Maraş-92, Lachata, DP-5690, DP-5409, DP-50, SG-501, SG-404, SG-125; Güneydoğu Anadolu Bölgesi için Sayar-314, Maraş-92, Çukurova-1518, Nazilli-87, Stoneville-453, Nata, DP-5614, DP-20, SG-1001, SG-501, SG-404, SG-125; Antalya için Çukurova-1518, Nazilli-84

Pamukta ekonomik üretim çeşit seçimi ile başlar. Erkenci çeşit seçiminin pamuk tarımında ekonomik önemi büyüktür.

Erkenci çeşitler uzun ömürlü çeşitlere göre daha geç ekilme şansına sahiptirler. Bu özellik erken ekimin getireceği hava şartları (soğuk) riskinden bitkiyi korur.
Uzun ömürlü çeşitler daha fazla bakım, sulama, ilaçlama ihtiyacı duyacaktır.
Uzun ömürlü çeşitlerin hasadı yağışlara kalabilmektedir.


Pamuk tohumluğu;
¨ Ekilecek yöreye uyum sağlamış çeşide ait olmalı
¨ Ait olduğu çeşidin özelliklerini taşımalı
¨ İri ve dolgun olmalı, içinde yabancı madde bulunmamalı
¨ Çimlenme oranı % 70'den az olmamalı
¨ Pembe kurda karşı sterilize edilmiş ve erken dönem zararlılarına karşı ilaçlanmış olmalı
¨ Hepsinden önemlisi bir tohumluk sınıfına (kontrollü yada sertifikalı) girmeli
¨ Mümkünse havı alınmış veya çıplak (delintasyondan geçmiş) ve ilaçlanmış olmalı


Havsız (Delinte ) pamuk tohumunun avantajları

¨ Havsız tohumun ekim akışı daha iyidir.
¨ Tohumun çimlenme yüzdesi yüksektir (kırık, zayıf ve boş tohumlar ayrıldığı için)
¨ Delinte tohum toprak tavını daha iyi değerlendirir ve tohum kabuğu daha kolay çatladığı için hızlı bir çimlenme ve daha kuvvetli fide elde edilir.
¨ Tohum ile taşınan hastalık etmenlerinin kontrolünde yüzey sterilizasyonu sağlar.
¨ Delinde tohum ilaçlı olduğu için toprak altı zararlıları ve kök çürüklüğü gibi mantari hastalıklardan daha az etkilenir.
¨ Dekara daha az tohumluk kullanılır.
¨ Çıkış sonrası daha az bir seyreltme işçiliği gerektirir.


PAMUK ÜRETİMİNDE ETKİLİ ÜRETİCİ UYGULAMALARI

  • TARLANIN EKİME HAZIRLANMASI
SONBAHAR HAZIRLIĞI

Tarla Temizliği
Pamuk tarlasının ekim hazırlığı, ön bitki kalıntılarının parçalanarak tekrar toprağa verilmesi ile başlar. Üst üste pamuk ekimi yada mısır gibi fazla sap artığı bırakan bitkilerden sonra pamuk ekimi yapılacaksa, hasattan sonra saplar kesilerek toprak içine gömülür. Organik madde miktarının düşük olduğu ülkemiz toprakları açısından bu tip uygulamalar toprak verimliliğinin korunması bakımından önemlidir.

Dipkazan Çekilmesi
Uzun yıllar pamuk tarımı yapılan toprakların, her yıl aynı derinlikte işlenmesi, ve yoğun tarla trafiği ve ayrıca drenajı iyi olmayan tarlalarda aşırı sulamalarla Kalsiyum Karbonat (CaCO3) bileşiklerinin yukarı çıkarak belirli bir katmanda birikmesi sonucu toprak sıkışıklığı artmakta ve belirli bir derinliğin altında "pulluk tabanı" denilen sert bir tabaka oluşmaktadır.

Pamuk bitkisinin kök gelişimi bu tabaka ile sınırlı kalmakta ve kök gelişimi normal olmamaktadır. Bunun sonucunda bitkiler toprağın alt katmanlarındaki su ve besin maddelerinden yeterince yararlanamamaktadır.

Ayrıca yağmur ve sulama sularının alt katmanlara geçişi engellenmekte ve bu suların sert tabaka seviyesinden, drenaj kanallarına akmasına veya yüzey akışı ile kaybolmasına neden olmaktadır.

Diğer taraftan sert tabaka sulama etkinliğinin azalmasına ve kış yağışlarının toprakta depolanmamasına da neden olmaktadır.

Pamuk bitkisinin etkin kök derinliğinin 0-90 cm olduğu, su ve besin maddelerini 0-180 cm arasındaki toprak tabakasından aldığı düşünüldüğünde, bu sert tabakanın mutlaka kırılması gerekmektedir Pamuk tarımında ürün kaybına neden olan bu sert tabakanın 3-4 yılda bir dipkazan (subsoiler) aleti ile toprağın oldukça kuru olduğu dönemde 90 cm derinliğe kadar çaprazlama olarak kırılması gerekmektedir.

Toprak İşlemesi
Pamuktan sonra yine pamuk ekilecekse, pamuk sapları parçalandıktan sonra pullukla derin bir sürüm yapılarak bitki artıklarının toprağa karışması sağlanır.

Ön bitki hububat ise hububat hasadından hemen sonra tarlanın pullukla işlenmesi gerekir. Ayrık ve kanyaş gibi rizomları ile çoğalan yabancı otların yoğun olduğu tarlalarda, pamuk ekimine kadar 2. ürün tarımı yapılmaması, toprağın yaz döneminde boş kalması bu otlarla mücadele bakımından yararlıdır.


İLKBAHAR HAZIRLIĞI
İlkbahar hazırlığına yörenin iklim ve toprak faktörlerinin uygun olduğu zamanda başlanır.

İlkbahar Toprak İşlemesi

Sonbahar tarla hazırlığından sonra kışın gelişen yabancı otların yok edilmesi amacıyla toprak goble-disk, diskharow, kültüvatör veya kazayağı ile işlenir. Gereğinden fazla yapılan toprak işlemesi ekonomik olmayacağı gibi, toprağın fiziksel yapısının bozulmasına da neden olacaktır.

