Arama

Medya Haber - Sayfa 52

Güncelleme: 13 Ekim 2017 Gösterim: 714.363 Cevap: 1.864
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Ocak 2007       Mesaj #511
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Windows Vista korsanlara karşı
spacer
Sponsorlu Bağlantılar
Bill Gates'in yeni pojesi Windows Vista internet korsanlarına göz açtırmayacak
spacerTeknolojinin gelişmesiyle birlikte internetteki sanal dolandırıcılık ve çocuk istismarı da artış göstermeye başladı.

Konuyu yakından takip eden dünyanın önde gelen yazılım şirketlerinden Microsoft da tarihinin en büyük yatırımını gerçekleştirerek banka şifrelerinin ele geçirilmesini engelleyen bir güvenlik sistemi hazırladı.

20 milyar dolar harcanan Vista ve Office 2007 sayesinde, online bankacılık işlemleri yapılırken "Şifrem çalınır mı?" endişesi taşınmayacak. Microsoft Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Çağan, 30 Ocak'ta kullanıcılarıyla buluşması beklenen yeni ürünler sayesinde ailelerin de rahat nefes alacağını söylüyor. "İnternetin kontrolü artık ailelerin eline geçiyor." diyen Çağan, çocukların artık sanal alemde istedikleri gibi dolaşamayacağını kaydediyor.

2001 yılından bu yana Windows işletim sistemini ilk kez yenileyen Microsoft, şimdiye kadar en çok test edilen Office 2007 ve Exchange Server 2007 yazılımlarını piyasaya sürmeye hazırlanıyor. Sistem, bugün Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'nda gerçekleştirilecek Microsoft Zirvesi'nde tanıtılacak. Yazılım hakkında Zaman'a konuşan Microsoft Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Çağan, geniş kapsamlı olarak hazırlanan ürünler sayesinde bilgisayarda oynanan oyunlara bile etki edebileceklerini belirterek, "Bilgisayar dünyasında oyunun kuralları yeniden yazılacak." ifadelerini kullanıyor. Uzun süren araştırmalar sonucunda ortaya çıkan yeni ürünler ile bilgisayar korsanlarına büyük darbe vuracaklarını belirten Çağan, özellikle banka şifrelerinin çalınmasına dikkat çekiyor ve ekliyor: "Birçoğumuz banka işlemlerini artık internet üzerinden yapıyoruz. Alışverişlerimizi bile artık internet üzerinden hallediyoruz. Ancak burada şifrelerin çalınması yönünde ciddi bir problem var. Biz de buradan yola çıkarak yeni önlemler geliştirdik. Dolandırıcılar bundan böyle sahte maillerle kullanıcıları aldatamayacak ve şifreleri çalamayacak." Şirketin geliştirdiği diğer bir güvenlik önlemi de özellikle anne ve babaları tedirgin eden "Çocuğum internette ne yapıyor, hangi sitelere giriyor?" yönündeki soruları cevaplar nitelikte. Çocukları korumaya yönelik hazırlanan sistemle aileler interneti kontrol edebiliyor. Anne-babalar çocuğunun hangi sitelere girip girmeyeceğini belirleyebiliyor. Bunun yanında çocukların internetteyken hangi sitelere girip, hangi linkleri 'tık'ladığı da saptanabiliyor. Ayrıca sistem sayesinde çocuklar, belirlenen saat aralıklarında internete girebiliyor
.

Hi-LaL - avatarı
Hi-LaL
Ziyaretçi
25 Ocak 2007       Mesaj #512
Hi-LaL - avatarı
Ziyaretçi
Türk cerrahlardan uluslararası başarı!!! Perşembe, 25 Ocak 2007

Sponsorlu Bağlantılar
İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi doktorları, yaptıkları çalışmalarla ABD'de yayınlanan ve kalp cerrahisi alanında uluslararası başvuru kaynağı olan “The Heart Surgery Forum” dergisine kapak konusu oldular. İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi Kliniği Şefi Doç. Dr. Ali Gürbüz, bu derginin Türkiye'de YÖK tarafından unvan yükseltme dergilerinden biri olarak kabul edildiğini belirterek, ”Kliniğimiz tarafından hazırlanan dört makale de yine derginin aynı sayısında yayınlandı. Bu bizim için mesleki anlamda çok gurur verici bir gelişmedir” dedi.

Gürbüz, derginin kalp cerrahları arasında başvuru kaynağı olduğuna dikkati çekerek, dünyanın bütün ülkelerindeki kalp cerrahları tarafından, kalp cerrahisindeki gelişmeleri öğrenmek için takip edildiğini söyledi.

Kalp damar cerrahisi kliniği olarak yaptıkları çalışmaları bilimsel temellere oturttuklarını ifade eden Gürbüz, şunları söyledi:

“Bu dergiye gönderdiğimiz dört makale de aynı sayıda yayınlandı. Dergi editörü bize mail atarak derginin kapağında bizim fotoğraflarımıza yer vermek istediklerini söyledi. Biz de ameliyat sırasında çekilmiş fotoğrafımızı gönderdik. Makale başlıkları ve fotoğrafımız kapakta yer aldı.”

Makalelerin içeriklerinde “ileri derecede kalp kapak rahatsızlıkları, aort cerrahisinde hastaları fazla soğutmadan ameliyat edilmesine yönelik çalışmalar ve enfarktüs sonucu kalp duvarının yırtılmasıyla ilgili yöntemler”in yer aldığını belirten Gürbüz, uyguladıkları yeni yöntemleri ve kalp cerrahisinde uygulanan yöntemlere ek olarak geliştirdikleri teknikleri de anlattıklarını kaydetti.

Gürbüz, dergiye yazdıkları makalelerdeki tekniklerin, sadece tek bir vakada uygulanmış teknikler olmadığını, klinikte yaygın uygulandığını ve güvenilirliğinden emin oldukları teknikler olduğunu ifade ederek, bu yöntemlerin ve çalışmalarının uluslararası alanda kabul görmesinden mutluluk duyduğunu söyledi.

