Arama

Gastro Özofageal Reflü (Mide Reflüsü)

Güncelleme: 14 Mayıs 2011 Gösterim: 63.320 Cevap: 5
NihLe - avatarı
NihLe
Ziyaretçi
14 Aralık 2006       Mesaj #1
NihLe - avatarı
Ziyaretçi
Bu maddedeki yazılar yalnızca bilgi verme amaçlıdır. Yazılanlar, doktor uyarısı ya da uzman önerisi değildir.

Sponsorlu Bağlantılar

Stresli bir hayatın getirdiği reflü hastalığı son yıllarda o kadar çok arttı ki artık çocuklarda bile görülüyor. Ses kısıklığı, kuru öksürük, boğaz yanması gibi belirtileri olan reflü tedavi edilmezse, kanser riski taşıyor. Politikacı, bürokrat, gazeteci, sanatçı, bankacı, borsacı ve öğretmenler, reflü adayları. Son yıllarda adını sıkça duyduğumuz reflü hastalığı aslında bir yetişkin hastalığı olmasına rağmen çocuklarda bile görülüyor. Strese bağlı olduğu için 'medeniyetin bedeli' olarak nitelendirilen reflü, her 100 kişiden 15-20'sinde görülüyor. Tedavi edilmediği taktirde, hastaların hayat kalitelerini olumsuz yönde etkileyen midenin adı duyulmamış yeni düşmanı reflü, daha çok stresli ortamda çalışan kişilerde yoğun olarak görülüyor. Hastalık, midenin giriş kapısının fonksiyonunun bozularak, mide asidinin yukarıya doğru geri kaçmasıyla ortaya çıkıyor. Zaten Reflü adı da buradan geliyor. Reflü'nün kelime anlamı, geri kaçış demek.

Stres en büyük nedeni
Reflü hastalığının böylesine sık görülmesinin en önemli nedeni, moda tabiriyle stres. Stres yoğun mesleklerde çalışanlar, risk grubunda yer alıyorlar. Yaşam biçimine dikkat etmeyenler, alkol, çay ve sigaradan vazgeçemeyenler ile kilolu kişiler, reflü adayı olarak tanımlanıyor. Reflü tanısının konulabilmesi için belirtilere dikkat etmek önem kazanıyor. Tedavinin ilk basamağında diyet, yaşam biçiminin düzeltilmesi ve daha sonra da ilaç tedavisi geliyor. İkinci basamak tedavide ise, eğer reflü sonucu hasta, çok fazla ilaç kullanıyor ve şikâyetleri bir türlü geçmiyorsa, son olarak ameliyata başvuruluyor. Reflü'nün ilaçla tedavisi, en az sekiz hafta sürüyor. Reflü'nün teşhis edilebilmesi için endoskopi, en doğru yöntem.

Belirtileri
Reflü, herkeste zaman zaman görülebiliyor. Ancak yemeklerden sonra ortaya çıkan ve günde 10-15 kez tekrarlayan bu durum, kişiyi rahatsız edecek boyutlara ulaştığında hastalık olarak kabul ediliyor. Hastalar, sıklıkla mide yanması şikâyetiyle doktora başvuruyor. Bunun yanı sıra; göğüste yanma ve ekşime, boğaza doğru acı su gelmesi, ağız kokusu gibi yakınmalar gelişiyor. Reflü bazen nefes alma güçlüğü yüzünden astımla karıştırılıyor, bazen göğüs ağrısı yapıp, “kalp” endişesi yaşatıyor. Özellikle yemeklerden sonra ve tok karnına yatıldığında geceleri rahatsız eden şişkinlik, geğirme ve boğulma, göğüste takılma ve sıkışma hissiyle birlikte kalbe baskı ve çarpıntı hissedilebiliyor, derin nefes almada güçlük çekilebiliyor. Reflü; diş minesi kaybı, ses kalınlaşması, kronik sinüzit, larenjit, hatta astım gibi değişik tablolarla da ortaya çıkabiliyor.

