Arama

Michael Faraday

Güncelleme: 18 Ağustos 2018 Gösterim: 49.274 Cevap: 7
virtuecat - avatarı
virtuecat
Ziyaretçi
2 Ekim 2006       Mesaj #1
virtuecat - avatarı
Ziyaretçi

Faraday Michael

Ad:  Faraday Michael2.jpg
Gösterim: 3645
Boyut:  41.7 KB

(d. 22 Eylül 1791, Newington, Surrey - ö. 25 Ağustos 1867, Hampton Court, Surrey, İngiltere)
Sponsorlu Bağlantılar
İngiliz fizikçi ve kimyacı.

19. yüzyılın en büyük bilim adamlarından biri olan Faraday, elektromagnetik indüklemeyi, diyamagnetizmayı ve magnetik alanın ışığın kutuplanma düzlemini döndürdüğünü bulmuş, elektrolizin temel yasalarını ortaya koymuş, klor gazını ilk kez sıvılaştırmayı başarmış, elektrik motorunu ve dinamoyu icat etmiştir. Faraday’m deneysel ve kuramsal bulguları James Clerk Maxwell’in ortaya koyduğu elektromagnetizma kuramına temel oluşturmuştur.

Gençliği.


Faraday’m babası Ingiltere’nin kuzeyinden 1791 başında Newington köyüne (bugün Güney Londra’nın bir bölümü) iş aramak amacıyla gelmiş bir demirci idi. Annesi, Faraday’m zorluklarla dolu çocukluk döneminde ona duygusal yönden büyük destek olmuş sakin ve akıllı bir köylü kadındı. Babaları çoğu zaman hasta olan ve sürekli bir iş bulmakta güçlük çeken Faraday ve üç kardeşinin çocukluğu yarı aç yarı tok geçti. Aile, Sandemancılar adlı küçük bir Hıristiyan tarikatının üyesiydi. Faraday yaşamı boyunca bu inançtan güç almış, doğayı algılama ve yorumlamada bu inancın etkisi altında kalmıştır.

Faraday çok yetersiz bir eğitim gördü; bütün eğitimi kilisenin Pazar Okulu’nda öğrendiği okuma yazma ve biraz hesaptan ibaretti. Küçük yaşta gazete dağıtıcısı olarak çalışmaya başladı, 14 yaşında ciltçi çırağı oldu. Ciltlenmek üzere getirilen kitapları okuyarak bilgisini genişletmeye başladı. Encyclopcedia Britannica'mn üçüncü baskısındaki elektrik maddesinden özellikle etkilendi. Eski şişeler ve hurda parçalardan yaptığı basit bir elektrostatik üreteçten yararlanarak deneyler yapmaya başladı. Gene kendi yaptığı zayıf bir volta pilini kullanarak elektrokimya deneyleri gerçekleştirdi.

Londra’daki Kraliyet Enstitüsü’nde Sir Humphry Davy tarafından verilen kimya konferansları için bir bilet elde etmesi Faraday’m yaşamında dönüm noktası oldu. Konferanslarda tuttuğu notlan ciltleyerek iş isteyen bir mektupla birlikte Davy’ye gönderdi. Bir süre sonra laboratuvara yardımcı olarak giren Faraday, kimyayı çağının en büyük deneysel kimyacılarından biri olan Davy’nin yanında öğrenmek fırsatını elde etmiş oldu.

Faraday 1812’de Davy’nin yanında çalışmaya başladı. O dönemde Davy araştırmalannı hidroklorik asit üzerinde yoğunlaştırmış ve bu maddenin asit özelliğinin, asit molekülünün fiziksel yapısından kaynaklandığı sonucuna ulaşmıştı. Davy, 18. yüzyılda Dalmaçyalı bilim adamı Boscovich’in atomların, çekme ve itme kuvvetlerinden oluşan alanlarla çevrelenmiş birer matematiksel nokta olduğu yolundaki kuramından da etkilenerek, elementlerin ve bileşiklerin kimyasal özelliklerinin, noktasal atom kümelerini çevreleyen kuvvet örüntüsünün bir sonucu olduğu görüşünü geliştirdi. Bu atom ve moleküllerin bir özelliği de, bunları bir arada tutan “bağ”lann kırılması sağlanıncaya kadar önemli ölçüde gerilme altında kalabilmeleriydi. Bu atom kuramının yanı sıra gerilme kavramı da, Faraday’m kimyaya ve elektriğe ilişkin görüşlerinin biçimlenmesinde önemli bir yer tutacaktı.

Faraday 1820’de Davy’nin yanındaki yardımcılık görevinden ayrıldığında kimyaya tümüyle egemendi. Ayrıca kimyasal çözümlemede ve laboratuvar tekniklerinde büyük ustalık kazanmıştı; kuramsal bilgi ve görüşleri de bağımsız bilimsel araştırmalar yürütebilecek bir düzeyde idi.

Kimyaya katkıları.


Faraday önceleri kimyacı olarak ünlendi. Analitik kimya alanındaki ünü nedeniyle mahkemelere bilirkişi olarak çağrılmaya başladı, ayrıca onu izlemek için gelen geniş dinleyici topluluklarının ödediği ücretler Kraliyet Kurumuna önemli mali destek sağladı. 1820’de karbonla klorun iki bileşiğini (C2Cİ6 ve C2CI4) ilk kez elde etti; bu bileşikleri etilendeki hidrojenin yerine klor koyarak oluşturan Faraday, böylece ornatma (yer değiştirme) tepkimesini laboratuvarda ilk kez gerçekleştirmiş oluyordu (bu tür tepkimeler, daha sonraları, Jöns Jacob Berzelius’un kimyasal bileşim kuramına karşı çıkılmasında rol oynayacaktır). 1825’te aydınlatmada kullanılan gazlar üzerindeki araştırmaları sırasında benzeni ilk kez elde etti ve tanımladı. 1820’lerde çelik alaşımları üzerindeki araştırmaları bilimsel metalürji ve metalografinin temellerinin oluşturulmasına yardımcı oldu.

Teleskoplarda kullanılan optik camın niteliğini yükseltmek amacıyla Londra’daki Royal Society için yaptığı bir araştırmada çok yüksek kırma indisli bir cam elde etmeyi başardı, bu araştırmanın sonucu olarak da 1845’te diyamagnetizmayı keşfetti. 1821’de Sarah Bamard’la evlenen Faraday, Kraliyet Enstitüsü’nün dairelerinden birine yerleşerek fizikte devrim yaratacak olan elektrik ve magnetizma üzerindeki deneysel çalışmalarına başladı.

Elektromagnetik dönme hareketi.


Hans Christian Orsted 1820’de bir telden geçen elektrik akımının tel çevresinde bir magnetik alan oluşturduğunu bulmuştu. Fransız fizikçi Andre-Marie Ampere, tel çevresinde oluşan magnetik kuvvetin dairesel olduğunu, gerçekte de tel çevresinde bir magnetik silindir oluştuğunu gösterdi. Dairesel bir kuvvetle o zamana değin hiç karşılaşılmış değildi ve bu buluşun önemini ilk kavrayan Faraday oldu. Soyutlanmış bir magnetik kutup elde edilebiür ve akım taşıyan bir telin yakınına konursa, telin çevresinde sürekli olarak bir dönme hareketi yapması gerekecekti. Faraday üstün yeteneği ve deneysel çalışmadaki ustalığıyla bu görüşü doğrulayan bir aygıt yapmayı başardı (bak. çizim). Elektrik enerjisini mekanik enerjiye dönüştüren bu aygıt, ilk elektrik motoru idi.
Ad:  faradey.JPG
Gösterim: 1524
Boyut:  51.0 KB

Bu buluş, Faraday’ı elektriğin doğası üzerinde düşünmeye yöneltti. Elektriğin, tel içinde suyun borudan akmasına benzer biçimde akan maddesel bir akışkan olduğu görüşüne katılmıyordu; tersine, elektriğin, iletken içinde oluşan gerilmeler aracılığıyla iletilen bir titreşim ya da kuvvet olduğu görüşündeydi. Elektromagnetik dönme hareketini bulduktan sonraki ilk deneyleri, içinde elektrokimyasal ayrışma oluşturulan bir çözeltiden kutuplanmış ışık geçirerek, moleküller arasında elektrik akımının yol açtığına inandığı gerilmeleri gözlemeye yönelikti. 1820’ler boyunca üzerinde çalıştığı bu konuda bir sonuç elde etmeyi başaramadı.

Elektromagnetik indükleme.


1831’de Charles Wheatstone ile birlikte, bir başka titreşim olgusu olan sesin incelenmesi konusu üzerinde çalışmaya başladı. Keman yayı sürtülerek titreştirilen bir demir levha üzerine serpilmiş ince toz parçacıklarının oluşturduğu örüntüler (Chladni şekilleri) özellikle ilgisini çekiyordu. Bu olgu dinamik bir etkinin statik bir sonuç doğurabileceğini ortaya koyuyordu; Faraday içinden elektrik akımı geçen bir telde de benzer bir olayın oluştuğu kanısındaydı. Bir demir levha üzerine serpilmiş tozlann, bu levhanın yakınındaki bir başka levhaya keman yayı sürtüldüğünde de benzer örüntüler oluşturması Faraday’ı özellikle etkiledi. En önemli buluşu olan elektromagnetik indüklemeye bu akustik indükleme olayını incelemekle ulaştığı sanılmaktadır. Bu buluş 29 Ağustos 1831’de gerçekleşti.(Bakınız Dinamo Nedir?) Kalın bir demir halkanın bir tarafına yalıtılmış telden bir sargı saran Faraday, bu sargının uçlarını bir bataryaya; demir halkanın öteki tarafına sardığı sargının uçlarını da bir galvanometreye bağladı. Batarya devresinin kapatılması anında bir “dalga” oluşacağını ve bunun da ikinci devredeki galvanometrede bir sapmaya yol açacağını düşünüyordu. Birincil (primer) devreyi kapattığında gerçekten de galvanometre ibresinin sıçradığını gözlemledi. Birincil devredeki akım, ikincil devrede bir akım indüklemişti. Birincil devreyi açtığında ise, galvanometre ibresinin bu kez aksi yönde saptığını gördü. Elektrik akımının kesilmesi de, ikincil devrede eşit değerde ama ters yönde bir akım indüklüyordu. Faraday, bu olayı, tel içindeki parçacıkların, bir tür gerilme olarak düşündüğü ve “elektrotonik” durum adını verdiği durumlarına bağladı. Bir elektrik akımının ortaya çıkması, böyle bir gerilme durumunun oluşmasının ya da yok olmasının sonucuydu. Elektrotonik durum varsayımını doğrulayacak deneysel bir kanıt ortaya koyamamasına karşın Faraday, bu görüşe hep bağlı kaldı ve bu görüş sonraki çalışmalarında belirleyici rol oynadı.

