Arama

Beynimizin Sırları - Sayfa 2

Güncelleme: 17 Ekim 2014 Gösterim: 10.130 Cevap: 17
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
8 Şubat 2012       Mesaj #11
Avatarı yok
Yasaklı
Nörobilim Askeri Teknolojiye Hizmet Edecek

Sponsorlu Bağlantılar
Bilim insanları, beyin ve akıl hastalıklarının tedavisinde çığır açan nörobilim alanında kaydedilen hızlı gelişmelerle, askeri alanda da önemli yararlar sağlanabileceğini ortaya koydu.

İngiliz ulusal bilim akademisi Royal Academy tarafından hazırlanan raporda, nörobilim alanında kaydedilen hızlı gelişme sayesinde, askerlerin yol kenarına yerleştirilmiş bombaları ve keskin nişancıların da diğer gizli tehditleri belirleme yeteneklerinin artırılabileceği belirtildi.

Raporda yer alan çalışmalardan kuşkusuz en ilginç olanı, askerlerin beyinleriyle insansız hava araçları ve diğer silah sistemleri de dahil olmak üzere doğrudan doğruya askeri donanımlara bağlanabilmeleri oluşturdu.

Raporda, kafadan doğrudan beyne transkranial doğru akım uyarımı kullanan elektrik sinyalleri gönderilmesinin, performansı artırıcı etkisi olduğuna değinildi.

Bilim dünyasında kısaca tDCS adıyla bilinen ve anksiyete bozukluk veya depresyon gibi çeşitli psikolojik bozuklukların tedavisinde kullanılan transkranial doğru akım uyarımı, küçük elektrodlar yardımıyla doğrudan beyne gönderilen sürekli ve düşük elektrik akımlarıyla beyindeki sinirlerin uyarılması olarak tanımlanıyor.

Askerlerin Yetenekleri Arttı

Raporda, New Mexico Üniversitesinden Vince Clark başkanlığında yapılan tDCS ile ilgili bir araştırmaya yer verildi. Rapor, tDCS'nin kullanıldığı sanal gerçeklik askeri eğitim programlarını tamamlayan ve Ortadoğu'da görev alacak Amerikan askerlerin, yol kenarına yerleştirilen bombalar ve diğer gizli tehditleri belirleme yeteneklerinde belirgin artış gözlemlendiğine işaret edildi.

Guardian gazetesine konuşan Clark, başkanlığını yürüttüğü çalışmada söz konusu araştırmaya katılan askerlerin gizli hedefleri belirlemedeki hassasiyetinin diğerlerine göre iki kat arttığını belirlediklerini belirtti.

Demans, psikiyatrik bozukluklar ve öğrenme güçlüklerini tedavisinde tDCS'ten faydalanılması hakkında daha geniş çaplı bir araştırmayı yöneten Clark, nörobilimin askeri sahada kullanımının kendisinde rahatsızlık oluşturduğunu söyledi. Clark buna karşın çalışmalarını durdurması durumunda da tDCS'ten yarar görecek insanların bu imkandan mahrum kalacaklarına dikkati çekti.

“Yeryüzündeki hemen her teknolojinin askeri alanda bir uygulaması'' diyen Clark, ne kadar rahatsız edici olursa olsun bilim insanlarının bundan kaçınmasının mümkün olmadığını ifade etti.

Raporda, tDCS sahasındaki araştırmanın henüz emekleme safhasında olmasına rağmen, yapılan bilimsel araştırmaların beyin görüntüleme sistemleriyle birlikte kullanılması halinde ''askeri bağlamda öğrenmeyi güçlendirmede uzun zamandır özlenen bir araç olabileceği'' belirtildi.

İnsan Beyni Askeri Teknolojiye Bağlanacak

Raporda, insan beyninin, beyin-makine arayüzleri (BMA'lar) adı verilen cihazlar yardımıyla doğrudan, insansız hava araçları ve askeri araç ve donanımlara bağlanabileceği ifade edildi.

İnsanların kontrol imleçleri ve suni uzuvlarını beyin sinyallerini kullanan BMA'la yardımıyla kullanabildiğine ilişkin bir araştırmaya yer verilen raporda bunun askeri uygulamalarının araştırılmasının önemi üzerinde duruldu.