Tedavi yöntemleri
Yaşam alışkanlıkları değiştiriliyor: Eğer kişi şişmansa ve özellikle karın çevresindeki kilolar fazlaysa, öncelikle kilo vermesi sağlanıyor. Beslenme alışkanlıkları düzeltilerek sigara ve alkol kullanımı, kahve, gazlı içecekler ve yağlı besinlerin tüketimi azaltılıyor. Hastaya yatak başını yükseltmesi, yatmadan önce yemek yememesi, sıkı korse ve kemerli pantolon kullanmaları öneriliyor.

İlaç tedavisine başvuruluyor: Reflü yakınması olan hastalarda ilaç tedavisi çok önemli bir yer tutuyor. İlaç tedavisi yemek borusunu koruyarak mide asiditesini bastırıyor. Böylece hastaların çoğunda, reflünün yarattığı şikayetler önlenebiliyor. Ancak başlangıçta mutlaka uygulanan ilaç tedavisi, reflü şikâyeti olanların yüzde 80’ini rahatlatmakla birlikte, hastalığın kökeni olan mekanik bozukluğu ortadan kaldırmıyor ve tamamen tedavi etmiyor.

Son çare cerrahi tedavi: Medikal tedavi ile hastaların şikâyetleri geçmiyorsa ya da kanama ve darlık gibi komplekasyonlar varsa, cerrahi tedaviye başvuruluyor. Reflü, özellikle mide fıtığıyla birlikte görüldüğünde yaşam kalitesini çok etkiliyor. Cerrahi tedavi, reflünün mekanik kökenini ortadan kaldıran tek yöntem
Alıntıdır

Son düzenleyen Daisy-BT; 11 Ekim 2009 03:48
NihLe - avatarı
NihLe
Ziyaretçi
14 Aralık 2006       Mesaj #2
NihLe - avatarı
Ziyaretçi
REFLÜ NEDİR?
Halk arasında Mide Reflüsü olarak bilinen Gastro Özofageal Reflü hastalığı mide içeriğinin yemek borusuna geri kaçmasıdır. Reflü, asitli mide içeriğinin yemek borusuna gelmesi ve uzun süre temas etmesiyle yemek borusunun asitten kendini koruma özelliğinin yok olmasından kaynaklanır. Erişkinlerin yaklaşık %20'sinde reflü görülmektedir.

Sponsorlu Bağlantılar
Ad:  reflü1.jpg
Gösterim: 1994
Boyut:  20.6 KB

Mide içeriği midenin salgıladığı hidrojen iyonu nedeniyle belirgin derecede asittir. Eğer onikiparmak barsağından mideye doğru safra geri akımı varsa mideden yukarı çıkan içerik hem asit hem de safra içerir. Alkali özellikli olan safra da mide asidi gibi yemek borusunun tahrişine neden olur. Reflü hastalığı, asitli ve/veya safralı mide içeriğinin yemek borusuna gelmesi ve uzun süre temas etmesiyle yemek borusunun kendini asitten ve/veya safralı mide içeriğinden koruyamaması nedeniyle oluşur.

Yemek borusunun alt ucunda mide içeriğinin yemek borusuna geçişini engelleyen bir kapak mekanizması vardır. Reflü hastalarında en sık görülen özellik bu mekanizmanın gevşekliğidir. Bu durum sıklıkla mide fıtığıyla birlikte yaşanır. Mide boşalım bozukluğu ya da bozulmuş yemek borusu hareketi bu hastalığı tetikleyen diğer nedenlerdir.

Yemek borusunun alt ucunda mide içeriğinin yemek borusuna çıkmasını engelleyen iki mekanizma vardır.

