Arama

Röportaj Nedir?

Güncelleme: 11 Mayıs 2016 Gösterim: 16.987 Cevap: 5
hellboy726 - avatarı
hellboy726
Ziyaretçi
10 Mayıs 2008       Mesaj #1
hellboy726 - avatarı
Ziyaretçi

Röportaj


Bir konuyu ya da sorunu araştırıp soruşturarak okuru aydınlatmayı amaçlayan gazete yazısı. Röportajı hazırlayan,
Ad:  reportaj.jpg
Gösterim: 3963
Boyut:  27.3 KB
gördüklerinin, görüştüğü kişilerin resimlerini de çekerek anlattıklarını somut kanıtlara dayandırır. Gazetecilikle birlikte gelişmiş bir yazı türüdür.
Sponsorlu Bağlantılar

Herhangi bir konu yada sorunun değişik boyutlarıyla ele alınıp işlendiği gazete ve dergi yazılarıdır. Röportajcı,yalnız gördükleriyle, izlenimleriyle yetinmez. Konuyla ilgili derinlemesine araştırma ve inceleme yapar,ilgililerin bilgisine başvurur. Röportajcının amacı, konuyu çarpıtmadan belgesel olarak okuyucuya sunmak,okuyucuyu konunun içinde yaşatmak,kamuoyunu aydınlatmaktır.

Röportaj, tek bir yazı olabileceği gibi,aynı konuda dizi yazı da olabilir.
Röportaj, gerçekleri, öznel yaşantılarla harmanlar. Yalın biçimde kaleme alınmış basit haberden, gerçekleri yansıtan karmaşık haberden daha ayrıntılı, daha canlı bir anlatım biçemine sahiptir. Ama anlatımın renkliliği, bir dizi niteleme sıfatının kullanımıyla değil, daha çok içerikle sağlanmalıdır. Röportajlar genellikle birinci tekil şahsın ağzından yazılır.
  • Eylemler ve yaşantılar, gerçek olaya ilişkin haberlerle bağlanır. Ama bu iş olduğunca canlı yapılmalıdır.
  • Bir röportajda insanların da söze katılmaları (olası ise doğrudan anlatımla) önemlidir. Bu, anlatımı canlandırır ve aktarılan yaşantıya doğrudan bağlantıyı sağlar.
  • Bir röportaj asla yazı işlerinin dört duvarı arasında kurulan bağlantılarla araştırılamaz. Kaleme alınan olay bizzat yaşanmış olmalıdır (olduğunca çok not alınmalı).
  • Bir röportaj, öykünün doğal anlatımına elverişli bir yapıya sahip olmalıdır, yani, olay örgüsünün tamamı coşku ve dinamizm içinde anlatılmalıdır. Aralara olayın hızını yavaşlatan anâ��lar da (düşünceler, yansımalar, yargılar) serpiştirilebilir. Kesinlikle bir okul kompozisyonunun biçemi yeğlenmemelidir (genelden özele). Bunun tersini uygulamak daha uygundur (özelden genele).
  • Salt tarihsel bir yapı, çok ender kullanılır. Ana düşünce kaybolmadığı takdirde bir röportaj konusal açıdan da yapılandırılabilir ama olaydaki iç bağlantı korunmalıdır. Röportaj â��haber gibi- hiyerarşik düzen içinde değil, bir oyun gibi kurgulanır (W.Schneidet).
  • Bir röportajın biçemi heyecan yaratmalıdır ve bu heyecanın ölçüsü genelde şimdiki zaman kullanımıyla arttırılır. Yaşanmış olanlar doğrudan olduğu gibi aktarılır. Sıyga değişikliklerinin yerinde kullanımı metine ilginçlik kazandırır. Heyecan yaratılması gereken durumlarda aşırılıklara yer yoktur. Heyecan için tempo gerekir. Tempo da kısa cümlelerle sağlanır. Gereksiz sözcük ve tümce öğeleri kullanmaktan sakınılmalıdır. Okurun kendiliğinden eklemeler yapabileceği yerler anlatılmamalıdır. Kaynak belliyse (örneğin alıntılar) usul gereği sürekli kaynağa yönelik gönderme yapmaya gerek yoktur. Biçem renkli ve canlı olmalı, ama anlatımın renkliliği bir dizi sıfat ve zarf kullanımıyla değil, içerikle sağlanmalıdır.
  • Betimlemek (atmosfer, duygular, görünümler) anlatmak (süreçler, eylemler) alıntılamak (etkili ifadeler) ve yansıtmak (düşünmek, sonuçlar çıkarmak): Bir röportajda bu dört öğe iyi dağıtılarak kullanılmalıdır

