Arama

Oscar Wilde

Güncelleme: 1 Temmuz 2011 Gösterim: 35.380 Cevap: 5
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
20 Mart 2007       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Oscar Wilde

Sponsorlu Bağlantılar
Ünlü İrlandalı yazar ve şair Oscar Wilde, 16 Ekim 1854'te Dublin'de ailesinin ikinci çocuğu olarak doğdu. Babası, dönemin ünlü doktorlarından William Wilde, annesi, İrlanda'nın İngiltere'den bağımsızlığını savunan devrimci şiirleriyle dikkat çekmiş yazar Jane Francesca Elgee idi.
Wilde'ın üçü gayrımeşru, beş kardeşi vardı. Kendisinden üç yaş küçük kız kardeşi Emily'nin henüz on yaşındaki ölümü, Wilde'ın çocukluk döneminin en sarsıcı olayı oldu. Ünlü yazar, kardeşinin saçlarından bir tutamı ömrünce üzerinde taşıdığı küçük bir zarfta saklayacaktı.
Wilde'ın öğrenim dönemi çeşitli burslar kazanmasını sağlayan başarılarla geçti. 1874'te Oxford Magdalen College'den mezun olduktan sonra sanat eleştirmeni olarak çalışmaya başladı.
1878'de Ravenna adlı şiiriyle Newdigate Ödülü'nü kazandı ve bir yıl sonra Londra'ya yerleşti. 1881'de Poems (Şiirler) adlı ilk kitabı basıldı.
Aynı yıl, estetik konferansları vermek üzere A.B.D.'ye geçti. Başlangıçta dört ay olarak planlanan elli konferanslık dizi yaklaşık bir yıl sürdü ve Kanada'dakilerle birlikte Wilde, dokuz aylık bir süre içinde yüz kırkın üzerinde konferans verdi. Bu dönemde Amerikalı yazar ve şairler Henry Longfellow, Oliver Wendell Holmes ve Walt Whitman'la tanıştı ve bir yıl sonra New York'ta sahnelenecek olan Vera adlı oyununu düzenledi.
Kuzey Amerika dönüşü üç yıl Paris'te kaldı. 1883'te Duchess of Padova (Padova Düşesi) adlı oyunu yazdı. 1884'te Constance Lloyd'la evlendi. İki yıl içinde bu evlilikten iki erkek çocuk sahibi oldu.
1887'de Woman's World Dergisi'nin editörlüğünü üstlendi. Aynı yıl Dünyanın Tek Gerçek Hayaleti'ni (Canterville Hayaleti) kaleme aldı. Bundan sonraki altı yıl, Wilde'ın yazarlık hayatının en verimli dönemi oldu. Çocuk öykülerinden oluşan iki kitap, 1890'da bir Amerikan dergisinde yayınlanan tek romanı Dorian Gray'in Portresi, A Woman of No Importance (Önemsiz Bir Kadın), An Ideal Husband (İdeal Bir Koca) ve The Importance of Being Earnest (Ciddi Olmanın Önemi) adlı oyunları bu dönemde yayınlandı.
"Dorian Gray'in Portresi", 1891'de kitap haline getirildi ve içerdiği homoerotik öğeler, şiddetli tepkilere yol açtı. Aynı kitap daha sonra Wilde'ın kaderini belirleyecek davalarda kanıtmışçasına kullanıldı. Bununla birlikte aynı dönemde yazılan oyunları büyük beğeni topladı ve onu zamanının en önemli oyun yazarlarından biri haline getirdi.
Ama gene de herkes sevdiğini öldürür,
Bu böylece biline,
Kimi bunu kin yüklü bakışlarıyla yapar,
Kimi de okşayıcı bir söz ile öldürür,
Korkak, bir öpücükle,
Yüreklisi kılıçla, bir kılıçla öldürür!
Kimi insan aşkını gençliğinde öldürür,
Kimi sevgilisini yaşlılığına saklar;
Bazıları öldürür Arzunun elleriyle,
Altın’ın elleriyle boğar bazı insanlar:
Bunların en üstünü bıçak kullanır çünkü
Böylelikle ölenler çabuk soğuyup donar.
Oscar Wilde
Oscar Wilde, 1891'de Queensberry Markisi'nin üçüncü oğlu, üniversite öğrencisi Lord Alfred (Bosie, Douglas)la tanıştı. Kısa süre içinde çift dört yıl sürecek bir aşk yaşamaya başladı.
1895'te Wilde, oğlunun kendisiyle ilişkisini tasvip etmeyen ve kendisine kamu önünde hakaret eden Queensberry Markisi'ni iftira suçlamasıyla dava ettiyse de bir süre sonra davayı geri aldı. Ancak Marki'nin Wilde aleyhine açtığı dava, yazarın "gayrıtabii davranışlar"dan iki yıl kürek cezasına çarptırılmasıyla sonuçlandı. Tutuklanmasıyla birlikte evinde bulunan her şey 25 şilinlik bir bedelle satıldı.
Yazarın torunlarından birinin deyişiyle;
"Krallık, çağının kibirli ikiyüzlülüğüne meydan okumaya cesaret etmiş parlak ve öfkeli bir hayatın yirmi yılını sembolik olarak kendisinden koparmıştı."
1897'de hükümlülüğü sırasında sevgilisine yazdığı mektuplardan oluşan De Profundis'i derledi ve aynı yıl serbest bırakıldı. Hayatının kalan kısmında Sebastian Melmoth adını alarak Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde amaçsızca dolaştı; bu arada mahkumiyetinin geçtiği yerin adını taşıyan Reading Zindanı Baladı'nı yayınlandı.
Wilde, bir süreliğine Alfred Douglas'la yeniden bir araya geldiyse de, birliktelikleri çok kısa sürdü. Tutuklanmasından sonra eski aile adlarından biri olan "Holland"ı soyadı olarak alan eşi, çocuklarını alarak İsviçre'ye göçmüş ve 1898'de orada ölmüştü. Oscar Wilde, 30 Kasım 1900'de Paris'te öldü ve Pere Lachaise Mezarlığı'nda gömüldü.