KELEPÇE MEKANİZMASI
Kelepçe mekanizması, mide içeriğinin yemek borusuna çıkmasını kasların bir kelepçe gibi sıkılmasıyla engeller. Sağlıklı bir kelepçe mekanizması şu şekilde işler;

Ad:  reflü2.jpg
Gösterim: 2027
Boyut:  34.8 KB

KAPAK MEKANİZMASI
Kapak mekanizması, mide içeriğinin yemek borusuna çıkmasını kasların bir kapak gibi kapanmasıyla engeller. Sağlıklı bir kapak mekanizması şu şekilde işler;

Ad:  reflü3.jpg
Gösterim: 1764
Boyut:  34.8 KB

REFLÜ ŞİKAYETLERİ NELERDİR?
  • Hastalarımızın en sıklıkla başvurduğu şikayet mide yanmasıdır.
  • Bunun yanında göğüste yanma ve ekşime,
  • Ağıza gelen acı bir tat,
  • Ağız kokusu,
  • Özellikle yemeklerden sonra ve tok karna yatıldığında geceleri rahatsız eden şişkinlik, geğirme ve boğulma hissi
  • Göğüste takılma ve sıkışma hissiyle birlikte kalbe baskı ve çarpıntı hissedilebiliyor.
  • Derin nefes almada güçlük çekilebiliyor.
  • İleri aşamalarda da;
  • kronik farenjit,
  • kronik sinüzit,
  • alerjik astım
  • ve diş çürüklerine gidilen bir süreç yaşanabiliyor.
REFLÜ ŞİKAYETLERİ BAŞKA HANGİ HASTALIKLARI CAĞRIŞTIRIR?
Hazımsızlıkla İlgili Olan Şikayetler
Şişkinlik, geğirme, midede yanma ve hazımsızlık hissi
safra kesesi taşı olan insanlarda
Ülseri olan insanlarda
Gastriti olan insanlarda
görülebilir.

Kulak Burun Boğaz Hastalıkları İle İlgili Olan Şikayetler
Kronik farenjit
Kronik sinüzit
Ses kısıklığı
Kronik tahriş öksürüğü

Gögüs Hastalıkları İle İlgili Olan Şikayetler
Alerjik astım
Kronik öksürük

Kalp Hastalıkları İle İlgili Olan Şikayetler
Çarpıntı
Kalpte sıkıntı hissi
reflunedir.com

Son düzenleyen NihLe; 24 Şubat 2007 10:39
Hi-LaL - avatarı
Hi-LaL
Ziyaretçi
21 Şubat 2008       Mesaj #3
Hi-LaL - avatarı
Ziyaretçi
Reflü Tedavisinde Bir İlk - Plicator Yöntemi


Reflü Nedir?

Halk arasında Mide Reflüsü olarak bilinen Gastro Özofageal Reflü hastalığı mide içeriğinin yemek borusuna geri kaçmasıdır. Reflü, asitli mide içeriğinin yemek borusuna gelmesi ve uzun süre temas etmesiyle yemek borusunun asitten kendini koruma özelliğinin yok olmasından kaynaklanır. Reflü bir yandan yanma, ağıza acı ekşi sıvı gelmesi, gıcık öksürüğü, ses kısıklığı, ağız kokusu, göğüs ağrısı gibi yaşam kalitesini bozan belirtiler verirken bir yandan da uzun dönemde yemek borusu kanseri riskini belirgin derecede artırıyor.
Gastro Özofageal Reflü (Mide Reflüsü)

Günümüzün önemli sağlık sorunlarından biri olan reflünün tedavisi artık mümkün.Reflü asit ağırlıklı mide içeriğinin yemek borusuna geri kaçmasından kaynaklanan ve günümüzün önemli sağlık sorunlarından biri.

Reflünün ameliyatsız tedavisi için dünya'da 5 yıl önce kullanılmaya başlanan Plicator teknolojisi sayesinde 15 dakika içinde Reflü'den kurtulmak mümkün olabilecek. Bu yeni tedavi Türkiye'de ilk kez Kadıköy Şifa Sağlık Grubu içinde Op. Dr. Levent Eminoğlu tarafından uygulanmaya başlandı.


Erişkin nüfusunun yaklaşık %20’sini etkileyen Reflü, eğer erken dönemde saptanırsa, ilaç tedavisi ve yemek alışkanlıklarının düzenlenmesiyle kontrol altına alınabiliyor.

