Arama

Doğal Afetler - Çığ

Güncelleme: 15 Mayıs 2016 Gösterim: 142.430 Cevap: 13
The Unique - avatarı
The Unique
Kayıtlı Üye
21 Şubat 2007       Mesaj #1
The Unique - avatarı
Kayıtlı Üye
Çığ, farklı nedenlerden dağdan aşağıya kayan büyük bir kar miktarıdır. Bol kar yağışı olduğunda, taze kar tabakasının alttaki eski tabakayla iyi kaynaşmaması sonucu, Rüzgarın kaldırdığı büyük bir kar kitlesinin aşağı inerek alttaki kar tabakası üzerinde kayması sonucu, Ve bir hayvan veya kayakçının oynak kar tabakasını çiğneyerek harekete geçirmesi sonucu çığ oluşabilir.

Sponsorlu Bağlantılar
Çığın oluşumuna etki eden faktörlerler

* Arazi: Eğim ne kadar fazlaysa, tehlike o kadar büyüktür. Yüzde 30'luk bir eğim çığ oluşumu için yeterlidir. Gölgede kalan sırtlarda çığ tehlikesi, güneş gören yerlere göre daha fazladır.
* Taze kar: Taze kar tabakası ne kadar kalınsa, çığ tehlikesi o kadar büyüktür. Kötü hava şartlarından sonra güneşin açtığı ilk gün çok risklidir.
* Fırtına: Kar fırtınası olduğunda, kar tanecikleri dönerek uçuşur ve rüzgarsız sırtlarda birikir. Tepe üstlerinde dalga şeklinde birikmiş kar, alttaki sırtta çığ tehlikesini gösterir.
* Kar tabakası: Karın tabaka halinde kaydığı yerlerden uzak durmak gerekir. Dipten gelen boğuk sesler de tehlike işaretidir.
* Isı: Kar yağışından sonra ısı birden düşerse, yeni kar tabakası alttakine iyi işleyemez. Hava ısındığında da kar gevşer ve tehlike artar. Bu nedenle baharda daha çok çığ olur.

Çığ tipleri

Kopma şeklini esas alan bir kıstasa göre Gevşek Kar Çığı ve Kar Dilimi Çığı olmak üzere iki türe ayrılır. Her birinin karışımı kuru veya ıslak kar ve su içerebilir. Her iki türde de kopma, genellikle kar örtüsünün üste yakın tabakalarında gerçekleştiği için yüzey çığları içinde sınıflandırılırlar.

1. Gevşek Kar Çığı (Loose Snow Avalanche/Lockerschneelawine)

Kar örtüsü içindeki zayıf tabaka yüzeyde veya yüzeye yakın bir yerde oluştuğunda gevşek kar çığı meydana gelir. Kar örtüsü tek bir noktadan kopar, ufak kar döküntüleri saçarak yuvarlanmaya başlar. Yuvarlandıkça daha fazla kar toplar ve bir üçgene benzer biçimde aşağı doğru genişler. Gevşek kar çığlarına doğada çok sık rastlanır. Genellikle çok fazla kar içermezler. Büyük ölçüde can ve mal kaybına neden olacak kadar tehdit oluşturmazlar.

2. Kar Dilimi Çığı (Snow Slab Avalanche/Schneebrettlawine)

Zayıf kar tabakası, güçlü bir tabakanın hemen altında oluştuğunda kar dilimi çığları meydana gelir. Kar örtüsü bir çizgi boyunca tek birim halinde kopar. Kütle halindeki kar, kütüphane rafında duran kitapların aniden yere boşalması gibi dökülür, çatlayarak kırılır ve kar dilimleri şeklinde yamaçtan aşağı kayar.

Çığdan nasıl kurtulabilirsiniz?

Çığ genellikle çok hızlı gelişir ve hareket eder. Bu nedenle, çığın oluşması fark edildikten sonra mümkün olduğunca hızlı ve soğukkanlı olunmalıdır. Çığın başlangıç anından sonra, bina içinde değil dışarıda bulunuyorsanız;
  1. Çığ başladığında, çığın büyüklüğüne, hızına, patikanın genişliğine, etrafta bulunan araçlara ve var olan daha güvenli yerlere bağlı olarak, o alandan çok hızlı bir şekilde ayrılmaya karar verin.
  2. Çığın daha yavaş ve yüksekliğinin az olduğu kenar kısımlarına ulaşmaya çalışın.
  3. Bağırarak veya başka ses kaynaklarını kullanarak, diğer insanları uyarın.
  4. Eğer çığa yakalanmanız kesin ise veya o anda kayak yapıyorsanız, kayak batonlarını ve kayakları çıkarıp atın, sabit bir ağaç, kaya veya başka bir cisme tutunmaya çalışın.
  5. Kırılmış ağaç ve kaya parçalarından uzak kalmaya veya korunmaya çalışın.
  6. Yerden de destek alarak yüzme hareketi yaparak akan karın üstünde kalmaya çalışın.
  7. Ağzınızı sıkıca kapatın, mümkünse kafanız karın altında kaldığı anda uzun süre nefesinizi tutun.
  8. Önerilen başka bir yöntem de akış sırasında oturma pozisyonu almaktır. Bu yöntemde bacaklar ve kollar birbirlerine yapıştırılır ve çığ durmadan kısa süre önce, bacaklar ile yeri sertçe iterek kalkmaya çalışılır.
  9. Çığ durmadan önce mutlaka bir elinizi ağız ve burnu kapatacak şekilde yüzünüzde, diğer elinizi de başınızın üzerinde (yüzeye doğru uzatarak) tutun ve kar altında kaldığınız zaman boyunca hayati önem taşıyacak olan nefes boşluğunu genişletin. Bu arada başınızı sağa sola çevirerek boşluğu büyütebilirsiniz.
  10. 10. Hava kesesi, çok küçük olsa bile ağız ve burnun kar ile dolmaması demektir. Kesenin varlığı, kazazedenin her zaman kurtulma şansının olduğunu ümit etmesini sağlar.
  11. 1Karda ses iletimi az olmasına rağmen, yüzeye yakın olduğunuzu hissediyorsanız bağrmak faydalı olur.
  12. Bazı olaylar ve araştırmalar göstermiştir ki, sırt çantası taşıyan insanların çığın topuğu civarında yüzeyde kalma şansları, taşımayanlardan daha fazladır.
Araçtaysanız
  1. Çığ sırasında bir aracın içinde bulunuyorsanız motoru durdurup, ışıkları söndürün.
  2. Araçtaki oksijen miktarını korumak için sigara içmeyin, ateş yakmayın.
  3. Telsiz varsa çağrı yapın ve telsizi alıcı konumunda sürekli açık tutun.
  4. Dışarı ses (korna) ve ışık verecek herhangi bir alet (fener gibi) faydalı olabilir.
  5. Araçta bir çubuk veya benzeri bir alet varsa bunu kar içinde yukarı doğru batırıp kurtarmaya gelecek olanların çubuğu görmelerini sağlayabilirsiniz.
  6. Son olarak aracı çevreleyen karı kazmaya çalışın. Ancak, kazarken kendinizi güvende hissetmiyorsanız araç içinde kalmanız daha emniyetlidir.

ÇIĞ OLGUSU VE ORMANCILIK
Dr. Ceyhun GÖL
Ankara Üniversitesi Çankırı Orman Fakültesi, Havza Amenajmanı ABD., ÇANKIRI
gol@forestry.ankara.edu.tr

ÖZET

Çığlar dağlık arazilerde kırsal yaşamı ve yerleşim alanlarını, turistik tesisleri, enerji nakil hatlarını, ulaşım yollarını tehdit etmekte, can ve mal kayıplarına neden olmaktadır. Çığlar genellikle yamaç özellikleri bakımından sürekli bitki örtüsü altında kalması veya korunması gereken yüksek arazi kesimlerinde görülmektedir. Bu nedenle, ormanlık alanlarda yapılacak her türlü yanlış uygulamanın ve ormansızlaşmanın çığ oluşumu üzerinde büyük etkisi vardır.

Çığ oluşumunda en önemli etkenler yörenin topoğrafik ve iklim özellikleridir. Ülkemizde alpin zonda çeşitli olumsuz uygulamalarla orman sınırının aşağı çekilmiş olması çığ olaylarının artışında karşımıza çıkan en önemli etkenlerden biridir.

Bu makalede, çığın tanımı, oluşumu, önlenmesi ve çığ altındaki alanlarda uygulanabilecek ağaçlandırma ve silvikültür teknikleri üzerinde durulmuştur.



1. GİRİŞ

Son yıllarda, ülkemizde yaşanan çığ olaylarının artış nedeni doğal kaynakların yanlış kullanımı ve ormanlara yönelik planlı ve plansız aşırı müdahalelerdir.

Yurdumuzda kar yağışının fazla olduğu kış mevsimlerinde çığ olayları yaşanmaktadır. Çığlar dağlık bölgelerdeki kırsal yaşamı, yerleşim alanlarını tehdit etmekte, ulaşım ve iletişimi engellemekte, can ve mal kayıplarına neden olmaktadır. Ayrıca, yağışın büyük bölümünü kar olarak alan havzalarda ilkbaharda ani hava ısınması ile birlikte sel-taşkın ve erozyon tehlikesi ortaya çıkmaktadır.

Türkiye dağlık ve yoğun kar yağan kesimlerinde karşılaşılan doğal felaketlerden birisi de çığdır. Her yıl ortalama 45 kişi çığ olaylarında hayatını kaybetmektedir (Gürer, 1987).

Arazinin arızalı, eğimin fazla, orman örtüsünün zayıf olması ve ormanın kışın yaprağını döken türlerden oluşması, orman örtüsünün yatay ve düşey doğal sınırlarının daraltılması gibi nedenler ülkemizin çığ potansiyelini artırmaktadır. Çığ oluşumunda en önemli etkenler yörenin yerel topoğrafik ve meteorolojik koşullarıdır Çığların oluşmasında yağan karın özelliklerinin de büyük önemi vardır. Bu nedenle, çığ araştırmalarında karın tüm özellikleri ortaya konmaktadır. Çığ kontrolü yönünden ağırlıklı olarak kalıcı kar kütlelerinin yapısı, kar sıcaklık gradyanı, başkalaşım aşamaları, kar direnci, profil özellikleri, akma ve kaymalar, kristal yapısı özellikleri üzerinde durulmaktadır (Özyuvacı, 2001).

Bu makalede, çığ olayının genel bir tanımı yapılarak, oluşumu, yapısı, sınıflandırması, önleme teknikleri üzerinde durulmaktadır. Çığ tehlikesi altındaki orman alanlarında uygulanabilecek doğal ve yapay gençleştirme ve silvikültürel müdahaleler konusunda açıklamalar yapılmaktadır.


2. ÇIĞ TANIMI VE OLUŞUMU

Çığ, genelde boylu bitki örtüsü (orman) çok seyrek veya bulunmayan ve eğimli arazilerdeki kar kütlesinin iç ve dış kuvvetler etkisi ile vadi tabanına doğru hızla akması veya kütle halinde yuvarlanmasıdır. Çığ tehlikesi, arazide kalıcı kar örtüsü oluşuncaya kadar önemsizdir. En büyük tehlike, zemin üzerindeki sıkışmış kar örtüsünün üzerine yeni kar yağması ile yeni bir tabaka oluşması ve genellikle tipi sonrası gelen sıcak hava ile iki tabaka arasında erime sonucu kaygan bir yüzeyin oluşmasıdır. Kar kitlesinin oturduğu zeminin kaygan olması, pürüzlülüğün bulunmaması çığın hareketini kolaylaştırır.

Çığ, doğal ve yapay olarak meydana gelebilir. Bir yamacın anormal şekilde kar tutması sonucunda, herhangi bir deprem veya bir sesle, dahili gerilim kuvvetlerinin oluşmasıyla kar tabakasını tutan desteğin aşılması sonucu çığ olayı meydana gelebilir. Bunun yanında, değişik tarihlerde yağan karla meydana gelen tabakalar arasında veya kar örtüsü ile zemin arasında, kar örtüsünü yerinde tutan toplam kuvvetin fazla yüklenim nedeniyle aşılması halinde çığ meydana gelebilir. Kar örtüsünün dayanıklılığı bu tabakalaşmada gizlidir.

Kar örtüsündeki tabakalaşma Türkiye koşullarında bölgelere bağlı olarak farklı olmaktadır. Doğu Anadolu’ da Mart ayının ilk haftalarında İç Anadolu’ da Şubat ortalarında tabakalaşma tamamlanır. Kış mevsiminin hafif ve ağır geçmesine göre tabaklaşmanın tamamlanma tarihlerinde kaymalar olabilir. Bu kayma dönemleri yaklaşık 15 gündür (Gürer, 1992).

