Arama

Anadolu Selçuklu Beyliği döneminde kültür ve uygarlık hakkında bilgi verir misiniz?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 10 Mayıs 2018 Gösterim: 25.075 Cevap: 3
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
Ziyaretçi
16 Aralık 2008       Mesaj #1
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
Anadolu Selçuklu Beyliği döneminde kültür ve uygarlık hakkında bilgi verir misiniz?
EN İYİ CEVABI Keten Prenses verdi
Anadolu Selçuklu Devleti ve Beylikler Dönemi'nde Kültür ve Medeniyet
Devlet Yönetimi
Sponsorlu Bağlantılar
Devletin başında sultan bulunmaktaydı. Ülke, sultan ve ailesinin ortak malıydı. Sultan aynı zamanda ordununu komutanıydı. Sultanın temel görevi, halkın güvenliğini sağlamak, halkının mutluluğunu ve huzurunu korumaktı.
Devlet işleri divanda görülmekteydi. Divana sultan başkanlık ederdi. Sultandan sonra en yetkili kişi vezirdi. Sultan olmadğında divana vezir başkanlık ederdi.
Devletin ilk başkenti İznik'ti. I. Haçlı seferinden burası kaybedilince merkze Konya'ya taşındı. Ülke toprakları eyelatlere (il) ayrılmıştı. İller, valiler tarafından yönetilmekteydi. Selçuklularda, sultan çoçukları melik ünvanıyla illere gönderilirdi. Burada yöneticilik yapan meliklerin başında ise onlara hocalık yapan atabeyler bulunmaktaydı. Bu şekilde melikler devlet yönetimi konusunda bilgi ve tecrübe sahibi olmaktaydı.Vilayetlerde güvenlik işlerinden subaşılar sorumluydu. Adalet işlerine ise kadılar yürütmekteydi.

Ordu Yönetimi
Anadolu Selçuklu Devleti'nde ordu;

A)Hassa Ordusu
Padişaha bağlı maaşlı askerlerdir.

B)İkta Ordusu (Tımarlı Sipahi)
Toprak sahipleri tarafından yetiştirilen askerler.

Beyliklerin gönderdiği askerlerden oluşmaktaydı.

Bunun yanı sıra donanma önemli bir yere sahipti. Alanya ve Sinop'ta tersanelerde yapılan gemilerle ülke güvenliği sağlanmış sve ticari faaliyetlerin güvenli bir şekilde yapılması sağlanmıştır.

Sosyal ve Ekonomik Hayat
Türkler, Anadolu'da yaptıkları eserlerle sosyal ve ticari hayatın canlılık kazanmasında büyük rol oynadılar. Anadolu'yu bayındır hale getirdiler. Yeni şehirler kurdular.

Anadolu Selçuklu Devleti döneminde halk, göçebe, köylüler ve şehirliler şeklinde üç kısıma ayrılmaktaydı. Göçebe olanlar hayvancılıkla, köylüler tarımla, şehirliler ise ticaretle uğraşmaktaydı. Ülke ekonmisi büyük oranda tarim ve hayvancılığa dayanmaktaydı.
Ticaret de önemli bir yere sahipti. Selçuklu sultanları, ticareti geliştirmek için kervansaraylar yaptırmışlardır. Ticaret kervanlarının güvenliğini sağlamak için bazı önlemler almışlardır. Zarara uğrayan ticaret kervanlarının zararlarını karşılamışlardır.Ticaret kervanları buralarda üç gün ücretsiz kalabilmekteydi.

Şehirde sanatla uğraşan kişilerin kurdukları Ahi Teşkilatı ticaretin gelişmesinde önemli bir yere sahiptir. Ahilik teşkilatında aynı meslekle uğraşanların kurdukları Loncalar (esnaf grupları) bulunmaktaydı.

Loncaların Faaliyetleri (Ahilik Teşkilatı)
Ürettikleri malların kalitesini ve fiyatlarını kontrol etme.
Faaliyet alanlarıyla ilgili kalifiye işçi ihtiyacını karşılamak

Ahi teşkilatında her mesleğin başında en yaşlı ve saygın kişi Ahi Reisi olarak bulunmaktaydı. Ahi teşkilatı, toplumsal birliği ve beraberliğin oluşmasını sağlamış ev İslamiyetin Anadolu'da yayılmasına katkıda bulunmuştur.