Yabancı Ot İlacı Uygulaması
Yabancı ot sorunu varsa, son toprak işlemesinden önce uygun olan yabancı ot ilacı ile uygun doz ve zamanda ilaçlama yapılmalı ve arkasından toprağa karıştırılmalıdır.

Ekim Öncesi Gübre Uygulaması

Pamuk ekiminde kombine mibzer (tohum ve gübre ekebilen ekim makinesi) kullanılmayacaksa, uygulanacak azotlu gübrenin yarısı ve fosforun tamamı son toprak işleme öncesi uygulanıp toprağa karıştırılmalıdır. Ekim kombine mibzer ile yapılacaksa, gübre ekimle birlikte uygulanmalıdır.

  1. PAMUK EKİMİ
Ekim Zamanı
Ekim zamanı bölgelere, yörelere, hatta tarladan tarlaya değişir. Pamuk ekimini toprak sıcaklığı belirler. Ekim için en uygun toprak sıcaklığı 18 °C'dir. Tohum yatağındaki minimum toprak sıcaklığı 15 °C'nin üzerine çıktığında ve bu sıcaklığın birkaç gün sabit olması durumunda ekim yapılabilir. Bazı yıllar kısa süreli uygun koşullar oluştuğunda erken ekim yapılmakta, ancak çoğu zaman bu koşulların arkasından serin ve yağışlı günler gelebilmekte ve yeterli çıkış sağlanamayıp tekrar ekim yapmak zorunda kalınmaktadır. Bu nedenle koşulların stabil hale gelmesi beklenmelidir. Çabuk ısınan tava gelen hafif topraklarda ekim daha erken, killi topraklarda ise daha geç yapılabilir.

Bölgemizde pamuk ekimi için koşullar Nisan ayının ikinci yarısından sonra uygun hale gelmektedir. Ekim işlemi mutlaka 15 Nisan - 15 Mayıs tarihleri arasında bitirilmelidir. Bu tarihlerden sonra yapılacak ekimlerde % 30 -50 arasında değişen oranlarda verim kayıpları olabilmektedir.


Ekim Yöntemi
Ekim, hazırlanan tohum yatağının şekline göre düze yada sırtlara yapılabilir. Ülkemizde yaygın olarak kullanılan ekim yöntemi mibzerle sıraya ekimdir.


Kullanılacak Tohum Miktarı
Ekilecek tohum miktarını belirleyen en önemli faktör tohumun çimlenme oranı ve havlı yada havsız oluşudur. Normal koşullarda dekara 5-6 kg havlı veya 2-3 kg havsız tohum yeterli olmaktadır. Çiftçilerimizde çok fazla tohum kullanma eğilimi vardır. Gereğinden fazla tohum kullanımı, ekim sırasında veya ekimden sonra doğabilecek olumsuz toprak ve iklim koşullarına karşı bir nevi sigorta olarak düşünülmektedir. Ancak fazla tohum kullanımı, hem ekonomik açıdan hem de sıklıktan dolayı fidelerin zayıf gelişerek cılız kalmasını sağlamakta ve seyreltme işçiliği maliyetini artırmaktadır.


Ekim Derinliği
Ekim derinliği, ekim zamanına, toprak yapısına ve tav durumuna göre 2-7 cm arasında değişir. Normal koşullarda 3-4 cm'dir.


Ekim Sıklığı
Ekim sıklığı, ekilecek pamuk çeşidinin bitki yapısına (açık yada kapalı bitki formu), toprağın verimliliğine, kuru yada sulu tarıma, erken yada geç ekime göre değişir. Açık bitki tipine sahip çeşitlerde sıra arası ve üzeri daha geniş, kapalı bitki tipine sahip çeşitlerde daha dar tutulmalıdır. Kuruda yapılan yetiştiricilikte, toprak verimliliğinin düşük olduğu topraklarda ve geç ekimlerde daha sık ekim yapılmalıdır. Genel olarak sıra arası uzaklığı 60-80 cm, sıra üzeri uzaklığı ise 15-20 cm arasında değişmektedir. Bu mesafelere göre birim alanda 6500-11000 arasında bitki bulunmaktadır.

  1. ÇAPALAMA VE SEYRELTME
Çapalama, yabancı otları yok eder, topraktaki suyu korur, toprağın havalanmasını ve ısınmasını sağlayarak pamuk köklerinin ve toprak üstü aksamının daha iyi gelişmesine neden olur. Çapalama elle ve traktörle yapılır. Sulu pamuk tarımında tarlanın yabancı ot durumuna göre 2-3 kez el, 3-4 kez traktör çapası yapılmalıdır. Genellikle fide döneminde görülen mantarların neden olduğu kurumaların azaltılmasında, bitki gelişmesindeki duraklamaların kaldırılmasında, çapalama ile toprağın havalandırılmasının önemi büyüktür.

Pamuk tarımında fazla tohum kullanıldığından birim alanda olması gerekli fide sayısından daha fazla fide bulunmaktadır. Fazla sayıdaki fidelerin alınması gereklidir. Seyreltme mümkün olduğu kadar erken, ancak bitkilerin olumsuz koşullardan daha az etkilenecekleri duruma geldiğinde yapılmalıdır. Bu işlem fide çıkışından sonra 20 gün içinde tamamlanmalıdır.

  1. GÜBRELEME
pamuk yetistiriciligi clip image007

Pamuk bitkisi topraktan en fazla azot, fosfor, potasyum, kalsiyum, magnezyum ve kükürt kaldırmaktadır. Potasyum, kalsiyum, magnezyum ve kükürt, topraklarımızda yeterli ölçüde bulunmaktadır. Toprak analizleri sonucunda eksiklikleri görüldüğünde dışardan uygulanmalıdır. Bu nedenle azot ve fosfor üzerinde durulacaktır.