Raporda ayrıca EEG adı verilen elektroensefelogramın da askeri sahada kullanımı olabilecek bir diğer araç olduğu belirtildi.

Başa yerleştirilen saç filesi biçimindeki elektrotlar yardımıyla beyin dalgalarını kaydetmede kullanan EEG'nin, sinirsel geri bildirim tedavisi ile birlikte kullanımının insanların beyin dalgalarını kontrol edebildiklerini ve becerilerini iyileştirebildiklerine işaret edilen raporda, bu yöntemle golf ve okçuluk sporu yapan kişilerin becerilerini artırdıklarının gözlemlendiği kaydedildi.

ABD askeri araştırma kuruluşu Darpa'nın, uydu görüntülerinde, insan bilinçli algısının gözden kaçırdığı hedef noktalarını belirlemede EEG'den yararlandığı bildirilen raporda, EEG grafiklerinin beynin bazen hedefleri fark etmiş olmasına karşın bunu bilinçli düşünceye çevirmede başarısız kaldığını gösterdiğine dikkat çekildi. Raporda, araştırmanın bir grup görüntü üzerinde daha dikkatli araştırma yapmak amacıyla EEG grafiklerinden faydalanan personelin hedef belirleme hassasiyetlerini eskisine göre 3 kat artırdıkları vurgulandı.


Kaynak:AA/Guardian(07 Şubat 2012,16:24)

Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
10 Şubat 2012       Mesaj #12
Avatarı yok
Yasaklı
Düşünce Gücünün Sınırı Yok

Sponsorlu Bağlantılar
İngiliz bilim adamları, beyin araştırmalarının neden olacağı muhtemel tehlikelere karşı uyardı.Royal Society'den yapılan açıklamada, bu araştırmalar sayesinde çok da uzak olmayan bir zamanda, insansız hareket edebilen uçak ve diğer silah sistemlerinin düşünce gücüyle yönetilebileceğine dikkati çekildi.

Bilim adamlarını, özellikle askeri teknoloji açısından bakıldığında, elde edilen sonuçların kullanımında dikkatli olunması konusunda uyaran Royal Society, hem hükümet hem uluslararası toplumun, ancak bilim adamlarının da bu araştırmaların aslında yararlı sonuçlarının zarara ve tehlikeye dönüşmemesini sağlamak durumunda olduğunu bildirdi.

Nöroloji biliminin, insanlığa büyük fayda sağlama potansiyeli olduğunu belirten, Royal Society'de konuyla ilgili çalışma grubunun başkanı Prof. Rod Flower, bu alandaki araştırmalar sayesinde tıbbın her geçen gün Parkinson, epilepsi veya bağımlılık gibi hastalıkların tedavisinde bir adım daha ileri gittiğini ifade etti.

Flower, ancak insan beyninin her geçen gün biraz daha iyi anlaşılmasının, çok sayıda riski de beraber getirdiğini söyledi.

Beyni etkileyerek felçli hastaların sadece düşünme gücüyle el veya ayak protezlerini ya da bir bilgisayarı kullanmalarının başarıldığını hatırlatan Flower, aynı tekniğin askeri operasyonlarda da kullanılabileceğini belirtti.

Kimyasal silahların insanları öldürmeye değil, beyinlerini bir süre felç etmeye programlanabileceğini kaydeden Flower, ancak bunun daha sonra yol açacağı etkilerinin bilinmediğini söyledi.

Flower, bu tarz kimyasalların kitlesel olaylarda ya da suçluların takibinde kullanılmasıyla ilgili deneyler yapıldığını bildirdi.

Bu gelişmelerin, sayısız etik tartışmayı da beraberinde getirdiğini ifade eden Flower, birçok noktada bu konu ile ilgili uluslararası hukuk kurallarının bulunmadığına dikkati çekti.

Hükümetlerin araştırmalarını şeffaf yapması gerektiğini söyleyen Flower, bilim adamlarının da her zaman, araştırmalarının insanlığın yararına olabileceği gibi zararına da kullanılabileceğinin bilincinde olması gerektiğini belirtti.


