Arama

Peygamberler Tarihi - Hz. Musa

Güncelleme: 2 Aralık 2016 Gösterim: 49.757 Cevap: 8
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Aralık 2006       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  hz.Musa.jpg
Gösterim: 17432
Boyut:  90.6 KB

Musa, Hz.,

İbranice MOŞE (Ü. İÖ y. 14-13. yy), Israiloğullarının ve Yahudiliğin en büyük peygamberi. İslam inancına göre halkına Tevrat’ı bildiren Hz. Musa kutsal kitap indirilen ilk peygamberdir. İsrailoğullarının Mısır’da kölelikten kurtulmasına önderlik etmiş, halkıyla Tanrı arasındaki antlaşmayı simgelediğine inanılan On Emir’le birlikte öteki kutsal yasaları yürürlüğe koymuştur. Buna karşılık, Yahudilerin İS .70’ten bu yana bağlayıcı saydığı Tevrat (Hıristiyan geleneğinde Eski Ahit) metninin ilk beş kitabından oluşan Tora’nın Hz. Musa tarafından yazıldığı biçimindeki geleneksel inanç tarihsel verilerle bağdaşmaz. Tora metinlerinin ancak beşte biri Hz. Musa’nın yazdıklarına bağlanabilir.

Sponsorlu Bağlantılar

Kitabı Mukaddes’teki öykü

, Hz. Musa’nın ailesinin, Mısır’da İbrani adıyla anılan topluluklardan Levioğullarına bağlı olduğunu belirtir. Ama öyküdeki olayların tarihi kesinlikten uzaktır. Bu konudaki kuramlardan biri, I. Krallar Kitabı’nda (6:1) İbranilerin Hz. Musa’nın önderliğinde Mısır’dan Çıkış’ın, Hz. Süleyman’ın Kudüs Tapınağı’nı inşa etmeye başlamasından 480 yıl önce erçekleştiği yolundaki ifadeyi olduğu gibi abul eder. Buna göre Çıkış’ın tarihi İÖ y. 1440’tır. Ama bu sonuç, Kitabı Mukaddes’ teki öteki bilgilerle ve arkeolojik kanıtların çoğuyla uyuşmaz. İnanışa göre Hz. Musa’ dan Hz. Süleyman’a değin 12 kuşak geçmiştir; 480 yıl ifadesi de büyük olasılıkla metinleri derleyenlerin her kuşağa 40 yıl ayırmasından kaynaklanır. Oysa her kuşağın gerçekte yaklaşık 25’er yıl sürdüğü varsayıldığında Çıkış için en olası tarih IÖ y. 1290’dır. Bu varsayımla, Çıkış’ta (1:2- 2:23) sözü edilen zalim firavun I. Seti (hd İÖ 1318-04), Çıkış dönemindeki firavun da II. Ramses’tir (hd İÖ y. 1304 - y. 1237).

Dolayısıyla Hz. Musa büyük olasılıkla İÖ 14. yüzyılın sonlarında doğmuştur. Peygamberliğe hazırlık. Mısırlıların İbranilerin çoğalmasını denetlemek için uyguladığı önlemlerden biri yeni doğan erkek çocukların öldürülmesiydi. İnanışa göre, Musa’ nın babası Amram ile annesi Yokebed, onu üç ay sakladıktan sonra çamurla sıvanmış, sazdan bir sepet içinde Nil’e bıraktılar. Firavunun kızının ırmakta yıkanırken bulduğu çocuk sarayda büyüdü; İbrani olduğunu öğrendikten sonra halkını tanımak amacıyla bir geziye çıktığında Musa bir olasılıkla 25 yaşındaydı. Bir İbraniyi döverken gördüğü Mısırlı bir memuru öldürdükten sonra kaçarak Midyan’a gitti. Orada Yetro adlı kâhinin yanına yerleşti ve kızlarından Tsippora’yla evlendi. Yetro’nun çobanı olmayı kabul ederek bir otlak bulmak için kırlarda dolaşmaya başladı.

Günün birinde bir dağın eteğinde alevler içindeki bir çalının yandığı halde hiç tükenmediğini gördü. Çalıya yaklaşınca, daha fazla yaklaşmamasını uyaran bir ses duydu. Hz. İbrahim, Hz. İshak ve Hz. Yakub’un Tanrı’sı olduğunu bildiren bu ses Musa’yı Ibranileri Mısır’dan çıkarmaya çağırıyor, gelecekte onun ve bütün İbranilerin bu dağda kendisine ibadet edeceğini bildiriyordu. Musa, kendisini görevlendiren Tanrı’ nın adını sordu. Ataların tanrısı çoğunlukla El ‘Elyon (En Yüce Tanrı) ya da El Şadday (Kadiri Mutlak Tanrı) adıyla bilinirdi. Musa’ya seslenen Tanrı ise kendini YHVH biçiminde dört sessiz harfle tanıttı ve artık bu adla çağrılmasını buyurdu (Yahve biçiminde okunması gereken bu adın ağza alınması Yahudilerce günah sayılır). Tanrı, Musa’nın görevden bağışlanma isteğini geri çevirmesine karşın ağabeyi Harun’un onun sözcüsü olmasını kabul etti.

Çıkış.

Bir olasılıkla Kadeş Savaşı’ndan (İÖ 1286) yalnızca birkaç yıl sonra, Musa ile Harun Ramses’in karşısına çıktılar ve İbranilerin serbest bırakılmasını istediler. Ramses, bu isteğe İbraniler üzerindeki baskıyı artırarak yanıt verdi. Bunun üzerine Mısır’ da bir dizi felaket görüldü. Bazı araştırmacılara göre bunların Nil’in taşması gibi tarihsel bir temeli vardır.
Bir inanışa göre firavun, oğlunun beklenmedik ölümüyle çok sarsıldığı için İbranilere ülkeden gitmelerini buyurmuştur. Başka kaynaklar ise Musa’nın, firavunun ilk oğlunun ölümü dolayısıyla yas tuttuğu dönemi, ülkeden gizlice kaçmak için fırsat bildiğini öne sürer. Ama her iki durumda da firavunun ordularının İbranilerin peşine düştüğü kuşkusuzdur.

Yahudi geleneği, İbranice Tevrat metnini yaklaşık 2 milyon kişinin Mısır’dan ayrıldığı biçiminde yorumlamakla birlikte, eleştirel yöntemlere dayanan yorumlara göre bu sayı 15 bin dolayındadır. Mısır ordusu İbranileri doğuya geçişlerini engelleyen “Yam Suf” (Saz Denizi ya da Papirüs Bataklığı) kıyısında kıstırmış, bu su birikintisinin Kızıldeniz’le özdeşleştirilmesinin yol açtığı yanılgı günümüze değin sürmüştür (bak. Çıkış). Bütün bir gece esen doğu rüzgârının gölün ortasında oluşturduğu kuru geçitten geçen İbranilerin izlediği yol da tartışmalıdır.

On Emir

. Sonunda Hz. Musa halkını Tanrı’nm ona ilk kez yanan bir çalılıkta gözüktüğü Sina Dağına getirdi. Tanrı Hz. Musa’ya burada korkunç bir fırtına biçiminde gözüktü. Tanrı’yla İsrailoğulları arasındaki antlaşmayı tanımlayan On Emir, bazı araştırmacılara göre İbranilerin Kenan ülkesine yerleşmesinden sonra ortaya çıkmıştır.
İsrailoğullarının On Emir’e uymayı üstlenmesi bunların yorumlanmasını da gerektiriyordu. Bunun üzerine Hz. Musa, özgül durumlarla ilgili hükümler vermeye başladı. İnanışa göre Musa Tann’yla doğrudan konuşarak bu hükümleri halkına bildiriyordu. Ayrıca İsrailoğullarının Tanrı’yla antlaşmalarını çiğnediği durumfarda kefaret kurbanlarının sunulması gerekiyor, bu da ibadete yön verecek bir ruhban grubunun ortaya çıkması anlamına geliyordu. Yetro’nun önerisi üzerine Musa, cemaatin iç yaşamını düzenlemek üzere bir yargı ve duruşma sistemi kurdu.

Hz Musa Sina Dağından ayrıldıktan sonra gitgide artan bir direniş ve yılgınlıkla karşılaştı. Mısırlı Kuşi sülalesinden bir kadınla evlenmesine Harun’la birlikte kız kardeşi Miryam da karşı çıktı. İsrailoğullarının öfkesi bir ara Musa’yı neredeyse taşlamaya kadar vardı. Ama inanışa göre Hz. Musa bu kez de halkını yok edip bir başka halk yaratabileceğini bildiren Tanrı karşısında Israiloğullarını savundu.
Hz. Musa’nın son peygamberlik görevi çöllerdeki yolculukları sonunda sağ kalanlarla Sina Ahdi’ni yenilemek oldu. Sonunda Şeria Vadisindeki kampından, Pisga Dağındaki yüksek bir noktaya çıktı. îbraniler onu bir daha görmediler, nasıl öldüğünü ve gömüldüğünü kimse öğrenemedi. İnanışa göre Tanrı, Hz. Musa’yı dinden dönenlerin tapmağı Betpeor’un tam karşısındaki vadiye gömdü.

Kuran’da Hz. Musa.