Azot
Verim ve kalite üzerinde etkili bir elementtir. Pamuk bitkisi azotu amonyum (NH4) ve nitrat (NO3) formunda almaktadır. Amonyum nitrat, amonyum sülfat ve üre, pamuk tarımında kullanılan azotlu gübrelerdir. Amonyum nitratın % 21, % 26 ve % 33 saf azot içeren formları vardır. Amonyum sülfat % 21 , üre ise % 45-46 saf azot içerir. En çabuk etkisini gösteren azotlu gübre amonyum nitrattır.

Azot eksikliğinde bitki gelişmesi yavaşlar, yapraklar sararır ve küçülür, meyve dalları az ve kısa olur, tarak dökümü artar, bitki başına koza sayısı azalır.

Aşırı azot uygulamasında ise fazla dal ve yaprak oluşur. Tarak dökümü ve bitkinin hastalık ve zararlılara karşı hassasiyeti artar, hasat gecikir.

Pamuk bitkisi ihtiyaç duyduğu toplam azotun % 60-65'ini çiçeklenme döneminde almaktadır. Bitkide azot alımının en yüksek olduğu çiçeklenme ve koza oluşum dönemi, azot eksikliğine karşı en hassas dönemdir. Pamuk tarımında dekara 12-16 kg arasında saf azot yeterli olmaktadır. Bunun yarısının ekimle, diğer yarısının da çiçeklenme başlangıcında uygulanması gerekir. Azotlu gübrelerin uygulandıktan sonra mutlaka toprağa karıştırılması gerekir. Aksi taktirde gaz halinde önemli ölçüde azot kaybı olmaktadır.


Fosfor
Hücre bölünmesi, hücrede enerji transferi, kök büyümesi, çiçek ve meyve teşekkülü, verim ve erkencilik üzerine etkili önemli bir elementtir. Pamuk tarımında fosfor noksanlığından ziyade fazlalığı görülebilir. Toprakta sıkı bir şekilde tutulduğu ve yıkanmadığı için, fazla miktarda fosforlu gübre uygulaması toprak kirlenmesine ve bazı elementlerin (demir, magnezyum, kalsiyum ve aliminyum) bitki tarafından alınmamasına neden olabilir. Bitki, fosfor ihtiyacının % 70-90'ını topraktaki fosfordan, % 10-30'unu ise o yıl uygulanan fosforlu gübreden temin etmektedir. Pamuk tarımında fosforlu gübrelerin dekara 6-8 kg saf fosfor esas alınarak ekim öncesi veya ekim ile birlikte bitki kök bölgesine uygulanması gerekir.


Potasyum
Ülkemiz pamuk tarımının yapıldığı alanlarda yeterli potasyum bulunduğu belirtilmekle birlikte bunun bitki tarafından alınabilirliği mümkün olmayabilir. Potasyum eksikliği pamukta lif kalitesini düşürmekte, kozaları küçük bırakıp dökülmesine neden olabilmekte ve hastalık etmenlerine karşı mukavemeti azaltmaktadır. Bu durum dikkate alınarak dekara 6-8 kg saf potas gelecek şekilde potasyumlu gübreler uygulanmalıdır. Potasyumun bitki tarafından alınması gelişme devrelerine göre değişmekte olup en yüksek potasyum alımı çiçeklenme devresinde gerçekleşmektedir.

  1. SULAMA
Pamuk tarımında sulama, bilinçli olarak yapıldığında verim ve kalite üzerinde olumlu etki sağlayan önemli bir uygulamadır. Su stresi önemli ölçüde verim ve kalite kayıplarına neden olmaktadır. Tekniğine uygun olmayan sulamalardan, beklenen yarar sağlanamadığı gibi ürün miktar ve kalitesinde kayıplarda olmaktadır. İyi bir sulama için sulama suyunun kaliteli, arazinin tesviyeli ve yetiştiricinin bilgili olması şarttır. Yetiştirici, toprağının yapısını, arazinin meyilini, sulama yöntemini, bitkinin su ihtiyacının olup olmadığını, sulama zamanını, verilecek su miktarını ve sulama aralıklarını belirleyebilecek düzeyde sulama bilgisine sahip olmalıdır.


Sulama Zamanı
pamuk yetistiriciligi clip image009

Sulama zamanını, iklim koşulları, toprak özellikleri ve bitkinin gelişme durumu belirler. Genellikle pamuk ekiminden çiçeklenme başlangıcına kadar pamuk bitkisi sulanmak istemez. Hızlı bir gelişmenin istendiği bu dönemde, bitkiler su ihtiyacını toprakta tutulan kış ve ilkbahar yağışlarından sağlar. Ancak anormal bir kuraklık, bitki gelişmesinde gerileme görülürse çiçeklenme başlangıcından önce de sulama yapılmalıdır. Burada kullanılan çeşidin vegetatif gelişmeye yatkınlığının bilinmesinde yarar vardır.

Topraktaki nemin % 50 'si tüketildiğinde yada bitki yaprakları solgunluk gösteriyorsa ve bitki gövdesindeki kızarıklık tepe tomurcuğuna 10-12 cm yaklaşmışsa ilk sulama yapılmalıdır. Bu dönem ekimden yaklaşık 40 gün sonrasına denk gelmektedir. İlk suyun verilme zamanı verim üzerinde etkili olmaktadır. Erken ve gereğinden fazla su, bitkinin köklenmesini durdurur. Bu durum sonraki sulamaların daha sık yapılmasına neden olur. İlk sulamanın geciktirilmesi ise bitkinin erken yaşlanmasına ve verim kaybına yol açar.

Pamuk bitkisi en fazla suya çiçeklenme döneminde ihtiyaç duyar. İlk sulamadan sonra, topraktaki nem durumu ve bitki kontrolleri yapılarak, 15 gün aralıklarla sulama yapılmalıdır. Sıcaklığın yüksek olduğu Temmuz - Ağustos aylarında, sulama aralığı 10 güne kadar inebilir.

