Arama

Medya Haber - Sayfa 54

Güncelleme: 13 Ekim 2017 Gösterim: 660.920 Cevap: 1.864
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
31 Ocak 2007       Mesaj #531
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
"Sınır ötesi iyi düşünülmeli"

Türkiye'nin Terörle Mücadele Özel Temsilcisi Emekli Orgeneral Edip Başer, "Bu karar enine boyuna bütün koşulları çok iyi düşünerek verilmesi gereken bir karar. Öbür türlü macera olur" dedi.
Sponsorlu Bağlantılar

Emekli Orgeneral Başer, Habertürk televizyonunda gazeteciler Fatih Çekirge ve Murat Çelik'in sorularını yanıtladı. Türkiye'nin PKK'ya karşı sınırötesi askeri harekat için alacağı kararın sadece askeri bir mesele olmadığını belirten Başer, "Heyecana kapılıp hamaset duygularımızla verilecek karar değil. Bu karar enine boyuna bütün koşulları çok iyi düşünülerek verilmesi gereken bir karar. Öbür türlü macera olur" diye konuştu.

Başer, harekatın ortaya çıkaracağı siyasi ve ekonomik riskler olduğunu da ifade ederek -Türkiye kendi bağımsız kararını verir. Kendini tehdit eden bir unsuru ortandan kaldırmak üzere harekatı ya da gereken eylemi yapar. Ama bu eylem her zaman askeri operasyon olmak zorunda değilö dedi.

Terörle mücadelenin sabır isteyin bir iş olduğunu yineleyen Başer, şunları söyledi:

"Terörle mücadele edeceğim derken devlette başka noktalarda başka yıkımlara neden olmamak gerekiyor. O bakımdan çok dikkatli götürmek gerekiyor. Sınırlarımızın ötesinde bize tehdit teşkil eden bir terör var. Ama o sınırın ötesi başka bir devletin hükümranlığındaki topraklar. Bugün orada başka gerçekler de var. Değiştirilmesi mümkün olmayan, sevsek de sevmesek de var olan gerçekler bunlar".

Başer, çeşitli planlar ile bir takvim doğrultusunda devletin ilgili tüm birimleriyle birlikte hareket ettiklerini belirterek, "Atacağınız her adım sadece sizin yeteneklerinize bağlı değil, koşullara da bağlı. Yine o koşullar zaman içinde sık sık değişiklik gösteriyor. Dolayısıyla sizin planınız da sık sık değişikliğe uğrayabiliyor. Yani kesin bir tarih vermek zaten mümkün değil" dedi.

Başer bir soru üzerine ABD'li muadili Ralston'un bölgedeki temaslarıyla ilgili olarak "Barzani'den gelen değişik bir şey yok. Her zaman duyduğumuz şeyler. İyi haberler zaten beklemiyorduk. Onun için bizim düşüncelerimizi veya hareketlerimizi etkileyecek bir durum yok" diye konuştu

MaKaLeLe - avatarı
MaKaLeLe
Ziyaretçi
31 Ocak 2007       Mesaj #532
MaKaLeLe - avatarı
Ziyaretçi
POLİSTEN MSN TUZAĞI

Sponsorlu Bağlantılar
Polis, MSN'e kadın adıyla girdi Kadınlara MSN'de uygunsuz tekliflerde bulunan zanlı, kadın tak-ma adıyla internete giren polislerin inanılmaz tuzağıyla yakalandı.
-- -Bursa’da, kurduğu bir internet sitesi aracılığıyla bazı kadınların "Chat" programı olan Messenger’daki (MSN) şifrelerini ele geçirdiği ve uygunsuz tekliflerde bulunduğu iddia edilen zanlı, kadın takma adıyla (Nick name) internete giren polis ekibince yakalandı.

G.Ö. (18), Bursa Emniyet Müdürlüğü Yankesicilik ve Dolandırıcılık Büro Amirliğine başvurarak, bir internet sitesini ziyaret ettikten sonra Messenger şifresinin geçersiz olduğunu ve programı kullanamadığını bildirdi.

İhbar üzerine harekete geçen polis ekibi, söz konusu internet sitesini kuran ve ziyaret eden kişilerin Messenger şifrelerini ele geçirdiği öne sürülen kişinin, 18 yaşındaki M.C. olduğunu belirledi.

Bunun üzerine Messenger’e kadın takma adıyla giren polis memurları, sanal ortamda M.C. ile sohbet etmeye başladı. Yaklaşık 2 saat boyunca zanlıyla sohbeti sürdüren polis memurları, M.C’yi kendileriyle buluşmaya ikna etti.
Aynı gün buluşma noktası olan merkez Osmangazi ilçesi Altıparmak Mahallesi’ndeki bir eve arkadaşıyla birlikte gelen M.C’nin, durumdan şüphelenmemesi için polis ekibince balkona bir genç kız çıkarıldı.

Genç kızın el sallaması üzerine içeri giren zanlı, evde gizlenen polis ekibince yakalandı.
Zanlının, sorgulamasının ardından adliyeye sevk edileceği bildirildi.
Emniyet yetkilileri, vatandaşları internette gezinirken daha dikkatli olmaları ve güvenmedikleri siteleri ziyaret etmemeleri konusunda uyardı.


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Şubat 2007       Mesaj #533
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Büyük skandalMedya Haber clear pixelYine VATAN açıklıyor...
Bolu Tüneli’ni yapan İtalyan firması Astaldi açılıştan bir ay önce uyardı: ‘Tüneli tamamlanmadan açıyorsunuz. Can ve mal kaybı olursa karışmayız’

clear pixel
01.02.2007
17 yıl bekledikten sonra iki Başbakan’la açılışı yapılan Bolu Dağı Tüneli’nin, projeyi yürüten Astaldi firmasının uyarı içeren ihbarına rağmen, tamamlanmadan açıldığı ortaya çıktı. Başbakan Erdoğan’ın TBMM’den yaptığı konuşmada 23 Ocak’ta açılacağını bildirdiği tünel inşaatını yapan Astaldi firması, bu açıklama üzerine KGM (Karayolları Genel Müdürlüğü)’ne noter kanalıyla uyarı içeren bir ihbar gönderdi. Ancak KGM yetkililerinin verdiği bilgiye göre uyarı yazısı dosyaya konmakla yetinildi ve açılışın ertelenmemesi için dikkate alınmadı.

’Tüneli işgal ettiniz’
Firmanın KGM’ne gönderdiği resmi yazı, Bolu Tüneli’nin şu ana kadar ikinci bir “hızlandırılmış tren kazasına” dönüşebileceğini de açıkça ortaya koyuyor. Yazıda, KGM’ne 29 Ocak 1987 ve 19 Ocak 1990 tarihli sözleşmelerle işi üstlendiğini hatırlatan firma, Erdoğan’ın açılış tarihi vermesini işaret ederek, yol inşaatının devam ettiğini, buna rağmen inşaatın KGM makine ve ekipmanı tarafından işgal edildiğini belirtti: “Sözleşme kapsamında yapılmakta olan 2x3 şeritli bir otoyol inşaatının devam etmekte olmasına rağmen, Muhatap (KGM) bu Kesim 2’nin, 3 trafik şeritli sağ taşıt yolu kısmının tüm imalatları tamamlanmadan trafiğe açılması talimatını sözlü olarak vermiş ve kendi makine ve ekipmanları ile iş alanını işgal etmiş durumdadır.” Yaptığı sözleşme nedeniyle KGM’nin tüm talimatlarına derhal uymak mecburiyetinde olduğu için bu talimata da uyacağını belirten firma, “Ancak imalatın noktası noktasına muntazaman icrasını tehlikeye sokacak bir hal hadis olursa müteahhit, iş sahibini derhal haberdar etmeye mecburdur’ hükmü gereğince bu ihbarı yapmakta zaruret hasıl olmuştur” dedi.

’Tehlikeye davetiye’
Aynı yazıda “Özellikle tünel elektromanyetik işler kapsamındaki aydınlatma, havalandırma, yangınla mücadele sistemi ve buzlanmayı önleyici sistem, otokorkuluk , trafik ve güvenlik işaretlemeleri gibi halen devam etmekte olan diğer imalatların henüz tamamlanmamış olduğu bir aşamada işveren tarafından otoyolun sağ taşıma yolunun trafiğe açılması hususundaki iradesi ile işgali, imalatı muntazaman tehlikeye sokacak bir hadisedir. Sıraladığımız noksanlar nedeniyle çıkabilecek bütün olumsuzlukları işverene ihbar ediyoruz” dedi.

Firma ek maliyet talep etti
KGM’ye 29 Aralık 2007 tarihinde 76741 sayısıyla Ankara 13. Noterliği kanalıyla giden yazıda, “Yukarıda zikrettiğimiz ihbar sebeplerinin doğuracağı, kişilere canlı varlıklara ve maddi varlıklara gelebilecek bütün zarar ve bunlardan doğabilecek tazminatların sorumluluğu muhatap işverende (KGM) olacaktır” denildi. Açılışın yapılması için “geçici kabul tutanağı” düzenlenmesini isteyen Astaldi firması aynı yazının son bölümünde, söz konusu “işgal” sonucunda, inşaatın geri kalan işlerin yapım maliyetlerinin de zorunlu olarak artacağını belirtti. Bu ilave maliyet artışlarınının da KGM’nden talep edileceği açıklandı.

Buz önleme sistemi ancak gelecek kışa yetişecek
Karayolları Genel Müdürlüğü (KGM), Bolu Tüneli’nin tamamlanmadan açıldığını kabul etti ve buzlanma önleminin ancak önümüzdeki kış hayata geçebileceğini açıkladı. KGM’nden dün yapılan açıklamada şöyle denildi: “Kış aylarında oluşan kar ve ve buzlanma nedeniyle otomatik sensörlerle yoldaki kar ve buzlanmayı tespit ederek gerekli mücadeleyi anında yapabilecek yöntemlerin bu projede uygulanmasına karar verilmiş ve 2007 yılı içinde tamamlanarak hizmete alınması planlanmıştır. Ancak idaremizce uygun görülen teknik şartname hazırlanma aşamasındadır. Bugünlerde bu çalışma tamamlanacak ve önümüzdeki yaz aylarında monte edilmeye başlanacaktır. Yani 3-4 aylık sürede monte edilip, test çalışmaları bitirilecek ve önümüzdeki kış kullanıma geçilecektir.”