Din ve İnanış
Nüfusun çoğunluğunu Müslüman ve Türkler oluşturmaktaydı. Ülkede Hıristiyan ve Süryaniler de bulunmaktaydı. Herkes inancını rahatlıkla yaşayabilmekteydi. Anadolu'da hoşgörü kültürü hakimdi.

Yazı, dil ve edebiyat
Türkiye Selçuklu Devleti döneminde, bilim dili Arapçaydı. Resmi dil ve edebiyat dili ise Farsaçydı. Arap alfabesi kullanılmaktaydı.Sultan ve halk Türkçe konuşmaktaydı. Sultanlar, eğitime büyük önem verdiler. Medrese ve kütüphaneler yaptırdılar. Bilginleri korudular. Tokat, Kayseri ve Konya önemli billim merkezleriydi. Bu dönemde Muhiddin Arabi ve Mevlana gibi önemli bilginler yetişmiştir.
Beylikler döneminde ise Türkçe önem kazandı. Karamanoğu Mehmet Bey, "Bundan sonra divada, dergahta, meclis ve meydanda, Türkçe'den başka dil kullanılmayacaktır." fermanıyla, Anadolu'da ilk defa Türkçe'yi resmi dil olarak ilan etti (1277). Bu dönemde yaşayan Yunus Emre ise şiirlerini halkın kolaylıkla anlayacağı bir Türkçe ile yazmıştır.

Bilim ve Sanat
Türkiye Selçuklu Devleti ve beylikler Anadolu'da çok sayıda medrese, han, hamam, cami, kervansaray, imaret, çeşme, su kemeri, darüşşifa ve köprü gibi mimari eserler yaparak Anadolu'nun bilim kültür ve sanat alanında gelişmesini sağladılar. Yaptıkları medreselerde dini bilgiler, matematik, astronomi, fizik, ve tıp alanlarında eğitim verdiler.

Anadolu Selçuklu Devleti ve beylikler döneminde yapılan eserler
-İnce Minareli Medrese, Karatay Medresesi - Konya
-Şifaiye medresesi, Buruciye Medresesi, Çifte Minareli Medrese, Gök Medrese - Sivas
-Çifte Minareli Medrese - Erzurum
-Kayseride Hond Hatun ve Hatuniye Medreseleri
-Erzurum Ulu Camii - Saltuklar
-Divriği Ulu Camii - Mengücekliler
-Tokat Yağıbasan Medresesi - Danişmentliler (Anadolu'da yapılan en eski medresedir.)
-Divriği Külliyesi - Mengücekliler (Anadolunun en eski külliyesidir.) Küliye: Cami, medrese, hastaneden oluşan yapılar.

Ayrıca,bunun yanında,Selçuklular çinicilik, dokumacılı, hat sanatı, maden işçiliği de gelişmişti. İznik, çinileri ile ünlü bir yerdir.

BAKINIZ Büyük Türk Devletleri - Anadolu Selçukluları

Son düzenleyen Safi; 10 Mayıs 2018 01:11
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
16 Aralık 2008       Mesaj #2
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Anadolu Selçuklu Devleti ve Beylikler Dönemi'nde Kültür ve Medeniyet
Devlet Yönetimi
Sponsorlu Bağlantılar
Devletin başında sultan bulunmaktaydı. Ülke, sultan ve ailesinin ortak malıydı. Sultan aynı zamanda ordununu komutanıydı. Sultanın temel görevi, halkın güvenliğini sağlamak, halkının mutluluğunu ve huzurunu korumaktı.
Devlet işleri divanda görülmekteydi. Divana sultan başkanlık ederdi. Sultandan sonra en yetkili kişi vezirdi. Sultan olmadğında divana vezir başkanlık ederdi.
Devletin ilk başkenti İznik'ti. I. Haçlı seferinden burası kaybedilince merkze Konya'ya taşındı. Ülke toprakları eyelatlere (il) ayrılmıştı. İller, valiler tarafından yönetilmekteydi. Selçuklularda, sultan çoçukları melik ünvanıyla illere gönderilirdi. Burada yöneticilik yapan meliklerin başında ise onlara hocalık yapan atabeyler bulunmaktaydı. Bu şekilde melikler devlet yönetimi konusunda bilgi ve tecrübe sahibi olmaktaydı.Vilayetlerde güvenlik işlerinden subaşılar sorumluydu. Adalet işlerine ise kadılar yürütmekteydi.

