Arama

Küresel Isınma Nedir? Küresel Isınma Hakkında - Sayfa 5

Güncelleme: 3 Haziran 2014 Gösterim: 189.412 Cevap: 45
RuffRyders - avatarı
RuffRyders
Kayıtlı Üye
5 Şubat 2011       Mesaj #41
RuffRyders - avatarı
Kayıtlı Üye
Amazon gücünü kaybediyor
Bilim insanları geçen yıl Amazon'da yaşanan kuraklığın bölgenin karbondioksit emme kapasitesiyle ilgili kaygılar yarattığını açıkladı.
Sponsorlu Bağlantılar
co2smokecontrailsskyclo
Araştırmalarının sonuçlarını Science adlı bilim dergisinde yayımlayan İngiliz ve Brezilyalı uzmanlara göre, Amazon'da 2010'da, 2005'tekine göre daha büyük bir kuraklık yaşandı ve muhtemelen daha fazla ağaç kaybedildi.

2005'teki sıcak hava dalgası son bir asrın en büyük kuraklığına neden olmuştu.

Kuraklığın yaşandığı yıllarda Amazon, karbondioksit emen değil, yayan bir bölge haline geliyor.

Bilimadamlarına göre bu veriler, Amazon'un küresel ısınma karşısındaki kırılganlığını ortaya koyuyor. Uzmanlar "Amazon ormanlarının sera etkisi yaratan gazları sınırladığı günler geride kalabilir" diyor.

2010'da Amazon nehrinde su seviyesi son yarım asrın en düşük düzeyine indi. Bölgedeki 20'den fazla belediye olağanüstü hal ilan etti.

Leeds Üniveristesi'nden Simon Lewis, iki kuraklık ölçümünün gidişatı görmek için yeterli olmayabileceğini ancak yine de bunun kaygı verici bir tablo olduğunu söylüyor.

İki kuraklık da Brezilya açıklarındaki Atlas Okyanusu sularının alışılmadık derecede ısınmasıyla ilişkilendiriliyor.

Dr. Lewis, "Eğer bunun nedeni atmosferdeki sera gazları yoğunlaşması ise, yakın gelecekte yine kuraklık göreceğiz demektir" diyor.

Simon Lewis şöyle devam ediyor:

"Eğer bu tür olaylar daha sık yaşanırsa, Amazon ormanları, karbon emerek küresel ısınmayı yavaşlatan değerli bir bölge olmaktan çıkarak önemli bir sera gazı kaynağı olabilir."

Ağaçlar kuraklıktan ölüyor ve çürüyor. Ağaçların sayısı azaldıkça bölgenin karbondioksit emme kapasitesi de azalıyor.

Uzmanlar bu araştırmaları için Tropical Rainfall Measuring Mission (Tropikal Yağmur Ölçüm Misyonu) adlı bir Amerikan-Japon uydusunun sağladığı verileri kullandı. Bu uydu, Ekvator'un iki tarafını kapsayan bir kuşakta yağmur ölçümleri yapıyor.

Bu ölçümlere göre, 2005'teki kuraklık yaklaşık 2 milyon, 2010'daki ise 3 milyon kilometrekarelik bir alanda etkili oldu.

Bu bölge yılda atmosferden ortalama bir-buçuk milyar ton karbondioksit emiyor.

Ancak buna tezat bir şekilde, 2005'teki kuraklığın yıllara yayılan sonucu olarak bölge atmosfere beş milyar ton karbon saldı.

2010'da bölgeden yayılan karbon miktarının sekiz milyar ton olarak tahmin ediliyor. Bu, Çin ve Rusya'nın karbon salımlarının toplamından daha büyük bir miktar


Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
24 Mayıs 2012       Mesaj #42
Avatarı yok
Yasaklı
İklim Değişikliği Avrupa’da En Çok Nereleri Vuracak?

Sponsorlu Bağlantılar
aksc

Avrupa Çevre Ajansı, EEA (European Environmental Agency), 3 Mayıs 2012 tarihinde yaptığı bir açıklama ile küresel ısınmanın Avrupa’yı nasıl etkileyeceğini haritalarla açıkladı.

Avrupa Çevre Ajansı'nın (EEA) yaptığı açıklamaya göre en çok etkilenen bölgeler Kuzey ve Doğu İskandinavya ile Akdeniz bölgesi olacak. Türkiye, özellikle Güney kıyılarımız, İskandinavya’dan sonra ortalama sıcaklığın en çok artacağı bölgeler arasında bulunuyor.