Yangın sistemi takıldı
Öte yandan 23 Ocak’ta yapılan açılış sırasında tünelde bulunmayan yangın sisteminin şu an itibariyle tamamen bitirildiği belirtildi. KGM açıklamasında “Tünellerde güvenliğin güvenliğin en önemli kısmını teşkil eden yangın sistemi tamamen bitirilmiş, hatta sisteme su verilerek testleri yapılmıştır. Sistemde şu anda öngörülen basınçta su bulunmakta olup, Proje gereği olan kuru tip yangın söndürücüler dahil yerlerine konulmuştur” denildi.

Tünele tIr ve zİncİrsİz araç gİrİŞİ yasak
Bayındırlık Bakanlığı Karayolları Genel Müdürlüğü(KGM), hizmete girdiğinden beri kazalarla sürekli kapanan Bolu Tüneli’ne tır ve ayrıca zincirsiz araç girişini yasakladı. Tırların buzlanma nedeniyle devrilmesinin ardından saatlerce tünelin kapalı kalması nedeniyle, buzlanmanın sona ermesine kadar tırların Bolu Tüneli ve bağlantı yoluna girmesine izin verilmiyor. Tırlar, kısa bir süre için, daha önce kullandıkları yollardan gidecekler. Ayrıca, zincirsiz araçların tünele girişi de yasaklanacak.

Haber: Gülümhan GÜLTEN
MaKaLeLe - avatarı
MaKaLeLe
Ziyaretçi
2 Şubat 2007       Mesaj #534
MaKaLeLe - avatarı
Ziyaretçi

HASTANEDE SAPIK VAR..

İzmir'deki Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde tedavi gören 7 yaşındaki bir kız çocuğuna tacizde bulunan kişi gözaltına alındı.

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Çocuk Servisi'nde yatan 7 yaşındaki bir kız çocuğuna tacizde bulunduğu iddia edilen bir kişi gözaltına alındı.

Edinilen bilgiye göre Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde yatan küçük bir kız çocuğuna tacizde bulunulduğu iddia edildi. Çocuk Servisi'nde ateşli hastalıktan yatan 7 yaşındaki A.B. isimli kız çocuğunun odasından çığlık seslerinin gelmesi üzerine odaya giden hemşireler, odada hastaneye yemek ve temizlik hizmeti veren taşeron şirkette çalışan F.O.'yu (25) odada gördü.

Durumun hastane yönetimine ve polise bildirilmesi üzerine F.O., polis tarafından gözaltına alındı.

Adliyeye sevk edilen F.O. tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
Olayla ilgili soruşturmanın sürdüğü belirtildi.
lionhead - avatarı
lionhead
Kayıtlı Üye
2 Şubat 2007       Mesaj #535
lionhead - avatarı
Kayıtlı Üye
YALI KÖPEKLERİ! TÜRK MİLLİYETÇİLERİNE SALDIRMALARI İÇİN BİR BAHANE YARATTILAR!!!

radikal
Irkçıların hedefi Hrant Dink üç kurşunla katledildi
Eserinizle gurur duyun

Fikirleri nedeniyle adliyelerde sürünürken Dink'e saldıranlar, hedef gösterenler muradına erdi. Kardeşlik timsali 1954 Malatya doğumlu Dink artık yaşamıyor (RADİLKAL GAZETESİ)
BU BAŞLIĞI YAPAN SATILMIŞ. BUNUN HANGİ IRKIÇININ ESERİ OLDUĞUNU NEDEN YAZMAMIŞ???
hurriyet
Diğerleride buna benzer bir başlıkla çıkmışlar!!
Gazeteci ve bazı prof ünvanlı hırsızlarında konuşmaları aynı yöndeydi!!
Bu işin faili Türk milliyetçileri!!
Hadydi ulan densiz köpekler!!
Türk milliyetçisi böyle *****ce adam öldürmez!!
Bunu yapanlar ve yapacak olanlar belli!!
1-ASALA!!
2-PKK’lı kürtler!!
.ama saldırılması gerekense TÜRK milliyetçileri!!
Aynen bundan önce danıştay hadisesinde yaptığınız gibi!!
Sonra;BU Hırant dink neyin nesidir!!
Bu ülkede binlerce insan katledildi bu şeklde *****ce (ASALA TARFINDNA DİPLOMATLARIMIZ- PKK TARFINDAN PROFLAR HOCALAR VE ASKERLER SUBAYLAR) OZMAN SİZİN DEMOKRASİNİZ NEREDE İDİ???
OZMAN NEDEN KONUŞMADINIZ???
BURADA ESAS ***** OLAN SİZLERSİNİZ O TETİĞİ ÇEKEN SATILMIŞ KİŞİ DEĞİL..
BELKİDE ÇEKTİRENDE SİZLERSİNİZ!!
Agos gazetesi baş yazarı ve genel yayın yönetmeni “Hırant Dink” arkasından 4 el ateş edilerek öldürüldü!!
Bu sıradan bir cinayet değil!!
Hem planlı hemde dış güdümlü ve profösyonelceydi!!!
Cinayet sonrası tv. Ekranlarında bir Hırand Dink sevdası yükseldi, Aman Allahım bu ********ler. Bu Ermeniyi ne kadar severmişte biz farkında değilmişiz!
Bütün konuşmacı medya mensubu olan yalı köpeklerinin cinayet sanığı olarak işaret ettikleri bir nokta vardı!!!
VATAN SEVERLER!!
Ve arkasından binlerce kişinin taksimde toplanıp, Osman beye doğru yürümesi ve ellerinde taşıdıkları pankartlardaki yazılar! ”HEPİMİZ BİR HIRANTIZ- HEPİMİZ BİR ERMENİYİZ”
Aslında bu pankarttaki ifade doğruydu.
Bu gün Kürt diye baktığımız kişilerin büyük çoğunluğu, Kürt kimliği giydirilmiş Ermenilerdi!!
PKK’NIN ASALANIN DEVAMI OLDUĞU GİBİ!!
SORALIM: BU KADAR İNSAN, NASIL BİR İKİ SAATTE ORAYA TOPLANDI???
Vatanı metre metre satılırken gıkı çıkmayan. Bu ********ler bir ermeni vuruldu diye hem "Hırant" hem Ermeni olmayı nasıl becerdiler???

GELELİM DİĞER PENCEREYE!

Ben bir vatanseverim, ülkemin bu gün içinde bulunduğu durumda , böyle bir bela açacak hadiseyi nasıl yaparım??
Kuzey Irak ve Kürt meselesi ateşi avucumuzun içine konmuş iken!!
Diğer tarafta ABD senatosu yine Ermeni pilavını ısıtıp tekrar önümüze getirmiş iken!!
Bu vatanseverler bu kadarmı aptal??

Neden başka ihtimaller üzerinde durmuyorsunuz??
Duramazsınız size biçilen rol bu kadardır!!!
Bende diyorum’ki (BU HADİSE ABD’DE PLANALNDI BUSH’UN YENİ PLANLARI ARASINDA BARZANİ'NİN TÜRKİYEDEKİ ELİ AYAĞI OLAN BİRİSİNİN ORGANİZASYONU İLE EYLEM GERÇEKLEŞTİ!!!
Peki sizler oraya nasıl toplandınız???
Birkaç saat içinde nasıl organize oldunuz??
O pankartlar posterler nasıl ve nereden hemen ortaya çıktı???
Sorulacak binlerce soru var !!
İstanbul’da şimdiye kadar toplanan PKK toplantılarını anımsayınız!!
Cinayette doğru noktaya varısınız!!
Sevgili dostunuz Hırant Efendiyi de kimin vurduğunu söyleyemeseniz de tahmin edersiniz!!!
Aslında şu anda bile “KİM VE KİMLER “ Olduğunu tahmin ediyorsunuz!!
Bekleyip göreceğiz!!

BAŞKA BİR TEHLİKENİN AYAK SESLERİ!
SOROS DESTEKLİ İHANET ORGANİZASYONU GÜÇLÜ TÜRKİYE PARTİSİ

EY TÜRK ULUSU VE TÜRK MİLLİYETÇİLERİ BU GİBİ HADİSELERE HAZIRLIKLI OLUNUZ!!
YARINDA SOROS PİÇLERİNİN KURUDĞU PARTİNİN KURULUŞ 100!NCÜ GÜN KOKTEYLİ VAR BUNLARIDA DİKKAETLE TAKİP EDİN!!
VE MİLLİYETÇİ SÖYLEVLERİNE SAKIN İNANMAYIN!!
BU PARTİ İLE İLGİLİ BAZI BİLGİLER!!
tuna beklevic 01
ANADOLU'NUN GENÇ LİDERLERİ VE EKONOMİSTLER PLATFORMU BAŞKANI TUNA BEKLEVİÇ

Bu ayki konuğum Türkiye'nin son birkaç senesine damgasını vuran Sivil Toplum hareketlerinin 28 yaşındaki Lideri Tuna Bekleviç. Çok genç yaşına rağmen Ekonomistler Platformu ve Anadolu'nun Genç Liderleri Hareketi'nin başkanlığını yapıyor. Röportajımızı İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde yaptık. Kendisi de bir Bilgi Üniversitesi mezunu. Aynı üniversitede Proje Geliştirme Koordinatörü olarak çalışıyor. Ayrıca Bilgililer Derneği Başkanı olması sebebiyle okul içinde bir de ofisi var. Bilgi Üniversitesi'nin geniş ve modern kafeteryasında ben çayımı o kahvesini yudumluyarak ülke meseleleri ve AGL (Anadolu'nun Genç Liderleri) hakkında uzun bir sohbet yaptık.
Davetiye
Degerli Dostlar,

Ucretsiz olan 100. gun kokteylli tanisma toplantimizin 20 Ocak 2007 (Cumartesi) Saat: 12:30'da baslayacagini hatirlatmak istiyorum.

