Arama

Dinlerarası Diyalog

Güncelleme: 31 Mayıs 2013 Gösterim: 4.836 Cevap: 1
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
10 Nisan 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Dinlerarası Diyalog
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sponsorlu Bağlantılar

Dinlerarası diyalog iki veya daha çok kültür, karşısındaki kültürü bildiği veya yanlışı bildiği gibi değil, onun kendisini tanıttığı gibi bilmek ve barış içinde birarada yaşamak amacıyla ilişkileri insani bir temele dayandırmak olarak açıklanmaktadır.
Dinlerarası ilişkiler, genel olarak Doğu-Batı meselesi olarak görünmektedir. İlişkilerin hoşgörü başlığı altında başladığı belirtilmektedir.

Tarihte neler oldu?
Hıristiyanlık, kendisi dışında kurtuluş yolları olmadığına inanıyordu (Bu inanç, 1962'de Hristiyanlık dışında da Allah'a götüren yollar bulunabilir, İslam da bunlardan biridir, şekline dönüşmüştür). Bu sebeple diğer dinlerin mensuplarına (Müslümanlara, Yahudilere) ve kendi içinden kopanlara (Protestanlar, Ortodokslar) sapkın, kafir suçlamasıyla saldırdı, savaştı. 11. yy.da Haçlı Seferleri, 16. yy.da Saint Barthelemy Katliamı, gibi. Papa XVI. Benedictus'un bir Bizans imparatorundan alıntı yoluyla yaptığı son konuşması zaten Danimarka Karikatür krizi nedeniyle isyan eden İslam dünyasını ayağa kaldırdı, kiliseler ateşe verildi, rahip ve rahibeler öldürüldü.
Yahudilik üç kitaplı dinlerin en eskisi olarak, Hristiyanların peygamberini ve Yeni Ahid'lerini kabul etmediği gibi İslam'ı ve peygamberini de kabul etmedi. Medine'de İslam'la ilk çatışması ve son zamanlara kadar Ortadoğu'daki çatışmasıyla düşmanlık devam etti. İslam ise Yahudilerin peygamberi Musa'yı ve Hıristiyanların peygamberi İsa'yı peygamber olarak tanır.

Diyalog ve Siyaset
Dinlerarası diyalog din adamlarının, ilahiyatçıların öncülük ettiği bir harekettir. Batı'da diyalog hareketleri oryantalistlerle başladı. Louis Massignon, Jacques Maritain, Anawati, Borrmans, Crolluis, Gardet, Dubois bunlardandır. Musevilerden Maimonides, Müslümanlardan Mutezile mensupları, Afgani, Abduh isimleri. Kur'an'ın Batı dillerine çevrilmesi, İncil'in Türkçe tercümeleriyle dinlerin birbirini tanıması, din araştırmalarının yaygınlaşması, Batı'da Doğu dinlerini araştırma enstitüleri, Doğu'da Batı kültürünü anlama çabaları diyaloga giriş mahiyetindeydi.

Diyalog Toplantıları
1970'lerde Kyoto, İtalya, Libya, Lizbon, ABD toplantıları, 1983 İstanbul toplantısı, 1995 Toledo, 1998 Rabat, 1999 İstanbul toplantıları, 1919'da ABD'de Andrew Carnegie'nin Barış İçin Birlik hareketi, 1927'de Marc Sangnier Würzburg girişimi, 1984'deNairobi Dinler Barış Konferansı, 1986'da Assisi Günleri, 1996'da Alcala Dinlerarası karşılaşma Toplantısı çeşitli din mensuplarını biraraya getirdi. Vatikan'da Papa 23. Jean 1962'de 2. Vatikan Konsili'ni topladı. Burada dinlerarası diyalog çalışmaları kararı alındı, bu adla bakanlık kuruldu. Papa'nın adı İstanbul'da bir sokağa verildi: Kardinal Roncalli Sokağı.
Türkiye'de bir İslami cemaat lideri olan Fethullah Gülen, Fener Patriği Bartholomeos ile görüştü. 1998'de Papa Jean Paul ile bir görüşme yaptı. Gülen'e bağlı Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı diyalog toplantıları düzenledi. Abant Platformlarında konu tartışıldı. Urfa'da "Hz.İbrahim ortak atamız" toplantısı yapıldı. Diyanet İşleri Başkanlığı da 1998'de 2. Din Şurası'nda diyalog bölümü açtı, 1999'da dinlerarası diyalog merkezi kurdu, Tarsus toplantısını düzenledi. Dernek ve vakıflar, STK'lar birçok toplantı yaptı.
Kasım 2006'da Papa 16. Benedictus İstanbul'a geldi, Patrik Bartholomeos'la ve Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu ile görüştü, Ayasofya'yı ziyaret etti, Sultanahmet Camii'inde huzur duruşu yaptı.

