Aşk Ertelenmez...
(Mehmet Coşkundeniz/Alev Alev AŞK'tan gerçek bir öykü)
1995'te dershanenin kapısında göz göze geldik. Ben o sırada kahkahalarla gülüyordum. Ama onun yakışıklılığı da dikkatimden kaçmamıştı.Hani...
Arkadaşımın kuzeniydi.
Bu ilk karşılaşmadan on gün sonra arkadaşım ;
Mustafa senin gülüşüne hayran olmuş seninle tanışmak istiyor ne dersin?
diye sorduğunda Olur tanışalım dedim.
Ertesi gün bir kucak dolusu gül ile gelmişti.
Bir hafta sonra bana evlenme teklif etti.
Bende Bu denli yakışıklı ve zengin biri neden beni sevsin? O
bir heyecan yaşıyor ve bitecek düşüncesi hakimdi ve sevgisine güvenmediğimi iddia ederek Hayır dedim.
Üzüldü, haftalarca teklifini yineledi. Ben reddettim. Çünkü yüreğimi değil
mantığımı dinliyordum. O çok zengin, ben orta halli bir aileden geliyorum, O üniversite mezunu, ben hala sınava hazırlanıyorum, O çok yakışıklı ben
ise güzel ama şişman bir kızım. O ise teklifini yenilemekten yılmadı.
Beni sevdiğine, aramızda bir fark olmadığına beni inandırmaya çalışıyordu.
Bu şekilde tam üç sene geçti. 1998 perşembe günü otobüs durağında beklerken omuzuma bir el dokundu.
Arkamı döndüğümde Mustafa ile karşılaştım. Yaklaşık bir
senedir sadece telefonla görüşmüştük. Çünkü o her buluşmak istediğinde bir bahane bulup onu atlatıyordum yüz yüze gelirsek yüreğime yenilmekten korkuyordum.
Adeta mantığımın esiri olmuştum. Onu karşımda görünce dayanamadım ve boynuna sarıldım.
Hayatımda biri olup olmadığını sordu yok dedim ve bana yine
evlenme teklif etti. Ona düşünmek istediğimi söyledim. Bu arada pazar günü ÖSS sınavına yeniden gireceğimi ve okulun yerini söylemiştim ama adını söylememiştim.
Pazar sabahı sınava gireceğim okulun kapısında beni kucak
dolusu gülle bekliyordu. Araştırıp sınava gireceğim okulu bulmuş ve bana şans dilemek
için oraya gelmişti.
Bu sevgiyi daha fazla ertelememeye karar verdim Teklifini düşündüm artık
Eşin olmak istiyorum seni çok seviyorum diyerek onu öptüm. Dünyalar onun olmuştu sanki.
Sınavdan sonra eve telefon açtığını anne ve babasının bizi beklediğini
söyledi. Kıramadım ve ailesi ile tanışmaya gittim.
Günün sürprizi ise annesinin genç kızken Mustafa'nın babası
tarafından kendisine hediye yüzüğünü bana verip Bunu söz yüzüğü olarak takmanı istiyorum, en kısa zamanda da nikahınızı yaparız demesiydi.
Ve ben ogün, O evden Mustafa'nın sözlüsü olarak çıktım.Her şey bir anda gelişiyordu.
2 nisan akşamı beni istemeye gelecekler ve nişan yapılacaktı.
Önümüzdeki 2 günü çılgınlar gibi dolaşarak geçirdik. Planlarımıza göre en geçmayıs sonunda evlenmiş olacaktık. Oturacağymız evin renginden,
mobilyalarına varana kadar bir sürü karar verdik , iki ailede çılgınca bir
koşuşturma içindeydi. 1 Nisan çarşamba günü alyanslarımızı almak için buluşacaktık.
Öğlen arayıp işi olduğunu ve gecikeceğini söyledi. Ona sakin olmasını
söyleyip hastalığını hatırlattım ve bana seni seviyorum deyip
telefonu kapattı.