Başarılarını, ekiplerinin uyumlu ve çok çalışmasına borçlu olduklarına dikkati çeken Gürbüz, ekipte kendisi dışında kalp ve damar cerrahisi uzmanları, Dr. Levent Yılık, Dr. İbrahim Özsöyler, Dr. Bilgin Emrecan, Dr. Şahin Bozok, Dr. Banu Lafcı, Dr. Cengiz Özbek, Dr. Mert Kestelli'nin yer aldığını kaydetti.

MaKaLeLe - avatarı
MaKaLeLe
Ziyaretçi
25 Ocak 2007       Mesaj #513
MaKaLeLe - avatarı
Ziyaretçi

HEPİMİZ ERMENİYİZ DEDİK
....



Yüz binlerce kişinin cenazede Hrant Dink'e sahip çıkması yurtdışındaki Ermenileri hislendirdi.


Biri diyor ki: Hepimiz Ermeni'yiz sözünü en çılgın rüyada görsem inanmazdım.

Hrant Dink'in cenaze töreni, Fransa'daki Ermeni diasporasını derinden etkiledi, hislendirdi ve çoğunu da şaşırttı. Fransa'da, cinayetin duyulduğu ilk andan itibaren diasporanın sivil toplum örgütleri liderlerinden ve halktan gelen tepkiler de Türkiye'yi şaşırtacak ve hislendirecek cinstendi. Paris'te Ermeni Asıllı Avukatlar Derneği Başkanı Alexandre Kuyumcuyan, "Madem ki Türk gazetecisiniz, biz bu olaydan derin üzüntü duyan Türklerin farkındayız. Siz de lütfen aşırı görüşlü Ermenileri değil, bu iki millet arasında köprüleri kuracak, diyalog yolunu açacak şekilde bu üzüntüyü ortak yaşadığımızı anlatın" diyordu.

Anlamlı
konuşmalar

Tıpkı Türkiye'de aşırı milliyetçilerin tepkileri gibi, Ermeni diasporasında da bu cinayetin arkasından son derece sert, ırkçı ifadeler içeren, küfür ve hakaretler yağdıranlar da çıktı. Ama daha önce iki toplum arasında yaşanmayacak kadar anlamlı ve duygulu konuşmalar ve yazışmalar yaşandı. Fransa'da Ermeni diasporası için en etkili olan Nouvelle d'Armenie internet sitesinde bir taraftan Türkiye'deki kamuoyunun tepkileri, gazetelerin ve gazetecilerin yazılarının tercümesi yayınlanırken, diğer tarafta yazıların altında, Türk asıllı ve Ermeni asıllı Fransızlar tepkilerini sıraladılar.

İşte diasporanın internet mesajları:
*
Silvia:
"Görebileceğim en tuhaf, en çılgın rüyalarda bile 'Türklerin hepimiz Hrant'ız hepimiz Ermeni'yiz' diyebileceğini göremezdim ama gerçekte gördüm. Bu bir mucize. Arkadaşlar ben inançlı biriyim, yıllardır dua ediyorum bir mucize olsun. 1989'da Ermenistan'daki depremle SSCB'nin demir perdesi yıkılmıştı. İşte Allah şer'den hayır çıkarır. Türklerin dostluğunu niçin reddedeceğiz ki? Aynı görüşte olmadığımız Ermeniler de var neticede. İstanbul'daki Ermeni Patriği bana dedi ki 'Türkler iyi insanlardır ve Ermenilere çok benzerler.' Türkiye'deki Ermeniler denizdeki balık gibidir, o kadar bütünleşmiştir toplumla. Türk devletiyle, Türk milletini ayıralım."

* Yupangui: "Hrant'ın ölümünden daha birkaç gün önce Avrupalılar piçleri (yani Ermenileri) sever" diye döviz taşıyan, slogan atan Türkler görmüştüm. Ama simdi insani Türkiye'yi gördüm. Görmek istediğim Türkiye bu. Bravo onlara."

* Bedros: "Dünyanın her yerinden diasporanın temsilcileri gelmişlerdi. Ben İstanbul'a indiğimde şaşırdım. Herkes şaşırdı. Ve tahmin ediyorum diasporanın bir kısmında önyargılar yıkıldı. "

* Raffi: "Ermeni kelimesinin küfür ve hakaret gibi kullanıldığı bir ülkede 'Hepimiz Ermeni'yiz' demek büyük adım."

* Ara Toranyan: Nouvelle d'Armenie adlı sitenin yöneticisi, eski Ermeni Davası Dernekleri Federasyon Başkanı: "Bu Türk halkının çok güzel bir reaksiyonu. Ben bir şeyler bekliyordum ama bu kadarını beklemiyordum. Buna karşılık Türkiye'de çok demokratik ve gönül insanları olduğundan hiç kuşku duymadım, hiçbir zaman ümitsizliğe düşmedim. Bu ülkede olağanüstü güçler var, çok güç durumlarda bile direnen bir şeyleri değiştirmek isteyen. Bu tören olağanüstü bir ümit mesajıdır, yaşadığımız acının Türkiye'de hissedileceğini, anlaşılacağını ümit ediyorum. Türklerin gönüllerinin açıklığı ispatlandı. 1915'te yaşananlara milisler, ordunun bir kısmı, devlet ve aşiretler katılmıştı. Türk halkından çok az katılım oldu. Hiçbir zaman Türk halkına ne kin, ne kötü hisler duydum."

ALINTIDIR..