Biyografi Konusu: Oscar Wilde nereli hayatı kimdir.
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
6 Ağustos 2009       Mesaj #2
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi
Oscar Wilde(1854-1900)

Sponsorlu Bağlantılar

Rosa Mystica (Gizemli Gül)

Requiescat (Huzur İçinde Yatsın)

O çok yakında, yavaşça yürü
O burada, altında karın
Usulca konuş, büyüdüğünü
Duyabilir papatyaların

Altın sarısı o parlak saçlar
Hastalıktan sararmış solmuş
O körpecik o küçücük şey
Toza toprağa belenmiş

Kar gibi ak, hem benziyor zambağa
Öylesine güzel öylesine hoş
Bir kadın olduğunun farkına
Varmadan büyüyüp serpilmiş

Bir tabut tahtası, ve ağır bir taş
Düşmüş göğsünün üzerine
Kalbim daha fazla dayanamaz
O ölmüş öylece yatıyor yerde

Duyamaz artık, huzur içinde yatsın,
Duyamaz şiirlerimi şarkılarımı
Gömüldü kaldı burada hayatım
Yığın üzerime kara toprağı



Oscar Wilde



(Çeviri: Tozan Alkan)
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
6 Ekim 2009       Mesaj #3
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi
Oscar Wilde (1854 - 1900)

İrlandalı oyun yazarı, şair ve öykücü Oscar Wilde'ın, 1882 dolaylarında ABD'li litografyacı ve fotoğrafçı Napoleon Sarony tarafından üretilen portresi. Dönemin ünlü simalarını, alışılagelmişliğin dışına çıkan pozlarıyla sergileyen Sarony, Wilde'ın Amerika Birleşik Devletleri'nde bulunduğu bu dönemde bir dizi fotoğrafını çekebilme fırsatını yakaladı.

awildetime3

Breath - avatarı
Breath
Ziyaretçi
13 Haziran 2010       Mesaj #4
Breath - avatarı
Ziyaretçi
Oscar Wilde
Vikipedi, özgür ansiklopedi

Herkes öldürebilir sevdiğini,
Kimi bir bakışıyla yapar bunu,
Kimi dalkavukça sözlerle..
Korkaklar öpücük ile öldürür,
Yürekliler kılıç darbeleriyle!

