Arama

Nüfus

Güncelleme: 11 Kasım 2008 Gösterim: 14.467 Cevap: 2
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
23 Mayıs 2007       Mesaj #1
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Nüfus

Sponsorlu Bağlantılar
Nüfus, belirli bir yerde yaşayan insan sayısını ifade eder.


Nüfus Artışı

Doğum oranı ile ölüm oranı arasındaki fark nüfus artışını gösterir. Bir ülkede doğum oranı fazla, ölüm oranı az ise nüfus artışı meydana gelir. Ölüm oranı doğum oranından fazla olursa, nüfusta azalma meydana gelir. Genellikle az gelişmiş ülkelerde nüfus artış hızı fazla, gelişmiş ülkelerde ise nüfus artış hızı azdır.
Nüfus artış hızı ile kalkınma hızı arasında bir ilişki bulunmaktadır.
Buna göre;
• Nüfus artış hızı kalkınma hızından yüksek ise, ülkenin gelişimi yavaşlar veya geriler.
• Nüfus artış hızı kalkınma hızından düşük ise, ülkenin gelişimi artar.
Nüfus artışının olumlu sonuçları olduğu gibi, olumsuz sonuçları da olabilmektedir.
a. Nüfus artışının olumlu sonuçları
• Üretim artar.
• Vergi gelirleri artar.
• Mal ve hizmetlere talep artar.
• Yeni endüstri dalları doğar.
• İşçi ücretleri ucuzlar.
• İhracatta rekabet kolaylaşır.
b. Nüfus artışının olumsuz sonuçları
• İşsizlik artar.
• Kalkınma hızı düşer.
• Kişi başına düşen milli gelir azalır.
• Tasarruflar azalır.
• Tüketim artar.
• İç ve dış göçler artar.
• İnsanların temel ihtiyaçlarının karşılanması zorlaşır.
• İhracat azalır.
• Demoğrafik (nüfusa bağlı) yatırımlar artar.
• Çevre kirlenmesi artar.
• Belediye hizmetleri zorlaşır.


Türkiyede Nüfus Sayımları Ve Sonuçları

Nüfusla ilgili bilgiler, genellikle nüfus sayımı sonuçlarından elde edilir. Bu sayımlarla nüfusun sayısı, meslek grupları, yaş durumu, eğitim, ailedeki nüfus sayısı, kadın - erkek nüfusu, nüfus artış hızı gibi bilgiler elde edilebilir. Türkiye’de ilk nüfus sayımı 1927 yılında, en son nüfus sayımı ise, 22 Ekim 2000 tarihinde yapılmıştır.
• 1927 - 2000 yılları arasında nüfus yoğunluğu ve miktarı sürekli artmıştır.
• 1927 yılında 13,6 milyon olan nüfus, 1997 yılında 62,8 milyona yükselmiş, 2000 yılındaki son sayımda 70 milyon civarında olmuştur.
• Nüfus artış hızı en az 1940 - 1945 yılları arasında, en fazla 1955 - 1960 yılları arasında gerçekleşmiştir.


Türkiyede Nüfusun Dağılışı

Türkiye’deki coğrafi bölgeler, bölümler ve yöreler arasında nüfus miktarı ve yoğunluğu yönünden önemli farklar bulunmaktadır. Türkiye’de nüfusun farklı dağılışında etkili olan faktörler şunlardır:
1. Fiziki Faktörler
a. İklim özellikleri: Ülkemizde nüfusun yoğun olduğu yerlerin, genelde kıyı bölgeler olmasında ılıman iklimin büyük etkisi vardır. Kurak ve kışları aşırı soğuk geçen yerlerde nüfus fazla yoğun değildir.
b. Yerşekilleri: Ülkemizde yüksek ve engebeli yerlerde nüfus azdır. Doğu Anadolu Bölgesi, Taşeli plâ-tosu, Menteşe yöresi gibi yerler bunlara örnek verilebilir.
c. Toprak özellikleri: Verimli toprakların bulunduğu alanlar (Çukurova, Gediz, B. Menderes) nüfusça kalabalık iken, Tuz Gölü çevresi gibi yerlerde verimsiz topraklar bulunduğundan nüfus çok azdır.
2. Beşeri Faktörler
a. Sanayileşme: Bütün Dünya’da olduğu gibi Türkiye’de de, sanayileşmenin arttığı yerlerde nüfus yoğunluğu artmıştır. İstanbul, İzmit, Adapazarı, Bursa, Adana ve İzmir buna örnektir.
b. Tarım: Tarımın geliştiği yerler yoğun nüfusludur. Çukurova, Gediz, Bafra ve Çarşamba ovaları çevresi gibi.
c. Yeraltı kaynakları: Madenlerin veya enerji kaynaklarının işletilmesinde yoğun nüfusa ihtiyaç olduğundan, bu alanlarda da nüfus fazladır. Zonguldak, Soma, Elbistan buna örnektir.
d. Turizm: Ülkemizde, Ege ve Akdeniz kıyılarındaki merkezlerde turizmden dolayı nüfus yoğunlaşmıştır.
e. Ulaşım: Ulaşım yolları kavşağında bulunan illerimizin nüfusu artmıştır. Eskişehir, Ankara, Kayseri, İstanbul gibi illerin gelişmesinde, ulaşım yolları üzerinde bulunmaları da etkili olmuştur.