Yeni kar yağışının aşırı rüzgar etkisinde gerçekleşmesi çığ tehlikesini artırmaktadır. Özellikle taze kar yağışından sonra rüzgar çıkarsa, bütün kar rüzgar altı yamaçlara sürüklenerek orada birikir. Böylece, tepelerde kar saçakları oluşur. Bu da çığ geliyor demektir.Ne kadar çok kar yağarsa çığ tehlikesi de o derecede artmaktadır. En tehlikeli durum ise, bir tipiden sonraki ilk güneşli günde ortaya çıkmaktadır.


Topoğrafik açıdan 35o eğimden daha dik, genellikle güneye bakan, rüzgar altı olan çıplak yamaçlar doğal çığ güzergahlarıdır. Meteorolojik açıdan, şiddetli tipi sonrası gelen ılık havanın 36 saatten uzun olması, kar örtüsü üzerine yağmur yağması, bir defada 25 cm’ den daha kalın bir kar tabakası oluşması, tipinin 24 saatten uzun süre 7 m/s’ den daha büyük bir hızla esmesi çığ oluşumunda etkendir (USDA, 1961).


3. ÇIĞLARIN OLUŞUM NEDENLERİ

Çığ oluşma nedenleri genel olarak 6 başlık altında incelenmektedir (Tavşanoğlu, 1974; Anonim 2004).

Bunlar; iklim özellikleri, yamaç eğimi, bakı, kar tabakalarının yapısı, yamaç örtüsü, yamaçların jeolojik ve toprak özellikleridir.


3.1. İklim özellikleri

İklim özelliklerinden yağışı, kar ve yağmur olmak üzere iki kısımda incelenmektedir. Kar yağışı çığ oluşumunda çok önemli bir parametredir. Özellikle, mevcut kar örtüsü üzerinde bir defada 20-25 cm’ den fazla kar yağması durumunda yeni yağan bu karın sadece kendisi bile kısa süre içinde bir çığı meydana getirebilmektedir.

Yağmur yağışı ise, kar örtüsüne ısı kazandırmasının yanında, örtüdeki su içeriğinin artması sonucu örtünün yoğunluğu dolayısı ile tabakanın ağırlığını arttırmaktadır. Bu durum, tabakalar arasındaki gerilim dengesini bozabilecek niteliktedir. Bu tip çığlar, özellikle ilkbahar aylarına girerken yağan yağmur nedeniyle oluşmaktadır.

Rüzgarın çığ oluşumunda en önemli faktörlerden biri olması, rüzgarsız bir havada yağan kar yağışından 10 kat daha fazla kar biriktirebilmesi özelliğinden kaynaklanmaktadır. Dağlık alanlarda rüzgarın yağışı kontrol eden düşey bileşeni ile kar taşınımını ve taşındığı yeri kontrol etmesi açısından yatay bileşeni (rüzgar yönü ve hızı) çığ oluşumunda önemli bir etkiye sahip bulunmaktadır.


3.2. Yamaç eğimi

Yamaç eğimi, başta çığların kopma hatlarının konumu olmak üzere çığ riskini belirleyen en önemli etkenlerden biridir. Olmuş çığların meydana geldiği yamaçların eğim değerlerinin istatistiksel olarak incelenmesi sonucu en riskli eğim değerleri 28o ile 45o arasında bulunmaktadır. 50o’ nin üstündeki yamaçlarda kar çok fazla tutunamaz ve eğer kar yağışı var ise kısa aralıklarla küçük boyutlu akmalar ve çığlar oluşmaktadır (okyanus kıyısındaki denizel iklimlere sahip bölgeler hariç). 25o’ nin altında ise özellikle binalar için fazla tehlikeli olmayan daha çok insanları ve araçları etkileyebilecek çok küçük çaplı çığlar oluşmaktadır.


3.3. Yamaç bakısı

Farklı bakılardaki yamaçlarda her şey aynı gibi gözükse de kar yüzeyinin altında bir çok temel farklılıklar vardır. Yapılan istatistiklere göre en fazla yıkıcı etkiyi yapan ve daha sık çığ oluşumuna meydan veren yamaçlar kuzeybatı ve güneydoğu bakıları arasındaki bir yelpaze olmaktadır.


3.4. Kar tabakalarının yapısı

Çığ patikalarının başlangıç bölgelerinde çığa sebebiyet verebilecek bazı özel oluşumlar meydana gelmektedir. Bunların en önemlisi kar balkonu, korniş isimleri de verilen saçaklardır. Saçaklar, tane büyüklüğü 0,1 mm civarında olan kar kristallerinin 5-25 m/sn (18-90 m/sa) hızındaki rüzgarlar ile yamaçların sırt kesimlerinde yamaç üstüne doğru çıkıntılı olacak şekilde görünüm veren sert ve yoğun kar oluşumlardan ileri gelmektedir.


3.5. Yamaç (bitki) örtüsü

Düz ve otlu yamaçlar, çığ oluşumunu kolaylaştırmaktadır. Nemli ot vejetasyonu, çığların hareketini hızlandıran bir kayma düzlemi meydana getirmektedirler. Küçük çalılarla kaplı araziler, kış aylarında bir kararlılık durumu göstermektedirler. Fakat bunlar karı, henüz sığ iken tutabilmektedirler. Boylu ağaçlarla kaplı ormanlar, çığ oluşumunun önlenmesinde çok önemli görevleri üstlenirler; çünkü ağaçlar, kar kitlesinin harekete başlamasını engellediği için çığ oluşumu, başlamadan durdurmaktadırlar.


3.6. Yamaçların jeolojik ve toprak özellikleri

Ana kaya veya toprak tabakalarının diziliş biçimleri ve toprağın hareketli olması durumu çığ oluşmasında etkili olmaktadır. Genellikle fiziksel ayrışmanın ilerlemiş olduğu yamaçlarda çığ oluşma tehlikesi fazladır. Düzgün yüzeyli çıplak kayalık alanlar, pürüzlü alanlara göre çığ oluşumuna daha uygundurlar. Su tutma kapasitesi yüksek, killi topraklar kaygan zemin oluşturarak çığ oluşumunu etkileyebilmektedirler.


4. ÇIĞ ALANLARININ ÖNEMLİ KISIMLARI

Bir çığ alanı; çığ toplama havzası, çığ başlangıç zonu, çığır ve çığ bitim zonu olmak üzere dört bölümde incelenir (Özyuvacı, 2001).


4.1. Çığ toplama havzası

Çığ alanlarının üst kısımlarına “Çığ Toplama Havzası” adı verilmektedir. Bunlar çoğunlukla şiddetli rüzgarların derin kar birikimleri oluşturduğu çanak şeklinde, dik yamaçlı ve orman sınırının üzerinde yer alan kesimlerdir. Bazı hallerde, bu havzaların topoğrafik bakımdan çevrelerinden pek ayırt edilemeyen geniş ve tek düze alanlardan oluştukları da gözlenmektedir. Genel olarak çığ güzergahı, kar kütlesinin toplandığı hareket başlangıcı (kopma), dar vadi veya daha nadiren yamaç olan akış (çığır) ve çığın yayıldığı ve durduğu yer olan toplanma (topuk) bölgelerinden oluşmaktadır.


4.2. Çığ başlangıç zonu (kopma zonu)

Bir çığ toplama havzası içerisinde, çığların harekete başladığı ilk kesimlere “Başlangıç Noktaları” veya “Başlangıç Zonu” adı verilmektedir. Başlangıç zonuna “Kırılma Zonu” da denmektedir. Çığ başlangıç zonlarının büyüklüğü çok küçük noktalardan çok daha yaygın alanlara kadar değişen boyutlarda olabilmektedir. Genel olarak, bu zon çığ yolunun en yüksek eğimli bölgesidir ve eğim % 58-173 arasında değişmektedir.


4.3. Çığır (çığ güzergahı)

Kar kütleleri ilk kez harekete geçtiklerinde, yamaç üzerindeki oluğa benzer çukurlar içerisinde sığ bir katman halinde aşağı doğru akar ve momenti arttıkça oyuntu, yarıntı veya başka şekilde oluşmuş izler boyunca yoğunluk kazanmaktadırlar. İşte çığın izlediği akış yoluna genellikle “Çığır”, “Çığ Güzergahı” veya “Akma Zonu” adı verilmektedir. Çığ yolunun bu bölümünde eğim genel olarak % 36-47 arasındadır. Çığ yatağı bazen hafif eğimli hatta eğimsiz yamaçlarda da oluşabilmektedir.


4.4. Çığ bitim zonu

Çığların kendiliğinden durdukları yerlere “Çığ Bitim Zonu” adı verilmektedir. Çığların aynı çığır içinde oluşturdukları bitim zonlarının sınırları çığın büyüklük ve tipine bağlı olarak değişim göstermektedir. Çığ bitim zonlarının yer aldığı tipik arazi şekilleri söyle sıralanabilir. Bir çığ yamacında eğimin tatlılaştığı alt uç, bir oyuntunun birikinti yelpazesi ve düz vadi tabanlarıdır. Genel bir ifade ile bu bölümde eğim % 1-2 ve uzunluğu 300-500 m uzunlukta olabilmektedir.


5. ÇIĞLARIN SINIFLANDIRILMASI

Çığlar; kar örtüsünün gevşek ve sıkı olmasına, su içeriğine, arazide kalış süresine, tabakalaşma sayısına, açık arazide veya vadi içerisinde oluşmasına, kayma zeminin özelliklerine göre sınıflandırılmaktadır. (Tavşanoğlu, 1974; Cemagref, 1983; Gürer ve Koçyiğit, 1995; Magreth, 1995; Anonim, 1999; Görecelioğlu, 2003)

Çığlar, yapısal kontrol amaçları açısından değerlendirildiklerinde; gevşek kar çığları, heyelan tipi çığlar ve ilk bahar veya ıslak kar çığları olmak üzere başlıca üç grupta incelenmektedir (Özyuvacı, 2001).


5.1. Çığların kar örtüsünün gevşek veya sıkışmış tabakalı olmasına göre sınıflandırması

Çığlar, kar örtüsünün gevşek veya sıkışmış olmasına ve kopma sınırının durumuna göre; blok (tabaka) çığ ve toz (gevşek) çığ (kopma sınırı nokta halinde) olarak iki gruba ayrılmaktadır.

Blok çığlar, kayan kar kütlesi üst kesimdeki durağan kar katmanından belirgin bir kırılma hattı boyunca koparak uzaklaşır. Bu tip çığlarda kar katmanının yeni yağmış veya düşük yoğunlukta eski kardan oluşmasına göre sert veya yumuşak blok çığ olarak da alt tiplerinden söz edilmektedir.

Toz çığlarda, kar örtüsünün adeta kepek gibi gevşek olması halinde tanelerin birbirlerine yapışma özelliği olmamaktadır. Bu tip çığlar, iç kohezyonu bulunmayan veya çok az olan kar katmanlarını içermektedir. Gevşek kar çığları genellikle çok dik, gayri muntazam yamaçlar üzerinde ve karın henüz tüy gibi yumuşak olduğu yağış esnasında veya ondan hemen sonra meydana gelmektedir. Bir çatlama veya kırılma çizgisi olmadığı için başlangıç zonunu belirlemek güç olmaktadır.


5.2. Kar örtüsünün içerdiği su miktarına göre sınıflandırma

Çığın meydana geldiği arazideki kar örtüsünün içerdiği serbest su miktarına göre çığlar; kuru kar çığları, nemli kar çığları ve ıslak kar çığları olarak üç gruba ayrılmaktadır. Bu sınıflandırma, çığın başladığı üst yamaçlarda geçerlidir. Kuru kar çığları genellikle düşme, nemli kar çığları zeminde kayma, ıslak çığlar ise düşme ve kayma karışımı şeklinde hareket etmektedir.

İlkbahar çığları veya ıslak çığlar, çok az kohezyona sahip ıslak kar katmanlarından oluşmaktadır. Çığın hareketi; içerdiği su nedeniyle, viskozitesi yüksek bir sıvı gibi olmaktadır. Yoğunluğu 200 kg.m-3 ile 600 kg.m-3 arasındadır. Kar kütlesinin sıcaklığı 0 oC dir.


5.3. Çığ oluşan arazinin özelliklerine göre sınıflandırma

Çığlar, üzerinde oluştukları arazinin özelliklerine göre; açık (yayvan, sınırlanmamış) arazi çığları ve vadi (yatak, kanalize olmuş) çığları olarak iki grupta incelenmektedirler.

Arazi incelemeleri sırasında, o bölgede hangi tip çığ oluşabileceğini belirlemek mümkündür. Bu konu, çığlara karşı alınacak önlemlerde ilk adımı oluşturmaktadır. Ayrıca, arazi etütlerinde çığların izleyeceği güzergah tespit edilerek önlemler buna göre planlamaktadır.

5.4. Kayma düzleminin durumuna ve tabakalaşma sayısına göre sınıflandırma

Kar örtüsü belirli zaman aralıkları ile yağan kardan oluşmaktadır. Kar örtüsünde yoğunluk bakımından değişik tabaklar oluşmaktadır. Böyle durumlarda üst tabaka(lar), alttaki tabaka(lar) ile birlikte veya ayrı ayrı kayabilir. Bu duruma göre çığlar; yüzey çığları ve taban çığları olarak iki grupta ele alınmaktadır. Bazı kaynaklarda bu sınıflandırma değiştirilerek yüzey çığları, ara tabaka çığları ve zemin çığları olarak sınıflandırılmaktadır.