Kimi gençken öldürür sevdiğini..
Kimileri yaşlı iken öldürür;
Şehvetli ellerle öldürür kimi
Kimi altından ellerle öldürür;
Merhametli kişi bıçak kullanır
Çünkü bıçakla ölen çabuk soğur.

Kimi aşk kısadır, kimi uzundur
Kimi satar kimi de satın alır;
Kimi gözyaşı döker öldürürken
Kimi kılı kıpırdamadan öldürür;
Herkes öldürebilir sevdiğini
Ama herkes öldürdü diye
Genede ölmez insan...

Oscar Wilde
Oscar Wilde
225px Oscar Wilde 3g07095u
  • Doğum: 16 Ekim1854 Dublin, İrlanda
  • Ölüm:30 Kasım1900 Paris, Fransa
Oscar Fingal O’Flahertie Wills Wilde (d. 16 Ekim1854, Dublin - ö. 30 Kasım1900, Paris.) Ünlü İrlandalı oyun yazarı, romancı, kısa öykücü ve şair.

İğneli uslûbu ile geç Victoria dönemiBritanya'sının en başarılı ve ünlü yazarları arasına girdi. Bir dava sonucu fiili livata ve ahlaksızlıktan suçlu bulununca büyük bir düşüş yaşadı ve doğduğu ortamla tam bir zıtlık içinde Paris'de fakir bir otel odasında öldü.

Doğumu ve gençliği
Oscar Wilde İrlanda'nın tanınmış göz cerrahlarından olan Sir William Wilde ve başarılı bir yazar, genç İrlandalı devrimcilere örnek bir şair olan Jane Francesca Wilde'ın ikinci çocuğu olarak Dublin’de doğdu. Babası 1864’te tıp bilimine hizmetleri nedeniyle şövalye unvanı almıştı.

Haziran 1855’te aile lüks bir bölgeye taşındı. Wilde’ın kardeşi Isola burada doğdu. Jane Wilde burada cumartesi akşamları Sheridan le Fanu, Samuel Lever, George Petrie, Isaac Butt ve Samuel Ferguson gibi isimleri davet ettiği partiler düzenlerdi. Wilde 9 yaşına kadar evde eğitim gördükten sonra Portora Kraliyet Okulu’na kaydoldu. Yazları aileyle geçiren Wilde kardeşler George Moore’la oyunlar oynardı.

Portora’dan mezun olduktan sonra Dublin’deki Trinity Kolejinde 1871’den 1874’e kadar eğitim gördü. Sıradışı bir öğrenciydi, Trinity öğrencileri için en büyük ödül olan Berkeley altın madalyasını, ve aynı zamanda Oxford Üniversitesi Magdalen Koleji’nden bir burs kazandı. Burada 1874’den 1878’e kadar eğitimine devam etti ve en önemli ilkelerinden biri hayatı sanata yaklaştırmak olan estetik akımının bir parçası oldu. Magdalen’deyken 1878 Newdigate Ödülü’nü Ravenna şiiriyle kazandı. Bu şiiri Encaenia’da okuyup kaybetmiş, fakat ödülü daha sonra Tarihsel Eleştirinin Yükselişi makalesiyle almıştı.

Evliliği ve Ailesi
Oxford’dan mezun olduktan sonra Wilde, Florence Balcomb ile tanışacağı yer olan memleketi Dublin’e gitti. Fakat Florence, yazar Bram Stoker ile nişanlanınca Oscar, ona İrlanda’yı terk edeceğini yazdı. 1878’de İrlanda’dan ayrıldı ve buraya küçük ziyaretler gerçekleştirmek için, sadece iki kez döndü. Sonraki altı yılını Paris, Londra ve ABD’de geçirdi.