Avrupa’da toplam kıta olarak sıcaklık, 2021-2050 döneminde 1960-1990 dönemine göre ortalama 1,5 derece artacak. Bu artış bölgelere göre 0,4 ile 2,5 derece arasında değişiyor. Bu rakamlar bazılarımıza fazla önemli gelmeyebilir ama bu rakamların aşırı uç olaylardaki artışı göstermediğini de bilelim. İnsanlığı etkileyecek asıl değişiklikler ise ekolojik denge, çevre ve tarımda olacak.

EEA aynı dönemler için yağış miktarında beklenen değişikliklerin de haritalarını yayımladı. Yıllık yağışlar kıtanın Kuzeyi ve Güneyi için keskin bir farklılık gösteriyor. Kuzeyde yağışlar %15 kadar artarken, Güneyde %15 kadar azalıyor. Azalma Kuzey Afrika’da %30 dolaylarını buluyor.

Avrupa’da kış yağışları tüm kıtada artarken, asıl farklar yaz yağışlarında olacak. Yaz aylarındaki yağış azalması özellikle Portekiz ve İspanya’nın Batı kıyıları ile, Yunanistan ve Türkiye’nin Güney kıyılarında etkin olacak. 2021-2050 dönemindeki gidişat, 2071-2100 döneminde kendini daha da kuvvetlenerek gösterecek.

Kuzeydeki yağış artışları sellerin artmasına yol açabilir. Güneydeki büyük sorun ise kuraklık olacak. Sıcaklığın artması ve yağışların azalması bölgede yaygın olan turizm ve özellikle tarım sektörü için kötü haber. Akdeniz havzasında sulama suyu tüm su kullanımında büyük yer tutmakta. Bazı bölgelerde tarımsal sulamaya giden oran %80’i bulmakta. Buralarda tarım uygulamalarında ve politikalarında önemli değişiklikler gerekecek.

EEA tarafından yayımlanan haritaların dayandığı veriler yeni değil. Sadece değişik senaryo ve modellerden alınan bilgiler birleştirilerek yeni bir format içinde sunulmuş. 25 değişik model ve senaryoda değişik ekonomik büyüme oranları, nüfus artışları, teknolojik gelişmeler, sera gazı salınımlarında politika seçenekleri, ve yaşam tarzlarında değişiklikler göz önüne alınmış. Enerji kaynağı olarak değişik oranlarda yenilenebilir ve fosil yakıtlar modellerde yer almış.

Senaryolar ve modeller küresel ısınmanın geri dönüşü olamayacağını, ancak artışın sıfıra yakın bir düzeyde, en azda tutulabileceğini söylüyor. Yalnız bunun için acilen fosil yakıtları büyük miktarda azaltmak ve yenilenebilir enerji kaynaklarını çoğaltmak gerekiyor.

Asıl önemli soru ise; Devletler ve toplum, günü kurtarmak yerine geleceği kurtarmak adına bu yönde politika değişiklikleri yapabilecek mi?

Sıcaklık Haritası => Yıllık sıcaklık değişimi 2021-2050 / Yaz sıcaklık değişimi 2021-2050 / Kış sıcaklık değişimi 2021-2050

Yağış Haritası => Yıllık yağış değişimi 2021-2050 / Yaz yağış değişimi 2021-2050 / Kış yağış değişimi 2021-2050



Kaynak : European Environment Agency (EEA) (03 Mayıs 2012)

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen nötrino; 10 Nisan 2014 13:48
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
22 Aralık 2012       Mesaj #43
Avatarı yok
Yasaklı
Küresel Isınma İçin Geleceğe Dair Tahminler Daraltıldı

kureselisinmanatgeo

Dünya bu yüzyılda ne kadar ısınacak? Bu soruya verilecek en iyi cevap aralığı halen geniş; ama bir çalışma, olası ısı aralığını daralttı.

Atmosfere pompaladığımız sera gazı her geçen gün ne kadar artarsa, sıcaklıklar da o kadar artıyor. İklimbilimciler arasındaki fikir birliği şu ki, eğer karbondioksit miktarı iki katına çıkarsa, sıcaklıklarda yaklaşık 3°C’lik bir artış yaşayacak. 2007’deki Devletlerarası İklim Değişimi Paneli'ndeki hesaplamalara göre öngörülen sıcaklık artışı 2 ile 4,5°C arasındaki aralıkta düşüp çıkabiliyor.Boulder’daki Ulusal Atmosferik Araştırma Merkezi'nden, John Fasullo ve Kevin Trenberth bu aralığı daralttı ve en düşük limit olan 2,5°C'yi önerdi.