5.5. Arazide kalış süresine göre sınıflandırma

Çığ düşmeden önce arazideki kar örtüsünün uzun zaman kalarak iklim etmenlerinden dolayı değişime uğramış olması veya tek bir kar tipisiyle gelen çok fazla kar düşmesinden meydana gelmesi oluşacak çığların türünü etkilemektedir. Bu özellikleri dikkate alınarak çığlar; doğrudan çığ (direkt) ve olgun çığ (gecikmiş, tam) olarak sınıflandırılır. En son kar yağışı ile oluşan çığ gecikmemiştir ve doğrudan oluşmuştur.


6. ÇIĞLARI ÖNLEME TEKNİKLERİ

Çığların oluşumunu veya meydana getireceği zararı önlemek veyahut en aza indirmek için çok farklı teknikler kullanılmaktadır. Uygulanan tekniklerden elde edilecek sonuçların uzun veya kısa vadeli olmasına, uygulandıkları yerlere, çığın türüne, çığın etkilediği alanın boyutuna ve kullanılan materyale göre çığ önleme yöntemleri değişik şekillerde gruplandırılmaktadır. Çığların kontrolünde genel ilke; çığların oluşmasını önlemek ve oluşacak çığın zararını en aza indirmek olmalıdır (Gürer vd., 1996; Anonim, 1999; Özyuvacı, 2001; Görecelioğlu, 2003).

Bir çığ alanında, hangi koruma önleminin alınacağına karar vermek için birçok faktör bir arada düşünülmektedir. Çığı önlemek için alınacak tüm önlemlerde formüldeki tüm faktörler doğru olarak incelenmeli ve en uygun yöntem belirlenmelidir (Rapin, 1995).

Çözüm = Coğrafi konum + Koruma amacı + Çığ + Sınırlayıcı teknik, ekonomik faktörler
Çığlardan korunmak için alınabilecek mekanik ve biyolojik önlemler çizelge 1’ de açıklanmıştır.
Çizelge 1. Çığdan korunma yöntemleri ve örnekler (Mears, 1992; Görecelioğlu, 2003’ ten yaralanılarak hazırlanmıştır).

SÜREKLİ KORUMA
  • Pasif
  • Saptırarak: Yönlendirme yapısı, tünel
  • Kırarak ve durdurarak: Tepecik, diş, duvar
  • Durdurarak: Duvar, Baraj
  • Bölgeleme: Bölgesel araştırma
  • Direkt koruma: Binanın güçlendirilmesi
  • Aktif
  • Ağaçlandırma
  • Yamacın Modifikasyonu: Teraslama, drenaj
  • Rüzgarın yönlendirilmesi: Kar perdeleri
  • Kar kütlesinin yerinde tutulması: Bariyerler, galeri, kar ağları
GEÇİCİ KORUMA
  • Pasif
  • Kullanım Düzenleme: Yasaklama, tahliye
  • Uyarı: Sinyalizasyon, çığ yol detektörü
  • Aktif
  • Sıkıştırma
  • Serbest bırakma
  • Kayakla
  • Patlayıcılarla
  • Elle atma
  • Havadan
  • Silahla
  • Kurusıkı tüfek
  • Teleferikle
  • Gazla

6.1. Aktif (direkt) koruma

Aktif koruma, esas olarak çığın oluşumunu engellemek, karın harekete geçmesini önlemek olduğuna göre, bu doğrultuda alınacak önlemler, başlama zonu denilen yukarı kesimlerde ve kısmen de çığın hareketini sürdürdüğü orta kısımlarda yapılmaktadır.

Aktif korumada, çığ terasları, çığ duvarları, kazıklı tel örgüler, örme çitler, çığ köprüleri, çığ tuzakları, kar ağları, rüzgar engelleri, kar perdeleri, ağaçlandırma gibi tesislerden ve patlayıcı maddelerle çığ kontrolü gibi yöntemlerden yararlanılmaktadır.


6.1.1. Ağaçlandırma yoluyla sürekli çığ koruma

Orman, çığların durdurulması ve çığların oluşumunun engellenmesinde en iyi ve en ekonomik tesis olmaktadır. Ormanın en önemli özelliği, tahrip edilmediği sürece çığ tehlikesini önlemesidir. Çığ oluşumunu engelleyen en etkili orman yapısı; fazla yaşlı olmayan, sık ve alt dallanması kuvvetli, alt ve ara tabakaları olan, kazık kök sistemine sahip, seçme kuruluşunda iğne yapraklı ormanlardır.

Çığ tehlikesi altındaki alanlarda yapılacak ağaçlandırma çalışmaları oldukça zahmetli ve pahalı olmaktadır. Bu nedenle, sadece koşulların uygun olduğu yerler tercih edilmelidir. Böyle yerlerde var olan ormanlar iyi korunmalı, gerekli bakım ve gençleştirme çalışmaları büyük titizlikle yapılmalıdır. Üretim yerine, koruma tercih edilmelidir. Başlangıç zonu orman sınırından yukarıda olan çığ alanlarında, sadece ağaçlandırma gerekli korumayı sağlayamamaktadır. Buralarda ağaçlandırma çalışmaları, mekanik koruma önlemleri ile birlikte uygulanmalıdır.

Tamamı orman içinde olan ve ağaçlandırma için uygun iklim ve toprak özelliklerine sahip çığ güzergahlarında ağaçlandırma ile gerekli koruma sağlanabilecektir. Çığ tehlikesi altındaki alanlarda başarılı bir ağaçlandırma yapılsa bile zamanla çok fidan ve gençlik kaybı olmaktadır. Bu nedenle, ağaçlandırmayı izleyen yıllarda mutlaka tamamlama dikimleri yapılmalıdır. Karın baskısı ve hareketi nedeniyle fidanlarda eğim yönünde yatma olmaktadır. Bunu engellemek için teraslama yapılmalıdır. Genel bir kural olarak teras genişliği, en yüksek kar yüksekliğinin yarısı kadar alınmaktadır. Teraslar arasındaki düşey aralık, teras genişliğinin 6-10 katı olmaktadır. Teras aralıkları eğim arttıkça azaltılmalıdır (Ürgenç, 1998).

Orman üst sınırı ve alpin zonda yapılacak ağaçlandırmalara başlamadan önce iyi bir etüt yapılmalıdır. Bir çok bölgede alpin orman sınırı insanlar tarafından aşağı çekilmiştir. Bu nedenle gerçek orman sınırı ve yerel klimatik sınırlar belirlenmelidir. Düşük sıcaklık, toprakta suyun donmuş olması ve rüzgarla artan transpirasyon nedeniyle kurumalar olmaktadır. Rüzgar etkisindeki alanlarda, tam alan ağaçlandırma yerine, uygun alanlarda ağaçlandırma tercih edilmektedir. Çığ tehlikesi bulunan alanlarda ağaçlandırma çalışmaları için dayanıklı ve kaliteli fidan kullanılmalıdır. Dikimler düzgün sıralar üzerinde uygulanmak zorunda değildir. Fidanlar daha çok korunacağı yerlerde, örneğin kütüklerin, büyük kayaların ve çalıların ön tarafına dikilmektedir (Ürgenç, 1998).

Meşcerelerin tesisinde ve bakımında seçme ormanı işletmesi esası tercih edilmelidir. Fidan yaşı, Ladinde (
Picea L.) 4-5 yaş, çamlarda (Pinus L.) 5-6 yaş, Melezde (Larix Mill.) 2-3 yaş önerilmektedir. (Tavşanoğlu, 1974).
Türkiye’ de alpin ağaç sınırını oluşturan ağaç türleri olarak, batıda Uludağ ve çevresinde 2050 m’ ye kadar Uludağ Göknarı (
Abies bornmuelleriana Mattf.) ve Titrek kavak (Populus tremula L.), daha aşağılarda Doğu Kayını (Fagus orientalis Lipsky.); Bolu Aladağ’ da; 2110 m. de Uludağ Göknarı (Abies bornmuelleriana Mattf.) ve Sarıçam (Pinus sylvestris L.); Güneyde Beydağları’ nda Ardıçlar (Juniperus L.), Eğirdir kesiminde Sedir (Cedrus Link.), Ardıç (Juniperus L.), çok az Karaçam (Pinus nigra Arnold.); Adana Gölek dağlarında Ardıçlar (Juniperus L.); Toroslar’ da Karaçam (Pinus nigra Arnold.) ve Ardıçlar (Juniperus L.); Orta Anadolu’ da Meşeler (Quercus L.), Huş (Betula L.); Doğu Anadolu’ da Sarıçam (Pinus sylvestris L.) ve Huşlar (Betula L.), Nemrut Dağı ve Kağızman’ da Huşlar (Betula L.) 2800-2900 m yükseklikte görülmektedir. Bu ve benzeri yörelerde yapılacak ağaçlandırmalarda ortam şartlarına uyum sağlamış, o bölgenin türlerinin kullanılması gerekmektedir. Ekstrem yüksek yetişme çevrelerinde, ağaçcıklar daha doğrusu çalı formundaki bitki türlerinden de faydalanmak uygundur. Tür seçimi yanında orjin de ekolojik şartlara uygun olmaktadır (Ürgenç, 1998).
Ülkemizde özellikle, Akdeniz ve batıdaki kalkerli yüksek dağlarda yapılacak ağaçlandırmalarda kirece, uzun yaz kuraklığına dayanıklı, sahada mevcut az miktardaki topraktan besin ve su ihtiyacını karşılayabilecek ve derin kök geliştirebilen taksonlar düşünülmelidir. Bu alanlarda Karaçam, Ardıç, Sedir, uygun yerlerde Toros Göknarı (
Abies cilicica Carr.) türleri kullanılabilir. Karstik sahalarda, Anadolu Karaçamı’ nda (Pinus nigra Arnold.) 2, Kızılçam (Pinus brutia Ten.), Halepçamı (Pinus halepensis Mill.), Fıstıkçamı (Pinus pinea L.) ve yapraklılarda 1 ve Sedir (Cedrus Link.) de 2 yaşında topraklı veya tüplü fidan kullanımı uygundur (Ürgenç, 1998).
Çığ tehlikesi olan alanlarda doğal orman sınırında ve üstünde biyolojik önlemler alınmakla birlikte, mekanik önlemlerle bu tesisler güçlendirilmektedir. Doğal bitki örtüsü her zaman korunmalıdır. Çığ alanlarında orman üst sınırı daha yüksekten kopan çığlar, düşen kayalar, meydana gelen heyelanlar ve debriz akmaları sebebiyle tahrip olabilmektedirler. Tahribat orman üst sınırından, orman içine doğru uzanmaktadır. Bu nedenle, ormanı geliştirilerek yapılan biyolojik çığ önleme uygulamaları, orman üst hattı boyunca değil belli bir alan için yapılması gerekmektedir. Örneğin bu bölgenin genişliği İsviçre Alplerinde 200 m. dir (Gürer ve Koçyiğit, 1995).


6.2. Pasif (endirekt) koruma

Pasif koruma yöntemlerinde kullanımı kısıtlama ve çığ önleme yapıları esas alınmaktadır. Çığ tehlikesi olan alanları, insan kullanıma kapatmak veya kullanımı kısıtlamak gerekmektedir. Kısıtlı kullanım uygulamacılara büyük sorunlar getirmektedir. Pasif koruma çığların önlenemediği durumlarda tehlikenin en aza indirilmesi için uygulanmaktadır. Pasif koruma yöntemleri genellikle çığ yatağının aşağı kesimlerinde çığ durma zonunda söz konusu olup, aktif korumaya göre daha kolay ve ekonomiktir.

Pasif korumada, çığın hareket yönünün değiştirmek veya çığı yavaşlatmak ve durdurmak için çevirme duvarları, çığ mahmuzları, koruma piramitleri, çığ rampaları, çığ tünelleri, kar siperleri, toprak setler, bariyerler, kar barajları, taş duvarlardan faydalanılmaktadır.


7. ÇIĞ TEHLİKESİ ALTINDAKİ ORMANLARDA SİLVİKÜLTÜREL PLANLAMA ESASLARI

Silvikültürel planlama her şeyden önce çalışılan alanın yetişme ortamı özellikleriyle tanıtımını, meşcerenin yapısal özellikleri ile analiz edilerek haritalanmasını ve ağaç türlerinin etkin nitelikleri ile belirlenmesini gerekli kılmaktadır. Çığ olgusuyla ilgili olarak, yamaç üzerinde kayan veya ağır ağır hareket ederek sürüklenen kar kütlesinde kar ve kayma profilleri çıkarılmalı, karın erime süreci ve yerde kalış deseni belirlenerek haritalanmalı ve sağlanan verilerle, silvikültürel esaslar ve çığ koşulları arasında ilişki kurularak meşcerenin kar birikimi üzerindeki etkisi, etkin olabilecek tarzda açıklığa kavuşturulmalıdır. Silvikültürel planlamada, alan tanıtımı, meşcere analizi ve meşcere yapısı ortaya konmaktadır (Özyuvacı, 2001).

