Arama
Günlük Kontrol Paneli
Bu Mesaja Puan Verin

osmanlı ve avrupa

gonuldostu 13 Nisan 2012 09:46

1718 yılı Osmanlı İmparatorluğu tarihinde önemli bir noktayı işaret etmektedir. 17. yüzyılın sonunda Viyana’da yaşadığı yenilginin ardından eski gücüne kavuşmanın yollarını arayan Osmanlı İmparatorluğu için bu tarih, ilk defa Batılılaşma adına çok sayıda reformun gerçekleştirildiği bir dönemin –Lale Devri olarak bilinen dönem (1718-1730)– başlangıcını belirler. O yıl, Osmanlı ve Avrupa arasındaki karşılıklı etkileşim, Avrupalı bir kadının bakış açısından yepyeni bir ışık altında değerlendirildi: Lady Mary Wortley Montagu ve Osmanlı İmparatorluğu’nun Britanya elçisi olan eşi, 1718’de İstanbul’da ikamet etmekteydi.
Montagu’nun yolculuğu, uzun yıllar boyu kadınlarca kaleme alınacak Şark’la ilgili seyahat hikâyelerinin başlangıcıydı. Edirne ve İstanbul’dan gönderdiği mektuplarında Osmanlı-Avrupa ilişkilerine dair neredeyse hiçbir siyasi yoruma yer vermeyen Montagu’nun bütün ilgisi Osmanlı kadınlarının tecrit edilmiş dünyası ve gündelik kültürü üzerindeydi. Batı’nın Şark’la ilgili seyahat edebiyatı geleneğinde yalnızca kadınlara has mekânlar ilk defa Avrupalı bir seyyahın nazarının öznesi haline gelmişti. Montagu sadece saray haremine değil, kadınlar hamamına da girebiliyordu. Ölümünden sonra, 1763 yılında yayımlanan Turkish Embassy Letters (Şark Mektupları) kitabında, Arapça öğrenmekle Türk kadınlarla arkadaşlık kurabildiğini ve artık “bu zevki tadan ilk yabancı olmakla övünebileceğini” yazmıştı. Mary Wortley Montagu, Arapçaya olan merakının yanı sıra Osmanlı kıyafetlerine karşı da özel bir ilgi besliyordu. Örtünmenin ve Osmanlı kıyafetleri kuşanmanın güzelliği üzerine çok sayıda yazı yazan Montagu, etnomaskeleme adıyla bilinen göreneği de benimsemişti.
Okumakta olduğunuz makale, kadınlarca kaleme alınan seyahat hikâyelerindeki etnomaskeleme meselesini, özellikle üç yüzyıl süresince Osmanlı ve Avrupa arasındaki karşılıklı etkileşimlerdeki önemli olaylara ışık tutarak ele almaktadır. Etnomaskeleme, bu yazıda, etnik bir kültürün kıyafetlerinin, jestlerinin, görünüşünün, dilinin, kültürel kodlarının ya da kimliği oluşturan diğer bileşenlerin taklit edilmesi olarak tanımlanmaktadır. Sömürgede olduğu gibi sömürge dışı bağlamlarda da gözlemlenebilen bir fenomen olmakla birlikte, hegemonik söylemlerin işleyişlerini anlamaya da yaramaktadır. Edward Said, Marjorie Garber ve Kaja Silverman, etnomaskelemeyi son derece benimseyen Richard Burton ve T.E. Lawrence gibi seyyahlar üzerine incelemelerde bulunmuşlardır. Örneğin Garber, Şark’ta etnomaskelemeyi benimseyerek karşı tarafın kılığına bürünen Batılılar üzerine yaptığı incelemede, etnomaskelemenin, taklidin (mimicry) altüst edici bir formu olarak işlev gördüğünü ileri sürmüştür.
Bu çalışmada etnomaskelemenin bizatihi altüst edici olup olmadığını sorgulamanın bizi yanlış yerlere götüreceği fikrindeyim. Bunun yerine, etnomaskelemenin seyahat edebiyatında edebi bir strateji olarak işlev gördüğü, tarihsel açıdan özgül durumlara bakmak istiyorum. Dolayısıyla, etnomaskelemenin Osmanlı-Avrupa arasındaki etkileşimde Öteki’ne karşı değişen tutumları nereye kadar yansıttığını araştıracağım. Birçok akademisyen etnomaskelemeyi benimseyen Avrupalı kadınlar ile toplumsal cinsiyet meselelerini ele almışken, etnomaskelemeyi benimseyerek Batı’ya seyahat eden Osmanlılar pek ilgi görmemiştir. Ne var ki, Batılı gibi giyinen Osmanlılar üzerine düşünmenin, Osmanlı-Avrupa arasındaki etkileşimde tarih boyunca özne pozisyonlarının nasıl şekillendiği hakkında fikir edinmemize ve tam da etnomaskelemenin işlevine dair kilit soruların ortaya çıkmasına vesile olabileceği kanısındayım. Buradan hareketle, Osmanlı-Avrupa arasındaki etkileşimde giyim kuşamın performatif işlevini iki tarafı da –hem Avrupa hem de Osmanlı– göz önünde bulundurarak ve İstanbul’u dört seyyahın, Britanyalı Mary Wortley Montagu, Julia Sophia Pardoe ve Grace Ellison ile Osmanlı tebaasından Zeynep Hanım’ın varış ve ayrılış noktası olarak ele alarak inceledim.
Osmanlı İmparatorluğu’na Seyahat Eden Avrupalı Kadınlar
