Arama

Zehirli Bitkiler

Güncelleme: 24 Nisan 2014 Gösterim: 20.385 Cevap: 1
middnight2006 - avatarı
middnight2006
Ziyaretçi
9 Temmuz 2008       Mesaj #1
middnight2006 - avatarı
Ziyaretçi
Tarihin ilk çağlarından günümüze kadar insanlar bitkilerden besinlerini sağlamış ve şifa aramışlardır ve beslenmelerinin yanında önemli hastalıklarını da şifalı bitkilerle tedavi edebilmişlerdir. Ancak her bitkinin düşüldüğü kadar yararlı olmadığı ya da yararlı etkilerinin yanında zararlı olabilen başka etkilerinin de olduğu görülmüştür.
Günümüzde de devam eden her ottan şifa arama geleneği, özellikle kırsal yörelerde birçok kaza zehirlenmelerinin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Merak sonucu özellikle çocukların bilmedikleri bir bitkinin yemiş, yaprak ya da başka bir kısmının tadına bakmaları ya da zararsız başka bitkilere benzetip toksik bitkiyi yemeleri sonucu sık sık zehirlenmeler olmaktadır. Birçok bitki çok toksik olmalarına karşın kontrollü kullanıldıklarında tedavide yararlı olabilmektedir. Örneğin Digitalis (yüksük otu), afyon (haşhaş), belladon alkaloidleri, veratrum alkaloidleri, vinca alkaloidleri, ipeka vb, gibi birçok bitkisel toksik madde günümüzde doğal ya da yarı sentetik türevler şeklinde tedavide kullanılmaktadırlar. Ancak bilinçsiz bir şekilde supraterapötik (aşırı) dozlarda uygulandıklarında çok ağır zehirlenme tablolarının ortaya çıkmasına yol açabilirler. Rönesans döneminin ünlü Alman hekimlerinden Paracelsus (l493-1541)’un ‘yalnız miktar zehiri belirler’ (Dosis sola facit venonum) cümlesi bitkisel maddeler için de geçerlidir. Zehirli mantarlar başta olmak üzere diğer toksik bitkilerle akut zehirlenmelerin şiddetini yenilen miktar belirlenmektedir.
Sponsorlu Bağlantılar
Bitkilerle zehirlenmeler daha çok kabuklu yemiş ya da meyve kısmıyla olmaktadır. Örneğin Akdiken (Rhamni cathartica), yılan yastığı (Dracunculus vulgaris), güzel avrat otu (Atropa belladonna), hanımeli (Lonicera japonica), yaban yasemini (Solanum dulcamara), taflan (Prunus laurocerasus), ardıç (Juniperus sp.), ökse otu (Viscum album), çoban püskülü (İlex aquifoİiıım) porsuk ağacı (Taxus bacata), sarmaşık (Parthenocissus sp.), it üzümü (Solanum, nigrum) vb, gibi bitkiler kabuksuz ya da kabuklu meyvelerinde bulunan aktif toksik kısımlarıyla zehirlenmelere neden olmaktadırlar. Buna karşılık, birçok bitki diğer kısımlarıyla ya da tüm bitki olarak toksiktirler. Dikenleri ya da keskin kenarlı yapraklarıyla mekanik olarak. özellikle ciltte irritasyon şeklinde toksik etkilere yol açmaktadırlar. Günlük gıda olarak kullandığımız bazı sebzelerin az ya da çok toksik olabildiklerini unutmamak gerekir. Örneğin patatesin toprak üstündeki yeşil kısımları orta şiddette sindirim bozukluklarına neden olmaktadır. Buna karşın,birçok taze sebzenin kurutulmasıyla içerdikleri toksik maddeler aktivitesini kaybetmektedir.
Bazı bitkiler aynı cinsten olmalarına karşın toksik etkileri büyük ölçüde değişebilmektedir. Örneğin; Aconitum napellus tehlikeli bitkiler içinde en zehirli olanıdır. Buna karşın aynı cinsten Aconitum septentrionale Eskimolar tarafından sebze olarak yenmelerine karşın hiçbir zehirlenmeye neden olmamaktadır. Aynı şekilde Digitalis purpurea güçlü kardiyotoksik etkisi olmasına karşı aynı cinsten olan Digitalis jaune aynı oranda toksik değildir. Bu nedenle, gerek tedavide gerekse gıda olarak kullanılmalarında bitki cins ve türlerinin tanınması gerekir. Bitkilerin içerdikleri toksik maddelerin kaynağı çeşitlidir. Bazıları alkaloid (protein), bazıları da glikozid ya da heterosid (Saponinli steroidik yapılı siyanojenli vb.) içerebildikleri gibi birçoğunda olduğu gibi karmaşık kompleks yapılı bir toksik madde de içerebilmektedirler. Zehirli bitkilerde bulunan bu toksik maddeler insan ve hayvanlarda iç organlarda meydana getirdikleri lezyonlar sonucu metabolizmayı bozabildikleri gibi deri ve mukozalarda irritasyonlar yaparak hafif ya da ağır bazı zehirlenme belirtilerinin ortaya çıkmasına neden olmaktadırlar. Ancak, farklı hayvan türlerinin ve insanın zehirli bitkilere verdikleri reaksiyon her zaman aynı şiddette ve özellikte olmayabilir. Örneğin. salyangozlar belladonla beslendikleri halde zehirlenmezler, halbuki bu gibi hayvanları yiyen insan ya da memeli hayvanlarda belladon zehirlenme belirtileri görülebilmektedir.