Meşcere yapısı, çığ koruma işlevi taşıyan bir ormanın gelecekteki gelişim ve stabilitesinin en belirgin göstergesidir. Burada gelişim evrelerinin az çok stabil bir yatay dağılım göstermesi arzu edilmektedir. Gelişim evrelerindeki yaş-sınıf ilişkileri, ağaç türlerinin mümkün görülen fizyolojik yaşı ve ormanın yenilenmesi için uygulanan geçici işlemler dikkate alınarak meşcerenin gelişimi ile ilgili orta ve uzun vadeli tahminler yapılmaktadır.

Biriken kar örtüsünün erime sürecinde kalış deseni, özellikle çığ tehlikesine maruz ormanlarda çığ başlangıç zonunda, kar örtüsünün değişimi, kar örtüsünün gençleştirme üzerindeki etkisi gibi nedenlerle uygulanacak ormancılık uygulamaları bakımından önem taşımaktadır.

Yüksek dağ ormanlarında kar baskısı ve çığlara karşı korunma için yapılması gereken orman bakım uygulamalarında amaç meşcerenin stabilitesini sağlamak olmalıdır. Bu amaçla aşağıdaki uygulamalar yapılmaktadır (Çolak ve Pitterle, 1999).

Sürüklenen kar tehlikesine karşı, gençliğin korunması için kar ağırlığına dayanan ağaç türlerinden oluşan ön orman oluşturmaktadır. Kesim sahalarında yüksek dip kütükler bırakılmaktadır. Gençlikler arasında karın hareketini durduran kazıklar çakılmaktadır.

Kayan kar tehlikesine göre, ot mücadelesi yapılmaktadır. İlk önce uygun ve kar kaymasının az olduğu sahalarda dikimler yapılmaktadır. Genç orman alanlarında ise dip kütük bırakılmalı, uygun yerlere teraslar oluşturulmalı, üç ayaklı ağaç kazıklar ve boylu ağaç kazıklar çakılmaktadır. Karın ağırlığına ve baskısına dayanan ağaçlarla ön orman oluşturulmaktadır.

Rüzgar etkisindeki alanlarda orman kenarı zayıflatılmamalıdır. Çığ için giriş kapısı açılmamalıdır. Çığlara karşı dayanıklı ağaç türleri korunmalı ve bunların oranı artırılmalıdır. Orman içerisinde çığ yatakları azaltılmalıdır. Mümkün olduğunca sürekli yüksek kapalılık derecesine sahip sürekli yeşil ağaç türleri korunmalıdır. Basamaklı meşcere yapısı teşvik edilmelidir. Sürekli, fakat küçük alanlı gençleştirme uygulanmalıdır. Gelen gençlik korunmalı ve desteklenmelidir.


8. TÜRKİYE’ DE ÇIĞ SORUNU

Çığlar, köy yollarını ve şehirlerarası karayollarını etkilemektedir. Tutulan kayıtlara göre 1983 yılından bu yana karayollarını etkileyen 483 adet çığ olayı meydana gelmiştir (Gürer vd., 1996).

Afet İşleri Genel Müdürlüğü’nce yayınlanan istatistiklere bakıldığında; çığ olaylarının son yıllarda giderek arttığı gözlenmektedir. Yurdumuzda 90’lı yıllar öncesinde doğal afetlerden etkilenmede çığların oranı % 0,2 iken, 90’lı yıllarda bu oran 5 kat artarak % 1’e yükselmiştir (Gürer, 1998).

Yurdumuzda 1960’larda yapılan bir araştırmada orman rejimi altındaki alanlarda 48 yerde yılda bir veya daha fazla çığ meydana geldiği, bunlardan % 54’ünün taban çığı, % 21’inin üst çığ, % 21’inin karışık çığ, % 4’ünün toz çığ olduğu belirlenmiştir (Görecelioğlu, 2003).

1890-2004 yılları arası tutulan arşiv kayıtlarına göre, 34 ilde meydana gelen toplam 552 çığ olayında toplam 1283 kişi hayatını kaybetmiştir. Maddi kayıplar hakkında, bugüne kadar Afet İşleri Genel Müdürlüğü’nce yerleşim yerlerinde yapılan etütlere göre nakledilmesine karar verilen hane sayısı 5500 civarında olup, bugünkü bedeline göre her bir hane nakli devlete yaklaşık 45 milyar TL’ na (32 000 $) mal olmaktadır.


9. SONUÇ VE ÖNERİLER

Çığlar, genellikle insan kullanımından uzak, yoğun kar yağışı alan havzanın yukarı kesimlerinde meydana gelmektedirler. Ancak son zamanlarda nüfusun, teknolojinin ve ulaşım imkanlarının artmasıyla yukarı havzaların insanlar tarafından kullanılmaya başlanması ve kayak turizmine, enerji nakil hatlarına, yollara etkileri nedeniyle çığlar, önemli bir doğal afet olmuştur.

Çığ zararlarına karşı koruma önlemlerinin alınabilmesi için çığ tehlikesi olan alanların saptanması gerekmektedir. Çığ oluşmasına neden olabilecek doğal şartlara sahip olan alanlar ve güzergahlar veya daha önce çığ olayının meydana geldiği alanlar olası çığ tehlikesi altındaki alanlar olarak saptanmalıdır.

Çığ koruma önlemleri, bütüncül bir yaklaşımla, alınacak önlemlerin tümünün birbirini tamamlayan nitelikte olması gerektirmektedir. Sadece mekanik önlemler alarak veya sadece ağaçlandırma yaparak çığ tehlikesinden korunmak yeterli olmamaktadır. Orman sınırının üstünde ve ağaçlandırmanın ekolojik nedenlerle zor olduğu sahalarda çığ önleme yapılarının inşa edilmesi tek seçenek olabilir. Ancak, ağaçlandırmaya uygun sahalarda ağaçlandırma ve çığ önleme yapıları birlikte planlanmalıdır.

Ülke genelinde çığ risk haritalama çalışması bitirilmelidir. Yerleşim alanlarının, yolların, enerji nakil hatlarının, turizm tesislerinin planlanmasında bu haritalardan faydalanılmalıdır.

Meteoroloji istasyonları ve erken uyarı sistemleri kurulmalıdır. Koruma tedbirlerinin yanında çığ felaketinden sonra arama ve kurtarma çalışmaları için de gerekli önlemler alınmalıdır. Yerel halk ve rekreasyonel amaçlı kullanımlar için gelen insanlar çığ tehlikesine karşı uyarılmalı ve eğitim çalışmaları yapılmalıdır.

Uzaktan algılama teknikleri, uydu görüntüleri, hava fotoğrafları kullanılarak, çığ alanları hakkında ayrıntılı topoğrafik bilgiler elde edilebilir. Çığ alanlarında hava tahminleri, çığ önleme çalışmalarında büyük önem taşımaktadır.Sharma ve Ganju, Himalaya’ lar da yaptıkları çalışmada yeterli bilgi edinilebilmesi için 10 X 10 km (Sharma ve Ganju, 2000) aralıklı meteoroloji istasyonu kurulması gerektiğini önermişlerdir.

Ormancılık faaliyetlerinde çığa neden olacak uygulamalardan kaçınılmalıdır. Mevcut bitki örtüsü korunurken gerekli alanlarda ağaçlandırma yapılmalıdır. Kurulacak ormanlarda, olumsuz ekolojik ve topoğrafik özelliklere dayanıklı ağaç türleri tercih edilmelidir. Tam alan yerine küçük grup, küme ve münferit dikimlere gidilmelidir. Işıklandırma kesimleri ve tamamlama dikimleri mutlaka yapılmalıdır.


10. KAYNAKLAR

ANONİM 1999, Erozyon Kontrolü Uygulamalarında Dikkate Alınacak Hususlar, T.C. Orman Bakanlığı, Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürlüğü, AGM Yayın No: 14, Tamim No: 14, Ankara.

ANONİM 2004. www.ciggrubu.org
CEMAGREF, A., 1983. Neige et Avalanche, Group de Grenoble, Division Nivologie, Juin, Grenoble, France.
ÇOLAK; A.H., PITTERLE, A., 1999. Yüksek Dağ Silvikültürü (Cilt I-Orta Avrupa), Genel Prensipler.ISBN: 975-93943-0-8, Orman Genel Müdürlüğü Personelini Güçlendirme Vakfı, Ankara.
SHARMA, S.S., AND A. GANJU, A. 2000, Complexities Of Avalanche Forecasting In Western Himalaya—An Overview, Cold Regions Science and Technology, Vol: 31, Issue: 2, P: 95-102
GÖERCELİOĞLU, E., 2003. Sel ve Çığ Kontrolü, İ. Ü. Orman Fakültesi Yayınları, İ.Ü. Y. No: 4415, O.F. Y. No: 473. ISBN: 975-4040-688-3, İstanbul.
GÜRER, İ., 1987. Türkiye’de Çığ Sorunu, TMMOB, İnşaat Mühendisleri Odası, Türkiye Mühendislik Haberleri, Yıl: 33, Cilt: 33, Sayı: 332, Ankara.
GÜRER. İ., 1992 Çığ Afetlerinin Karakteristikleri ve Analiz Yöntemleri, Afete Karşı Hazırlık ve Yönetimi Kursu, 14-18 Eylül T.C. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Teknik Araştırma ve Uygulama Genel Müdürlüğü, Ankara.
GÜRER, İ., KOÇYİĞİT, Ö., 1995. Ağaçlandırma ve Orman Örtüsünün Kar, Kürtün ve Çığ Oluşumuna Etkileri, Orman Müh. Dergisi, Sayı: 6, Yıl: 32, Ankara.
GÜRER, İ., KOÇYİĞİT, Ö., KOÇ, M. L., 1996. Türkiye’ de Çığ Felaketlerinin İnsan Yerleşimleri Açısından Değerlendirilmesi, Yapı Dünyası, Aylık Mesleki Bilim Teknik Ve Haber Dergisi, Sayı: 5, ISSN: 1300-977X, Ankara.
GÜRER, İ., 1998. Türkiye’ de Yerleşim Bölgelerine ve Yollara Çığ Afetinin Etkileri, PIARC II- Natural Disaster on Roads Uluslar arası Konferansı, 14-16 Ekim, İstanbul.
MARGRETH, S., 1994. Eylül Ayı İçerisinde Afet İşleri Genel Müdürlüğü’ nde Çığ Koruma İle İlgili Ders Notları, Ankara.
MEARS, A. I., 1992. Snow Avalanche Hazard Analysis For Land Use Planning And Engineering, Bultein 49, Colorado Geological Survey depertmant of natural Resources, Denver Coloroado, USA
ÖZYUVACI, N., 2001. Kar Hidrolojisi, İstanbul Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Yayınları, R. No: 4304, Enstitü No: 12, ISBN: 975-404-627-1, İstanbul
RAPİN, F., 1995. A Summary Of French Avalanche Protection Tecniques, Universite Europeenne Dete sur Les Risques Naturels, Neige et Avalanvhes, France.
USDA, 1961 Snow avalanche A Handbook of Forecasting and Control Measures, Agriculture Handbook No: 194, U.S. Department of Agriculture, Washington D.C. USA.
ÜRGENÇ, S., 1998. Ağaçlandırma Tekniği, İ.Ü. Y. No: 3994, O.F. Y. No: 441, İstanbul.
TAVŞANOĞLU, F., 1974. Sel Yataklarının Tahkimi, İ.Ü. Yayın No: 1972, O.F. Yayın No: 203, İstanbul.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 13 Mart 2016 13:33
Bir bildiğim varsa hiç bir şey bilmediğimdir. (:
MaKaLeLe - avatarı
MaKaLeLe
Ziyaretçi
24 Şubat 2007       Mesaj #2
MaKaLeLe - avatarı
Ziyaretçi

sontur06
Sponsorlu Bağlantılar

Son düzenleyen Safi; 12 Mart 2016 21:04
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
22 Aralık 2008       Mesaj #3
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
ÇIĞ NEDİR?

Genellikle dağlık, engebeli ve eğimli arazilerde, vadi yamaçlarında tutulan kar örtüsünün iç ve dış kuvvetlerin etkisiyle başlayan ilk hareketi ile vadi tabanına doğru hızla kayması sonucu çığ oluşur.

Kaç tip çığ var?
TOZ ÇIĞ: En çok rastlanan çığ tipi. Toz kardan oluşan bu tip çığlar, saatte 400 km hıza erişebilir ve yarattığı hava basıncı ile büyük zarar verir.
TABAKA ÇIĞ: Sert ve ezilmiş kardan oluşur. Önceden tahmin edilmesi çok zordur ve en ufak titreşimde ortaya çıkabilir.
AĞIR KAR ÇIĞI: Nemli ve eski kardan oluşur, çok ağır kitleleri harekete geçirir ve genellikle kış mevsimi sonunda görülür.