Kaynak:Gençbilim(08 Şubat 2012,11:53)

Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
2 Nisan 2012       Mesaj #13
Avatarı yok
Yasaklı
Beynin Gökkuşağı Haritası

Bilim insanları, yeni bir görüntüleme tekniği ile insan beyninin gökkuşağına benzeyen sinir kordonu haritasını ortaya çıkarmayı başardı.

Science dergisinde yayımlanan araştırmada, ‘difüzyon spektrum görüntüleme’ tekniğiyle beynin kıvrımları içinde yatan sinir kordonlarının geometrik yapısı tesbit edilmeye çalışıldı.

Kullanılan teknikte, beyin sıvısının sinirler ve sinir etrafındaki hareketleri belirlendi. Ortaya çkan görüntü, bilim insanlarının beklediğinin aksine çok daha düzenli ve basit bir yapıyı gözler önüne serdi.

Bilim insanları, beyindeki sinir kordonlarının sanıldığının aksine daha basit bir dağılıma sahip olmasının beynin gelişim sürecinde avantaj sağladığını, böylece sinir kordonlarının beyinde doğru dağılım gösterdiğini düşünüyor.


Kaynak: Ntvmsnbc / Science (02 Nisan 2012,12:35)

Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
13 Temmuz 2012       Mesaj #14
Avatarı yok
Yasaklı
Fedakarlığın Sırrı Çözüldü

İnsan beyninin küçük bir bölgesinin, fedakarlık yapma isteğini fazlasıyla etkilediği ortaya çıktı. Araştırmacıların yaptığı deneyler, bencil insanlar ile fedakar insanların beyin aktivitelerinin arasında büyük bir fark olduğunu gösterdi.

İsviçre’nin Zürih Üniversitesi’nde yapılan araştırmada, parietal lob ile temporal lob arasındaki bağlantı noktasında daha fazla gri madde bulunduran insanların, diğerlerine kıyasla çok daha fedakar oldukları anlaşıldı. Yapılan keşif, insanlar hakkında ilginç bir özelliği ortaya çıkarırken, beyin anatomisi, aktivitesi ve fedakarlık arasında ilk kez bağlantı kurulmuş oldu.

İnsanların bazılarının neden bencil ve diğerlerinin fedakar olduğunu anlamaya yönelik geçmişte yapılan çalışmalarda, cinsiyet, eğitim seviyesi ve gelir düzeyinin fedakar olmakla doğrudan bağlantısı kurulamamıştı. Ancak nöroloji alanındaki en son araştırmalar, beyin yapısındaki farklılıkların kişilik ve yetenekleri etkiliyor olabileceğini gösterdi.

Zürih Üniversitesi’nde Ernst Fehr’in başını çektiği ekip, ilk kez beyin anatomisiyle fedakarlık arasında bağlantı olduğuna dair bulgu elde etti. Fedakarlığın nörolojik altyapısı olup olmadığını incelemek için bir deney yapıldı. Deneklere, kendileri ve bir başka insan arasında para paylaştırmaları istendi. Katılımcıların tümü, her defasında bir diğer kişinin kullanabilmesi için paranın bir kısmını ayırdı. Araştırmacılar, deneklerin yaptığı fedakarlıklar arasında önemli farklılıklar olduğunu gördü. Bazıları kendilerine verilen paranın neredeye hiçbirini diğer kişi için ayırmak istemezken, diğerleri farklı miktarlarda ancak daha fazla para ayırdı.

Daha Fazla Gri Madde

Fehr ve ekibi, insanların neden farklı miktarlarda para ayırdıklarını, kısaca fedakarlıklarının ölçüsünü belirleyen sebebi ortaya çıkarmak istiyordu. Geçmişteki araştırmalar, parietal ile temporal lob arasındaki bölümün, bir kişinin bir başkası için fedakarlık yapmasında etkili olabileceğine işaret etmişti.

Beyindeki bu bölgenin, bir başkasının hislerini ve düşüncelerini anlamada daha önemli olduğunu fark eden bilim insanları, fedakarlığın iki lobun kesişiminde biçimlendiğini gördü. Araştırmada yer alan Yosuke Morişima, “Deneyde diğerlerine göre daha fedakar davranan insanların, iki lob arasında daha fazla gri maddeye sahip olduğunu gördük” dedi.