Kuran'ın Hz. Musa konusunda verdiği bilgiler Kitabı Mukaddesteki öyküyle büyük ölçüde çakışır. Kuran’a göre Tanrı’nın vahyine uyan annesinin Nil’e bıraktığı Hz. Musa firavunun sarayında büyümüş, ama firavun ve karısı farkına varmadan emzirilmek üzere gene annesine verilmiştir (Tâ-Hâ 37-40; Kasas 7-14). Halkının düşmanlarından birini bir yumrukla öldürdükten sonra pişman olarak tövbe etmiş, ertesi gün öldürüleceğini öğrenerek Hz. Şuayb’in ülkesi Medyen’e (Kitabı Mukaddeste Midyan) kaçmış, orada evlenerek sekiz yıl kalmış, ailesiyle birlikte Mısır’a dönerken Tuva Vadisinde Tûr Dağı tarafında gördüğü ateşe yönelmiş, orada bir ağaçtan kendisine seslenen Tanrı’nın ilk vahyiyle karşılaşmıştır (Kasas 14-35; Tâ-Hâ 9-46; Nâziât 15-19). Bundan sonra kardeşi Harun’la birlikte firavuna gönderilen (Tâ-Hâ 24, 41-48; Şuâra 16-17) Hz. Musa, firavuna peygamberliğini kanıtlamak için asasını yılana dönüştürerek ilk mucizesini göstermiş (Tâ-Hâ 65-70), firavunun onu öldürtmek istemesine karşın amcaoğlu tarafından uyarılmış (Mümin 26-46), ardından firavun ve yandaşları kuraklık, kıtlık ve başka felaketlerle cezalandırılmıştır (Araf 130-135; Kâf 13-14).

Hz. Musa’nın “denizde kuru bir yol açarak” halkını kurtarması ile daha sonra firavun ve yandaşlarının yok olması Kuran’ da en sık anılan konular arasındadır. Tanrı’nın Hz. Musa’yla doğrudan konuştuğunu bildiren (Bakara 253; Nisa 164; Araf 143- 145, 154; Meryem 52) Kuran ona verilen dokuz mucizenin (İsra 101; Nemi 12) yanı sıra İsrailoğullarının buzağıya tapınmasından (Bakara 51-52; 92-93; Araf 148-152; Tâ-Hâ 83-97), bunun üzerine Hz. Musa’nın halkıyla birlikte tövbe etmesinden (Araf 155-156) ve İsrailoğullarının ona sık sık başkaldırmasından da söz eder. Kuran’a göre Hz. Musa İsrailoğullarına Filistin’e (Kutsal Topraklar) girme buyruğunu ilettiğinde halkı savaşmaktan çekinerek buna yanaşmamış, bunun üzerine Tanrı Kutsal Topraklar’ı 40 yıl süreyle İsrailoğullarına haram kılmıştır (Mâide 20-26).

Kaynak:Ana Britannica

Son düzenleyen perlina; 2 Aralık 2016 19:28
Biyografi Konusu: Peygamberler Tarihi - Hz. Musa nereli hayatı kimdir.
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
3 Haziran 2009       Mesaj #2
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Ad:  kızıldeniz.jpg
Gösterim: 3460
Boyut:  104.0 KB
Hz. Musa
Sponsorlu Bağlantılar
İbrani kabilelerini birleştiren Hz. Musa, Yahudiler'in en büyük peygamberidir. Kutsal Kitap'a göre, Tanrımın yardımıyla Mısır'daki İbraniler'in soyundan gelen İsrailoğullarını kö­lelikten kurtaran Musa, halkına Tanrı'nın ya­salarını, ibadetin ve günlük yaşamın kuralları­nı bildirmiştir. Kutsal Kitap'ın Eski Ahit bö­lümündeki Tevrat ya da Tora olarak bilinen ilk beş kitabı Musa'nın yazdığı sanılmakta­dır.
Kuran'a göre Hz. Musa kitap indirilen ilk peygamberdir. Kurduğu dinin adı Musevilik, kitabının adı ise Tevrat'tır. Kuran'da ilk tektanrılı dinin kurucusu olarak onaylanan Musa, Hz. Muhammed'in geleceğini bildir­miştir. Kuran'da ve Kutsal Kitap'ta Musa'nın yaşamına ilişkin bilgiler genellikle çakışır. Ayrıca, Musa'nın mucizelerini anlatan birçok efsane de vardır. Her iki kitap da Musa'nın Mısır'da köle olarak doğduğunu kabul eder. Yaşadığı dönem kesin olarak bilinmemekle birlikte İÖ 14. yüzyılın sonlarında doğduğu ve İsrailoğulları'nın Mısır'dan çıkışına 13. yüzyıl­da önderlik ettiği sanılmaktadır.
Kutsal Kitap'a göre, bir Mısır kralı İsrail­oğulları'nın giderek çoğaldığını ve güçlendiği­ni belirterek, yeni doğan her erkek İbrani çocuğun öldürülmesini buyurdu. Musa doğ­duğunda annesi onu bir süre sakladıktan sonra sazdan bir sepetin içinde Nil Irmağı kı­yısındaki sazlıkların arasına bıraktı. Kız kar­deşi Miryam, biraz ilerde durarak ne olacağı­nı gözledi. Irmakta yüzmeye gelen firavunun kızı bebeği buldu ve yanına almak istedi. Miryam prensese bebeği emzirmek için kendi annesini getirdi. Annesi tarafından emzirilen Musa, prensesin oğlu olarak sarayda büyüdü.
Musa delikanlılık çağında, bir Mısırlı'nın İbrani bir köleyi dövdüğünü gördü. Mısırlı'yı öldürdükten sonra kaçmak zorunda kalan Musa, Midyan'a giderek (Kuran'da Medyan) Yetro adında bir kâhine sığındı ve kızı Tsippora ile evlendi. Orada yıllarca çobanlık yaptı.
Bir gün kutsal bir dağda hiç sönmeden yanan çalılıklar arasından Tanrı'nın kendisiy­le konuştuğunu duydu. Tanrı ondan Mısır'a geri dönmesini ve İsrailoğullarını Mısır'dan çıkarmak için firavuna başvurmasını istedi. Musa ona adını sorunca Yahve (Yehova) diye yanıtladı ve Tanrı olduğunu kanıtlamak için mucizeler gösterdi. Tanrı, Musa Mısır'a gi­derken yolda ağabeyi Harun ile karşılaşması­nı sağladı.
Musa ve Harun firavundan halklarını özgür bırakmasını istediler. Firavun bunu kabul etmedi ve İsrailoğulları üzerindeki baskıyı artırdı. Bunun üzerine Musa ve Harun, Mısır' da bir dizi yıkıma neden olan mucizeler gösterdiler. 10 büyük yıkımın sonuncusunda, firavunun oğlu da içinde olmak üzere, Mısırlı ailelerden her birinin en büyük oğlu ölünce, firavun İsrailoğulları'nın gitmesine izin verdi. Musa, onları bir araya topladı ve yolculuk başladı. Yahudiler Mısır'dan kaçışlarını bu­gün de Hamursuz Bayramı olarak kutlarlar.
Gitmelerine izin verdikten sonra pişman olan firavun İsrailoğulları'nın ardından asker­lerini yolladı. Yola çıkanlar firavunun askerleriyle Kızıldeniz arasına sıkıştı. Musa yardım isteyince Tanrı ona, asasını kullanarak deniz­de yol açmasını söyledi. Musa asasını kaldırdı ve deniz ikiye ayrıldı. İsrailoğulları ortadaki toprak yoldan ilerleyerek rahatlıkla karşı kıyıya geçtiler, ama onları izleyen Mısırlı askerlerin tümü deniz yeniden birleşince bo­ğuldu.
Uzun süre çölde yolculuk yapan İsrailoğulları, Sina Dağı'na geldiklerinde Tanrı, Musa' ya dağa çıkmasını buyurdu ve ona On Emir yazılı iki taş tablet verdi. Musa dağda uzunca bir süre kalınca İsrailoğullar'ı kuşkuya düştü ve kendilerine altından bir dana yaparak ona tapınmaya başladılar. Dağdan indiğinde olup biteni gören Musa, öfkeyle elindeki tabletleri yere atarak kırdı. Daha sonra yeniden Sina Dağı'na çıkan Musa yeni tabletlerle döndü. Bu kez çok özenle korunan iki tablet, Ahit Sandığı denen üzeri altın kaplama ve bezeme­li büyük bir sandığın içine kondu. Ahit Sandığı, İsrailoğulları'nın çölde dolaştıkları süre içinde dinsel törenlerini yürüttükleri taşınabilir tapınakları olan Tabernaculum'a yerleştirildi.
On Emir, Tann'nın tek olduğunu, İsrailoğulları için başka Tanrı olmadığını bildirir ve puta tapmayı yasaklar. Ana babaya saygı gösterilmesini, haftanın altı günü çalışılmasını ister. Ayrıca hırsızlık yapmayı, adam öldür­meyi, yalan yere tanıklık yapmayı, evlilik dışı ilişki kurmayı, komşunun malına ve ırzına göz dikmeyi haram sayar. Bu emirlere ek olarak Musa yolculukları boyunca İsrailoğulları için günlük yaşamlarını düzenleyen kuralları da koydu.
Sonunda kutsal sayılan Kenan toprakları göründü. Musa bunu Pisga Dağı'nın bir tepe­sinde izledikten sonra öldü; nasıl öldüğü ve nereye gömüldüğü bilinmemektedir. Yetro önderliğindeki İsrailoğullarının Şeria Irmağı' nı geçerek Kenan'a yerleşmeleriyle 40 yıl süren yolculuk sona erdi. Bu bölge daha sonra Filistin olarak anıldı.