Son düzenleyen Safi; 11 Mayıs 2016 23:53
HipHopRocK - avatarı
HipHopRocK
Ziyaretçi
20 Nisan 2009       Mesaj #2
HipHopRocK - avatarı
Ziyaretçi

Röportaj


Röportaj, bir gazete yazarının çeşitli kimseler, yerler ve olaylarla ilgili inceleme ve araştırmalarına kendi görüşlerini de ekleyerek oluşturduğu yazı türü. Röportaj kelimesinin kökeni, Latincede 'toplamak', 'getirmek' anlamlarında kullanılan reportare kelimesine dayanır.
Sponsorlu Bağlantılar
Röportaj, bir gazete yazısı olmasına karşın, gezi türüyle iç içe olması, bazen sanatsal kaygılarla kaleme alınması, sıradan bir aktarma değil de özel bir yorum değerlendirme değeri taşıması gibi özellikleriyle, edebiyat türü olarak da kabul edilmektedir.
Röportaj, başlangıçta "sorular" ve "yanıtlar"dan oluşan "mülakat"tan farklı değilken gazeteciliğin gelişmesi ve ünlü edebiyatçıların röportaj türünde de yapıtlar ortaya koymaya başlamasıyla, daha çok araştırma, inceleme, soruşturmaya dayanan ve bazı gerçeklerin ortaya çıkmasına yardımcı olan bir dal haline gelmiştir.
Ad:  röportaj2.jpg
Gösterim: 2024
Boyut:  20.5 KB

Röportaj Yapısı


Yapısına daima öznellik hakimdir ve bu öznellik bütünüyle gerçeklere odaklı basit haberin ve de hemen hemen aynı derecede yalın biçimlendirilmiş karmaşık haberin aksine aranan bir özelliktir.
  • Eylemler ve yaşantılar, gerçek olaya ilişkin haberlerle bağlanır. Ama bu iş olduğunca canlı yapılmalıdır.
  • Bir röportajda insanların da söze katılmaları (olası ise doğrudan anlatımla) önemlidir. Bu, anlatımı canlandırır ve aktarılan yaşantıya doğrudan bağlantı sağlar.
  • Bir röportaj asla yazı işlerinin dört duvarı arasında kurulan bağlantılarla araştırılamaz. Kaleme alınan olay bizzat yaşanmış olmalıdır. Mümkün olduğunca çok not alınmalıdır.
  • Bir röportaj, öykünün doğal anlatımına elverişli bir yapıya sahip olmalıdır. Aralara olayın hızını yavaşlatan an’lar da (düşünceler, yansımalar, yargılar) serpiştirilebilir. Kesinlikle bir okul kompozisyonunun biçemi yeğlenmemelidir (genelden özele). Bunun tersini uygulamak daha uygundur (özelden genele).
  • Bir röportajın biçemi heyecan yaratmalıdır ve bu heyecanın ölçüsü genelde şimdiki zaman kullanımıyla arttırılır. Yaşanmış olanlar doğrudan olduğu gibi aktarılır. Sıyga değişikliklerinin yerinde kullanımı metine ilginçlik kazandırır. Heyecan yaratılması gereken durumlarda aşırılıklara yer yoktur. Heyecan için tempo gerekir. Gereksiz sözcük ve tümce öğeleri kullanmaktan sakınılmalıdır. Okurun kendiliğinden eklemeler yapabileceği yerler anlatılmamalıdır. Kaynak belliyse (örneğin alıntılar) usul gereği sürekli kaynağa yönelik gönderme yapmaya gerek yoktur.
  • Betimlemek (atmosfer, duygular, görünümler) anlatmak (süreçler, eylemler) alıntılamak (etkili ifadeler) ve yansıtmak (düşünmek, sonuçlar çıkarmak): Bir röportajda bu dört öğe iyi dağıtılarak kullanılmalıdır.
Konuları
Röportajlar, yurtiçi ya da yurtdışı siyasal, toplumsal, ekonomik, kültürel, vb. birçok konuda olabilir. İyi bir röportaj yazarının ele aldığı konuyu enine boyuna araştırması, incelemesi, ilgililerle görüşmesi, konuyla ilgili yerleri gezip görmesi, gerekli belgeleri toplaması gerekir. Yani röportaj, yalnızca gözlemlerin, izlenimlerin ya da konuşmaların aktarılması değil, bunların ötesinde bir yorum ve değerlendirme yazısıdır.
Röportaj, gazete ve gazetecilikle birlikte gelişen bir türdür. Dünyadaki aşağı yukarı bütün gazete ve dergilerde görülen röportajlar, konuyla ilgili olarak çekilen fotoğraflarla bütünlenmekte, fotoğraf röportaja belgesellik, gerçekçilik ve görünüm sağlamaktadır.