Eleştiriler
Diyalog toplantıları tanışmayı ve ortak hareket etmeyi hedeflemektedir. Tanışma, dinadamlarının dahi diğer dinler hakkındaki yanlış bilgilerini veya bilgisizliklerini gidermek için yapılıyor, her din kendi tanımlarıyla kabul ediliyor, teolojik tartışmalara girilmiyor, denilmektedir.
Ortak hareketten maksat, dünyanın karanlık gidişine karşı, savaş, Allahsızlık, nihilizm, ateizm, görececiliğe karşı güçbirliğini öngörüyor. Diyalogda zorlama ve inandırma, kendine çekme, misyon veya tebliğ olmayacak deniliyor. Farklılıklar üzerinde durulmayacak, benzerlikler üzerinde konuşulacağı, İbrahimi Dinler temasına ağırlık verileceği belirtiliyor.
Dinlerarası diyalogun kavramına değil, toplantılara ve ilişki tarzına itiraz edenler ise, diyalogda ağır basan tarafın dininin egemen olacağına dair kuşkularını dile getirmektedir. Hristiyanlarda İslam'ın yükselişi endişesi, Müslümanlarda yayılmacı misyonerlik endişesi görülmekte. Vatikan'ın bir devlet, bir din devleti olmasıyla, Türkiye'nin laik bir cumhuriyet olmasının çelişkisine dikkat çekiliyor. Avrupa Birliği'nde ise azınlıklar ve cemaatler meselesi her zaman tartışma gündeminde.
Devletten gelen eleştirilerde, özellikle ekümeniklik kavramının devlet politikasına ters düştüğü, bunun içişlerine müdahale anlamına geldiği dile getirilmektedir.
İkinci bir eleştiri, marksistlerden gelen eleştiri, dinlerin egemen güçlerin bir maşası olduğunu savunmaktadır. Öyle olduğu için zulümleri, işgalleri, savaşları, kıyımları önlemede aciz kalan dinadamlarının bir kültürel etkinliği olarak veya gizli emellerin diyalog maskesi altında sunumu olarak yapıldığını öne sürmektedirler.
Üçüncü bir grup, siyasetin dinleri yönlendirdiği ve baskıladığını savunmaktadır. Bu görüşte olanlar, böl ve yönet taktiğini kullanan siyasetçilerin din ve mezhep çatışmalarını körüklediklerini söylemekte ve dinlerin kendi öz kimlikleriyle bağımsız bir diyaloğunu öngörmektedirler.
Dördüncü bir görüş, dinlerin zaten savaşçıl olduklarını, kendi içlerinde bile bin çeşit mezhep ve kola ayrıldıklarını, siyaset ve iktidar dünyasıyla iç içe olarak para kaynaklarını kullanarak dünyevileştiklerini belirtmektedir. Aforoz, lanetleme, sapkın ilan etme gibi davranışların altındaki derin fikir ayrılıklarını, yüzyılların kalıplaşmış kodlarını birkaç dinadamının birkaç günde kıramayacağını, toplantıların boş konuşmalardan ibaret ve gerçekliğin çıplak acılarını gizleyerek sanal bir akademik tatminden öteye geçmediğini öne sürmektedirler.
İslamcılar, dostluk ilişkisi dışında bir diyaloğa girmenin anlamsızlığını, Hristiyanların Muhammed'i peygamber olarak kabul etmedikleri gibi, saygısız hareketlere (karikatür krizi gibi) göz yumdukları ve Hristiyanlık dışında herkesi kafir, şeytani ilan ettikleri için, onlarla güzelce tartışma dışında, birarada yaşama imkânlarının sömürülmemesi dışında bir çözüm beklemiyorlar. Hoşgörü adı altında siyasetin dine bulaştırılmasına ve Hristiyanlaştırmaya ve dinde reform hareketlerine karşı çıkıyorlar. Katolik Hristiyanlar da, İsa'yı tanrı kabul etmeyenlere şüpheyle yaklaşırken, Ortodoks ve Nesturilerle, Protestanlarla anlaşamıyorlar. Uzak Doğu'da da Hinduların, Sikhlerin, Müslümanların, Budistlerin, Şintoistlerin, Taocuların çatışmalarından da söz ederek dinlerin kendi kendilerine diyaloga giremeyeceklerini öne sürenler de var.

Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
halukgta - avatarı
halukgta
Kayıtlı Üye
31 Mayıs 2013       Mesaj #2
halukgta - avatarı
Kayıtlı Üye

Sponsorlu Bağlantılar

Bugün sizlerle, günümüzde çok konuşulan ve Türk toplumuna kabulettirilmeye çalışılan, dinler arası diyalog konusunu konuşmak istiyorum.

Slogan haline getirilmiş bu düşünce, ilk baktığınızda kulağa çok hoş geliyor.Din ve diyalog. İki kelime yan yana, çok güzel kullanılmış ve bana sorarsanızçokta etkili.

Eğer konunun detaylarına girmeden, yüzeysel bakarsak, hiç kimsenin karşıçıkmaması gerekir, dinler arası diyalog çağrısına. Çünkü din, her zamandiyalogdan, yanadır.

Şimdi bu düşünce üzerinde yavaş yavaş, düşünmeye işin özüne inmeye, bu konu ileilgili yaşananlara, söylenenlere bakalım ve araştırmaya başlayalım.



Dikkat ederseniz, ülkemiz haricinde böyle bir diyalogdan bahseden, hiçbirMüslüman ülke yok. İlginç değil mi sizce. Dinler arası diyalogu, kimlerarasında yapılacağı söyleniyor? Yahudiler ve Hıristiyanlarla mı?

Yahudilerle yapamazsınız, çünkü onlar kendilerini üstün bir ırk olarak görürler.Bir başka deyişle, Yahudi olunmaz, Yahudi bir anne babadan doğulur mantığıylahareket ederler. Yani ırkçı bir inançları vardır. Yahudiler Allah ı bile yalnızkendilerine laik gördüklerinden, İsrail in Tanrısı diye geçer kitaplarında. Hiçkimseyi Yahudi yapmaya çalışmazlar.

Bu durumda Yahudilerle, dinler arası diyalog yapmamız, söz konusu bile değil.Çünkü onlar kendilerini üstün bir ırk kabul edip, kendisinden olmayanlarıyönetmek için var olduklarına inanırlar.

Geriye Hıristiyanlar kalıyor. Peki, onlar ne diyor dinler arası diyalogkonusunda? Papa dinler arası diyalogun, gerçek anlamda mümkün olmadığınısöylediği halde, bazı Müslüman kardeşlerimizin, hala bunda ısrar etmelerini,nasıl değerlendirmeliyiz sizce?

Papa elbette Müslüman toplumlara yaklaşmak istiyor ve diyalog içinde olmanınyollarını arıyor. Ama bunu yaparken, kendi inançlarını nasıl Müslümantoplumlarına kabul ettiririm, onun hesabını yapıyor. Bunun adı diyalog değil,dayatma ve aldatmacadır. Bunu da aslında açıkça itiraf ediyorlar ve dinlerarası diyalogun asıl amacının, Hıristiyanlığı yaymak olduğunu da söylüyorlar.

Bizleri diyaloga davet edenlere, sormak isterim. Karşımızdaki kişiler, dinadına bizlerle diyalog yapmak istiyorlar mı? Bundan bahseden yok.

Bahsetmeleri de mümkün değil. Çünkü diyalog yapmak istediğiniz kişi ya datoplumun inançlarını, temel hatlarıyla kabul etmelisiniz ki, ayrıldığınızkonularda diyalog yapabilesiniz.

Böyle bir konu yok. Yani bizim inancımızı, kitabımızı, peygamberimizikesinlikle kabul etmiyorlar. Bu durumda neyin diyalogunu yapacağız. Beni yoksayanla, nasıl olurda oturup bir noktada buluşuruz.

Tüm bu yanlış adımlar, Kur’an ı rehber almak yerine, beşerin kitaplarını veedindiğimiz velileri rehber almamızdan kaynaklanıyor. Şimdide gelin gönül gözümüzüaydınlatan, Kur’an a bakalım. Dinler arası diyalog konusunda, Rabbimiz ne diyorbizlere. Gerçi Kur’an devre dışı kaldığı için, ne yazık ki ona bakan, danışanbile yok.