1831 güzünde Faraday indükleme akımının nasıl oluştuğunu araştırmaya başladı. İlk deneylerinde birincil devreden geçen akımla ortaya çıkan bir elektromıknatıs söz konusuydu. Bu kez bir sabit mıknatıs kullanarak elektrik akımı oluşturmayı denedi ve bir bobin (tel sargı) içine bir sabit mıknatısın sokulması ya da çıkarılması durumunda bobinde bir akım indüklendiğini gözledi. Bir mıknatısın çevresinde, mıknatısın üzerinde tutulan bir kartona serpilmiş demir tozlan aracılığıyla görülür kılınabilen kuvvetlerin varlığını göz önüne alan Faraday, bu “kuvvet çizgileri”nin mıknatısı çevreleyen ortamdaki (bir başka deyişle havadaki) gerilme çizgileri olduğunu düşündü ve mıknatısların oluşturduğu elektrik akımına ilişkin yasayı buldu; Akımın şiddeti, iletkeni birim zamanda kesen kuvvet çizgilerinin sayısıyla orantılıydı. Güçlü bir mıknatısın kutupları arasında döndürülen bir bakır diskin merkezine ve çevresine değdirilen iki tel arasında sürekli bir elektrik akımı elde edilebileceğini, çünkü diskin dış tarafının ortasına göre daha çok sayıda kuvvet çizgisi tarafından kesileceğini gören Faraday, böylece ilk dinamoyu gerçekleştirmiş oldu. Bu aygıt, elektrik motorunun da ilk örneği sayılabilir, çünkü diske değen tellere elektrik akımı verilerek diskin dönmesi sağlanabilir.

Elektroliz yasaları.


Faraday bu deneyleri gerçekleştirip sonuçlarını bilim dünyasına sunarken, elektriğin farklı biçimlerde ortaya çıkan türlerinin niteliği konusunda kuşkular belirdi. Elektrikli yılanbalığınm ve öteki elektrikli balıkların saldığı, bir elektrostatik üretecin verdiği, bir pilden ya da bu yeni elektromagnetik üreteçten elde edilen elektrik “akışkan”ları birbirlerinin aynı mıydı? Yoksa bunlar farklı yasalara uyan farklı akışkanlar mıydı? Faraday bunların akışkan olmadıkları ama aynı kuvvetin değişik biçimleri olduğu inanandaydı, ne var ki bu özdeşlik deneysel olarak gösterilememişti. Bu düşünce, onu, bütün elektrik türlerinin nitelikleri bakımından tümüyle özdeş olduğunu ve kesinlikle özdeş etkiler ortaya çıkardığını kanıtlamaya yöneltti. Bu amaçla 1832’de uzun ve yorucu bir deneyler dizisine başladı. Bu deneyler elektrokimyasal ayrışım olgusunda odaklanıyordu. Pilden elde edilen ve elektromagnetik indüklemeyle ortaya çıkan elektriğin incelenmesinde bir sorun yoktu, ama statik elektrik için durum böyle değildi. Faraday araştırmalarını derinleştirince iki önemli buluş gerçekleştirdi. Elektriksel kuvvet kimyasal molekülleri, o güne değin sanıldığı gibi, uzaktan etkileyerek ayrıştırmıyordu.

Moleküllerin ayrışması, iletken bir sıvı ortamdan akım geçmesiyle ortaya çıkıyordu; bu, akım bir pilin kutuplarından gelse de, ya da örneğin havaya boşalıyor olsa da, böyleydi. İkinci olarak, ayrışan madde miktarı çözeltiden geçen elektrik miktarına doğrudan bağımlıydı. Bu bulgular Faraday’ı yeni bir elektro- kimya kuramı oluşturmaya yöneltti. Buna göre, elektriksel kuvvet, molekülleri bir gerilme durumuna (elektrotonik durum) sokuyordu. Bu kuvvet, molekülleri bir arada tutan kuvvet alanlarını bozacak ve böylece bu alanların komşu parçacıklarla etkileşime girmesine yol açacak kadar güçlü ise, mevcut gerilme, parçacıkların gerilme çizgileri boyunca hareketleriyle giderilmiş oluyordu. Bu süreçte, değişik atom türleri birbirine zıt yönde hareket ediyordu. Geçen elektrik miktarı çözeltideki maddelerin kimyasal ilgilerine bağımlıydı.

Bu deneyler Faraday elektroliz yasaları olarak bilinen iki yasanın belirlenmesiyle sonuçlandı:
1) Bir elektroliz kabında elektrotlarda biriken madde miktarı kaptan geçen elektrik miktarı ile doğru orantılıdır,
2) belirli bir elektrik miktarının açığa çıkardığı farklı elementlerin miktarları bunların kimyasal eşdeğer ağırlıkları ile orantılıdır.

Faraday’ın elektrokimya alanındaki araştırmaları elektrostatik indükleme konusuna da ışık tuttu. Bir elektroliz kabında elektrotlarda biriken madde miktarını kaptan geçen elektrik miktarı belirlediğine göre bir yalıtkanda indüklenen elektrik miktarı yalıtkanın yapıldığı maddenin türüne neden bağımlı olmasmdı? Başka bir deyişle, her maddenin kendine özgü bir indüklenme sığası olması gerekmez miydi? Faraday, bunun gerçekten de böyle olduğunu bulacaktı.

1839’da elektriğe ilişkin yeni ve genel bir kuram geliştirdi. Buna göre, elektrik (niteliği tam olarak bilinmese de) madde içinde gerilmeler oluşmasına yol açar. Bu gerilmeler hızla ortadan kalkabiliyorsa (maddenin parçacıkları fazla zorlanmaya dayanamayıp “koparak” eski yerlerine dönebiliyorsa) gerilmenin art arda ve periyodik bir biçimde hızla oluşması, ortadan kalkması, yeniden oluşması, bir dalga hareketi gibi madde içinde ilerler. Böyle maddelere iletken adı verilir. Elektrokimyasal süreçlerde gerilmenin oluşup ortadan kalkma hızı sürece giren maddelerin kimyasal ilgileri ile orantılıdır; bu süreçlerde de elektrik akımı bir madde akışı değil, oluşan ve ortadan kalkan gerilmelerin dalga hareketidir. Yalıtkanlar ise, parçacıklarını yerlerinden koparmak için çok yüksek değerde gerilmeler gereken maddelerdir. Yalıtılmış bir yalıtkanda biriken elektrostatik yük, bu gerilmenin ölçülebilen sonucundan ibarettir. Kısacası, bütün elektriksel olaylar, madde içinde oluşan zorlanmaların sonucudur.

Sekiz yıl boyunca aralıksız süren deneysel ve kuramsal çalışmaların sonunda 1839’da sağlığı bozulan Faraday, bunu izleyen altı yıl boyunca yaratıcı bir etkinlik gösteremedi. Araştırmalarına ancak 1845’te yeniden başlayabildi.

Yaşamının sonraki yılları.


Faraday, bilimsel çalışmalarının başlangıcından beri, doğadaki kuvvetlerin birliğine inanmıştı. Onun görüşüne göre doğadaki bütün kuvvetler tek bir evrensel kuvvetin değişik görünümlerinden başka bir şey değildi ve bu nedenle de bu kuvvetler birbirlerine dönüştürülebil- meliydiler. Bu görüşten kaynaklanan kimi düşüncelerini 1846’da Kraliyet Enstitüsü’ndeki “Thoughts on Ray Vibrations” (Işın Titreşimleri Üzerine Düşünceler) konferansında açıklamıştı. Özellikle noktasal atomlar ve bunların sonsuza uzanan kuvvet alanları üzerinde durmuş, atomlara eşlik eden elektriksel ve magnetik kuvvet çizgilerinin ışık dalgalarının yayılması için gerekli ortamı oluşturabileceğini belirtmişti. Yıllar sonra Maxwell, elektromagnetizma kuramını Faraday’ın bu düşüncelerine dayanarak kuracaktı.

Faraday 1845’te araştırmalarına yeniden başlayınca uzun yıllar boyu kafasından atamadığı konuyu, elektrotonik durum varsayımını ele aldı. Bu olgunun varlığına kesinlikle inanıyor, ama bunu ortaya çıkaracak deneysel yöntemi bulmayı başaramadığını düşünüyordu. İçinden elektriksel kuvvet çizgileri geçen bir maddedeki moleküller arasında oluştuğuna inandığı gerilmeleri belirlemek amacıyla giriştiği deneyler yine başarısızlıkla sonuçlandı. Bu sırada genç bir İskoçyalı bilim adamı, William Thomson (sonradan Lord Kelvin), Faraday’a, onun elektrik ve magnetizma üzerindeki makalelerini okuduğunu, kendisinin de böyle bir gerilmenin var olduğu görüşünde olduğunu belirten bir mektup yazdı ve ona, magnetik alanların elektrik alanlarına oranla çok daha güçlü bir biçimde elde edilmesinin olanaklı olduğundan, deneylerinde magnetik kuvvet çizgilerini kullanmasını salık verdi.