Röportaj yazarlığı


Dünyada pek çok ünlü edebiyatçı, aynı zamanda röportaj yazarlığı da yapmıştır. Bunlar arasında Jack London, Hemingway, Ehrenburg, Şolohov, Sartre vb. anılabilir. Malaparte ile Raymond Cartier de, gazetecilikten yetişme röportaj yazarlarındandır.

Türkiye'de röportaj
Türk basınında röportaj türü, başlangıçta mülakat niteliğinde gelişmiştir. Özellikle 1960'tan sonra, Türk toplumunun çeşitli sorunları kamuoyuna duyurulurken edebiyatçılarımızın röportaj türünden oldukça başarılı bir biçimde yararlanmaları, röportaj tekniğinin gelişmesini ve röportajın gazetelerin vazgeçilmez bir birimi haline gelmesini sağlamıştır.
Basınımızda röportaj türünde yapıtlar veren gazeteci ve edebiyatçıların başlıcaları arasında;
  • Ruşen Eşref Ünaydın
  • Hikmet Feridun Es
  • Mustafa Baydar
  • Gavsi Ozansoy
  • Falih Rıfkı Atay
  • Abdi İpekçi
  • Yılmaz Çetiner
  • Nurullah Berk
  • Fikret Otyam
  • Necmi Onur
  • Dursun Akçam
  • Yaşar Kemal
  • Hikmet Çetinkaya
  • Mete Akyol
  • Mustafa Ekmekçi
  • Halit Çapın, vb. sayılabilir.


Son düzenleyen Safi; 11 Mayıs 2016 23:56
Elçin - avatarı
Elçin
Ziyaretçi
20 Haziran 2009       Mesaj #3
Elçin - avatarı
Ziyaretçi

Röportaj Nasıl Yapılır?