Koza olgunlaşmasının başladığı dönemde bitki büyümesinin yavaşlaması, kozaların açmaya başladığı dönemde tamamen durması gerekir. Bu dönemde büyüme gösteren bitkilerde, kozalar geç olgunlaşır ve kozaların bir çoğu açmadan yeşil kalır. Son suyun ise bitkide yaklaşık % 5-10 oranında koza açımının olduğu dönemde uygulanması ve daha sonra sulama yapılmaması gerekir. Aşırı sulama bitki boyunun büyümesine ve verimde azalmalara, mantari hastalıkların artmasına bazı zararlı böceklerin yoğunluklarının artmasına, kalitenin düşmesine ve toprakta bulunan bitki besin elementlerinin yıkanmasına neden olmaktadır. Çok geç dönemde yapılacak sulama ise alt kozaların çürümesine neden olacaktır.


Sulama Yöntemi
Etkili bir sulama, uygun bir sulama yönteminin seçilmesine bağlıdır. Amaç suyun en az kayıpla etkili kök derinliğine ulaşmasını sağlamaktır. Pamuk tarımında uzun tava (border), karık, yağmurlama ve damla sulama yöntemleri kullanılmaktadır. Sulama yönteminin seçiminde toprak özellikleri, eğim, su kaynağı ve sulama giderleri göz önünde tutulmalıdır. Özellikle border ve karık sulama yönteminde, tarlanın mutlaka tesviyeli olması gerekir. Yanlış sulamalar, gereksiz su kaybına yol açar, derinlere sızarak taban suyunu yükseltebilir, tuzlulaşmaya neden olabilir, havasızlık nedeniyle çeşitli bitki hastalıklarına neden olabilir.

pamuk yetistiriciligi clip image011


pamuk yetistiriciligi clip image013

  1. YABANCI OT, HASTALIK VE ZARARLILARLA MÜCADELE
Yabancı Ot Mücadelesi
Yabancı otlar pamuk bitkisinin su, ışık ve topraktaki besin maddelerine ortak olan, hastalık ve zararlılara konukçuluk yapan ve bazı türleri pamuk hasadını güçleştiren, mücadele edilmediğinde verim azalmasına neden olan bitkilerdir. Bunlar geniş yada dar yapraklı olup hayat devrelerini bir yada çok yılda tamamlarlar. Tek yıllık olanlar tohum ile çok yıllık olanlar ise hem tohum hem de toprak altı organlarından çoğalırlar.

Yabancı otlarla kültürel ve ilaçlı mücadele yapılmalıdır. Kültürel mücadele, el ve makine çapası ile yapılmalıdır. İlaçlı mücadele, ekim öncesi, çıkış öncesi ve çıkış sonrası olmak üzere üç farklı dönemde yapılabilir.

Ekim öncesi uygulanacak ilaçlar ekimden 1-20 gün önce toprağa verilip 5-7 cm toprak derinliğine karıştırılmalıdır. Ekim öncesi ilaçlama ile Horoz ibiği, Semiz otu, Sirken, Sütleğen, Yabani fiğ, Yabani bamya, Hardal, Darıcan, Çatal otu ve Yapışkan otun çıkması tamamen ve kısmen önlenebilmektedir.

Çıkış öncesi ilaç uygulaması ekimden sonraki 24 saat içerisinde toprak yüzeyine uygulanır ve toprağa karıştırılmaz. Bu dönemde uygulanan ilaçlar Pıtrak, Köpek üzümü, Horoz ibiği, Yapışkan ot, Darıcan, su otu, Hardal, Semiz otu gibi bitkileri kontrol edebilmektedir.
Çıkış sonrası uygulanacak ilaçlar ise Geliç (kaynaş), Darıcan, Yapışkan ot, Tilki kuyruğu, Çatal otu ve köpek dişi ayrığı gibi tek ve çok yıllık yabancı otların mücadelesinde kullanılmaktadır.


pamuk yetistiriciligi clip image015

Yabancı otlarla bulaşık pamuk tarlası

Önemli Pamuk Hastalıkları
Fide Kök Çürüklüğü

Pamukta fide kök çürüklüğüne Rhizoctonia solani, Fusarium spp., Verticillium spp., Pythium spp. funguslarından biri veya birkaçı neden olmaktadır. Kışı toprakta geçiren bu mantarlar ekimden sonra çimlenen pamuk tohumlarını hastalandırarak fidelerin toprak yüzeyine çıkmadan veya çıktıktan sonra ölmesine neden olurlar. Ülkemizde yoğun olarak pamuk tarımının yapıldığı alanlarda görülen bu hastalık, özellikle su tutan topraklarda yağışlı ve serin giden yıllarda büyük tahribat yapar.

Fide kök çürüklüğüne karşı mücadelede ekim nöbeti uygulanmalı, 5-10 cm yüzeydeki toprak sıcaklığı 18 °C 'ye ulaşmadan ekim yapılmamalı, çok erken ekimlerden kaçınılmalı ve derin ekim yapılmamalıdır. Ayrıca tohumlar uygun bir ilaçla mutlaka ilaçlanmalıdır. (Carboksin + Thiram, Chloronep, Pencycuron + Captan, PCNB + Captan)


Verticillium ve Fusarium Solgunluğu
pamuk yetistiriciligi clip image017

Yetişme mevsimi sonlarına doğru kendini daha açık bir şekilde gösterir. Önce alt yapraklardan başlar ve yukarılara doğru yayılır. Yapraklar önce sararır, sonra kuruyup dökülür. Ekimin geç yapıldığı veya hastalığın erken görüldüğü durumlarda bitki boyu kısalır, bitki başına koza sayısı azalır ve kozalar küçük kalır. Bitki gövdesi kök boğazından enine kesildiğinde iletim demetlerinde kahverengi lekeler görülür. Hastalık insan eliyle, rüzgar gibi doğal etkenlerle, toprak, tohum (havlı çiğit) veya ürün artıklarıyla taşınabilmektedir. Havlı tohum yapışan bulaşık ürün artıkları yayılmanın önemli nedenlerindendir. Verticillium solgunluğu killi ve ağır topraklarda, Fusarium ise kumsal ve asitli topraklarda daha şiddetli seyretmektedir.