Çoğu emin olamama durumu bulutlar yüzünden ortaya çıkıyor; çünkü iklim modellerine olan etkilerini simülasyonda göstermek güç bir olay. Fasullo ve Trenberth bu problemin cevabına giden yol olarak uydunun yaklaşık nem kayıtlarını kullandılar ki bu da bulut oluşumunu etkileyen esas faktörlerden biriydi. Nem eşit olmayan bir şekilde dağılır ve yıl boyunca değişim gösterir. Ekip, bu gerçek hayat değişimlerini ne kadar iyi oluşturduklarını görmek için iklim modellerini çeşitli hassasiyetlerde incelediler.

İklim duyarlılık modellerinin ölçeğin alt kısmındakiler kötü sonuç verdi, genellikle nemin az olduğu bölgelerin tersine yüksek olduğunu rapor etti. 4°C duyarlılığındakiler ise en iyi sonucu verdiler.
Trenberth bunu ”İklim modellerini çıkartmak için yeni bir ölçüm sistemi bulduk,” diye açıklıyor. ”Yüksek hassasiyette olan bu modeller daha iyi iş çıkarıyor.”

İskoç Federal Teknoloji Enstitüsü'nden, Reto Knutti “Gerçekten etkileyici bir adım,” diyor ve sadece bir çalışmanın temel alınmaması gerektiği hakkında uyarıyor. Trenberth, önerdiği hassasiyetin 4°C kadar olduğunu; ama 3°C derecenin de “gayet geçerli” olduğunuda belirtti.Çağımızı etkisi altına alan küresel ısınma korkusu ve gelecekte nasıl bir dünyanın bizi beklediğine dair sürekli yeni araştırmalar ortaya çıkıyor. Bulutlar üzerinden yola çıkarak yapılacak ısı değişim hesaplamaları belki de ilerde bizlere çok daha net veriler sunarak ne yönde hareket etmemiz gerektiğini gösterebilecek.


Kaynak : NewScientist (15 Kasım 2012)
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
5 Ekim 2013       Mesaj #44
Avatarı yok
Yasaklı
Nasa'nın Küresel Isınma Simülasyonu

ABD Uzay ve Havacılık Dairesi (NASA), küresel ısınmanın önümüzdeki 87 yıl boyunca Dünya üzerindeki etkisini gösteren bir video hazırladı. 2099 yılında sona eren videoda, atmosfer sıcaklığının gezegenimiz genelinde önemli ölçüde artacağı gözler önüne serildi. NASA, kendi verilenden oluşturduğu iklim ve hava modellerine dayanan bir simülasyon hazırladı. Öne sürülen tahminlerde, Dünya’nın günümüzle 2099 yılları arasında göstereceği değişim ortaya kondu.

Videoda, küresel atmosfer sıcaklığının önemli derecede artacağı belirtilirken, sıcaklık artışının sonucu olarak dünyanın birçok bölgesinde deniz seviyeleri de tehlikeli biçimde yükselecek.NASA’nın sayfasında yer verdiği bilgilere göre, 1870 ile 2000 yılları arasında deniz seviyesi her yıl ortalama 1.7 milimetre artış gösterdi. Deniz seviyesindeki artışın geride kalan yıllarda arttığına dikkat çeken NASA, 1993’ten bu yana uydulardan elde edilen görüntülere göre, yıllık ortalama artışın 3 milimetreye çıktığını belirtti.1993-2009 yılları arasında deniz seviyesindeki toplam artış ise 48 milimetre oldu.


Ekosistemi Vuracak

Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) tahminleri, 2099 yılında deniz seviyesinin 0.18-0.59 mm arasında artacağını öngörüyor. Deniz seviyesindeki yükseklik artışı Dağların zirversindeki ve kutup bölgelerindeki buzulların erimesiyle hızlanacak.Uydu verileri, Batı Antarktik ve Grönland’da her yıl yaklaşık 125 milyar ton buzulun kaybolduğunu, bu miktarın, deniz seviyesini her yıl 0.35 milimetre arttırmaya yeterli olduğunu belirtti.NASA, atmosfer sıcaklığındaki artışın en önemli etkisinin, ekosistem üzerinde olacağını ve bitki ile hayvan türlerinin çok olumsuz etkileneceğini de belirtti. Sıcaklık artışı dünyanın birçok noktasında 20’nci yüzyıldan itibaren türlerin gelişim süresinin değişmesine neden olurken, her iki yarımkürede bahar mevsimi daha erken yaşanmaya başladı.