Nüfus Yoğunluğu

1. Aritmetik Nüfus Yoğunluğu
Bir ülke veya bölgedeki toplam nüfusun, o ülke veya bölgenin yüzölçümüne bölünmesiyle elde edilen sayıya, aritmetik nüfus yoğunluğu denir.
Türkiye’nin yüzölçümü (izdüşüm alanı olarak) 779.452 km2, toplam nüfusu da 62.865.574 (1997) dir. Buna göre, Türkiye’nin aritmetik nüfus yoğunluğu, 1997 yılına göre yaklaşık olarak 81'dir. Ancak, bu yoğunluk çok kaba olarak nüfusun dağılışını gösterir ve sadece ülkelerin nüfus yoğunluklarını kıyaslamak için kullanılır. Oysa il ve ilçelerin nüfusları ve yüzölçümleri dikkate alınarak yapılan aritmetik yoğunluk, gerçeğe daha yakın rakamlar vermektedir.
2. Tarımsal Nüfus Yoğunluğu
Bir ülkede veya herhangi bir sahada, tarım ve hayvancılıkla geçinen nüfusun, tarımsal alana bölünmesiyle elde edilen nüfus yoğunluğuna tarımsal nüfus yoğunluğu denir. Bu yöntem, aritmetik nüfus yoğunluğuna göre, daha gerçekçidir.
Türkiye’de tarımsal nüfus yoğunluğu bölge ve iller arasında farklılık gösterir. Bunda yerşekillerinin dağlık ve ovalık olmasıyla, tarımda çalışan nüfusun miktarı etkili olmaktadır.
Genel olarak, tarımsal nüfus yoğunluğu, dağlık alanlarımızda fazla, geniş tarımsal ovalarımızda ise düşüktür.
3. Fizyolojik Nüfus Yoğunluğu
Toplam nüfusun, ekili - dikili alanlara bölünmesiyle ortaya çıkan yoğunluğa fizyolojik nüfus yoğunluğu denilmektedir.


Son düzenleyen asla_asla_deme; 11 Kasım 2008 14:26 Sebep: Konu Tarafımdan Alınmıştır
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
RuYa - avatarı
RuYa
Ziyaretçi
30 Haziran 2007       Mesaj #2
RuYa - avatarı
Ziyaretçi
Nüfus, belirli bir zamanda sınırları tanımlı bir bölgede yaşayan canlı sayısı. Sözcük çoğunlukla insan sayısını belirleyen bir kavram olarak kullanılır.

