Arama

Sinüs Nedir - Sinüslerin Yapısı ve Görevleri

Güncelleme: 5 Ocak 2016 Gösterim: 15.637 Cevap: 2
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
13 Kasım 2012       Mesaj #1
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Sinüsler, Yapısı ve Görevleri
MsXLabs.Org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi &Vikipedi
Sponsorlu Bağlantılar

Organların ya da dokuların arasında bulunan özel boşluklara verilen ad. Bu ad daha yaygın olarak burun boşluğuyla bağlantısı olan sinüsler için kullanılır. Bunlar yüz ve kafatası kemiklerinin içinde bulunurlar. İçleri mukoza ile kaplıdır. Kanallarla burun deliklerine bağlanırlar.

Kafatasında (lat.Cranium) burun boşlukları çevresindeki kemiklerin içinde bulunan ve burun boşluklarına açılan kemik boşluklarına sinüs adı verilir (paranasal sinüsler). Genellikle doğumdan sonra gelişerek ortaya çıkan bu kemik boşlukları mukoza ile döşeli olup sağlıklı şartlarda içlerinde hava bulunur. Bu boşlukların kafa ağırlığını azaltmak, ses rezonansına katkı sağlamak ve solunum havasını ıstmak gibi görevlri vardır. Üst çene kemiği (maksilla, lat. Maxilla) içinde sağ ve sol yanlarda bulunan "maksiller sinüs"ler (lat.Sinus Maxillaris) ve alın kemiği (frontal kemik, lat. Os Frontale) içinde yer alan "frontal sinüs" (lat.Sinus Frontalis) olmak üzere toplam üç adet paranazal sinüs (lat.Sinus Paranasales) vardır.

haber776906124

Başımız ıslak veya terliyken soğuk havaya çıktığımızda yahut cereyana mârûz kaldığımızda, bir müddet sonra burnumuz tıkanır, başımızda ağrılar hissetmeye başlarız. Bazen ateşlenmeyle beraber bir kırgınlık da bu tabloya iştirak edebilir. İnsan vücudunun en mükemmel ve kompleks kısmı olan başa; solunum ve hormon sistemlerinin hayatî merkezleri, duyu organları ve beyin yerleştirilmiş, kafatası dediğimiz hususi bir kemik ile de, bütün bu unsurlar muhafaza altına alınmıştır.

Kafatası, tek kemikten inşa edilmiş sağlam bir kutu gibi görünse de, aslında 22 adet kemiğin özel şekilde bir araya getirilip testere dişi gibi eklemlerle birbirine kaynaştırılmasıyla yapılmıştır.Kafatasının beyni koruyan büyük ana boşluğunun dışında; gözü, iç kulakları ve burundaki koklama epitelini koruyan kapsül şeklinde daha küçük kemik boşlukları da vardır. Bu boşluklara yerleştirilen duyu organlarımız hem muhtemel vurma ve çarpmalardan korunur, hem de buralara kadar uzatılan kan damarları vasıtasıyla beslenirler. Ayrıca bu kemik kapsüllerin içine giren sinirlerle, duyu organlarıyla beyin arasındaki irtibat da sağlanır. Bu kemik kapsüller dışında, kafatasının ön kısmındaki kemiklerin arasında, çoğumuzun dikkatini çekmeyen ve önemsiz zannedilen, içleri hava dolu yedi adet odacık vardır. Bu odacıklara sinüs denir.