Kaynak: BBC (01 Ekim 2013, 10:30)
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
24 Mayıs 2014       Mesaj #45
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Sera Gazları
Dünyanın kabuğu denince akla hemen, dünyanın iç kısmında sıvı durumundaki mantonun üzerinde bulunan ve kalınlığı yer yer 6 km ile 70 km arasında değişen katı bölüm, litosfer, gelir. Ne var ki bilim adamlarının Dünya'nın kabuğundan anladıkları daha farklıdır. Onlara göre kabuk, o katı bölüm, litosfer, ile birlikte hidrosferi (okyanuslar, denizler, göl ve ırmaklar), atmosferi ve buralarda yaşayan canlıları (biyosfer) da kapsar. Kabuğu oluşturan bu katı, sıvı ve gaz bölümler ve biyosfer birbirleriyle sürekli ve yoğun bir etkileşim içindedir. Bunlardan herhangi birindeki bir değişiklik ötekilerde de değişimlere yol açar. Karbon çevrimi, bu karşılıklı ilişkiyi ortaya koyan güzel ve somut bir örnektir.

Yaşam, havadaki karbon dioksitin, canlı organizmalardaki karbon temelli organik bileşiklere dönüşmesi üzerine kuruludur. Dünyadaki karbonun büyük bölümü kayalardadır. Ancak bun­lardaki karbonun çevrime katılması çok uzun sürer. Öte yandan atmosferle hidrosfer arasında çok daha hızlı bir karbon alışverişi vardır. Atmosferdeki karbon dioksit suda çözünerek karbonik asit oluşturur; son­ra sırasıyla bikarbonat ve karbo­nat iyonlarına dönüşür. Suyun içinde yaşayan bitkiler fotosentez için suda çözünmüş olarak bulunan karbonatlardan ve karbon dioksitten yararlanırlar. Okyanuslar her yıl atmosferden yaklaşık 104 milyar ton karbon dioksit çeker ve 100 milyar ton kadar da karbon dioksit salar. Okyanusların karbon çevrimindeki etkisi bilinmekle birlikte bu çevrimde yer alırken hangi iç süreçlerin işlediği hala açıklığa kavuşmuş değil.
Karadaki bitkiler de fotosentez sırasında atmosferdeki karbon dioksiti alır ve karbon temelli bileşiklere çevirirler. Bunların bir bölümü metabolizmalarında kullanılır; geri kalan bölümü de depolanır. Bitkilerin depoladığı karbon, bitki yiyen hayvanlara geçer. Kara bitkileri fotosentez yoluyla her yıl yaklaşık 100 milyar ton karbon dioksiti atmosferden çeker. Bitkiler, hayvanlar ve toprak her yıl soluma yoluyla 100 milyar ton karbon dioksit salar.

Karbon, ağaç dokularında da depolanır. Kayalardan sonra karalardaki en büyük karbon deposu ormanlardır. Yaşayan ormanlar yeryüzündeki; geçmiş dönemlerde yaşamış ormanlar da yer altmdaki (kömür, petrol ve doğalgaz biçiminde) karbon depolarıdır. Dünyadaki doğal süreçlerin on milyonlarca yıldır depoladığı bu karbon stokları, yirminci yüzyıl boyunca insanlar tarafından çok hızlı bir biçimde atmosfere (karbon dioksit olarak) geri verilmiştir; hala da veriliyor. Öte yandan atmosferdeki karbon dioksit oranım düşürecek ormanlar da hızla yok ediliyor. Fosil yakıtların tüketimi ve ormansızlaştirma yüzünden her yıl atmosfere yaklaşık 7 milyar ton karbon dioksit salınıyor.
Şu anda atmosferde 750 milyar ton dolayında karbon dioksit bulunuyor. Bitkilerin, hayvanların ve toprağın soluması, fosil yakıtların kullanılması, ormansızlaştirma ve okyanus-atmosfer etkileşimi yüzünden her yıl yaklaşık 207 milyar ton karbon dioksit atmosfere salınıyor. Bu miktar her yıl artıyor. Öte yandan, kara bitkilerinin fotosentezi ve yine okyanus-atmosfer etkileşimi nedeniyle de yaklaşık 204 milyar ton karbon dioksit her yıl atmosferden çekiliyor. Bu durumda yılda 3 milyar ton dolayında karbon dioksit atmosfere ekleniyor. Bu da aslında insanların fosil yakıt kullanımı sonucunda atmosfere salınan karbon dioksit miktarına eşit. Ne var ki dünyadaki fosil yakıt rezervleri, atmosferdeki karbon dioksit düzeyini 5-10 katına çıkaracak denli fazla. Bilim adamlarının tahminlerine göre insanlar, yer altmdaki bu karbon stoklarını yavaş yavaş atmosfere aktaracak. 2050 yılında atmosferdeki karbon dioksit oranının 1850'deki düzeyin iki katına, 2100'de de üç katına çıkması bekleniyor.