Sponsorlu Bağlantılar

Nüfus sayımlar yoluyla belirlenir. Nüfus sayımları seçmenlerin belirlenmesinin yanı sıra başka pek çok amaç için de yapılmaktadır. İlk nüfus sayımlarının temel amacı askeri gücü belirlemek, vergilendirme için kolaylık sağlamaktı ve yalnızca erkekler dikkate alınıyor, kadınlar ve çocuklar göz ardı ediliyordu.
Düzenli sayımlar yakın tarihlidir. 24. yüzyılda İskandinav ülkelerinin uygulamaları ile başlamıştır. Nüfus sayımları yoluyla bir yerleşim birimindeki insan grubunun demografik özellikleri ortaya konur. Yaş ve vücut yapısı, ekonomik ve sosyal durum gibi. Düzenli sayımlar, nüfusun artış hızı, ölümler, doğumlar ve göçler gibi demografik göstergelerin gidişatını belirlenmesine olanak tanır ancak tüm dünyada, her ülkenin farklı nüfus sayım uygulamaları (yineleme süresi, güvenirlik vb.) nedeniyle tüm dünya nüfusu hakkında sağlıklı verilere ulaşmak güçtür.
Dünya 6,6 milyarı geçmiştir ve önemli toplanma alanları Çin'in doğusu ve Japonya; Hindistan, Kuzey Amerika'nın doğusu ve Batı Avrupa'dır. Dünya Nüfusu, Birleşmiş Milletler tarafından nüfus saati ile izlenmektedir...
Son düzenleyen NeutralizeR; 21 Nisan 2016 17:21
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
11 Kasım 2008       Mesaj #3
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Nüfus bir bölgede belirli bir tarihte yaşa­yan toplam insan sayısıdır. Bu bölge bir kent, köy, ülke, kıta ya da dünya gibi değişik büyüklüklerde olabilir. Nüfus genellikle insan sayısı olarak düşünülmektedir, ama bu insan­ların yaş, cinsiyet, eğitim ve meslekleri gibi bazı özellikleri de önemlidir.
Dünya nüfusu zaman içinde büyük artış göstermiştir. Geçmişle ilgili tahminlere göre, dünyada nüfus İS 1. yüzyıl dolaylarında yak­laşık 300 milyonken, 17. yüzyıl ortalarında yaklaşık 550 milyona ulaştı. 1850'de iki katına çıkarak 1,1 milyar olan dünya nüfusu, daha sonra iki katından fazla artarak 1950'de 2,4 milyarı geçti. O zamandan beri nüfus artışı daha da hızlanmıştır. Birleşmiş Milletler veri­lerine göre 1 Temmuz 1989'da dünya nüfusu
5milyar 234 milyondu. 2000 yılında bu sayının 6milyar 251 milyona ulaşacağı, 2025'te ise dünyada 8 milyar 467 milyon insan yaşayacağı tahmin edilmektedir. Geleceğe ilişkin bu tah­minler, günümüzdeki nüfus artış hızı dikkate alınarak yapılmaktadır. Günümüzde her yıl yüzde 1,78'lik bir artış hızıyla dünya nüfusuna 93 milyon insan eklenmektedir. Ama dünya­nın azgelişmiş bölgelerinde nüfusun yıllık artış hızı yüzde 2'nin üzerindeyken daha gelişmiş ülkelerde bu oran yüzde Eden azdır. Verilere göre, 1989'da dünya nüfusunun yüz­de 77'si azgelişmiş ülkelerde yaşamaktaydı.
Nüfus genel olarak doğum ve ölüm sayıla­rıyla belirlenir. Ama bazen göçlerle bir bölge­ye gelen ya da ayrılan insan sayısı da nüfus artışında önemli bir etken olabilir. Dünyada nüfusun olduğu gibi kalması, yani nüfus artışının durması için doğum ve ölümler arasında bir denge kurulması gerekir. Avrupa ve Kuzey Amerika'da nüfus neredeyse değiş-memektedir. Bazı Avrupa ülkelerinde ise doğum sayısı o kadar düşüktür ki, nüfus azalmaktadır. Bu ülkelerde yaşlıların nüfus içindeki payı ölüm oranının düşüklüğü nede­niyle artarken, genç nüfus azalmaktadır (bak. yaşlılık). Azgelişmiş ülkelerde de ölüm ora- nında düşüş görülmekte, ama doğum oranı yeterince azalmadığı için 1950'lerden bu yana bu ülkelerin nüfusu hızla büyümektedir. Bu durumda gençlerin toplam nüfus içindeki payı artmakta ve çocuk doğurabilecek yaştaki (15-45) kadın sayısının yüksekliği nüfusun hızlı artışında etkili olmaktadır.
Dünya genelinde ortalama ömür de uza­maktadır. Tıptaki gelişmeler ve sağlık hizmet­lerinin yaygınlaşmasıyla insanların yaşam sü­resi uzamıştır. Dünyada ortalama ömür 63 yıldır. Gelişmiş ülkelerde 73 yıl olan ortalama ömür, azgelişmiş ülkelerde 60 yıla düşmekte­dir. Ortalama yaşam süresinin 51 yıl olduğu Afrika, kıtalar arasında en düşük ortalamaya sahiptir.