Londra’da kraliçenin danışmanlarından olan Horace Lloyd’un kızı Constance Lloyd ile tanıştı. Wilde ve Lloyd 29 Mayıs 1884’te Paddington, Londra’da evlendiler. Constance’ın 250 sterlinlik maaşı ikisinin de lüks bir yaşam sürmesini sağlıyordu. Çiftin bu evlilikten iki çocukları oldu: Cyril (1885) ve Vyvyan (1886). Babalarının yankı yaratan davasından sonra Constance ve çocuklar Holland soyadını aldılar. Constance 1898’de geçirdiği belkemiği ameliyatından sonra öldü. Cyril ise I. Dünya Savaşı’nda Fransa'da savaşırken öldü. Vyvyan uzun süre çevirmenlik ve yazarlık yaptı. Anılarını 1954’te yayımladı. Vyvyan’ın oğlu Merlin dedesi hakkında araştırmalar yaptı. Wilde’ın yeğeni Dolly, yazar Natalie Clifford Barney ile yaşadığı lezbiyen ilişkiyle tanınmaktadır.

Estetizmi ve Felsefesi
İrlandalı oyun yazarı, şair ve öykücü Oscar Wilde'ın, 1882 dolaylarında ABD'li litografyacı ve fotoğrafçı Napoleon Sarony tarafından üretilen portresi. Dönemin ünlü simalarını, alışılagelmişliğin dışına çıkan pozlarıyla sergileyen Sarony, Wilde'ın Amerika Birleşik Devletleri'nde bulunduğu bu dönemde bir dizi fotoğrafını çekebilme fırsatını yakaladı.
800px A Wilde time 3
Magdalen Koleji’ndeyken Wilde estetizm hareketindeki fikirleriyle tanındı. Saçlarını uzattı, "eril" sporlara karşı küçümsemesini her fırsatta dile getirdi ve odasını papatya, lale ve benzeri objelerle dekore etti.

Söylentilere göre bu hareketi ona River Cherwell’de bir boğma girişimine ve odasının dağıtılmasına yol açtı, fakat estetizm fikri halk arasında daha tanıdık ve olağan bir hale geldi. Springfield Republican gibi bazı yayınlar, Wilde’ın Boston gezisi sırasındaki estetizm ile ilgili konuşmalarından sonra onun anlayışının, güzelliğe ve estetiğe övgüden çok şöhret amacıyla yapılan bir hareket olduğuna karar verdi. Ayrıca Wilde’ın giyim tarzı da Higginson gibi eleştirmenlerin odak noktası haline geldi. Higginson, Unmanly Manhood gazetesine yazdığı mektupta Wilde’ın dişiliğinin erkek ve kadınların davranışlarını etkileyeceğinden ve şiirinin erkekleri dişil züppeliğe yaklaştıracağından endişe duyduğunu belirtti. Ek olarak Wilde’ın edebiyatı, eşcinselliği ve kişisel imajını inceleyerek onun hayat tarzını ve eserlerini ahlaksız bulduğunu açıkladı.

Wilde, John Ruskin ve Walter Pater’dan derin anlamda etkilenmişti. Bu iki edebiyatçı sanatın hayattaki yeri üzerine makaleler yayımlamışlardı. Wilde daha sonra ironik bir biçimde Pater’in depresif duyguları hakkında yorum yapacaktı: Pater’in ölüm haberi üzerine "O hiç yaşamış mıydı ki?” demişti. Pater’in üslubuyla Dorian Gray’in Portresi’nde “Bütün sanatlar aslında kullanışsızdır." demişti. Bu yorum edebi anlamda okunmalıydı çünkü filozof Victor Cousin tarafından oluşturulan "Sanat sanat içindir." ideolojisini içinde barındırıyordu. 1879’da Wilde, Londra’da estetizm dersleri vermeye başladı.

William Morris ve Dante Gabriel Rosetti’nin okulunun tanıttığı estetizm, İngiliz mimarisinde büyük yer edinmişti. İngiltere’nin önde gelen estetik sanatçısı Wilde zamanının en göze çarpan simalarından biri oldu. Yine de zaman zaman paradoksları ve esprili sözleri nedeniyle garipsendiği de oluyordu.

Estetizm, genel olarak Gilbert ve Sullivan’ın operası Patience (1881)’ta karikatürize edilmişti. Patience, New York’ta büyük başarı sağlamışken; Estetizm, Amerika’nın kalan kısımları için hala anlamsız bir isimdi. Bu nedenle Richard D’Oyly Carte, Wilde’ı Amerika’da yapılacak bir konferanslar serisine davet etti. D’Oyly Carte bu gezinin Patience’ın başarısını daha da artıracağına inanıyordu. Bu gezi Wilde’ın 3 Ocak 1882’de SS Arizona gemisiyle Amerika’ya varmasıyla başladı. Bu olaya ait bir kanıt olmamasına rağmen, Wilde'ın bir gümrük memuruna "Deham dışında beyan edecek hiçbir şeyim yok." dediği rivayet edilir.