Beyin Faaliyetlerinde Farklılıklar

Denekler, parayı bölüştürdükleri esnada farklı beyin aktiviteleri de ortaya koydu. Bencil insanlarda, kulağın arkasındaki küçük bölgedeki beyin faaliyeti çok düşüktü. Fedakar insanlarda ise bölüştürülmesi gereken paranın maliyet hesapları nedeniyle dağılımı zorlaştıkça beyin faaliyetinin arttığı görüldü.Parietal ile temporal lobun kesişimindeki hareketlilik, insanların fedakar davranmak için gösterdikleri istek azaldıkça da artış gösterdi. Bilim insanları bunun sebebi olarak, beynin bu kısmını kullanarak benmerkezciliği aşmaya çalışmanın insanları zorlamasını gösterdi.

Fehr, araştırma hakkında, “Heyecan verici sonuçlar elde ettik. Ancak fedakarlığın sadece biyolojik faktörlere bağlı olarak belirlenmediğini söylememiz lazım” dedi.Bilim insanları, gri madde miktarının aynı zamanda sosyal süreçlerle de ilgili olduğunu belirtti. Fehr, şu an kafasındaki en ilgi çeken sorunun, “Doğru eğitim ve sosyal normlar aracılığıyla beynin fedakarlık kısmını geliştirip geliştiremeyecekleri olduğunu” söyledi.



Kaynak : Ntvmsnbc (12 Temmuz 2012,16:20)
Son düzenleyen nötrino; 17 Ekim 2014 13:24
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
18 Ağustos 2012       Mesaj #15
Avatarı yok
Yasaklı
Bilim Adamlarından Büyük Buluş

Alzheimer ve Parkinson gibi hastalıkların nedenini arayan bilim adamları beynin yeni bir gizemini keşfetti.Science Translational Medicine'deki makaleye göre, beyin, sanılandan daha hızlı ve etkin şekilde atık maddeleri arıtıyor. Bunu yaparken 'kanalizasyon' sistemi gibi bir sistem kullanıyor. Alzheimer veya Parkinson gibi hastalıklara neden olan, sağlığa zararlı atıklar, 'kanalizasyon boruları' tıkalı olmadığı sürece, beyin tarafından atılıyor. Beyin, özel hücrelerden oluşan kanalizasyon ağıyla beyin sıvısı ve atıkları, basınç yardımıyla temizliyor. Sistemin işleyişi vücuttaki lenf yollarınınkine benzer. Bugüne dek, atıkların dokudan kan damarlarına difüzyonunun çok yavaş ve pasif olduğu düşünülüyordu. Ancak yapılan keşif, beynin buna ek olarak, çok daha hızlı çalışan başka bir arıtma sisteminin bulunduğunu gösterdi.

Kanal tıkalıysa hücreler yıkılıyor Araştırmayı yürüten, Rochester Üniversitesi bilim insanlarından Maiken Nedergaard, her organ için atık temizlemenin çok önemli olduğunu belirterek, beyin içinse bunun daha da büyük rol oynadığını kaydetti. Alzheimer veya Parkinson gibi tüm dejeneratif hastalıklarda beyinde atıkların biriktiğini hatırlatan Nedergaard, bunların da zaman içerisinde beyin hücrelerini öldürdüğünü ifade etti. Bugüne dek, beyinde bu atıkların temizlenmesi için sadece bir yol bulunduğunun düşünüldüğünü anlatan Nedergaard, bu sistemde de beyin sıvısının çok yavaş şekilde, içindeki atık maddelerle birlikte damar duvarından sızarak kana ulaştığını belirtti.

Nedergaard, "Ancak şimdi görüyoruz ki beyin sandığımızdan çok daha organize, hızlı ve etkin şekilde kendisini arıtıyor" dedi. Kapak açıldığında sistem duruyor Beyindeki kanalizasyon sistemi eritrositlerden oluşuyor. Eritrositler beyindeki kan damarlarının etrafını sarıyor ve böylece hücre ile beyindeki sıvı kaynakları arasında köprü oluşturuyor. Bu hücreler de kendi pompalama sistemlerini kurarak, beyin dokusundaki sıvıyı emiyor, özel kanalcıklar üzerinden basınçla damarın içine püskürtüyor. Vücuttaki lenfatik drenaj sistemine benzediği için keşfe 'glenfatik sistem' ismi verildi.