ZEHİRLİ BİTKİLERİN TOKSİK UNSURLARI
Bitkisel zehirlerin toksik bileşenleri kimyasal yapılan yönünden önemli farklılıklar gösterir. Toksik unsurların çoğu organik karakterdedir. Kimi bitkiler ise, bazı mineral maddeleri, bünyelerinde toksik dozlarda akümüle edebilirler.Alkaloitler ve protidler azotlu organik; glikozitler, tanenler, laktonlar ve benzerleri azotsuz organik zehirlerdir. Selenyum, nitrat-nitrit gibi mineral zehirler ile kimyasal yapılarından çok, etki mekanizmaları daha iyi bilinen östrojenik etkili özdekler, antivitaminik faktörler ve fotodinamik ajanlar zehirli bitkilerin başlıca toksik unsurlardır.

Alkaloidler
Alkaloitler, güçlü farmakolojik etki ve toksisiteye sahip olan, moleküler yapılarında azot bulunan, alkali karakterde bitkisel kökenli özdeklerdir. Azot, çoğunlukla heterosiklik bir halkada ya da lateral zincirde bulunur. Genellikle katı ve renksizdirler. Baz halde iken suda çözünmezler; asitlerle oluşturdukları tuzlar suda çözünür. Alkaloitlerin tannat ve iyodür tuzları suda çözünmez. Bu özellik nedeniyle, alkaloit içeren bitkilerle zehirlenmelerde tanenli bileşikler ve iyodürler, sindirim kanalından alkoloit emilimini engellemek için kimyasal antidot olarak kullanılırlar.
Alkaloitlerin etki mekanizmaları çok farklıdır; Çoğu sentral sinir sistemi (opium alkaloitleri) ve otonom sinir sistemi (antikolinerjik solanase alkaloit ve alfa adrenolitik ergot alkaloitleri) aracılığıyla etkir. Kolşisin ve benzerleri emeto katartik; pirolizidin alkaloitleri de hepatotoksik olarak etkirler.

Glikozitler (Heterositler)
Hidroliz (enzimatik ya da asit ortamda) sonucu bir ya da birkaç molekül şeker (glikoz) ile karbonhidrat olmayan ve aglikoz (genin) olarak adlandırılan ve toksik etkiden sorumlu olan bir madde veren özdeklerdir. Glikoz ve aglikoz arasındaki bağın karakterine göre
0 - glikozitler (Oksijen atomu, eterik bağ) ve S - glikozitler (kükürt atomu) olmak üzere iki gruba ayrılırlar.