Faraday bu görüşü benimsedi. 1820’lerde geliştirmiş olduğu yüksek kırma indisli optik camdan düzlemsel olarak kutuplanmış bir ışık demeti geçirdi, camı da magnetik kuvvet çizgileri ışık demetine paralel olacak biçimde, güçlü bir elektromıknatısın kutuplan arasına yerleştirdi. Deney bu kez başa- nlı oldu. Işığın kutuplanma düzlemi, magnetik alanın etkisiyle dönme gösteriyor, bu da cam moleküllerinin bir zorlanmaya uğradığı anlamına geliyordu. Deneyi sürdüren Faraday bir kez daha umulmadık bir sonuçla karşılaştı: Işık demetinin doğrultusu değiştirildiğinde kutuplanma düzleminin dönme yönü aynı kalıyordu. Faraday bu olayı gerçeğe uygun bir biçimde yorumlamayı başardı: Zorlanma cam moleküllerinde değil, magnetik kuvvet çizgilerinde oluşuyordu. Kutuplanma düzleminin dönme yönü yalnızca kuvvet çizgilerinin yönüne bağlıydı; camın bu olaydaki rolü ise yalnızca bu etkinin sezilmesine aracı olmaktan ibaretti.

Bu buluş Faraday’ın kuvvetlerin birliğine olan inancını pekiştirdi. Bütün maddelerin magnetik alandan etkilenmesi gerektiği görüşüyle yeni deneylere girişti. Bu görüş gerçekten de doğrulandı. Demir, nikel, kobalt ve oksijen gibi maddelerde kristal ya da molekül yapıları, uzun eksenleri magnetik alan doğrultusunu alacak biçimde yönleniyor, başka kimi maddelerde ise bu yönlenme magnetik alana dik olacak biçimde gerçekleşiyordu. Faraday, birinci türden olan maddeleri paramagnetik, ikinci türden olanları da diyamagnetik olarak adlandırdı. Paramagnetik maddeler magnetik alanın daha yoğun olduğu, diyamagnetik maddeler ise daha zayıf olduğu bölgelere doğru hareket ediyordu. Araştırmalarını sürdüren Faraday, paramagnetik maddelerin magnetik kuvvet çizgilerini çevrelerindeki ortama oranla daha iyi, diyamagnetik maddelerin ise daha kötü geçiren maddeler olduğu sonucuna vardı. 1850’de uzay ve kuvvet konusunda tümüyle değişik ve yeni bir görüş ortaya koydu. Uzay, içinde yalnızca nesnelerin ve kuvvetlerin yer aldığı bir boşluktan ibaret değildi, tersine, elektriksel ve magnetik gerilmeleri taşıyabilen bir ortam niteliğindeydi. Enerji, kuvvetlerin kaynaklandığı parçacıklarda konumlanmış değildi, tersine bu parçacıkları çevreleyen uzayda yer alıyordu. Faraday’ın bu görüşleriyle alan kuramı doğmuş oluyordu. Maxwell’in sonradan belirttiği gibi, kendisinin elektriksel ve magnetik alanlara ilişkin matematiksel kuramının temelleri Faraday’m bu düşüncelerinden kaynaklanmıştı; onun bu konudaki katkısı Faraday’m düşüncelerini, klasik alan denklemleri biçiminde matematiksel bir yapıya kavuşturmak olmuştu.

1855’ten sonra Faraday’m zihinsel gücü azalmaya başladı. Ara sıra deneysel çalışmalar yaptığı oluyordu. Kütleçekiminin de magnetizma gibi başka bir kuvvete, büyük olasılıkla elektriksel kuvvete dönüştürülebileceği kanısını taşıdığından, ağır bir cismi yükseğe kaldırarak bunun bir elektriksel etkiye yol açıp açmadığını araştırdı. Sonuç olumsuz oldu. Royal Society bu sonuçları yayımlamayı reddetti. Sonraki yıllarda zihinsel gücünde, ilerleyen yaşının etkisi iyice belirginleşti. Kraliçe Victoria, bilime büyük katkılarını göz önüne alarak Faraday’a, Hampton Court’ta bir ev bağışladı, ayrıca kendisine “sir” unvanı vermek istedi. Faraday, yaşamının sonuna değin sade bir vatandaş olarak kalmak istediği gerekçesiyle “sir” unvanını kabul etmedi. 1867’de ölen Faraday, Londra’daki Highgate Mezarlığı’ na gömüldü.

Faraday’m yapıtları arasında Chemical Manipulation (1827; Kimyasal Yöntemler), Experimental Researches in Electricity (1839-55, 3 cilt; yb 1965, 2 cilt; Deneysel Elektrik Araştırmaları), Experimental Researches in Chemistry and Physics (1859; Kimya ve Fizikte Deneysel Araştırmalar) ve On the Various Forces in Nature (1873; Doğadaki Çeşitli Kuvvetler Üzerine) anılabilir. Tutmuş olduğu günlükler 1932-36 arasında sekiz cilt olarak Faraday’s Diary (der. T. Martin; Faraday’m Günlüğü) adıyla yayımlanmıştır.

Faraday elektroliz yasaları


kimyada, elektrolitik etkilerin büyüklüklerini belirleyen nicel yasalar. İlk olarak 1833’te Michael Faraday tarafından geliştirilmiştir.
Bu yasalara göre,
1) elektrik akımının bir elektrot- elektrolit sınırında oluşturduğu kimyasal değişiklik miktarı akımdan geçen elektrik miktarıyla orantılıdır,
2) aynı miktarda elektriğin farklı maddelerde oluşturduğu kimyasal değişikliklerin miktarı bu maddelerin eşdeğer ağırlıkları ile orantılıdır.

Elektrolitik tepkimelerde bir maddenin eşdeğer ağırlığı, maddenin bir elektron kazanmasına ya da yitirmesine karşılık gelen gram formül ağırlığıdır. (Bir element için bu, atom ağırlığının değerliğ bölünmesiyle elde edilen ve gram olarak ifade edilen sayıdır.) Birim eşdeğer ağırlıkta kimyasal değişmeye yol açan elektrik miktarı 1 faraday olarak adlandırılır. Bu da 96.489±2 coulomba eşdeğerdir. Bu nedenle, örneğin erimiş magnezyum klorürün (MgCb) elektrolizinde, 1 faradaylık elektrik miktarı, eksi elektrotta 24,312/2 gram magnezyum biriktirir, artı elektrotta da 35,453 gram klor gazı açığa çıkartır.

Faraday etkisi, fizikte, bir ışık demetinin kutuplanma (polarılma) düzleminin (titreşim düzleminin), bir magnetik alanın etkisiyle dönmesi. 1845’te İngiliz fizikçi Michael Faraday bu olayı, bir magnetik alanın, blok haldeki bir camdan geçerken düzlemsel kutuplanmaya uğrayan ışık dalgaları üzerindeki etkisini incelerken gözlemiştir (Işık dalgaları birbirine dik iki düzlemde titreşir; adi ışık bazı maddelerden geçerken düzlemlerden birindeki titreşim ortadan kalkabilir, böylece düzlemsel kutuplanmış dalga ortaya çıkar.) Faraday ışığın izlediği yol ile uygulanan magnetik alanın doğrultusunun birbirine paralel olması durumunda, titreşim düzleminin döndüğünü buldu. Faraday etkisi, pek çok katı, sıvı ve gazda görülür ve magnetik alanın şiddeti, maddenin kalınlığı ve malzemeye göre değişen Verdet sabiti ile orantılıdır. Kutuplanma düzleminin dönme yönü, elektromıknatısın tellerindeki akımın yönü ile aynı olduğundan, bir ışık demetinin madde içinde ileri geri yansıtılması durumunda, düzlemin dönüşü her seferinde artar.

Faraday indükleme yasası


fizikte, değişen bir magnetik alan ile bu değişimin ortaya çıkardığı elektrik alanı arasındaki nicel ilişki. Michael Faraday’m 1831’de gerçekleştirdiği deneysel gözlemlere dayanılarak ortaya konmuştur. Faraday’m bulduğu ve incelediği olgu elektromagnetik indükleme olgusudur; indükleme yasası ise bunun nicel ifadesidir. Faraday bir elektromıknatısın elektrik devresine akım verilerek ya da bu akım kesilerek, elektromıknatıs çevresinde bir magnetik alan oluşturulması ya da bu alanın ortadan kaldırılması sırasında, yakında bulunan bir iletkende elektrik akımı ortaya çıktığını belirledi. Bir bobin (tel sargı) içine bir sabit mıknatıs sokulup çıkarıldığında da, mıknatıs harekette olduğu sürece, bobinde bir akım indükleniyordu. Sabit durumdaki bir mıknatısın yakınında bir iletken hareket ettirilirse, iletkende, hareket ettiği sürece bir akım oluşuyordu. Faraday bir magnetik alanın birçok magnetik kuvvet çizgisinden oluştuğunu düşünmüştü (magnetik alan içine konan küçük bir pusula bu çizgilerin doğrultusunu gösterir).