Amerika ve Kanada’ya yaptığı tur sırasında Wilde birçok kasaba eleştirmeni tarafından ayıplandı. The Wasp Wilde, estetizmi küçümseyen bir karikatüre gazetesinde yer verdi.
İngiltere’ye döndükten sonra Wilde, Pall Mall Gazette’de 1887’den 1889’a kadar köşe yazarlığı yaptı. Daha sonra Woman’s World dergisinin editörü oldu.

Siyasi Fikirleri
Wilde hayatının büyük bir bölümü boyunca sosyalizmi destekledi. Ayrıca özgürlükçü yanını da Sonnet to Liberty şiiriyle gösterdi. Wilde ayrıca bir pasifistti. Ve "Özgürlük kanlı elleriyle geldiğinde onunla el sıkışmak zor olacak." demişti. Politika hakkındaki ana yazısı "Sosyalizmin Etkisindeki İnsan Ruhu" dışında Daily Chronicles’a hapishane reformunu destekleyen yazılar yazmıştı.

Lady Florence Dixie’nin 1890’da yazdığı Gloriana ya da 1900 Devrimi adlı romanda Hector l'Estrange kılığındaki Gloriana’nın Avam Kamarası'na seçilmesiyle kadınlar oy hakkı kazanıyordu. Dixie’nin l’Estrange karakterini yaratırken Wilde’ı temel aldığı açıktır.

Cinselliği
Oscar Wilde ve Lord Arhur Douglas, 1893
Wildeanddouglas

Wilde çoğu yerde biseksüel olarak nitelendirilmesine rağmen kendini Yunan kültüründen gelen bir erkek aşkı geleneğine bağlıyor ve Sokratik olduğunu iddia ediyordu. Şu kişilerle birliktelik yaşamıştı (kronolojik sıraya göre): Frank Miles, Constance Lloyd (karısı), Robert Baldwin ve Lord Alfred Douglas. Wilde ayrıca birçok jigoloyla da beraber olmuştu.
Tarihçiler genellikle Wilde’ın homoseksüelliğinin farkına 17 yaşındaki Robert Ross’a âşık olduktan sonra vardığını söylerler. Neil McKenna’nın The Secret Life of Oscar Wilde adlı biyografisinde Wilde’ın homoseksüelliğinin farkına 16 yaşındayken başka bir genç erkeği öptüğünde fark ettiği yazar. McKenna’ya göre Wilde 1874’te Oxford’a vardıktan sonra cinselliğin keşfetti ve daha çok esmer ve sıska erkeklerden hoşlandığını öğrendi. 70’lerin sonlarına doğru Wilde eşcinsel aşkı konusunda kendisiyle aynı düşüncelere sahip bir arkadaş grubuna sahipti ve bu sıralarda Walt Whitman’la tanıştı. Bir arkadaşına Whitman’ın cinsel tercihini açık edecek biçimde "Walt’ın öpücüğü hala dudaklarımda" dediği bilinir. Wilde tüm bunlara rağmen hayatından çok da mutlu olmamış olacaktı ki, kendini iyileştireceği umuduyla 1884’te Constance Lloyd ile evlenmişti.

Wilde, Ross’la ilk tanıştığında kendi cinselliği konusunda hala tam olarak bilgili değildi. Ross, Wilde’la tanışmadan önce de ona hayrandı ve Victoria döneminin katı ahlak anlayışına karşı ilgisizdi. Sonraları Ross, Lord Douglas’a Wilde’ın ilk erkeğinin kendisi olduğunu söyleyerek aralarında büyük bir kıskançlık başlattı. Wilde kısa zamanda içinde genç erkeklerin bulunduğu bir hayata atıldı. Ona göre ilişki panterlerle ziyafet çekmek gibiydi ve tehlike zevkin yarısıydı. Hemcins aşkı ilk kez Bay W.H.'nin Portresi adlı yapıtında işledi.
1891 yazında Lord Douglas onu şair Lionel Johnson’la tanıştırdı. Aralarında büyük bir dostluk başladı. Bu ilişkinin cinsel bir içeriği olmadığını, sadece entelektüel seviyede olduğunu daha sonraları Lord Douglas söyleyecekti.

