Arama

Biyolojinin Önemi

Güncelleme: 7 Şubat 2012 Gösterim: 26.181 Cevap: 0
The Unique - avatarı
The Unique
Kayıtlı Üye
26 Eylül 2007       Mesaj #1
The Unique - avatarı
Kayıtlı Üye

1. BİYOLOJİNİN ÖNEMİ
Sponsorlu Bağlantılar
Doğumdan ölüme kadar yaşamın her evresinde bilinçli ve sağlıklı yaşama , ekonomik gelişmeyi sürekli kılma , çevreyi bozulmadan tutma , üretimin kalitesini ve miktarını arttırmada biyoloji bilimi önemli yer tutar.

Temel bilim olan biyoloji, canlı ve doğa ile ilgili her konuyu içine almaktadır, bu bakımdan araştıran , düşünen insana sınırsız sayıda çalışma olanağı sağlar. Burada başarılı olmanın en önemli en önemli sırrı, düşünerek doğayı izlemektir. Doğanın bilinçsiz kullanılması, insan ve diğer canlıların yaşamı için tehlikeli sonuçlar ortaya çıkarır. Çevre kirlenmesi, erozyon, madde kaybı, yeşil alanların azalması, hızlı nüfus artışı, plansız kentleşme, biyolojik zenginliklerin ortadan kalkması bu sorunların başında gelir.

Biyoteknoloji alanındaki çalışmalarla, atık maddeleri temel yapılarına kadar parçalayabilen mikroorganizmalar kullanılarak daha temiz bir çevrenin yaratılması sağlanacaktır.

Biyoteknolojik üretimde en etkin görev mikroorganizmalarındır.

Biyoteknolojinin amacı, bir canlının belirli özelliklerini şifreleyen genetik bilginin bir başka canlıya nakledilmesidir. Böylece nakledilen bilginin gereği, ikinci canlı tarafından yerine getirilir. DNA molekülünün yapısı üzerinde yapılan bu değişiklikle amaca yönelik üretim yapılır.

Biyoloji; uygulama alanları olan tıp, tarım, hayvancılık, endüstri ve diğer alanlardaki çalışmalar sayesinde, insanların geleceğe daha umutla bakmalarını sağlayan geniş bir bilim dalı olmuştur.

Toplumun ve özellikle bireyin kendisini tanıması, uygar ve bilinçli bir yaşam tarzını günlük gereksinmelerinde kullanabilmesi, kişinin biyoloji bilgisine sahip olmasıyla gerçekleşir.

Biyoloji ile ilgili bilgilerin eksikliği, ne yazık ki başta çevrenin bozulması, önlenmesi mümkün olmayan sağlık sorunlarının ortaya çıkması, doğal kaynakların sürekli ve verimli olarak kullanılamaması, biyolojik zenginliklerden yeterince yararlanılamama gibi sorunları doğurmuştur.


BİYOLOJİ BİLİMİNE YETERİNCE ÖNEM VERİLMEMESİ SONUCUNDA ORTAYA ÇIKAN SORUNLAR:

  • Çevrenin bozulması ile ilgili sorunlar:
    • Erozyon, sulak alanların kurutulması, suların kirlenmesi
    • Biyolojik çeşitliliğin azalması
    • Doğal kaynakların tahrip edilmesi
  • Sağlıkla ilgili sorunlar:
    • Yanlış beslenmeye bağlı rahatsızlıklar
    • Akraba evliliğine dayalı anomalilerin artması
    • Sağlıksız soyların ortaya çıkması
  • Ekonomi ile ilgili sorunlar:
    • Islah çalışmalarının yapılamaması
    • Üretimin arttırılamaması
  • Sosyal yapıyla ilgili sorunlar:
    • Göçe sürüklenme
    • Bedensel ve ruhsal yetersizlikler

2. BİYOLOJİNİN GELECEĞİ

Önümüzdeki yüzyılın başında şu gelişmelerin olması beklenmektedir:

  • İnsan topluluklarında kalıtsal hastalıklara neden olan genler, döllenme sırasında sağlamlarıyla değiştirilecek kanser vb. hastalıklar önlenebilecektir.
  • Canlıların ömür uzunluğunu kalıtsal olarak denetleyen genler kontrol altına alınarak uzun bir yaşam sağlanacaktır.
  • Bir canlıda önemli bir özelliği ortaya çıkaran genler eklenerek fazladan bazı özelliklerin kazanılması sağlanacaktır.
  • Bitki ve hayvanların ıslahında olağanüstü atılımlar gerçekleşecek , verim arttırılacak, birçok maddenin sentezi mikroorganizmalara yaptırılabilecektir. Genlerdeki değişiklikler sonucu yeni hayvan ve bitki türlerinin ortaya çıkması sağlanacaktır.
  • Yenilenme mekanizması aydınlatılacağından kısmi doku ve organ yitirilmeleri yerine koyulabilecektir. Bunun için şimdiden organ bankalarında çeşitli organlar gerektiğinde kullanılmak üzere korunmaktadır.
  • Canlılardaki genlerin tümü kataloglanabilecek, bunlarla ilgili bankalar kurulacak.