Su buharı ve karbon dioksitle birlikte, dünyanın ısınmasına yol açan bir başka gaz da metan. Havadan hafif olan metan, renksiz ve kokusuz bir gaz ve atmosferde, karbon dioksit miktarının iki yüzde birinden daha az bulunuyor. Ama metan moleküllerinin ısı tutma yeteneği, karbon dioksit molekül­lerinin 20 katıdır. Atmosferde kalış süresi de 10 yıl kadardır. Bilim adamları yaşadığımız küresel ısınmanın % 10-15'lik bölümünden atmosferdeki metanın sorumlu olduğunu düşünüyorlar. Atmosferdeki metan miktarı tıpkı karbon dioksit miktarı gibi biyolojik süreçlerden etkileniyor. Ülen bitki ve hayvanların anaerobik çözünmesi sırasında topraktaki bakterilerce ortaya çıkartılıyor. Bu nedenle de nemli topraklarda, pirinç tarlalarında, bataklık bölgelerde ve çöplüklerde bolca bulunur. Ayrıca doğal gazın % 50-90'ı metandır. Petrol, doğal gaz ve maden çıkarma çalışmaları sırasında da atmosfere metan karışır. Günümüzde atmosferdeki metan oranı 18. yüzyıldakinin 2,5 katıdır. Yapılan araştırmalar metan miktarının her yıl % l oranında arttığını gösteriyor. Küresel ısınma organik madde çözünümünü hızlandırdığı için bilim adamları metan miktarındaki bu artışın daha da hızlanacağını tahmin ediyorlar.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
3 Haziran 2014       Mesaj #46
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
KÜRESEL ISINMA
Yorum yapınGo to comments


Son yillarda hatta son günlerde televizyon larda, radyolarda ve gazetelerde sel, kasirga, firtina, orman yanginlari ve buzullarin erimesi gibi dogal felaket haberleri gündemden düsmüyor.

Bu dogal felaketlirin nedenini veya neden kaynaklandigini hiç düsündünüz mü?

Bu dogal felaketlerin tek bir nedeni veya kaynagi vardir, o da yine son zamanlarada devamli konusu edilen Küresel Isinmadir.

Eger dikkatinizi çektiyse Dünya giderek isiniyor iklimler degisiyor. Yaz aylari heryil biraz daha uzuyor ve bunaltici geçiyor. Buzullar eriyor; seller artiyor, kasirgalar, hortumlar yüzlerce can aliyor. Ìklimin isinmasi nediniyle Avrupa`da ilkbahar ve yaz mevsimlerinin 1960`li yillardan bu yana yaklasik 11 gün uzadi. 40 yil öncesiyle karsilastirdigimizda, agaçlar 6 gün erken çiçek açiyor ve sonbaharin bir göstergesi olan yapraklarin sararmasi yaklasik 5 gün daha geç gerçeklesiyor.

Küresel isinmanin nedeniyse 1850`li yillarda baslayan ve hizli endüstrilesme sonucu atmosferde artan sera gazlarindan kaynaklanmasidir.

Küresel isinmaya yol açan sera gazlarinin ortak özelligi, dünyaya gelen günes isinlarinin geriye dönüsünü engelleyerek yeryüzünün isisini artirmalaridir (tipki seradaki gibi günes isinlarinin içeri girmesine izin veriyor ama isinin disari çikmasini engelliyor). Bu gazlarin büyük çogunlugu atmosferde dogal olarak bulunuyor ve dogal miktarlari ile yeryüzünde yasami mümkün kiliyorlar. Dünyanin olusumdan beri varolan sera etkisi olmasaydi dünyanin yüzey sicakligi -20 derece olur, okyanuslar buz tutardi. Yani Dünya`da canlilar yasayacak ortam bulamazdi. Ancak atmosferde çesitli insan kaynakli nedenlerle miktari artan bu gazlar yeryüzünün sicakliginda belirgin artmalara neden olmasi ve buda gelecekte dogal felaketlerin daha da artabileceginin bir göstergesidir. Geçtigimiz 100 yilda sicaklik 0.5 derece deniz seviyesi ise ortalama 15-20 cm yükseldi. 2100 yilina kadar da 15-95 cm yükselecegi tahmin ediliyor.