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Ocak 2007       Mesaj #514
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
MİTçi, MİT dizisi yazıyor
spacer
MİT Kontraterör Dairesi eski Başkanı Mehmet Eymür, MİT'i konu alan bir dizinin hikayesini yazıyor

Sessiz sedasız neler yapılıyor
"Daha önce çekilen dizilerin iyi mesaj vermediğini düşünüyorum. Devletin de var olduğunu, bu ülkenin başıboş olmadığını göstermek istiyoruz. Ortada güçlü bir devlet var ama bu devletin gücünü anlatan bir yapıt yok. Bu devleti koruyan insanların varlığını göstermek gerekiyor. Bu dizide herkes sessiz sedasız nelerin yapıldığını görücek."

100 kişinin işini tek başına yapacak
"Bu dizide salt benim yaşadıklarım anlatılmayacak. Belki filmde bir kahraman olacak. Ve o kahraman gerçek hayatta 20 kişinin, 100 kişinin yaptığı işi yapacak. Tabii ki hikayenin kurgusal tarafları da olacak. Ama gerçeklerden yola çıkarak olacak. Bu yüzden oyuncu kadromuz 30 kişiyi bulacak. Başrolde oynayacak iki oyuncumuz da belli."

DENİZ GEZMİŞ'İ ANLAYABİLİYORUM
"Bir dönemden bahsederken, Deniz Gezmiş'i, Mahir Çayan'ı da anlatıyorum. Olayları iki tarafın açısından da yansıtmaya çalışıyorum. 22 yaşında bir adamın ölümü göze alması kolay bir şey değil. Onu da işlemek lazım. Ne büyük bir ideal ki, adam daha hayatının baharında ölüme gidebiliyor. Biz onu genç yaşlarımızda pek idrak edemiyorduk. Ama şimdi anlayabiliyorsunuz."

Bu ülke sahipsiz değil

Milli İstihbarat Teşkilatı Kontra-terör Daire eski Başkanı Mehmet Eymür şu sıralar, MİT’i konu alan "Teşkilat" adlı yeni bir dizinin hikáyesini yazmakla meşgul. Dizinin yapımcısı Sergin Akyaz ve Eymür bu önemli projeyi sadece Kelebek’e anlattı. Eymür, "Daha önce yapılan dizilerin mafyaya özendirdiğini, iyi mesajlar vermediğini düşünüyorum. Teşkilat’la devletin var olduğunu, başıboş olmadığını göstermek istiyorum" dedi.

Bu dizide yer almanızda ne etkili oldu Mehmet Bey? "Kurtlar Vadisi" dizisi mi?

- Mehmet Eymür:
"Kurtlar Vadisi"ni ben de seyrettim. İtiraf etmem gerekir ki zevkle izledim. Birçok Amerikan filmi kadar güzeldi. Hikáye olarak güzeldi ama havada kalan, gerçekte olmayan bazı noktalar vardı.

Neler mesela?

- M.Eymür:
Sinek öldürür gibi adamlar öldürülüyor ama ortada polis yok. Mafyanın içine sızan bir devlet görevlisi var ama her gün adam öldürüyor. Gerçekte böyle olaylar yaşanmaz.

- Sergin Akyaz: Bizim dizideki kahramanlar beline silah takıp depo basmayacak. Türkiye’de yaşanan olayları gerçekçi bir dille gündeme getireceğiz.

- M.Eymür: Bizim toplumumuz dizilerle kendini çok özdeşleştiriyor. Gazetelere, bir dizi kahramanı için ’öldü’ ilanı veriyorlar. Bu mafyayı özendiren bir tarz. Bu ülke sahipsiz değil! Biz bu diziyle gerçek hayatları süsleyerek bir şeyler anlatacağız. Dokümanter tarzda bir dizi olmayacak. Bu diziyi kullanıp birilerine mesaj vermek gibi bir amacımız da yok. Biz sadece gençlere iyi mesajlar veren bir dizi yapıyoruz.

İyi mesaj derken?

- M.Eymür:
Daha önce çekilen dizilerin iyi mesajlar vermediğini düşünüyorum. Devletin de var olduğunu, bu ülkenin başıboş olmadığını göstermek istiyoruz.

Türkiye’nin şu an böyle bir hikáyeye ihtiyacı mı var?

- M.Eymür:
Bence her zaman var. Ortada güçlü bir devlet var ama bu devletin gücünü anlatan bir yapıt yok. Bu devleti koruyan insanların varlığını göstermek gerekiyor. Bu dizide herkes sessiz sedasız nelerin yapıldığını görecek.

Aslında kendi hikayelerinizi anlatacaksınız...

- M.Eymür:
Hayır, bu dizide salt benim yaşadıklarım anlatılmayacak. Belki filmde bir kahraman olacak. Ve o kahraman 20 kişinin, 100 kişinin yaptığı işi yapacak. Yani gerçek hayatta 100 kişinin yaptığını bir işi, bir kişide toplayacağız.

- S.Akyaz:
Tabii ki dizi yaptığımız için hikayenin kurgusal tarafları olacak. Yani hayali taraflar da olacak. Ama gerçeklerden yola çıkılacak. Dizinin iki ana kahramanı olacak.

Bu iki kahramandan biri de Mehmet Bey olacak değil mi?

- M.Eymür
: Birçok kişiyi bünyesinde toplayan bir kahraman yaratacağız.

- S.Akyaz: Omuz omuza çalışan iki arkadaşın hikáyesi bu...

Yani Mehmet Eymür ile Hiram Abas’ın?

- M.Eymür:
Hiram Bey de olabilir tabii... Dediğim gibi bu bir grup çalışması ama grup içinde sivrilmiş insanlar ön plana çıkacak. Rahmetli Hiram Bey de çok aktif birisiydi. Dediğim gibi tek kişi olarak düşünmemek gerek.

"Mehmet Eymür bu diziyle kendini kahraman yapmaya çalışıyor" diye düşünenler çıkabilir...

- Eymür:
Böyle düşünülsün istemem...