MsXLabs.org & Temel Britannica

Son düzenleyen perlina; 2 Aralık 2016 19:41
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
3 Kasım 2010       Mesaj #3
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye

Hz.Mûsâ`nin Mûcizeleri

1-Asâsi ejderhâ (büyük yilan) olurmus.
2-Sag elini koynuna sokup çikarinca, günes gibi parlarmis. Bu nûru gören düsmanlari kaçisirlarmis.
3-Kavmiyle Kizildeniz'in kenarina gelince asâsini vurup denizde yol açmis.
4-Tih sahrâsinda kavminin susuz kalip, su istemeleri üzerine asâsini bir tasa vurup Beni Isrâil'in kabileleri adedince, on iki pinar akitmis.
5-Firavun ve Kipti kavmi Isrâilogullarina zulüm ettigi ve Mûsâ`ya inanmayip isyân ettiklerinde, Allah, Mûsâ'ya tûfân mûcizesini vermis. Çok siddetli yagmur yagmis. Öyle bir karanlik ve firtina olmus ki, kimse evinden disari çikamamis. Ayin ve günesin isigi görünmez olmus... Kibtilerin evlerini su basmis. Ayakta durur olmuslar. Su bogazlarina kadar yükselmis. Isrâilogullarinin evlerine ise bir damla su girmemis. Firavun ve Kibti kavmi, bu belânin kaldirilmasini ve iman edeceklerini söylemisler. Musa kaldirmis fakat yine imân etmemisler ve baska belâlara dûçâr olmuslar.
6-Kibti kavminin ekinlerini, meyvelerini ve giydikleri elbiselerini, evlerinin tavanlarini yiyen çekirge sürülerinin istilâsina ugramalari mûcizesi. Bu çekirgeler Istâilogullarina hiç dokunmayip, Firavun'un kavmi Kibtilere musallat olurlarmis.
7-Kumnel yâni bit ve ekin böcegi denen haseratin Mûsâ`in mûcizesi olarak kibti kavmine musallat olmus.
8- Kurbaga mûcizesi, Kibti kavmi her belâya tutuldukça, belâ kaldirildiginda iman edeceklerini söylemelerine ragmen, sözlerinden vazgeçmeleri üzerine üst üstüne belâya tutulmuslar. Kurbagalarin istilâsina ugramalari da siddetli belâlardan biridir. Kurbagalar, yiyeceklerine, içeceklerine düser, kalirlarmis. Bir söz söylemek isteseler agizlarini açarken birkaç küçük kurbaga agizlarindan midelerine girerlermis. Geceleri üzerinde toplanan kurbagalarin seslerinden uyuyamazlarmis. Firavun, bu belâ kaldirildigi takdirde, iman edecegini söylemesine ragmen, belâ kalkinca yine iman etmemis.
9-Kan belâsi. Misir'da bulunan bütün sular, Kibtilerin kaplarina doldurulurken kan hâlini alirmis. Böylece susuzluktan çâresiz kalmislarmis. Isrâilogullarina ise böyle bir sey olmazmis.
10-Isrâilogullarindan biri öldürüldügü vakit kimin öldürdügü bilinemeyince, Mûsâ`in duâsi ile ölü dirilip, kendisini öldüreni söylemis.
11-Mûsâ kavmiyle Tih çölüne geldigi zaman, kavminin yiyecegi kalmadigi için, Mûsâ`ya gelerek çoluk-çocugumuzla açliga dayanamiyoruz, dediklerinde Mûsâ duâ ettmis. Kudret helvasi ve bildircin kebabi inmis havadan. Her ne zaman isteseler önlerinde hazir olurmus.
12-Mûsâ`nin duâsi ile kurakliktan kavrulup kuruyan ekinler, otlaklar ve meyveler eski hâlini alirmis.
13-Mûsâ Tih sahrâsinda bulunan Isrâilogullarinin durumunu merak edince bir kurt gelip onlarin durumunun nasil oldugunu Musa`ya söylemis.
14-Mûsâ'nin duâsiyla sari dikenler altin olurmus.
15-Yolculukta Mûsâ'ya uzun mesâfeler kisalir, kisa zamanda çok uzak yollar katedermis.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen perlina; 2 Aralık 2016 17:24
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
12 Nisan 2011       Mesaj #4
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Musa (A.S.)
MsXLabs.org & İslam Ansiklopedisi

Kur'ân'da olsun, sahih hadisler­de olsun, hayat hikâyeleri en çok bil­dirilen büyük peygamberlerden biri ve belki de birincisi Hz. Musa'dır. Kur'­an'ın 34 sûresinde 131 âyette 136 de­fa zikredilir. Kitab-ı Mukaddes'e göre Musa'nın babası Amram, annesi ise Yokebed'dir. Kur'âfi'da bu konuda bilgi yoktur. Hz. Mûsâ, Firavun'un, İsrailoğulları'nın yeni doğan erkek çocuklarının öldürülmelerini emrettiği bir dönemde dünyaya gelir. Annesi onu bir süre gizler. Kur'ân'da belir­tildiği veçhile, ona bir tehlike gelme­sinden korkunca da bir sepet içinde nehre bırakır. Tevrat'ta, annesinin onu üç ay gizlediği belirtilmektedir.

Sepet içinde nehre bıkardan çocuğu Firavun'un karısı (Kitab-ı Mukadde­se göre kızı) bulur ve ona sahip çıkar. Ablası, nehre bırakılan sepeti takip et­miş, çocuğun Firavun'un sarayına alındığını görmüştür. Hiçbir kadının sütünü almayan çocuğa, ablasının teklifi ile tekrar annesinin sütü veri­lir. Sarayda büyüyen Hz. Mûsâ, bir defasında şehre gider. Bir İbranî'nin Mısırlı ile kavga ettiğini görür. İbranîye yardım ederken Mısırlı ölür. Hadisenin duyulması üzerine Medyen'e kaçar. Orada Şuayb peygamberin ya­nında on sene kalır. Onun kızlarından birisi ile evlenir. Tekrar Mısır'a dö­nerken, Tur dağında Cenâb-ı Hak kendisine hitab ederek, onu peygam­ber seçtiği, Mısır'a gidip, Firvaun'u hakka davet etmesini ve İsrailoğulları'nı salıvermesini istemesini bildirir. Kendisine Asâ ve Beyaz el mucizeleri verilir. Kardeşi Harun da beraberinde gönderir. Firavun, Musa'nın peygamberliğini ve âlemlerin Rabbini ka­bul etmez. Mucizeler de fayda sağlamaz. Bunun üzerine Hz. Musa'ya dokuz mucize verilir. Bu mucizeler, Fi­ravun ve Mısır halkına gelen felaket­lerdir. Sonunda bir gece Hz. Mûsâ ilahî emir gereği Israiloğulları'nı Mısır'dan çıkarır. Kendisini takip eden Firavun ve ordusu Kızıldeniz'de bo­ğulur. Benî İsrail ise, mucize eseri kar­şı sahile geçerler. Tekrar Tur dağına gelen Hz. Mûsâ, Cenâb-ı Hak'tan ila­hı emirleri alır. 40 sene çölde kavmi­nin başında bulunan Hz. Mûsâ, Arz-i Mevûd'a girmeden vefat eder. Tev­rat'a göre Moab diyarında vefat eder (Tesniye, Bap 34). Dört ilahî kitaptan Tevrat, Hz. Musa'ya verilmiştir.
Son düzenleyen perlina; 2 Aralık 2016 17:07
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
Mira - avatarı
Mira
VIP VIP Üye
11 Haziran 2013       Mesaj #5
Mira - avatarı
VIP VIP Üye
MUSA (A.S.)
MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi

Musevî dininin kurucusu ve İsrailoğullarının peygamberi. Yaşamı hakkında kesin bilgiler olmayıp bilinenler efsanelerle karışmış durumdadır. İ.Ö. 14. yüzyılın ikinci yarısıyla 13. yüzyılda yaşadığı sanılmaktadır. Mısır'da doğduğu ve İsrailoğullarından olduğu kesindir. Ana ve babasının kim olduğu ise bilinmemektedir. O dönemde İsrailoğulları Mısır'da yaşıyorlar ve Mısırlılar tarafından hor görülüyorlardı. Bütün dinî kaynakların birleştiği bir efsaneye göre, Musa'nın çocukluğu, firavunun sarayında geçti. Büyüdüğünde sarayı terk ederek soydaşlarının yanına gitti. Bir Mısırlı'yı öldürdüğü için Medyan'a kaçtı. Orada yaşadığı sırada, Tanrı Yehova kendisine vahiyler göndermeye başladı.
Bu vahiylerle Musa'ya, insanları doğru yola getirme, kavmini Mısırlıların baskısından kurtarma görevleri veriliyordu. Peygamberliğini ilân edince firavun ve adamları tarafından büyücülük ve yalancılıkla suçlandı. Tanrı'nın verdiği mucize gösterme gücünden yararlanarak kendisini savundu. Sonunda firavun, bütün İsrailoğullarını Mısır'dan kovdu. Musa, kavmiyle birlikte Kızıldeniz'i yararak (gösterdiği kabul edilen 9 mucizeden biridir), Mısır'dan çıktı. Peşinden gelen firavun ve askerleriyse denizde boğuldular. Daha sonra Musa, Tur Dağı'na çıkarak Tanrı'dan "On Emir"i aldı.
Musa din tarihinde, ilk tektanrılı dinin kurucusu olarak büyük önem taşır. Peygamberliği, daha sonra ortaya çıkan Hristiyan ve özellikle İslâm dinleri tarafından da tanınmıştır. Kuran'da bir hak peygamberi olarak gösterilir. Gerçekten de, getirdiği "On Emir" ve savunduğu ilkelerle tektanrıcı dinlerin temelini atmıştır. Kendisinden sonra kurulan birçok devlet bu on emri bir hukuk kuralı olarak benimsedi. On emir aynı zamanda İslâm hukuk kurallarının da temelini oluşturdu. Tanrı tarafından Musa'ya gönderilen kutsal kitap "Tevrat" ile Kuran arasında hem benzerlik hem de ayrılıklar vardır.
theMira
_AERYU_ - avatarı
_AERYU_
Ziyaretçi
25 Ağustos 2013       Mesaj #6
_AERYU_ - avatarı
Ziyaretçi

MUSA

, Musevilik dininin peygamberidir. Hayatı üzerine edinilen bilgiler, daha çok, Museviler’in din kitabı olan Tevrat’a dayanır.

