Yani Resûl-ü Ekrem 25 yaşlarında iken, Mekke’de Suk-ı Ukaz panayırında dolaşıyordu...
Kızıl bir deve üzerinde KUSS İbn-i Saide ismindeki zât söyle haykırıyordu:
“Ey insanlar!
Geliniz!
Dinleyiniz!
Belleyiniz!
İbret alınız!
Yaşayan ölür.
Ölen fena bulur.
Olacak olur.
Yağmur yağar.
Otlar biter.
Çocuklar doğar.
Analarının babalarının yerini tutar.
Sonra hepsi mahvolup gider.
Vukuatın ardı arası kesilmez.
Hemen bir birini kovalar... Kulak tutunuz!
Dikkat ediniz!
Gökte haber var.
Yerde ibret alacak şeyler var.
Yer yüzü bir yaygın eyvan.
Gökyüzü bir yüksek tavan.
Yıldızlar yürür.
Denizler durur.
Gelen kalmaz.
Giden gelmez.
Acaba kaldıkları yerden hoşnut olup da mı kalıyorlar?
Yoksa orada bırakılıp da uykuya mı dalıyorlar?
Yemin ederim!
ALLAH’ın indinde bir din vardır ki şimdi bulunduğumuz dinden daha sevgilidir.
Ve ALLAH’ın bir gelecek peygamberi vardır ki, gelmesi pek yakın oldu!
Gölgesi başınızın üstüne geldi.
Ne mutlu o kimseye ki O’na iman edip de O dahi o’na hidâyet eyleye!
Vay o bedbahta, kim O’na isyan ve muhalefet eyleye!
Yazıklar olsun ömürleri gaflet içinde gecen ümmetlere!..
Ey cemaat!
Hani ata ve ecdat?
Hani müzeyyen kâşaneler ve taştan haneler yapan Ad ve Semud? Hani dünya varlığına mağrur olup da kavmine :
“Ben, sizin en büyük RABB’ınızım!” diyen Fir’avun ve Nemrud? Onlar size nisbetle daha zengin ve kuvvet kudretçe sizden üstün değil midirler?
Bu yer, onlan değirmeninde öğüttü, toz etti, dağıttı.
Kemikleri bile çürüyüp dağıldı.
Evleri yıkılıp ıssız kaldı.
Yerlerini yurtlarını köpekler şenlendiriyor.
Sakın onlar gibi gaflet etmeyin!
Onların yoluna gitmeyin!
Herşey fânidir.
Bâki ancak Cenab-ı HAKKtır ki,
Bir’dir, Şerik ve Naziri yoktur.
Tapacak ancak O’dur.
Doğmamış doğurmamıştır.
Evvel gelip geçenlerde bize ibret alacak şey çok.
Ölüm ırmağının girecek yerleri var, amma çıkacak yeri yoktur. Büyük küçük hep göçüp gidiyor.
Giden geri gelmiyor.
Cezmettim ki kamuya olan bana da olacaktır!..”
Kızıl deve üstünde bunları söyleyen KUSS önce öldü.
Sonra da kabilesi islâm olmuştur.
İslâm olan kabilesine Pergamber efendimiz sordu:
“İçinizde Kuss’u tanıyan var mı?”
“Hepimiz tanırız Yâ Resûlullah!” dediler.
Resûl-ü Ekrem Kuss’un Ukaz panayırında deve üstünde söylediği konuşmasında :
“Yaşayan ölür
Ölen fena bulur
Olacak olur dediği hiç hatırımdan çıkmaz!” buyurdu.
Bugün de insanlar aynen Ukaz panayırın dadırlar.
1478 sene evvel sözleri duymak için kulak kesilmek gerek...
Dinsizlik, inanma ihtiyacına karşı isyandır.
İnsanda inanmak ihtiyacı daha aslidir.
Ona karşı sonradan vukua gelen bir isyandır.
Din, insanları birbirine kardeş yaptığı gibi düşman da yapar.