Ancak mide kapağında gevşeklik ya da mide fıtığı gibi kökende yapısal bir sorun var ise, reflü sürekli hale gelebiliyor ve bu durumda ilaçlar sadece geçici rahatlıklar sağlayabiliyor. Endoskopik bir tedavi yöntemi olan Plicator bu hastalarda önemli bir sağaltım seçeneği oluşturuyor.

Daha önce geliştirilen 4 endoskopik reflü sağaltımı yöntemi,yemek borusu mide bileşkesinin emilemeyen maddelerle güçlendirilmesi,(Gatekeeper,Enteryx) yüzeysel dikiş konulması(Endocinch) ya da mide kapak mekanizmasının etrafındaki kas mekanizmasının elektro frekans yöntemi ile yakılarak oluşan iyileşme dokusunun bu bölgeyi daraltması (Stretta) ilkesine dayananıyordu.
Fakat bu yontemlerin hepsinde karşılaşılan yan etkiler ya da tedavinin etkisinin düşüklüğü gibi nedenlerle Reflü’de terk ediliyor. 5 yıllık izlem sonuçları yayınlanan Plicator yönteminin ise uzun dönemde etkinliğini koruduğu kanıtlandı.
Süreğen (kronik) reflü sağaltımında altın standart olan laparoskopik reflü cerrahisinde 900 e yaklaşan seri ile bu konuda Türkiye nin en deneyimli cerrahlarından Op. Dr. Levent Eminoğlu, Plicator teknolojisinin başarısını cerrahi onarım ilkelerinin endoskopik olarak uygulanmasına bağlıyor.

Op. Dr. Eminoğlu, Plicator yöntemini Reflü'den uzun süredir yakınan, ilaçtan fayda görmeyen ya da fayda görse de ilaç kullanımı sonrası yakınmaları tekrarlayan hastalar için öneriyor. Bu teknolojinin uygulanması için hastaların mide fıtığının en fazla 3 cm olması, ileri dönem yemek borusu hasarı olmaması ve hastaların 18 yaşından büyük olması gibi koşullar bulunduğunun ise altını çiziyor.
Plicator, endoskopik olarak (ağızdan girilerek) ameliyatsız ve genel anesteziye gerek olmadan uygulanan bir yöntem. Mide içinden kapak mekanizmasının açılmış bölgesine tam kat dikiş konularak onarım yapılıyor. Uygulama yaklaşık 15 dakika sürüyor. Sonrasında 2 saat kadar dinlendirilen hasta evine gidebiliyor ve bir sonraki gün normal yaşamına dönebiliyor.
Son düzenleyen Pasakli_Prenses; 25 Aralık 2008 01:12
karayel - avatarı
karayel
Ziyaretçi
6 Eylül 2008       Mesaj #4
karayel - avatarı
Ziyaretçi
BOĞAZ REFLÜSÜ ( Laringofarengeal Reflü)

Gastro Özofageal Reflü (Mide Reflüsü)

Mide, kendisine gelen yiyecekleri sindirebilmek için asit salgılar. Mide içeriğinin ve sıvısının mide dışına çıkmaması için var olan kapakçık sistemi mide sıvısının mideden dışarı kaçağını önlemeye çalışır.