Hz. Musa doğduğu sırada İsrailoğulları Mısır’da bulunuyorlardı. Mısır’ın yerlisi olan Kıpt kavmi, İsrailoğulları’na hor bakarlardı. Onları, köle gibi, ağır işlerde kullanmaya, çeşitli eziyetler etmeye başlamışlardı. İsrailoğulları günden güne çoğaldıkça da fena halde tasalanıyorlardı. Buna rağmen, dedelerinin ülkesi olan Ken’an iline gitmek isteyen bu insanların yakasını bırakmıyorlar, her gün yeni vergiler, yeni eziyetlerle onları eziyorlardı. İsrailoğulları on iki «sıbt» (soy) du. Her soy, Yakup’un oğullarından birinden geliyordu. Birleşseler büyük bir kuvvet meydana getirebilirlerdi ama kendilerini bir araya getirecek bir başları yoktu.
Ad:  asayı Musa.jpg
Gösterim: 4525
Boyut:  93.9 KB
O sırada Firavun’un kahinlerinden biri, İsrailoğulları’ndan bir erkek çocuk doğacağını, Mısır’ın bu yüzden zarar göreceğini, felakete uğrayacağını haber verdi. Firavun, bundan ürktü, İsrailoğuları’ndan doğacak her erkek çocuğun öldürülmesini emretti.

Yakup’un üçüncü oğlu olan Levi soyundan Ümran’ın bir oğlu oldu. Anası onu öldürülmesin diye, hasır bir sepete koyup Nil nehrine salıverdi. Firavun’un karısı Asiye, sarayının önünden geçen sepetin içindeki çocuğu gördü, onu aldı, evlat edindi. Büyüyünce kendi işlerinde çalıştırmak istiyordu. Yalnız, çocuk kimseden süt emmiyordu. Birçok sütana getirttiler. Çocuk (Musa) ancak annesinin memesini aldı. Böylece, Musa’yı, kendi annesi, sarayda büyüttü.

Musa’nın Mucizeleri


Musa, bir gün Mısır’da gezerken bir Mısırlı’nın, İsrailoğulları’ndan birini haksız yere döverken gördü, adamı bir yumrukta öldürdü. Elinden böyle bir kaza çıktığı için artık Mısır’ da duramazdı, kaçarak Medine’ye gitti. Şuayip Peygamberin bir kızıyla evlenip orada kaldı. Yıllarca sonra, kendi kavmine dönmek üzere, çoluk çocuğunu alıp yola düştü. Sina Yarımadası’nda Tur Dağı’na çıkınca orada, Tanrı’yla görüştü. Tanrı’nın emirlerini, peygamberlik, kurtarıcılık hükmünü aldı. Mısır’a gelince ağabeysi Harun’la anlaştı. İkisi Firavun’un karşısına çıktılar, onu hak dinine davet ettiler. Firavun Mısır’da kendisinden başka tanrı olmadığını söyleyerek Musa’yla alay etti. Musa, elindeki asayı yere bıraktı. Asa hemen yılan oldu. Firavun Musa’yı sihirbazlıkla suçladı, Mısırlı büyücülerle yarışa davet etti. Bu yarışmada Musa’nın asası, öbür sihirbazların hünerlerini hiçe indirdi. Firavun buna pek kızdı. İsrailoğulları ise Musa’nın yüceliğini anlamış, onun çevresinde toplanarak sözlerine iman etmişlerdi. Bunun üzerine Firavun, İsrailoğulları’nın Mısır’dan çıkıp gitmelerine izin verdi. Sonra da pişman oldu. Bütün askeriyle peşlerine düştü. Kızıldeniz kıyısında onlara yetişti. Musa asasını yere vurunca deniz yarıldı. İsrailoğulları bu geçitten geçtiler. Firavun’la ordusu da Kızıldeniz’e girmişlerdi. Musa asasını bir kere daha vurdu. Deniz kapandı. Firavun’la askerleri boğulup öldüler.

Musa, Ürdün kıyılarına gelip Eriha şehri karşısındaki dağa çıktı. Oradan, İsrailoğulları’na vadedilen Ken’an İli’ni (Filistin’i) seyretti. Yalnız, oraya varamadı. Yuşa’yı kendisine vekil tayin ederek öldü.

Musa’nın kurduğu din, İsa’ya kadar, tek «semavi» (yani Tektanrılı, kutsal kitaplı) inanç olarak kaldı. Ondan sonra gelen peygamberler de hep Musa şeriatine göre iş gördüler. Tevrat «Ahd-i atik» adiyla din kitapları oldu.

Musa’nın şeriatı, Sina Dağı’nda kendisine buyrulan meşhur On Emir‘e dayanır, ki şunlardır

:
1 — Karşımda başka ilahların olmayacak;
2 — Puta tapmayasın;
3 — Boş yere Yehova’nın (Tanrı’nın) adını anmayasın;
4 — Altı gün çalışıp yedinci gün dinlenesin (Sebat gününde) ;
5 — Anana-babana saygı gösteresin;
6 — Adam öldürmeyesin;
7 — Zina etmeyesin;
8 — Çalmayasın;
9 — Yalancı şahitlik yapmayacaksın;
10 — Komşunun malına göz dikmeyeceksin, kıskanmayacaksın
Musa’yı, Moab ülkesinde bir dereye gömdüler. Mezarı belli değildir. 120 yaşında öldüğü söylenir. Hz. Musa, Müslümanlarca da hak peygamberi olarak tanınır.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen perlina; 2 Aralık 2016 19:49
perlina - avatarı
perlina
Ziyaretçi
2 Aralık 2016       Mesaj #7
perlina - avatarı
Ziyaretçi
Hz. Musa (a.s)
Allah Teâlâ'nin, dört büyük kitaptan biri olan Tevrat'i verdigi ve yeryüzünde dinini teblig edip, hakim kilmasi için gönderdigi Ulu'l-Azm* peygamberlerden biri. Hz. ibrahim (a.s)'in soyundan olup, israilogullarinin akidelerini islah etmek ve onlari Allah Teâlâ'nin diledigi nizama kavusturmakla görevlendirilmisti. Küfürle mücadelesi Kur'ân-i Kerim'de uzun uzun anlatilmaktadir.
Hz. Adem (a.s)'den, Rasulullah (s.a.s)'e kadar pek çok peygamber gelmistir. Bu peygamberler, gönderildikleri kavimleri, Allah Teâlâ'ya iman etmeye çagirmislar; bu yolda kâfirlerle savasmislar, yasadiklari diyarlardan çikarilmislar; ezilmisler, hor görülmüsler ve hatta öldürülmüslerdir.

Mûsa (a.s) da, Allah Teâlâ tarafindan israilogullari'na gönderilmis bir rasul idi. O da tipki kendisinden önce gönderilmis olan peygamberler gibi kavmini Allah'a iman etmeye çagirdi. Kavmine zulmeden ve ilâhlik iddiasinda bulunan Firavun'a karsi tevhid yolunda mücahede etti. Bu ugurda, bütün peygamberlerin karsisina çikan güçlükler, onun da karsisina çikti. Dogup büyüdügü diyardan çikarildi, kâfirler tarafindan öldürülmek gayesiyle kovalandi. Allah Teâla Kur'ân-i Kerim'de bir ayette Hz. Mûsa (a.s)'dan söyle bahsediyor: "Kur'ân'da Musa'yi da an. Çünkü o ihlâs sahibi idi ve israilogullari'na gönderilmis bir peygamber idi"(Meryem, 19/51).
Hz. Musa (a.s)'nin Firavun ile olan kissasi, Kur'an'in bazi sûrelerinde çesitli üslûplarda ve teferruatli olarak anlatilmistir. Firavun ve ordusunun Kizildeniz'de bogulmalari olayindan sonra, israilogullari ile ilgili kissasina da genisçe yer verilmistir.
Ad:  Sen-haklısın-ey-Musa-ama-Firavun-Lokman-Erdoğan-520x245.jpg
Gösterim: 4009
Boyut:  72.5 KB
Musa (a.s)'nin Firavun ile olan mücadelesi, bir sahsin bir kralla, bir peygamberin sadece büyük bir zorba ile olan mücadelesinden ibaret degildir. Bilâkis bu hak ile bâtil'in çatismasi, Rahman'in ordusu ile seytanin ordusunun kaçinilmaz savasidir. Aslinda hak ile bâtil arasindaki bu savas, insanoglunun yaratilisindan, insanlari islah etmek üzere nebîler ve rasullerin hayat sahnesine çikmasindan beri devam edegelmektedir.
Sapiklik ve bâtil, daima iblis ve onun ordusu tarafindan temsil edilmis, imana, tevhide, peygamberlige, kisaca Hakka sürekli meydan okumustur. Fakat kazanan daima Hak olmustur. Allah Teâlâ söyle buyuruyor: "Muhakkak ki Biz peygamberlerimizi ve iman edenleri hem dünya hayatinda, hem de meleklerin sahid olacagi günde muzaffer kilacagiz" (el-Mü'min, 40/51).
Hz. Musa (a.s)'da gönderildigi kavmi cehalet ve sapiklik içerisinde buldu. Onlari Hakka davet etti, yurdundan çikarildi, savasti ve sonunda Allah Teâlâ'nin izniyle kazandi.