Mecidiyekoy Merkezdeki Il Baskanligi'nin krokisine http://www.gucluturkiye.org/KROKI.JPG adresinden ulasabilir, katiliminiz ile ilgili gtp@gtp.org.tr adresine bilgi verebilirsiniz.

Sevgilerimle
Tuna BEKLEVIC
Degerli Dostlar,

Ilk tanisma toplantimizi gerceklestirecegimiz yarin (Cumartesi) oldukca kalabalik olacagiz gibi gorunuyor. Bundan dolayi fotograf makinasi ve kamerasi olanlar yanlarinda getirsinler ki guzel bir kokteyl ve tanisma toplantisi arsivi hazirlayalim. Ileride bu goruntuleri bir film bile yapabiliriz.

Hala listeye kaydolmayan arkadaslar (ve partiyi merak eden konuklari) isimlerini katilimci sayisini kontrol altinda tutmak icin gtp @ gtp.org.tr adresine gondersinler lutfen ...

Adres Sivritas Sokak Fidan Apt. No 12 / 11 Mecidiyekoy, tarifi ise Mecidiyekoy merkezinde Asli Borek'in yanindaki sokaktan girince soldan ikinci binadir. Ayrica krokiyi ekte gonderiyorum.

Yarin Saat 12:30'da gorusmek dilegiyle

Sevgilerimle
TÜRK ULUSUNA:YUKARDAKİ YAZININ BİR BÖLÜMÜ VE TUNA BEHLEVİC, YEN TEHLİKLERİN AYAK SESLERİDİR DİKAKTLİ OLMALIYIZ
alıntıdır..

<B>SİNEK GÖRMEK VE KUL OLMAK İSTEYENLER İÇİN SADECE BİR ÖRNEK.KAİNATTA SONSUZ ADETTE BUNUN GİBİ ÖRNEKLER VAR.YETERKİ GÖRMEK İSTE.SADECE BAKMAKLA OLMAZ.GÖRMEK VE ANLAMAK ,SONUNDA ACZİYETİNİ FARKINA VARIP
GEREKEN NE İSE ONU YAPMAK GEREK.ALLAH BAKTIRIP DAİMA GÖREN GÖZ VE ANLAYAN AKIL NASİP ETSİN İNŞAALLAH TÜM İNSANLARA
FUAT ÖZÇELEBİ

S.İ.N.E.K. 5d9856ae f988 4b6f aec6 8e9d9fef4493İnsanlık 21. Yüzyıl'da birçok konuda olduğu gibi teknoloji ve mühendislik alanında da çok önemli ilerleme kaydetti. Geçmişte hayalini dahi kuramadığımız ulaşım araçlarını icat ve imal ettik. İnşa ettiğimiz araçlar artık dünyanın dışına çıkabiliyor.

Enerji olarak petrolü rafine ediyoruz. Rafine metodumuzda da büyük gelişme yaşandı. Çok yüksek oktanlı benzini imal edip gerektiğinde havada uçaktan uçağa nakil yapabiliyoruz.
İmal ettiğimiz uçaklar çok daha kısa mesafelerde yere iniş yapabiliyor. İmal ettiğimiz uçakların manevra kabiliyeti de inanılmaz gelişerek hız kesmeden 70 dereceye kadar dönüş yapabiliyor. Nerede ise 20 derece meyildeki zemine iniş yapabiliyor. Kullandığımız malzeme de çok gelişti, sert bir maddeye sürtünmediği sürece sağlamlığını koruyor, sadece çarpmalara dayanıklı elastiki bir malzeme icat edemedik. Bir uçağı imal etmek bir yıl kadar sürüyor. Bir de ancak hayalini kurduğumuz bir uçak var.
Her türlü zemine inip kalkabilen her şeyi enerjiye çevirebilen 90 derece dik zemine dahi iniş kalkış yapabilen ve indiğinde zemine kilitlenerek düşmeyen. Çarpmalara dayanıklı elastiki bir maddeden imal edilmiş. Güvenli. İşte bu parmak ısırtacak mühendislik şaheseri S.İ.N.E.K.
İnsanoğlu sahip olduğu ilmi birikim ve teknolojiye rağmen halen bir kanadının benzerini dahi imal edemiyor. Yerinden kopsa yerine tekrar monte edemiyor. Bir şeyin küçüğünü yapmak büyüğünü yapmaktan daha zorken S.İ.N.E.K . her gün milyonlarca imal ediliyor. Her detayı tam ve mükemmel olarak.
Bir uçağı ya da uçaktaki herhangi bir parçayı tesadüfe vermek mümkün değilken çok daha mükemmel olan bir teknoloji harikası S.İ.N.E.K'i ya da kanadını tesadüfe verebilir miyiz?
Her eser sanatkârını, her kitap yazarını, her tablo ressamını, her icat mucidini anlatır. Aslında YÜCE SULTAN'I anlatan kainat kitabındaki bir harftir S.İ.N.E.K.


BİZLER NE İDİK ŞİMDİ NE OLDUK?
Faziletliydik: *Kimsenin malina, mülküne göz dikmezdik. Kimsenin namusuna yan bakmazdik. Hirsizlik nedir bilmez, dilenciligi meslek edinmez, kimseyi de
küçümsemezdik.
*Dürüsttük:* Bir zamanlar Londra Ticaret Odasi'nin en görünür yerinde su mealde bir tavsiye levhasi asiliydi: "Türklerle alisveris et, yanilmazsin."
*Itibarliydik:* Bir zamanlar Hollanda Ticaret Odasi'nin toplantilarinda oylar esit çikinca Osmanlilarla alisverisi olan tüccarin oyu iki sayilir, onun dedigi
olurdu.
*Temizdik:* Yere bile tükürmezdik. Hatta, Osmanli askeri teskilatini Avrupa'ya tanitmasiyla meshur Comte de Marsigil, yere tükürmedikleri için atalarimizi
söyle elestiriyor: "Türkler hiç bir zaman yere tükürmezler. Daima yutkunurlar. Bunun için de saçlarinda sakallarinda bir hararet olur ve zamanla saçlari,
kaslari, sakallari dökülür."
*Çevreciydik:* Kurak günlerde ücretle adamlar tutup sokaktaki ulu agaçlari sulatir, göçmen kuslarin yorgunluk atmasi için saçak altlarina kus saraylari
yapardik. Bunlara öyle çok örnek var ki, saymakla bitmez.
*Harama el sürmezdik:* Fransiz muellif Motray, 1700'lerdeki halimizi söyle anlatiyor: "Türk dükkânlarinda hiç bir zaman tek meteligim kaybolmamistir. Ne
zaman bir sey unutsam, hiç tanimadigim dükkâncilar arkamdan Adam kosturmuslar, hatta bir kaç kere Beyoglu'ndaki ikametgâhima kadar gelmislerdir."
*Medeni idik:* Ingiliz sefiri Sor James Porter ise, 1740'larin Türkiye'si için sunlari söylüyor: "Gerek Istanbul'da, gerekse imparatorlugun diger sehirlerinde
hüküm süren emniyet ve asayis, hiç bir tereddüde imkân birakmayacak sekilde isbat etmektedir ki, Türkler çok medeni insanlardir."
*Dosdogruyduk:* Fransiz generallerden Comte de Bonneval ise, su hükmü veriyor:
"Haksizlik, tefecilik, tekelcilik ve hirsizlik gibi suçlar, Türkler arasinda meçhuldur. Öyle bir dürüstlük gösterirler ki, insan çok defa Türklerin dogruluklarina
hayran kalir."
*Hirsizlik nedir bilmezdik:* Fransiz muellif Dr. Brayer,1830'larin Istanbul'unu getiriyor önümüze: "Evlerin kapisinin söyle böyle kapatildigi ve dükkânlarin
çogunlukla umumî ahlâka itimaden açik birakildigi Istanbul'da her sene azami bes-alti hirsizlik vak'asi görülür."
Ubicini Dr. Brayer'i söyle dogruluyor: "Bu muazzam payitahtta dükkâncilar, namaz saatlerinde dükkânlarini açik birakip camiye gittikleri ve geceleri evlerin
kapisi basit bir mandalla kapatildigi halde, senede dört hirsizlik vakasi bile olmaz.
Ahalisi sirf Hiristiyan olan Galata ile Beyoglu'nda ise hirsizlik ve cinayet vak'alari olmadan gün geçmez."
*Naziktik:* Edmondo de Amicis isimli Italyan gezgini, yine 1880'lerin "biz" ini anlatiyor bize: "Istanbul Türk halki Avrupa'nin en nazik ve en kibar insanlaridir.
Sokakta kavga enderdir. Kahkaha sesi nadirattan isitilir. O kadar müsamahakârdirlar ki; ibadet saatlerinde bile camilerini gezebilir, bizim kiliselerde
gördügünüz kolayligin çok fazlasini görürsünüz."
*Cihana örnektik:* Türkiye Seyahatnâmesi'yle meshur Du Loir'un 1650'lerdeki hükmü söyle: "Hiç süphesiz ki, ahlâk bakimindan Türk siyasetiyle medeni hayati
bütün cihana örnek olabilecek vaziyettedir." Sefkatimiz yalnizca insana yönelik degildi, hayvanlari, hatta bitkileri bile kapsiyordu. Hayata karsi saygiliydik:
Bu konuda dilerseniz Elisee Recus'u dinleyelim, bize 1880'lerdeki halimizi anlatsin: "Türklerdeki iyilik duygusu hayvanlari dahi kucaklamistir. Bir çok
köyde esekler haftada iki gün izinli sayilir.... Türklerle Rumlarin karisik olarak yasadigi köylerde ise bir evin hangi tarafa ait oldugunu kolaylikla
anlayabilirsiniz. Eger evin bacasinda leylekler yuva yapmissa, bilin ki O ev bir Türk evidir." (Küçük Asya, c. 9)
*Hayirseverdik:* Comte de Marsigli'yi tekrar dinleyelim: "Yazin Istanbul'dan Sofya'ya giderken daglardan anayol üzerine inmis köylülerin yolculara bedava
ayran dagittiklarina sahit oldum." Ayni muellif, ceddimizin hayirseverlikte fazla ileri gittikleri kanaatindedir. Söyle diyor:
"Fakat sunu DA itiraf etmeliyim ki, bu dindarane hareketlerinde biraz fazla ileri gitmektedirler. Iyiliklerini yalniz insan cinsine hasretmekle kalmayip,
hayvanlara ve hatta bitkilere bile tesmil ederler." Bu tespiti, Islâm ve Türk düsmani avukat Guer misallendiriyor: "Türk sefkati hayvanlara bile samildir"
dedikten sonra su örnegi veriyor: "Hayvanlari beslemek için vakiflar ve ücretli adamlari vardir. Bu adamlar sokak baslarinda sahipsiz köpeklere ve kedilere
et dagitirlar. Sokaktaki agaçlarin kurakliktan kurumasini önlemek için bir fakire para verip sulatacak kadar kaçik müslümanlara bile rastlamak mümkündür..."
"Kaçik" ligin kaynagini DA veriyor Adam: "Bir çoklari DA sirf azad etmek için kusbazlardan kus satin alirlar. Bunu yapan bir Türk'e bir gün yaptigi isin
neye yaradigini sordum. Küçümseyerek bakti ve su cevabi Verdi: "Allah'in rizasini tahsile yarar."
*Galiba geçmisimizden uzaklasmak bize çok pahaliya patladi. Ne dersiniz dostlar...