- S.Akyaz: Hikayeyi okudum. Mehmet Bey, yaklaşık 80 sayfa içerisinde kendisine çeyrek sayfa ayırmış. Oysa hikayenin iki kahramanından biri o... Ama kendisi, "Hikáyenin içinde kendini kahraman yaptı’ gibi sözler duymak istemiyorum" dedi. Çok mütevazı davranıyor.

- M.Eymür: MİT’i sevdirmek için bu diziyi yapıyorum. Bugüne kadar bu diziler hep mafya gözüyle yapıldı. Ben bu hikáyeleri ters gözle vermeye çalışacağım.

Teşkilat bu projeye destek verir mi?

- M.Eymür:
Belki sizin vasıtanızla verebilirler.

Konu başlıklarımız neler olacak?

- M.Eymür:
Casusluk olayları, operasyonlar, sorgulamalar, ajanların nerelerde ve nasıl buluştukları... Kısacası her şeyi anlatacağız.

Hikaye nasıl başlayacak?

- M.Eymür:
Dizi geçmişte yaşadığımız örgütsel olaylarla başlayacak. Ama değişebilir.

- S.Akyaz: İki tane başlangıç noktamız var. Ben hikayenin ’Babalar Operasyonu’ ile başlamasını istiyorum. Çünkü o daha yakın bir tarih... Zaten teşkilatta en çok operasyon yapan Hiram Bey ile Mehmet Bey.

Eleştirileceksiniz de. Mehmet Eymür ne yapmaya çalışıyor diyenler çıkabilir?

- M.Eymür:
Senelerdir alıştık eleştirilmeye. Her soruya verilecek cevabım vardır. Buna çok muhalefet eden kişiler çıkacaktır. Eski teşkilatımdan da çıkacaktır. Ama ben açıklıktan yanayım. Eğer hatalar varsa zaten onun da tartışılması gerektiğini düşünüyorum. Kendini, yapmadığı şeyleri yapıyormuş gibi gösteren bir adam durumuna sokmak beni son derece rahatsız eder.

Bu diziden MİT memnun kalır mı?

- M.Eymür:
Bence beğenirler. Çünkü bugün Amerika’da CIA’i büyük gösteren, onunla ilgili yapılan filmlerdir.

Hollywood sineması nasıl CIA’yi büyük gösterdiyse, bu dizi de MİT’i mi büyük gösterecek?

- M.Eymür:
Tabii, benim amacım o. Orası benim yıllarca çalıştığım, emek verdiğim yuvam. İnsanların kafalarındaki bazı peşin hükümleri silmek gerekiyor.

Şu anda ülkemizin durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

- M.Eymür:
Biraz tedirginim yani. Şiddet kullanmanın bize bir faydası olmaz bu dönemde... Dışarıdan ziyade Türkiye’de oturan 72 milyonu düşünmemiz gerekiyor.

DENİZ GEZMİŞ’İ ANLAYABİLİYORUM

Hikayeleri yazarken gerçekten objektif misiniz?

- M.Eymür:
Örneğin bir dönemden bahsederken, Deniz Gezmiş, Mahir Çayan’ı da anlatıyorum. Onların gözünden düşünerek de yazıyorum. Yani onları küçülterek falan değil... Olayları iki tarafın açısından da yansıtmaya çalışıyorum. 22 yaşında bir adamın ölümü göze alması kolay bir şey değil. Onu da işlemek lazım. Ne büyük bir ideal ki adam o yaşta, daha hayatının baharında ölüme gidebiliyor. Tabii biz onu genç yaşlarımızda pek idrak edemiyorduk. Ama şimdi anlayabiliyoruz. Yani yüzde 100 bir taraf haklı, öbür taraf haksız değil.

ŞAHISLAR BENZEYEBİLİR

Dizide Alaattin Çakıcı’nın MİT’le olan ilişkisinden de bahsedecek misiniz?

- M.Eymür:
Şahısları benzetebilirsiniz... Yaşadığımız toplum içerisinde o tip karakterler daima olacak. Dolayısıyla bu karakterler bizim dizimizde de olacak.

Artık Abdullah Öcalan’ın Türkiye’ye nasıl getirildiğini de tüm gerçekleriyle sizden öğreniriz.


- M.Eymür:
İleri safhalarda olabilir.

Susurluk kazası...

- M.Eymür:
Belki bir sorgu gibi bir şey yapacağız. İnsanlara nasıl baskı yapılıyor gibi... Gerçekleri de işlemeye çalışacağız...
MaKaLeLe - avatarı
MaKaLeLe
Ziyaretçi
25 Ocak 2007       Mesaj #515
MaKaLeLe - avatarı
Ziyaretçi

Medya Haber



15 milyon öğrenciden alınan karne, diploma, takdir ve teşekkür belgeleri artık parasız olacak. Öğrencilerden daha önce toplanan karne paraları da iade edilecek.


Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, 15 milyon öğrenciden bundan böyle karne, diploma, takdir ve teşekkür belgelerinin parasının alınmayacağı müjdesini verdi. Öğrencilere ilk parasız karne dağıtımı da yarın yapılacak.

Milli Eğitim Bakanlığı Devlet Kitapları Müdürlüğü tarafından bastırılan karnelerin okullara dağıtımı yapıldı. Her yıl olduğu gibi okullar öğrencilerden değişik miktarlarda para aldı. Bakanlık'ın "karneler parasız dağğtılacak" emri üzerine paraların da iade edilmesi istendi.

Bakan Hüseyin Çelik takdirname ve teşekkür belgelerinin yanısıra diplomalardan da bundan böyle para alınmayacağı müjdesini verdi. Her yıl bazı okullarda yaşanan "karne parasını ödemeyenlere karnelerini vermeme" uygulaması da böylece tarihe karışmış oldu.