Mide ile yemek borusu arasındaki kapakçık (alt özofagus sfinkteri) uygun çalışmadığı zaman, midenin asitli içeriği yukarıya yemek borusuna doğru kaçar. Buna "Gastroözofageal reflü (GÖR)" denir. Yemek borusu ile boğaz arasındaki kapakçık (üst özofagus sfinkteri) çalışmadığı zaman ise, mide içeriği aside, mide içeriğine ve safraya karşı çok daha hassas olan boğaza ve larinkse yani ses tellerine kadar ulaşır. Bu duruma ise, "Laringofaringeal reflü (LFR)" adı verilir. Bu reflü yaygın olarak bilinen mide reflüsundan farklıdır. Boğazda olan üst reflü gün içinde ve ayakta daha fazla iken, mide reflüsü yatarken daha sık ve rahatsız edicidir. LFR gelişiminde gırtlak ve yutak dokularının hassas yapısı ve bazı sinirsel refleksler, yemek borusu hareketleri de önemli role sahiptirler.
Reflüye bağlı ses problemleri ya asidin doğrudan irritatif etkisiyle ya da boğaz, gırtlak ve boyun kaslarının aside karşı refleks olarak kasılması ve sertleşmesiyle ortaya çıkar.
Avrupa popülasyonunun yaklaşık %30'unun reflü şikayeti olduğu bilinmektedir. Boğazda olan bu reflü nadir değildir ve KBB Polikliniklerine başvuran her 10 hastadan birinde görülmektedir. Ayrıca ses problemleri nedeniyle KBB Hastalıkları uzmanına başvuran hastaların en az %50'sinde LFR'nin ses probleminin ana veya yardımcı nedeni olduğu belirtilmektedir.
Hastalıkta sıklıkla karşılaşılan problemler;
-Ses kısıklığı, seste kabalaşma, ses problemleri
-Kronik öksürük, inatçı öksürük
-Geniz akıntısı
-Boğaz temizleme
-Boğazda takıntı hissi, yabancı cisim hissi
-Yutma problemleri
-Ağızda acı/ kötü tat
-Nefes almada zorluklar
-Ağız kokusu
-Kulağa yansıyan ağrı
-Ağza acı su gelmesi, göğüs ağrısı, mideden asit gelmesi, hazımsızlıktır.
TANI VE TEDAVİ:
Tanı koymak her zaman kolay değildir. Çünkü hastaların şikayetleri bu hastalığa spesifik olmamaktadır. Öncelikle hastalardan ayrıntılı bir hikaye alınmalı, beslenme biçimleri, hayat tarzları, vücut kitle indeksleri, sigara, alkol, çay, kahve alışkanlıkları, mideye dokunan ilaç kullanımları, akşam yemeği ile yatış arası süre, çikolata, kuruyemişler, acı, sirke, acılı soslar, yağlı, şekerli beslenme alışkanlıkları, stres ve stresle baş edebilme durumları ve hatta dar kemer ve giysi kullanımları sorgulanmalıdır. Hastalarımızın daha önceki mide hastalıkları, bu hastalıklara yönelik kullandıkları ilaçlar ve geçirdikleri cerrahi operasyonlar da yine bilmemiz gereken noktalardır.
Videolarengoskopi bize reflü hakkında en çok bilgi veren görüntülü endoskopi sistemidir. Bunlar fiberoptik endoskopi veya videolarengoskopi ile üst solunum ve sindirim yollarının görüntülenerek değerlendirilmesidir. Bu sistem mide endoskopisine benzemez. Kameralı endoskoplarla boğazdan, gırtlaktan ve ses telleri ile yemek borusu başlangıç yerinden kayıtlı görüntüler elde edilir
Kesin tanıda iki problu asit ölçüm çalışmalarına da başvurulmaktadır.
Maalesef LFR zor tanı konulan, düzenli tedavi alamayan bir hastalık olma özelliği taşımaktadır. Son yıllardaki tıptaki baş döndürücü gelişmelere teknolojik dönüşümün de eşlik etmesi sonrası LFR, önümüzdeki yıllarda ismini çok daha fazla duyuracak bir hastalık olacaktır. Hatalı beslenme tarzları ve yaşam şekillerine eklenen yoğun stres sonucu bu hastalık da görülme sıklığını artıracaktır.