Mücadelede en önemli yöntem dayanıklı çeşit kullanmaktır. İlaçla mücadelesi yoktur. Alınabilecek kültürel önlemler arasında, hasat artıklarının tarladan uzaklaştırılması, ekim nöbeti uygulanması, Aşırı azotlu gübre kullanımından kaçınılması, amonyum nitrat ve amonyum sülfat yerine üre gübresinin tercih edilmesi, konukçuluk yapacak yabancı otların imha edilmesi, ekim sıklığının arttırılması, sırta ekimin tercih edilmesi, köklere zarar verebilecek derin çapalamadan kaçınılması sayılabilir.


Yaprak Köşeli Leke Hastalığı
Pamuk bitkilerinin yaprak, yaprak sapı, tarak ve kozalarında koyu yeşil ve kahverengi lekeler şeklinde görülen bakteriyel bir hastalıktır. İlk lekeler kotiledon yapraklarında aşık yeşil yağ lekesi şeklinde görülür ve iklim koşulları hastalık için uygun giderse lekeler sapa ve kozalara geçer. Hastalık nedeniyle kozalar açılamayıp dökülürler.
Hastalık tohumla taşındığı için mücadelesinde, hastalıklı tarlalardan tohum alınmamalı, ilaçlı tohum kullanılmalı,hasattan sonra bitki artıkları yok edilmeli, ekim nöbeti uygulanmalı ve aşırı sulamadan kaçınılmalıdır.


Pamuk Zararlıları
Pamuk Yaprak Biti
pamuk yetistiriciligi clip image019
Bitki özsuyunu emmek suretiyle zarar verirler. Bitki gelişimi yavaşlar. Salgıladıkları şekerli maddeler üzerinde mantar sporlarının çoğalması sonucu fumajin oluşumuna neden olurlar. Yaprak altında kümeler halinde yaşarlar. Aşırı sulama ve azotlu gübre kullanımı çoğalmasını teşvik eder. Zararlının çok sayıda doğal düşmanı bulunmaktadır. Haftada bir yapılacak kontrollerle yaprak biti sayısı 25'e ulaştığında ilaçlama yapılmalıdır.

Beyazsinek
Bitki özsuyu ile beslenir. Bitki gelişmesini durdurur, bitkinin koza tutma kapasitesini düşürür. Yoğun olarak görüldüğünde mücadele yapılmazsa %60 'a varan verim kayıplarına neden olabilir. Mücadelesinde kültürel önlem olarak erkenci pamuk çeşitlerinin ekilmesi, aşırı sulama ve gübrelemeden kaçınılması, hasat artıklarının ve yabancı otların imha edilmesi gerekir. İlaçlı mücadelesi kontroller yapılarak yaprak başına 5 ergin veya 10 larvaya rastlanıldığında yapılmalıdır. İlaçlama aletine yaprak altı meme seti ilave edilmesi gerektiği unutulmamalıdır.


Pamuk Yaprak Piresi
Bitki özsuyu ile beslenir ve koza oluşturma döneminden itibaren önem kazanır. Zararlının erginleri yan ve hızlı hareketleri ile tanınır. Zarar gören yapraklar önce sararır, sonra kırmızılaşır. Yoğunluğu artarsa yaprak ve tarak dökümüne neden olur. Koza oluşturma döneminde yapılacak kontrollerde yaprak başına 10 birey tespit edilirse ilaçlı mücadeleye geçilmelidir.


Kırmızı Örümcek
Bitkinin tüm aksamında beslenmekle birlikte daha çok taze ve kuvvetli yaprakları tercih ederler. Yapraklar üzerinde emgi yaptıkları yerlerde sarı noktalar oluşur. Daha sonra zarar gören kısımlar kızarır ve yaprak zamanından önce dökülür. Bulaşma tarla kenarlarından başlar. Tüm tarlaya yayılmamışsa zararlının olduğu alanlar ilaçlanmalıdır. Tarla geneline yayılmışsa bölgelere göre değişmekle birlikte Akdeniz Bölgesi için yaprak başına 5 bireye ulaşıldığında akarisitler ile ilaçlama aletine yaprak altı meme seti ilave edilerek ilaçlanmalıdır.

Yeşil Kurt
pamuk yetistiriciligi clip image021pamuk yetistiriciligi clip image023

Ergini bir kelebek olan yeşil kutrun tırtılları başta taraklar olmak üzere generatif organlarda (tarak, çiçek, koza) beslenerek zarar verirler. Yeşil kurdun 3 nesli pamukta zararlı olmaktadır. Yapılacak tarla kontrollerinde 3 m 'lik pamuk sırasında ortalama 2 adet yeşil kurt görüldüğünde ilaçlama yapılmalıdır. İlaçlamada yüksek etki elde edebilmek için her nesilde yumurtadan yeni
çıkmış larvaların çoğunlukta olduğu dönemde ilaçlama yapılmalıdır.


Pembe Kurt
pamuk yetistiriciligi clip image025

Ergini bir kelebek olan pembe kurdun tırtılları kozanın içine girerek koza içinde özellikle çiğitlerle beslenir. Kör koza oluşumuna neden olur. Larvalar çiçekte beslendiği için rozet (bohça) çiçek oluşumuna neden olur. Zararlı kışı kör kozalar veya çiğit içinde geçirdiğinden tohum ve tarla temizliği çok önemlidir. Pamuk hasadından sonra tarladaki saplar parçalanmalıdır. Delinte (havı alınmış) pamuk tohumu kullanılmalı, aksi taktirde çiğitler mutlaka fumige edilmelidir. Ülkemizde pembe kurt zararını önlemek için pamukta pembe kurt yönetmeliği bulunmaktadır. Burada belirtilen tedbirlere uyulması ve yukarda belirtilen kültürel önlemlerin alınması durumunda ilaçlı mücadeleye gerek yoktur.


Kesici Kurtlar
Pamuk bitkilerini çıkıştan itibaren 6-8 yapraklı oluncaya kadar keserek zarar verirler. Geç ekimlerde ve yağışlı geçen yıllarda zararları fazladır. Mücadelesinde tohum ilaçlaması yapılmalıdır.


  1. MÜNAVEBE
Toprak verimliliğinin sürekliliğini sağlayabilmek, pamuk üretiminde ortaya çıkan bazı sorunların (yabancı ot, zararlı, toprak yapısındaki bozulmalar) üstesinden gelebilmek ve ekonomik pamuk tarımı yapabilmek için münavebe zorunludur.