Glikozitler

Siyanogenetik Glikozitler

Aglikozları, çoğunlukla nitrilli bir alkoldür. Enzimatik hidroliz sonucu şeker molekülleri, siyanhidrik asit (HCN) ve bir keton ya da aromatik aldehit oluşur. Toksiditeden sorumlu olan hidroliz ürünü siyanhidrik asittir.
Farklı ailelere ait çoğu yem bitkisi ve yabani türlerde bulunan siyanogenetik glikozitler, özellikle ruminantlarda selüler respirasyondan sorumlu enzim sistemini inhibe ederek, akut formda ve yüksek mortaliteyle seyreden zehirlenmeye neden olurlar. Hidroliz, aynı bitkide bulunan özel enzimler ( lineaceae; keten tohumu, emulsin; acı badem) tarafından katalize edildiği gibi, ruminantlarda retikülo-rumen mikroflorası tarafından salgılanan enzimlerle de gerçekleştirilebilir. Vejetasyonun ilk dönemlerinde yüksek olan glikozit düzeyi vejetasyon ilerledikçe azalabilmektedir.
- Kuraklık, donma ve çiğnenme gibi bitkilerin normal büyüme hızını bozan faktörler HCN düzeyinde artışa neden olur.
Silaj, glikozitlerin hidrolizini hızlandırır. Böylelikle serbest hale geçen HCN silajın havalandırılmasıyla giderilebilir. Ancak, bu işlem sırasında çalışanların kendileri için önlem almaları gerekir. -
- Bitki hormonu herbisitler, uygulandıkları yörelerde yetişen bitkilerde siyanogenetik glikozit düzeyinin artışına (fitohormonların dolaylı toksisitesi) neden olurlar.
- HCN düzeyinde, fosfatlı gübreler azalmaya, azotlu gübreler ve bitki parazitleri ise artışa neden olur.
Siyanogenetik glikozit taşıyan bitkilerin toksisitesi, değinilen koşullara göre değişkenlik gösteren HCN düzeyi ve glikozit yanında tüketilen bitki miktarı ve tüketim süreci, HCN’in sindirim kanalında liberasyon hızı ile emilim ve dokularda detoksikasyon düzeyine bağımlıdır. Bu nedenle, toksik dozu belirlemek zordur.
Siyanogenetik glikozitlere karşı en duyarlı hayvanlar ruminantlardır. Koyun ve keçi, muhtemelen enzimatik farklılık nedeniyle sığıra oranla daha dayanıklıdırlar. Tek midelilerde, midenin asit ortamında glikozidi hidrolize eden enzim, kısmen de olsa yıkımlanabilir. HCN, karaciğerde spesifik bir enzim (rodanaz) tarafından tiyosiyanata dönüştürülerek metabolize edilir. Ancak, özellikle sığırda başka metabolik olayların olduğu da düşünülmektedir.
Serbest HCN’in ruminantlarda letal dozu 2-2.3 mg/kg dolayındadır. Bu miktar HCN’i glikozit formunda (4-4.5 mg/kg) kısa sürede tüketen ruminantlarda ağır zehirlenme tablosu şekillenir. Otlakta, bir hayvan saatte 4 mg/kg düzeyde glikozide saatlerce tolore edebilir. Koyun, günde (gün boyu) 15-20 mg/kg HCN’i detoksike edebilir. Genelde 100 gramında 20 mg (200 ppm) HCN içeren bitkiler, hayvanlarda zehirlenmeye neden olur. Sindirim ya da solunum yoluyla emilen HCN ve siyanürler, selüler respirasyon (hücre solunumu) enzim sistemini (sitokrom a3) bloke ederek histotoksik anoksiye neden olurlar.