31.X.1985, Perşembe
DR.mÜNİR derman (ks)
Kızıl bir deve üzerinde KUSS İbn-i Saide ismindeki zât söyle haykırıyordu:
“Ey insanlar!
Geliniz!
Dinleyiniz!
Belleyiniz!
İbret alınız!
Yaşayan ölür.
Ölen fena bulur.
Olacak olur.
Yağmur yağar.
Otlar biter.
Çocuklar doğar.
Analarının babalarının yerini tutar.
Sonra hepsi mahvolup gider.
Vukuatın ardı arası kesilmez.
Hemen bir birini kovalar... Kulak tutunuz!
Dikkat ediniz!
Gökte haber var.
Yerde ibret alacak şeyler var.
Yer yüzü bir yaygın eyvan.
Gökyüzü bir yüksek tavan.
Yıldızlar yürür.
Denizler durur.
Gelen kalmaz.
Giden gelmez.
Acaba kaldıkları yerden hoşnut olup da mı kalıyorlar?
Yoksa orada bırakılıp da uykuya mı dalıyorlar?
Yemin ederim!
ALLAH’ın indinde bir din vardır ki şimdi bulunduğumuz dinden daha sevgilidir.
Ve ALLAH’ın bir gelecek peygamberi vardır ki, gelmesi pek yakın oldu!
Gölgesi başınızın üstüne geldi.
Ne mutlu o kimseye ki O’na iman edip de O dahi o’na hidâyet eyleye!
Vay o bedbahta, kim O’na isyan ve muhalefet eyleye!
Yazıklar olsun ömürleri gaflet içinde gecen ümmetlere!..
Ey cemaat!
Hani ata ve ecdat?
Hani müzeyyen kâşaneler ve taştan haneler yapan Ad ve Semud? Hani dünya varlığına mağrur olup da kavmine :
“Ben, sizin en büyük RABB’ınızım!” diyen Fir’avun ve Nemrud? Onlar size nisbetle daha zengin ve kuvvet kudretçe sizden üstün değil midirler?
Bu yer, onlan değirmeninde öğüttü, toz etti, dağıttı.
Kemikleri bile çürüyüp dağıldı.
Evleri yıkılıp ıssız kaldı.
Yerlerini yurtlarını köpekler şenlendiriyor.
Sakın onlar gibi gaflet etmeyin!
Onların yoluna gitmeyin!
Herşey fânidir.
Bâki ancak Cenab-ı HAKKtır ki,
Bir’dir, Şerik ve Naziri yoktur.
Tapacak ancak O’dur.
Doğmamış doğurmamıştır.
Evvel gelip geçenlerde bize ibret alacak şey çok.
Ölüm ırmağının girecek yerleri var, amma çıkacak yeri yoktur. Büyük küçük hep göçüp gidiyor.
Giden geri gelmiyor.
Cezmettim ki kamuya olan bana da olacaktır!..”
Kızıl deve üstünde bunları söyleyen KUSS önce öldü.
Sonra da kabilesi islâm olmuştur.
İslâm olan kabilesine Pergamber efendimiz sordu:
“İçinizde Kuss’u tanıyan var mı?”
“Hepimiz tanırız Yâ Resûlullah!” dediler.
Resûl-ü Ekrem Kuss’un Ukaz panayırında deve üstünde söylediği konuşmasında :
“Yaşayan ölür
Ölen fena bulur
Olacak olur dediği hiç hatırımdan çıkmaz!” buyurdu.
Bugün de insanlar aynen Ukaz panayırın dadırlar.
1478 sene evvel sözleri duymak için kulak kesilmek gerek...
Dinsizlik, inanma ihtiyacına karşı isyandır.
İnsanda inanmak ihtiyacı daha aslidir.
Ona karşı sonradan vukua gelen bir isyandır.
Din, insanları birbirine kardeş yaptığı gibi düşman da yapar.
31.X.1985, Perşembe
DR.mÜNİR derman (ks)