Belirli bir alandan geçen çizgilerin toplamına magnetik akı denir. Faraday, değişen bir magnetik alanın elektriksel etkilerini magnetik akının değişimine bağladı. Sonraki yıllarda, James Clerk Maxwell, değişen magnetik akının yalnızca iletkenlerde değil (bu durumda oluşan elektrik alanı elektrik yüklerini harekete geçirebilir), uzayda elektrik yüklerinin bulunmadığı bir ortamda bile bir elektrik alanı yaratacağını öne sürdü ve indüklenen elektromotor kuvvet (emk) ile magnetik akı değişiminin ilişkisini belirleyen matematiksel ifadeyi ortaya koydu. Faraday indükleme yasası olarak bilinen bu yasaya göre, bir devrede indüklenen emk’ nin değeri, devreyi kesen magnetik akının değişme hızı ile orantılıdır. Magnetik akının değişme hızı saniyede weber (Wb/sn) birimiyle ifade edilirse, indüklenen emk’nin birimi de volt (V) olur.

kaynak: Ana Britannica

Son düzenleyen Safi; 26 Ağustos 2016 00:10
Biyografi Konusu: Michael Faraday nereli hayatı kimdir.
H€L€N - avatarı
H€L€N
Ziyaretçi
25 Kasım 2007       Mesaj #2
H€L€N - avatarı
Ziyaretçi

FARADAY (Michael)

Ad:  Faraday Michael1.jpg
Gösterim: 1609
Boyut:  75.3 KB

İngiliz kimyacı ve fizikçi
Sponsorlu Bağlantılar
(Nevvington. Surrey. bugün Southwark. 1791 - Hampton Court 1867).

Bir demirci işçisinin oğluydu. Londra'da bir kitapçı kırtasiyecide çalışmaya başladı, daha sonra bir ciltçinin yanında çırak oldu. Böylece çok sayıda kitap okuma fırsatını buldu ve özellikle kimya ve elektriğe ilgi duydu. Geceleri Davy'nin Royal institution'da verdiği derslere katıldı ve bilimsel konferansları izledi. Davy burada kendisine asistanlık görevi verdi; aynı yerde 1825'te laboratuvar müdürü, 1833'te de kimya profesörü oldu Kimyayla ilgili ilk araştırmalarında maden kömürü katranlarında benzeni buldu. Basit bir aletin içinde sıkıştırma ve sa ğutma yoluyla, çağında bilinen hemen bütün gazları sıvılaştırmayı başardı. Cersted’in buluşundan sonra, 1821 yılında elektromanyetikliği incelemeye başladı ve bir mıknatısın elektrik akımı üzerindeki etkisini gözledi; böylece Ampöre’in kuramlarını tamamlamış oldu. Bu yolla, sürekli mıknatısların etkisi altındaki bir devreyi döndürmeyi başardı ve elektrik motorunu çalıştıracak ilkeyi bulmuş oldu.

1831'de, kuşkusuz en önemli buluşunu gerçekleştirdi: mekanik enerjiyi elektrik enerjisine çeviren elektromanyetik indüklemeyi bularak dinamoların yapımını sağladı. 1833'te elektroliz kuramını ortaya koydu; olayın adını, elektrot ve iyon terimlerini ortaya attı: kenuı adını taşıyan nitelik ve nicelik yasalarını belirledi. Daha sonra elektrostatikle uğraştı, 1843'te bir elektroskopa bağlı silindir yardımıyla elektriğin korunumu ilkesini doğruladı. Etkiyle elektriklenme kuramını ortaya koydu; çukur bir iletkenin (Faraday kalesi) elektrostatik etkilere ekran oluşturduğunu gösterdi. 1846'da elektrostatik enerjinin dielektriklerde yerleştiğini buldu. Bu buluşu Maxwell'in elektromanyetiklik kuramını geliştirmesine yardımcı oldu ve elektrikle Flertz dalgaları arasındaki bağıntıları açıklamaya yaradı. Yine bu buluş, yalıtkanların özgül indükleme gücünü tanımlamayı sağladı. 1838'de elektro-ışıldama olayını ortaya koydu. 1845 tarihli son buluşları, polarize ışığın manyetik alan üzerindeki etkisi de diyamanyetikliktir.

FARADAY
a. (öz. ad Faraday'dan). Elektrolizde, elektrolitin bir molünden bir değerlik koparan elektrik miktarı. (Yaklaşık 96 490 coulomb olan bu elektrik miktarı, temel elektrik yüküyle Avogadro değişmezinin çarpımına eşittir.)

Faraday akımı, nörofizyoloji ve tedavide kullanılan indükleme akımı. Bu akım, indükleme bobininin birincil devresinden geçen bir kare doğru akım dalgasıyla ikincil devrede indüklenir. Faraday uyarısı bir açma akımı ve bir kapama akımını içerir; kapama akımı ötekine göre kısa süreli, yeğinliği yüksek ve ters yönlüdür.

Faraday atklal ya da olayı, doğrusal olarak kutuplanmış bir elektromanyetik dalga, yayılma doğrultusunda statik bir bileşeni olan bir manyetik alan uygulanmış jiromanyetik bir ortamdan geçerken, bu dalganın elektriksel indükleme vektörünün yayılma doğrultusu çevresinde dönmesi.
Faraday kafaal, metal levhalardan ya da sık gözlü bir kafesten oluşan ve içerdiği hacmi, dışındaki elektrik alanıhın etkisinden korumayı amaçlayan bir tür kapalı kap.
Faraday silindiri, çapına oranla yüksekliği daha büyük olan ve bir elektroskoba bağlandığında içine konan cisimlerin elektrik yüklerinin değerim saptamaya olanak veren, oyuk, metal silindir. Faraday yasaları, elektroliz olayını belirleyen yasalar.

Kaynak: Büyük Larousse

Son düzenleyen Safi; 26 Ağustos 2016 00:11
KisukE UraharA - avatarı
KisukE UraharA
VIP !..............!
5 Mart 2008       Mesaj #3
KisukE UraharA - avatarı
VIP !..............!

Michael Faraday

Ad:  Faraday Michael3.jpg
Gösterim: 1969
Boyut:  53.5 KB

(d. 22 Eylül 1791, Newington, Surrey – ö. 25 Ağustos 1867, Londra),
İngiliz fizik ve kimya bilgini.

19. yüzyılın en büyük bilimadamlarından biridir. Elektromanyetik indüklemeyi, manyetik alanın ışığın kutuplanma düzlemini döndürdüğünü buldu. Elektrolizin temel ilkelerini belirledi. Klor gazını sıvılaştırmayı başaran ilk kişidir ve elektrik motorunu icat etmiştir.

Çocukluğu


İngiltere'nin kuzeyinden 1791 başında Newington köyüne iş aramak amacıyla gelmiş bir demirci ile bir köylünün dört çocuğundan bir olan Faraday ekonomik nedenlerle uzun süreli bir eğitim alamadı. Ailesi Sandemancılar adı verilen bir tarikatın üyesiydi. Faraday daha ziyade kendi kendine yetişmiş bir ilim adamıdır. Kilisenin pazar okulunda okuma yazma ve hesap öğrendi. Küçük yaşta gazete dağıtıcısı olarak çalışmaya başladı.

On dört yaşında bir ciltçiye çırak olarak girdi. 1813 Mart ayına kadar devam ettiği bu işte ciltlenmek üzere getirilen kitapları okuyarak bilgisini genişletmeye başladı. Bu sayede gençliğinde pek çok kitap okudu. Bilhassa fizik kitaplarını büyük bir heves ve arzuyla okuyordu. Encyclopedia Britannica'nın üçüncü baskısındaki elektrik maddesinden özellikle etkilendi. Eski şişeler ve hurda parçalardan yaptığı basit bir elektrostatik üreteçten yararlanarak deneyler yapmaya başladı. Gene kendi yaptığı zayıf bir Volta pilini kullanarak elektrokimya deneyleri gerçekleştirdi.

Bilimsel Kariyerinin Başlaması


Londra'da bulunan Kraliyet Enstütüsü'nde kimyacı Sir Humphrey Davy tarafından verilen kimya konferanslarına katılma olanağı buldu. Konferanslarda tuttuğu notları ciltleyerek iş isteyen bir mektupla birlikte Davy'ye gönderdi ve 1813'te Davy'nin desteğiyle kimya asistanı oldu. Ekim 1813 ile Nisan 1815 tarihleri arasında Fransa, İtalya ve İsviçre gezisinde Davy'ye refakat etti. 1820'de Davy'nin yanından yardımcılık görevinden ayrıldı. 1825'te laboratuvar müdürlüğüne getirildi. 1833'te enstitüye ders verme mecburiyeti olmaksızın kimya profesörü olarak tayin edildi. Hayatının tümünü enstitünün çalışmalarına adadı.

Manyetik Etki Çalışmaları


1820 yıllarında fen alimleri çalışmalarına daha ziyade elektriğe ait konularda ağırlık vermişlerdi. Bunlardan en önemlileri Volta'nın elektrik pili ve Hans Christian Ørsted'in elektrik akımından üretilen manyetik mıknatıslı güç kaynağı idi. Ørsted 1820'de bir telden geçen elektrik akımının tel çevresinde bir magnetik alan oluşturduğunu bulmuştu. Fransız fizikci Andre Marie Ampere de tel çevresinde oluşan magnetik kuvvetin dairesel olduğunu gerçektede tel çevresinde bir magnetik silindir oluştuğunu göstermişti. Bu durumda soyutlanmış bir magnetik kutup elde edilebilir ve akım taşıyan bir telin yakınına konursa telin çevresinde sürekli olarak bir dönme hareketi yapması gerekecekti.