Çığ oluşumunun nedenleri ?
o Topoğrafik koşullar
o Ağaçsız çıplak arazi,
o % 35' den fazla eğimli arazi,
o Güneye açık dik yamaçlar,
o Yeni kar birikmiş yamaçlar,
o Beklemiş kar toplamış yamaçlar,
o Rüzgar altı yamaçlar,
o Yamaç sırtları
o B.meteorolojik koşullar
o Uzun süreli şiddetli bir kar tipisinden sonra,
o Eski kar üzerine yeni fazla kar yağması,
o Tipi sırasında hızlı ve uzun süreli rüzgarın esmesi,
o Mevcut kar üzerine yağmur yağması,
o Güneşin hızla erimeye sebep olması,

Kimler çığdan etkilenir ?
o Yamaçlarda, engebeli dağlık arazide yaşayan ve çalışanlar,
o Şehirlerarası çalışan taşımacılar, karayolcular,
o Kar rasatçıları,
o Kış turizmcileri,
o Yapım ve onarım ekipleri,
o Madenciler,
o Avcılar,
o Dağcılar,
o Kolluk güçleri.

ÇIĞI ÖNLEMEK:
Pasif Olarak
o Çığ riski olan yerleşim alanlarını, turistik kayak alanlarını, karayollarını geçici olarak kullanmamak,
o Münferit yapıları (tek bir cami, okul binası vb.) Sivri üçgen beton yapı ile korumak,
o Çoklu yerleşim alanlarını, kar barajı, dizi bariyer, sapmalar, sekileme ve bentleme ile korumak,
o Çığ tünelleri ile karayolları ve enerji nakil hatlarını korumak

Aktif Olarak
o Yürüyerek, hedikle, paletli kar araçları ile mevcut kar tabakasını sıkıştırmak,
o Kar tabakasını eritmek ve tekrar dondurmak, dolayısıyla dayanımını arttırmak,
o Yapay çığ oluşturmak,
o Riskli arazinin mevcut topoğrafyasını ve eğimini değiştirmek.

ÇIĞ, GÖÇÜK, HEYELAN’DAN KURTARMA VE İLK YARDIM
İnsan vücudu birkaç metre kalındığındaki çığ, toprak yığını ve çöken kömür ocağı altında 1 saat kalırsa insanın yaşama şansı % 50’dir. Eğer bir saat’ten fazla kalırsa hayatta kalma şansı % 30’a iner.
Böyle bir durumda, kişi şuurunu kaybedebilir. Vücudunun diğer kısımlarında yaralanmalar ve kırık olabilir. Yaralı, yüzünün önündeki oksijenli havayı kullanır. Her soluk verişte karbondioksitçe zenginleşen hava burada birikirken oksijence zengin hava nefes alma ile azalır. Karbondioksitle zenginleşen hava toprak ve kar içindeki hava boşluklarında toplanır. Yaralının karbondioksiti soluması ile karbondioksit boğulması (uykuya dalma), solunum merkezinin çalışmaması ve solunumun durması ile ölüm olur. Soğuğun etkisi ile genel donma belirtileri de olur.

YAPILMASI GEREKENLER
1.Kaza yerini tespit ediniz.
2.Aynı çığ yada göçük altında kalmamak için dikkat ediniz.
3.Bulduğunuz bir cisim, elbise, kayak vs. varsa yerinden kaldırmayınız. Eğer kazazedeyi bulamazsanız içeri sokacağınız bir sopayı sağa–sola çevirerek kişiyi bulmaya çalışınız.
4.Yaralıyı göçük yada kar yığını altından kurtarınız.
5.Kazazedeyi 20–30 dakikada bulamazsanız yardım isteyiniz.
6.Polise ve İtfaiyeye telefon edip durumu bildiriniz.
7.Önce yaralının yüzünü açınız.
8.Varsa ağzındaki kar, kum, çamur gibi yabancı cisimleri temizleyiniz.
9.Göğüs kafesinin üzerini açınız.
10.Yaralı hiç solumuyorsa veya solunumu yetersizse ağızdan ağıza yapay solunum yapınız.
11.En sonunda bütün vücudu kar yığını yada toprak altından kurtarınız.
12.Kurtarma sırasında boyun ve bel omurlarında kırık olabileceğini unutmayınız. Kazazedeyi bükmeden taşıyınız.

KARLI VE DAĞLIK BÖLGELERDE YARALI TAŞIMA
Kötü hava koşullarında ve dağlık bölgelerde yaralılara ulaşmak ve bunları en yakın sağlık merkezine veya helikopterlerin konacağı yere kadar taşımak oldukça zordur.

1.Eğer yaralanma hafifse, kaza yeri yola yakınsa, yaralı ile birlikte bulunanlar kuvvetli ve dinlenmiş ise, birlikte en az 7–8 kişi varsa, taşınacak uzaklık 3–4 km.’den fazla değilse ve yaralının ruhsal durumu uygunsa taşıma yapılır.
2.Aksi durumda yardım gelene kadar beklenir.
3.Helikopterle taşıma en uygun ve hızlı olmalıdır. Helikopterin ineceği yer 50x50 M2 büyüklüğünde olmalıdır. Paletli, kar ve buz üzerinde giden motorlu kızaklar ile de taşıma yapılabilmektedir.
4.Yaralı önceden ruhsal yönden hazırlanmalı, üşümesi önlenmeli, su geçirmez battaniye ile sarılmalı, güneş gözlüğü takılmalı ve şapka giydirilmelidir.
5.Eğer yaralanma bacaklarda ise başı gidecek yönde; göğüs, baş ve kollarda olan yaralanmalarda ayakları gidecek yönde olacak şekilde taşınır.

DONMALAR
Normalde vücut iç ısısı 37° C dir.Vücut ısısının düşmesi ile normal vücut çalışması da değişir. En sonunda kalp durması sonucu ölüm olur.
Normal vücut ısısında kan damarları elastiki olup kanla doludur. Deri ısısı 20°C nin altına düşünce derideki kan damarları vücudun savunma mekanizmasının sonucu olarak büzüşür. Buradaki kan vücut içindeki duyarlı organlara gider. Deri ısısının daha çok düşmesi ile kan dolaşımı daha çok bozulur. Deri beyazlaşır, soğur his kaybolur. Böbreklere giden kan artar.
İdrar çoğalır, idrar yapma isteği artar. Damarlarda dolaşan su miktarı azalır. İlk yardım olarak verilen sıcak şekerli içecekler vücut ısısını tamamladığı gibi enerji de sağlar.
–10°C de kan damarlarına elastiki özellik veren sinirler felç olduğundan kan damarları gevşer ve genişler. O zaman deri kızarır ve kişi sıcaklık duyar. Kendisini ısınmış hisseder.
Deri ısısının daha çok düşmesi ile vücut içi ısısı daha da düşer. Vücut içinde sıcak durumdaki kan vücut yüzeyine gelir. Orada kan daha da soğur. Sonra da soğuk kan vücut içindeki organlara tekrar gelir. Birdenbire vücut ısısında düşme ve kalp durmasına yol açabilir.
İyi giyim donmaya karşı en iyi koruyucu önlemdir. Bilgili olarak giyinme vücut ısısının düzenlenmesinde çok önemlidir. Dışarıdaki soğuğa göre değil, dışarıda yapılacak harekete göre giyinilmelidir. Vücut araba motoruna benzer, hareket etme ile vücut ısınır. Arabayı soğutan radyatör gibi baş ve el bilekleri de vücudu en çok soğutan kısımlardır.
Hareket edildiği sürece vücut ısınır. Elbiseler terden ıslanır, işte o zaman donma tehlikesi artar. Elbiselerdeki nem soğuğu havaya göre 25 kez daha fazla iletir. Donmalar değişik derecelerdeki soğuğun etkisi ile meydana gelir. En çok sırasıyla ayak parmak uçları, kulak, burun ve el parmaklarında donma görülür.
Soğuğun etkisi ile o bölgedeki damarlar büzülür. Kandaki oksijen miktarı azalır. Deri morarır. En sonunda damarlarda tıkanıklık olur. Psikolojik nedenlerin daha çabuk donmaya yol açabileceğini unutmayınız. Koruyucu önlem olarak sokağa çıkmadan önce yüzünüzü sabunlu su ile yıkamayınız. Sabun yağları erittiğinden, donmayı çabuklaştırır. Yalnız geceleri yüzünüzü sabunlu su ile yıkayınız. Sokağa çıkmadan önce yüzünüzü soğuk su ile siliniz. “Kötü hava yok, kötü giyim var” sözünü hatırlayınız.

DONMALARDA İLK YARDIM

1.Önce yaralıyı donma bölgesinden kurtarınız. Rüzgardan koruyunuz. Açıkta iseniz kapalı bir yere giriniz. Örneğin –10°C hava sıcaklığında saniyede 10 metre hızla rüzgar estiği zaman hava sıcaklığı –30°C gibi etki eder. Farkına varılmadan donmaya yol açar.
2.Donmuş kişiyi soba, lamba gibi sıcaklık veren cisimlerden uzak tutunuz.
3.Donmuş vücut kısmındaki elbiseleri çıkarınız. Eğer bunlar da donmuş ve deriye yapışmışsa hafif ılık su uygulayarak buzun erimesini sağlayınız. Ayakkabısını çıkarınız. Battaniyeye sarınız.

a. Bir battaniyeyi çapraz diğerini birincinin alt ucuna paralel koyunuz.
b. Üstteki battaniyenin bir ucunu hastanın bir omuzu üzerine diğerini diğer omuzu üzerine getiriniz. Ayaklarını örtünüz. Böylece hastanın kolları serbest kalır.
c.Alttaki battaniyenin en üst köşesini baş hizasına kadar yuvarladıktan sonra bir taraftaki köşeyi karşı tarafta göğüs altına sıkıştırınız.Üst köşeyi baş etrafında yüzü açıkta kalacak şekilde dolaştırınız.
d.Karşı taraf ucunu da hastanın karşı taraf omuzu altına sıkıştırınız.

4. Kuru, ısıtılmış giyecek giydiriniz. Sıcak, şekerli içinde alkol bulunmayan içecek veriniz. Örneğin, sıcak şekerli süt, çay gibi. Vücut enerjiye gereksinim duyar. Yapılan fazla idrar ile kaybedilen su yerine konmuş olur.
5. Kesinlikle karla ya da elinizle ovuşturmayınız. Masaj yapmayınız. Donmuş yerinizi daha fazla yaralamış olursunuz.Elinizle tutarak ve verdiğiniz solukla ısıtınız.
6. Kol ve bacakların hareket etmesini sağlayınız. Bu, vücut ısısını ve kan dolaşımını arttırır
7. Soğuğun aynı bölgeyi tekrar etkilemesine karşı koruyucu önlem alınız. O bölgeyi varsa yünlü giyeceklerle örtünüz.
8. Derin donmadan sonra deri normal rengini ve ısısını tekrar kazansa da hemen yürütmeyiniz.
9. Eğer 30 dakika içinde donan yer normal renk ve ısısını kazanmışsa o yeri 40°C lik sıcak suya batırınız. Yüksek sıcaklık zararlıdır, bu nedenle suyun sıcaklığı değişmemelidir. Mümkünse sıcaklık termometre ile ölçülmeli yada dirsekle kontrol edilmelidir. Küvet varsa bütün vücudu aynı anda ısıtmak en iyisidir.Isıtma ağrı yapar, gerekirse yaralıya ağrı kesici ilaç verilmelidir.
10. Derinin ısısı, rengi ve dokunma hissi 30 dakika içinde düzelmemişse hemen hastaneye gönderiniz. Gevşek, yumuşak bir pansuman ile sıkmadan sarınız. Birkaç kat pamuk sargı en uygunudur.
11. Donan kişinin dinlenmesini sağlayınız.
12. Donmuş yerin altına yastık koyarak kalp seviyesinin yukarısına kaldırınız.
13. Şuuru yerinde değilse ağızdan içecek vermeyiniz. Hafif baş aşağı yatırınız.
14. Bilezik ve yüzük varsa çıkarılmalıdır. Donma nedeni ile şişlik olursa bunlar kol ve parmağı sıkarak kan dolaşımını bozar. Hatta kangrene yol açabilir.
15. Deride oluşan su dolu kabarcıklar delinmemelidir. Mikrop bulaşma tehlikesi vardır.
Son düzenleyen Safi; 13 Mart 2016 14:14
Quo vadis?
The Unique - avatarı
The Unique
Kayıtlı Üye
25 Mart 2009       Mesaj #4
The Unique - avatarı
Kayıtlı Üye
Yamaçlarda biriken karların, çeşitli nedenlerle yerinden koparak aşağıya doğru kayması veya yuvarlanması sonucu çığ oluşur, çığ esnasında aşağıya doğru hızla hareket eden kar kütlesi, yolu üzerindeki her şeyi ezer veya sürükleyip götürür.
Kar yağışının fazla olduğu yerlerdeki dağ yamaçlarında kalın bir kar tabakası oluşur. Bu tabaka, yer çekiminin etkisiyle aşağılara düşmeye hazır durumdadır. Bu düşmeyi kolaylaştıran ve hızlandıran çeşitli etmenler vardır. Bunlardan biri, kar tabakasının üzerine yağmur yağmasıdır. Yağmur suları, eriyen kar sularıyla birlikte kar tabakasının altına sızar. Gece sıcaklığın düşmesi sonucu alttaki bu su donarak bir buz tabakası oluşturur. Bu buz tabakası da üzerindeki karın yer değiştirmesini sağlayan kaygan bir zemin demektir. Bu nedenle ilkbahar yağışları ile birlikte çığ olayları artar. Havanın ısınması da çığ olaylarına yol açar. Hava sıcaklığının artması ile birlikte karların bir kısmı eriyerek sulu kar özelliği kazanır. Sulu kar ise yamaçlar boyunca kolayca kayar ve çığ olayına yol açar. Yamaçların çıplak olması ve yamaç eğiminin fazla olması çığ oluşumunu hızlandırır.
depremler, şiddetli rüzgarlar, gök gürlemesi ve top atışı gibi olayların yarattığı titreşimler de çığ düşmesine yol açar.
Dağlık bölgelerde yaşayanlar, dağcılar, kayakçılar ve yolcular için çığlar büyük tehlike yaratabilir. Çığdan korunmak için herşeyden önce yamaçların ağaçlandırılması gerekir. Yamaçlarda duvar ya da setler yapılması da çığ oluşumunu engeller.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Bir bildiğim varsa hiç bir şey bilmediğimdir. (:
AndThe_BlackSky - avatarı
AndThe_BlackSky
Ziyaretçi
1 Nisan 2011       Mesaj #5
AndThe_BlackSky - avatarı
Ziyaretçi
ÇIĞ
Çığ,genellikle bitki örtüsü olmayan engebeli,dağlık ve eğimli arazilerde,vadi yamaçlarında tabakalar halinde birikmiş olan kar kütlesinin iç veya dış kuvvetlerin etkisi ile başlayan bir ilk kayma sonucu tetiklenen,yamaçtan aşağıya dogru hızla kayması olarak tanımlanır.
Çığ kısaca,kar tabakası veya tabakalarının iç veya dış kuvvetler etkisi ile yamaç eğim yönünde gösterdiği akma hareketidir.Kar tabakalarının birbirlerinden farklı özellikleri olacağından;çığ,bazen diğer bir tabaka üzerinde kayan bir tabaka veya tabakalar ile veya tüm tabakaların zemin üzerinde topluca kaymaları sonucu oluşur.