1) Röportaj yapılacak kişi hakkında ayrıntılı ön bilgi edinilir: Yazar ise kitapları, kitapları hakkında çıkan eleştiriler; kişinin önceki röportajları araştırılır. Basında yer alıp almadığı incelenir.
2) Soruların seçilmesi: Sorulacak sorular belirlenirken akılda tutulması gereken 3 unsur vardır.
Bunlar; AMACIM NE?, DEŞİFRE EDİCİ OLMASI, SIKIŞTIRICI SORULAR OLMASI
3) Röportaj esnasında yeni sorular doğurmaya yönelik sorular seçilmelidir.
4) Başarılı bir röportajın özünde bir ana fikir bulunması gerekir. Bu noktada bir anahtar sözcüğün seçilmesi faydalı olacaktır. Bu aynı zamanda röportaja bir konu bütünlüğü sağlayacaktır. Örneğin, bir yayıneviyle röportaj yapıldığında anahtar kelime "Kitap basımı, yani ilk kez kitap yayınlamak isteyenlerin yapması gerekenler" olabilir.
5) Sorular hazırlanırken asgari düzeyde kronoloji korunmalıdır. Bu özellikle kişinin hayat hikayesi ve anılarını ele aldığımızda geçerli olacak bir unsurdur. Nitekim her röportajın başlangıç bölümünde kişiyi, okuyucuya tanıtacak, onu hatırlatacak sorulara yer verilmesi gerekir. Röportaj yapılacak kişinin soruları tarihsel akışı içinde alması onun hafızasını olumlu yönde etkileyecek ve belki de ilginç olabilecek birkaç anısını da anlatmasına vesile olabilecektir.
6) Sorular hazırlanırken tekrardan kaçınılmalıdır. Tekrarlar hem okuyucuyu hem de röportajı yapılan kişiyi konudan uzaklaştırıp sıkılmasına neden olmaktadır.
7) Röportaj mutlaka kayıt altına alınmalıdır. Bu sonradan çıkabilecek sorunların önüne geçmek için bir önlem olması yanında; belge niteliğine de sahip olacaktır.
8) Röportaj esnasında dikkat edilecekler: Röportaj yapılacak kişiye öncelikle ‘çanak sorular' denilen kişiyi rahatlatacak, ilgisini çekerek konuya bağlayacak sorular sorulur. Röportaj yayınlanırken bu sorular bir çoğu kullanılmaz. Önce kendisinin söylemek istediği konular ele alınır sonra merak ettiğimiz sorulara geçilir.
9) Son Olarak; yapılacak röportaj klişelerden kurtulmuş; farklılık yaratacak nitelikte olmalıdır.

Röportaj Soruları


Röportajlarda genelde şu sorular soruluyor:
  • Konuya ilginiz ilk ne zaman başladı? Çocukluk bağlantısı nedir?
  • Konu hakkında bilgi kaynaklarınız nelerdir?
  • Konuyu işlerken hangi olaydan etkilendiniz?
  • Konunun muhatapları sizin konuyu işlemenize nasıl tepki verdiler?
  • Konunun işlenmesi ne tür etkiler yarattı?
  • Siz bu etkiden tatmin oldunuz mu?
  • Devam etmeyi düşünüyor musunuz?

Röportaj türünün belirleyici özellikleri nelerdir?


  • Röportaj da düşünsel plânla yazılır.
  • İşlenen konu; toplumsal, sanatsal olay ya da olgu olmalıdır.
  • Yazar anlattıklarının doğruluğunu; konuşma, bilgi toplama ve fotoğraflarla desteklemeli, anlattıklarını bir mantık çerçevesine oturtabilmelidir. Her anlattığı, önceki anlattıklarıyla çelişmemelidir.
  • Röportaj yazarı; açıklayıcı anlatım, öyküleyici anlatım, betimleyici anlatım ve tartışmalı anlatım gibi bütün anlatım yollarından yararlanır. Okuyucuya konunun önemini kavratabilmek için örnekleme, karşılaştırma, tanık gösterme gibi nesnel verilerden de yararlanmalıdır.
  • Röportaj yazıları zamanla tarihsel belge olabilir.
  • Fotoğraf ya da belge kullanılabilir.

Bazı röportajlar, yüz yüze yapılabildiği gibi bazısı da yazılı soruların verilip cevapların daha sonra yazılı olarak alınması şeklinde de olabilir.
Son düzenleyen Safi; 11 Mayıs 2016 23:35
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
31 Mayıs 2011       Mesaj #4
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Örnek olarak mesleklerle ilgili bir röportaj yapabilirsiniz.Aşağıdaki mesajı inceleyiniz;
1) Adınız soyadınız?
2) Yaşınız
3) Mesleğiniz
4) Okuduğunuz okullar
5) Bu meslek için gerekli yetenekler
6) Bu mesleğin zorlukları
7) Elde ettiğiniz miktar ve size yetip yetmediği
8) Mesleğinizi seviyor musunuz?
9) Kaç senedir bu mesleği yapıyorsunuz?
10) Bu mesleği siz mi seçtiniz yoksa ailenizin baskısı oldu mu?
11) Şimdi bir mesleği seçme hakkınız olsa aynı mesleği mi seçerdiniz?
12) Değiştirirseniz hangi mesleği seçerdiniz?
13) Bu mesleğe kaç yaşında başladınız?