LFR birçok hastalığın oluşumunda suçlanmaktadır: Bunlardan en önemlileri;
-Astım,
-Mikroaspirasyonlar (solunum yollarına asit ve mide içeriğin kaçışı),
-Akciğer hastalıkları,
-Hava yolu daralması (larengeal stenoz),
-Uykuda solunumun durması ile kendini gösteren tıkayıcı uyku apnesi,
-Ataklarla seyreden larengospazm,
-Gırtlak kanseri,
-Ani bebek ölüm sendromu,
-Kronik sinüzit,
-Kronik farenjit olarak sıralanabilir. Kronik farenjiti tedavisi olmayan bir hastalık olarak sayılmamalı, mutlaka bu hastalarda reflü varlığı sorgulanmalıdır.
Diyetin düzenlenmesi bu hastalığın sadece tedavisinde değil, aynı zamanda tekrarlamamasında da çok önemli bir yere sahiptir. Günümüzün modern yaşam biçiminde artık geçici, haftalık, aylık, mevsimlik dietler yerine doğru beslenme biçimini kendi hayat tarzımız olarak benimsememiz gereklidir. Bu öneriler ise;
-Yatmadan 3 saat önce herhangi bir gıda yememek/ içmemek (su dışında),
-Aşırı yemekten kaçınmak ve yemeklerden sonra hemen yatmamak,
-Kızartılmış gıdalardan uzak durmak,
-Alkol, kahve, çay, çikolata ve asitli içeceklerden kaçınmak,
-Rahatsız ettiği bilinen yiyecekleri tüketmemek olarak özetlenebilir.
Yatarken yatak başın 10-15 cm yükseltilmesi gerekir. Burada çift yastıkta yatmak değil, yatak başının yükseltilmesi amaçlanmaktadır. Dar giysilerden ve sıkı kemerden kaçınmalıdır. Sigara, alkol kullanılmamalı; ideal kilo korunmalıdır. Ayrıca karın bölgesini aşırı sıkan kıyafetlerden kaçınılmalıdır. Ek olarak:
-Yemeklerden hemen sonra yatmaktan ve eğilmekten kaçınmak,
-Aspirin gibi mideye dokunan ilaçları zorunluluk yoksa kullanmamak,
-Yoğun stresden kaçınmak veya stresle başa çıkma sanatını öğrenmek,
-Karın solunumu yapmak,
-Sık ve az miktarda öğünlerle beslenmek,
-Kafein ve nikotinden uzak durmak,
-Domates ve domates sosu içeren yiyecekler, acılı yiyecekler, ananas, sirke ve turunçgilleri ölçülü tüketmek,
-Çikolata, kuruyemişler, mentol ve alkollü içecekler alt yemek borusu kapakçığını bozar, bunlardan da uzak durmak,
-Yağlı yiyeceklerden kaçınmak,
-Tam yağlı süt yerine yağı azaltılmış veya yağsız süt ve süt ürünlerini tercih etmek sayılabilir.
Doç. Dr. Erkan Tarhan
Memorial KBB Bölümü
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
20 Ekim 2009       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Reflü

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Git ve: kullan, ara
Mide asitinin mideden yemek borusuna kaçmasına denir.Hastalığın gerçek adı Gastro Özofageal Reflü'dür. Genelde yemek borusundaki bir fıtık veya kapakçığın zayıflığı reflüye neden olur. Stres,gazlı içecekler, çay ve kahve türü içecekler reflüyü arttırır.
Reflü hastalarında sürekli ağızdan gaz çıkarma, yemek borusunda yanma hissi, gögüste yanma ve agrı hissi görülür. Kalp şikayetleriyle karışabilir.
Kesin tedavisi henuz bulunmamakta, yardımcı tedaviler uygulanmaktadır. Tedavisinde ilaç veya proton pompası inhibitörleri kullanılıp asidik ortam nötrlenmeye çalışılır. Ameliyatı eskiden riskli olmakla birlikte günümüzde çok büyük bir başarı ile gerçekleştirilebilmektedir. Yatak başını 30cm yükseltmek, bir başka deyişle yatak başının 15-30 derece arasında yükseltilmesi gerekmektedir. Yatmadan 3 saat önceye kadar bir şey yememek, mideye dokunan yiyecekleri (çikolata, yağlı yiyecekler, soslar vb.) yememek etkili geçici çözümlerdir.
Erişkinlerin yaklaşık %20'sinde reflü görülmektedir. Reflü tedavi edilmediği takdirde uzun süre sonunda barret denilen oluşumlara, onun ardından da boğaz kanserine yol açmaktadır. Reflü %20'sinde görülse bile genellikle her insanda çok nadir olmaktadir. Bu dogal bir şeydir. reflü kısa süreli hastalıktır
pesimist - avatarı
pesimist
Ziyaretçi
14 Mayıs 2011       Mesaj #6
pesimist - avatarı
Ziyaretçi
Reflünün tedavi süresi kısaldı

