Arama

Zeki Nurçin

Güncelleme: 19 Temmuz 2010 Gösterim: 3.887 Cevap: 0
TiglonBoYs - avatarı
TiglonBoYs
Ziyaretçi
21 Temmuz 2008       Mesaj #1
TiglonBoYs - avatarı
Ziyaretçi
Sair-yazar Zeki Nurçin 1970 yılının mayıs ayında (20 mayıs) okuma yazma bilmeyen sevimli bir annenin besinci çocuğu olarakAğrı'da dünyaya geldi. Yaşantısının önemli bir kısmı 1991 yılında yayınlanan 'Direnişlerin Şafağı' adli romanındaki kahramanların yaşamına tanıklık etmekle geçti. Edebiyata şiirle başladı (ilk yazdığı bir öyküydü) bunu roman,öykü,senaryo ve Tiyatro çalışmaları izledi. Büyüdüğü kentteki Kurtuluş Mahallesi onun çalışmalarının konusu oldu. yazdığı roman ve öykülerin dokusunu bu mahallenin karmaşası ve bazen de yalın ve sessiz hali oluşturdu. Bu mahallede ilk şiirini ve kollarını yana doğru açıp yemyeşil yaylalarda rüzgara karşı kosan 'son soluklar' dediği insanları anlatan ilk romanını yazdı. Güneşe bakan, penceresi mavi evlerde büyüdü. Doğduğu tek odalı ve tek salonlu evin içinde düşlerine dokunmayı ve bunu yazıya dökmeyi öğrendi.yazdığı eserlerindeki kahramanları onunla gerçek ve düş arasında bir yerde hesaplaşır.Buna,özellikle şiirlerinde vurgu yapar.İste bu şiirlerinin bir kısmını içinde topladığı,'Sana Olan Hasretim Onüç yılda Bitmez' adli şiir kitabi 1989 yılında yayınlandı. Hiçbir baskının kuralsız çocuk oyunlarından alıkoyamadığı yazarın edebiyat alanında biçimlenmesine küçük yaslarda aldığı sorumluluklar da etkili oldu. 1989 yılında çalıştığı Beyoğlu'nda Cumhuriyet Kitap Kulübünün kitap standlarinin yakılmasını görüntüledi, haberiyle birlikte yazdı. Bu ilk haberle gazeteciliğe başladı, yazıları ve yazdığı haberler bir çok basın organında, günlük ve haftalık gazetelerde yayınlandı. Yazdıklarının içine girebilecek kadar cesurdur. 'Biri Mavi Üç Yüreğin Kıyısından' adli romanını roman Kahramanları ile bizzat yasamış ve burada kendi geçmişiyle soluksuz bir hesaplaşmaya girmiştir.

Sponsorlu Bağlantılar
Zeki Nurçin annesinin ayrıcalıklı bir sevgisiyle büyüdü. Yedi kardeşin besincisi olmak, ona o dokunun içinde olma sıcaklığını yaşatmıştır hep. yazarın ilk ve ortaokul yılları çok ilginç geçmiştir. İlkokul yıllarında yanlışlıkla bindiği bir traktörün kendisini tesadüfen, babasının 30 yıl önce kocaya verdiği halasına götürmesi kentte adeta bir intifadaya neden olmuştu. Sağ ve solun çatıştığı bir zamanda birden bire ortadan kayboldu, kuşkular kaçırıldığını işaret edince kayıp ilanı verildi ve yazarın ailesinden çekinen bir çok aile ya kentten göç etti ya da mahalle değiştirdi. Her yerde aranırken bir de ayni mahallede oturan bir diğer halasının kaçırıldığı dedikodusu yayması kentte ölüm sessizliğinin hakim olmasına yetti.O yasadığı köydeki halasının evinde sıkıntıyla,olup bitenden habersiz bocalıyordu.Derken dördüncü günün sonunda elinde iki barkam yoğurt,bir torba dolusu köy yumurtası,tandır ekmekleri,peynir ve halasının oğlu Ezgin'le eve geldi ve hayat yine normale döndü.Babası yıllar sonra onun bu iradisi kaybolmasıyla ilk defa yakin dostları içinde gözyaşı döker.Yüreğine indirdiği annesi ona,bu ve benzeri nedenlerden dolayı,'İyi ki darbeler zamanında doğmadın,iyi ki o zamcalar küçüktün.' demiş ve teselli bulmuştu.Köyde kaldığı süre içinde köy ile kent arasındaki yasamın farklılığını,sabahları renk değişiminin iyi gözlendiği güneşi,köyde seyrederken ferketmisti.Hayatin yasadığı evle sinirli olmadığını bu köye gelmesi ona hatırlatmıştı.