Sera gazlarinin basinda karbondioksit, metan, azotoksit gibi gazlar gelmektedir. Karbondioksit`in atmosferin isinmasinda çok büyük bir payi vardir. Petrol ve kömür gibi fosil yakitlarin kullaninimi sonucu olusan korbondioksit`in havadaki dogal orani onbinde üç. Endüstri devrimine temel alinan 1750 yilindan bu yana atmosferdeki karbondioksit orani %31 artti. 1980`li yillarda bu artis yilda binde dört oraninda. Karbondioksit sadece endüstriyel üretimle degil, ayni zamanda trafik ve konut isitiminda fosil yakitlarin kullanimi sonucu da ortaya çikiyor. Ayrica ormanlik ve yesil alanlarin azalmasi, karbondioksit oranini arttiriyor, çünkü ormanlik ve yesil alanlar karbondioksit`i atmosferden emerek bünyelerinede haps ediyorlar.

Küresel isinmanin en büyük sorumlusu gelismis ülkelerdir. Korbondioksit oraninin üçte ikisini zengin ülkeler tarafindan gerçeklestiriliyor. Bunlarin basinda da Amerika, Almanya, Japonya ve Çin geliyor.


1900`li yillarda sicaklik 0.5 derece, deniz seviyesi ise ortalama 15-20 cm yükseldi. Deniz seviyesinin 2100 yilina kadar da 15-95 cm yükselecegi tahmin ediliyor.
Deniz seviyesinin 1 metre yükselmesi durumunda Uruguayi`in %0.05`i, Misir`in %1`i, Hollanda`nin %6`sI ve Banlades`in %17.5`inin sular altinda kalacagi tahmin ediliyor.
Küresel isinma ekonomiyi de etkileyecek. Kiyi bölgeleri sular altinda kalacagindan dolayi üretim alanlari zarar görecek. Milyonlarca insan kiyi alanlari ve küçük adalardan göç etme zorunda kalacaklar.
Ìklim degisimi insan sagligini dogrudan etkileyecek. Sürekli sicak hava, firtinalar, seller, kalp, solunum yolu hastaliklarina neden oldugu gibi sel altinda kalan bölgelerde göçlerle birlikte bulasici hastaliklarda artacak.
Kasirga, tayfun, hortum ve yangilar artacak.
Su sikintisi yasanacak.
Mikroplar ve salgin hastaliklar yayilacak.
Yer kaymalari meydana gelecek.
Pek çok hayvan ve bitki türünün soyu tükenecek.
Kutuplarda bazi yerlerde buz tabakalari tamamen eriyecek
Her sahiz özel yasaminda küresel isinmanin artmasini önlemek ve ayni zamanda da karbondioksit oranini düsürmek için katkida bulunabilirler.

Peki Küresel Isınmayı Önlemek İçin Neler Yapabilirsiniz?