Himalayalar'in eteklerinde Türk köyleri
Dunyanin zirvesi sayilan Himalayalar, ayni zamanda unutulmus hayatlar diyaridir. Nasuh Mahruki'nin Everest tirmanisiyla tanidik bolgeyi, Asya kitasinin zirvesinde dolasan Turklerden habersiz...

Himalayalarin eteklerindeki Kesmir'de yaklasIk 300 Turk koyu var. Sarp daglari mesken tutan bin aile, ayakta kalma mucadelesi veriyor. Hepsinin soyadi ayni; Osmani... Hindistan ile Pakistan arasinda bolunmus durumdalar. Bir rivayete gore, hicri 3. asirda Horasan bolgesinden goc ederek Hint yarimadasina gelmisler.

Ikinci gorus, Gaznelilere dayaniyor. Bolgeye 17 kez sefer duzenleyen Gazneli Mahmut, bazi askerlerini Kesmir'de birakmis. Bugunku aileler de o askerlerin torunlari... Konustuklari Turkce bir hayli bozulmus. Kendilerine yardim elini uzatan Sultan 2. Abdulhamit'i unutmamislar. Gectigimiz yil yasanan Pakistan depremi en cok Turk koylerini vurmus. Yuzlerce can kaybi yasanmis. Ancak Turkiye'den gelen yardimlar gonullerini fethetmis.

Pakistan'a bagli Azad-Kesmir'de zor sartlar altinda yasayan Turk koyleri 2005 Pakistan depreminden en fazla etkilenenlerden. Bircok koyde neredeyse haritadan silinecek kadar can kaybi yasanmis. Kesmir Turkleri, arazinin daglik olmasi nedeniyle ziraatin yapilamadigi ve bircok koye hâlâ karayolu baglantisinin bile olmadigi bolgede zor sartlar altindan varliklarini devam ettiriyor.

Turk asilli olmaktan ovunerek bahseden bolge halki, 1976'da kurulan Azad-Kesmir Turk Kalkindirma Dernegi etrafinda birlesmis. Kesmirli Turklerin adeta sesi olan bu dernegin bastirmis oldugu kitapta, Kesmir'de yasayan Turk ailelerinin bolgeye nasil geldigi ve simdi nerede yasadiklari hakkinda bilgiler yer aliyor. Buna gore bu ailelerin soy kutukleri Emir Timur'a dayaniyor.

Zaman'in sorularini cevaplayan Kesmirli Turklerden Ali Osmanî, gururla, "Biz Musluman ve Turk'uz. Atalarimiz Horasan bolgesinden gelmis ve Kesmir'e yerlesmis." diyor. YaklasIk bin yildir Muzafferabad sehrinin ust kesimlerindeki koylerde yasadiklarini aktaran Osmanî, Kesmir Turklerinin bolgeye gelisini soyle anlatiyor: "Atalarimiz Kesmir'e gelmis ve Muzafferabad'i kurmus. Muzafferabad'in kurucusu Muzafferhan da bir Turk'tu. Kesmir'e Turkistan'dan sufi ve din adamlari onderliginde gelmisiz."

'Osmanî' soyadi, Abdulhamid'e vefa

Hazara bolgesi Turkleri, Kesmir bolgesinde yaklasIk bin yildir varliklarini surduruyor. Yasadiklari bolgenin yuksek ve sarp daglardan olusmasi nedeniyle dis dunyaya kapali yasamislar. Pakistan'in kontrolundeki olduklari icin kendilerini sansli kabul ediyorlar. Hindistan kontrolunde Kesmir'de soydaslarinin kendileri kadar rahat olmadiklarini ve daha zor sartlar altinda yasadiklarini soyluyorlar.

Ali Osmanî, bu bolgedeki Turklerle Osmanli Sultani II. Abdulhamid doneminde iliski kuruldugunu soyleyerek, "Biz de II. Abdulhamid'e olan vefa duygumuzdan dolayi Osmanî soyadini kullaniyoruz." diye konusuyor. Turklerin hicri 3. asirdan itibaren Islam dinini kabul etmesinin ardindan kabileler halinde Horasan bolgesinden Hint yarimadasina geldikleri biliniyor.

Tarihteki ilk Turk-Islam devleti olarak kabul edilen Gaznelilerin kurucusu Gazneli Mahmut bu bolgeye 17 kez sefer duzenleyerek Hint kitasinin Muslumanlasmasinda onemli bir rol oynadi. Hint kitasindaki Turkler de Gazneliler zamaninda sehirler kurarak bolgeye yerlesmis. Pakistan Kesmiri'nin baskenti Muzafferabad sehrinde hâlâ bazi Turk mahalleleri bulunuyor.







</B>
yasamak kucuk bir umut we insana duyulan sewgiden ibarettir..
lionhead - avatarı
lionhead
Kayıtlı Üye
2 Şubat 2007       Mesaj #536
lionhead - avatarı
Kayıtlı Üye
harita hata
Avrupa haritasında Türkiye'ye küstahlık
KERKÜK (İHA) - Kürtlerin yayınladığı, Kuzey Irak ve Türkiye'nin doğu ve güneydoğu bölgelerini de içine alan sözde "Kürdistan" haritası, Avrupa'da bazı stratejik internet sitelerine de girdi.

Uluslararası Azınlıklar Meclisi adlı bir gurup, kendi internet sitesinde yayınladıkları bir haritada Türkiye'nin bir bölümünü sözde "Kürdistan" olarak gösterdi. Kuzey Irak ile Türkiye'nin güneydoğusunun birleşik olarak gösterildiği haritada, söz konusu bölge sözde "Kürdistan" olarak vurgulandı. 'eurominority.eu' adresinde yayın yapan internet sitesi tarafından hazırlanan haritada, Avrupa ülkelerinde yaşayan ve azınlık olarak adlandırılan onlarca gurup sıralanırken, bunların çoğunlukta yaşadığı yerler ayrı toprak parçaları olarak belirtildi. Söz konusu harita, İspanya, Fransa ve İngiltere'de de yeni bölgelere yer verirken, Türkiye'nin bir bölümü Kürdistan olarak gösteriliyor. Aynı haritada, Sırbistan, Bulgaristan, Yunanistan ve Makedonya'daki Türkler de azınlık olarak nitelendirildi. Gurubun sitesinde ayrıca, Türkiye'de yaşayan azınlıklar Kürtler, Ermeniler, Araplar, Boşnaklar, Yunanlar, Bulgarlar, Lazlar ve Romanlar olarak sıralandı.

Geleceğin parlayan sektörü yazılım
ANKARA (İHA) - İhracatı Geliştirme ve Etüd Merkezi (İGEME) tarafından hazırlanan 'Yazılım Sektörü' başlıklı araştırma Türkiye'de yazılım pazarının hızla büyüdüğünü ortaya koyuyor.

Araştırmaya göre, Türkiye'de yazılım sektörünün hacmi 2005 yılında 540 milyon dolara ulaşırken, 2007'da yüzde 20 büyüyerek 650 milyon dolara çıkacağı tahmin ediliyor. Yazılım ihracatı 2005'te 15 milyon dolar, ithalatı ise 89.5 milyon dolara olarak gerçekleşirken, yazılım ihracatı yapılan ülkeler arasında, ABD 2.2 milyon dolar, Almanya 2 milyon dolar, Irak ise 1.7 milyon dolarla ilk üç sırayı oluşturuyor. İGEME raporuna göre, Orta Doğu ve Orta Asya Türk Cumhuriyetleri Türkiye için yazılım ihracatı açısından önemli potansiyele sahip bulunuyor. Irak, Birleşik Arap Emirlikleri, İran, Suudi Arabistan gibi ekonomileri ağırlıklı olarak petrole dayalı Orta Doğu ekonomilerinde, petrol fiyatlarının yükselişiyle büyüme beklentileri arttığına dikkat çeken İGEME, bu ülkelerin yazılım ihracatı için önemli fırsatlar oluşturduğunu vurguluyor.

Yılda 70 bin uzmana ihtiyaç var

Türkiye'nin yazılım ithalatında, ABD ve AB ülkeleri başı çekerken, 2005 yılında İngiltere'den 14.5 milyon dolar, Almanya'dan 13 milyon dolar ve ABD'den 11.8 milyon dolarlık ithalat yaptı. Raporda, yazılım sektörünün en büyük sorununu mesleki eğitim ve beyin göçü olduğu belirtiliyor. İGEME raporuna göre, bilişim sektörünün sağlıklı gelişmesi için her yıl yaklaşık 70 bin uzmanın yetişmesi gerekiyor. Türkiye'de iyi eğitim görmüş, nitelikli, konusunda uzman iş gücü daha iyi ücret ve olanaklar elde etmek için Batı ülkelerine göçüyor.