  1. HASAT
pamuk yetistiriciligi clip image027

Pamukta hasat zamanı, bölgelere, ekim zamanına, uygulanan kültürel işlemlere (sulama, gübreleme vb.), bitkilerin hastalık ve zararlılardan etkilenme durumuna ve pamuktan sonra ekilecek bitkinin ekim zamanına göre değişir. Elle pamuk hasadına kozaların % 60-70'ının açtığı dönemde başlanmalıdır. Ülkemizde pamuk hasadı bölgelere göre Ağustos - Ekim aylarını kapsayan dönemde yapılmaktadır. Hasadın sonbahar yağışlarından önce bitirilmesi gerekir. Hasat sırasında naylon torba ve gübre çuvalı kullanılmamalı, pamuklar bez torbalara konulmalıdır. Toplama esnasında pamukların yabancı madde ile bulaşmamasına özen gösterilmeli ve ıslak olarak toplanmamalıdır.


Kaynak:KSU Çiftci Köşesi
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
pesimist - avatarı
pesimist
Ziyaretçi
16 Mayıs 2011       Mesaj #4
pesimist - avatarı
Ziyaretçi
Pamuk Ekimi ve Bakımı

pamuk ekimi ve bakimi

Ekim Zamanı:
Dünya üzerinde sınırları daha önceden belirtilen pamuk kuşağı içerisinde yılın 12 ayında pamuk ekimi yapılır.Ülkemizde ise değişik bölgelerimize göre pamuk ekim mevsimi Mart,Nisan ve Mayıs aylarında yer alır.
Genel bir kural olarak,son donların geçtiği toprağın ilk 5 cm derinliğindeki sıcaklığın 15C’yi bulduğu ve normal çıkış süresinden sonra genç fidelerin zarar görmeyeceği hava sıcaklıklarının hüküm sürebileceği bir mevsim pamuğun ekim zamanıdır.
Ekim Şekli:
Üretimin yapıldığı yerdeki toprak ve su durumuna bağlı olarak “balık sırtı üzerine”, “karık içerisine” ve “düze” olmak üzere 3 şekilde yapılır.
Balık sırtı şeklinde hazırlanmış tarlalarda,sırt üzerinde yetiştirilmesi bu şekilde yabancı otların daha iyi kontrol edilmesi ve saf dışı edilmesinden kaynaklanmıştır.Çok su tutan topraklarda balık sırtı yapmak drenaja yardım etmek suretiyle toprağın aşırı neminden kurtulmasına ilkbaharda kolay ısınmasını ve pamuk bitkisinin en azından ilk dönemlerinde havalanması iyi bir ortamda kök sürmesini sağlar.Balık sırtı sürümde,tarlada işlenmemiş yerlerin kalması tehlikesi vardır.Bunu önlemek için tarla önce düz sürülmeli,daha sonra karık açan pulluklarla sırtlar oluşturulmalıdır.
Ekim zamanının kurak geçtiği yerlerde tohumların çimlenmesi için yeterli nemi bulabilmek amacıyla pamuk;balık sırtları arasında oluşan karıklar içine ekilir.
Ekim Yöntemleri:
Elle ve makineyle olmak üzere 2ikiye ayrılır.
Elle pamuk ekimi,hububatta olduğu gibi serpme pulluk çizgisine tohumları akıtarak ilerlemek suretiyle sıraya,işaretlenmiş ocak yerlerine birkaç tohum bırakmak suretiyle de ocağa olmak üzere birkaç şekilde yapılır.
Pulluğun arkasından giderek,tohumların pulluk çizisine elle bırakmak ve pulluğun ikinci kez geçişinde devirdiği topraklarla kapatmak,tapan geçirmek suretiyle,elle sıraya ekim yapılabilir.
Ocak usulünde ise tohumlar ya açılan çukurlara elle bırakılıp kapatılarak;yada dikme kazıkları ve dikeleçler kullanarak işaretlenmiş ocak yerlerine ekilirler.
Ekim Derinliği:
2,5-4,0 cm arasında değişen ekim derinlikleri uygundur.Hatta ağır ve kaymak tehlikesi olan topraklarda 2,0-3,0 cm’ye ekim yapılmalıdır.Kurak ve hafif topraklarda 5-6 cm’ye kadar inilebilirse de bu sıcakların çok fazla olması ve daha yukarılarda çimlenmeyi sağlayacak kadar nemin bulunmaması koşuluna bağlıdır.
Ekim Mesafeleri:
Dünyada üretimin yapıldığı geniş alanlarda sıra arası için 60-180 cm sıra üzeri için ise 8-90 cm arasında değişim gösterir.Bu sınırlar içerisinde en yaygın olanı ise sıra arası 90 sıra üzeri 30 cm’dir.Bu mesafeler(30 x 90 cm),dekara 3703 bitkilik bir bitki varlığı demektir.
Dekara Atılacak Tohumluk Miktarı:
Mekanik olarak havı alınmış tohumlardan dekara 2,8-3,4 kg atıldığı taktirde ekim sırasının 1 m’sinde 13-26 bitki elde edilmiş olur.Bu da sıra üzerindeki bitkiler arasında yaklaşık 4,0-8,0 cm’lik bir mesafe demektir.
Ekme makineleriyle bu şekilde sonradan seyreltilmek üzere sık b,ir ekim yapmak için dekara 3,0-4,0 kg pamuk tohumu atılır.Ekim yöntemlerinin en ilkeli olan serpme usulüyle ekim yapıldığında ise dekara atılan tohum miktarları 5,0-10,0 kg arasında değişir.
Çimlenme oranı % 85,sağlam tohum oranı % 100 olan tohumlukta dekara atılacak tohum miktarı 100-(0,85×100) Çimlenme oranı % 85,sağlam tohum oranı % 80 olan tohumlukta ise100-(0,85×100) =32 hesabına göre % 32 oranında arttırılmalıdır.
Bakım:
Çıkış öncesinde kaymak kırmak yabancı otlarla mücadele,toprağın havalandırılması ve su içeriğinin düzenlenmesi gibi amaçlarla bakım işlemleri yapılır.
1- Kaymak Kırmak:
Ekimden sonra düşen bir yağmurun toprakta kaymak bağlamaya yol açması halinde,kaymak kıran aletlerle bu sert tabakanın parçalanması gerekir.Bu işlem özellikle derin düşen ve sürme gücü zayıf olan tohumların toprak yüzeyine çıkmasını kolyalaştırarak,tarlada ortaya çıkabilecek seyreklikleri önler.
2- Çapa ve Seyreltme İşlemleri:
