Sıcak bir mevsimde uyanıyorum titreyerek
Alfabenin en kırık harflerini sayıklar gibi adını
Dönüp dönüp başa sarıyorum
Nafile
Noktasız bir hülyasın gözlerimde
Alfabenin en kırık harflerini sayıklar gibi adını
Dönüp dönüp başa sarıyorum
Nafile
Noktasız bir hülyasın gözlerimde
Rimelli gözlerini sevemedim, gecelerin bin bir türlü hali var / kaldıramam
Pamuk tarlası gibi kalsın yüzün, bulut gibi, sis gibi
Madem ki yoksun
Tertemiz bak bana n'olursun
Pamuk tarlası gibi kalsın yüzün, bulut gibi, sis gibi
Madem ki yoksun
Tertemiz bak bana n'olursun
Zülfikar keskinliğidir boğazıma dayadığın dizeler boğum boğum
Kimsenin bir çabası yok / kesiliyorum
Ecel gelse amenna, zira; bir değil, bin değil bu ölmeyişim
Adım İsmail değil, babam İbrahim değil /
boğuluyorum
Nafile
Adım İsmail değil, babam İbrahim değil /
boğuluyorum
Nafile
Sönüyor gözlerimin feri
yutkunamıyorum
Bunu bir türlü anlamıyorum
yutkunamıyorum
Bunu bir türlü anlamıyorum
Denize benzetip sevemedim gözlerini
denizde yosun vardır
Şelale gibi aksın saçların parmaklarıma / dokunma
denizde yosun vardır
Şelale gibi aksın saçların parmaklarıma / dokunma
Madem ki yoksun
Reyhan kokusu savurmaya devam et saçlarından n'olursun
Reyhan kokusu savurmaya devam et saçlarından n'olursun
Gözlerimi karıncalar yemeden evvel
Solucanlar tenime girmeden evvel bil istedim
Verem olup beklemedim inan, seyyah olup aramadım seni
Belki yıldızlar kurşundu alnımın ortasında tek tek geceleri
Belki paslıydı gözyaşlarım, donuktun orda sabahlara dek
Ne anka kuşuydun, ne de gökkuşağında bir renk
Düşünmedim seni Babil' in asma bahçelerinde
Solucanlar tenime girmeden evvel bil istedim
Verem olup beklemedim inan, seyyah olup aramadım seni
Belki yıldızlar kurşundu alnımın ortasında tek tek geceleri
Belki paslıydı gözyaşlarım, donuktun orda sabahlara dek
Ne anka kuşuydun, ne de gökkuşağında bir renk
Düşünmedim seni Babil' in asma bahçelerinde
Ve hiçbir tarih yazmayacak bu aşkı uyan heyhat
Yakamozlar değmeyecek hiçbir yalnızlığıma
Yakamozlar değmeyecek hiçbir yalnızlığıma
Evet isyandın sabahlarımda
Evet nisyandın sokaklarımda
Evet nisyandın sokaklarımda
Belki kızılcık şerbeti gibi kanadı kadehlerim, yorgundu sakilerim
Belki arnavut kaldırımlarındaydı yarım bastığım adımlar
Evet darmadağın bir kentin meczup çocuğuydum aşikâr
Evet talandı ührevi odalarım / içimde kızılca kıyamet, saçımda kar
Belki arnavut kaldırımlarındaydı yarım bastığım adımlar
Evet darmadağın bir kentin meczup çocuğuydum aşikâr
Evet talandı ührevi odalarım / içimde kızılca kıyamet, saçımda kar
Ve baki kalmışken dudağımda adın
Nafile
Ne ben öldüm adam gibi, ne de sen yaşadın
Ne ben öldüm adam gibi, ne de sen yaşadın
Arabesk ayrıntılarda sevemedim gözlerini / sıradan olamazdın
Sarı başaklar içinde kalsın tebessümlerin / güneşli ve riyasız
Madem ki yoksun
Madem ki yoksun
Buğday gibi gül n'olursun
Say ki eski bir uygarlığın kalıntıları arasında dolanıyor bedenim
Her yüz çevirişim sert, her dilimden çıkan kurşun, zenginliğin kalbine
Bütün masallar yalandı, bütün yalanlar masal, anla artık
Gri kanatlı kuşlar havalanıyor içimde
Ziyan bir yaşama toz duman atlamış sevgili...
Anılarımız daha kutsal olmasaydı aşkımızdan
Avuçlarını toplamasaydım bu antik mezarlardan
Bu ayrılık biraz sükûttu kesik kesik çığlıklar arasından
Nafile
Uzundu yine gece
Her yüz çevirişim sert, her dilimden çıkan kurşun, zenginliğin kalbine
Bütün masallar yalandı, bütün yalanlar masal, anla artık
Gri kanatlı kuşlar havalanıyor içimde
Ziyan bir yaşama toz duman atlamış sevgili...
Anılarımız daha kutsal olmasaydı aşkımızdan
Avuçlarını toplamasaydım bu antik mezarlardan
Bu ayrılık biraz sükûttu kesik kesik çığlıklar arasından
Nafile
Uzundu yine gece
Say ki seni bana getirdi bu alçak düşünce
Bir ülke gibi sevemedim gözlerini
billah yalandır bu ulvi ifade
Papatyanın yaprakları gibi kalsın adın eksiksiz
Madem ki yoksun
Madem ki yoksun
Kopma n'olursun
Efkârsız kara bir hüzün nasıl olur bilir misin /
hoyratım bugün
Ağlamasına ağlarım da her nereye değse yangın olur yüzüm
Hicaz hıçkırıklarıma düşüyor si bemol yalnızlıklarım yine
Ağustosun saçlarından çekiyorum eylülü, bilmezsin muhakkak
Hicaz hıçkırıklarıma düşüyor si bemol yalnızlıklarım yine
Ağustosun saçlarından çekiyorum eylülü, bilmezsin muhakkak
Beşinci mevsim denilen şey de safsata /
mevsim her daim hazan
Senden sonra tüm baharlar nazan
Dökülen yapraklara adadım yaşanacak tüm sevecenlikleri
Soluk alamıyorum bu düşler denizinde
Soluk alamıyorum bu düşler denizinde
Annesizim, kimsesizim, sensizim
Nafile
Duyma, görme, bilme / uzak dur, kefensizim !...
Nan gibi sevemedim gözlerini, sımsıcak buğular içinde
Çocuksu kalsın bakışların, titrek ve heyecanlı
Çocuksu kalsın bakışların, titrek ve heyecanlı
Madem ki yoksun
Orda kal n'olursun
Orda kal n'olursun
.
Evet bu haykırış biraz tütün sarısı
Biraz güneş yanığı
Biraz güneş yanığı
Biraz isyan
.
Evet bu isyan biraz nisyan '''..
Yıldırım Uzun