Bu da Türkiye'deki yazılım sektörünün en çok ihtiyacı olduğu gelişmiş eleman sıkıntısına yol açıyor. Raporda, yazılım ihracatının artırılması için firmaların stratejik olarak ihracata yönelmesi, Ar-Ge'ye daha fazla ödenek ayırması, özel ürünlere ağırlık vermesi, pazarlama stratejilerinin geliştirilmesi, eğitim ve insan kaynakları konusuna özel önem verilmesi öneriliyor. Dünya bilişim sektörü bugün 2.3 trilyon Euro hacme sahip, yazılım sektörü ise bunun yaklaşık yüzde 25'ini oluşturuyor. Raporda, dünyadaki yazılım harcamasının 2007 yılında 740 milyar doları aşacağı tahmin ediliyor. Dünyada yazılım sektörünün önde gelen ülkeleri ise ABD, Almanya, İngiltere, Hindistan, İsrail, İrlanda ve İsveç. Türkiye, henüz bu ülkelerle yarışabilecek kapasitede değil, ancak hızla yükselen ve gelişen bir sektöre sahip bulunuyor.

kureselisinma

2007'de doğan çocuklara daha sıcak bir dünya
Paris (AA)- BM İklim Programı İcra Direktörü Achim Steiner, 2007'de doğacak çocukların daha sıcak bir dünyada yaşayacağını açıkladı.

BM'nin küresel ısınma risklerine dikkati çekeceği iklim raporunun yayımlanmasından birkaç saat önce yazılı açıklamada bulunan Steiner, küresel olarak mesajın açık olduğunu belirterek, çok geç olmadan bir şeyler yapılmaması halinde, karbondioksit ya da sera etkisi yaratan diğer gazların insanlık için gerçek bir risk oluşturduğu konusunda şüpheye mahal kalmayacağını ifade etti.

Steiner, "2007'de doğacak çocuklar daha sıcak bir dünyada, meteorolojik koşulların dikkate değer biçimde değiştiği ve denizin daha yüksek bir seviyede olduğu bir dünyada yaşayacak" ifadesini kullandı.

reklam abd

ABD halkını korkutan reklam kampanyası
CNN'nin yeni reklam kampanyası olan billboardlardaki çizgi karakter, Boston halkını terör alarmına geçirdi.

Boston'un 9 ayrı bölgesinde köprü altlarına ve kavşaklara habersiz yerleştirilen yanıp sönen tabelalar şehirde panik yarattı. Tabelalardaki çizgi karakterin görünüşü ve tavrı yanlış anlaşılarak yetkilileri terör alarmına geçirdi. iki köprü trafiğe kapatıldı, bomba imha ekipleri şehre akın etti, trafik alt üst oldu.

Olayları haber alan CNN yetkilileri hemen bir basın duyurusu yayınlayarak halktan

ayikurtarma1

Arı sürüsünün saldırdığı ayı telef oldu
Hakkari'nin Ceylanlı Köyü'nde arı sürüsünün saldırdığı bir ayı telef oldu.

Alınan bilgiye göre, yoğun kar yağışı nedeniyle halen 130 köy ile 377 mezra yolunun kapalı olduğu Hakkari'de dağlarda aç kalan ayılar köylere inmeye başladı. 3 bin 500'e yakın arılı kovanın bulunduğu Ceylanlı Köyü'ne inen 15 kadar ayı; Şevket Zirek, Hasan, Cebbar ve Behçet Ege ile Kemal Işık isimli vatandaşların arılı kovanlarına saldırdı. Toprak evlerin kapısını kırarak arılı kovanlara saldıran ayılar, kovanları tahrip edince arı sürülerinin saldırısı ile karşı karşıya kaldı. Saldırıda 1 ayı telef oldu, diğer ayılar ise kaçtı.

Olayın şokunu yaşayan Ceylanlı Köyü sakinleri, arıların bu defa ayılardan intikam aldıklarını
yasamak kucuk bir umut we insana duyulan sewgiden ibarettir..
MaKaLeLe - avatarı
MaKaLeLe
Ziyaretçi
2 Şubat 2007       Mesaj #537
MaKaLeLe - avatarı
Ziyaretçi
Televizyonlara yarışma yasağı

Gençlik ve Spor Genel Müdürü Mehmet Atalay, izin almadan hiçbir televizyon kanalının, boks, güreş, buz pateni yarışması düzenleyemeyeceğini açıkladı.
TBMM Çocuk ve Gençlerdeki Şiddeti Araştırma Komisyonu’na dün bilgi veren Atalay, teşkilat yapısında değişiklik yaparak Türk Spor Kurumu ve Gençlik Genel Müdürlüğü adlı iki ayrı birim kuracaklarını ifade etti. Bu arada CHP Milletvekili Muharrem İnce, GSGM’nin kitaplarının "Başbakanın fotoğraf albümü" gibi olduğunu, Atalay’ın bu kitaplara kendi fotoğrafını koymayı da ihmal etmediğini söyledi.

MaKaLeLe - avatarı
MaKaLeLe
Ziyaretçi
2 Şubat 2007       Mesaj #538
MaKaLeLe - avatarı
Ziyaretçi

Medya Haber
240px Erdogan

Bahçeli'den Erdoğan'a ağır sözler Devlet Bahçeli: Başbakan, suikastın azmettiricisi haline gelmiştir


MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ''Sözleri ve fiilleriyle, alenen kışkırtıcılık yapan Başbakan, Türkiye'yi hedef alan hain suikastın azmettiricisi haline gelmiştir'' dedi.


Bahçeli, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye'nin cumhuriyet tarihinin hiçbir
döneminde görülmeyen ağır tahrik ve tehditlerin kuşatması altına alındığını ve
''bir sırat köprüsünden geçtiğini'' ifade etti.

Türkiye'nin milli birliğini, iç ve dış güvenliğini hedef alan hain bir
suikast senaryosunun adım adım uygulamaya konulduğunu, bu amaçla harekete geçen cephenin, her gün yeni bir kışkırtma ile bulanık suda balık avlamaya çalıştığını savunan Bahçeli, şu görüşleri dile getirdi:

''Devlet ve millet olarak içine hapsedilmek istendiğimiz husumet zincirine
her gün yeni bir halka eklenmektedir.

Demokrasi ve özgürlükler adına ortaya çıkan ihanet cephesinin sergilediği
hayasız tahrikler, Türkiye'nin iç bünyesini ve toplumsal dokusunu tahrip edecek
boyutlar kazanmıştır.

Bu amaçla yola düzülen kin ve husumet kervanının başını, ne acıdır ki
Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı çekmektedir.

Türk milliyetçiliğini karalamak için tezgahlar peşinde koşan, derin devlet
tartışmalarıyla her kötülüğün adresi olarak devleti hedef gösteren ve Türkiye'nin
milli değerlerini aşağılamanın en uygun formüllerini bulma arayışına giren,
sözleri ve fiilleriyle, alenen kışkırtıcılık yapan Başbakan, Türkiye'yi hedef
alan hain suikastın azmettiricisi haline gelmiştir.''

-''TÜRKİYE, ATEŞLE İMTİHANDAN GEÇMEKTEDİR''-

''Türkiye'nin mahkum edilmeye çalıştığı bu şartların, idraki ve vicdani
ipotek altında olmayan temiz vatanseverleri isyan noktasına getirmemesinin mümkün olmadığını'' ifade eden Bahçeli, şöyle devam etti:

''İç bünyemizde yaşanan yüksek gerilim ortamının tırmandırılması, toplumsal
cepheleşmelerin ve gerginliklerin sinsi tahriklerle körüklenmesi, Türk milletinin bir bütün olarak altında kalacağı bir çatışma ortamına davetiye çıkaracaktır.

Bunu önlemek hepimiz için Türkiye'nin geleceğine ve gelecek nesillere olan
bir namus borcudur. Türkiye, bu anlamda ateşle imtihandan geçmektedir.

Bu konuda dile getireceğimiz görüşlerin bu açıdan değerlendirilmesi ve
herkesin vakit çok geç olmadan aklını başına toplaması Türkiye'nin geleceği
bakımından büyük önem taşımaktadır.''

Hrant Dink suikastı konusunda AKP hükümetinin baştan itibaren sergilediği
tavrın, ''tam manasıyla bir acz, laçkalık, art niyet ve sorumsuzluk tablosu
olduğunu'' ileri süren Bahçeli, ''Bu olayı tüm yönleriyle açıklığa kavuşturmak
sorumluluğu altında olan AKP hükümeti, gündemi saptırmak için ahlaki sayılmayacak yollara başvurarak aczini saklamak telaşına düşmüştür'' dedi.

-DERİN DEVLET TARTIŞMASI-


Bahçeli, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın derin devlet tartışmasıyla
''devleti topyekün töhmet altında bırakacak'' bir tartışmayı gündeme getirdiğini
iddia etti. Bahçeli, ''Derin devlet tanımları yapan 'gölge' Başbakan, sadece
kendi gölgesiyle ve siluetiyle kavga etmekle kalmamış, derin ihanet erbabının
eline yeni bir istismar malzemesi vermiştir'' görüşünü dile getirdi.

Son cinayetin hemen sonrasında devleti hedef gösteren çevrelerin, şimdi de
Başbakan'ın açık desteği ve himayesinde yeni bir suçlama kampanyası
başlattıklarını öne süren Bahçeli, şöyle devam etti:

''Başbakan Erdoğan şimdi kaçamayacağı ağır bir vebal altına girmiştir.
Başbakan'a kendisini bekleyen sorumlulukları hatırlatmak isteriz:

Devletin bütün yetki ve imkanları elinde olan Başbakan, bu ithamın gereğini
derhal yapmak ve 'kurumlar içindeki çeteleşme' olarak tarif ettiği derin devleti
ortaya çıkarmak mecburiyetindedir.