Steroidik Glikozitler
Kalp yetmezliğinin etkin ilaçları olan ve çok küçük dozlarda kardiyotonik olarak kullanılan kalp glikozitlerini (dijitalikler) kapsayan bu grup moleküllerin aglikozu, asteroit (siklopentano-perhidrofenantren) halka sistemi ve bunun 17 no’lu karbonuna bağlanan beşgen ya da altıgen bir lakton halkasından ibarettir. Majör glikozit kaynağı olan bitkilerden yüksük otu türleri (Digitalis cariensis, D. davisiana, D. ferruginea, D. grandiflora, D. lanata, D. trojana, D. viridiflora) ile ada soğanı (Urginea maritima) yanında, glikozit kaynağı olarak kullanılmayan, ancak toksik unsur olarak kardiyotonik etkili glikozit içeren inci çiçeği (Convallaria majalis), adonis türleri (A. aestivalis -keklikgözü, A. flammea - kandamlası), zakkum (Nerium oleander) ve kimi Helleborus türleri (Bohça otu, H. orientalis, H. vesicarius) de Anadolu ve Trakya’da yaygın olarak yetişmektedir. Bununla birlikte, anılan bu bitkilerle evcil hayvanlarda zehirlenme insidensi azdır.Kimi kaynaklarda, saponinler (saponositler) de bu grupta gösterilmektedir. Saponinlerin aglikozu (sapogenin) steroidik ya da triterpenik (oleanan çekirdekli) yapıdadır.
Sistemik toksiditeleri az olan saponinler yem bitkilerinde de yaygın olarak bulunurlar. Yaklaşık 80 aileye ait 500’ü aşkın bitki türünden Saponin izole edilmiştir. Ruminantlarda meteorizasyonun temel nedenleri arasındadırlar; kanatlılarda ise, gelişme ve yumurta verimini inhibe ederler. Antrasenik glikozitlerin aglikozları ise, antrasen halkalı bir polifenoldür. Işkın, kara akçaağaç gibi bitkilerde bulunan bu glikozitler yüksek dozda şiddetli purgasyona neden olurlar.

Glikozitler (Glusinolatlar)
Özellikle Cruciferae (turpgiller) ailesine ait bitkilerin yaprak, gövde, kök ve özellikle tohumlarında bulunan ve genellikle uçucu olan, S - glikozitler, enzimatik (myrosinase) hidroliz sonucu glikoz ve organik aglikoz oluşturur. Organik aglikoz bir izotiyosiyanat (senevol) bir tiyosiyanat ya da bir organik nitril ve kükürttür.
Glusinolatların hidroliz ürünlerinden izotiyosiyanatlar, deri ve mukozalarda irkiltici etkiye (gastro-intestinal, respiratuvar ve renal lejyonlar) sahiptirler. Ayrıca, guatrojenik (proguatrin) etkileriyle tiroid bozukluğuna neden olurlar. Tiyosiyanatlar ise, tiroid bezinde iyot düzeyini düşürürler; böylelikle iyot uygulamasıyla sağaltılabilen bozuklukları oluştururlar. Brassica türü bitkilerde (kolza, lahana, ot lahanası, şalgam) bulunan 5-glikozitler hidrolizle stabil olmayan izotiyosiyanat’a, bu da kristalizasyonla goitrine dönüşür. S-glikozitlerin hidroliz ürünü izotiyosiyanatlar irritan ve antitroit; goitrin ise guatrojen etkilidir.

1) Adam Otu
Adam otu (Mandragora), patlıcangiller (Solanaceae) familyasından Mandragora cinsini oluşturan sarı ya da mavimsi-mor renkli çiçekler açan bitkitürlerinin ortak adı.
Rozet yapraklı ve kazık köklü çok yıllık otsu bir bitki türleridir. Kökleri insana benzediği için, bu isim verilmiştir.
Kullanımı
Kökleri 128 m'dir, zehirli bir bitkidir. Ağrı kesici, yatıştırıcı, cinsel gücü arttırıcı etkileri vardır,ve yerinde duramazsınız dikkatle kullanılması gerekir Halen tedavide çeşitli preparatların terkibinde kullanılmaktadır. Rastgele kullanıldığında zararlı olur.