Türkiye’de Çığ Problemi
Türkiye’nin özellikle kuzey-kuzeydoğu ve doğu kesimlerinde,çığ olayına uygun topografik ve meteorolojik koşullara sahip dağlık alanlar mevcuttur.Ortalama yüksekliği 1000 m’yi geçen ve çığ oluşumuna uygun alanların yüzölçümü bu bölgeler içinde çok yüksek bir yüzdeye sahiptir.Dağlık alanların,Türkiye yüzölçümünün yaklaşık 1/3’ünü oluşturduğunu düşünecek olursak,çığ olayının meydana geldiği alanların yayılımının ne kadar büyük olduğu anlaşılır.Bu bölgelerde meydana gelen çığlar,yerleşim yerlerini,yolları,turistik tesisleri ve diğer bütün devlet yatırımlarını tehdit etmektedir.Çığ olayının yerleşim yerlerine etkisi her afet türü gibi sosyal ve ekonomik açıdan olmaktadır.Ülkemizde çığ afetinin,sosyal etkileri hakkında fikir vermesi açısından;1958 yılından beri Türkiye’de AFET kayıtlarına geçmiş 448 adet çığ olayındaki can kayıplarının miktarı verilebilir.Bu kaybın en çarpıcı örneği,1991-1992 kış mevsiminde 328 kişinin hayatını kaybetmiş olmasıdır.Çığın sosyal etkisi sadece can kayıpları ile sınırlı değildir.Çığdan etkilenen alanlardaki maddi kayıpları karşılayamayan insanların bölgeden göç etmesi de sosyal bir sonuçtur.Ekonomik açıdan bakıldığında ise,bölgede çığların verdiği hasarların kısa sürede telafi edilememesinin getirdiği zorluklar nedeni ile oluşan üretim ve iş gücü kayıpları giderek artmakta ve bazı bölgelerin turizm potansiyeli dahi dolaylı olarak etkilenmektedir.

Çığ Nasıl Oluşur?
Eğer bir dağ yeterince yüksek ise (Türkiye’de 1000-1200 m yükseklikteki kesimler ve yukarısı), o bölgenin kışın aldığı yağışın önemli miktarı kar şeklindedir. Bu nedenle, bu gibi yüksek kotlara sahip dağlık alanlarda, o ortama özgü bir hava tipi (mikro klima) oluşur; kışın sıcaklıklar nadiren donma noktasının üstüne çıkar. Dağlar, kalın kar örtüsüne sahip olduğu kadar çok fazla miktarda da rüzgar alan yerlerdir.
Dağlar büyük hava kütlelerinin hareketlerine engel teşkil etmelerinden dolayı, güçlü rüzgarların kendi üzerlerinde ve çevresinde oluşmasına neden olurlar. Bu rüzgarlar, yüzeydeki karı alıp taşır, çevresinde döndürüp yamaçlara ve diğer topografik oluşumlar üzerine bırakır, depolar, saçaklar ve kar kümeleri oluştururlar. örtüsünün bir buz tabakası veya zemin üzerinde kayması ile oluşur. Bu terimin genel kullanımı, zemin üzerinde bükülmeyle sonuçlanan kaymalar içindir. Kayma ise,kar örtüsünde oluşan diğer bir deformasyon bileşenidir.Kar örtüsünün bir buz tabakası veya zemin üzerinde kayması ile oluşur.Bu terimin genel kullanımı,zemin üzerinde bükülmeyle sonuçlanan kaymalar içindir.Kayma hızı, zemindeki ve zemine yakın kar tabakasındaki su miktarı ile yakından ilişkilidir.
Yağmur veya ısınan havanın etkisi ile fazla miktarda kar erimesi sonucu kar örtüsündeki su miktarının artması nedeniyle zemin üzerinde pürüzlülüğü sağlayan ufak cisimler su altında kaldığından, kar tabakası ve zemin arasındaki sürtünme azalır ve kayma hızı artar.
Uzun süreli sıkışma etkisi altında kalan bir kar örtüsünde oluşan deformasyon, kar örtüsünün derinlere doğru yoğunluğunun ve sertliğinin artmasını sağlar.Yerçekimi etkisi ise,karın ağırlığı altında taneler üzerine baskı yaparak örtü içinde oturmaya,yoğunlaşmaya ve dayanımını arttırmaya yardımcı olur.Kar tabakaları bazı koşullar altında yeni bir fiziksel oluşuma atlama tahtası haline gelirler ki bu olay çığdır.

Meteorolojik Faktörler
Meteorolojik faktörleriuygun topografik ve arazi koşullarında çığ oluşumuna zemin hazırlar.Genel olarak,yağış(kar,yağmur,yağış şiddeti),rüzgar(hız,yön,yüksek irtifa rüzgarları,yerel rüzgar durumu),sıcaklık(mevcut sıcaklık koşulları),atmosfer basıncı ve bulutluluk(kar yüzeyinin hızlı soğuması açısından) çığ oluşumuna etki eden önemli meteorolojik faktörlerdir.Bu meteorolojik faktörler şiddetli tipi sonrası 36 saatten uzun süren ılık bir havanın esmesi,kar örtüsü üzerine yağmurun yağması,bir defada 25 cm den fazla yeni kar tabakasının oluşması,ılık bir günün ardından ani sıcaklık düşüşünün meydana gelmesi ve rüzgarın 24 saatten uzun bir süre 7 m/sn den daha hızlı esmesi durumlarında çığ oluşumuna daha elverişli ortamı oluştururlar.
Diğer taraftan, uzun süreli kar yağışlarından sonraki ilk güneşli gün, eğer kar yüzeyi donmuş ise, açık ve bulutsuz bir geceden sonraki ilk gün çığ oluşumuna oldukça elverişlidir.
Katastrofik çığların(Katastrofik çığlar genellikle uzun tekrarlama periyoduna sahip ve orman büyüme sınırının üstündeki hatlardan başlayan çığlar) çoğu, geniş ölçekli hava sistemlerinin getirdiği kar yağışı sonucu ortaya çıkan direk yükleme nedeni ile oluşurlar.
Çığ oluşumu, meteorolojik karakterlidir ve hava durumu ile topografyanın ilişkisini açıklayacak uzun süreli gözlemlere dayalı çalışmalara gerek duyulmaktadır.
Çığlar, farklı kalınlıklara sahip kar örtüsünün çeşitli faktörlerin etkisiyle eğim boyunca hareketi sonucunda ortaya çıkar. Çığlar, yerleşim birimleri, dağ spor ve turizm tesisleri, karayolları, köy yolları, demiryolları, haberleşme ve enerji nakil hatları, sanayi, askeri ve diğer benzeri tesisler için büyük tehlikeler oluşturduğu gibi can kayıplarına da neden olurlar. Türkiye’de Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri ve Karadeniz Bölgesi’nin iç kesimlerinde bir çok yerde gerçekleşmektedir. Bu bölgelerdeki mezra tipi yerleşim birimlerinin çoğu çığ tehdidi altındadır.

Çığların oluşma nedenleri genel olarak 7 başlık altında incelenebilir:
1. Yağış
2. Rüzgar
3. Yamaç eğim açısı
4. Yamaç yönelimi (Bakı)
5. Sıcaklık
6. Zayıf kar tabakalar
7. Yamaç Örtüsü


YAĞIŞ


Yağışı kar ve yağmur olarak iki kısımda inceleyebiliriz. Kar yağışı, çığ oluşumunda çok önemli bir parametredir. Özellikle mevcut kar örtüsü üzerine bir defada 20-25 cm' den fazla kar yağması durumunda, bu yeni taze karın sadece kendisi bile kısa süre içinde bir çığı meydana getirebilir. Elbetteki bu yeni karın ağırlığı ile kritik dayanım noktasına gelmiş alttaki tabakaların harekete geçmesi (tetiklenmesi) de muhtemeldir. Eğer, kar yağışı tipi şeklinde sürüyor ise çığ riski daha hızlı artar. Yağmur yağışı ise, kar örtüsüne ısı kazandırmasının yanında, örtüdeki su içeriğinin artması sonucu örtünün yoğunluğunu dolayısı ile tabakanın ağırlığını arttırır. Bu durum tabakalar arasındaki gerilim dengesini bozabilecek niteliktedir. Özellikle ilkbahar aylarına girerken yağmur nedeniyle oluşan bu tip çığlar tipiktir.

Eğim
Yamaç eğimi, başta çığların kopma hatlarının konumları olmak üzere çığ riskini belirleyen en önemli etkenlerden biridir. Olmuş çığların meydana geldiği yamaçların eğim değerlerinin istatistiksel olarak incelenmesi sonucu, grafikte görüldüğü gibi en riskli eğim değerleri 28 ila 45 dereceler arasıdır. 50 derecenin üstündeki yamaçlarda zaten kar çok fazla tutunamaz ve eğer kar yağışı var ise kısa aralıklarla küçük boyutlu akmalar ve çığlar oluşur (okyanus kıyısındaki denizel iklimlere sahip bölgeler hariç). 25 derecenin altında ise özellikle binalar için fazla tehlikeli olmayan daha çok insanları veya araçları etkileyebilecek çok küçük çaplı çığlar oluşur.

Bakı (Yamaç Yönelimi)
Bakı, yamaç yönelimi, veya yamaç yönü adını verdiğimiz kavramlar yamacın hangi yöne baktığını tarif etmek için kullanılır. Bu parametrede kar örtüsünün zeminde kalma süresini, kar tabakaları bahsinde anlattığımız bazı tabaka için oluşumlarını, gün be gün güneş ışınlarını alma miktarına bağlı olarak kontrol eder. Yani farklı yönlere bakan yamaçlarda herşey benzer gibi gözükse de kar yüzeyinin altında bir çok temel farklılıklar vardır: farklı kar yapısı, farklı bir hikaye, farklı duraylılık değeri, kısaca herşeyleri farklıdır. Yine yapılan istatistiklere göre en fazla yıkıcı etkiyi yapan ve daha sık çığ oluşumuna meydan veren yamaçlar kuzeybatı ila güneydoğu yönleri arasındaki bir yelpazede bulunur. Bu yönler güney ve batı aralığına göre daha az ışık aldığından tabakalarda ısı kaybı vardır ve bu karanlıkta kalan yerdeki tabakalarda kış süresince duraylı hale gelme süreci çok yavaş işlediğinden tipik olarak çığı çağıran türdeki kar kristalleri (düzlemsel kristaller, şeker kar) meydan gelir. Güneş alabilen yamaçlar ise kış ortasında daha duraylı olabilmelerine karşın kış sonu ve ilkbahar başlarında kısa sürede duraylılıklarını kaybederler.
Eğer güneye bakan bir yamaç için çığ riskini belirlemiş iseniz aynı dağın kuzeye bakan bir yamacı için bu değerleri kullanamazsınız ve kuzey yamacı için yeniden değerlendirme yapmalısınız. Yamaçların bakılarındaki çok büyük olmayan farklılıklar bile duraylılıkta farklılıklar meydana getirebilir, buna dikkat edin.