Keşfettiklerinin hidrolik bir sistem olduğunu vurgulayan Nedergaard, "Kapağı açtığınızda sistem duruyor, çalışmıyor. Bu yüzden yıllardır devam eden beyin araştırmalarında bu sistemi göremedik" dedi.Nedergaard, eritrositlerin basınçla işleyen pompalarının sadece yaşayan, çalışan, tam bir beyinde devrede olabildiğini söyledi. Fare deneylerinde keşfedilen sistemin insanlarda çok daha önemli olabileceği düşünülüyor. Alzheimer'ın tedavisinde yeni dönem Bilim adamları, arıtma sistemini keşfettikten sonra farelerin beynine, Alzheimer'a neden olan hasarlı beta amiloid proteinleri enjekte etti. Sağlıklı farelerde, beta amiloidlerin bir saat içerisinde büyük ölçüde beyinden temizlendiği görülürken, eritrosit kanalları kapalı olan farelerde aynı süre içerisinde beta amiloid oranının ikiye katlandığı tesbit edildi.

Drenaj sisteminin Alzheimer ve benzer hastalıklar için büyük önem taşıdığına inanan bilim adamları, Alzheimer'da bu sistemin çalışmasını hızlandırarak, hastalığı ağırlaştıran beta amiloidlerin beyinde daha fazla birikmesinin engellenebileceğini tahmin ediyor. Beyin, özel hücrelerden oluşan kanalizasyon ağıyla beyin sıvısı ve atıkları, basınç yardımıyla temizliyor. Alzheimer ve Parkinson gibi hastalıklara yol açan atıklar kanal tıkalı değilse hızla atılıyor.


Kaynak : Gençbilim / Science Translational Medicine (18 Ağustos 2012,03:56)
Son düzenleyen nötrino; 17 Ekim 2014 13:26
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
27 Eylül 2012       Mesaj #16
Avatarı yok
Yasaklı
Beyin Kötü Haberleri Filtreliyor

İnsanların iyi haberleri seçip, kötü haberleri görmezden gelme eğiliminin, beynin bir bölgesinin filtreleme mekanizması olarak çalışmasından kaynaklı olduğu keşfedildi.

Çoğu insanın kötü haberlerden çok iyi haberleri, hakaretlerden çok övgüleri duymayı tercih ettiği biliniyor. İnsanların yüzde 80 ila yüzde 90’ı, kendileri hakkında işittikleri övgüler sayesinde öz güven kazanırken, söylenen kötü sözler nedeniyle nadiren imajını gözden geçiriyor.Sinir bilim uzmanları tarafından ‘iyi haber-kötü haber etkisi’ olarak adlandılan bu etkinin artıları ve eksileri olabileceği düşünülüyor. İyimser bir bakış açısıyla, düşüncelerini daha çok iyi haberler üzerine kurma eğilimine sahip olan insanlar, kanser, hırsızlık, internet dolandırıcılığı, boşanma ya da uçağını kaçırma gibi durumların başlarına gelme ihtimali hakkında çok daha az endişeleniyor. Depresyon tanısı konmuş kişilerde daha seyrek rastlanan etkinin tehlikeli sonuçlar doğurabileceği, kötü haberleri görmezden gelmenin insanları kendinden fazla emin ve umursamaz yapabileceği iddia ediliyor.

Beynin Üç Bölgesine Titreşim Gönderildi

University College London’da (UCL) yapılan deneyde, sinir bilimi uzmanları, beynin kötü haberleri filtreleme ve iyi haberleri seçme mekanizmasının nasıl işlediğini araştırdı. Küçük beyindeki bir bölgenin fonksiyonunun geçici olarak bozulduğu deneyde, bu mekanizma devre dışı bırakıldı ve denekler hem kötü hem de iyi haberlere olabildiğince açık hale geldi.

Bilişsel sinir bilim uzmanı Tali Sharot ve ekibi, deney için gönüllü olan 20-35 yaş aralığındaki 30 sağlak kişiyi on kişilik gruplara ayırdı. Gönüllülerden her birine, beyne manyetik titreşimler gönderip belli kısımlarının işlevlerini aksatmak amacıyla 40 saniye süren transkranyal manyetik stimülasyon (TMS) uygulandı. TMS’in uygulandığı bölgeler, ilk grupta beynin sol lobunun ön kısmında altta yer alan kıvrımlar, ikinci grupta sağ beynin önünde altta bulunan kıvrımlar ve üçüncü grupta ise titreşimlerin pek etkili olması beklenmeyen bir kontrol merkeziydi.