260px Mandragore officinale fruits


2) Baldıran
Baldıran, maydanozgiller (Apiaceae) familyasından olan ve nemli yerlerde yetişen bazı zehirlibitkilerin ve bu bitkilerden elde edilen zehirin ortak adıdır.
Bitki olarak baldıran, baldırgan ya da ağı otu; zehir olarak baldıran ise şeytantersi ya da yine baldırgan diye de bilinir.
Tıptaağrı ve/veya spazm giderici olarak, örneğin siyatik ağrısı, tetanoz, sara (epilepsi), trigeminal nevralji ve kore hastalığı gibi rahatsızlıkların sağaltımında kullanılabilir.

Cins ve türler
"Baldıran" denildiğinde, üç farklı cins içinde yer alan bitki türlerinden herhangi biri ifade ediliyor olabilir. Bahsi geçen cins ve türler şunlardır:
  • Cins: Cicuta
    • Tür: Cicuta bulbifera
    • Tür: Cicuta douglasii
    • Tür: Cicuta maculata
    • Tür: Cicuta virosa
  • Cins: Conium
    • Tür: Conium chaerophylloides
    • Tür: Conium maculatum - en bilinen baldıran türü.
  • Cins: Oenanthe
    • Tür: Oenanthe crocata - en zehirli Oenanthe türü
244px Koeh 191


3) Japon Anasonu
Japon anasonu (Illicium anisatum) yıldız biçiminde meyvesi olan, Çin anasonuna (Illicium anisatum) benzeyen ve Japonya'da yetişen bir bitkidir. Meyveleri Çin anasonundan daha küçük ve daha az kokuludur, kokusu anasondan çok kakuleyi andırır. Çin anasonunun aksine meyveleri oldukça zehirlidir ve yenilmez.
Zehirli olmasına rağmen Çin tıbbında bazı cilt sorunlarını tedavi etmek için harici olarak kullanılır. Japonya'da ise tütsü olarak kullanılır. Yenildiğinde krizler gibi ciddi nörolojik etkiler ve hastalıklar yaratır.
Japon anasonu, şiddetli böbrek, idrar yolu ve sindirim sistemi iltihabına yolaçan anisatin, shikimin ve *****itoksin maddelerini içerir.
Kurutulduğunda yapı olarak birbirine benzeyen Çin ve Japon anasonunu görünüm olarak birbirinden ayırt etmek imkansızdır. Japonya'da bir kaç vakada yanlışlıkla bu iki türün karıştırılarak ürünlere konulması sonucu bazı ürünler piyasadan toplatılmıştır. Bu ürünleri tüketenler ise nörolojik belirtilerle hastaneye sevkedilmiştir

4) Kırlangıç Otu
Kırlangıçotu (Chelidonium majus), Temreotu olarak da bilinir, Papaveraceae (Gelincikgiller) familyasından çok yıllık otsu bitki.
Gövdeleri dik, silindirik, üstte dallanmış ve tüylüdür. Yapraklar, karşılıklı dizilişli, saplı, tüylü üst yüzü yeşil, alt yüzü mavimsi-yeşil renklidir. Çiçekler, dalların ucunda, şemsiye durumunda toplanmışlardır. Çanak yaprak, iki serbest parçalı ve sarımsı yeşil, taç yaprakları dört serbest parçalı ve sarı renklidir. Erkek organlar çok sayıda, dişi organ, iki meyve yaprağından ibarettir. Meyve, oval şekilli, esmer-yeşil renkli tohumludur. Zehirli bir bitkidir.