Yılda yüzde 2,5'in üzerinde bir hızla artan nüfus yaklaşık 25 yılda iki katına çıkar. Hindistan (835 milyon), Endonezya (177 mil­yon), Brezilya (147 milyon) gibi çok kalabalık bazı ülkelerde yıllık nüfus artış hızı yüzde 2'den fazladır Kenya, yıllık yüzde 4'ü aşan artış hızıyla dünyada en yüksek nüfus artışı görülen ülkelerden biridir. 1989'da nüfusu 1 milyar 104 milyona ulaşan Çin, 1970'lerde ve 1980'lerde uyguladığı doğum kontrol poli­tikasıyla nüfus artış hızında önemli ölçüde bir azalma sağlanabileceğini göstermiştir. Evli çiftlerin yalnızca bir çocuk sahibi olmasını öngören hükümet kararı, Çin'de nüfus artış hızının yılda yaklaşık yüzde 1,2'ye düşmesini sağlamıştır. Ama 1985'ten sonra, bu ülke nüfusu da tahmin edilenden daha hızlı art­mıştır.
Gelişmiş ülkelerde halkın büyük çoğunluğu kent ve kasabalarda yaşar. Kentsel nüfusun yoğun olduğu bölgeler arasında Batı Avrupa, ABD'nin doğusu ve California eyaleti sayıla­bilir. 1989'da dünya nüfusunun yaklaşık yüz­de 41'i kentsel alanlarda yaşıyordu. Azgeliş­miş ülkelerde ise, halkın dörtte üçü nüfus yoğunluğu fazla olan kırsal alanlarda yaşar ve bu yüzden gıda üretimine elverişli toprak azdır. Örneğin, Nil vadisinde, Hindistan'da, Çin'de, Güneydoğu Asya'nın büyük ırmakla­rının vadilerinde ve Endonezya'nın Cava Adası'nda böyle bir durum yaşanmaktadır. Bu bölgelerde kent nüfusları da hızla artmak­tadır.
Doğal nüfus artışının, yani doğumların ölümlerden fazla olmasının yanı sıra, kırsal kesimde geçimlerini sağlayamayan insanların göçü de kentlerin hızla kalabalıklaşmasına yol açmaktadır. Günümüzde, örneğin Meksika' da Meksiko, Endonezya'da Cakarta ve Hin­distan'da Kalküta gibi, dünyanın en kalabalık kentleri azgelişmiş ülkelerdedir. Azgelişmiş ülkelerin ekonomik koşulları kentlerin gide­rek artan nüfusuna iş ve konut sağlamada yetersiz kalmaktadır. Buralarda su sıkıntısı, kanalizasyon ve çevre kirliliği de önemli sorunlar arasındadır.
İnsanlar, nüfus fazlalığının yarattığı baskı­dan daha farklı nedenlerle de göç ederler. 19. yüzyılın ikinci yarısı ile 20. yüzyılın başların­da, milyonlarca insan Avrupa'dan Kuzey Amerika'ya göç etmiştir. Artık, kıtalar ara­sında böyle büyük boyutlu göçler yaşanma­maktadır. Bugün yoksul ülkelerden sanayileş­miş ülkelere olan işgücü göçünün yanı sıra doğal yıkımlar da göç nedeni olmaktadır. Günümüzün önemli olaylarından biri de be­yin göçüdür. Yetenekli ve eğitilmiş insanlar, daha fazla para kazanmak amacıyla dünyanın farklı bölgelerine, özellikle azgelişmiş ülke­lerden gelişmiş ülkelere göç etmektedir. Ayrı­ca birçok kişi siyasal ve etnik baskılar nede­niyle, mülteci olarak başka ülkelere yerleş­mektedir. 1940Tarda Avrupa ve Hindistan'da mülteci göçleri büyük boyutlara ulaşmıştı. 1980'lerde dünyadaki mültecilerin büyük ço­ğunluğu Orta Amerika, Güneydoğu Asya ve Afrika'dadır.
Dünyada her bölgenin nüfusuyla ilgili sağ­lıklı veriler yoktur. Kimi bölgelerde göçler nedeniyle nüfusun saptanması oldukça zor­dur. Nüfusa ilişkin bilgi edinmenin en iyi yolu nüfus sayımıdır . Ayrıca doğum ve ölüm kayıtlarının düzgün tutulması da gereklidir. Nüfus sayımı ile elde edilen bilgiler her çeşit planlama için büyük önem taşır. Yiyecek, barınak, okul ve sağlıkla ilgili birçok sorunun çözümü bakımından insan sayısı ile nüfusun özellikleri ve hareketleri önem taşır.

MsxLabs & TemelBritannica
Son düzenleyen NeutralizeR; 21 Nisan 2016 17:21
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....

Benzer Konular

19 Ekim 2013 / sinan77 Soru-Cevap
11 Kasım 2008 / asla_asla_deme Coğrafya
13 Ekim 2014 / Misafir Soru-Cevap
6 Ekim 2012 / KR30N Soru-Cevap