Ordu Yönetimi
Anadolu Selçuklu Devleti'nde ordu;

A)Hassa Ordusu
Padişaha bağlı maaşlı askerlerdir.

B)İkta Ordusu (Tımarlı Sipahi)
Toprak sahipleri tarafından yetiştirilen askerler.

Beyliklerin gönderdiği askerlerden oluşmaktaydı.

Bunun yanı sıra donanma önemli bir yere sahipti. Alanya ve Sinop'ta tersanelerde yapılan gemilerle ülke güvenliği sağlanmış sve ticari faaliyetlerin güvenli bir şekilde yapılması sağlanmıştır.

Sosyal ve Ekonomik Hayat
Türkler, Anadolu'da yaptıkları eserlerle sosyal ve ticari hayatın canlılık kazanmasında büyük rol oynadılar. Anadolu'yu bayındır hale getirdiler. Yeni şehirler kurdular.

Anadolu Selçuklu Devleti döneminde halk, göçebe, köylüler ve şehirliler şeklinde üç kısıma ayrılmaktaydı. Göçebe olanlar hayvancılıkla, köylüler tarımla, şehirliler ise ticaretle uğraşmaktaydı. Ülke ekonmisi büyük oranda tarim ve hayvancılığa dayanmaktaydı.
Ticaret de önemli bir yere sahipti. Selçuklu sultanları, ticareti geliştirmek için kervansaraylar yaptırmışlardır. Ticaret kervanlarının güvenliğini sağlamak için bazı önlemler almışlardır. Zarara uğrayan ticaret kervanlarının zararlarını karşılamışlardır.Ticaret kervanları buralarda üç gün ücretsiz kalabilmekteydi.

Şehirde sanatla uğraşan kişilerin kurdukları Ahi Teşkilatı ticaretin gelişmesinde önemli bir yere sahiptir. Ahilik teşkilatında aynı meslekle uğraşanların kurdukları Loncalar (esnaf grupları) bulunmaktaydı.

Loncaların Faaliyetleri (Ahilik Teşkilatı)
Ürettikleri malların kalitesini ve fiyatlarını kontrol etme.
Faaliyet alanlarıyla ilgili kalifiye işçi ihtiyacını karşılamak

Ahi teşkilatında her mesleğin başında en yaşlı ve saygın kişi Ahi Reisi olarak bulunmaktaydı. Ahi teşkilatı, toplumsal birliği ve beraberliğin oluşmasını sağlamış ev İslamiyetin Anadolu'da yayılmasına katkıda bulunmuştur.

Din ve İnanış
Nüfusun çoğunluğunu Müslüman ve Türkler oluşturmaktaydı. Ülkede Hıristiyan ve Süryaniler de bulunmaktaydı. Herkes inancını rahatlıkla yaşayabilmekteydi. Anadolu'da hoşgörü kültürü hakimdi.

Yazı, dil ve edebiyat
Türkiye Selçuklu Devleti döneminde, bilim dili Arapçaydı. Resmi dil ve edebiyat dili ise Farsaçydı. Arap alfabesi kullanılmaktaydı.Sultan ve halk Türkçe konuşmaktaydı. Sultanlar, eğitime büyük önem verdiler. Medrese ve kütüphaneler yaptırdılar. Bilginleri korudular. Tokat, Kayseri ve Konya önemli billim merkezleriydi. Bu dönemde Muhiddin Arabi ve Mevlana gibi önemli bilginler yetişmiştir.
Beylikler döneminde ise Türkçe önem kazandı. Karamanoğu Mehmet Bey, "Bundan sonra divada, dergahta, meclis ve meydanda, Türkçe'den başka dil kullanılmayacaktır." fermanıyla, Anadolu'da ilk defa Türkçe'yi resmi dil olarak ilan etti (1277). Bu dönemde yaşayan Yunus Emre ise şiirlerini halkın kolaylıkla anlayacağı bir Türkçe ile yazmıştır.