800px Chelidonium majus bgiu


5) Manşinel
Manşinel, (Euphorbiaceae ailesi, Hippomane mancinella) Batı Hindistan ve tropik Amerika’ da yetişen bir ağaçtır. Boyu 3 metreden 15 metreye kadar uzanabilir. Düz ve açık kahverengi bir kabuğu; uzun dalları vardır. Yumurta şeklindeki yaprakları 10 cm uzunluğundadır ve dişli kenarlara sahiptir. Küçük ve pembe çiçeklere sahiptir. Elma şeklinde meyveleri vardır.
Sütlü sapı ve sarı-yeşil meyveleri oldukça zehirlidir. Hatta meyvelerden sıçrayan yağmur damlaları ya da çiğ deride yaralanmalara sebep olabilir. Yanan odundan gelen dumanı ise geçici körlüğe neden olabilir.

Mansinel agaci ve meyvesi


6) Zakkum
Zakkum (Nerium oleander), Apocynaceae familyasından Haziran-Eylül ayları arasında beyaz veya pembe renklerde çiçekler açan 2-5 m yüksekliğinde zehirli bir bitki türü.
Dere yataklarında ve su kenarlarında yetişir ve kışın yapraklarını dökmez. Ayrıca bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilir.
Morfolojik özellikleri
Gövdeleri dik, esmer renkli ve silindir şeklindedir. Yaprakları mızrak şeklinde, kısa saplı, karşılıklı veya üçlü dairesel durumlarda dizilmiştir. Çiçekler, yalancı şemsiye durumunda toplanmış, güzel kokulu, büyük çiçeklerin sapları tüylü ve oldukça kısadır. Bitki zehirlidir.
Kullanımı
Bitki kardiotonikglikozitler taşır. Dahilen idrar arttırıcı ve kalp kuvvetlendirici etkisi vardır. Fazla miktarda alındığında zehirlenmelere sebep olur. Haricen zeytinyağı ile yoğrulmuş olan yapraklar bilhassa uyuza karşı kullanılır. Bir gram kuru yaprak, insanlarda tehlikeli zehirlenmelere yol açar. Zehir etkisi kurutma ve kaynatmayla ortadan kalkmaz. Bu bitkiyi yiyen, ölmüş hayvanların etleri de zehirlidir.

Espirradeira1

_EKSELANS_ - avatarı
_EKSELANS_
Kayıtlı Üye
24 Nisan 2014       Mesaj #2
_EKSELANS_ - avatarı
Kayıtlı Üye
Felç Eden Bitkiler
MsXLabs.org
Sponsorlu Bağlantılar

Halk arasında sıklıkla kullanılmasına rağmen zehirli özellikleri pek bilinmeyen 14 bitki. Dünyanın değişik bölgelerinde daha pek çok bu türden tehlikeli bitkiler bulunuyor.Ülkemiz coğrafyasında da sıklıkla bulunan bu bitkiler, tehlikeli sonuçlar doğurabiliyor.Bu bitkilerin bazılarının uzman kişiler tarafından kullanılması,diğerlerinin, de hiç kullanılmaması gerekmektedir.

avrat otu 256x300

Güzel avrat otu: Patlıcangillerden, kireçli, topraklarda yetişen 180 cm kadar boyunda birkaç sene yaşayan nahoş kokulu bir bitkidir.
Meyveleri kiraz gibi yuvarlak, ve siyah renktedir.Çiçekleri boru şeklinde, koyu kırmızımsı veya sarımtıraktır.Tıpta kullanılan atropin adlı alkaloidin ilk bilinen kaynağıdır.Sinir sisteminin otonom denilen vücut işlevlerini kendi kendine yürütme ağındaparasempatik bölümün işlevini baskılar, azaltır.

avrat otu 1

Zehirlenme durumunda bilinç azalması, hafıza kaybı, konfüzyon gibi bilişsel bozukluklar
ve hipertansiyon, hipertermi = vücut ısı artışı (kuru ağız, kuru cilt), yanaklarda kızarıklık,göz bebeğinde aşırı büyüme gibi fiziksel bozukluklar oluşur.Ardından koma, delirium ve tedavi, olmazsa ani ölüm olabilir.Tüm bu belirtilere antikolinerjik sendrom denir.Acilen, hastaneye giderek antidotu (panzehir) verilerek iyileşme sağlanabilir.