Saatler sonra ablası aradı. Mustafa'nın kötü bir astım krizi
geçirdiğini durumunun ağır olduğunu ve acile kaldırıldığnı söyledi. Kulaklarıma inanamadım ve bunun 1Nisan şakası olduğunu zannettim.
Yol boyunca bunun şaka olduğunu tekrarlıyor hastanenin kapısında
beni çiçeklerle karşılayacağını hayal ediyordum ama hayalim değil
ablasının söyledikleri gerçekti. Hastanenin kapısında beni Mustafa'nın
kuzeni Hakan karşıladı. Yüzü bembeyazdı. Ne olduğunu sorduğumda Yok artık bir şey,Mustafa'da yok, o öldü dedi. inanamıyordum çığlıklar atarak hastanenin içinde koşmaya
başladım yoğun bakımın kapısına geldiğimde herkes perişandıve olanlar
gerçekti. Büyük sevdam, gerçek aşkım,mutluluk,kaynağım ölmüştü. Bomboş
ve soğuk bir odanın içinde bir sürü beyaz örtülü yataklardan birinin üstünde üzerinde beyaz çarşaf örtülmüş bir şekilde yatıyordu. Son
hatırladığım ise çarşafı kaldırdığımda gülümseyen bir yüzle, son nefesini vermiş aşkımın yüzüydü. Bir gün olsun seni parmağında benim yüzüğümle göreyim ölsem de gülerek ölürüm ve en büyük isteği oldu.
Mustafa yaşama veda edeli tam 5 sene oldu. Ve ben hala
sevdamı bu denli ertelediğim ve onunla geçirebileceğim sayısız güzel güne yazık ettiğim, yüreğimi değil mantığımı dinlediğim için kendimi affetmedim ve asla da affetmeyeceğim.
Lütfen sevdanızı ertelemeyin mantığınız ya da gururunuz
yüzünden yaşanabilecek mutlu günlere yazık etmeyin.
Çok pişman olabilirsiniz ama unutmayın son pişmanlık fayda etmez.
(Mehmet Coşkundeniz/Alev Alev AŞK'tan gerçek bir öykü)
1995'te dershanenin kapısında göz göze geldik. Ben o sırada kahkahalarla gülüyordum. Ama onun yakışıklılığı da dikkatimden kaçmamıştı.Hani...
Arkadaşımın kuzeniydi.
Bu ilk karşılaşmadan on gün sonra arkadaşım ;
Mustafa senin gülüşüne hayran olmuş seninle tanışmak istiyor ne dersin?
diye sorduğunda Olur tanışalım dedim.
Ertesi gün bir kucak dolusu gül ile gelmişti.
Bir hafta sonra bana evlenme teklif etti.
Bende Bu denli yakışıklı ve zengin biri neden beni sevsin? O
bir heyecan yaşıyor ve bitecek düşüncesi hakimdi ve sevgisine güvenmediğimi iddia ederek Hayır dedim.
Üzüldü, haftalarca teklifini yineledi. Ben reddettim. Çünkü yüreğimi değil
mantığımı dinliyordum. O çok zengin, ben orta halli bir aileden geliyorum, O üniversite mezunu, ben hala sınava hazırlanıyorum, O çok yakışıklı ben
ise güzel ama şişman bir kızım. O ise teklifini yenilemekten yılmadı.
Beni sevdiğine, aramızda bir fark olmadığına beni inandırmaya çalışıyordu.
Bu şekilde tam üç sene geçti. 1998 perşembe günü otobüs durağında beklerken omuzuma bir el dokundu.
Arkamı döndüğümde Mustafa ile karşılaştım. Yaklaşık bir
senedir sadece telefonla görüşmüştük. Çünkü o her buluşmak istediğinde bir bahane bulup onu atlatıyordum yüz yüze gelirsek yüreğime yenilmekten korkuyordum.
Adeta mantığımın esiri olmuştum. Onu karşımda görünce dayanamadım ve boynuna sarıldım.