Pamuk fidecikleri toprak yüzüne çıktıktan ve sıralar belli olduktan sonra seyreltme, yabancı ot mücadelesi,toprağın yumuşatıp kılcallığı önleyerek toprak nemini muhafaza etme genç fidelerin kuru ve sıkı toprakta sıkışmasını önleme ve toprağı havalandırarak mikroorganizma faaliyetlerini arttırma gibi amaçlarla çapalama yapılır.
2.1- Birinci İşlem (İlk Çapa):
Pamuk fideleri çıkmaya sıralar belli olmaya başlandıktan sonra sıra aralarında az miktarda görülebilecek yabancı otlar hafif bir ot çapası ile alınır.Çıkış sonrasındaki bu ilk çapa ağır otlanma halinde daha derin yapılır.
2.2- İkinci İşlem(Seyreltme):
Pamukta nihai mesafelerin gerektirdiğinin çok üstündeki miktarlarda tohum tarlaya atılması çıkıştan sonra sıra üzerinde çok sık durumda bulunan fidelerin zamanı gelince seyreltilmelerini gerektirir.Dördüncü gerçek yaprak görüldüğünde seyreltmeye başlamak zamanlama yönünden en çok uygulanan pratik bir kuraldır.
Erken seyreltme sonucunda sıralar üzerinde ortaya çıkabilecek çok geniş boşlukların doldurulması fazladan işçilik gerektirmesi tarlada değişik gelişme çağında bitkilerin bulunmasından doğan bir dizi sorunu başlatması gibi nedenlerle uygulama şansı olmayan bir yöntemdir.Seyreltme normal olarak bir el işidir ve çoğu kez pamukta çapa ile yapılan yabancı ot mücadelesiyle birlikte yapılır.
2.3- Üçüncü İşlem (İkinci Çapa):
Kazık kökten çıkan toprak yüzeyine yakın olarak dağılım gösteren ve pamuk bitkisinin beslenmesinde büyük bir role sahip olan yan köklerin henüz bu üst toprak katlarında gelişme göstermemiş oldukları bir döneme rastlanır.
İkinci çapa traktöre bu kez daha büyük kaz ayakları takılmış çapa makineleri veya 4-5 hayvan çapası koşmak suretiyle yapılabilir.
2.4- Dördüncü İşlem (Üçüncü Çapa):
Tarlanın otlanması ve toprak yüzünün durumuna göre ikinci çapada olduğu gibi ancak o zamanki kadar derine kaçmadan yapılır.
2.5- Beşinci ve Daha Sonraki İşlemler:
Yağış olamayan ve sulama da yapılmayan yerlerde pamukta yapılan dördüncü son makine çapasıdır.Yağış düştüğü ve sulama yapıldığı taktirde tarla yüzü yine otlarla kaplanacağı ve çoğu kez de kaymak bağlayacağı için her yağış ve her sudan sonra (tavında) kaymak kırmak için çapa yapılır.Pamukta çapa işlemleri çiçek açıp koza oluşumu başlamadan önce tamamlanmalıdır.
Kimyasal Yöntemlerle Yabancı ot Mücadelesi:
Kimyasal maddelerle yabancı ot mücadelesi pamuk bitkilerinin toprak yüzüne çıkışından önce ve sonra olmak üzere 2 şekilde yapılır.
Çıkış öncesi (pre-emergence) ilaçlama ya ekimden önce yada ekimden hemen sonra (pamuk fideleri çıkmadan) yapılır.Bu ilaçlama ile pamuğun çıkışından önce ve pamukla beraber toprak yüzüne çıkan yabancı otlar öldürülür.
Çıkış sonrası (post-emergence) ilaçlamalar ise;pamuk bitkilerinin gelişmesi sırasında gerek sıra aralarında gerekse sıra içinde gelişen yabancı otların kontrolünü sağlar.
Alevle Yabancı Ot Mücadelesi:
Sıvı halde depolanmış “bütan” veya “propan” gazları pamuk bitkilerinin aleve oldukça dayanıklı duruma geldiği dönemlerde alev makineleri ile yakılmak suretiyle yabancı otların öldürülmesi amacıyla kullanılır. Ülkemizde ne alevle nede kimyasal ilaçlarla yabancı ot kontrolü yapılmamakta bu işlem genellikle çapa ile yürütülmektedir.
Sulama:
Suyu çok seven sulamaya çok iyi cevap veren bir bitkidir.Sulama zamanında ve uygun miktarlarda yapılmak kaydıyla verimde % 200-500 oranında artışlar sağlamaktadır.Sulamanın diğer bir faydası ekimde ortaya çıkabilecek gecikmelerin neden olduğu verim düşüklüklerini azaltmasıdır.
Sulama,verim üzerindeki etkilerinin yanı sıra lif uzunluğu,liflerin yeknesaklığını arttırır ve tohumların daha büyük olmasına yol açar.Sulama genel anlamda topraktaki su miktarının tahmin veya ölçüm yoluyla saptanarak noksanının su vermek suretiyle tamamlanması işlemidir.
1-Salma Sulama:
İyi bir sulama yöntemi değildir.Düz arazide bile düzenli bir sulama sağlamaz.Bu yöntem fazla su harcanmasına neden olur.Özellikle ekim öncesinde tav suyu gerekli olduğunda baş vurulan salma sulamada kenarlar setlenerek geçici veya devamlı tavalar yapmak suretiyle bir ölçüde iyileştirme yapılabilir.
2-Karık Sulama:
Yüzeyden sulamanın en düzenli olarak yapılabildiği yöntemdir.Uygulanabilmesi için pamuğun muntazam sıralara ekilmesi gereklidir.Sulama karıkları süzek topraklarda daha geniş ve derin fakat daha kısa yapılmalıdır.Bu tip topraklarda karık boyu 50-100 m arasında olabilir.
3-Toprak-Altı Sulama:
Toprak prozitesinin fazla olduğu yerlerde ya toprak altına borular döşeyerek yada drenaj kanallarındaki suyu şişirmek suretiyle taban suyu seviyesini yükselterek yapılan sulamadır.
4-Yağmurlama Sulama:
Yağmurlama yönteminde su,hem toprak hemde bitkiler üzerinde yağmura yakın bir etkiye sahiptir.Sulama karık ve tefsiye ihtiyacı olamadan da düzenli bir şekilde yapılabilir.
Yağmurlama yönteminde dikkat edilecek önemli bir husus sulamanın böcek mücadelesi için yapılan ilaçlamalardan hemen sonra yada buna yakın bir zamanda yapılmamasıdır.