Devlet kurumlarına mikrop bulaştıysa, bu kurumlar kirlendiyse, bunun birinci
derecede sorumlusu siyasi iktidardır. Kasım 2002'den bu yana iktidarda olan AKP, varsa devlet içindeki çeteleri ortaya çıkarmak, sorumluları hakkında idari ve adli işlem yapmak durumundadır.

Devleti ve kurumları ulu orta suçlayan Başbakan, bu konudaki sorumluluğunu
yasama ve yargı organlarının üzerine atarak temize çıkamayacağını çok iyi
bilmelidir.Danıştay cinayeti sonrasında sahneye konulan senaryonun bir benzerini şimdi de uygulamaya çalışan Başbakan, devlet içindeki çeteleşmeleri araştırmaya Emniyet teşkilatı bünyesinde AKP odaklı cemaat ilişkileri ağını ortaya çıkarmakla başlamalıdır.''

-İÇİŞLERİ BAKANI DERHAL GÖREVDEN ALINMALI-

MHP Genel Başkanı Bahçeli, Erdoğan'ın ''son cinayeti Türk milliyetçiliğinin
üzerine yıkmak için tezgah peşinde koştuğunu'' iddia ederek, ''Emniyet teşkilatı
içindeki güç savaşlarının gazete manşetlerine taşındığı, istihbarat bilgisi
sızdırma yarışının başlatıldığı ve karşılıklı suçlamalarla bir toz duman
ortamının yaratıldığı bir dönemde, siyasi sorumluluk makamında bulunan İçişleri Bakanı'nın hiçbir şey olmamış gibi görevini sürdürmesinin anlaşılabilir bir izahının bulunmadığını'' ifade etti. Bahçeli, Erdoğan'ın, soruşturmanın selameti bakımından İçişleri Bakanı'nı derhal görevden alması gerektiğini kaydetti.

Bahçeli, ''Büyük fedakarlıklarla ve çok güç şartlar altında görev yapan
emniyet camiasının şerefli mensuplarını itham altında bırakmak ve emniyet
teşkilatını yıpratmak amacıyla senaryolar üretmek, Başbakan da olsa hiç kimsenin hakkı ve haddi değildir'' dedi.

-''AKVARYUM MİLLİYETÇİLİĞİ''-

''Türk milliyetçiliğine karşı cihat ilan edildiğini'', Türk milliyetçiliğini
''adeta günah keçisi'' haline getirerek hedef tahtası yapmaya çalışan cephenin
siyasi hamiliğini de Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı'nın yaptığını savunan
Bahçeli, şöyle devam etti:
''Her konuda olduğu gibi, milliyetçilik konusunda da kavram kargaşası
yaşayan Başbakan, Türk milliyetçiliğini ırkçılıkla özdeşleşmiş kafatası
milliyetçiliği olarak suçlamak cüretini göstermiştir.

Başbakan'ın yakıştırmaya çalıştığı bu kavramlar Türk milliyetçiliğine
yabancıdır.

Türk milliyetçilerinin, Türk milletinin mensubu olanların etnik kökenleriyle
ilgilenmediği Başbakan'ın bile anlayabileceği bir gerçektir.

Ancak, bu konuda bir sorunu ve takıntısı olduğu görülen ve sürekli olarak
kendisinin ve muhterem eşinin etnik kökenini gündeme getiren Başbakan'ın, iç dünyasında yaşadığı duyguları bizim bilmemiz mümkün değildir.

Ay yıldızlı bayrağı sadece propaganda afişlerinde hatırlayan, Türk
milliyetçiliğini basit bir yaka süsü olarak gören ve göstermelik 'akvaryum
milliyetçiliği' yapan Başbakan'ın Türk milliyetçiliğini özde, ruhta ve manada
anlaması ve benimsemesi esasen beklenemeyecektir.

Aynı Başbakan'ın Türkiye sevgisinin kuru lafla olamayacağı yolundaki
beyanları ve 'hizmet milliyetçiliği' edebiyatı yapması da bizim için yadırganacak
bir husus değildir.

Burada önemli olan 'hizmet milliyetçisi' olma iddiası sahiplerinin kimin
hizmetinde olduğu ve hangi amaçlara hizmet ettiğidir.

Başbakan Erdoğan'ın bu alandaki siyasi siciline bakıldığında, karşımıza
Oferler, Yasin El Kadılar, yolsuzluk ve vurgun çeteleri, ihale mafyaları ve
siyasi bölücülüğün cesaret kaynağı olmak şaibeleri çıkmaktadır.

Bu durumda Başbakan'ın tanımladığı 'hizmet milliyetçiliğinin', neyin
milliyetçiliği olduğu konusunda herkes kendi vicdanında bir hüküm verecektir.
Bizim kendisiyle Türk milliyetçiliği konusunda bir tartışmaya ve bir
aydınlatma gayreti içine girmemiz, sadece zaman israfı değil abesle iştigal
olacaktır.

Başbakan Erdoğan, cumhuriyet döneminin Türklük değerlerine karşı ruhsal
alerji duyan ve bunu tahrik sebebi sayan ilk ve tek Başbakanı olarak tarihe
geçecektir.''

Bahçeli, Türk Ceza Kanunu'nun 301. maddesinin değiştirilmesi tartışmalarını
da eleştirerek, ''AKP hükümeti, Türk milletine ve Türkiye'nin değerlerine alenen
hakaretin, ifade ve eleştiri özgürlüğü olarak serbest bırakılmasını savunan bu
çevrelere şimdi bu yönde yasal bir düzenleme yapılması için sipariş vermiştir''
dedi.

-''KİMSENİN GÜCÜ YETMEYECEK''-

Bahçeli, Türkiye'yi içten karıştırmak için etnik ayrışma fitilini ateşlemeye
çalışanların amacının, toplumsal cepheleşmeleri körükleyerek Türkiye'yi bir
gerginlik ve çatışma girdabının içine sürüklemek olduğunu belirtti.


Bahçeli, ''Son cinayeti ve cenaze törenini bunun için bir fırsat olarak
kullanan bu cephenin tahriklerinin etkilerini spor müsabakalarına kadar sirayet
etmesi, Türkiye'yi bekleyen çok ciddi tehlikelerin habercisidir'' dedi.
''Önümüzdeki hassas dönemde herkesin mayınlı bir yolda yüründüğünün bilinci içinde hareket etmesi ve Türkiye üzerinde oynanmak istenen hain oyunların aleti olmamaya büyük bir dikkat göstermesi'' gerektiğini belirten Bahçeli, şunları kaydetti: ''Türk milliyetçiliğinin siyasi temsilcisi ve Türk milletinin milliyetçi özünün sesi olan milliyetçi hareket mensupları sabır, metanet ve sağduyusunu koruyarak bu oyunları boşa çıkaracaktır.
Bugün şahit olunanlar, Türkiye'ye karşı kin ve husumetten beslenen ihanet
cephesinin son çırpınışlarıdır.Bugün karşımıza çıkan tablonun akıl tutulmasıyla izahı da mümkün değildir. Bu, siyasi ahlak tutulması, fikri namus tutulması ve beşeri vicdan tutulmasıdır.

Hain emellerinin önünde son direnç kalesi olarak gördükleri Türk
milliyetçiliğine karşı savaş açan ve Türkiye'ye kefen biçmeye yeltenen bu şer
cephesine şu mahşeri gerçekleri hatırlatmak ve çok iyi kulak vermeleri gereken uyarılarda bulunmak istiyorum:

Türk milliyetçileri, Türk olmanın, bu yüce ülküye gönül vermenin ve
Türkiye'nin milli değerlerine, milli birliğine, milli onuruna ve haysiyetine
sahip çıkmanın çok ağır bir bedeli olduğunun bilinci içindedir.

Bu bedeli ödemeye gönüllü olan Türk milliyetçileri, bu aziz vatanı ve
milleti böldürmemeye ve Türk milletinin kardeşliğini sonuna kadar korumaya
kararlıdır.Türkiye'yi Lübnan, Yugoslavya veya Irak yapmaya hiç kimsenin gücü
yetmeyecektir.

Hiçbir güç Türk milletinin asil mensuplarını Türküm demekten utanır hale
getiremeyecek, tarihinden ve kimliğinden koparılmış, geçmişle gelecek arasında ülkü, fikir ve ideal köprüleri kuramayan, suçluluk psikozu içine itilmiş ezik bir topluma dönüştüremeyecektir.

Herkes şunu aklından çıkarmamalıdır: Türkiye'nin varlığına ve geleceğine
kastetmek isteyen hain saldırılar karşılıksız kalmayacak, mukadder olan milli
hesaplaşma, demokratik ve meşru zeminlerde ve hukuk içinde mutlaka, ama mutlaka yapılacaktır.''
evo - avatarı
evo
VIP kirlenmek güseldir : )
2 Şubat 2007       Mesaj #539
evo - avatarı
VIP kirlenmek güseldir : )
kuraklik9xm7

SON 40 YILDA SULAK ALANLARIN YARISINI KAYBETTİK
KONYA - Zafer Akpınar - Dünya ortalamasına göre su fakiri olan Türkiye'de yaklaşık 2,5 milyon hektarlık sulak alanın yarısı son 40 yılda insan etkisiyle kaybedildi.
Doğal Hayatı Koruma Vakfı-Türkiye (WWF-Türkiye) Su Programı Alan Koordinatörü Çağrı Deniz Eryılmaz, 2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, geçmişte birçok sulak alanın yeni tarım alanlarının açılması, aşırı su kullanımıyla müdahale gibi etkenlerle kuruduğunu söyledi.

Türkiye'de sulak alanların geçmişte yok edilmesinin temelinde sıtma hastalığının yattığını vurgulayan Eryılmaz, bu hastalıkla mücadelede farklı teknikler olmasına karşın ülkede 1990'lı yıllara kadar sulak alanların kurutulmaya devam edildiğini belirtti.