15 milyon öğrenci yarın karnelerini alacak. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik de Ankara Faruk Kadri Timurtaş İlkögretim Okulu'nda düzenlenecek karne dağıtım törenine katılacak burada da " kitaplar gibi artık karneler de ücretsiz " diyecek.


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Ocak 2007       Mesaj #516
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
tecavuz taksici


Taksiciden tecavüz ve gasp
Fatih'te aracına müşteri olarak binen 50 yaşındaki kadına, çağırdığı arkadaşlarıyla birlikte tecavüz ettiği ve mağdurun cep telefonuyla birlikte parasını da gasp ettiği iddia edilen taksi şoförüyle, 5 arkadaşı gözaltına alındı.
Edinilen bilgiye göre, Fatih Polis Merkezi'ne başvuran M.K (50), taksisine müşteri olarak bindiği sürücü tarafından Fatih Ormanlığı'na götürüldüğünü, burada taksi sürücü ve 5 arkadaşı tarafından tecavüze uğradığını, cep telefonu ve bin 250 YTL parasının da gasp edildiğini iddia etti. Bunun üzerine araştırma başlatan polis ekipleri, taksi şoförü O.T'ye ait olan kimlik kartını buldu. Soruşturmayı derinleştiren yetkililer önce taksici O.T'yi gözaltına aldı. O.T'nin ifadesi doğrultusunda operasyon başlatan polis ekipleri olaya adı karışan Ç.Ş, M.D, T.B, M.Ş. ve B.K'ya da ulaşarak gözaltına aldı.

İstanbul Asayiş Şube Müdürlüğü'nde ifadeleri alınan taksi şoförü O.T ve 5 arkadaşının M.K. ile kendi isteğiyle ilişkiye girdiklerini öne sürdükleri belirtildi.
Gözaltına alınan şahıslar Şişli Adliyesi'ne sevk edildi.
MaKaLeLe - avatarı
MaKaLeLe
Ziyaretçi
26 Ocak 2007       Mesaj #517
MaKaLeLe - avatarı
Ziyaretçi
KARA LEKEYİ TEMİZLEMEK İÇİN GÖREVDEN ALMALAR DEVAM EDİYOR

image055 erdogan


Başbakan, Trabzon'daki görevden almaların başka yerlere sıçrayabileceğini de söyledi.


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Trabzon Valisi ve Emniyet Müdürünün görevden alınmasıyla ilgili olarak, ''Trabzon halkımızın huzuru için, Trabzon şehrimizin üzerine sıçratılmaya çalışılan bir kara lekenin ortadan kaldırılması için burada müfettişlerin yapmakta olduğu çalışmanın sağlıklı bir şekilde yürümesi lazım. Onun için bu adım atılmıştır'' dedi.
Erdoğan, Ak Yatırım tarafından düzenlenen ''Türkiye Yatırımcı Konferansı''
sonrasında gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Trabzon Valisi ve Emniyet Müdürü ile ilgili kararla ilgili olarak ''Son olay mı, yoksa biriken olaylar mı etkili oldu?'' sorusuna, Erdoğan, ''Bunu son olay olarak söylemiyorum. Bunlar biriken gelişmeler... Bu gelişmeleri Trabzon şehrine,
Trabzon halkına mal edemeyiz'' karşılığını verdi.
Böyle bir anlayışın oluşmaya başladığının görüldüğünü ifade eden Erdoğan,
''Trabzon halkımızın huzuru için, Trabzon şehrimizin üzerine sıçratılmaya çalışılan bir kara lekenin ortadan kaldırılması için burada müfettişlerin
yapmakta olduğu çalışmanın sağlıklı bir şekilde yürümesi lazım. Onun için bu adım atılmıştır. Bu adım, daha farklı yerlere sıçrayabilir. Onu da söyleyeyim. Bu
konuyla ilgili çalışmalar sürecektir'' diye konuştu.

DEVLETTEKİ ''USULSÜZ SORGULAMA''
Recep Tayyip Erdoğan, devletteki ''usulsüz sorgulamaya'' ilişkin sorular üzerine de, burada yetkinin farklı bir şekilde kullanımına bakanlığın müsaade etmediğini ve bununla ilgili soruşturmaların, araştırmaların devam ettiğini söyledi. Erdoğan, ''Neticeleri, en ince teferruatına kadar ortaya çıkacaktır. Ucu nereye varırsa varsın bunların hepsi araştırılacaktır'' dedi.
Bu konuda iktidarıyla, muhalefetiyle herkesin yardımcı olması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Devletin kurumları içinde çöreklenmiş bu tür yanlış zihniyetlerin, yanlış
anlayışların buralarda kalmaması gerekir. Bugün bunu Ahmet, Mehmet öder, yarın da bunu bir başkasına ödetirler. Hiçbir vatandaşın böyle fatura ödemesine bizler
tahammül edemeyiz, fırsat da vermeyiz. Bunun için bakanlığımız gerekeni
yapacaktır. Ondan sonra da tabi ki işin yargıya intikal eden süreci olacaktır.''

''VURDULU KIRDILI BİR YIKIM SÖZ KONUSU''

Başbakan Erdoğan, bir gazetecinin şiddet içeren dizi filmlerin son dönemlerde yaşanan olaylarla ilişkilendirilip ilişkilendirilemeyeceği yönündeki sorusu üzerine de, olayın sadece dizi olarak ele alınamayacağını, birçok yazılı ve görsel medyadaki yayının her çeşidinde ahlaki noktadan vurdulu kırdılı şeylere
varıncaya kadar bir yıkımın söz konusu olduğuna dikkat çekti.
Bu konuda kendilerinin de ciddi anlamda rahatsız olduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
''Ama geçmişten bu yana özel kuruluşlar kurulmuştur. Bunların yetkileri belli bir yere kadardır. Özgürlükler adına maalesef birçok şeyler de suiistimal edilmektedir. Eğer özgürlükler hakikaten ahlaki çerçeve içerisinde bir başka
insanın özgürlük sınırına girmeden kullanılırsa çok anlamlıdır. Ama bir
başkasının özgürlük sınırına tecavüz edici olursa özgürlük olmaktan çıkar. O
zaman zulme dönüşür. İşte son yaşadığımız olaylar, okullarımızın çevresinde
yaşadığımız olaylar, uyuşturucu müptelası bir neslin çıkması olayları... Bütün
bunlar hep bunların neticesidir. Onun için medyasıyla, akademisyeniyle,
siyasetçisiyle, sivil toplum örgütleriyle hep el ele vereceğiz. Yani (Bu benim
sorunum değil) kimse bunu diyemez. Milletçe, devlet olarak el ele verip bu işi
çözeceğiz. Bu hepimizin ortak sorunudur. Milletçe de bunun altından hep birlikte
kalkacağız.''