Elektrik enerjisinden manyetizma üretildiğinden bu yana fen adamlarının en büyük düşüncesi, "Manyetizmadan elektrik enerjisi elde edilebilir mi?" sorusu olmuştu. Bu, fen ilimleri tarihinde en büyük mesele haline geldi. Faraday, zaman zaman bu mesele üzerinde çalıştı. Bu arada ilk ilmi keşfini de gerçekleştirmiş oldu. Bir mıknatıs etrafında tersine karşılıklı dönebilen bir kablo sistemi geliştirdi ve böylece ilk defa elektrik enerjisi mekanik enerjiye dönüştürülmüş oldu. Bu keşif, elektrik motorlarının esası kabul edildi.

Kimya Çalışmaları


Sonraki 10 yıl içinde Faraday kimya alanındaki çalışmalarını arttırdı. Benzon ve bütileni keşfetti, ilk paslanmaz çeliği imal etti. Kloru ve diğer bazı gazları sıvılaştırdı. Manyetizma yoluyla elektrik enerjisi elde etme fikri kendisini devamlı zorluyordu. 1822'de manyetizmayı elektriğe dönüştürme üzerine tezler yazdı. 1824 ve 1825'te deneylerini tekrar ettiyse de başarılı olamadı.

Elektrik Çalışmalarına Dönüş


1831'de yeniden oyundan oyuna döndü. Bundan önceki oyunlarından en önemlisi yakalamaç bir duş kapağı bağlayarak küçük elektrik akımlarını ölçmeye yarayan bir alet yapmasıydı. Bu kablo, bir mıknatısa değdirildiğinde galvanometrenin iğnesi hareket ediyor, kabloyu ayırdığında iğne ters yöne hareket ediyordu. Böylece Faraday manyetizmadan elektrik enerjisi elde etmenin yolunu bulmuş oldu. Mekanik enerjiyi bir mıknatıs yardımıyla elektriğe dönüştürdü. Bu, elektrik jeneratörlerinin esası oldu.

Faraday manyetik etkiyle ilgili deneyleri gerçekleştirip sonuçlarını bilim dünyasına sunarken elektriğin farklı biçimlerde ortaya çıkan türlerinin niteliği konusunda kuşkular belirmişti. Elektrikli yılan balığının ve öteki elektrikli balıkların saldığı, bir elektrostatik üretecin verdiği bir pilden ya da elektromagnetik üreteçten elde edilen elektrik akışkanları birbirinin aynı mıydı? Yoksa bunlar farklı yasalara uyan farklı akışkanlar mıydı? Faraday araştırmalarını derinleştirince iki önemli buluş gerçekleştirdi.
Elektriksel kuvvet kimyasal molekülleri, o güne değin sanıldığı gibi uzaktan etkileyerek ayrıştırmıyordu, moleküllerin ayrışması iletken bir sıvı ortamdan akım geçmesiyle ortaya çıkıyordu. Bu akım bir pilin kutuplarından gelsede, ya da örneğin havaya boşalıyor olsada böyleydi. Ikinci olarak ayrışan madde miktarı çözeltiden geçen elektrik miktarına dorudan bağımlıydı. Bu bulgular Faraday 'ı yeni bir elektrokimya kuramı oluşturmaya yöneltti. Buna göre elektriksel kuvvet, molekülleri bir gerilme durumuna sokuyordu.

1839'da elektriğe ilişkin yeni ve genel bir kuram geliştirdi. Elektrik madde içinde gerilmeler olmasına yol açar. Bu gerilmeler hızla ortadan kalkabiliyorsa gerilmenin ard arda ve periyodik bir biçimde hızla oluşması bir dalga hareketi gibi madde içinde ilerler. Böyle maddelere iletken adı verilir. Yalıtkanlar ise parçacıklarını yerlerinden koparmak için çok yüksek değerde gerilmeler gerektiren maddelerdir.
Faraday, ayrıca mıknatıs kutupları arasında döndürdüğü bir bakır yuvarlak ile devamlı bir akım elde etmeyi de başardı. 1832 ve 1833'te elektrolizin iki temel kanununun formüllerini buldu. 1840 yılında ışık enerjisi ile elektromanyetik enerjinin birbirine çok benzer, hatta aynı olduğu kuramını geliştirdi.

Son Yılları


Sekiz yıl boyunca aralıksız süren deneysel ve kuramsal çalışmaların sonunda 1839'da sağlığı bozulan Faraday bunu izleyen altı yıl boyunca yaratıcı bir etkinlik gösteremedi. Araştırmalarına ancak 1845'te yeniden başlayabildi. 1855'ten sonra Faraday'ın zihinsel gücü azalmaya başladı. Ara sıra deneysel çalışmalar yaptığı oluyordu. Kraliçe Victoria bilime büyük katkılarını göz önüne alarak Faraday'a Hampton Court'ta bir ev bağışladı.
25 Ağustos 1867'de hayatını kaybetti.
Son düzenleyen Safi; 26 Ağustos 2016 00:11
Gerçekçi ol imkansızı iste...
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
16 Ekim 2008       Mesaj #4
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın

Michael Faraday


(1791-1867). Büyük İn­giliz bilim adamı Michael Faraday, Güney Londra'daki Nevrington'da bir demircinin oğ­lu olarak doğdu. Büyük ölçüde kendi kendini eğitti. 10 yaşındayken bir kitapçıda çalışmaya başladı; 14 yaşında ciltçi çırağı oldu. Ciltlen­mek üzere getirilen kimya ve elektrik konu­lu kitaplar ilgisini çekti. 1812'de ünlü kim­yacı Sir Humphry Davy'nin verdiği halka açık dersleri izledi. Bu derslerde aldığı notlan ciltleyerek, bir iş isteme mektubuyla birlikte Sir Humphry'ye gönder­di. Davy ona Kraliyet Enstitüsü'nde laboratuvar asistanlığı işi buldu; kısa bir süre son­ra da, Avrupa'ya yaptığı gezide Faraday'ı sek­reter olarak yanma aldı. Bu gezide birçok ün­lü bilim adamıyla tanışma olanağı buldular.

Faraday önce kimya alanında önemli çalış­malar yaptı. Benzeni buldu, klor gazı üzerin­de çalıştı; karbon ve klorun iki bileşiğini ilk kez elde etti; bazı gazları sıvı hale dönüştür­meyi başardı; mikroskop gibi optik araçlar için yeni cam türleri buldu ve Avrupa'da ilk paslanmaz çeliği yaptı. Ama Faraday'a asıl ün sağlayan elektrik ve magnetizma konusunda­ki çalışmalarıdır. Danimarkalı bilim adamı Hans Christian Örsted 1820'de elektrik akı­mının magnetik bir alan oluşturduğunu kanıt­lamıştı. Bu olayın tersinin de geçerli olduğu­nu, magnetik alanın da elektrik akımı üretebi­leceğini düşünen Faraday bu konuda deneyle­ re girişti. 1831'de, bir bobinin yakınında hare­ket ettirilen güçlü bir mıknatısın elektrik akı­mı yarattığını gösterdi. Bu çok önemli bir bu­luştu; çünkü böylece büyük miktarda elektrik akımı üretmenin yolu açılmış oldu .

Kraliçe Victoria bilime katkıları nedeniyle Faraday'a "sir" unvanı vermek istedi, ama Faraday sade bir vatandaş olarak yaşamak istediği için bu unvanı kabul etmedi. Bu­luşlarından para kazanmayı hiç düşünmedi ve sanayicilerden gelen iş önerilerini geri çevirdi.

30 yıl boyunca bir yandan laboratuvarda deneylerini sürdürürken, bir yandan da deniz fenerlerinde kullanılacak lamba türleri konu­sunda İngiltere ve Galler Ulusal Deniz Fener­leri Yönetimi "Trinity House"a danışmanlık yaptı. Elektroliz konusundaki deneyler so­nunda kendi adıyla anılan iki elektroliz yasa­sını ortaya koydu . Magne­tik alanın ışık üzerinde etkisini inceledi ve Fa­raday etkisi denen olayı buldu.

Kendi çocuğu olmayan Faraday çocuklara çok düşkündü ve yeğenlerini laboratuvarına götürerek onlara heyecan verici deneyler gös­terirdi. Gençler için, Londra Kraliyet Enstitüsü'nde günümüzde de sürdürülen Noel dersle­rini de Faraday başlatmıştır.

Faraday Kafesi


Ad:  4.jpg
Gösterim: 1091
Boyut:  54.6 KB

Tesla bobini ile oluşturulan çok yüksek gerilimle elektrostatik boşalmanın Faraday kafesindeki insana hiçbir etki etmemesi görülüyor.

Faraday kafesi, elektriksel iletken metal ile kaplanmış veya iletkenler ile ağ biçiminde örülmüş içteki hacmi dışardaki elektrik alanlardan koruyan bir muhafazadır. 1836 yılında İngiliz Fizikçi Michael Faraday'ın buluşu olduğu için "Faraday kafesi" diye adlandırılmıştır.

Özellikleri


İletken teller ile ağ biçiminde kaplanmış ve topraklanmış her kafesle bu koruma gerçekleştirilebilir. Ağ gözü sıklığı ve topraklama kalitesi korumayı arttırır. Dışarıdaki elektrik alan içeri etki edemez, mesela yıldırımlar gibi statik elektrik boşalmaları iletkenlerden geçer ve içeri sıçramaz. Dış elektrik alanlar da içeri etki edemez. Kafes ağ gözü biçiminde yapılmış ise ağ gözlerinin ne kadar dar tutulursa o kadar iyi koruma sağlar ve benzer şekilde dış elektromanyetik alanları da dışarıdan içeriye ve içeriden dışarıya geçirmez. Daha dar ağ gözleri ile daha yüksek frekans elektromanyetik dalgalara karşı geçirmezlik sağlanabilir. Geniş ağ gözleri daha uzun dalga boylu (diğer bir deyişle daha düşük frekanslı) radyo dalgalarına karşı geçirmezlik sağlar. Kafesin işlerliği için iletkenlerin iyi topraklanmış olması gerekir.