Ayrıca bir doktorla yapılmış röportaj örneği
Dr. Levent Yücetin, koltuğunun altında taşıdığı dosyalarda, aslında binlerce insanın yeni bir hayat umudunu da taşıyor. Organ nakli bekleyen hastaların bulunduğu listeden sildiği her isimde ise yeni bir hayatın başlamasını sağlıyor...

Akdeniz Üniversitesi Organ Nakli Merkezi Koordinasyon Birimi Sorumlusu Dr. Levent Yücetin, insanları organ nakline davet eden ekibin ilk parçası. O, listede bulunan binlerce insanın sorumluluğunu taşıyor. Listeleri azaltıp, yeni organlarıyla yeni bir hayata başlamaları için insanları organ nakline çağırıyor.

* Listenizde kadavradan organ bekleyen kaç kişi bulunuyor?
Yaklaşık 2 bin 200 kişi bulunuyor.

* Bunların ne kadarına organ bulunabiliyor?
Bir yıl içinde kadavradan nakil yapabildiğimiz böbrek hastası sayısı n5 ile 50 arasında değişiyor. Antalya'da Türkiye genelinin 10 katı organ bağışı yapılıyor. Bizim oranlarımız İstanbul'da olsaydı bu rakam n50-500 kişiye ulaşacaktı. Avrupa ortalaması da 1n-15 civarında. Antalya, organ bağışı konusunda, il olarak, pek çok Avrupa ülkesinden iyi durumda.

* Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde yalnızca Antalya ve civarında yaşayan hastalar mı organ bağışı listelerine girebilir?
Organ beklemek için Türkiye'nin dört bir yanından Almanya'dan, Avusturya'dan hatta Kanada'dan bile bize gelen Türk hastalar var. Almanya'da yaşayan bir hastamız kadavra listesindeydi, çağrılınca Ankara'da yaşayan birinden daha çabuk geldi. Türkiye'nin dört bir köşesinden kadavra bekleme listesi için buraya geliyorlar.

* Öncelik Antalya'da yaşayan hastaların mı?
Sağlık Bakanlığı Ulusal Koordinasyon sistemi var, karaciğer ve kalp hastaları için acil bekleme listesi var. Türkiye'nin neresinden bir organ bağışı yapılırsa, tüm bilgiler Sağlık Bakanlığı'na bildiriliyor. Böbrek içinse kendi listenizdeki kayıtlı hastalar içinden doku uyumu en fazla olanlar seçiliyor. Bir kadavradaki bir böbrek için 6 hasta çağırıyoruz. Organların kadavradan çıkarıldıktan sonra en kısa sürede nakil yapılması gerekiyor. Bir hastada tıbbi sorun çıktığı zaman onu gönderip diğerini çağırırken vakit kaybına yol açmaması için 6 hastayı çağırıyoruz. 6 hastaya tüm testler yapıldıktan sonra en uygun olan iki kişi seçiliyor. Buradaki öncelikli kriterler; doku grubu kriterinin en fazla olması, bekleme süresinin uzun olması, verici ile yakın yaşlarda olması. Genç bir hasta ise genç, daha ileri yaşlara ise kendi yaşına yakın vefat edenin organlarını veriyoruz.

* Hastalar için geri dönmek hayal kırıklığı yaratmıyor mu?
Çok zor oluyor, çok büyük bir hayal kırıklığı ama başka şansımız yok. Beş kez altı kez gelip geri dönen hastalar var. Bazıları 'bir kere gelip geri döneyim' bile diyor. O şansa yakın olduğunu hissetmek istiyor.

* Neden hastaları genellikle gece yarısı çağırırsınız?

Genellikle gece yarısı arıyoruz; çünkü beyin ölümü testleri akşam üstü tekrarlanır ve bize bildirim akşam üstü yapılır. Biz de aileleri akşam üstü arıyoruz ve gece 11.00-12.00 gibi de görüşüyoruz. Kadavrada beklemenin belli bir standart süresi yok. Tamamen zamana karşı yarış.