Sinüsler kafa kemikleri arasında tesadüfen oluşmuş, işe yaramaz sahalar olmayıp, aksine hususi bir gâye için yaratılmış, hassas ve ölçülü odacıklardır. Sinüsler; koku alma, solunum ve işitme faaliyetlerinde sağladıkları faydalar yanında, sesin bize ait karakteristik vurgusunda da rol alır.Burun boşluğundan geçen havanın akciğerlerde solunuma hazır hâle getirilmesi için, toplu iğne başı kadar deliklerle buraya açılan sinüslerin ve gözyaşı kanallarının burun boşluğunu yıkama gibi bir fonksiyonu vardır. Sinüslere açılan küçük delikler vasıtasıyla yıkanan burun boşluğu devamlı temiz tutulur, böylece akciğerlere de temiz ve nemli hava gider. Burun boşluğundaki conchae (konka) adı verilen kubbe şeklindeki kemik çıkıntıların üzerini kaplayan yapışkan mukoza epiteli, havadaki toz parçacıklarını yapıştırıp tutarken, aynı zamanda havayı da ısıtır. Nefes alıp verme esnasında akciğerlere giden hava dışında bir miktar hava da sinüslere girer. Burundan giren dış ortam havasının bir kısmı, kubbe şeklindeki burun boşluğunun üst kısmına yönelirken, alttan gelen hava ise düz gider. Havanın bu şekilde yönlendirilmesi, burun boşluğundaki konkalar vesilesiyledir. Yukarı yönelen hava, konkaların etrafında dönerken, içindeki altı mikrondan büyük toz parçacıkları ve bakteriler, karşı duvardaki konkaların üzerini kaplayan mukoza epiteline çarparak yapışır. Bu epitelin üzerindeki hareketli sillerin, aktif vuruş hareketleriyle yönlendirdiği toz parçacıklarının altı mikrometreden büyükleri, çarpma noktalarında mukus sıvısı tarafından tutulur. Hava sinüslere rahatça girip çıktığı müddetçe hiçbir problem yaşanmaz; fakat sinüslerin zaten küçük olan delikleri tıkanır da hava giriş çıkışı bozulursa, bu boşluklarda sinüzit dediğimiz iltihaplanmalar olur. Sinüslerin delikleri tıkandığında, bu kapalı boşluklara girmiş olan bakteri ve virüsler hemen çoğalmaya başlar. Sinüsler açık kalıp havalandığı müddetçe, kemikler arasındaki havayla -bir müzik âletinde olduğu gibi- sesin rezonansı sağlanmış olur. Hem burun boşluğunun hem de sinüs tavanlarının kubbe şeklinde olması, sesin kulağa daha hoş gelmesine vesile olur; çünkü kubbe en ideal akustik yapı formudur. Saz, ud, tambur gibi âletlerin içlerinin boş olduğunu ve dışa açılan deliklerinin bulunduğunu düşünürsek, bu özelliği daha iyi anlarız. Delikleri kapatılıp, boşlukları doldurulan müzik âletlerinden tatlı nağmeler çıkmaz. Ecdadımız cami mimarilerinde de burun boşluğundaki akustik prensibin benzerini kullanmıştır. Sinüzit sebebiyle burnu tıkanan insanların seslerin karakteristik tınısı değişir. Sinüs boşluklarına havanın giriş ve çıkışıyla burundaki basınç ayarlanır. Hava ve mukus, burun içinde rahat hareket edemezse, sinüsler içinde biriken mukus basıncın artmasına yol açar, bu da sinüs boşluğunun durgun ve hareketsiz bir bataklık hâline gelmesine sebep olur. Kapalı ve havasız ortamdaki mukusta bulunan bakteriler üreyerek sinüzit yapar. Sinüzit geçirmekte olan hastalar, göz kapaklarının düşecekmiş gibi olduğunu söyleyerek, başlarında bir ağrı ve ağırlaşma olduğunu belirtirler. Bu şikâyetler sinüsler iyi havalanmadığı için ortaya çıkar. Kuşların kolay uçabilmeleri için nasıl iskeletleri bol boşluklu bir kemik yapısına sahipse, bunun gibi sinüsler de kafatası kemiklerinin hafifletilmesine vesile olur. Burundan alınan ve devamlı tazelenen bir hava, kafatasının ağırlığında hafifletici bir kaldırma kuvveti oluşturur. Burun içini kaplayan zarın (mukoza) aynısı sinüslerde de vardır. Yalnız bu mukozanın burun kanalının 1/3’lik üst kısmındaki bölgeye koku hücreleri yerleşmiştir. Diğer alt kısımlar ise mukus salgılayan hücrelerle kaplanmıştır. Burun boşlukları dışında sinüslerde salgılanan mukusun % 2,5–3’ü glikoprotein, % 1–2’si tuz, % 95’i sudan ibarettir. Proteinin % 70’ini immünglobulinler meydana getirir. Sinüslerden salgılanan günlük burun sıvısı ortalama yarım litredir. Bu mukus salgısı havayı nemlendirip, üst solunum yollarının kurumaması için vazifelidir. Bu sebepten kaloriferli evlerde kuruyan hava, öksürük, boğaz kuruluğu ve burunda kuruma, kaşınma, yanma yapar. Böyle durumlarda odayı nemlendirmek için ağzı açık kaba su konulmalıdır. Buna rağmen alınan hava ve gıdalardaki mikroplar, toz zerreleri ve diğer zararlı maddeler mukusla yapıştırılarak boğazdan geçirilir ve mideye ulaştırılır. Fakat midemizde salgılanan hidroklorikasit, bakterilerin parçalanmasına ve bizim korunmamıza vesile olur. Pek çoğumuz bunun farkında olmadan ömür boyu yaşar gideriz. Burundaki orta ve üst boşluğa günde yarım litre kadar mukus salgılayan sinüsler yaratılmasaydı, sadece burnun ön boşluğundan salınan mukus yeterli olmayacak ve nefes almada burun mukozası ile karışan küçük parçacıklar ve yabancı maddeler seyreltilip akışkan hâle getirilemeyecekti. Bu sebepten burunda toz parçacıklarıyla katılaşan sert mukus maddesinin yutkunma ile mideye kayması zor olacak veya hiç olmayacaktı. Dolayısıyla sinüslerden gelen mikropların bulaşmadığı mukus, burun boşluğundaki mikroplara bulaşmış mukusun kıvamını sulandırır. Gerek hava, gerekse mukus akımını sağlayarak mukozanın yaratılıştaki fonksiyonlarına vesile olan sinüsler, koku reseptörlerinin korunması ve çalıştırılması için uygun bir ortam oluşturarak koku almaya da yardımcı olur.