Hayatımda biri olup olmadığını sordu yok dedim ve bana yine
evlenme teklif etti. Ona düşünmek istediğimi söyledim. Bu arada pazar günü ÖSS sınavına yeniden gireceğimi ve okulun yerini söylemiştim ama adını söylememiştim.
Pazar sabahı sınava gireceğim okulun kapısında beni kucak
dolusu gülle bekliyordu. Araştırıp sınava gireceğim okulu bulmuş ve bana şans dilemek
için oraya gelmişti.
Bu sevgiyi daha fazla ertelememeye karar verdim Teklifini düşündüm artık
Eşin olmak istiyorum seni çok seviyorum diyerek onu öptüm. Dünyalar onun olmuştu sanki.
Sınavdan sonra eve telefon açtığını anne ve babasının bizi beklediğini
söyledi. Kıramadım ve ailesi ile tanışmaya gittim.
Günün sürprizi ise annesinin genç kızken Mustafa'nın babası
tarafından kendisine hediye yüzüğünü bana verip Bunu söz yüzüğü olarak takmanı istiyorum, en kısa zamanda da nikahınızı yaparız demesiydi.
Ve ben ogün, O evden Mustafa'nın sözlüsü olarak çıktım.Her şey bir anda gelişiyordu.
2 nisan akşamı beni istemeye gelecekler ve nişan yapılacaktı.
Önümüzdeki 2 günü çılgınlar gibi dolaşarak geçirdik. Planlarımıza göre en geçmayıs sonunda evlenmiş olacaktık. Oturacağymız evin renginden,
mobilyalarına varana kadar bir sürü karar verdik , iki ailede çılgınca bir
koşuşturma içindeydi. 1 Nisan çarşamba günü alyanslarımızı almak için buluşacaktık.
Öğlen arayıp işi olduğunu ve gecikeceğini söyledi. Ona sakin olmasını
söyleyip hastalığını hatırlattım ve bana seni seviyorum deyip
telefonu kapattı.
Saatler sonra ablası aradı. Mustafa'nın kötü bir astım krizi
geçirdiğini durumunun ağır olduğunu ve acile kaldırıldığnı söyledi. Kulaklarıma inanamadım ve bunun 1Nisan şakası olduğunu zannettim.
Yol boyunca bunun şaka olduğunu tekrarlıyor hastanenin kapısında
beni çiçeklerle karşılayacağını hayal ediyordum ama hayalim değil
ablasının söyledikleri gerçekti. Hastanenin kapısında beni Mustafa'nın
kuzeni Hakan karşıladı. Yüzü bembeyazdı. Ne olduğunu sorduğumda Yok artık bir şey,Mustafa'da yok, o öldü dedi. inanamıyordum çığlıklar atarak hastanenin içinde koşmaya
başladım yoğun bakımın kapısına geldiğimde herkes perişandıve olanlar
gerçekti. Büyük sevdam, gerçek aşkım,mutluluk,kaynağım ölmüştü. Bomboş
ve soğuk bir odanın içinde bir sürü beyaz örtülü yataklardan birinin üstünde üzerinde beyaz çarşaf örtülmüş bir şekilde yatıyordu. Son
hatırladığım ise çarşafı kaldırdığımda gülümseyen bir yüzle, son nefesini vermiş aşkımın yüzüydü. Bir gün olsun seni parmağında benim yüzüğümle göreyim ölsem de gülerek ölürüm ve en büyük isteği oldu.
Mustafa yaşama veda edeli tam 5 sene oldu. Ve ben hala
sevdamı bu denli ertelediğim ve onunla geçirebileceğim sayısız güzel güne yazık ettiğim, yüreğimi değil mantığımı dinlediğim için kendimi affetmedim ve asla da affetmeyeceğim.
Lütfen sevdanızı ertelemeyin mantığınız ya da gururunuz
yüzünden yaşanabilecek mutlu günlere yazık etmeyin.
Çok pişman olabilirsiniz ama unutmayın son pişmanlık fayda etmez.