* Kadavradan mı, canlıdan mı organ istemek daha kolay?

Kendi adıma söyleyeyim; kadavradan istemek daha kolay. Çünkü orada hayatını kaybetmiş bir insan var ve doğanın tek bir kuralı var; her doğan canlı ölecek. Eğer organ bağışı yapılmazsa toprak olacak. Ama canlı vericide hiçbir sağlık sorunu olmayan birini riske atıyorsunuz. Diyalizde hastayı bırakırsanız yaşam şansını ve kalitesini üç kat azaltıyorsunuz. Kadavradan herkese organ bağışlama şansınız yok, dolayısıyla canlı nakilleri de önermek zorunda kalıyorsunuz.

* Bunu ailenin yakınlarına siz mi teklif ediyorsunuz?

Canlı için her iki tarafla da görüşüyoruz. Bazen onlar gelerek vermek istiyorlar, bazen biz aileyle konuşup, durumu anlatıyoruz.

* Nasıl tepkiler veriyorlar?

Çok değişken bir tepki, net bir şey söylemek zor. Genelde anne babalar çocukları söz konusu olduğu zaman hemen kabul ediyorlar. Ama anne babalar, çocuklarından almayı kabul etmiyorlar. Eşlerin bir kısmı organlarını vermeyi kabul ederken bir kısmı ayrılmayı bile düşünüyor. Kardeşler de bekarsa verme olayı daha kolay, evliyse eşlerin tepkileri ortaya çıkabiliyor. Dolayısıyla bir yığın değişken tepki var.

* Kimler daha kolay organ bağışlıyor?

En çok anneler çocuklarına. Daha sonra babalar, kardeşler ve eşler geliyor. Eşlerde de kadınların kocalarına organ verme oranı, erkeklerin verici olma oranlarından ciddi oranda yüksek.

* Son anda organ bağışlamaktan vazgeçenler oluyor mu?

Oluyor. Genellikle kardeşler ya da biraz daha uzak akrabalar son anda vazgeçebiliyorlar. O sırada yaptıkları sohbetler sırasında duydukları 'sakat olursun', 'yarım kalırsın' gibi söylentilere bağlı olarak vazgeçebiliyorlar. Ameliyata giderken dönenleri gördük. Servisten sedyeye koyup ameliyathaneye giderken vazgeçene şahit olduk.

* Ne yaptınız?

Yapacağımız bir şey yok. Kişinin kendi takdiri. Kardeştiler, yapacak bir şey yok. Çantasını topladı gitti.

* Bu durum o insanlar arasında bir küskünlüğe yol açıyor mu?
Açıyordur ama bu konuda birini suçlamak, yargılamak doğru değil; çünkü çok zor bir karar.

* Siz olsanız verir miydiniz?
Organlarımı bağışlardım. Canlı verici anlamında sorduğunuz zaman da çocuğum için hiç düşünmeden evet. Diğer aile yakınları içinse o an çok önemli. Çocuğunuz varsa ve ilerde onda da bu sorunun olup yardım edememe düşüncesi insanı zorlar. Ama aile yakınlarını diyalizde yaşatmaktansa, kesinlikle verirdim.

* Sizin için bile çok zor bir karar insanları organ nakline ikna etmek zor değil mi?

Beni bir garson olarak düşünün. Ben sadece restorandaki mönüleri getiriyorum. Bu mönüde, böbrek yetmezliği hastaların diyaliz ve nakil şansı vardır. Bunların risklerini anlatırım. Ama hiçbir zaman 'şunu yapın, bunu yapın' demem ya da 'siz olsaydınız ne yapardınız' sorusuna yanıt vermem. Verilen karar için tıbbi destek sağlarım. Onun yerine asla karar verici olmam, öneride, teklifte bulunmam. En azından ben kendi adıma bunu yapmıyorum. Çünkü çok zor bir süreç. Onlar bir ömrü birlikte geçirecekler, hep bu çelişkiyi kendi içlerinde yaşayacaklar; dolayısıyla zorlamak hiç uygun değil. Ama nakil, diyalize göre yaşam süresini artırıyor. Ne kadar erken nakil olurlarsa, başka bir organda hastalık çıkma riskinin azalacağını, kadavra listesinin tamamen bir şans olduğunu anlatıyorum. Bugün de çıkabileceğini, üç veya on yıl sonra çıkabileceğini hatta hiç çıkamayacağını anlatıyoruz. Ancak son kararı kendileri veriyorlar.