Davası, Hapis Hayatı ve Reading Zindanı'na Transferi
Bir süre sonra Wilde’ın Lord Douglas ve Alfred Taylor’la ilişkileri basında yer etmeye başladı. Aktör Charles Brookfield’in de yardımıyla polisler Wilde’ın Londra suçlularıyla olan ilişkisini açığa çıkardı ve Wilde dava edildi.
Dava halkın büyük ilgisiyle 3 Nisan 1895’te başladı ve aynı şekilde 25 Mayıs’ta Wilde’ın büyük ahlaksızlık suçu nedeniyle iki yıl kürek hapsine çarptırılmasıyla bitti.
İlk başta Pentonville’de ve sonra Wandsworth’te yatan Wilde en sonunda Reading Zindanı'na transfer edildi.

Bundan sonra mahkum C.3.3. olarak bilinen Wilde’a ilk başta kalem kâğıt bile verilmemişti; fakat daha sonra bu ihtiyacı karşılandı. Hapis günlerinde Douglas’a 50.000 kelimelik bir mektup yazdıysa da gönderme şansı bulamadı. Ölümünden sonra mektup Ross tarafından kısaltılarak De Profundis adıyla basıldı. 1962’de tam hailyle Oscar Wilde’ın Mektupları adı altında yaymlandı.

Salıverilmesi ve Ölümü
Hapis hayatı Wilde’a hiç yaramamıştı ve hayatının kalan üç yılını beş parasız bir halde geçirdi. Yine de hızlı bir biçimde eski zevklerine döndü. Reading Zindanı Baladı bu yıllarda yayımlandı. Son yıllarını geçirdiği Hotel d’Alsaceta, daha önce hiç yapmadığı kadar cüretkar şeyler yaptığı söylenir.

Wilde 30 Kasım 1900’de menenjitten öldü. Ölmeden hemen önce Peder Cuthbert tarafından Katolikliğe tekrar kabul edildi. Ölürken otel sahibi ve papaz yanındayken ünlü "Ya duvar kağıdı gider, ya ben." sözünü söylemiştir. Vefatının ardından Cimetiere de Bagneur mezarlığına gömüldüyse de, daha sonra yine Paris’teki ünlü Pere Lachaise’e taşındı ve Sir Jacob Epstein tarafından tasarlanan ve üzerinde erkek melekler olan mezartaşının altına gömüldü. Mezarı bugün bile hayranlarının öpücük izleriyle kaplıdır.
Jumong - avatarı
Jumong
VIP VIP Üye
18 Şubat 2011       Mesaj #5
Jumong - avatarı
VIP VIP Üye
Oscar Wilde(1854-1900)

READING ZİNDANI BALADI'NDAN
Kulak verin sözlerime iyice,
Herkes öldürebilir sevdiğini
Kimi bir bakışıyla yapar bunu,
Kimi dalkavukça sözlerle,
Korkaklar öpücük ile öldürür,
Yürekliler kılıç darbeleriyle!

Kimi gençken öldürür sevdiğini
Kimileri yaşlı iken öldürür;
Şehvetli ellerle öldürür kimi
Kimi altından ellerle öldürür;
Merhametli kişi bıçak kullanır
Çünkü bıçakla ölen çabuk soğur.

Kimi aşk kısadır, kimi uzundur,
Kimi satar kimi de satın alır;
Kimi gözyaşı döker öldürürken,
Kimi kılı kıpırdamadan öldürür;
Herkes öldürebilir sevdiğini
Ama herkes öldürdü diye ölmez

Yasaların yargısı doğru mudur
Ya da yanlış mıdır bunu bilemem;
Bildiğim tek şey bu hapishanede
Demir gibi sağlamdır tüm duvarlar,
Bir yıl kadar uzundur her geçen gün
Yıl bitmek bilmez, uzadıkça uzar.

Kabil'in Habil'i öldürdüğü
Günden beri hiç dinmedi acılar
Çünkü insanların insanlar için
Koymuş olduğu bütün yasalar
Tıpkı adaletsiz bir kalbur gibi
Taneyi eleyip samanı tutar.