Hz. Musa (a.s)'nin Nesebi, Dogumu ve Hayati
Musa (a.s)'nin babasi, imran'dir Onun babasi Yahser, onun da babasi Kahes'dir. Nesebi Yakub (a.s)'a ulasir; ki, onun babasi Hz. ishak (a.s), onun da babasi Hz. ibrahim (a.s)'dir. Musa (a.s)'nin yaninda gördügümüz Harun (a.s) onun kardesidir. Allah Teâla, Musa (a.s)'yi Firavun'a, imana davet için gönderdiginde, Hz. Harun (a.s)'u da ona yardimci olarak seçmis ve görevlendirmisti. Hz. Musa (a.s) Allah Teâla'ya söyle dua ederek, kardesi Harun (a.s)'u kendisine yardimci yapmasini istemisti: "Bir de bana ehlimden bir vezir, (yardimci) ver. Kardesim Harun'u (ver)" (Tâhâ, 20/29-30).

Hz. Musa (a.s), Misir'in çok zor günler yasadigi bir dönemde dogdu. Bu sirada, ilâhlik iddialarinda bulunarak haddi asan Firavun, israilogullari halkina dayanilamayacak eziyetlerde bulunuyor, bu insanlari zulümle kasip kavuruyordu. israilogullari, Kipt kavminin muamelelerinden ve krallarinin agir baskilarindan bikmislardi. Misir'da yasamanin bir tadi kalmadigini biliyor ve dedelerinin yurdu olan Kenan illerine gitmek istiyorlardi. Ama onlardan her isinde istifade eden Firavun, yakalarini bir türlü birakmak istemiyordu. Onlara zulmün en akla gelmeyecek olanini yapti. Nitekim Kur'ân-i Kerim'de; "Biz sana Musa ve Firavun'un mühim haberlerinden, iman edecek bir kavim için, gerçek olarak okuyacagiz. Çünkü Firavun o yerde (Misir'da) baskaldirmis ve ahalisini parçalara bölüp, kendisine baglamisti" (el-Kasas, 28/3-4) buyuruluyor.

Firavun, saltanati sirasinda israilogullarina çok kötü eziyetlerde bulundu; onlari köle yapti, en çirkin ve adî islerde çalistirdi. Allah Teâlâ, israilogullarini bu sikintidan, azgin Firavun'un serrinden, zulüm ve taskinliklarindan kurtarmak için Hz. Musa (a.s)'yi gönderdi.
Sa'lebî, Kisas-i Enbiya'sinda imam Suddî'den; Firavun'un bir rüya gördügünü, korkup kederlendigini naklediyor. Rüyasinda Kudüs tarafindan gelen bir ates gördü. Bu ates, Misir'a kadar uzanip, Firavun'un evlerini yakti. Fakat sadece Kipti'lere zarar verdi, israilogullari ise kurtuldular. Uyaninca hemen kâhin ve müneccimlerden rüyayi tabir etmelerini istedi. Onlar dediler ki; "israilogullari içinden bir çocuk dünyaya gelecek, Misirlilarin helâkina ve senin kralliginin yok olmasina sebep olacak. Dogacagi zaman da iyice yaklasti."

Bu haber üzerine telaslanan Firavun, israilogullarin'dan dogan bütün erkek çocuklarin öldürülmesini emretti. Kur'ân-i Kerim'de bu olay söyle anlatiliyor: "Firavun, memleketin basina geçti ve halki firkalara ayirdi. içlerinden bir toplulugu güçsüz bularak onlarin ogullarini bogazliyor, kadinlari sag birakiyordu. Çünkü o bozguncunun biriydi" (el-Kasas 28/4).
israilogullari arasinda is yapabilecek insanlarin azalmasi üzerine Kiptîlerin ileri gelenleri Firavun'a giderek, "Eger böyle öldürmeye devam ederseniz, ileride bizim islerimizi yapacak kimse bulamayacagiz" dediler. Firavun da erkek çocuklarin bir sene öldürülmesini, bir sene de öldürülmemesini emretti. Erkek çocuklarin öldürülmedigi sene Harun (a.s) dogdu. Öldürüldükleri sene ise Musa (a.s).

Musa (a.s) dogunca, annesi çok üzüldü. Allah Teâlâ ona korkmamasini, üzülmemesini vahyetti. Kalbine bir rahatlik verdi. Bu, Kur'an'da söyle anlatiliyor: "Musa'nin annesine: "Çocugu emzir, basina geleceklerden korktugun zaman onu suya (Nil'e) birak. Korkma, üzülme. Biz süphesiz onu sana döndürecegiz ve peygamber yapacagiz" diye bildirmistik" (el-Kasas, 28/7).

Musa (a.s)'nin annesi de ilham edileni yapti ve yavrusunu bir muhafaza içerisinde suya birakti. Ablasina da, "Onu izle" dedi. Musa (a.s)'yi tasiyan sandik, Allah'in izniyle dalgalarla sürüklenerek, Firavun'un sarayina ulasti. Yikanmakta olan cariyeler, sandigi bulup Firavun'un karisina götürdüler. Allah Teâlâ, Firavun'un karisi Asiye'nin kalbine bu çocugun sevgisini koydu. Firavun çocugu görünce öldürmek istedi. Ancak Asiye, çocugu kendisine vermesini istedi. Çünkü hiç çocuklari olmuyordu.

Kur'an-i Kerim, bunu söyle anlatiyor: "Firavun'un karisi: Benim de senin de gözün aydin olsun! Onu öldürmeyiniz, belki bize faydali olur, yahut onu ogul ediniriz" dedi. Aslinda isin farkinda degillerdi" (el-Kasas, 28/9).

Hz. Musa (a.s) acikinca onu emzirmek icab etti. Fakat o kimseden süt emmek istemiyordu. Allah Teâlâ, bunu söyle zikrediyor: "Önceden, süt annelerinin memesini kabul etmemesini sagladik. Musa'nin ablasi; "size, sizin adiniza ona bakacak, iyi davranacak bir ev halkini tavsiye edeyim mi?" dedi. Böylece onu, annesinin gözü aydin olsun diye, ona geri çevirdik. Fakat çogu bilmezler" (el-Kasas, 28/12-13).

Musa (a.s) böylece annesine dönmüs oldu. Üstelik Firavun'un sarayinda büyüdü. Firavun ailesinin sevgisini kazandi. Allah Teâlâ söyle buyuruyor: "Musa erginlik çagina gelip olgunlasinca ona hikmet ve ilim verdik. iyi davrananlari böyle mükâfatlandiririz" (el-Kasas, 28/14).
Yetisip delikanlilik çagina gelen Musa (a.s) bir gün sehre indi. Ögle üzeriydi. Dükkanlar kapaliydi ve halk evlerinde istirahat ediyordu. Kur'ân-i Kerim'de, sehirde geçen hadise söyle anlatiliyor; "Musa, halkinin haberi olmadigi bir zamanda sehre idi. Biri kendi adamlarindan, digeri de düsmani olan iki adami dövüsür buldu. Kendi tarafindan olan kimse, düsmanina karsi ondan yardim istedi. Musa, onun düsmanina bir yumruk vurdu, ölümüne sebep oldu. "Bu seytanin isidir; çünkü o apaçik saptiran bir düsmandir" dedi. Musa, "Rabbim! dogrusu kendime yazik ettim, beni bagisla" dedi. Allah da onu bagisladi. O, süphesiz bagislayandir, merhamet edendir. Musa; "Rabbim! Bana verdigin nimete and olsun ki, suçlulara asla yardimci olmayacagim " dedi. sehirde, korku içinde, etrafi gözeterek sabahladi. Dün kendisinden yardim isteyen kimse, bagirarak ondan yine yardim istiyordu. Musa ona: "Dogrusu sen besbelli bir azginsin " dedi. Musa, ikisinin de düsmani olan kimseyi yakalamak isteyince: "Ey Musa! Dün bir cana kiydigin gibi bana da mi kiymak istiyorsun? Sen islah edenlerden degil, ancak yeryüzünde bir zorba olmak istiyorsun"dedi" (el-Kasas, 28/15-19).

israillinin, olayi agzindan kaçirmasi üzerine, bütün halk Musa (a.s)'nin Misirliyi öldürmüs oldugunu ögrendi. Daha sonra bir adam kosarak geldi ve kendisini öldüreceklerini söyledi.
"Musa korku ipinde çevresini gözetleyerek oradan çikti. Rabbim! Beni zalim milletten kurtar" dedi. Medyen e dogru yöneldiginde: "Rabbimin bana dogru yolu gösterecegini umarim ", dedi" (el-Kasas; 28/21-22).
Musa (a.s) böylece yurdundan uzaklasti. Yanina yiyecek hiç bir sey de almamisti. Tam sekiz günlük yolu, agaç yapraklari yiyerek asti. Misir ile Medyen arasi sekiz günlük bir mesafedir. Allah Teâlâ'nin bu seçkin kulu, aç ve bitap düsmüs olarak bu uzun mesafeyi katetti ve nihayet Medyen'e ulasti.