Daha az araba kullanın: Daha sık yürüyün, bisiklet kullanın ve toplu taşıma araçlarından daha çok faydalanın. Araba kullanmadığınız her 2 km için 0,75 kg karbondioksit tasarruf edeceksiniz.
Geri dönüşüme katkıda bulunun: Evinizden çıkan çöplerin sadece yarısını geri dönüştürerek yılda 1200 kg karbondioksit tasarrufu sağlayabilirsiniz:
Daha az sıcak su kullanın: Suyu ısıtmak için çok fazla enerji gerekmektedir. Daha az su tüketen bir duş başlığı ile 175 kg, giysilerinizi soğuk yada ılık suda yıkayarak da 250 kg. karbondioksit tasarrufu yapabilirsiniz.
Ambalajları fazla olan ürünlerden kaçının: Çöpünüzü %10 oranında azaltarak 600 kg karbondioksit tasarrufu yapabilirsiniz.
Su ısıtıcınızı ayarlayın: Isıtıcınızı kışın 2 derece aşağı, yazın 2 derece yukarı ayarlayın. Bu basit ayarlamayla yılda 1000 kg karbondioksit tasarrufu sağlayabilirsiniz.
Bir ağaç dikin: Bir ağaç ömrü boyunca 1 ton karbondioksit emer.
Kalorifer kazanı ve klimalarınızdaki filtreleri temizleyin yada yenileyin: Kirli bir filtreyi temizlemek yılda 175 kg karbondioksit tasarrufu sağlayacaktır.
Su ısıtıcınızı yalıtım örtüsüyle kaplayın: Sadece bu basit hareketle yılda 500 kg karbondioksit tasarrufu yapmış olursunuz. Eğer ısıtıcınızı 50 C°’nin üzerine ayarlamazsanız 250 kg karbondioksit daha tasarruf edersiniz.
Bulaşık makinenizi sadece tamamen dolu olduğu zamanlarda çalıştırın ve enerji tasarrufu ayarında kullanın: Bu şekilde yılda 50 kg karbondioksit tasarrufu sağlayabilirsiniz.
Geri dönüşümü evde başlatın: Evde oluşan çöpün yarısının geri dönüşümünü sağlamanız, yılda 1200 kg karbondioksit tasarrufu sağlar.
Geri dönüştürülmüş kağıt ürünleri kullanın: Geri dönüştürülmüş kağıt üretimi %70-90 arası enerji tasarrufu sağlıyor ve dünyadaki ormanların azalmasını önlüyor.
Yerel üretilmiş yiyecekler kullanın: Yerel ürünler kullanmak yakıt tasarrufu sağlayacaktır.
Dondurulmuş gıdalar yerine taze gıdalar alın: Dondurulmuş gıdaların üretiminde 10 kat daha fazla enerji kullanılmaktadır.
Yerel çiftçi pazarlarını araştırın ve destekleyin: Size gelecek ürünün yetiştirilmesi ve taşınmasındaki enerjiyi beşte bir oranında azaltırlar.
Alabildiğiniz kadar organik gıda alın: Organik gübreler geleneksel gübrelere göre karbondioksiti daha yüksek seviyede yakar ve depolar. Eğer bütün soya fasulyelerini ve mısırları organik olarak üretseydik atmosferden 290 milyar kg karbondioksiti uzaklaştırmış olurduk.
Arabanızın motor ayarlarına dikkat edin: Düzenli bakım, yakıt verimliliğini ve gaz emisyonunu geliştirmeye yardımcı olur. Araba sahiplerinin sadece %1′i arabalarını düzenli olarak kontrol ettirse, 500 milyon kg karbondioksit atmosferimizden uzak durur.
Arabanızın lastiklerini haftalık olarak kontrol edin ve düzgün şişirilmiş olduğundan emin olun: Düzgün şişirilmiş lastikler litre başına aldığınız yolu %3 oranında artıracaktır. Her 4 litre benzin tasarrufu, 10 kg karbondioksiti atmosferimizden uzak tuttuğu için yakıt verimliliğindeki her artış bir önem arz etmektedir.
Eğer yeni bir araba almanızın zamanıysa yakıtı daha verimli kullanan bir araç seçin: Yeni aracınız eski aracınıza göre 4 litre benzin ile sadece 5 km daha fazla yol giderse, yılda 1500 kg karbondioksit tasarrufu yapmış olursunuz.
Daha az uçun: Hava ulaşımı ciddi biçimde gaz emisyonuna sebep olduğu için, hava yollarını kullanma sayınızı bir yada iki azaltmanız çok ciddi değişiklikler meydana getirebilir. Yenilenebilir enerji projelerine yatırım yaparak havayolu kullanımınızı dengeleyebilirsiniz.
Bulunduğunuz ortam sıcaklığını düşürün: Fazla değil, sadece 1°C düşürün, böylece bir miktar enerji tasarrufu yapabilirsiniz. Eğer üşürseniz ; ki bu ihtimal genelde yoktur, üzerinize modaya uygun bir kazak, süveter giyebilirsiniz. Ortalama bir aile böylece yılda atmosfere 0,4 ton CO2 verilmesini engellemiş olacağı gibi parasını da tasarruf etmiş olur.