Bildiğim başka bir şey daha var
-Ki bilmeli benim gibi herkes de-
İnsanın kardeşlerine ettiğini
İsa Efendimiz görmesin diye
Utanç tuğlalarıyla, parmaklıklarla
Örüldü yapılan her hapishane.

Parmaklıklar güneşi engelledi,
Kararttılar tatlı ay ışığını,
Cehennemi böyle ört bas ettiler
Yaptıkları bütün iğrenç şeyleri
İnsanoğlundan, tanrının oğlundan
Gizlemeyi ustaca başardılar.


Zehirli otlar gibi kötülükler
Büyür hapishanenin havasında,
Yok olur burada harcanıp gider
İyi olan ne varsa insanda:
Kapıyı tutar soluk bir keder
Umutsuzluk bekçiliğini yapar.
Çeviri: Tozan ALKAN


Son düzenleyen Jumong; 18 Şubat 2011 17:53 Sebep: sayfa düzeni
🌘 🚀
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
1 Temmuz 2011       Mesaj #6
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Oscar Fingal O’Flahertie Wills Wilde (1854 Dublin-1900 Paris)

İrlanda asıllı İngiliz yazar.

Babası doktor, annesi şairdi. İlk ve ortaöğrenimini Dublin'de tamamladı. İngiltere'ye giderek Oxford Üniversitesi'ne yazıldı (1874). "Sanat sanat içindir" görüşünü savunan estetikçi akımı benimseyerek kısa sürede bu akımın İngiltere'deki öncüsü oldu. Öğrenimini bitirdikten sonra Londra'ya yerleşti (1879).

Soylu çevrelere girdi ve yapıtlarından çok, kişiliğiyle büyük ün yaptı. 1892-1895 yılları arasında yazdığı komedileriyle şaşırtıcı bir başarı kazandı. Bu oyunlarda kendini bulan yüksek tabaka, onu coşkuyla alkışladı. Ancak genç bir lordla kurmuş olduğu ilişki, sonunda başına iş açtı. İki yıl hapiste yattı. Bu olay toplumsal ve parasal açıdan onun yıkımı oldu.

Hapisten çıktıktan sonra takma bir ad altında Fransa'da yaşadı. Yoksul, hasta ve yalnız bir insan olarak orada öldü. Şiir, öykü, masal, oyun, deneme gibi türleri deneyen Wilde, yazar olarak ilk önemli başarısını, "The Picture of Dorian Gray" (Dorian Gray'in Portresi) adlı tek romanıyla kazanmıştır.

Wilde'in çağdaşlarınca kışkırtıcı ve tüyler ürpertici bulunan bu roman, bugün zorlama bir dokunaklılığın izlerini taşıyan yaşlanmış bir yapıttır ve sapık bir haz insanı olan Dorian Gray'in sonu çıkmazda biten öyküsünü işler. Wilde'in sanatsal bakımdan en iyi yapıtları, komedi türündeki oyunlarıdır.

Bunlar arasında "Lady Windermere's Fan" (Lady Windermer'in Yelpazesi, 1892), "A Woman of No İmportance" (Önemsiz Bir Kadın, 1893), "The İdeal Husband" (İdeal Bir Koca, 1895) ve "The İmportance of Being Earnest" (Ciddî Olmanın Önemi, 1895), en tanınmış olanlarıdır.

Bu komedilerde yazar, çağının geleneklerini ve yüksek tabakaları ince bir alaycılıkla ele alır. Yazarın çocuklar kadar yetişkinlere de seslenen "The Happy Prince and Other Tales" (Mutlu Prens ve Başka Masallar, 1888) ile "A House of Pomegranates" (Narlı Ev, 1891) adlarını taşıyan iki masal kitabı da vardır.

MsXLabs & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.

Benzer Konular

26 Haziran 2011 / asla_asla_deme Edebiyat
18 Şubat 2015 / Ziyaretçi Soru-Cevap
21 Ağustos 2014 / careless_WhispeR Müzik ww
25 Kasım 2015 / wolfmann Sinema ww
4 Mart 2012 / Jumong Sinema ww