TÜSİAD
Recep Tayyip Erdoğan, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) ile MHP arasındaki gerginliğe ilişkin bir soruya, ''O sorunun aktörü ben değilim.
Onunla ilgili herhangi bir açıklama yapmam söz konusu değil'' yanıtını verdi.
TÜSİAD'ın, Türkiye'nin özellikle sanayi, teknoloji ve girişim konularında en önemli kuruluşlarından biri olduğunu vurgulayan Erdoğan, TÜSİAD'ın yeni
yönetimiyle ilgili olarak, ''Böyle bir devir teslim töreni yaptıkları bir dönemde
başta Ömer Bey olmak üzere yönetimden ayrılanları kutluyoruz. Yeni giren
arkadaşlara da yeni dönemde başarılar diliyoruz'' dedi.
Erdoğan, TÜSİAD ile özellikle AB sürecinde birlikte güzel çalışmalar yaptıklarını, sivil toplum örgütü olarak bu çalışmalarda Derneğin ciddi katkıları olduğunu, bundan dolayı da kendilerine teşekkür ettiğini aktardı.
MaKaLeLe - avatarı
MaKaLeLe
Ziyaretçi
27 Ocak 2007       Mesaj #518
MaKaLeLe - avatarı
Ziyaretçi
YAZIKLAR OLSUN
.....


Ermeniler Tahran'da Türk bayrağı yaktı Hrant Dink suikastını protesto eden İranlı Ermeniler, kilise avlusunda bayrağımızı yaktı.


Geçtiğimiz hafta suikasta kurban gazeteci Hrant Dink için Tahran'daki Ermeni kilisesinde düzenlenen ayin, Türkiye aleyhtarı gösteriye dönüştü.

Tahran'daki Kuzey İran Ermeni Kilisesi'nde düzenlenen yaklaşık 2 bin kişinin katıldığı ilk tören kilisenin içerisinde gerçekleşti. Törende, İran Ermenileri lideri Serksyan, Ermenice yaptığı konuumada, Türkiye devletinin Ermenilere yönelik siyasetini kınadı. Serksyan konuşmasında, Dink’in Ermeni davası ve Ermeni tarihini araştıran bir gazeteci olduğunu vurguladı.
Kilisenin avlusunda yapılan ikinci törende ise daha çok siyasi ağırlıklı konuşmalara yer verildi. Konuşmacılar, Hrant Dink'in Türkiye’de sevilen özgürlükçü bir gazeteci olduğunu ifade etti.
Kilise avlusunda yapılan törende Dink'in konuşmaları, hayatı ve cenaze merasiminden görüntülerden oluşan bir sinevizyon da gösterildi. Konuşmalardan sonra kilisenin bahçesindeki sözde Ermeni soykırım anıtına çiçek koyan ve mumlar yakan Ermeni cemaat, Türk bayrağını da ateşe verdi. Ayine katılanlar, Farsça ve Ermenice sloganlar da attı.


ALINTIDIR...

MaKaLeLe - avatarı
MaKaLeLe
Ziyaretçi
27 Ocak 2007       Mesaj #519
MaKaLeLe - avatarı
Ziyaretçi
HERŞEY SENİN ELİNDE..


Hayatını sen yönlendir; pişman olmazsın' Sinan Çetin'in yedi yılda tamamladığı 'Romantik', cuma günü gösterilmeye başlanan fragmanlarla seyirciyle buluştu.


Mart ayında gösterime girecek olan Sinan Çetin'in üzerinde çok uğraş verdiği filmi 'Romantik'in Okan Bayülgen'den Teoman'a uzanan ağır topları arasında dikkat çeken bir isim var; 2003 yılında film çekiminden sonra 62 yaşında hayata veda eden David Hemmings. 'Romantik'in setinde Hemmings ile yapılan son röportajı yayınlıyoruz

Sinan Çetin'in yedi yılda tamamladığı 'Romantik', bu cuma günü (26 Ocak) Türkiye çapındaki sinemalarda gösterilmeye başlanan fragmanlarla seyirciyle buluştu. Bu 'ön sevişmeden' sonra 2 Mart'ta vizyona girecek olan 'Romantik'in yılan hikayesine dönen çekim öyküsü aslında Çetin'in sinemaya bakış açısını da özetliyor: 'Filmler eskimez, mükemmeli bulana kadar üzerinde çalışırım '

Romantik'in senaryosu defalarca değişmiş. Bu yedi yıl içinde yeni çekimler yapılarak filme yeni sahneler eklenmiş. Teoman, Okan Bayülgen, Yasemin Kozanoğlu, Semih Sergen gibi sinema, tiyatro, televizyon dünyasının ünlü isimlerini bir araya getiren 'Romantik'in bir de dünya çapında sürprizi var: David Hemmings Michelango Antonioni'nin 1966 yapımı efsanevi filmi 'Blow-Up'ın başrol oyuncusu olan Hemmings'in aynı zamanda son filmi 'Romantik'.