Ad:  Faraday_cage.gif
Gösterim: 1237
Boyut:  66.6 KB
Çalışma ilkesini gösteren bir çizim

Çalışma ilkesi


İletken malzemeleri oluşturan atomların en dış yörüngelerindeki değerlik (valens) elektronları, atomlarından kolayca ayrılarak hareket etme yeteneğine sahiptir. Dolayısıyla; kapalı bir yüzeye sahip olan iletken bir cisim elektrik alanı içerisine yerleştirildiğinde bu elektronlar, iletkenin içerisindeki elektrik alanı sıfırlanıncaya kadar hareket eder ve bir ‘yeniden dağılım’a uğrarlar. Elektrik alanın sıfırlanmasıyla birlikte, hareket etmelerinin gerekçesi ortadan kalkmış olur. Faraday kafesi bu ilkeye göre çalışır ve içindeki nesneleri dış elektrik alanlara karşı korur. Dolayısıyla ideal olarak; topraklanmış, örneğin içi boş metal bir küre gibi kapalı bir iletken yüzeyden oluşur. Ancak iletken yüzey sürekli olmak yerine, kafes şeklinde de imal edilebilir. Bu durumda kafes aralıklarından bir miktar elektrik alanı içeriye sızacak, fakat aralıklar yeterince küçükse bu bir sorun oluşturmayacaktır. Öte yandan geometrinin küre olması şart değildir. Kapalı herhangi bir yüzey, kafes görevini yerine getirebilir.
Ad:  5.jpg
Gösterim: 1224
Boyut:  57.4 KB
Bir çeşit Faraday kafesi

Günlük hayatta uygulamalar


Yanıcı parlayıcı maddelerin depolandığı binalarda.
Bu tip binaların dışı kafes şeklinde kaplanır. Binanın dışındaki yüksek noktalara sivri uçlu metaller yerleştirilir. Bütün iletkenler ve sivri metaller (yıldırım yakalama uçları) birbiriyle bağlanır ve topraklanır.

Radyo frekans yayan cihazlarda
Bu tip cihazların konduğu kabinler cihaz çevreye parazit radyo sinyalleri yaymasın diye dış metal kılıfından topraklanır.

Telsizle haberleşmenin yapıldığı binalarda
Bina içindeki telsiz haberleşme sinyallerinin dışarıya sızmasını ve dinlenmesini önlemek için bina dışına Faraday kafesi inşa edilir. Binada telsiz haberleşme yapılmasa bile, CRT monitörler görüntüyü zayıf bir radyo dalgası olarak yaydığı için uzaktaki bir monitördeki görüntüyü sinyali yakalayıp kuvvetlendirerek tekrar oluşturmak mümkündür. Binalarda tavan da demir lamalar ile örülmüş hatıl olarak yapılmıştır, duvarlarda bu şekilde demirler olmadığı için baz istasyonları binaların üzerinde sağlık açısından büyük bir tehlike arz etmektedir.

Elektronik kartlarda bulunan radyo frekans modüllerde
Radyo-televizyon tuneri, GSM alıcı verici devreleri gibi radyo frekans amaçlı modüller veya elektronik devre bölümleri, sac bir kapakla kapatılıp topraklanarak elektronik karta ve çalıştığı ortama bozucu sinyaller yayması engellenir. EMC (Elektromanyetik Uyumluluk) yönetmeliğine göre bu tip önlemleri almak mecburidir. Elektrikli cihazların gerek radyo sinyali olarak gerekse iletken hatlar üzerinden parazitler yaymasına müsade edilmez.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 25 Ağustos 2016 23:35
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
7 Temmuz 2011       Mesaj #5
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  Faraday Michael4.jpg
Gösterim: 1689
Boyut:  35.2 KB

Michael Faraday


Doğum: 1791, Newington Surrey
Ölüm: 1867, Hampton/Court
İngiliz fizik ve kimya bilgini.

Çok kısa bir öğrenim gördü. Kırtasiyeci ve ciltçi olarak çalıştı. Özelllikle kimya ve elektriğe ilgi duydu. Laboratuvar şefi (1828) ve kimya profesörü (1833) oldu. Bilimler Akademisi'nin sekiz yabancı üyesi arasına girdi (1844). Taşkömürü katranında benzen buldu. Hemen tüm gazların sıvılaştırılmalarını gerçekleştirdi. Elektrik motorunun temel ilkelerini ortaya koydu. Elektromagnetik indüksiyonu gerçekleştirdi (1331). Elektriğin korunumu ilkesini doğruladı. (1843). Etkiyle elektriklenme kuramını ortaya koydu. Oyuk bir iletkenin (Faraday kafesi) elektrik etkilerini perdelediğini gösterdi.

Faraday'ın Elektroliz Yasaları


"Akım geçiren bir elektrolitte açığa çıkan madde miktarı, akım şiddeti ve bu akımın süresiyle doğru orantılıdır; aynı akım şiddetinin aynı süre içinde farklı elektrolitlerde açığa çıkardığı madde miktarı, söz konusu maddenin atom ağırlığıyla doğru, akımı taşıyan iyonun yüküyle ters orantılıdır" şeklinde özetlenen elektroliz yasalarıdır.

Faraday'ın İndüksiyon Yasaları


Elektromanyetik indüksiyonla ilgili, Faraday'ın üç yasası:
  1. Bir devreyle bağlantılı olan manyetik indüksiyon çizgilerinin sayısı değişirken, devreden, süresi söz konusu değişimin süresiyle sınırlı bir indüksiyon akımı geçer;
  2. İndüksiyon akımının yönü, devreyle bağlantılı olan manyetik indüksiyon çizgilerinin sayısını sibat tutacak bir manyetik alan yaratacak biçimdedir;
  3. Devreden geçen toplam elektrik miktarı, indüksiyon çizgilerinin sayısındaki toplam değişimle doğru, devrenin direnciyle ters orantılıdır.

Faraday Sabiti


Bir mol elektrona eşdeğer elektrik miktarı (simgesi F). Bir başka deyişle, Avogadro sabitiyle elektronun coulomb cinsinden yükünün çarpımına eşittir. Faraday Sabiti, 1 değerli 1 mol iyonu açığa çıkarmak ya da bir düzeyde toplamak için gerekli elektrik miktarı olup değeri 9,648670x104 coulomb/mol'dur. Pratik elektroliz hesaplarında bu sabit 96500 olarak alınır.

Faraday sabiti, fizik ve kimyada, bir mol elektronun sahip olduğu elektrik yükü olarak tanımlanır. Bu ad, İngiliz bilim insanı Michael Faraday'ın adına ithafen verilmiştir. Elektrolitik sistemlerde, elektrot yüzeyinde toplanan kimyasal madde miktarını hesaplamada kullanılır.

Simgesi F olup;

Ad:  2.JPG
Gösterim: 1104
Boyut:  10.0 KB,şeklindeki eşitlikle ifade edilebilir. Bu eşitlikte NA Avogadro sayısı (yaklaşık 6.02 x 1023 mole-1) ve q da, bir elektronun yükünün büyüklüğüdür (elektron başına yaklaşık 1.602 x 10-19 Coulomb).

F nin değeri ilk olarak, belirli bir süre boyunca belirli bir akımın geçtiği bir elektrokimyasal reaksiyonda toplanan gümüşün ağırlığından bulunmuştur. Bu değer Avogadro sayısını hesaplamada kullanılmıştır. F ve dolayısıyla NA yı daha hassas olarak belirlemeye ilişkin araştırmalar sürmektedir.

Faraday Etkisi


Güçlü bir manyetik alan içinde bulunan bazı maddelerden, manyetik akı çizgileri yönünde geçen polarılmış ışığın polarma düzleminin dönmesi. Bu olay, ağır flint camında, kuvars ve suda görülür. Polarma düzleminin dönüş yönü, ışık demetinin yönüne bağlı değildir. Dönme açısı, manyetik alanın şiddeti ve ışık demetinin madde içinde aldığı yolla doğru orantılıdır.

Fizikte, Faraday etkisi (ya da Faraday devri) ışığın ve manyetik alanın bir ortam içindeki ilişkisini ele alan bir manyeto-optik olgudur. Faraday etkisi, yayınım yönündeki manyetik alan bileşenine neredeyse dik olan bir polarize levhanın dönmesine neden olur.

1845'de Micheal Faraday tarafından bulunan Faraday etkisi, ışığın ve elektromanyetizmanın birbiriyle ilişkili olduğunu gösteren ilk deneysel bulgudur. Elektromanyetik radyasyonun teorik temelleri 1860 ve 1870'lerde James Clerk Maxwell tarafından atılmıştı. Faraday etkisi, manyetik alanlar tarafından etkilenen çoğu transparan dielektrik materyalde (sıvılar dahil) gözlenir.
Faraday etkisi, dairesel çiftkırılım olarak da adlandırılan, sol ve sağ dairesel polarize olmuş dalgaların çok az bir hız farkıyla yayınımlarına neden olur. Lineer polarize olmuş bir dalga, dairesel polarize iki dalgaya ayrışabileceğinden, aralarında Faraday etkisi tarafından meydan gelen faz farkı dalganın polarizasyon eksenini döndürür.

Faraday etkisinin ölçüm cihazları üzerinde birkaç uygulaması vardır. Örneğin, Faraday etkisi optik rotasyonlu güç ölçümü için ve manyetik dalgaların uzaktan algılanmasında kullanılıyor. Ayrıca, spintronik araştırmalarında yarıiletkenlerdeki elektron spinlerinin polarizasyonunu tetkikte de kullanılıyor. Faraday rotatörleri ışığın genlik ayarlamalarında ve optik telekomünikasyon ile lazer uygulamalarında oldukça önemli bileşenler olan optik yalıtkanlar ile optik sirkülatörde kullanılıyor.