Kur'ân-i Kerim'de kissa söyle devam ediyor:
"Medyen suyuna geldiginde, davarlarini sulayan bir insan toplulugu buldu. Onlardan baska, hayvanlarini sudan alikoyan iki kadin gördü. Onlara: "Derdiniz nedir?"dedi. "Çobanlar ayrilana kadar biz sulamayiz. Babamiz çok yaslidir (onun için bu isi biz yapiyoruz) " dediler. Musa onlarin davarlarini suladi. Sonra gölgeye çekildi: "Rabbim! Dogrusu bana indirecegin hayra muhtacim" dedi" (el-Kasas, 28/23-24).
Ibn-i Kesir, El-Bidaye ve'n-Nihaye'de bu olayi söyle anlatiyor: "Medyen suyunda çobanlar koyunlari suladiktan sonra, kuyunun agzina büyük bir kaya koyarlardi. Bu iki kadin da artan sularla koyunlarini sulamaya çalisirlardi. Musa (a.s), kayayi kuyunun agzindan tek basina kaldirdi, su çekti ve kadinlarin koyunlarini suladi. Sonra tekrar kayayi yerine koydu. Bu kayayi ancak on kisi kaldirabilirdi. Musa (a.s) ise, on kisinin halledebilecegi bu isleri tek basina halletmisti. Kizlar babalarina gidip Hz. Musa'yi ve yaptigi iyiligi anlattilar.

Kur'an-i Kerim'de kissa söyle devam ediyor:

"O sirada, kadinlardan biri utana utana yürüyüp ona geldi: "Babam sana sulama ücretini ödemek için seni çagiriyor dedi. Musa ona gelince, basindan geçeni anlatti. O: "Korkma! Artik zâlim milletten kurtuldun"dedi. iki kadindan biri: "Babacigim, onu ücretli olarak tut. Ücretle tuttuklarinin en iyisi bu güçlü ve güvenilir adamdir, dedi. Kadinlarin babasi bana sekiz yil çalismana karsilik bu iki kizimdan birini sana nikâhlamak istiyorum. Eger on yila tamamlarsan, o senden bir lütuf olur. Ama sana agirlik vermek islemem. insallah beni iyi kimselerden bulacaksin" dedi. Musa: "Bu seninle benim aramdadir. Bu iki süreden hangisini doldurursam doldurayim, bir kötülüge ugramayacagim. Söylediklerimize Allah vekildir" dedi" (el-Kasas, 28/25-28).
Ibn-i Kesir söyle diyor: "Kizlarin babasinin kim oldugu hakkinda görüs ayriligi vardir. Bunun Suayb (a.s), oldugu hususunda kanaatler vardir. Ulemanin çogunlugu da bu görüstedir. Hasan Basri, Malik b. Enes'den naklolunan bir rivayeti delil getirerek diyor ki: Hz. Suayb kavmi helâk olduktan sonra uzun bir ömür yasamis, tâ ki Musa (a.s)'a ulasmis ve kizini ona nikâhlamistir.
Hz. Suayb (a.s)'in kiziyla nikâhlandiktan sonra Musa (a.s), Medyen'de kalip, haniminin mehri olmak üzere on yil koyun güttü. Bir rivayete göre, Peygamberimize tam olarak ne kadar çalistigi sorulmus; o da on sene oldugunu buyurmustur. Buradan anlasildigi üzere, tam on yil çobanlik yapmistir.

Hz. Musa (a.s) ya Peygamberliginin Bildirilmesi
Musa (a.s) Medyen'de on sene kalip mehrini tamamladiktan sonra, Misir'a dönmeye karar verdi. Ailesiyle birlikte yola koyuldu. Karanlik ve soguk bir gecede yolu sasirdi ve dag geçidinin yolunu bir türlü bulamadi. Çakmak tasiyla bir seyler tutusturmaya çalisti, basaramadi. Soguk iyice siddetlendi. Kansi da hamileydi ve dogum zamani da yaklasmisti. Musa (a.s) ve ailesinin gerçekten yardima ihtiyaci vardi.

Kur'an-i Kerim'de, bu olay söyle anlatiliyor: "Musa, süreyi doldurunca ailesiyle birlikte yola çikti. Tür tarafindan bir ates gördü. Ailesine: "Durunuz, ben bir ates gördüm; belki oradan size bir haber veya tutusmus, bir odun getiririm de isinabilirsiniz" dedi. Oraya gelince, kutlu yerdeki vadinin sag yanindaki agaç cihetinden: "Ey Musa! süphesiz ben âlemlerin Rabbi olan Allah'im " diye seslenildi. "Degnegini at!." Musa, degnegin yilan gibi hareketler yaptigini görünce, dönüp arkasina bakmadan kaçti. "Ey Musa! Dön, gel. Korkma. süphesiz güvende olanlardansin" denildi. "Elini koynuna koy, lekesiz, bembeyaz çiksin. Korkudan açilan kollarini kendine çek! Bu ikisi Firavun ve erkânina karsi Rabbinin iki delîlidir. Dogrusu onlar yoldan çikmis bir millettir" denildi. Musa: "Rabbim! Dogrusu ben onlardan bir cana kiydim. Beni öldürmelerinden korkarim. Kardesim Harun'un dili benimkinden daha düzgündür. Onu, beni destekleyen bir yardimci olarak benimle gönder, çünkü beni yalanlamalarindan korkarim" dedi, Allah: "Seni kardesinle destekleyecegiz, ikinize bir kudret verecegiz ki, onlar size el uzatamayacaklardir. Ayetlerimizle ikiniz ve ikinize uyanlar üstün geleceklerdir" dedi" (el-Kasas, 28/29-35).

Tâhâ sûresinin ilk ayetlerinde, Allah Teâlâ ile Musa (a.s) arasinda geçen konusma, daha ayrintili bir sekilde verilir. su ayetler Allah Teâlâ'nin Musa (a.s)'yi rasul olarak görevlendirdigi zamanin anlasilmasinda yardimci oluyor: "Ben seni seçtim, artik vahyolunani dinle. süphesiz ben Allah'im. Benden baska ilâh yoktur. Bana kulluk et, Beni anmak için namaz kil!" (Tâhâ, 20/13-14).
Ve daha sonra Allah Teâlâ, Musa (a.s)'ya söyle buyuruyor: "Firavun'a gidin; dogrusu o azmistir. Ona yumusak söz söyleyin, belki ögüt dinler veya korkar" (Tâhâ, 20/43-44).

Allah Teâlâ'nin, Musa (a.s)'ya bunu emretmesinden sonra, Musa (a.s) ile Firavun arasinda amansiz bir mücadele de baslamis oluyordu. Hak ile bâtil'in amansiz savasi. Bütün peygamberlerin birbirlerine miras biraktiklari tevhid mücadelesi...
Hz. Musa (a.s), Allah Teâlâ'nin bu emriyle Firavun'a gitti. Onu güzellikle Allah'a iman etmeye davet etti: "Musa: Ey Firavun! Ben âlemlerin Rabbinin peygamberiyim! Bana Allah'a karsi ancak gerçegi söylemek yarasir. Size Rabbinizden bir mucize getirdim, israilogullari'ni benimle beraber saliver" (el-A'raf, 7/104-105).
"Firavun: "Musa! Rabbiniz kimdir?" dedi. Musa: "Rabbimiz, her seye ayri bir özellik veren, sonra dogru yola eristirendir" dedi" (Tâhâ 20/49-50).

Firavun, bu davete icabet etmedi ve direndi. Musa (a.s)'yi zindana atmakla tehdit etti. Musa (a.s)'da Firavun'a, belki iman eder diyerek, ispat edici bir delil getirmek istedi. Asasini yere atti, kocaman bir yilan oldu. Elini koynuna sokup çikardi, gözleri kamastiran bir günes parçasi oluverdi. Musa (a.s)'nin gösterdigi bu mucizeler karsisinda Firavun gerçekten korkmustu. Bunun üzerine o da sihirbazlarini toplayip, Musa'yi maglup etmeyi kararlastirdi. Ülkesindeki bütün ünlü sihirbazlari çagirtti ve onlardan Musa (a.s)'nin yaptiklarindan daha büyük bir sihir yapmalarini istedi. Onlarda hazirlandilar ve bir gün kararlastirdilar. O gün gelince de halkin gözleri önünde Musa (a.s) ile yarismaya basladilar.

"Sihirbazlar: "Ey Musa! Marifetini ya sen ortaya koy veya biz koyalim" dediler. Musa: "Siz koyun"dedi. Sihirbazlar marifetlerini ortaya koyunca, insanlarin gözlerini sihirlediler ve onlari ürküttüler, büyük bir sihir yaptilar. Biz de Musa'ya: "Asani koyuver" dedik o da koyuverdi. Hemen onlarin uydurduklarini yutmaya basladi. Hak tahakkuk etti. Onlarin yaptiklari bosa gitti. iste orada yenildiler, küçük düstüler. Sihirbazlar secdeye kapanip: "Âlemlerin Rabbine, Musa ve Harun'un Rabbine inandik" dediler" (el-A'râf, 7/115-122).

Sihirbazlarin iman etmeleri, Firavun'u çok kizdirdi. Onlari öldürmekle tehdit etti. iste küfür, acizligini bu olayla bir kere daha ortaya koymus oldu.
Gelisen bu olaylar, Firavun'u yola getirecegi yerde, onu daha çok azdirdi. Ve Musa (a.s) ile kavmini ortadan kaldirmadikça rahata kavusamayacagina inanip, bu arzusunu yerine getirmeye çalisti. Musa (a.s), Firavun ve kavmini, imana çagirmaya devam etti. Firavun inkâr ettikçe, Allah Teâlâ onun kavmine tufan, çekirge, hasarat, kurbaga, kan gibi çesitli azablar gönderdi. Ancak bunlarin hiç biri, Firavun ve kavmini yola getirmedi.