Yaradan Bakara suresi 111 ayetinde, Yahudi ve Hıristiyanların, kendileri gibiiman etmeyenlere, bakın ne diyorlar.

Bakara 111: Dediler ki: 'Yahudi veya Hıristiyan olmayan hiç kimse kesin olarakcennete giremez.' Bu, onların kendi kuruntularıdır. De ki: 'Eğer doğrusözlüyseniz, kesin-kanıtınızı getirin.

Eğer Yahudi ve Hıristiyanlar böyle düşünüyorlarsa, neyin diyalogunu yapacağızonlarla? Onlar bu düşünce ve fikirlerle, ancak biz Müslümanları, kendiinançlarına nasıl kabul ettireceklerinin hesabını, diyalogunu yaparlar.

Eğer bu şartlarda, onlarla diyalog yapmaya kalkarsak, onlara hizmet etmişoluruz ki, Allah bunu yapanları, onların saflarında olmakla cezalandıracağınısöylüyor.

Yine Bakara suresi 120. ayetinde, bakın onlarla diyalog yapmaya çalışanpeygamberimize, Yüce Rabbimiz ne diyor.

Bakara 120: Sen onların dinlerine uymadıkça, Yahudi ve Hıristiyanlar sendenkesinlikle hoşnut olmazlar. De ki: 'Şüphesiz doğru yol, Allah'ın (gösterdiği)yoludur.' Eğer sana gelen bunca ilimden sonra onların heva (istek ve arzu)larına uyacak olursan, senin için Allah'tan ne bir dost vardır, ne de biryardımcı.

Değerli din kardeşlerim, ayetin güzelliğine ve apaçık uyarısına bakar mısınızlütfen. Allah ın kelamını rehber alanlar nerede? Gören, duyan yok mu buuyarıları.

Ayet üzerinde biraz düşündüğümüzde, PEYGAMBERİMİZİN DE O DEVİRDE, YAHUDİ VEHIRİSTİYANLARLA UZLAŞMAK, DİYALOG YOLLARINI ARAMA ÇABASINDA OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ.Peki, bu çabaları konusunda, yaradan elçisini nasıl uyarıyor.

(Sen onların dinlerine uymadıkça, Yahudi ve Hıristiyanlar senden kesinliklehoşnut olmazlar.)

İşte dostlar, bizler onların dinlerine uymadıkça, onlarda bizlerden asla hoşnutolup, diyalogda bulunmazlar. Onların amacı, bizleri kendi saflarına, kendiinançlarına, çekmekten başka bir niyetleri yoktur. Lütfen bu sözleri Rabbimizsöylüyor, bunu unutmayalım ve dikkate alalım. Ayetin devamındaki sözler,aslında konumuzla çok ilgili.

(Eğer sana gelen bunca ilimden sonra, onların heva (istek ve arzu) larınauyacak olursan, senin için Allah'tan ne bir dost vardır, ne de bir yardımcı.)

Ayet aslında çok net, bugün yaptığımız yanlışa işaret ediyor ve Allah elçisinebakın ne diyor. Sana gönderdiğimiz Kur’an dan, ilimden sonra, onların istek vearzuları yönünde anlaşma yapıp, diyalog kurarsan, Allah ın dostluğunukaybedersin diyor.

Değerli din kardeşlerim, ayetler bahsettiğimiz konuda o kadar açık ki, doğrususöyleyecek bir söz bulamıyorum. Rahman bu konuda elçisini uyarıyor, sakınonların heva hevesine, isteklerine uyarak din ve iman adına, Kur’an ınemretmediği konularda anlaşma yapma diyor. Bu apaçık ayetler dururken, bizlertam tersini yapıyoruz. Tabi sonuçları ortada.

Dinler arası diyalog konusunda, yine Allah ın bir uyarısını daha hatırlatmakistiyorum. Yaradan a kulak verene ne mutlu.

Maide 51: Ey inananlar! Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Onlarbirbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse, kuşkusuz o daonlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğunu doğruya iletmez.

Ayet bakın nasıl bizleri uyarıyor ve diyor ki, Yahudi ve Hıristiyanları gönüldostu edinerek, onların inançlarına, itikatlarına sakın yakın olma, onlarıninançlarına tolerans gösterip, onlarla bu konuda anlaşma. Çünkü Bakara 120ayetinde ne diyordu Allah, sen onların dinlerine uymadıkça, onlar senden hoşnutolmazlar.