3. BİYOLOJİ BİLİMİNDEKİ GELİŞMELERİN İNSANLIĞA KATKILARI

Bireylerin ve gelecek kuşakların sağlıklın yaşaması biyoloji konusundaki bilinçlenme ile sağlanacaktır. Araştırmacılar bitki ve hayvanları ıslah etmiş , daha iyi meyve , daha fazla yumurta, daha çok et ve süt elde etmek için onların soylarını kültürel yöntemler kullanarak iyileştirmeye çalışmışlardır.

Günümüzde birçok ülke seralarda tozlaşma görevini bombus adı verilen arılara yaptırıyor. Bombus özellikle sebzecilikte yüksek verim elde etmek amacıyla hormon kullanan üreticilere bir çıkış , hatta kurtarıcı oldu. Arının taşıdığı çiçek tozları etrafa yayılarak seradaki domates ve çileklerdeki verimi arttırdı.

Büyüme hormonu eskiden sadece kadavraların hipofiz bezinden çok büyük zorluk ve masraflarla elde ediliyordu. Artık biyoteknolojik yöntemlerle çok miktarda ve ucuza elde edilebilmektedir. Biyoteknolojinin katkıları arasında insülini de sayabiliriz. İnsülin insanlarda şeker metabolizmasını düzenleyen bir hormon olup , pankreas hücreleri tarafından üretilir, dolaşıma katılır. Eksikliğinde ise şeker diyabet hastalığı ortaya çıkar. Bugün bakteri DNA’sı yardımıyla insülin hormonu bol miktarda ve ucuza üretilmektedir.

Alg, bakteri , maya ve küflerin büyük miktarda üretilmesinden ve bu canlı hücrelerin kurutulması sonucu oluşan biyolojik kütleye tek hücre proteini denilir.

Tek hücre proteini, insan besinlerinden çorbalarda, hazır yemeklerde, diyet yiyeceklerinde katkı maddesi olarak kullanılmaktadır.

Ayrıca aroma kaynağı, vitamin kaynağı ve emülgatör destekleyicisi olarak da kullanılır. Tek hücre proteininin uygulama alanı gün geçtikçe yaygınlaşmaktadır. Belki de tek hücre proteini gelecekte besin kaynağımızın önemli bir bölümünü oluşturacaktır. Dünyada nüfus artışının bugünkü hızıyla devam etmesi durumunda , besin kıtlığının yaşanabileceği , bilim adamlarınca kabul edilmektedir. Buna çözüm olarak bilim adamları tarımda biyoteknolojik uygulamaları önermektedir.

1997 Şubat ayında biyoloji alanında yeni bir gelişme kaydedilmiştir. Bir araştırmacı memeli bir hayvanın (koyun) kopyasını yapmayı başarmıştır. Koyundan alınan bir vücut hücresinin çekirdeği , başka bir koyuna ait çekirdeği alınmış bir yumurtaya yerleştirilerek yeni bir koyuna yaşam verilmiştir. Dolly adı verilen kuzu orijinal DNA sahibi koyunun kopyasıdır. Bu iki koyun aynı özellikleri taşımalarına rağmen , aynı biyolojik özellileri taşıyıp taşımadıkları belli değildir.

Kalıtsal hastalıkların kökenini anlamamız ve tedavi edebilmemiz, ancak insan genomunu tam olarak çözebilmemizle mümkün olacaktır.

Genetik mühendisliği bu konuda ilk adımı atmıştır. 1990 yılında ABD ve Avrupa ülkelerinin de aralarında bulunduğu “İnsan Genomu Projesi” adı altında büyük bir çalışma başlatılmıştır. Bu proje insandaki yaklaşık yüz bin genin diziliminin saptanmasını hedefliyor. Ayrıca kalıtsal hastalıkların ve daha bilemediğimiz birçok özelliğin ya da kusurun nedenlerini ve çözümlerini bulmamıza ışık tutacaktır.

Son düzenleyen ThinkerBeLL; 7 Şubat 2012 10:23
Bir bildiğim varsa hiç bir şey bilmediğimdir. (:

Benzer Konular

24 Nisan 2008 / Misafir Biyoloji
18 Ocak 2012 / virtuecat Biyoloji
22 Şubat 2007 / virtuecat Biyoloji
30 Nisan 2010 / jaws Biyoloji
2 Mayıs 2009 / UnknowN Biyoloji