AndThe_BlackSky - avatarı
AndThe_BlackSky
VIP VIP Üye
22 Ağustos 2011       Mesaj #5
AndThe_BlackSky - avatarı
VIP VIP Üye
Vikipedi, özgür ansiklopedi

220px Cottonpicker

Pamuk Hasat Makinası Hasat Yaparken

Pamuk hasat makinası pamuk bitkisinin tarladan otomasyonla toplanmasına yarayan bir makinadır. Traktörle çekilen ve kendi yürür çeşitleri bulunmaktadır.
1920'lerde icat edilmesine rağmen 1950'lere kadar yaygınlaşamamıştır. İlk pamuk hasat makinaları tek sıralı olmalarına rağmen o dönemlerde yine de yaklaşık 40 işçinin elle toplayabildiği miktarda pamuk toplayabilmekteydiler. Günümüzde kendi yürür 4, 5 ve hatta 6 sıralı pamuk hasat makinaları bulunmaktadır. Dünya pamuk hasat makinası üretimi ve satışında öncü marka olan ABD merkezli John Deere'ın 2002 yılında ülkemize getirerek satışa sunduğu kendi yürür pamuk hasat makinaları günümüzde oldukça yaygınlaşmıştır. Artık birçok çiftçimiz gelişmiş ülkelerdeki mesteklaşları gibi makinalı hasata uygun ekim yapmakta ve ürünlerini son teknolojiye sahip makinalarla toplayarak verimliliklerini katlamaktadırlar.
Kendi yürür pamuk hasat makinalarında dünyada olduğu gibi Türkiye'de de pazar lideri olan John Deere 2008 yılında dünyanın ilk traktörle çekilen 2 sıralı pamuk hasat makinasını Türk çiftçilerinin beğenisine sunmuştur. (John Deere 7260)
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Mira - avatarı
Mira
VIP VIP Üye
10 Haziran 2012       Mesaj #6
Mira - avatarı
VIP VIP Üye
Pamuk
MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi

İkiçeneklilerin ebegümecigiller familyasından, bir yıllık otsu tarım bitkisi (Gossypium) ve bunun tohumlarını kaplayan ince teller. Pamuk aslında bir sıcak iklim bitkisi olmasına karşın, taşıdığı büyük ekonomik önem nedeniyle bugün daha soğuk bölgelerde de yetiştirilmektedir. Kazık köklü, boyu 1-2 m.yi bulan, parçalı yapraklı, basit salkım şeklinde, beyaz, sarı çiçekli bir bitkidir. 3-5 gözlü meyvesi, açılan kuru meyvedir. Buna koza denir. Her bölmede altı tohum bulunur. Tohumlarını kaplayan uzunca, yumuşak, ince ve beyaz teller dokuma sanayiinin en önemli hammaddelerinden biridir. Ayrıca kimya sanayiinde de kullanılır. Pamuğun sıcak ve soğuk iklimli bölgelerde yetişen çeşitleri vardır. Sıcak bölge pamuklarının telleri daha uzun olur, kozaları açılır; soğuk yerlerde yetişenlerin telleri daha kısadır ve kozaları açılmaz. Açılan pamukların en iyi cinsi "akala"dır; Türkiye'de de yetişir. Pamuk, alüvyonlu, derin sürülmüş, bolca gübrelenmiş topraklarda iyi yetişir. Gelişmesi sırasında sıcaklık ve su, kozalar olgunlaştıktan sonra kuraklık ister. Kozalar elle ya da makinelerle toplanır. Toplanan kozaların önce kabukları ayıklanır (şifleme), sonra pamuk telleri çekirdeklerinden ayrılır (çırçırlama). Elde edilen pamuk balyalanarak kullanılacağı yere gönderilir. Çekirdeklerinden ise yağ elde edilir. Pamuk çekirdeğinde %40-50 oranında yağ vardır. Bu yağ konserve, margarin ve sabun yapımında kullanılır. Geriye kalan küspe ise hayvan yemi, gübre vb. olarak değerlendirilir. Dünyada en iyi pamuk yetiştiren bölgeler Amerika, Güney ve Batı Asya ülkeleri ve Mısır'dır. Türkiye de iyi pamuk yetiştiren ülkeler arasındadır. Dünya pamuk üretiminin yarısına yakın kısmı ABD'de gerçekleştirilir. İkinci sırayı Rusya alır. Türkiye'de pamuk tarımı önemli bir yer tutar. Toplam üretimin %94'ünü sağlayan Akdeniz (Çukurova) ve Ege bölgeleri başta olmak üzere Türkiye'nin hemen her yerinde pamuk ekilir. Pamuk aynı zamanda Türkiye'nin başta gelen dışsatım ürünlerindendir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
theMira

Benzer Konular

20 Şubat 2013 / KisukE UraharA Edebiyat tr
10 Haziran 2011 / LaSalle Moda tr
27 Kasım 2015 / SATI Soru-Cevap
27 Kasım 2015 / nünü X-Sözlük
10 Haziran 2007 / thedoctor_611 Taslak Konular