EN FAZLA KONYA KAPALI HAVZASI ETKİLENDİ
Konya'daki binlerce hektarlık Suğla Gölü'nün tarımsal amaçlı kurutulduğunu ve yerine su depolaması yapıldığını vurgulayan Eryılmaz, Suğla Depolaması'nın sulak alan özelliğini taşımadığını, artık kuşların bölgeye uğramadığını söyledi.
Eryılmaz, Konya'daki bir başka sulak alan olan Samsam Gölü'nün de tarımsal amaçlı olarak kurutulduğunu belirterek, üzerinden yıllar geçmesine karşın burada toprakların tuzlu olması nedeniyle tarım yapılamadığını bildirdi.
Ereğli Sazlıkları'nın da sulak alan işlevini kaybettiğini ve büyük ölçüde kuruduğunu dile getiren Eryılmaz, "Türkiye'deki toplam 2,5 milyon hektarlık sulan alanın yaklaşık yarısını kaybettik. Elimizde çok az bir alan kaldı" dedi.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Şubat 2007       Mesaj #540
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Skandalın ilk faturası kesildi

Medya Haber clear pixel

Ogün Samast’a Türk bayrağı önünde hatıra fotoğrafı çekilmesi rezaletinin sorumlusu 4 polis görevden alındı, 4 jandarmanın da görev yeri değiştirildi



Emniyet: Kurumlar birbirini suçlamamalı
Jandarmadan sert açıklama
Savcılık: Görüntülerde 3 suç var

clear pixel
02.02.2007
Ogün Samast'ın Samsun'da çekilen görünütüleriyle ilgili 4 polis görevden alınırken, 4 jandarmanın da görev yeri değişti.
Gazeteci Hrant Dink'in öldürülmesi sonrası başlatılan soruşturma kapsamında Samsun İl Emniyet Müdürlüğü'nde görevli 4 emniyet mensubu görevden uzaklaştırıldı.
Bu ara 4 jandarmanın da görev yerinin değiştiği açıklandı.
Televizyonlarda yayınlanan görüntülerde, iki jandarmanın aralarında aldığı katil zanlısı Samast’ın eline Türk Bayrağı veriliyor, saçlarının düzeltilmesi bile isteniyor. Hatta jandarmalar katil zanlısıyla hatıra fotoğrafı bile çekiyor.

Utandıran diyaloglar
İşte katil zanlısı Ogün Samast’ın Samsun Otogarı Jandarma Karakolu’nda Türk Bayrağı önünde fotoğrafı çekilirken yaşanan utandıran diyaloglar:

- Bir de şöyle alayım. Saçını düzelt aslanım!

- (Hatıra fotoğrafı çektiren jandarmalar birbirine kastederek) Keşke sen de şapkayı çıkartsaydın. Sen de çıkart. Böyle daha iyi...

- O yazıyı şöyle kafasının üstüne getirebilir miyiz arkadaşlar..

JANDARMA 24 OCAK’TA ‘BİZ ÇEKMEDİK’ DİYE AÇIKLAMA YAPMIŞTI
Jandarma Genel Komutanlığı 24 Ocak’ta “fotoğraf”la ilgili şu açıklamayı yapmıştı: “Bazı basın yayın organlarında gazeteci Hrant Dink’le ile ilgili Samsun’da yakalanan şüphelinin bir poster önünde çekilmiş fotoğrafı hakkında Jandarma Genel Komutanlığı’nı itham eden haber ve yorumlara yer verilmiştir. Söz konusu şahsın Jandarma sorumluluğunda bulunduğu Samsun Merkez Yeşilkent Jandarma Karakolu’nda yapılan ilk işlemleri esnasında hiçbir şekilde fotoğrafı çekilmemiştir.”

Fotoğraf krizi nasıl çıktı?
Polis ve jandarma daha önce yalanladı

Ogün Samast’ın Türk Bayrağı önünde çekilmiş fotoğrafı, günlerce tartışma konusu oldu. Fotoğrafın nerede ve kim tarafından çekildiği konusunda kamuoyuna çelişkili bilgiler yansıdı. Fotoğrafın İstanbul ve Samsun Emniyet Müdürlükleri ile Samsun'daki Jandarma Karakolu'nda çekildiği iddiaları yalanlandı. Son olarak Emniyet Genel Müdürlüğü Sözcüsü İsmail Çalışkan, fotoğrafın Samsun'da çekildiğini doğruladı ve Samsun Emniyet Müdürlüğü'nün açıklama yapacağını söyledi. Ancak Samsun'dan böyle bir açıklama gelmedi.

Fotoğrafla ilgili açıklamalar şöyle:
• İstanbul Emniyet Müdürlüğü-24 Ocak 2007:
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin Samsun'da yakalanan ve dün tutuklanan şüpheli Ogün Samast'ın bir poster önündeki fotoğrafı İstanbul polisince çekilmemiştir

• Jandarma Genel komutanlığı - 24 Ocak 2007: Bazı basın yayın organlarında; gazeteci Hrant Dink'in öldürülmesi olayıyla ilgili Samsun'da yakalanan şüphelinin bir poster önünde çekilmiş fotoğrafı hakkında Jandarma Genel Komutanlığı'nı itham eden haber ve yorumlara yer verilmiştir Söz konusu şahsın Samsun Merkez Yeşilkent Jandarma Karakolu'nda yapılan ilk işlemleri esnasında, hiç bir şekilde fotoğrafı çekilmemiştir.

• Emniyet Genel Müdürlüğü Sözcüsü İsmail Çalışkan - 26 Ocak 2007: Çalışkan, Hrant Dink'in katil zanlısı Ogün Samast'ın fotoğrafının Türk bayrağı ve Atatürk'ün sözleri fon alınarak çekilmesi olayıyla ilgili soruya, 'Söz konusu fotoğraf İstanbul'da değil Samsun'da çekilmiş. Samsun Emniyet Müdürümüzle görüştüm. Bu konuyla ilgili bir açıklama yapacaklarını söylediler" karşılığını verdi.

'Cep telefonuyla çekilmiş'
• Vali Hasan Basri Güzeloğlu tarafından görevlendirilen vali yardımcısının hazırladığı ön rapor: Jandarma bölgesinde yakalanan zanlının Samsun Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi'ne getirildiği, İstanbul Başsavcılığı'nın talimatı üzerine gözaltına alınmayan zanlının, İstanbul'a gönderilene kadar şubedeki özel odada muhafaza altında tutulduğu belirtildi. Zanlıyı polise teslim ettikten sonra görevi sona ermesine rağmen bazı jandarma personelinin şubeden ayrılmadığı vurgulanan ön raporda, odadaki zanlı ile bazı polis ve jandarma görevlilerinin temas kurarak konuştuğu kaydedildi, ön raporda, bu sırada zanlının fotoğraf makinesiyle hiç görüntülenmemesine karşın, pano önündeki fotoğrafın, bir cep telefonuyla çekildiğinin tespit edildiği ifade edildi.

***

Jandarma Genel Komutanlığı'nın açıklaması
Jandarma Genel Komutanlığı Genel Sekreterliği'nden yapılan açıklamada, Hrant Dink cinayeti zanlısı Ogün Samast'ın fotoğraf ve görüntülerinin jandarma karakolunda çekilmediği yinelendi


Samsun'da incelemelerine devam eden İçişleri Bakanlığı müfettişlerince
tanzim edilen 'tespit ve beyan tutanağı'nda da televizyonda yayınlanan
görüntülerin Samsun Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü çay
ocağında çekildiğinin açıkça belirtildiği kaydedilen açıklamada, 'Müfettişlerce
tespit ve beyan tutanağının düzenlenmesinden hemen sonra görüntülerin kaynak
belirtilmeden ve jandarma karakolunda çekildiği ifade edilerek TGRT televizyon
kanalına servis edilmesi, bu tertibin arkasında olanların niyet ve maksatlarını
göstermesi açısından son derece düşündürücü ve endişe vericidir' denildi.

Yazılı açıklamada, 1 Şubat 2007 günü (dün) saat 18.30'dan itibaren, önce
TGRT televizyonu, takiben diğer bazı televizyon kanallarında, Hrant Dink'in katil
zanlısı Ogün Samast'ın poster haline getirilerek kamuoyuna yansıtılan
görüntülerinin, Samsun Şehirlerarası Otobüs Terminali'ndeki Jandarma Karakolu'nda
çekildiğini iddia eden haber ve görüntülere yer verildiği anımsatıldı.

Açıklamada, şöyle denildi:
'24 Ocak 2007 tarihinde yapılan basın açıklamasında da kamuoyuna açık ve
net bir şekilde duyurulduğu gibi, söz konusu fotoğraf ve görüntüler hiçbir
şekilde jandarma karakolunda çekilmemiştir.

Ayrıca, halen Samsun'da incelemelerine devam eden İçişleri Bakanlığı
müfettişlerince 1 Şubat 2007 günü saat 17.50'de olayla ilgili olarak tanzim
edilen 'tespit ve beyan tutanağı'nda da televizyonda yayınlanan görüntülerin
Samsun Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü çay ocağında çekildiği
açıkça belirtilmiştir. Görüntülerde yer alan jandarma personeli, zanlıyı, emniyet
müdürlüğüne teslim etmekle görevli olan personeldir.

Müfettişlerce tespit ve beyan tutanağının düzenlenmesinden hemen sonra
görüntülerin kaynak belirtilmeden ve jandarma karakolunda çekildiği ifade
edilerek TGRT televizyon kanalına servis edilmesi, bu tertibin arkasında
olanların niyet ve maksatlarını göstermesi açısından son derece düşündürücü ve
endişe vericidir.

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ayrılmaz bir parçası ve kanun ordusu olan
Jandarma Genel Komutanlığı, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da yasalarla
kendisine verilen görevleri yine yasaların verdiği yetkiler çerçevesinde ve tam
bir tarafsızlık ve adalet duygusu içerisinde yerine getirme azim ve
kararlılığındadır.