Matematiksel ifade


Polarizasyonun açısal rotasyonu ve transparan bir maddedeki manyetik alan arasında ilişki şu şekilde ifade edilebilir:
Ad:  8.JPG
Gösterim: 1080
Boyut:  8.3 KB
Faraday etkisinden dolayı oluşan polarizasyon rotasyonu β, rotasyon açısı (birimi radyan)
B, yayılım yönündeki manyetik akı yoğunluğu (birimi Tesla)
d, ışık ve manyetik alanın etkileştiği yolun uzunluğu (birimi metre)
V materyalin Verdet sabiti. Ampirik olarak bulunmuş olan bu orantı sabiti dalga boyu ve sıcaklık ile değişkendir ve değişik materyaller için değerleri tablolaştırılmıştır.

Positif Verdet sabiti, yayılım yönü manyetik alana paralel ise L-rotasyonuna (saat yönünün tersine), yayılım yönü manyetik alana anti-paralel ise R-rotasyonuna (saat yönü) karşılık gelir. Yani, eğer ışın hüzmesi materyalden geçerse ve tekrar içerisinden geri yansırsa, rotasyon iki katına çıkar.

Terbiyum, galyum, grena (TGG) gibi bazı materyaller oldukça yüksek Verdat sabitlerine sahiptir (≈ −40 rad T−1 m−1). Bu materyallerden bir çubuğu güçlü bir manyetik alan içine yerleştirirsek, 0.78 radyandan (45 derece) fazla Faraday rotasyon açısı elde edilebilir. Bu olay, ışığı tek yönde ileten Faraday yalıtkanlarının temel bileşenlerinden olan Faraday döngenlerinin yapılabilmesine olanak sağlar.
Manyetik alan içine yerleştirilen ferrit çubuklar kullanarak benzer yalıtkanlar yapılmıştır.
Ad:  3.JPG
Gösterim: 1051
Boyut:  20.8 KB

Yıldızlararası ortamda Faraday rotasyonu


Başlangıç noktasından Dünya üzerine gelene kadar yıldızlararası ortamdan yayılım yapan ışık Faraday etkisine maruz kalır. Burada, etkiye serbest elektronlar neden olur ve bu etki iki çembersel polarizasyon modunun kırıcılık indisleri arasındaki farktan oluşurmuşcasına karakterize edilebilinir. Yani, katı ya da sıvı cisimlerdeki Faraday etkisinin aksine, yıldızlararası Faraday rotasyonu basit bir şekilde ışığın dalgaboyu (λ) ile ilişkilidir:
Ad:  4.JPG
Gösterim: 1008
Boyut:  8.4 KB
etkinin ortalama gücü RM (Rotasyon Miktarı) ile karakterize edilmiştir. Bu miktar, yıldızlararası manyetik alanın eksenel bileşenine, B ll, ve elektronların sayısal yoğunluğuna, ne, bağlıdır. Bu bağımlılıkların her ikisi de yayılım yolu boyunca değişir. CGS birimleri ile, rotasyon miktarı şu şekilde verilir:
Ad:  5.JPG
Gösterim: 1145
Boyut:  21.6 KB
ne(s) elektronların yol üzerindeki her noktada olan yoğunluğuB ll (s) yıldızlararası manyetik alanın yol üzerindeki her noktadaki, s, yayılım yönündeki bileşenie elektronun yüküc vakumdaki ışık hızım elektronun kütlesi ε0' vakum dielektrik sabiti Yukarıdaki integral, kaynaktan gözlemciye kadar olan bütün yol üzerinden alınır.

Faraday rotasyonu, manyetik alanların ölçümü açısından astronomide önemli bir araçtır. Manyetik alanlar, elektron yoğunluğu bilindiği takdirde rotasyon miktarı ile tahmin edilebilinir. Radyo pulsarlarında, bu elektronların neden olduğu dağılım, farklı dalgaboylarında alınan sinyallerin arasında zaman farkı olmasına neden olur. Bu fark, elektronların sütun yoğunluklarıyla ya da dağılım miktarıyla ölçülebilinir. Dağılım ve rotasyon miktarlarının her ikisinin de ölçümü görüş mesafesindeki manyetik alanın ağırlıklı ortalamasını verir. Aynı bilgi, eğer yayılım ve rotasyon miktarları yayılım yolunun uzunluğu ve tipik elektron yoğunluklarının mantıklı tahminleriyle pulsarlardan başka cisimlerle de elde edilebilir. Güneş tacı tarafından gizlenmiş galaksi dışı kaynaklardan gelen polarize radyo sinyallerinin Faraday rotasyon miktarları, güneş tacındaki plazmanın elektron yoğunluğunu ve oluşturduğu manyetik alanının gücünü ve yönünü tahmin etmekte kullanılabilinir.

İyonosferdeki Faraday rotasyonu


Dünya'nın iyonosferinden geçen radyo dalgaları da benzer şekilde Faraday etkisine maruz kalır. Positif iyonların aksine iyonosferdeki plazmada bulunan serbest elektronlar, yukarıdaki denkleme göre Faraday rotasyonuna katkıda bulunur. Positif iyonlar görece ağır olduklarından çok az etkileri olur. Dünya'nın manyetik alanına bağlı olarak, sonuç olarak radyo dalgalarının polarizasyonlarının rotasyonları vuku bulur. Güneş lekesinin çevriminden dolayı iyonosferdeki elektornların yoğunlukları günlük olarak çok değişken olduğundan, etkinin büyüklüğü değişir. Buna rağmen, etki her zaman dalga boyunun karesi ile orantılıdır ve, UHF televizyon frekansında bile (500 MHz (λ= 60 cm)) polarizasyon ekseninin tam rotasyonu birden fazla kez olabilir. Sonuç olarak, çoğu radyo vericisi antenler dikey ya da yatay polarize olsalar da, ortamın ya da kısa dalgaboylu sinyallerin iyonosferden yansıdıktan sonraki polarizasyonları tahmin edilemezdir. Fakat, serbest elektronlar tarafından oluşan Faraday etkisi frekans arttıkça (dalga boyu azaldıkça) hızla azaldığından, uydu iletişimlerinde mikrodalga frekansları kullanılır ve iletilen polarizasyon yerde ve uyduda aynı şekilde elde edilebilinir.

MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen NeutralizeR; 26 Ağustos 2016 00:17
byz_qny - avatarı
byz_qny
Ziyaretçi
19 Temmuz 2012       Mesaj #6
byz_qny - avatarı
Ziyaretçi

MİCHAEL FARADAY ( 1791 - 1867 )

Ad:  Faraday Michael5.jpg
Gösterim: 1259
Boyut:  40.3 KB

İngiliz fizik ve kimya bilgini. 22 Eylül 1791 'de Newington Suurey'de doğdu. On dört yaşında bir ciltçiye çırak olarak gir­di. 1813 Mart ayına kadar bu işine devam etti. Gençliğinde pek çok kitap okudu. Bilhassa fizik ki­taplarını büyük bir heves ve arzuyla okuyordu. 1813'te kimyacı Sir Humhry Davy ondaki kabili­yeti gördü. Onun teşvik ve desteğiyle kimya asis­tanı oldu. Faraday daha ziyade kendi kendine ye­tişmiş bir ilim adamıdır. Ekim 1813 ile Nisan 1815 tarihleri arasında Fransa, İtalya ve İsviçre gezisin­de Davy'ye refakat etti. 1825'te laboratuar müdür­lüğüne getirildi. 1833'te enstitüye ders verme mec­buriyeti olmaksızın kimya profesörü olarak tayin edildi. 25 Ağustos 1867'de öldü.

1820 yıllarında fen alimleri çalışmalarına da­ha ziyade elektriğe ait konularda ağırlık vermişler­di. Bunlardan en önemlileri Volta'nın elektrik pi­li ve Hans Oemst'in elektrik akımından üretilen mağnetik mıknatıslı güç kaynağı idi.

Elektrik enerjisinden mağnetizma üretildiğin­den bu yana fen adamlarının en büyük düşüncesi, "Mağnetizmadan elektrik enerjisi elde edilebilir mi" sorusu idi. Bu, fen ilimleri tarihinde en büyük me­sele haline geldi. Faraday, zaman zaman bu mese­le üzerinde çalıştı. Bu arada ilk ilmi keşfini de ger­çekleştirmiş oldu. Bir mıknatıs etrafında tersine karşılıklı dönebilen bir kablo sistemi geliştirdi ve böylece ilk defa elektrik enerjisi mekanik enerjiye dönüştürülmüş oldu. Bu keşif, elektrik motorlarının esası kabul edildi. Daha sonra 10 yıl içinde Faraday kimya alanındaki çalışmalarını arttırdı. Benzone ve butyleni keşfetti, ilk paslanmaz çeliği imal etti. Kloru ve diğer bazı gazları sıvılaştırdı. Mağnetizma yoluyla elektrik enerjisi elde etme fikri kendisini de­vamlı zorluyordu. 1822'de mağnetizmayı, elektriğe dönüştürmeyle ilgili tezler yazdı. 1824 ve 1825'te deneylerini tekrar ettiyse de muvaffak olamadı.

1831'de yeniden kimyadan elektriğe döndü. Bundan sonraki deneylerinin en mühimi galva­nometreye bir kablo bobini bağlayarak küçük elektrik akımlarını ölçmeye yarayan bir alet yap­masıydı. Bu kablo, bir mıknatısa değdirildiğinde galvanometrenin iğnesi hareket etti. Kabloyu ayır­dığında, iğne ters yöne hareket etti. Böylece Fara­day mağnetizmadan elektrik enerjisi elde edilme şeklini bulmuş oldu. Mekanik enerjiyi bir mıkna­tıs yardımıyla elektriğe dönüştürdü. Bu, elektrik je­neratörlerinin esası oldu.