Bilim ve Sanat
Türkiye Selçuklu Devleti ve beylikler Anadolu'da çok sayıda medrese, han, hamam, cami, kervansaray, imaret, çeşme, su kemeri, darüşşifa ve köprü gibi mimari eserler yaparak Anadolu'nun bilim kültür ve sanat alanında gelişmesini sağladılar. Yaptıkları medreselerde dini bilgiler, matematik, astronomi, fizik, ve tıp alanlarında eğitim verdiler.

Anadolu Selçuklu Devleti ve beylikler döneminde yapılan eserler
-İnce Minareli Medrese, Karatay Medresesi - Konya
-Şifaiye medresesi, Buruciye Medresesi, Çifte Minareli Medrese, Gök Medrese - Sivas
-Çifte Minareli Medrese - Erzurum
-Kayseride Hond Hatun ve Hatuniye Medreseleri
-Erzurum Ulu Camii - Saltuklar
-Divriği Ulu Camii - Mengücekliler
-Tokat Yağıbasan Medresesi - Danişmentliler (Anadolu'da yapılan en eski medresedir.)
-Divriği Külliyesi - Mengücekliler (Anadolunun en eski külliyesidir.) Küliye: Cami, medrese, hastaneden oluşan yapılar.

Ayrıca,bunun yanında,Selçuklular çinicilik, dokumacılı, hat sanatı, maden işçiliği de gelişmişti. İznik, çinileri ile ünlü bir yerdir.

BAKINIZ Büyük Türk Devletleri - Anadolu Selçukluları

Son düzenleyen Safi; 10 Mayıs 2018 01:16
Quo vadis?
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
26 Nisan 2010       Mesaj #3
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

türkiye selçuklu devleti yöneticisinin unvanı lazım hakan mı,han mı,kağan mı ne lütfen acil lazım biriniz cevap yazabilir mi?