Bazılarına göre kalıntı olan ve ileride kaybolacağı iddia edilen (körleşen) sinüslerimiz olmasaydı;

- Kişiye has olan sesin rezonansı nasıl ayarlanacaktı?
- Solunan havanın nemli ve steril hâle getirilerek, akciğere girecek kıvamda sulu olmasını ne sağlayacaktı?
- Havayla gelen zararlı maddelerin genizden mideye akmasına ve buradaki asitle tesirsiz kılınmasına sadece burun mukozasından salınan salgı yeterli olacak mıydı?
- Sinüs kubbe şeklinde olmasaydı, sesin akustiği ne derece temin edilecekti?
- Kafatasını hafifletme mekanizması ortadan kalkacağı için muhtemel bir baş ağrısı her zaman ihtimal dâhilinde olmayacak mıydı?
- Mukus salgısının azalmasıyla bozulabilecek mukozada veya sert kıvamda olabilecek salgı ortamında kokular tam hissedebilecek miydi?
- Burun salgısı azlığına bağlı dışarıdan alınan bakterileri, mevcut mukusun içindeki enzim ve immunoglobilüller yok etmeye yetecek miydi?
- Sinüslerden dolaşıp gelen hava ve salgı olmasaydı, burun içi basıncı şimdiki fizyolojik seviyede olabilecek miydi?
- Alt burun kanalına gözyaşı bezinin salgısı gönderilirken, üst burun kanalına mukus salgılanmazsa oluşacak karışımın kimyası, üst alt kıvam farklılığı ne tür olumsuzluklara yol açabilecekti?
Bütün bunlar sinüslerin ne kadar hassas ve mükemmel olarak hazırlanmış boşluklar olduğunu göstermektedir. Vücuttaki en küçük doku parçası veya hücre grubu bile bir vazife görmek üzere hususi yaratılmış ve bir nizam içinde işletilmektedir. Vazifesi ne olursa olsun, insan vücuduna konulan her organ ve onlara verilen her şekil bir gâyeye hizmet etmektedir.




Sen sadece aynasin...
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
13 Kasım 2012       Mesaj #2
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Sinüsler, Yapısı ve Görevleri
MsXLabs.Org
Sponsorlu Bağlantılar

Burun sinüsleri nedir ve nerede bulunurlar?

Sinüsler tükürük zarları ile çizilmiş hava yollarıdır. Yüz ve kafatası kemikleri arasında yer almaktadırlar, Küçük açmalardan burun boşluğuyla ulaşım temin ederler. Alın kemiği sinüsler kaşların arkasında ve hemen üstünde bulunan kemiğin içerisinde yer almaktadır. Çene sinüsleri ise gözlerin altındaki çene kemiklerin içerisinde bulunmaktadır. Etmoid sinüsleri burnun yan tarafında gözlerin hemen altında bulunmaktadır. Sfenoid sinüsü ise boğaz hizasının üstünde kafatasının derininde yer almaktadır.

Sinüslerin fonksiyonları nedir?

Bu hava yolları başın ağırlığını hafifletirler ve ses aksine yardımcı olmaktadırlar.

Sinüslerin enfekte olması (sinüzit) genel bir durum mudur?

Sinüzit tıp alanında en çok rastlanan durumlardan biridir. Bir veya birden fazla sinüsün tükürük zarı örtüsünün enfekte olmasından ileri gelmektedir. Bütün sinüsler enfekte olduğu zaman buna pansinüzit denmektedir.

Sinüzit neden olur?

Genellikle burun boşluğundaki bir enfeksiyondan ileri gelen ikinci derece bir durumdur. Ancak üstçeneden meydana gelmiş olan bir diş enfeksiyonundan da çene sinüziti baş gösterebilir. Yüzmeden, dalmadan ve sinüslerin üzerinde bulunan kemiklerde meydana gelecek kırık ve ezikler de sinüzit nedenleri arasında yer almaktadır. Sinüs açmalarını tıkayan anatomik şekil bozuklukları ve burun polipi teşekkülü ile gelen alerjiler de sinüzite yol açabilirler.

Sinüs enfeksiyonlarına bazı iklimlerde fazla rastlanılır mı?

Evet. Havası çok nemli olan yerlerde veya düzensiz hava değişimi
olan bölgelerde yaşayanlarda sinüzit olma ihtimalleri daha yüksektir. Kirlenmiş havayı devamlı olarak teneffüs edenler de sinüs enfeksiyonlarına meyilli olmaktadırlar. Kuru, düzenli ve sıcak iklimi olan yerlerde yaşayanlarda sinüzit olma oranı çok düşüktür.

Sen sadece aynasin...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Ocak 2016       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
burun kemikleri arasındaki boşluğa sinüs denir

Benzer Konular

16 Ekim 2018 / ThinkerBeLL Biyoloji
1 Mayıs 2016 / _Yağmur_ Tıp Bilimleri
26 Ekim 2011 / ThinkerBeLL Taslak Konular
28 Nisan 2016 / ener Biyoloji
12 Ekim 2018 / AndThe_BlackSky Biyoloji