Bu itibarla kamuoyunu bilgilendirme görevini yerine getiren basın yayın
kuruluşlarının, basın meslek ilkelerine uygun hareket etmeleri ve Türk Silahlı
Kuvvetleri'ni yıpratmaya yönelik maksatlı girişimlere karşı daha fazla hassasiyet
göstermeleri beklentimizdir.'

***

Savcılık: Görüntülerde 3 suç var
SAMSUN Cumhuriyet Başsavcılığı Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in katil zanlısı Ogün Samast'ın yakalandıktan sonra Türk Bayrağı önünde çekilen ve basına yansıyan fotoğraf ile video görüntüsü ile ilgili olarak soruşturma başlattı.


Samsun Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Gökçınar, yaptığı basın açıklamasında, dün akşam bazı televizyon kanallarında yayınlanan görüntülerle ilgili başlatılan soruşturma hakkında bilgi verdi.

Daha öncede, benzer fotoğrafların bazı basın organlarında yer alması üzerine bir soruşturma başlatıldığını hatırlatan Gökçınar, yayınlanan görüntülerin ardından ise soruşturmanın içeriğinin genişletilerek yeni bir boyut kazandığını belirterek, şunları kaydetti:

“Hrant Dink'in katil zanlısının başarılı bir operasyonla yayınlanmasını müteakip bazı yayıncı kuruluşlarda şüphelinin Türk Bayrağı arkasına alınarak bazı fotoğrafları yayınlandı. Belli bir müddet inceleme aşamasından sonra 31.01.2007 tarihi itibari ile olayla ilgili soruşturma başlatıldı. Soruşturmanın kapsamı ve içeriği dün akşam ulusal basında, görsel medyada yer alan ilgili kaset görüntüsünün yayınlanmasıyla başka bir içerik kazandı. Biz yayıncı kuruluştan kasetin orijinalını istedik. Ayrıca olayla ilgili soruşturmanın suç tipi yeniden değerlendirilerek ilgili göreviler hakkında suçu ve suçluyu övme, görevi suistimal ve hazırlık soruşturmasının gizliliğini ihlal iddialarıyla ilgili olarak soruşturma devam edecektir.”

Hiç kimsenin suç işlemesine izin vermeyeceklerini bildiren Gökçınar, Samsun Emniyet Müdürlüğü ve Jandarma elemanlarının çok başarılı bir operasyonla şüpheliyi yakaladıklarını ifade ederek, “Ancak ardından bu tip bir olayın gelişmesi bizi son derece üzmüştür. Yasal gereği ne ise hiç duraksamadan yerine getirilecektir” diye konuştu.


GÖRÜNTÜLER EMNİYETTE ÇEKİLDİ
Gökçınar, kimler hakkında ne gibi iddialarla ilgili soruşturma açılmasının olaya karışan personelin tespitinin ardından yapılacağını söyledi.

Söz konusu görüntülerin Samsun Emniyet Müdürlüğünde çekildiğini de belirten Başsavcı Gökçınar, “Olayın dün akşam yayınlanan kasetin geçtiği mekan Samsun Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesidir. O şubede bizim şu andaki tespitlerimize göre hem jandarma komutanlığından, hem emniyet müdürlüğünden elamanlar mevcuttur. Ancak kimler hakkında ne gibi isnatlarla davanın açılacağını soruşturmanın seyri belirleyecektir” dedi.

ADALET BAKANI'NA BİLGİ
Konuyla ilgili Adalat Bakanı Cemil Çiçek'i de bilgilendirdiğini bildiren Gökçınar, Çiçek ile akşam bir kaç kez görüştüğünü söyledi.

Başsavcı Gökçınar, söz konusu kaset ve fotoğrafın kim ya da kimler tarafından basına ne şekilde sızdırıldığının ise yürütülecek soruşturmadaki ”hazırlık soruşturmasının gizliliği” kasamında araştırılacağını bildirdi.

Bu arada İçişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından görevlendirilen Mülkiye Başmüfettişi Rıdvan Aydın, Jandarma Kıdemli Albay İbrahim İşgüder ve Polis Başmüfettişi Yücel Tutkun, Ogün Samast'ın TEMA Vakfı tarafından verilen üzerinde Türk Bayrağı ile Atatürk'ün sözlerinin bulunduğu takvim önünde çekilen fotoğrafı ile ilgili soruşturmayı bugün başlattı.




Emniyet sözcüsü: Kurumların birbirini suçlaması doğru değil


Emniyet Genel Müdürlüğü Sözcüsü İsmail Çalışkan, Hrant Dink cinayetinin zanlısı Ogün Samast'ın olayın ardından çekilen fotoğrafıyla ilgili müfettişlerin Samsun, İstanbul, Trabzon ve Ankara'da incelemelerini sürdürdüğünü, şu anda kendisine intikal eden herhangi bir görevden alma olmadığını bildirdi.


Çalışkan, haftalık basını bilgilendirme toplantısında, Hrant Dink ve gündeme ilişkin konuları değerlendirdi.

İsmail Çalışkan, Hrant Dink cinayetinin ardından güvenlik birimlerinin ahenk ve koordinasyon içerisinde çalışarak faillerin en kısa sürede yakalandığını ve arkasından adli soruşturma başlatıldığını hatırlattı.

Adli işlemler konusunda herhangi bir açıklama ve yorum yapmanın mümkün olmadığını ifade eden Çalışkan, idari yönden ise İçişleri Bakanlığı müfettişlerinin Trabzon, İstanbul, Ankara ve Samsun'da görevlendirildiğini kaydetti.

Çalışkan, geçen hafta düzenlediği basın toplantısında, Ogün Samast'ın jandarma ve emniyet birimleriyle birlikte çekilen görüntülerin bulunduğu iddiası üzerine bakanlık müfettişlerinin hemen görevlendirildiğini hatırlatarak, ”Görüntüler televizyonda yayınlandıktan sonra müfettişlerimiz bu konuda, kim çekmiş, niye çekmiş, neden çekmiş konularının hepsi aydınlanacaktır” dedi.

"DUYGULAR YAPILAN İŞE YANSITILMAZ"

Bu konuyla ilgili emniyet teşkilatı olarak üzerlerine düşen görevi yerine getireceklerini söyleyen Çalışkan, şöyle konuştu:

“Bunun arkasında veya yanında kimler varsa hangi görevlilerimiz varsa silsile yoluyla bütün teşkilatımız emniyet genel müdürüne kadar bütün kişiler hakkında soruşturma yapılabilir. Müfettişlerin raporları sonucunda gereği neyse mutlaka yapılacaktır. Kurumların birbirlerini basın önünde suçlamaları doğru değildir. Jandarma olsun, polis olsun bu ülkenin önemli kurumlarıdır. Kurumların ahenk içerisinde çalışması önemlidir. Sorumlular derhal gerekli cezaya çarptırılacaktır. Olay, müfettişler ve savcılar tarafından en ince ayrıntısına kadar araştırılmaktadır.”

Bir gazetecinin, “Gazeteci Hrant Dink'in katil zanlısı Ogün Samast'ın 'vatan kurtaran kahraman gibi' değerlendirilmesini nasıl yorumluyorsunuz” şeklindeki sorusuna ise Çalışkan, “Polis kurumsal bir yapıya sahiptir. Emniyet teşkilatı personeli bütün olaylar karşısında profesyonel olmak zorundadır. Hiç kimse kendi duygu ve düşüncelerini yaptığı işe yansıtamaz. Nereden gelirse gelsin, hangi düşüncede olursa olsun teşkilat olarak olayların üzerine her zaman kararlılıkla gitmekteyiz ve gideriz” yanıtını verdi.

CELALETTİN CERRAH'IN DURUMU

İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah'ın “Görevden alınıp alınmayacağı” yolundaki sorular üzerine Çalışkan, “Konuyla ilgili bir herhangi bilgim yok. Atamaya yetkili makamlar gerekeni yaparlar” dedi. Çalışkan, memurdan, emniyet genel müdürü vekiline kadar kusur ve ihlali görülen herkes hakkında gerekli adli ve idari işlemin yapılacağını söyledi.

Çalışkan, polisin toplumsal olaylarda da, adli ve siyasi olaylarda da profesyonel olmak zorunda olduğunu belirterek, “Polis profesyonelliğini her olayda ortaya koymak zorundadır. Olaylar karşısında kendi duygu ve düşüncelerini yansıtacak herhangi bir eylem ve davranışta bulunmaması gerekir” dedi.

"DEVLET GÖREVLİSİ SUÇ İŞLERSE GEREĞİ YAPILIR"

İsmail Çalışkan, bir başka gazetecenin emniyet genel müdürlüğüne atama yapılmaması ve Necati Altıntaş'ın genel müdür vekili olarak görev yapmasının kurum açısından sorun yaratıp yaratmadığını sorması üzerine, polisin görevini kanun ve tüzüklere göre yaptığını belirterek, “Emniyetin vekaletle yönetilmesinde herhangi bir yönetim boşluğu bizce görülmemektedir” diye konuştu.

Bir gazetecinin, Hrant Dink'in öldürülmesinin ardından, “Polis muhbiri olarak Erhan Tuncel'in kullanılması ve muhbirlerin örgüte katılarak suç işlemesinin mümkün olup olmadığını iddia etmesi ve değerlendirmesini” sorması üzerine Çalışkan, şunları kaydetti:

“Devlete bilgi veren insanlarla ilgili konuları basın önünde konuşmak uygun değildir. Devlete vatandaşlar çeşitli şekillerde yardım etmektedir. Bunların açık bir şekilde deşifre edilmesi ve haklarında konuşulması söz konusu kişileri olumsuz yönde etkilemektedir. Basında da bu konunun yer almaması daha uygun olur. Hiçbir devlet görevlisi suç işleyemez. İşlerse gereği yapılır.”

Benzer Konular

28 Ekim 2016 / ThinkerBeLL İletişim Bilimleri
20 Ekim 2015 / Jumong Genel Mesajlar
24 Ekim 2008 / CrasHofCinneT Bilgisayar
18 Kasım 2010 / ThinkerBeLL X-Sözlük
21 Şubat 2010 / ThinkerBeLL Bilim ww