Hatırlayınız Yahudi ve Hıristiyanların bir kısmı, peygamberimize iman etmekistiyorlardı, ama kendi itikatlarına da devam etmek istiyorlardı. Allah bukonuda elçisini uyarıp, böyle bir şeyin asla kabul edilmeyeceğini bildirmiştir.
Buradan da anlıyoruz ki, bir Müslüman hakka batıl karıştıramaz, Kur’an danbaşka rehberler edinemez. Diğer inançların yayılmasına zemin hazırlayamaz.Elbette herkes istediği inancı yaşamakta özgürdür. Dinde zorlanamaz.

Yukarıdaki ayette geçen DOST edinmeyin sözünden, inanç ve itikatları adınaonlarla yakın olmayın, onların inançlarından uzak durun, şeklinde anlamalıyız.Çünkü ayetin devamında ne diyor? Kim onları dost edinirse, kuşkusuz odaonlardandır. Demek ki bu kişiler, onların inançlarına yakınlık duyuyor ki,Rabbimiz bunu söylüyor. Maide suresi 57. ayet bu konuda bakın ne diyor.

Maide 57: Ey iman edenler! Sizden önce kendilerine Kitap verilenlerden dininizialay ve oyun konusu edinenleri ve kafirleri dost edinmeyin. Allah'tan korkun;eğer müminler iseniz.

Bakın yukarıdaki ayet, sanırım Maide 51. ayeti daha net açıklıyor. Yahudi veHıristiyanlar bizlerin inancını, yani kitabını ve peygamberini kabuletmiyorlar, hatta alaya alıyorlar. İşte bu insanlara çok yakın olmayın, onlaragüvenmeyin, gönül dostu olmayın diyor. Dikkat ederseniz buradaki dostluk,onların dinlerine yakınlaşmak adına yapılmamasından bahsediliyor. Böyle birtoplumla sizce, din adına diyalog yapılabilir mi?

Bizlerin elbette Yahudi ve Hıristiyan arkadaşlarımız olacaktır. Hattaailecekte, gidip gelmemizde bir sakınca yoktur. İslam ı onlara ancak bu şekildeanlatabiliriz.

Allah Maide 5. ayetinde, ehli kitap toplumunun kestiği ve pişirdiği yemekleri,birbirinin yemesini helal kıldıysa, bu toplumların birlikte yaşamasını vebirbirileriyle bazı şeyleri paylaşmasını istediğindendir.

Hatta olabildiğince çok fazla arkadaşımız olmalı ki, İslam ı onlaratanıtabilelim, bu bizlerin görevidir. Peygamberimizde öyle yapmamış mıydı?Peygamberimizin zamanında Yahudiler ve Hıristiyanlar, birçok konudapeygamberimize gelip, danışmıyorlar mıydı?

Konumuzu özetlemek gerekirse, dinler arası diyalogun oluşmasına, şartlarmüsaade etmiyor, önce bu gerçeği görmeliyiz.

Diyalog, karşılıklı iki tarafın, genel anlamda anlaştığı, fakat bazı konulardaayrı fikirlerin olduğu bir konuda uzlaşmak, tartışmak demektir. Peki, bizlerindin adına Yahudi ve Hıristiyanlarla tek bir ortak yanımız, birleştiğimiz tekbir konu var mı?

Ne dersiniz, gerçekten var mı? Elbette hiçbir ortak noktamız yok. BizMüslümanlar, onların iman ettiği peygamberlerine ve gönderilen kitaplarına imanediyoruz, ama onlar ne peygamberimiz Hz. Muhammed e, nede Kur’an ı asla kabuletmiyorlar. BU DURUMDA NEYİN DİYALOGUNU YAPMAMIZ BEKLENİYOR?

İslam dininde, mezhepler arası bir diyalog tan bahsedebiliriz. Ama bu konuyugündeme bile getiren yok. Bunu bizler eğer kendi içimizde başaramıyorsak, diğerdinlerle başarmamızı nasıl düşünebiliriz.

Lütfen bu aldatmaca ve uyutma çabalarının arkasında yatan gerçeği, artık farkedelim. Rahmanın uyarılarına kulak verelim, yoksa çok pişman oluruz.

Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK






BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.

Benzer Konular

22 Haziran 2011 / ThinkerBeLL X-Sözlük
4 Mart 2015 / Derinn Cevaplanmış
10 Mart 2013 / Misafir Soru-Cevap
25 Eylül 2007 / Demir YumruK Taslak Konular