Laparoskopik reflü ameliyatlarının mutlaka bu konuda deneyim sahibi uzman hekimler tarafından yapılması gerektiğine dikkat çeken uzmanlar, mide fıtığının reflüye eşlik ettiği hastalarda öncelikli seçeneğin ameliyat olduğunun altını çiziyor.
Reflü tedavisinde sık kullanılan yöntemlerden birinin cerrahi olduğunu belirten Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Metin Çakmakçı, “Mide fıtığı olmayan hastalarda öncelikle tıbbi tedavinin denenmesi gerekiyor. Tıbbi tedavi ile yakınmaları geçmeyen veya tedavinin iyi gelmesine karşın, tedaviyi bıraktıktan sonra yakınmaları tekrar başlayan hastaları da ameliyat etmek gerekebiliyor.

Cerrahi tedavi uygulamaları

Genç, aktif bir yaşam süren ve uzun süreli ilaç kullanmayı yeğlemeyen hastalarda da ameliyatı düşünmek gerekiyor. Kullanılan ilaçların yan etki oluşturduğu hastalar da ameliyat planlamasının uygun olacağı diğer bir grup. Çünkü ilaç, ömür boyu kullanılması gereken bir tedavi yöntemi. Bu yüzden cerrahi tedavi, mide reflüsünün en etkin tedavisi oluyor” diyor.
Bu ameliyatların uzun süredir laparoskopik yöntemlerle yapılabildiğini böylece hastanın hastanede kalma ve işe dönme süresinin çok daha kısa olduğunu ifade eden Prof. Dr. Metin Çakmakçı sözlerine şu şekilde devam ediyor:
“Ameliyat sırasında laparoskopik olarak fıtıklaşan mide, bulunması gereken yere geri çekiliyor. Sağlıklı bireylerde yemek borusu göğüs boşluğu ve mide, karın içerisinde bulunuyor. Yemek borusunun içinden geçtiği ve bu iki yapının birleştiği alanı saran hiyatus da yemek borusu ile mide arasında bir kelepçe mekanizması oluşturuyor. Bu ameliyatla anatomisi bozulmuş hiyatus onarılıyor. Yemek borusu ile midenin birleşim alanı çevresine midenin kendisi sarılarak anatomi onarılıp, hastanın reflüsü engelleniyor.”

Ameliyat, hangi reflü hastalarında uygulanıyor?

Her reflü hastası elbette ameliyat olabilir ama esas önemli nokta hangi hastada ameliyatı tercih etmek gerektiği. Prof. Dr. Metin Çakmakçı, bu konuda hastanın hikayesi ve fizik muayenesinin önemli olduğunu vurguluyor. Çakmakçı şu şekilde devam ediyor:
“Ayrıca yapılacak endoskopi ile reflünün ciddiyetini saptamak ve eşlik eden mide fıtığı olup olmadığını anlamak da gerekiyor. Bazı hastalarda 24 saatlik asit ölçümü de yapılarak tedavinin seçiminde yol gösterici olabiliyor. “
Hasta, ameliyatın ertesi günü hafif ve sıvı ağırlıklı olmak üzere beslenmeye başlayabiliyor. Hastaların bir bölümünde ameliyattan sonra yutma güçlüğü meydana gelebiliyor ama bu durum kısa sürede geçiyor. Tamamen normal beslenme ise ortalama 5 – 7 gün arasında gerçekleşiyor.
Prof. Dr. Metin Çakmakçı hastanın, ameliyattan sonra istediği her şeyi, hatta reflüyü tetikleyen yiyecekleri bile yeniden yemeye başlayabildiğini belirtiyor.

Benzer Konular

4 Ekim 2017 / GusinapsE Tıp Bilimleri
13 Eylül 2014 / 0yqmr0 Soru-Cevap
20 Nisan 2013 / Misafir Soru-Cevap
25 Eylül 2011 / Misafir Soru-Cevap
26 Nisan 2013 / _Yağmur_ Taslak Konular