Anadolu Selçuklu Devleti Devlet YönetimiMsn Grinevletin başında sultan bulunmaktaydı. Ülke, sultan ve ailesinin ortak malıydı. Sultan aynı zamanda ordununu komutanıydı. Sultanın temel görevi, halkın güvenliğini sağlamak, halkının mutluluğunu ve huzurunu korumaktı.
Devlet işleri divanda görülmekteydi. Divana sultan başkanlık ederdi. Sultandan sonra en yetkili kişi vezirdi. Sultan olmadğında divana vezir başkanlık ederdi.
Son düzenleyen Safi; 10 Mayıs 2018 01:14
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
24 Kasım 2010       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
TOPLUM YAPISI
Türklerin Anadolu’ya Yerleşmeleri ve Toplumsal Sonuçları
Türklerin Anadolu'yu yurt edinmesinden önce Anadolu'nun birçok yeri Bizans-Arap mücadeleleri ile harap olmuştu. Burada yaşayan yerli halk özellikle Toroslara yakın ve savunulması daha kolay olan dağlık alanlara göç etti.
Malazgirt Zaferi'nden sonra Türklerin Anadolu'ya yerleşmeleri, toplum yapısı açısından önemli değişikliklere yol açtı. Anadolu'ya ilk yerleşenlerin büyük çoğunluğunu Türkmenler oluşturuyordu.
Bizans'ın içinde bulunduğu sosyal bunalımlar, ekonomik sıkıntılar ve askerî durum, Türklerin Anadolu'yu yurt edinmelerini kolaylaştırdı. XI. ve XII. yüzyıllar, Anadolu Selçukluları ile Haçlılar ve Bizans İmparatorluğu arasındaki mücadelelerle geçti. XII. yüzyıl sonlarına doğru Anadolu'da huzur ve güven ortamı tam olarak sağlandı. Bu dönemde Hıristiyan yerli halk (Rum, Ermeni, Süryanî) ile Müslüman Türk halkı bir arada yaşıyorlardı. Çünkü Selçuklu Devleti Müslüman ve Hıristiyan ayrımı yapmaksızın âdil bir yönetim kurmuştu. Selçukluların bu tutumu pek çok Hıristiyan halkın Türk yönetimini tercih etmesine sebep oldu. Rumlar Karadeniz, Akdeniz sahilleri ve Batı Anadolu'da; Ermeniler Doğu ve Güney Anadolu'da; Süryanîler ise Güneydoğu Anadolu'da Selçuklu hâkimiyeti altında yaşıyorlardı.
Anadolu'nun Türkleşmesinde ve Müslümanlaşmasında ikinci devre XIII. yüzyılda başlamaktadır. Moğol İmparatorluğu'nun kurulup batı yönünde ilerlemesi, Oğuzların kalabalık gruplar hâlinde Anadolu'ya gelip yerleşmelerinde etkili oldu. Bu durum, Anadolu'nun Türkleşmesini sağladı.
Oğuz boylarının Anadolu'ya yerleşmeleriyle ilgili araştırmalarda yer adları büyük önem taşır. Anadolu'nun değişik yerlerine yerleşen Türkmenler, ait oldukları boy ve oymak adlarını yerleştikleri alanlara vermişlerdir. Bugün, yurdumuzdaki pek çok yerleşim yeri Oğuz boylan ve oymaklarının adlarını taşımaktadır. Hatta Oğuzlar, daha önceki yaşadıkları yerlerdeki köy, nehir, dağ adlarını da Anadolu'da kullandılar. Bunun yanında çeşitli Türkmen oymakları, Anadolu'da farklı adlarla da anılmaya başladılar: Tekeliler, Çubuklular, Yınallılar, Karakeçililer, Sankeçililer gibi.
Anadolu Selçuklu Devleti ve Beylikler Döneminde Halk
Anadolu Selçukluları döneminde halkın çoğunluğunu Türkler oluşturuyordu. Rum, Ermeni ve Süryanîler ise azınlıkta idi. Türklerin Anadolu'da sağladıkları huzur ve güven ortamı ile tarım ve ticaret gelişti. Buna bağlı olarak üretim arttı ve nüfus çoğaldı.
Anadolu Selçuklu ve beylikler döneminde halk, yaşadığı yerler ve yaşayış biçimleri bakımından şehirliler, köylüler ve konargöçerler olmak üzere üç gruba ayrılıyordu.
Şehirliler: Türkler, Anadolu'ya geldikten sonra köyler ve kasabalar kurarak yerleşik hayata geçmeye başladılar. Bu arada Bizans'a ait boşalan şehirlere de yerleştiler. Eski şehirlere yerleşen ve gittikçe sayıları artan Türkler, şehirlerin Hıristiyan halkı arasına karışmadılar. Bunlar, şehirlere yerleşir yerleşmez kendi mahallelerini kurarak, buralarda cami, tekke gibi sosyal kurumlan oluşturdular. Şehirler büyüklüğüne göre melik, subaşı veya subaşı naibi tarafından idare edilirdi. Şehirlerde tahsildarlar, askerler, asayişçiler, kale erleri, bölük zabitleri gibi görevliler bulunurdu. Şehirde yaşayan halkın en itibarlı sınıfım oluşturan bu görevlilere ehlî örf denilmekteydi.