Ortaokulu beş yılda bitirdi.Üç yıllık okulu beş yılda bitirmek onun tembelliğiyle ilgili değildi.Dışarıdaki bahar ya da kıs,Murat nehri,kavun,karpuz,nohut,ayçiçeği tarlaları ile 'Keza ve Kızılağaçlar adli romanında ayrıntılı anlattığı ve zaman zaman da çalıştığı pancar tarlaları okuduğu ortaokula daha baskın geldi ve sik sik okuldan kaçtı ailesinden habersiz.Ve bir Gün okuldan devamsızlık belgesi gelince uzun süre okula gitmediği anlaşıldı.devamsızlık ve doğaya olan tutkusu ona üç yıllık okulu beş yılda bitirtti.Bu gecikme onu çok cesaretlendiren sosyal bilgiler öğretmeni Ayşe Şimşir'e kadar getirdi.Derslerindeki başarıların önemli bir kismi'gercek ögretmen'dedigi Ayşe Simsir'den kaynaklanır.Hukuk bilgileri arttı.Doğduğu kentin dışına 1984 baharında cıktı İstanbul'a geldi.Abisiyle birlikte hiç alışık olmadığı bu kentin Marmara Denizini üç ay boyunca sıkıntılı sıkıntılı seyretti.Burada yazdığı ve sonradan,'birsellere benzemiyordu'dedigi İstanbul şiirlerini yazdı.Ilk defa insanlar arasındaki derin uçurumları bu kentte gördü,ilk defa İstanbul'u sevmemesi bundandı belki de.Alabildiğince utangaç bir insandı,öyle ki lise birinci sınıftayken Muş Malazgirtli kız arkadaşını öptü diye üç ay kızın yüzüne bakamadı.şiir ve iç dünyasıyla bir his insani olduktan sonra bile utangaçlığı başına bela olmaya devam etti.

kayıp olduğu zaman ağlattığı babası 1984 yılının aralık ayinin ilk haftası(çarşamba) sabaha karşı hayata gözlerini yumdu.

1985-86 döneminde Naci Gökçe Lisesine kaydoldu.Okul yıllarının en güzel anıları bu okulun koridorlarında gezinir halen.Liseye baslarken,ortaokulda panolarda sergilenen resimleri o liseyi bitireceği zamana kadar panolarda asili durdu.1988-89 yılında liseyi bitirdi.Ayni yıllarda sair Mehmet Çetin ve Soysal Ekinci ile tanıştı,böylece yayın piyasasının dokularına da dokunmaya başladı.Kitap satıcılığı yaptı ardından.Kitap satıcılığı zamanlarında yüzlerce yabancı yazarı duydu,okuma fırsatı yakaladı.En çok okuduğu yabancı yazar Gariel Garcia Marquez ve Paolo Coelho'dur.Ilk defa okuduğu yabancı yazar ise Dimitri Dimov'dur.(Bu yazarın Tütün-Sari Dünya romanını soluksuz okumuştu.) Kendisine hediye edilen ilk roman ise,Şule Yüksel Senler'in Huzur Sokağı adli romanıydı; ortaokul öğretmeni (orta ikinci sınıf) Gülten Akın tarafından hediye edilen bu kitap halen onun kitaplığında bulunmaktadır.

Son düzenleyen Daisy-BT; 19 Temmuz 2010 13:09 Sebep: Aktif linkler.
Biyografi Konusu: Zeki Nurçin nereli hayatı kimdir.

Benzer Konular

27 Ağustos 2008 / GÜLGECELER Müzik tr
31 Ağustos 2009 / ThinkerBeLL Sanat tr
12 Mart 2010 / _KleopatrA_ Siyaset tr
18 Mart 2016 / Daisy-BT X-Sözlük
24 Kasım 2014 / _EKSELANS_ Spor tr