Firavun, küfür ve inadinda, israr ve Musa (a.s)'nin davetine de icabet etmemeye devam etti. Allah Teâlâ, Musa (a.s)'ya israilogullarini bir gece Misir'dan çikarip Filistin diyarina götürmesini vahyetti. Bir gece Musa ve kavmi sehirden çikip, Süveys halici boyunca Kizildeniz'e yöneldiler. Firavun sehirde israilogullarindan hiç bir iz göremeyince, kaçtiklarini anladi ve bütün ordusunu seferber ederek, peslerine düstü. Firavun ordusunun çok kalabalik oldugu rivayet edilmektedir. Firavun iki gün sonra israilogullarina yetisti. israilogullarinin önlerinde geçilmesi mümkün olmayan bir deniz arkalarinda kocaman bir ordu vardi. israilogullari "Yakalandik yâ Musa" diye yakinmaya basladilar. Kur'ân-i Kerim'de olay söyle anlatiliyor: "Musa: "Hayir, Rabbim benimle beraberdir, bana elbette yol gösterecektir"dedi. Bunun üzerine Biz Musa ya: "Degneginle denize vur" diye vahyettik. Hemen deniz ikiye ayrildi, her parçasi yüce bir dag gibiydi. iste oraya geridekileri de yaklastirdik. Musa ve beraberinde bulunanlarin hepsini kurtardik" (es-suara, 26/62-65).
"Firavun, ordusuyla onlari takib etti. Deniz de onlari içine aliverdi. Hem de ne alis!" (Tâhâ, 20/78).
Kur'an-i Kerim'de Allah Teâlâ, bir zâlimin, kâfirin sonunu böyle anlatiyor; ve bir kavmi nasil kurtardigini da. iste Hak, Bâtil'in tepesine böyle inip, onu ortadan kaldirabiliyor.
Firavun ordusu, bir tek kisi kalmamacasina yok oldu. Firavun ise, ölümün geldigini anlayinca iman ettigini açikladi: "Firavun bogulacagi anda: "israilogullarinin inandigindan baska tanri olmadigina inandim, artik ben de ona teslim olanlardanim" dedi. Ona: "simdi mi (inandin)? Daha önce baskaldirmis ve bozgunculuk etmistin"dendi" (Yunus, 10/90, 91).
Bu olaydan sonra Allah Teâlâ, Hz. Musa (a.s)'ya kavmiyle birlikte Beyti Makdis'e yönelmelerini emretti. Yola koyuldular. Çölde su bulamayip, siddetli bir susuzluga kapildilar. Gelip Musa (a.s.)'a sitem ve sikayette bulundular. Allah, Musa (a.s)'a, âsâsini tasa vurmasini emretti. Vurunca tasin oniki yerinden su fiskirdi. Her Yahudi kabilesine bir göze düsüyordu. Onlar bu gözelerden kana kana içtiler, susuzluklarini giderdiler. Allah Teâlâ israilogullarina, gökten kudret helvasi ve bildircin eti de gönderdi. Fakat israilogullarinin o ikiyüzlülükleri, bütün bu nimetlere ragmen, kendini burada da ortaya çikardi. Bir tek yemekle yetinemeyeceklerini söylediler: "Ey Musa! Bir çesit yemege dayanamayacagiz. Bizim için Rabbine yalvar da, bize yerin bitirdigi sebze, kabak, sarmisak, mercimek ve sogan yetistirsin" demistiniz de, "hayirli olani daha düsük seyle mi degistirmek istiyorsunuz? Bir sehre inin, orada süphesiz istediginiz vardir" demisti" (el-Bakara, 2/61).

Sonra Allah Teâlâ Hz. Musa'ya, Filistin'e gitmeyi emretti. Orada Heysanilerin kalintilari ve Kenanlilardan meydana gelen zalim bir topluluk ile karsilastilar. Musa (a.s) kavmine, buraya girip bu zalimlerle savasmalarini, ve onlari bu mukaddes beldeden çikarmalarini emretti. Fakat, israilogullari buna cesaret edemedi: "Ey Musa! "Onlar orada oldukça biz asla oraya girmeyecegiz. Sen ve Rabbin gidin savasin, dogrusu biz burada oturacagiz" demislerdi" (el-Maide, 5/24).
Çünkü israilogullari, Firavun ülkesinde zillet ve adilige, asagilanmaya alismislardi. Onlar için bazi degerleri ele geçirmek için savasmak, bir manâ tasimiyordu. Allah'da onlari Tih çölüne atti ve yollarini sasirtti. Kavmine söz geçiremediginden yakinan Musa'ya, Allah Teâlâ: "Orasi onlara kirk yil haram kilindi. Yeryüzünde saskin saskin dolasacaklar. Sen, yoldan çikmis bir millet için tasalanma" dedi" (el-Maide, 5/26).

Zamanla, bu zillet içinde yasayan nesil, yerini hürriyetle yetisen ve izzetle yasayan bir nesile terketti. Bunlar da bir müddet sonra Arz-i Mukaddes'e girmeye muvaffak oldular.
israilogullari, bu kirk yil içinde çok çesitli sapikliklarda bulundular. Hz. Musa'nin Tur daginda kirk gün geçirdigi bir zamanda, Sâmirî isimli bir sahsin imal ettigi ve "iste sizin de Musa'nin da tanrisi" dedigi altindan bir buzagiya tapmaya basladilar. Musa (a.s) döndügünde onlari buzagiya tapinir görünce çok üzüldü. Harun (a.s)'a çikisti. israilogullari'ni buzagiya tapinmaktan vazgeçirmeye çalisti. israilogullari ise, her firsatta iki yüzlülüklerini sergilediler (Sâmirî olayi bak. Daha fazla bilgi için bk. Sâmirî mad.). Musa (a.s), hayati boyunca tevhid yolunda mücadele etti. Bu ugurda pek çok eziyetle karsilasti. Yurdundan çikarildi, ölümle tehdit edildi ve etrafinda kendisiyle beraber, inanan pek az insan bulabildi.

Musa (a.s), Tih çölünde, Harun (a.s)'dan sonra öldü. israilogullarini Arz-i Mukaddes'e sokamadi. Öldügünde yüz yirmi yasinda idi.
Buhârî, onun ölümü ile ilgili olarak sunlari rivayet ediyor: "Ölüm melegi geldiginde, Musa (a.s) onun yüzüne dikkatle bakti. Canini almaya gelen Azrail (a.s) korktu ve gözü karardi. Sonra: "Yarabbi, beni bir kuluna gönderdin ki, ölmek istemiyor" diye tazarru eyledi. Allah Teâlâ, o hali üzerinden kaldirarak, tekrar Musa'ya gönderdi: "Söyle, sayili olmak sartiyla istedigi kadar yasasin". Hz. Musa: "Yarabbi, sonra ne olacak?" dedi. "Öleceksin" buyuruldu. "Öyle ise ölüm simdi gelsin" niyazinda bulundu. Sonra Allah Teâlâ'dan, kendisini bir tas atimi Beyti Makdis'e yaklastirmasini, orada ölmesini ve oraya gömülmesini istedi.

Ebu Hureyre (r.a) söyle diyor: "Rasulullah (s.a.s): "Eger ben sizinle beraber orada bulunsaydim, onun yol kenarinda ve kizil bir kum tepesinin yaninda bulunan kabrini size gösterirdim" buyurdu".
Son düzenleyen perlina; 2 Aralık 2016 19:29
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
2 Aralık 2016       Mesaj #8
Safi - avatarı
SMD MiSiM

MUSA,

ibranice Moşe (İ.Ö. XII. yy.), Kutsal Kitap’ta adı geçen peygamber, İsrail tarihinin önde gelen kişisi: Kutsal Kitap Musa'dan, ibraniler’e vatanlarını, dinlerini ve yasalarını vermiş, ardından kitleleri sürükleyen bir önder olarak söz eder. Gelenek Musa'nın yaşam öyküsünü oldukça değiştirmiştir; peygamberin doğumuna ilişkin olağanüstü olaylar, Akkad kralı Sargon'un öyküsüyle şaşırtıcı bir yakınlık gösterir: Sargon da, sazlardan yapılmış, katranla sıvalı bir sepet içinde ırmağın sularına bırakılmıştı.

Ad:  firavun.jpg
Gösterim: 4210
Boyut:  67.6 KB

Mısır’dan çıkış,

Mısır alametleri,Kızıldeniz'’i geçiş, Sina'da Yasa levhalarını alış öyküleri Musa kişiliğinin tarihsel yanını bozmaz; zaten bunlar olmadan, inanç, hatta İsrail’in varlığı açıklık kazanamaz. Mısır'da doğan Musa (adı mısır dilindedir [msi] ve tanrı isimleriyle yapılmış Ahmosis, Tutmosis, Ramses gibi birçok adda görülür), asya kökenli Hyksoslar hanedanının düşüşünden sonra devletin kölesi durumuna düşen ve yeniden özgürlüklerine kavuşmak isteyen ibraniler'e yapılan baskılara karşı direnişin temel direği olmuştur. Elinin altındaki ucuz el emeğini kaybetmeye pek niyetli görünmeyen krallık yönetimiyle yapılan çetin pazarlık, düşmanca bir tutum takınan bu ülkeden kaçmanın zorlukları, İsrail geleneğince, bir dizi mucize yaratarak seçtiği kavmi kurtaran Yehova’nın sağladığı bir kurtuluş olarak görülmüştür. Bu bakış açısıyla tüm bu olaylar, Yehova ve Musa’nın yüceltildiği bir destan niteliğini almıştır.