avrat otu 2 300x224

Baldıran, ağu, yılanotu: Nemli yerlerde yetisen, 1 – 2 metre boyunda zehirli bir bitkidir.Gövdesi kalındır. Saplarının alt kısmı, erguvani renktedir.Yaprakları büyük, çiçekleri yayvan ve küçüktür.

avrat otu 3 300x199

Socrates’ in kullandığı ve birçok tarihi suikastta kullanılan bir zehirdir.Ana etkisi merkezi sinir sisteminedir.Ani başlayan tükürük salgısı, bulantı, kusma ve hafif karın ağrısıyla başlar.Nabız sayısında azalma , göz bebeklerinde küçülme ve koma oluşur.Kaslarda felç, ve solunum durması ile ölüme gider. Tedavisi destekleyicidir.

boru C3A7iC3A7eC49Fi 199x300

Boru çiçeği, sihirbaz otu: 50-200 cm boyunda, bir yıllık, beyaz çiçekli otsu bir bitkidir.Yaprakları saplı, büyük, oval ve kenarları tam, az girintili veya lopludur. Çiçekleri beyazdır.

boru C3A7iC3A7eC49Fi 1

Meyvesi, çok tohumlu bir kapsüldür. 10 kadar türü vardır.Zehirlenme durumunda tüm olanlar atropa belladonna ile aynıdır.

boru C3A7iC3A7eC49Fi 2 225x300

İnci çiçeği,müge: 18 cm boyunda, baharın erken vakitlerinde çıkan beyaz çiçekli bir bitkidir.Kuru, hafif nemli, bol, güneşli ortamlarda yetişir.Beyaz çiçekleri parlak kırmızı meyvalar verir.

inci C3A7iC3A7eC49Fi mC3BCge

Bu glikozitler, kalp kasını güçlendirir ve kalp yetersizliğine karşı etkilidirler.Ama fazlasıyla güçlenen kalp atarken durabilir, ya da ritmi bozulabilir.Bitkide varolan miktarlar tam ölçülemediği, için kullanımı sakıncalıdır.Zehirlenmesi durumunda hastanede destekleyici tedavi gereklidir.

papaz kC3BClahC4B1 300x224

Papaz külahı: Fundalıkta yetişen, 180 cm boyunda baharda beyaz çiçekler açan kuru toprağı seven bir bitkidir.

a10wsd 300x225

Bu birçok etken madde nedeniyle farklı etkiler ortaya çıkar.Halk arasında safra kesesiboşaltıcı, barsak yumuşatıcı, idrar söktürücüve kalp güçlendirici olarak kullanılır.Zehirlenmesi durumunda solunum güçlüğü,göğüs ağrısı, deri döküntüleri vekızarıklık, kaşıntı, ishal, ani kasılma, halsizlik meydana gelir.Farklı sistemlere yönelik bir destek tedavisi gerektirir.

ban otu 225x300

Ban otu: Ülkemizin her bölgesinde yetişen yıllık bir bitkidir.Glikozid bitkinin tümünde, özellikle de tohumunda bulunur.Van yöresinde’ ise “Hireberg otu” ismiyle de bilinmektedir.

ban otu 1

Ban otunun sadece insanlar için toksik olmadığı, hatta bu bitkinin bal özünün arılarda nektar zehirlenmesi yaptığı çok eski zamanlardan beri bilinmektedir.Bu otunantikolinerjik sendroma yol açtığı bildirilmiştir.Güzel avrat otu ile aynı etkilere sahiptir.