İlk Grubun Kötü Haberlere Tepkisi Değişti

İlk TMS seasından sonraki yarım saat içinde, gönüllülere kanser, araba çalınması, uçak kaçırma gibi başlarına gelmesini istemeyecekleri durumlarla ilgili 40 ayrı resim gösterildi. Herkesten, her ayrı resimdeki durumun başlarına gelme ihtimalini tahmin etmeleri istendi. Cevaplarını yazan gönüllülerin tahminleri, bu durumların aynı sosyo-ekonomik koşullarda yaşayan insanların başına gelme ihtimaliyle karşılaştırıldı. Yapılan ikinci TMS seansından sonra aynı test tekrarlandı ve araştırmacılar verilen cevapları karşılaştırdı.

Karşılaştırmanın sonucunda, sağ beynin ön kısmında altta yer alan kıvrımlarına ya da beynin kontrol merkezine titreşim verilen kişilerdeki iyi haberleri seçme mekanizmasının normal bir şekilde çalışmaya devam ettiği görüldü. Bu iki gruptaki kişiler, Alzheimer riskinin ya da kanser olma ihtimallerinin düşündüklerinden az çıktığını gördüklerinde, bunu iyi bir haber olarak algıladı.Buna karşın, beyinlerinin sol ön kısmının alt tarafındaki kıvrımlara TMS uygulanan kişilerde ‘iyi haber-kötü haber etkisinin’ yok olduğu tesbit edildi. Bu gruptakiler düşüncelerini, iyi bir haber duyduklarında değiştirdikleri kadar, kötü bir haber duyduklarında da gözden geçirdi.

Etkinin Sebebi Sol Önbeyindeki Kıvrımlar

Araştırmayı yürüten Sharot, “Sol beynin önünde altta yer alan kıvrımların, beynin diğer kısımlarının kötü haberi algılamasını engellediğine inanıyoruz. Bu bölgeye müdahale ederek, bu etkiyi önleyebiliyoruz” dedi. Beynin bu bölgesiyle ilgili başka bir çalışma, 2011 yılında Nature Neuroscience dergisinde yayımlanmıştı.

İyi haber-kötü haber etkisinden sorumlu olan tek bölgenin sol beynin ön kısmının alt tarafında yer alan kıvrımlar olmadığı düşünüldü. Buradaki nöronların beynin farklı bölgeleriyle bağlantılı olması sebebiyle, tek bölgenin diğerlerini etkilemeden çalışmasının mümkün olmadığı ve gözlemlenen etkinin büyük ihtimalle geniş bir sinir ağından kaynaklandığı ileri sürüldü.

TMS’nin Sadece Bu Etkiyi Yapması Şaşırtıcı

Cardiff Üniversitesi’nde bilişsel sinirbilim uzmanı olan Chris Chambers, TMS işleminin bu kadar spesifik bir etkiye sahip olmasına şaşırdığını ifade etti: “Araştırmacılar, TMS’nin duygusal uyarılma ve dikkat gibi davranışsal özellikleri etkilediğine dair herhangi bir kanıt bulmadı. Beyne verilen titreşimler, birçok farklı ölçüt arasından, sadece kötü haberlere verilen tepkiyi etkiledi. Sonuçlar çarpıcı olsa da, ben tam olarak hangi beyin fonksiyonlarının bu işlemden etkilendiğini anlamakta güçlük çekiyorum.”

Araştırma,University College London’dan Tali Sharot ve ekibi tarafından yapıldı.