Elektrikli cihazların Stand by konumunda bırakmayın: Televizyonlarımızı standby konumunda bırakmak bir miktar enerjiyi gereksiz yere harcamamıza neden olur. Kumandayla kapatmak yerine oturduğumuz yerden kalkarak TV’yi üzerinden kapatabiliriz. Ortalama bir aile böylece yılda 150 kg CO2′in atmosfere karışmasını engellemiş olur.
Şarj cihazlarını prizlere takılı bırakmayın: Küçük şarj cihazları kullanılmadıkları zaman bile bir miktar enerji harcarlar. Cep telefonu, PlayStation… gibi cihazlarınızı şarj etmediğinizde yada pilleri dolduğunda şarj cihazlarını prizde bırakmayınız. Ortalama bir aile böylece yılda 7 kg CO2′in atmosfere karışmasını engellemiş olur.
Daha fazlasını kaynatmayın: Su ısıtıcıları sizin çay ya da kahve içmeniz için gereken enerjiden çok daha fazlasını harcarlar. Eğer bir bardak içecekseniz sadece bir bardak su kaynatın daha fazlasını değil. Ortalama bir aile böylece yılda 45 kg CO2′in atmosfere karışmasını engellemiş olur.
Çok parlak ışıkları söndürün: Gerçekten onlara ihtiyacınız yoksa lütfen onları kapatın. Zira onlar çok fazla enerji tüketirler. Eğer karanlıktan korkuyorsanız, inanın hayaletler gerçek değil. Ortalama bir aile böylece yılda 4 ton CO2′in atmosfere karışmasını engellemiş olur.
Duşu kullanın: Duşlar banyo yapmanız için yeterli olan suyun yarısını harcarlar ve banyo için gerekli olan suyun ısıtılmasından daha az enerji gerektirirler. Ortalama bir aile böylece yılda 4 ton CO2′in atmosfere karışmasını engellemiş olur ve iyi bir para tasarrufu yapmış olur.
Daha verimli ampul kullanın: Düşük enerji ampulleri size gereken ışığı verdikleri gibi 3 kat daha az güç harcarlar. Eğer ki bir gece kulübünde yaşamıyorsanız, tüm ampullerinizi değiştirin.Ortalama bir aile böylece yılda 200 kg CO2′in atmosfere karışmasını engellemiş olur.
Dondurucularınızı sızdırmaz hale getirin: Dondurucular çok iyi sızdırmazlık sağlandığında en yüksek verimde çalışırlar, bu sayede havayı dondurmak için yoğun bir şekilde çalışmak zorunda kalmazlar. Ortalama bir aile böylece bir miktar CO2′in atmosfere karışmasını engellemiş olur.
Evinizin ısısını havaya atmayın: Evinizin çatı arasını, duvarlarını, sıcak su hatlarını ve kazanı ısı kaçağına karşı izole edin. Kapı pencere ve çerçevelerinizi hava kaçaklarına karşı kontrol edin. Evinizi ılık tutun, sıcak değil ve böylece gezegenimizi biraz daha soğutmuş olursunuz. Ortalama bir aile böylece yılda 3.8 ton CO2′in atmosfere karışmasını engellemiş olur ve iyi bir para tasarrufu yapmış olur.
Çamaşır yıkama sıcaklığını düşürün: Kıyafetlerinizi 40-60 derecede yıkayacağınız yerde 30 derecede yıkayın. Makineniz daha az enerji kullanmış olur ve elbiseleriniz hala parlayan beyaz renklerde kalır. Ortalama bir aile böylece yılda 90 kg CO2′in atmosfere karışmasını engellemiş olur.
Bilim adamlarinin deyimlerine göre önümüzdeki yüzyil içinde küresel isinmanin yolaçabilecegi noktalardan bazilari sunlardir:

Uzmanlara göre Dünyamizin bu gidisadla isinmasina devam edildigi taktirde insanligi önümüzdeki 100 yilda çok büyük felaketler beklemektedir. Avrupali bir grup uzmanlara göre küresel isinma sonucu ünümüzdeki yüzyil boyunca pek çok degisiklige neden olacak. Güney bölgeleri daha sicak ve yagisli, kuzey bölgeler ise kuru ve sicak mevsimler bekliyor. Uzmanlara göre küresel isinma yüzünden deniz seviyesi yükselecek, buzullar daha da eriyecek, barajlardaki su seviyesi azalacak ve firtinalar daha çok can alacak.

Benzer Konular

21 Mayıs 2014 / *Emrecan* Soru-Cevap
5 Mart 2012 / Ziyaretçi Soru-Cevap
23 Eylül 2013 / ThinkerBeLL Genel Galeri
9 Mart 2007 / asla_asla_deme Taslak Konular
15 Aralık 2015 / Safi X-Sözlük