adam otu kC3B6kC3BC 300x199

Adam otu kökü: Morumsu çiçekleri olan, toprak üstünde yapraklı, kazık köklü,geniş kahverengi renkli, bazen bir bazen üç parçalı köklere sahip, koyu yeşil yapraklıve küçük kırmızı bir elma gibi meyvaları olan bir bitkidir.

adam otu kC3B6kC3BC 1

Antikolinerjik sendroma yol açar.

ordial bean 224x300

Ordial bean: Ezerin içerir. Tıpta kullanılan fizostigmin adlı ilacın diğer adı ezerindir.Gözbebeğinde daralma, barsakta hareketlenme, tansiyon artışı, kas zayıflığı,depresyona neden olur.Belladonna ile tamamen zıt etkilidir.
Şekerci boyası: Bitkinin meyvesi, halk arasında yemek renklendiricisi olarak sık kullanılır.Bu kullanımının yanısıra içerdiği alkoloidler sebebiyle,aşırı tüketimi zararlı etkilere yol açan bir bitkidir.

C59Feytan elmasC4B1

Şeytan elması: Amerika’ya özgü ve meyvesi yenir bir bitki.Himalaya mayapple’ınınkurutulmuş kökü testis ve yumurtalık kanserinde,lenfomalarda, küçük hücre akciğer kanserlerindeve löseminin bazı türlerinin tedavisinde kullanılmıştır. Şu anda Himalaya mayapple’ı yok olma tehlikesinde olduğundan,podophyllotoxin’in patent sahibi olan ilaç şirketi, alternatif kaynaklar arıyor.Hücre öldürücü etkisi nedeniyle kontrolsüz kullanımı sakıncalıdır.

hint yaC49FC4B1

Hint yağı: Özellikle tohumlarında bulunan risin adlı alkoloit yağ nedeniyle
yüksek derecede toksiktir.25 gram tohumu bir atı ya da insanı öldürebilecek bir dozdur.Piyasada satışta olan hint yağları, risin’den arıtılmış olduğundan zararsızdır.

hint yaC49FC4B1 1

Ancak özellikle doğada bulunan formuna hayvanların yaklaşmaması gerekir.Tohum kısmının kabuğu kırıldığı anda toksik etki başgösterir.Mide ağrısı ile başlayan semptomlar, ishal, karın ağrısı, kalp atışlarında artış,istemsiz terleme, bilinç bulanıklığı, koma izler ve müdahale edilmediği takdirde ölüme kadar gidebilir

kan kC3B6kC3BC 300x256

Kan kökü: Özellikle kök kısmında yer alan sanguinarin adlı alkoloit, antiseptik,anestezik,uterus kasıcı, ateş düşürücü, kanser ilacı olarak kullanılır.Yüksek dozları toksiktir.Zehirlenme belirtileri bilinç bulanıklığı, kusma, ishal, bayılma,koma ile devam edip ölüme dek gidebilir.Porsuk ağacı yaprağı: İçinde kalp hızını düşürücü etkisi vardır.
Zehirlenme durumunda solunum zorluğu, halsizlik, titreme yapabilir.Ölü bulunma en tipik belirtisidir.Vücut ağırlığının % 0.1 – 0.5 miktarında bitkiden yenmesi ölümcüldür.

cezayir menekC59Fesi

Cezayir menekşesi: İçinde vinca alkolaidleri denilen bir grup etken madde taşır.Tümü hücre öldürücü özelliğe sahiptir.Zehirlenme durumunda mide ağrıları, yüzde kızarıklık ve deri döküntüleri olabilir.Bu semptomlar ölüme dek gidebilir. Çaresiz hastalılarda çok denenen bir bitkidir.Ama tek etki bilinçsiz kemoterapidir.Hamilelerde ölüme dek gitmezse kesinlikle sakat bir çocuğa neden olacaktır.



Benzer Konular

24 Nisan 2014 / Misafir Soru-Cevap
26 Mart 2008 / yüksel2 Zooloji
21 Ocak 2014 / T_walkeR Genel Mesajlar
20 Nisan 2016 / Misafir Soru-Cevap