Ne gariptir ki bu söyleşi de, 2003 yılında kalp krizinden hayatını kaybeden David Hemmings'in 'Romantik' filminin setinde yapılmış olan son röportajı.

1941 yılında doğan İngiliz oyuncu David Hemmings, henüz 13 yaşındayken televizyon dizileriyle kariyerine başladı. İlk büyük çıkışını 1966 yılında Michelangelo Antonioni'nin 'Blow-Up' filmiyle yaptı. Dünya sinema tarihine geçen bu filmden sonra Hemmings, Jean Luc Goddard'ın 'Barbarella' filminde Jane Fonda ile başrollerden birini paylaştı. Yaşamı boyunca 200'e yakın televizyon dizisi ve sinema filminde oynayan aktör, ünlü yönetmenlerin sıra dışı filmlerinde de rol aldı. Örneğin, Tony Scott'un yönettiği 'Spy Game' filminde Robert Redford ve Brad Pitt'le, Martin Scorsese'nin 'Gangs of New York' filminde Leonardo DiCaprio, Daniel Day Lewis ve Cameron Diaz ile Ridley Scott'un 'Gladyatör'ünde Russel Crowe ile birlikte oynadı. 'Romantik', 2003 yılında hayata gözlerini yuman Hemmgins'in son filmi

Sizce başarıya ulaşmanın formülü nedir? Kendinizi başarılı buluyor musunuz?

Tek bir gün için bile başarıya ulaşmak için bir ömür boyu çalışmak gerekir. 'Blow-Up' 47., 'Charge The Light' 52., 'Spy Game' kim bilir kaçıncı filmim. Ve büyük bir gururla söylüyorum ki 'Romantik' benim 174. filmim.

SİNAN ÇETİN İNANILMAZ BİR YÖNETMEN!

'Romantik'te nasıl bir karakteri canlandırıyordunuz?

Kendisini saklamış bir karakter. Sessizliği seçmiş ve zaten konuşma yetisi de yok. Onun perspektifinden hikayenin inanılmaz bağlantıları anlatılıyor. Oynadığım karakter geçmişinde yaşadığı olaylar nedeniyle çok rahatsız edilmiş, içine kapanmayı seçmiş bir tip. Böyle bir yönetmenle bu rolü oynarken çok heyecanlandım. Sinan Çetin inanılmaz bir yönetmen. Kesinlikle kendine has güzel bir çalışma oldu.

Gerçek hayattaki oğlunuz filmde yine oğlunuzu oynadı değil mi?

Evet. Bunu sürekli yapıyor! Beni sürekli takip ediyor (gülüyor). Nolan, 'Romantik'te benim gençliğimi oynuyor.

Hiçbir komedide rol aldınız mı?

Evet. Bazı komedi filmlerinde oynadım. O kadar çok film çekmişim ki oynamasam aslında komik olurdu. Ama genelde filmlerde ölürüm. Aslında komedi oynamak ölmekten çok daha zordur.

Sizi dünya çapında üne kavuşturan 'Blow-Up' filminde manken Verushka'nın fotoğraflarını çektiğiniz sahne, dünya sinema tarihinin en erotik sahnelerinden biri kabul edilir. 'Blow-Up'ın böylesine kült bir film olmasını neye bağlıyorsunuz.

Yönetmen Antonioni'nin olağanüstü hayal gücüne tabii ki Gerçeğin böylesine sorgulandığı bir başka film pek ender çekilmiştir. Bugün bile baktığınız zaman bu filmin 1960'larda çekildiğine inanmak mümkün değil. Birkaç yıl sonra dünyayı sarsacak 68 hareketinin öncüsü de sayılabilir bu film.

Sinema kariyerinizde oyunculuğun yanı sıra yönetmen ve yapımcı olarak da pek çok yapıtınız var. Yönetmenliği mi, oyunculuğu mu tercih edersiniz?

Değişir. Yönetmen olduğunda 'neden monitörün başında bekliyorum' dersin. Oyuncu olduğunda ise 'neden kameranın önünde oturuyorum da yönetmiyorum' dersin.

Bir aktörün yönetmenliği, sürekli empati yaptığı için zor olsa gerek...

Aslında katılmıyorum. Ben çalışılması en kolay insanlardan biriyimdir. Bir yönetmene fikir süren oyuncuların ne kadar rahatsız edici olduklarını bilirim. Fakat bana gelip 'bunu da denesek mi?' dediklerinde 'Tamam. Bir deneriz diyorum.'

EĞLENCELİ İNSANI SEVERİM

Arkadaşlarınızı eğlendirmeyi ve küçük illüzyon oyunlarını seviyorsunuz. İllüzyona nereden merak sardınız?

Eğlenmeyi ve eğlendirmeyi çok sevdiğim için. 50 yıldır bu sektörde bir sürü inanılmaz insanla tanıştım. Geçirdiğim her anı seviyorum. Hiçbir film setinde olmaktan pişman olmadım. Her filmimde geçirdiğim her dakikaya aşık oldum diyebilirim rahatlıkla

Dünyanın en ünlü oyuncularıyla birlikte kamera karşısına geçtiniz. Birlikte çalıştığınız sanatçılarla sorunlar yaşadığınız oldu mu?

Umarım onlara sorduğunuzda size, 'David'le tanışmak eğlenceli bir deneyimdi' diyeceklerdir. Hayatım boyunca kimseye kaba davranmadım.

En sevdiğiniz aktris kimdir?

Hepsini seviyorum fakat aralarında en komiği Jane Fonda'dır. Kesinlikle eğlenceli ve neşeli bir karakter. Ciddi insanları çok sevmiyorum.

Sizce hayat nedir?