Kaynak : Ntvmsnbc / Proceedings of The National Academy of Sciences (26 Eylül 2012,15:08)
Son düzenleyen nötrino; 17 Ekim 2014 13:27
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
12 Ocak 2013       Mesaj #17
Avatarı yok
Yasaklı
Göz Kırpmak Beyni Resetliyor

Japonya'daki Osaka Üniversitesi'nden Tamami Nakano ve ekibi, göz kırpmanın beyne etkisini araştırdı.Yapılan araştırma, göz kırpmanın beynin işleyişini olumlu etkilediğini ortaya çıkardı. Araştırmayı yapan Japon bilim insanları, göz kırptıktan sonra beyin işlevinde meydana gelen değişimi, 'resetleme'ye benzetti.Araştırma sonucunda göz kırpmanın, beynin işleyişini ve konsantrasyonu olumlu etkilediği belirlendi.Daha önce, komedi dizisi, ''Mr. Bean''i izleyenlerin gözlerini, ana karakterin görünmediği sahnelerde yani dikkatin dağılabileceği zamanlarda kırptığını gösteren bir araştırmaya imza atan ekip, bu kez deneyi beyinde göz kırptıktan hemen sonra neler olduğunu görmek için tekrarladı.Araştırmacılar, diziyi izleyen katılımcıların beynini MR ile görüntüledi.

Göz kırptıktan hemen sonra katılımcıların beyin işlevinde değişiklik meydana geldiğini belirten bilim adamları, bunu beynin anlık olarak ''yeniden başlatılmasına (resetleme)'' benzetti.Eş zamanlı olaylara dikkatin en fazla 3 ya da 4 dakika verilebildiğini vurgulayan Nakano ve ekibi, ayrıca göz kırpılırken beynin, dikkatten sorumlu sinir hücrelerini mikrosaniye kadar etkisiz hale getirdiği sonucuna varıldı.Araştırmacılar bu sonuçların göz kırpmanın, çok kısa süre, bilgi akışını daha iyi kontrol etmek ve bir sonraki bilgiye daha iyi hazırlanmak için beyne gönderilen bir sinyal olduğu sonucuna vardı.



Kaynak : AA / Proceedings of The National Academy of Sciences (12 Ocak 2013,01:44)
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
17 Ekim 2014       Mesaj #18
Avatarı yok
Yasaklı
'Beyin Sarsıntısı Bilinci Kapatmıyor!'

İnsan beyni üzerine yeni bir araştıma yapıldı. Araştırmayı yapan bilim insanları, sanılanın aksine beyin sarsıntısı geçiren hastaların bilinçlerini kaybetmediğini iddia etti. Beyin sarsıntısı geçiren hastaların bitkisel hayata girdikleri ve bilinçlerinin minimum seviyeye indiği varsayımı hakkında yeni bir teori ortaya atıldı.

Bitkisel hayattaki hastaların bilinçlerinin kapalı olduğu inanışına karşı çıkan bir grup bilim insanı, bu konuda bir araştırma yaptı ve araştırmanın sonuçlarına göre, hastaların sanıldığının aksine bilinçlerinin yerinde olabileceğini iddia etti.Cambridge Üniversitesi çalışanlarından Srivas Chennu önderliğindeki ekip, beyin sarsıntısı geçiren 32 hasta ve sağlıklı 26 kişinin katıldığı bir araştırma yaptı. Araştırmada bu kişilerin beyin fonksiyonları EDD elektrotları sayesinde detaylıca incelendi.


Deneye katılanlardan alınan sinyalleri ve beyinin bazı bölgelerini inceleyen araştırmacılar, beyin sarsıntısı geçiren kişiler üzerinde yapılan testler kapsamında bazı anormal sonuçlar elde etti.Hastaların çoğunun bilincinin kapalı olduğu tespit edilmesine rağmen 3 hastanın, diğerlerinin aksine sağlıklı deneklere benzer tepkiler verdi. Bu üç hastanın normal insanlardakine benzer tepkiler vermesi bilinçlerinin açık olabileceği iddialarını da beraberinde getirdi.Daha önce buna oldukça benzer bir araştırma yapılmış ve bu çalışma 2006 yılında ‘Science’ isimli dergide yayınlanmıştı. Bu test kapsamında da benzer bulgulara ulaşılmıştı.

Kaynak: Ntvmsnbc (17 Ekim 2014, 11:05)

Benzer Konular

1 Temmuz 2012 / nedretc Genel Mesajlar
30 Temmuz 2014 / _AERYU_ Astroloji/Fallar
9 Temmuz 2009 / volture Genel Mesajlar
20 Şubat 2013 / _EKSELANS_ Soru-Cevap