Tarihçiler genellikle Musa’nın İ.Ö. 1250 yıllarında yaşadığını kabul ederler Musa'nın önderliğinde ibraniler, uzun süre, bugünkü Sina yarımadasında sürü besleyerek yaşadılar. Sina’da geçirilen yılların (geleneğe göre Yasa levhaları bu sırada inmiştir), musevi dininin oluşumunda büyük rolü olmuştur.
Yahudi-hıristiyan geleneğine göre Musa, yalnızca, kardeşlerini şanlı ataların (İbrahim, ishak ve Yakup) yaşadığı topraklara getiren rehber değil, aynı zamanda çeşitli toplulukları, tek bir kavim olarak Yehova’ya tapınmanın çevresinde birleştiren kişidir. Musa, Kutsal Kitap’ta görülen biçimleriyle, Torah’ın temel ilkelerini oluşturmuştur; bu yüzden de, bu dinsel ve yasal metinlere, daha sonra uğradıkları çeşitli değişikliklere rağmen, Musa yasaları adı verilir.

—isi. Musa islam dininin kabul ettiği 24 peygamber arasında yer alır ve Hz. Muhammet ile Hz. İbrahim'den sonra Tanrı’ nın en büyük elçisi sayılır. Kuran’da çok sayıda ayette kendisinden söz edilir. En önemli özelliği, Âdem'den başlayarak bazı peygamberlere sahifeler (suhuf) halinde ve bazılarına da sözle bildirilen Tanrı buyruklarını büyük bir Kitap ile alan ilk peygamber oluşudur. Kurduğu tek tanrılı ilk dinin adı musevilik, kutsal kitabın adı ise Tevrat'tır.

İnanca ve kutsal kitaplara göre, Musa doğduğunda Mısır’ın yerli halkı israiloğulları'nı hor görüyor ve onlara çeşitli eziyetlerde bulunuyordu. Bu durumdan kurtulmak için israiloğullarının tek ümidi Mısır' dan ayrılarak atalarının ülkesi Kenan iline (Filistin) gidebilmekti. Ancak, Mısırlılar buna izin vermiyorlardı. Saray kâhinlerinden birinin israiloğulları’ndan doğacak bir erkek çocuğun Mısır’a büyük kötülüğü dokunacağı yolunda bir kehanette bulunması üzerine firavun, doğacak bütün erkek çocukların öldürülmesini emretti. Musa, bu sıralarda dünyaya geldi.Soyu, Yakup’ un üçüncü oğlu Levi'ye dayanıyordu. Annesi, oğlunu ölümden kurtarmak için bir sepete yerleştirip Nil ırmağının sularına bıraktı. Bir rastlantı sonu firavunun karısı Asiye sepeti görüp içindeki çocuğu aldı ve onu büyütüp yetiştirmek için bir sütanne aramaya başladı. Musa, hiçbir kadının sütünü emmedi. Sonunda kendi annesi süt annelik için saraya başvurunca onun sütünü emdi.

Sarayda büyüyen Musa, gençliğinde sokağa çıktığı bir gün biri israiloğullarından öteki mısırlı iki kişinin döğüştüklerini gördü, israiloğulları’ndan olan kendisinden yardım isteyince bir yumrukla Mısırlıyı öldürdü. Korkudan geceyi kentte gizlenerek geçirdi. Ertesi sabah kendisini yakalayıp cezalandırmak isteyenler olduğunu öğrenince Medyen suyunun bulunduğu yere doğru kaçtı. Burada, koyunlarını sulamak isteyen iki kıza rastladı ve onlara yaptığı yardım karşılığında bu kızlardan biriyle evlendi. Kayınbabasının yanında sekiz yıl çalıştıktan sonra, karısı ve çoluk çocuğu ile birlikte, kendi kavmine dönmek için Medyen’den ayrıldı. Sina yarımadasındaki Tur dağından geçerken dağda gördüğü bir ateşin yanına yaklaştı. Bir ağaçtan "Ben, senin Rabbin olan Tanrı’ yım! Asanı yere bırak gel!” diye bir ses duydu. Yere bırakır bırakmaz asası bir yılan gibi hareket etti. Bunun dışında elini koynuna sokup çıkarması emrini de yerine getirince elinin parladığını gördü. Tur dağında Musa Tanrı’dan "On* emir” diye anılan buyrukları da aldıktan sonra Mısır’a gitti. Burada Hak dinine çağırdığı firavun kendisiyle alay etti. Buna karşılık Musa çeşitli mucizeler gösterince firavun onun üstün bir kişi olduğuna inanmak zorunda kaldığı gibi kavmi israiloğulları'nı alıp Mısır'dan gitmesine izin verdi. Firavun, israiloğulları Mısır’dan ayrıldıktan sonra böyle bir izin verdiğine pişman olarak ordusuyla birlikte onların ardına düştü. Kızıldeniz’e gelindiğinde Musa asası ile yere vurunca Kızıldeniz iki yana açılıp israiloğulları’na geçit verdi, israiloğulları, başta Musa karşı tarafa ulaştıklarında firavun ordusu ile birlikte geçidin içine girdi. Ancak, hemen ardından sular kapandı ve firavun ordusu ile birlikte yok oldu.

Yolda Musa toplam 40 gün Tanrı ile söyleşti. Bundan ötürü kendisine Kelimullah lakabı verildi. Bu süre içinde Musa'ya kardeşi Harun vekâlet etti. Aynı sürede Samirı adlı biri altından bir buzağı heykeli yapıp halkın bu heykele tapmalarını isteyince, Musa dönüşünde bunu önledi.
120 yıl yaşadığı söylenen Musa, Ürdün kıyılarına ulaşılınca öldü ve Moab ülkesinde bir yere gömüldü. Yerine vekil atadığı Yuşa, israiloğulları'nı Kenan ülkesi'ne götürdü.
İslam kaynaklarında Musa'nın; asasının karanlıkta parlaması, hareket etmesi, yerden su fışkırtması, toprağa dikildiğinde meyve ağacına dönüşmesi, çoban sopası olarak sürüye saldıran kurtları uzaklaştırması, ejderha olması gibi birçok mucizesinden söz edilir.

—ikonogr. İsrail peygamberi Musa genellikle, Yasa levhalarını taşıyan sakallı bir adam olarak betimlenmiştir; alnında, Sina dağının ışıklarını simgeleyen iki boynuz bulunur. Angers, Chartres ve Lozan katedrallerinin taç kapıları Musa oymalarıyla süslenmiştir. En tanınmış heykeller, Sluter (Musa'nın kuyusu, Dijon) ve Michelangelo’nun (papa Julius ll'nin mezarı, San Pietro in Vincoli, Roma) yapıtlarıdır.
Dura-Europos fresklerinde (III. yy.), daha sonraları da Santa Sabina’nın kapılarında ve Santa Maria Maggiore’deki (Roma) mozaiklerde, Kutsal Kitap'ın başlıca tezhipli el yazmalarında, Pisa'daki Campo Santo’da (Gozzoli’nin freskleri), Sistina'da (Signorelli ve Botticelli’nin resimleri), Vatikan locaları’nda ve birçok duvar halısı dizisinde (bunlardan biri, Poussin ve Le Brun’ün tablolarına göre Gobelins'de dokunmuştur), Musa'nın yaşamına ilişkin sahneler işlenmiştir. Bu sahneler arasında: Poussin'in Nil'e bırakılan Musa'sı (Dresden); Veronese (Leningrad, Madrid), il Tintoretto (Madrid, New York), Poussin (Louvre), Le Sueur (Leningrad), Lafosse (Louvre), Rembrandt (Philadelphia) ve Tiepolo’nun (Edinburgh) Sulardan kurtarılmış Musa; Poussin'in Çocuk Musa firavunun tacını düşürürken’i (Louvre); il Rosso (Floransa), Poussin (Minneapolis) ve Le Brun’ün (Modena) Musa Yetro'nun kızlarını korurken; Le Brun’ün Tsippora'yla evlenen Musa'sı (Modena); Poussin’in Musa'nın Amalikler'e karşı zaferi (Leningrad); Nicolas de Verdun'ün Musa’nın Sina dağı'nda On emri alışı (Klosterneuburg sunakarkalığı); Bronzino (Dresden), il Parmigianino (Parma) ve Rembrandt'ın (Berlin) Yasa levhalarını kıran Musa adlı yapıtları sayılabilir. Musa'nın ölümü, Signorelli (Sistina capellası) ve W. Blake (suluboya) tarafından resmedilmiştir.

Kaynak: Büyük Larousse
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Son düzenleyen perlina; 2 Aralık 2016 19:31
SİLENTİUM EST AURUM
perlina - avatarı
perlina
Ziyaretçi
2 Aralık 2016       Mesaj #9
perlina - avatarı
Ziyaretçi


Benzer Konular

11 Aralık 2016 / Misafir Dinler Tarihi
14 Aralık 2016 / arwen Dinler Tarihi
7 Haziran 2011 / Daisy-BT Dinler Tarihi
3 Kasım 2010 / Misafir Dinler Tarihi
27 Mayıs 2015 / ahmetseydi Dinler Tarihi