Rüzgar
Rüzgarın çığ oluşumunda en önemli faktörlerden biri olması, rüzgarsız bir havada yağan bir kar yağışından 10 kat daha fazla kar biriktirebilmesi özelliğinden dolayıdır. Dağlık alanlarda rüzgarın yağışı kontrol eden düşey bileşeni ile kar taşınımını ve taşıdığı yeri kontrol etmesi açısından yatay bileşeni (rüzgar yönü ve hızı) çığ oluşumunda önemli bir yere sahiptir. Yağışın dışında rüzgarlar ile taşınan çok miktardaki karı yamaç altı bölgelerde kar örtüsüne tehlikeli miktarda ekstra bir yük getirecek şekilde biriktirmesi, saçaklar oluşturması bir çok çığın tetiklenme nedeni olabilmektedir. Bu biriktirme olayı çok şükür ki sadece lokal alanlarda olmaktadır. Rüzgar ile kar doldurulmuş bir alanın genellikle bir yastık gibi düzgün ve yuvarlak hatları olur. Rüzgar ile erozyona uğramış kar örtüsü (sastrugi) ise sanki süpürülmüş gibi bir görünüm verir. Kar örtüsünün kalınlığında rüzgar nedeni ile özellikle yakın zamanda oluşmuş olan 20 ila 50 cm'lik bir kalınlık artışı çığ riskini çok arttırır.Rüzgarın yönü ve hızı arazinin denizden olan yüksekliğine, arazi topoğrafyasına ve oluşan hava akımının karakteristiğine bağlı olarak değişir. Bazı kaynaklarda tipi sırasında hızı 25 km/saat'ten fazla olan rüzgarın 1 ila 2 gün süre ile devam etmesinin kar biriktirme açısından ciddi sonuçlar doğurabileceği yönündedir.

Özel Oluşumlar
Çığ patikalarının başlangıç bölgelerinde çığa sebebiyet verebilecek bazı özel oluşumlar meydana gelir. Bunlardan en önemlisi kar balkonu, korniş isimleri de verilen saçaklardır. Saçaklar tane büyüklüğü 0.1 mm civarında olan kar kristallerinin 5-25 m/sn (18-90 km/saat) hızındaki rüzgarlar ile yamaçların sırt kesimlerinde yamaç üstüne doğru çıkıntılı olacak şekilde görünüm veren sert ve yoğun kar oluşumlarıdır. O alandaki hakim rüzgar yönünü tespit edebilmemize de yarayan saçaklar zaman zaman kırılarak bu rüzgaraltı yamaçlar üzerine düşerek, o alandaki zaten rüzgarla bir miktar ekstra kar yükü almış olan örtü üzerine ani ve büyük bir yük daha getirerek çığların oluşmasına neden olurlar. Rüzgar plakaları da güçlü bir rüzgar (1 saat boyunca 60 km/saat veya saatlar boyunca 25 km/saat hızlarında esen) sonrasında en üstteki kar tabakasının üst yüzeyinde kuru ve çok sert olarak oluşan çok ince buz tabakalarıdır. Bu yapılar, üzerlerine gelen yeni bir kar tabakasını taşıyamaz ve çığlara neden olurlar.

Suni Etkiler
Çığların doğal olarak oluşmaları yanında suni etkiler sonucunda da oluşmaları mümkündür. Bu etkiler arasında başlıca olarak çığ başlangıç bölgesine giren insanları (kayakçılar, avcılar, kış sporu ile ilgilenenler, askerler vb.), kar üstü araçlarını, güçlü yer titreşimlerini ve suni çığ düşürme sistemlerini sayabiliriz.

Yamaç Örtüsü
Yamaçların üzerinde bulunan örtünün türü ve özelliği çığın oluşumu açısından önemlidir. Çığların oluştuğu yamaçlar genellikle çıplaktır. Ancak, bu genelleme, çığların ağaç ve kaya diplerinden veya arasından başlamayacağı anlamını da taşımaz. Örneğin kar ile örtülmüş olan kayaların kar şekeri oluşumunu ısı farklılıkları nedeni ile hızlandırdıklarını biliyormuydunuz? Yamaç üzerindeki kayaların ve çalıların belli bir derinliğe kadar kar örtüsünü tutabilmesi gibi çok sınırlı bir avantaj her zaman olabildiği gibi, düz, ıslak tabanlı kayalık veya toprak yüzeyler veya geniş yapraklı otsu bitkilerin olduğu alanlar sık sık çığa maruz kalabilmektedirler.
Çığ oluşumu için tetikleme mekanizmaları tabloda verilmiştir. İlgililerin aşağıdaki şartlardan birisi veya birkaçı oluştuğunda dikkatli olmaları gerekmektedirler. Özellikle meteorolojik koşullar sonrası vatandaşlarımızın ÇIĞ tehlikesine karşı dikkatli olmaları gerekmektedir. Genellikle fazla miktarda yağan kar yağışından sonra, yaşamsal ihtiyaçları için yuvalarından çıkan av hayvanlarını avlamak için, vatandaşlarımız araziye çıkmaktadırlar. Bu durum ise çığ altında kalma riskini artırmaktadır.
Son düzenleyen Safi; 12 Mart 2016 21:05
LaDyGaGa - avatarı
LaDyGaGa
Ziyaretçi
21 Ocak 2012       Mesaj #6
LaDyGaGa - avatarı
Ziyaretçi
Çığ
Vikipedi, özgür ansiklopedi

Çığ
, farklı nedenlerden dolayı dağdan aşağıya doğru kayan büyük kar kütleleridir. Bol kar yağışı olduğunda, taze kar tabakasının alttaki eski tabakayla iyi kaynaşmaması sonucu,rüzgarın kaldırdığı büyük bir kar kitlesinin aşağı inerek alttaki kar tabakası üzerinde kayması sonucu, ve bir hayvan veya kayakçının oynak kar tabakasını çiğneyerek harekete geçirmesi sonucu çığ oluşabilir.

Önlemler

  1. Çığ sırasında bir aracın içinde bulunuyorsanız motoru durdurun.
  2. Araçtaki oksijen miktarını korumak için sigara içmeyin ve ateş yakmayın.
  3. Telsiz varsa çağrı yapın ve telsizi alıcı konumunda sürekli açık tutun.
  4. Dışarı korna ve ışık verecek herhangi bir alet faydalı olabilir.
  5. Araçta bir çubuk veya benzeri bir alet varsa bunu kar içinde yukarı doğru batırıp kurtarmaya gelecek olanların çubuğu görmelerini sağlayabilirsiniz.
  6. Son olarak aracı çevreleyen karı kazmaya çalışın. Ancak, kazarken kendinizi güvende hissetmiyorsanız araç içinde kalmanız daha emniyetlidir.
  7. Eğer bir aracın içinde iseniz panik yapmayın.Arabanın kapısını yavaşça açmaya çalışın.Açılmıyor ise herhangi bir camı(ön ve arka cam hariç) ayağınızla kırın ve kırılma ile birlikte gelen bir miktar karı elinizle arabada bulunan başka bir yere atın.Eğer kar şiddetli geliyor ise kırdığınız yere sırtınızla siper edin.Yanınızda birisi var ise ondan yavaşça karları başka bir yere koymasını isteyin.Yılmadan devam edin.Dökülme durduğunda yavaşça camdan yukarıya doğru kazmaya başlayın.Topladığınız karları arabanızda boş bulunan herhangi bir yere biriktirin.Açıklığa vardığınızda telefonunuz çekiyor ise hemen operatörünüzde mevcut bir sistem olan "yer tespit etme" fonksiyonunu operatörünüzün belirtmiş olduğu numaraya mesaj göndererek aktif hale getirin.Yerinizi öğrendiğinizde ilgili kurumları arayın ve bilgileri mümkün olduğunca açık vermeye çalışın.Dışarı çıktığınızda eğer gece ise korunaklı bir yer bulun.Dağlardan mümkün olduğunca uzak durmaya çalışın.Enerjinizi harcamayın.Kaybolma tehlikesi daha da artabilir,karanlıkta kaybolabilirsiniz.Sabahı bekleyin ve en yakın yerleşim merkezini bulmak için etrafı keşfetmeye başlayın.Telefonunuz çekiyor ise yine aynı adımları uygulayın.
  8. Çığın oluşabileceği yerlere ev kurmayın.
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
12 Mart 2016       Mesaj #7
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Ad:  çiğ1.jpg
Gösterim: 1352
Boyut:  26.3 KB

Ad:  çiğ3.jpg
Gösterim: 2469
Boyut:  70.3 KB
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
12 Mart 2016       Mesaj #8
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Ad:  çiğ2.jpg
Gösterim: 2639
Boyut:  279.2 KB

Ad:  çiğ4.jpg
Gösterim: 1946
Boyut:  99.9 KB
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
13 Mart 2016       Mesaj #9
Safi - avatarı
SMD MiSiM
ÇIĞ VE KORUNMA
ÇIĞ ÖNCESİNDE
  • Öncelikle çığ bölgelerine yeni yerleşim birimleri kurulmamalı.
  • Çığ ve sel yataklarında var olan yapılar derhal kaldırılmalı
  • Mevcut yapılar, çığ bölgesinden kaldırılana kadar sigortalanmalı.
  • Yamaçlardaki orman ve bitki örtüsü çığ düşmesini azaltır. Bu nedenle, çığ vadilerinde ağaç ve bitki örtüsünün ortadan kaldırılması, ormanın tahrip edilmesi çığ tehlikesini artırır. O halde, ormanlar tahrip edilip çığ güzergâhı yaratılmamalı.
  • Çığı oluşturan arazi ve hava şartları öğrenilmeli.
  • Hava, yol durumu ve çığ tehlikesi hakkında düzenli olarak bilgi veren kaynaklardan yararlanılmalı.
  • Kar yağan aylarda, hava ve yol durumu raporları dikkatlice izlenmeli.
  • Çığ güvenliği ile ilgili bilgi edinilmeli.
  • Önlem alınmalı ve herhangi bir kuşku durumunda tehlikeli bölgeyi derhal terk edebilecek şekilde hazırlık yapılmalı.
  • Çığ oluşmadan önce yapılması gereken en önemli uygulama boşaltma planının yapılmış olmasıdır. Bu planda şu konular yer almalıdır] Boşaltılacak alandaki tüm tehlikeli patikaların tanımlanmış iyi bir çizimi,
  • Boşaltma sırasında emirleri verecek ve bunları uygulayacak kişilerin isimlerinin listesi,
  • Boşaltma sırasında izlenecek iletişim ve alarm işlemlerinin belirlenmesi,
  • Acil kaçış yolları, toplanma alanları, park yerleri ve etkilenen insanların geçici olarak iskân edileceği yerlerin saptanması ve her an kullanıma hazır halde bulundurulması,
  • Boşaltılan alanlardaki güvenliği sağlayacak ve diğer problemleri çözecek şekilde bazı yasaklamaların ve kuralların konulması.
  • Yakındaki yollarda çığ uyarı işaretleri, yolları çığ olma durumunda kapatacak elle veya otomatik olarak çalışan engellerin kurulması şarttır.
  • Tehlikeli yamaçlardan sürekli uzak durmak en akılcı yoldur.
  • Çığ olan veya olma ihtimali bulunan yamaçlarda ağaç kesimine son vermek ve bunu yasal yollarla sağlamak.
  • Daha önce çığ olduğu bilinen yerlere, av veya herhangi bir amaçla gitmemeleri için uyarmak gereklidir.