Buna minik bir öykü ile yanıt vereyim: Benim bir guru olduğumu ve yüksek bir dağın doruğunda oturduğumu düşünün. Siz de o dağa tırmanıyorsunuz. Benim bulunduğum noktaya ulaştığınızda guruya hayatın anlamını soruyor ve şu cevabı alıyorsunuz: 'Benim neden burada 20 senedir oturduğumu zannediyorsun? Bunu ben de bilmiyorum.' Hayat, ne yöne gitmeniz konusunda bir fikriniz yokken bir yön seçmektir. Hayat seçtiğiniz yöndür. Kendimizi düzene sokmaya çalıştıkça hayatın eğlencesinden uzaklaşıyoruz. İstediğin zaman sigara, istediğin zaman içki iç Arabana atlayıp bas gaza, dünyanın istediğin köşesi senin olsun Kısaca yaşamı sen yönlendir. Ben bütün hayatım boyunca bunu uyguladım ve yaşadığım hiçbir andan pişmanlık duymadım.
MaKaLeLe - avatarı
MaKaLeLe
Ziyaretçi
27 Ocak 2007       Mesaj #520
MaKaLeLe - avatarı
Ziyaretçi

AVRUPADA TRAFİK SORUNU NASIL ÇÖZÜLDÜ??

Avrupa trafik derdine nasıl çözüm buldu? İşte Londra, Atina, Barcelona gibi önemli kentlerin yasalar ve yüksek teknoloji sayesinde geldiği seviye...



Trafik sadece İstanbul'un değil Avrupa'nın da en büyük dertlerinden. Londra, Atina, Barcelona gibi önemli merkezler yasalar ve yüksek teknoloji sayesinde bu soruna büyük oranda çare buldu.

Birleşik Krallık nüfusunun yüzde 12'sini oluşturan Londra, Birleşik Krallık'taki ulaşımın merkezi. Birleşik Krallığı ziyaret eden turistlerin yüzde 50'si Londra'dan geçmekte ve yurtiçi tren yolculuklarının yüzde 70'i de Londra'da başlıyor veya bitiyor. Bu sebepten Londra ulaşım ağının performansı yurtiçi ulaşımın etkinliğini doğrudan etkiliyor. Büyük Londra Meclisi (GLA) ve hükümet, Londra'nın seçimle başa gelen ilk Belediye Başkanı Ken Levingson'un yönetimi ele aldığı 2000 yılında şehrin yol ulaşım krizini çözmek için Londra'ya ayrılan ulaşım fonunu iki katına çıkardı. Londra için Ulaşım (TfL-Transport for London) bu ek sermayeyi, politikalar belirleyerek, Londra'da yaşanan krizin giderilmesi ve TfL bünyesindeki ulaşım idarelerindeki eksikliği azaltmak üzere gerekli yatırımlar yapılması için kullandı. Bu yatırımların başında Trafik Sıkışıklığı Vergisi uygulaması, toplu taşımacılığı geliştirmek ve izinsiz park etmeyi caydırıcı çalışmalar dikkat çekti.

MERKEZE
GİRİŞ 8 STERLİN
Merkez Londra ve çevresinde trafik tıkanıklıklarını azaltmak amacıyla, 17 Şubat 2003'de uygulanmaya başlanan Trafik Sıkışıklığı Vergisi büyük başarı elde edince Londra, trafik sıkışıklığını esaslı bir şekilde azaltan dünyadaki ilk büyük şehir oldu. Şehir merkezinde yüzde 20'lik bir trafik azalması yaşandı. Trafik dolayısıyla yaşanan gecikmelerde yüzde 30'luk bir azalma kaydedildi. Uygulamaya göre Londra ulaşım ağını oluşturan içiçe geçmiş altı bölgenin, en içteki ikisine yayılan kesimi, pazartesi- cuma günleri arasında sabah 07.00 ile akşam 18.30 arasında kullananlar 8 sterlin ödüyor. Trafik Şıkışıklığı Vergisi uygulandığı merkez bölgede Londra'nın 7.5 milyon olan tüm nüfusunun 136 bini ikamet ediyor. Merkezdeki araçların plakaları, 180'i sınırda olmak üzere yerleştirilen 230 CCTV kamera ile kaydediliyor. Ücret ödemeyenlere 100 sterlin ceza veriliyor, ceza 14 gün içinde ödenirse 50 sterline düşürülüyor. 28 günde ödenmezse 150 sterline çıkarılıyor. TfL, gelirlerinin yüzde 36'sını bu cezalardan sağlıyor.

TRAFİKTE 500 BİN ARAÇ...
Uygulamanın ilk iki gününde trafikte müthiş azalma farkedildi. Merkezde ikamet eden 45 bin kayıtlı aracın yanısıra ilk günde 190 bin araç ödeme yaparak bölgeye girdi. Ödeme yapmayan 10 bin kişi para cezası aldı. 20 bin olan otobüs sayısına Trafik Şıkışıklığı Vergisi uygulamasının ilk günü 300 otobüs daha eklendi. Ödeme dışında tutulan motosiklet, ambulans, itfaiye gibi diğer araçlarla trafikte 500 bin civarındaki aracın merkez Londra trafiğini oluşturduğu tahmin ediliyor. Bir yılın sonunda ödemeli bölgeye giren araç sayısında 60 bin kadar azalma görülürken, ulaşımda motosiklet ve bisiklet kullananların sayısında artış olduğu saptandı. Benzer bir uygulama İsveç'in başkenti Stockholm'de de var. 2006 ocak ayında yürürlüğe giren uygulamaya göre otomobiller 2 sterlin, motosikletlerse bunun sekizde birini ödüyor, ödememe cezası ise 5 sterlin.

Benzer Konular

28 Ekim 2016 / ThinkerBeLL İletişim Bilimleri
20 Ekim 2015 / Jumong Genel Mesajlar
24 Ekim 2008 / CrasHofCinneT Bilgisayar
18 Kasım 2010 / ThinkerBeLL X-Sözlük
21 Şubat 2010 / ThinkerBeLL Bilim ww