Şehrin diğer bir grubunu din ve bilim adamları meydana getirirdi. Bu sınıf şeyhler, müderrisler, kadılar, nakipler, imamlar, hatipler, müezzinler ve medrese öğrencileri ile yazar ve şairlerden oluşuyordu. Şehirde bulunan din adamları, içlerinden en bilgili ve yaşlısını kendilerine reis olarak seçerdi. Buna müftü denirdi. Müftüler, bulunduğu şehirdeki bilim ve din adamlarının hükümetle olan ilişkilerini düzenlerdi. Bu topluluğa Ehli ilim denilmekteydi.
Bunların dışında esnaf ve zanaatkârlar şehirlerde yaşayan diğer bir sınıfı oluşturuyordu. XII. yüzyıldan itibaren Anadolu'daki ticarî hayatın canlılığı, kalabalık esnaf ve zanaatkâr sınıfının oluşmasını sağladı. XIII. yüzyılın ikinci yarısında şehirlerde dinî ve iktisadî bir özellik taşıyan ahilik örgütleri ortaya çıktı. Ahilik, esnaf ve zanaatkârların meslekî kuruluşu idi. Aynı zamanda ahi loncaları, getirdikleri ahlâkî kurallarla topluma öncülük ettiler. Kısa zamanda Anadolu'nun pek çok şehrinde ahi teşkilâtlan kuruldu. Terziler, saraçlar, ayakkabıcılar, dericiler; gibi her esnafın ayrı çarşısı ve sokağı bulunmaktaydı. Her esnaf grubunun şeyhi, yiğitbaşısı, kethüdası vardı. Ahiler usta çırak düzeni içinde çalışırlardı. Bunlar hem ticarî hayatı canlı tutarlar hem de şehrin güvenliğini sağlarlardı. Ahi teşkilâtının temelleri XII. yüzyılda Abbasîler zamanında düzenlenen fütüvvet teşkilâtına kadar uzanmaktadır. Fütüvvet teşkilâtını Anadolu'da ahi şeyhleri temsil ettiğinden, burada ahilik adıyla ortaya çıkmıştır. Anadolu ahiliğinin kurucusu Ahi Evran aynı zamanda bir debbağ (derici) idi.
Ahi teşkilâtlarının üstlendiği görevler ise; aynı meslekten olan üyeler arasında dayanışmayı sağlamak, üyelerini eğitmek, üretimde kalite ve standardı yükseltmek ve denetlemekti. Ayrıca bu teşkilât devletle esnaf arasındaki ilişkileri de düzenlerdi.
Köylüler: Orta Asya bozkırlarında kalabalık kitleler oluşturan göçebe topluluklarının yerleşik hayata geçmelerinde ilk durakları, şehirlerden çok köyler oldu. Göçebelerin köylere yerleşmesinde, Anadolu'nun tarıma elverişli olmasının yanında Selçuklu devlet adamlarının aldığı özendirici tedbirlerin de etkisi oldu. Anadolu Selçuklularında köylüler tarım ve hayvancılıkla uğraşırlardı. Ekip biçtikleri topraklar, devlete ait (mirî arazi) olduğundan ikta sahibinin yönetimi altındaydılar. Toprak, işledikleri sürece çiftçinin elinden alınmazdı. Toprağı işleyenler elde ettikleri ürün karşılığı olarak vergi öderlerdi. Her köyün başında bir köy kethüdası bulunurdu. Bunlar günümüzdeki mahalle ve köy muhtarlarının görevlerini yaparlardı.
Konargöçerler: Göçebeler, Anadolu'nun batı uçlarında, Güney ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde çoğunlukta idiler. Konargöçerler yaz mevsimini Torosların yüksek yaylalarında ve daha iç kısımlardaki dağlık alanlarda, kış mevsimini de Çukurova, Göller yöresi ve Menderes vadisinde geçirirlerdi. Bir kısmının yerleşik hayata geçmesine rağmen, göçebe yaşantısı Osmanlılarda da devam etmiştir. Konargöçerlik az da olsa günümüzde de sürmektedir. Bunlara halk arasında Yörük denilmektedir. Konargöçerlerin başlıca geçim kaynakları hayvancılıktı. Hayvanlarından elde ettikleri süt, yağ, peynir, yapağı, kıl ve deri gibi ürünlerin üretimi yanında canlı hayvan ticareti de yaparlardı. Bunların dışında halı, kilim, heybe gibi dokuma eşyalarından elde ettikleri gelirleri de bulunmaktaydı.

Benzer Konular

31 Aralık 2016 / şule duran Cevaplanmış
18 Kasım 2016 / Misafir Cevaplanmış
3 Aralık 2011 / Misafir Soru-Cevap
31 Aralık 2016 / Ziyaretçi Cevaplanmış
7 Mart 2012 / crazy_23_nilos Cevaplanmış