Mektuplarında yazdığına göre, Lady Mary Wortley Montagu, bir dizi nedenden ötürü Osmanlı kıyafetlerine bürünmekteydi: Merakını tatmin etmek için, bu deneyimi yakından yaşayarak sahihlik duygusunu tatmak için, bir Osmanlı kadını gibi görünerek tanınmadan seyahat etmek ve son olarak erkeklerin Şark üzerine kaleme aldıkları seyahat yazılarındaki hataları düzeltmek için. Montagu’nun etnomaskelemedeki estetik hazdan keyif aldığı çok açıktır; öyle ki Türk kıyafetleri içinde bir resmini dahi yaptırmıştır. Yine de Montagu’nun maskeleme eylemini kültürel dönüşüm sürecinin bir aşaması olarak göremeyiz. Bu durumun Montagu için Öteki’nin temsil edildiği kısa ömürlü bir fanteziden fazla bir şey ifade etmediğini ve mektupları açısından anlatısal bir strateji olarak işlev gördüğünü düşünüyorum. Montagu’nun elit Osmanlı kadınlarla özdeşleşmesi, kendi aristokratik geçmişinin üzerinde durma ve farklılığının altını çizme amacına hizmet etmiştir. Ayrıca maskeleme sayesinde, soyunmak konusunda isteksiz davrandığı meşhur hamam sahnesinde gayet aşikâr hale geldiği üzere İngilizliğini koruyabilmekteydi.
Sözünü ettiğim bu sahnedeki ana unsur giysi değil, giysilerin çıkarılıyor olmasıdır: Hamama gidişini anlattığı mektupta, Montagu, okuru kadınlar hamamında çıplak kadınları seyreden görünmez biri olduğunu hayal etmeye çağırarak görünmezlik pelerini kuşandığından, seyrettiği sahneye dahil olmayan seyyah benzetmesini akıllara getirir. Ne var ki, hamama binicilik kıyafetleri içinde girişinin yarattığı etki ve yalnızca korsesini gösterecek kadar soyunması zaten oradaki varlığının hamamdaki kadınlar açısından gayet belirgin bir farklılık teşkil ettiğinin kanıtıdır. Şarkiyatçı bir ressamın dikizci nazarını taklit eden Montagu, iki yüz çıplak kadından oluşan manzarayı şöyle tarif eder:
Aslını isterseniz, aklımdan gizliden gizliye Bay Gervase’ın [İrlandalı bir portre ressamı] görünmez bir şekilde burada olmasını dileyecek kadar zalim düşünceler geçiyordu. Bu kadar çok güzel kadını çıplak halde ve değişik pozisyonlarda; kimi sohbet ederken, kimi iş yaparken, kimi kahve ya da şerbet içerken ve çoğunun saçları kölelerince (genellikle 17 ya da 18’inde genç kızlar) farklı şekillerde örülürken kırlentlerin üzerine sere serpe uzanmış yatarken görebilseydi, bunun sanatına büyük bir katkısı olurdu.
Montagu, toplumsal cinsiyeti sayesinde, kadınlar hamamını görebilen ilk Batılı olduğunu öne sürer. Mektuplarından birinde, “Bir erkek böyle bir yerde yakalandığında cezası en az ölüm olurdu” şeklinde yazar. Bu sahneyi tarif edişi, heteroseksüel eril nazarı yeniden kuran aheste Şarklı kadına dair kalıplara uymaktadır; öyle ki, mektubundaki hamam sahnesi Jean-Auguste-Dominique Ingres’in 1862 tarihli meşhur Şarkiyatçı resmi Türk Hamamı’nın bir kopyası haline gelir.
Anlatısal otoritesini kurmak için, Montagu, bir algı modeli olarak eril nazara başvurma ihtiyacı duyar. Burada amacı eril fantezilere karşılık vermek değil, seyahat yazarı olarak güvenilirliğini artırmaktır. Eril nazarı böyle stratejik bir biçimde kullanıyor oluşu, bu durumun lezbiyen arzu olarak okunması riskini de barındırmaktadır. Montagu, okurun, hamamdaki kadınlar arasında “ahlaksız bir şekilde gülen ya da utanmazca davranan tek bir kişi” olmadığını ve –her şeyden önemlisi– kendinin tamamen soyunmadığını anlaması için gayret sarf eder. Yine de durumun böyle olması, Ingres’in Montagu’nun mektubunda bastırılmış olanı, yani Türk hamamında birbirini okşayan çıplak kadınların görüntüsünü resmetmesine engel olmamıştır. Hamam sahnesi, bir gerçeği Montagu’nun Türk elbisesi giymenin onda uyandırdığı duygularla ilgili yazdığı uzun pasajların hepsinden çok daha iyi bir biçimde ortaya koymaktadır, o da anlatısal otoritesinin tamamıyla dişil olan Şark dünyasında etnik ve cinsel sınırların ihlali tehdidine karşı İngilizlik performansını hiç elden bırakmıyor olmasından kaynaklandığıdır. Dolayısıyla, Montagu vakasında genellikle ileri sürüldüğü gibi, etnomaskeleme, Öteki’ne dönüşerek Öteki’ni anlamaktan ziyade, Şark’ın baştan çıkarıcı olarak görülen cazibesi üzerinde kontrol sahibi olduğunu göstermeye yarayan anlatısal bir stratejidir.
Bu Kategoride: Varsayılan
Gösterim 2203  Yorum 0  
Önceki     Ana Sayfa     Sonraki
Toplam Yorum 0

Yorumlar