Faraday, ayrıca mıknatıs kutupları arasında döndürdüğü bir bakır yuvarlak ile devamlı bir akım elde etmeyi de başardı. 1832 ve 1833'te elektrolizin iki temel kanununun formüllerini bul­du. 1840 yılında ışık enerjisi ile elektromağnetik enerjinin birbirine çok benzer, hatta aynı olduğu te­orisini geliştirdi

Faraday-Lenz Yasası


Faraday'in indüksiyon kanunu, 1830'da Michael Faraday tarafından bulunan, manyetik alanın değişimiyle oluşan emk'yı (elektromotor kuvvet) tanımlayan indüktörlerin, elektrik motorlarının, jeneratörlerin, transformatörlerin gelişmesini sağlayan kanundur.
Anahtar kapatıldığında ilk bobinde bir manyetik alan oluşur (Biot-savart yasası). Oluşan bu manyetik alan ikinci bobinde tekrar elektrik akımına dönüştürülür (Faraday yasası). Bu olay transformatörlerin temelini oluşturur.
1. Sabit tel, değişen manyetik akı
Faraday kanununa göre bir devrede indüklenen emk, devreden geçen manyetik akının zamana göre türevi ile doğru orantılıdır. Bu ifade şöyle yazılabilir:
Ad:  2.JPG
Gösterim: 1455
Boyut:  14.1 KB

N sarımlı bir bobinde oluşan emk
Ad:  3.JPG
Gösterim: 895
Boyut:  9.1 KB
2. Sabit manyetik akı, hareketli tel
Manyetik akının sabit, ancak telin hareketli olduğu durumlarda da emk oluşur.Bu indüksiyon telin hareketine göre ikiye ayrılır:

2.1. Telin Doğrusal Hareketi
B manyetik alanına dik yönde v hızıyla hareket eden, l uzunluğundaki telin uçları arasında indüklenen emk:
Ad:  4.JPG
Gösterim: 914
Boyut:  8.4 KB
2.2. Telin Dairesel Hareketi
B manyetik alanına dik yönde w açısal hızıyla hareket eden, l uzunluğundaki telin uçları arasında indüklenen emk:
Ad:  5.JPG
Gösterim: 1010
Boyut:  8.8 KB
Lenz Yasası indüksiyon emk'sinin yönünün akım ilmeğinin çevrelediği alandan geçen manyetik akı değişimine karşı koyacak şekilde manyetik akı oluşturan akımın yönünde olduğunu belirtir. Bu yasa enerjinin korunumunun bir sonucudur. Faraday yasasındaki - işaretinin kaynağı da budur.
Son düzenleyen Safi; 26 Ağustos 2016 00:12
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
14 Ekim 2015       Mesaj #7
Safi - avatarı
SMD MiSiM

Michael Faraday

Ad:  Michael Faraday.jpg
Gösterim: 1480
Boyut:  44.1 KB

(1791-1867)


Fraday'ın babası Ingiltere'nin kuzeyinden 1791 başında Newington köyüne iş aramak amacıyla gelmiş bir demirci idi. Annesi Faraday'ın zorluklarla dolu çocukluk döneminde ona duygusal yönden büyük destek olmuş, sakin ve akıllı bir köylü kadındı.Babaları çoğu zaman hasta olan ve iş bulmakta zorluk çeken Faraday ve üç kardeşinin çocukluğu yarı aç yarı tok geçti.
Aile Sandemancılar adlı küçük bir hıristiyan tarikatının üyesiydi. Faraday yaşamı boyunca bu inançtan güç almış, doğayı algılama ve yorumlamada bu inancın etkisi altında kalmıştır.

Faraday çok yetersiz bir eğitim gördü. Bütün eğitimi kilisenin pazar okulu'nda öğrendiği okuma yazma ve biraz hesaptan ibaretti. Küçük yaşta gazete dağıtıcısı olarak çalışmaya başladı. 14 yaşında çiftci çıragı oldu. Ciltlenmek üzere getirilen kitapları okuyarak bilgisini genişletmeye başladı. Encyclopedia Brtanica'nın üçüncü baskısındaki elektrik maddesinden özellikle etkilendi. Eski şişeler ve hurda parçalardan yaptığı basit bir elektrostatik üreteçten yararlanarak deneyler yapmaya başladı. Gene kendi yaptığı zayıf bir Volta pilini kullanarak elektrokimya deneyleri gerçekleştrdi.

Londra'daki Kraliyet Enstütüsü'nde Sir Humphrey Davy tarafından verilen kimya konferansları için bir bilet elde etmesi Faraday'ın yaşamında dönüm noktası oldu. Konferanslarda tutduğu notları ciltleyerek iş isteyen bir mektupla birlikte Davy'ye gönderdi. Bir süre sonra laboratuvara yardımcı olarak giren Faraday, kimyayı çağının en büyük deneysel kimyacılarından biri olan Davy'nin yanında öğrenmek fırsatını elde etmiş oldu. 1820'de Faraday, Davy'nin yanından yardımcılık görevinden ayrıldı.
Hans Christian Orsted, 1820'de bir telden geçen elektrik akımının tel çevresinde bir magnetik alan oluşturduğunu bulmuştu. Fransız fizikci Andre Marie Ampere tel çevresinde oluşan magnetik kuvvetin dairesel olduğunu gerçektede tel çevresinde bir magnetik silindir oluştuğunu gösterdi. Ve bu buluşun önemini ilk kavrayan Faraday oldu. Soyutlanmış bir magnetik kutup elde edilebilir ve akım taşıyan bir telin yakınına konursa telin çevresinde sürekli olarak bir dönme hareketi yapması gerekecekti. Faraday üstün yeteneği ve deneysel çalışmadaki ustalığıyla bu görüşü doğrulayan bir aygıt yapmayı başardı. Elektrik enerjisini mekanik enerjiye dönüştüren bu aygıt ilk elektrik motoru idi.

Faraday bu deneyleri gerçekleştrip sonuçlarını bilim dünyasına sunarken elektriğin farklı biçimlerde ortaya çıkan türlerinin niteliği konusunda kuşkular belirdi. Elektrikli yılan balığının ve öteki elektrikli balıkların saldığı, bir elektrostatik üretecin verdiği bir pilden yada elektromagnetik üreteçten elde edilen elektrik akışkanları birbirinin aynı mıydı? Yoksa bunlar farklı yasalara uyan farklı akışkanlar mıydı? Faraday araştırmalarını derinleştirince iki önemli buluş gerçekleştirdi. Elektriksel kuvvet kimyasal molekülleri, o güne değin sanıldığı gibi uzaktan etkileyerek ayrıştırmıyordu, moleküllerin ayrışması iletken bir sıvı ortamdan akım geçmesiyle ortaya çıkıyordu. Bu akım bir pilin kutuplarından gelsede, yada örneğin havaya boşalıyor olsada böyleydi. Ikinci olarak ayrışan madde miktarı çözeltiden geçen elektrik miktarına dorudan bağımlıydı. Bu bulgular Faraday 'ı yeni bir elektrokimya kuramı oluşturmaya yöneltti. Buna göre elektriksel kuvvet, molekülleri bir gerilme durumuna sokuyordu.
1839'da elektriğe ilişkin yeni ve genel bir kuram geliştirdi. Elektrik madde içinde gerilmeler olmasına yol açar. Bu gerilmeler hızla ortadan kalkabiliyorsa gerilmenin ard arda ve periyodik bir biçimde hızla oluşması bir dalga hareketi gibi madde içinde ilerler. Böyle maddelere iletken adı verilir. Yalıtkanlar ise parçacıklarını yerlerinden koparmak için çok yüksek değerde gerilmeler gerektiren maddelerdir.

Sekiz yıl boyunca aralıksız süren deneysel ve kuramsal çalışmaların sonunda 1839'da sağlığı bozulan Faraday bunu izleyen altı yıl boyunca yaratıcı bir etkinlik gösteremedi. Araştırmalarına ancak 1845'te yeniden başlayabildi. 1855'ten sonra Faraday'ın zihinsel gücü azalmaya başladı.Ara sıra deneysel çalışmalar yaptığı oluyordu. Kraliçe Victoria bilime büyük katkılarını göz önüne alarak Faraday'a Hampton Court'ta bir ev bağışladı.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 25 Ağustos 2016 23:57
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
18 Ağustos 2018       Mesaj #8
Avatarı yok
Yasaklı

Parçacıkların Magnetik İvmelendirilmesi!


Elektromagnetik teoriye Faraday 'ın katkılarından biri de şudur: Zamanla değişen bir magnetik alan, alanı çevreleyen iletken bir ortamda elektrik akımları oluşmasına neden olur. Bu akımın olduğu düzlem, zamanla değişen alanın bileşenine diktir.Yıldızlar arası ortamın herhangi bir bölgesi ani bir magnetik alan değişimi gösterirse, elektrik yükleri etkin bir elektrik alanı oluşturur. Laboratuvarda bu etki yükleri çok yüksek enerjilere yükseltmek için kullanılır.

Söz konusu ivmelendirmeyle ilgili ilk alet 1940 yılında D.W. Kerst tarafından yapıldı. İlgili alete betatron adı verildi. O zamandan beri betatron işleminin yıldızlar arası ortamda bulunan kozmik ışınlarda gözlenen çok büyük enerjilere ivmelendirilen yüklü parçacıklarda etkin olduğu ileri sürülmüştür. Faraday kanununda, iletken bir halkada akım ve ilgili elektrik alanı, halka ile çevrili magnetik kuvvet çizgilerindeki değişimle belirlenir.