ÇIĞA YAKALANIRSANIZ
  • Eğer Dışarıda Bulunuyorsanız Çığ başladığında, çığın büyüklüğüne, hızına, patikanın genişliğine, çevredeki araçlara ve daha güvenli yerlere bağlı olarak o alandan çok hızlı bir şekilde ayrılmaya karar vermek.
  • Çığın daha yavaş, yüksekliğinin az olduğu kenar kısımlarına ulaşmaya çalışmak.
  • Ses ve ses kaynakları ile insanları uyarmaya çalışmak.
  • Kayak yapıyorsanız, kayak takımını çıkarıp atarak, sabit ağaç, kaya veya başka bir cisme tutunmaya çalışmak.
  • Kırılmış ağaç ve kaya parçalarından korunmaya çalışmak.
  • Yerden destek alarak yüzme hareketi yaparak akan karın üstünde kalmaya çalışmak.
  • Ağzı sıkıca kapatmak, mümkünse kafa kar altında kaldığı anda uzun süre nefesi tutmaya çalışmak.
  • Akış sırasında bacaklar ve kollar birbirine yapıştırılarak oturma pozisyonu almak, çığ durmadan kısa süre önce bacaklar ile yeri sertçe iterek (zemin sert ise) kalkmaya çalışmak.
  • Çığ durmadan önce mutlaka bir el yüzün önünde, diğer eli baştan yukarıda tutmak ve kar altındaki zaman boyunca hayati önem taşıyacak olan nefes alınan boşluğu (hava kesesi) genişletmek ve başı sağa sola çevirmeye çalışmak.
  • Karda ses iletimi az olmasına rağmen eğer yüzeye yakın olduğunuzu hissediyorsanız yada bu varsayımı ihmal etmemek için bağırmak faydalı olabilir.
  • Araştırmalara göre, sırt çantası taşıyanların çığın topuğu civarında yüzeyde kalma şansları taşımayanlardan daha fazladır.
  • Çığa maruz bölgelerde yaşanıyor ise üzerimizde metal bulundurmak uygun olacaktır. Çünkü metal parçası detektörle aramayı kolaylaştıracaktır.
  • Çığa maruz bölgelerde çalışma yapanlar yanlarında taşıyacakları en az 15- 20 metre uzunluğunda (tercihen kırmızı renkli) hafif ve sağlam ip bulundurmalı, çığ sırasında kendisine bağlı olmayan ucu serbest bırakmak suretiyle yerinin belirlenmesini sağlayacaktır.
  • Çığa maruz bölgelerde çalışma yapanlar, çığ sırasında yerinin belirlenmesini sağlamak için kendiliğinden şişebilen balon taşınması yararlı olacaktır.
  • Eğer Bir Aracın İçinde Bulunuyorsanız. Aracın kapı ve pencereleri kapatılmalıdır.
  • Motoru durdurup, ışıklar söndürülmeli
  • Araçtaki oksijen miktarını korumak için sigara içmemeli, kibrit yakmamalı
  • Telsiz varsa çağrı yapılmalı ve alıcı konumunda sürekli açık tutulmalı
  • Dışarı ses ve ışık verecek herhangi bir alet faydalı olabilir
  • Araçta çubuk vb. alet var ise kar içine yukarı doğru batırıp kurtarma ekiplerinin çubuğu görmelerini ümit etme şansı olabilir
  • Çığa maruz bölgelerde çalışma yapanlar araçlarında temiz hava tüplü maske ile kendiliğinden şişebilen balon bulundurmaları yerinde olur.
  • Son olarak da aracı çevreleyen karı kazımak, yaşam alanını genişletmek açısından yararlıdır. Ancak kişi kendini güvende hissetmiyor ise araç içinde beklemek daha emniyetlidir.
  • Araçta yukarıda belirtilen davranışları yerine getirebilmek için gerekli olan araç-gereç ve malzemelerin bulundurulması gerekir.

ÇIĞDAN SONRA

  • Çığ olduktan sonra en kısa zamanda ilgili kişi ve kurumlara haber verilerek yardımın kısa sürede ulaşması sağlanır. Bunlar Valilik bünyesindeki kurumlar (Sivil Savunma Arama Kurtarma Ekipleri, 112 Acil Yardım, Polis, İtfaiye, Jandarma vb.) ve bölgeye en yakın Askeri Birliklerdir.


SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
14 Mart 2016       Mesaj #10
Safi - avatarı
SMD MiSiM
ÇIĞ
ÇIĞ: Dağlık, engebeli ve eğimli rüzgar altı yamaçlarda, tabakalaşmış kar örtüsünün vadi tabanına doğru yerçeki etkisiyle hızla kayması olayıdır. (Kar tabakasının iç ve dış kuvvetler etkisi ile yamaç eğimi yönünde gösterdiği akma hareketidir.)
Çığ, ülkemizde özellikle doğu ve güneydoğu bölgelerinde dağlık kesimlerde kış ve ilkbahar mevsimlerinde karşılaştığımız büyük can ve mal kaybına neden olan bir doğal afetti.
Meydana gelen her çığ, yüzlerce vatandaşımızın ölümüne sebep olmakta, hayatta kalanların kalplerinde onarılmaz yaralar açmakta ve büyük acılara sebep olmaktadır. Örneğin 1991-1992 kış mevsiminde Güneydoğu Anadolu da meydana gelen çığ olaylarında 384 vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. Bunun yanında milyarlarca lira maddi zararlar vererek ülke ekonomisini de olumsuz etkilenmiştir

Böylesine büyük maddi ve manevi yaralar açan çığ felaketini önlemek, neden olacağı can ve mal kaybını en aza indirebilmek için sürekli çalışmak, halkı bu konuda aydınlatmak, hatalı yerleşim ve davranışlardan sakınmalarını Böylece çığın sebep olacağı zararlar azaltılarak yeni kayıpların önlenebileceği gibi ülke ekonomisine büyük darbeler indiren bu felakete karşı halkımız bilinçli davranacaktır.

TÜRKİYE’DEKİ ÇIĞ BÖLGELERİ:
Türkiye’deki çığ olaylarının büyük kısmının ARALIK-MART aylarında, çoğunluğunun Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinin dağlık kesimlerinde ve Karadeniz Bölgesinin bazı kesimlerinde meydana geldiği görülmektedir.

Geçmişte yaşanan çığ felaketleri; arazi yapısı, güneşin etkisi ve ARALIK-MART döneminde bölgede esen hakim rüzgarların esme istikametleri ile birlikte değerlendirilerek Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde çığ ihtimali yüksek olan kesimler, Karadeniz bölgesinde: Küre ve Soğanlı Dağları, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde: Tecer, Yama, Otluk Beli, Munzur, Karagöl, Palandöken, Kargapazarı, Aras Güneyi, MuşGüneyi, Kavuşşahap, Van Doğusu ve Hakkari Dağları

Değerlendirmelere göre, çığ olaylarının en fazla görüldüğü iller sırasıyla; Bingöl, Tunceli ve Bitlistir. Ölümcül çığ olaylarının büyüklüğü açısından sıralama; Şırnak, Tunceli, Bayburt, Hakkari, Bitlis ve Siirttir.

Yapılan araştırmalara göre ; Doğu, Güneydoğu ve Kuzey Anadolu yerleşim bölgelerinde meydana gelen çığ olayları, can kaybı açısından deprem felaketinden sonra ikinci derecede önem arz eden doğal afet durumundadır
Ad:  çığ.jpg
Gösterim: 16246
Boyut:  68.8 KB
TÜRKİYE’DE MEYDANA GELEN ÇIĞLAR
1958 yılından beri Türkiye’de afet kayıtlarına geçmiş 448 adet çığ olayında can kaybı miktarı 850 kişidir. Bu kaybın en çarpıcı örneği; 1991-1992 kış mevsiminde 328 kişinin hayatını kaybetmiş olmasıdır. Çığın sosyal etkisi sadece can kayıplarıyla sınırlı değildir. Çığdan etkilenen alanlardaki maddi kayıpları karşılayamayan insanların bölgeden göç etmesi de sosyal bir sonuçtur. Ekonomik açıdan bakıldığında ise bölgede çığların verdiği hasarların kısa sürede telafi edilememesinin getirdiği zorluk nedeniyle oluşan üretim ve iş gücü kayıpları giderek artmakta ve bazı bölgelerin turizm potansiyeli dahi dolaylı olarak etkilenmektedir.



ÇIĞ BAŞLAMADAN ÖNCE ALINACAK EMNİYET TEDBİRLERİ

Çığ bölgelerindeki bir çok tehlikelerden kaçınılabilir yada bilinen ve uygulanan birkaç basit kuralla çığın etkisi azaltılabilir. Aşağıdaki kurallara, çığ ihtimali olan bölgelerden geçerken bağlı kalınmalıdır.

Malzemenin Ayarlanması :

Bacakların ve kolların serbestliğini sağlamak için personel, buz baltasının bilek halkasını bileğinden çıkarır. Kayakları kullanırken bağlantıları çıkartmayı kolaylaştırmak için gevşetir ve kayak sopası kayışlarını bileklerinden çıkartır. Kayaklar karışabilir, hareketi sınırlar ve kayan karla sürüklenebilir. Kar koşullarının izin verdiği anlarda tehlikeli bölgelere kayaklar taşınarak, yürüyerek emniyetlice geçilir. Kayarken, personel tüm hareketlerini tedbirlice yapar. Silahlar ya çıkarılmalı ya da gevşetilmelidir.

Güzergahların Seçimi :

Personel, çığ yollarını öğrenmeli ve mümkün olduğu sürece tehlikeli eğimlerin etrafından dolaşmalıdır. Tepenin üzerinde hareket edebilir ama asılı kalmış bir pervazın üzerinden geçemez. Bir karışıklığın her iki yamaçta oluşabilecek çığlara neden olabileceği ve dar vadi tabanının kar kütleleri ile dolabileceği V şeklindeki vadilerin tabanı boyunca hareket etmekten sakınmalıdır. Geniş U şeklindeki vadilerin ortaları boyunca ilerlemek daha az tehlikelidir . Çünkü, oluşan çığ, ortadan yürüyen birliklere daha küçük bir tehlike oluşturarak kuvvetini geniş vadi tabanına yaymaya yönelecektir. Personel vadi tabanında bulunan morenler gibi doğal bariyerlerin üzerinden geçmemelidirler. Çünkü, bir kaya bir bariyerle çarpışabilir.

Taktiksel bölgelerin seçimi :

Tehlikeli koşulların var olduğu bölgelerde, savaş pozisyonunun ileri karakolların, komuta yerlerinin, güvenlik unsurlarının, batarya pozisyonlarının, ordugah mevzilerinin ve ileri destek üslerinin yerleri büyük bir dikkatle seçilmelidir.

Hava durumu :

En son hava tahmini, hareketten önce en iyi mevcut kaynaktan elde edilmelidir. Harekat boyunca, havadaki değişim göstergelerine karşı personel uyanık olmalıdır. Ani herhangi bir değişim tehlikeli olabilir.

Çıkma ve inme
Çığ eğimleri çıkılır yada inilirken tercihen kar tabakasının daha az kaymaya meyilli olduğu kayaların kaya tabakalarının ve ağaçların çıkıntı yaptıkları bir hat boyunca personel, düz yukarı tırmanırlar yada aşağı inerler. İleri yada geri travers yapmaktan kaçınılmalıdır. Çünkü kar tabakası parçalara ayrılmış yada karışmış olabilir. Kar birikiminin yerleri olan kayaklar, sel sularının açtığı dere kayakları ve alçak arazi şekillerinden kaçınılır.

İnceleme ve test etme :
Traverslenecek alan mutlaka tehlike işaretleri için daima incelenmelidir. Bir personel, tehlikeli eğime girmeden önce aynı eğim ve görünüşteki küçük bir alanı test etmelidir. Rüzgar bloğu yapılarından kaçınılmalıdır. Çünkü, katılığı hakkında sahte izlenimler verir. Güneşin sebep olduğu gölgelenme incelenmelidir. Eğim üzerine dik düştüğü anda güneş faaliyeti maksimumdur. Emin olmayan bir eğimde, personel, ormanın, rüzgarın aşındırdığı eğimlerin ve arazi bariyerlerinin koruyuculuğunu aramalıdırlar.

Uygun zamanlama :

Çığ tehlikesi olan alanlarda hareket eden personel, yerel koşullara ve aşılacak alana bağlı olarak aralarındaki mesafeyi artırırlar. Yalnızca olası en az sayıdaki kişiler o anda bu tehlikeye maruz kalırlar. Eğer bir tehlikeli eğim, derin bir çukur yada dere yatağı traverslenmek zorundaysa ekibin diğer elemanlarına tırmanma ipiyle bağlanmış bir personel eğimi test eder. Görsel temas sağlanır ve eğer gerekliyse ikaz karakolları kurulur yada gözlemciler güzergah boyunca güvenli yerlere yerleştirilir.

Çığ kaytanının kullanılması :

Personel, çığ alanlarında keşif görevindeyken ve özelliklede test için parlakça boyanmış ipin bir ucu (15-20 m. ) gövde çevresine bağlanır ve geride taşınır. Bu parlak renkli çığ ipi, bir güvenlik tedbiridir ve çığ nedeniyle gömülmüş bir elemanın yerini bulmaya ve kurtarmaya yardım eder. Çünkü ip, yüzeyde yada yüzeye yakın bir yerde kalmaya meyillidir.
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

13 Mart 2016 / P.u.S.u Çevre Bilimleri
12 Mart 2016 / htice Cevaplanmış
21 Eylül 2018 / P.u.S.u Çevre Bilimleri
13 Mart 2016 / P.u.S.u Çevre Bilimleri