Son düzenleyen Safi; 11 Mayıs 2016 23:37
Sen sadece aynasin...
Tykhe - avatarı
Tykhe
VIP Tinky Winky
29 Haziran 2011       Mesaj #5
Tykhe - avatarı
VIP Tinky Winky

RÖPORTAJ


Röportaj, gazete ve dergilerde yayımlanın yazı türlerinden biridir. Öğretici yazı türüdür. Bir olay, bir durum; yerinde gezip görülerek, olayla ya da durumla ilgili değişik kişilerle konuşularak, soruşturularak yazılır.

Röportaj hem gezi yazılarının hem makalenin özelliklerini taşır. Makale gibi dayandığı sağlam bir düşünceyi, bir tez vardır. Yazar; sorunu yerinde inceleyerek, gezip görerek, halkla, varsa mağdurla ve yetkili kişilerle konuşarak; fotoğraf, belge, istatistik bilgiler… gibi bilgilerle destekleyerek okuyucunun bilgisine sunar. En çok kamuoyu toplayan gazete yazısıdır. Çok yönlü anlatım olanakları vardır. Bu yönüyle diğer düşünce yazılarından zengindir. Uzunluğu çoğu zaman makaleden çoktur. Bazen bir röportaj yazısı gazetenin iç sayfalarından birinde dizi halinde günlerce yayınlanır. Okuyucunun sıkılmadan, merakla, okuduğu bir yazı bir türüdür.

Röportaj yazmak çok önemlidir. Bu nedenle de röportaj yazarının toplumsal sorumluluğu diğer yazarlardan daha çoktur. Röportaj yazarlığı ayrı bir ustalığı ve yan alan becerilerini gerektirir. Yazar evindeki köşesine çekilip yazmaz yazdıklarını. Röportaj yazarı eline ayağına çabuk olmak zorundadır. Yazar bir yandan evinde çalışırken bir yandan kütüphanede, arşivde, devlet dairesinde, iş yerlerinde araştırma yapacak; diğer yandan da olay yerinde incelemeler yapacaktır. Hem fotoğrafçı titizliği ile çalışacak; hem de yerine göre kimi zaman sevecenlikle, kimi zaman ısrarlı ama hiçbir zaman sırnaşık ve terbiyesiz olmadan, haddini bilerek, insan haklarını da çiğnemeden soruşturma yapacaktır. Bütün bunların yanında röportaj yazarı, okuyucu ile bağını koparmamak zorundadır.
Mektup
Röportajlar genellikle sorucevap tarzında olur. Ancak bazı yazarlar röportajı hikâye kurgusu ve üslûbu içinde vermeyi tercih ederler. Metin içerisinde kendi duygu, düşünce ve izlenimlerini de aktarırlar. Çoğu röportaj, gezi yazısıyla iç içe sunulmaktadır. Gazeteciler, ülke içinde başka şehir ya da ülke dışında başka ülkelere gazetecilik çalışması için gittiklerinde oralarda yaptıkları röportajları ve gezi izlenimlerini birlikte, aynı kurgu içinde kaleme almaktadırlar.

Türk edebiyatında röportaj türünün ilk örneklerini Evliya Çelebi vermiştir. Modern anlamda ise Ruşen Eşref Ünaydın’ın Diyorlar ki (1918); adlı çalışması bu türde verilmiş ilk örnek arasındadır. Bunun dışında diğer bazı röportajlar şunlardır: Hikmet Feridun Es, Bugün de Diyorlar ki (1932), Mustafa Baydar, Edebiyatçılarımız Ne Diyorlar (1960); Gavsi Ozansoy, 40 Yıl Sonra Diyorlar ki (1962); Tahir Kutsi, İç Göç (1964); Halil Aytekin, Doğuda Kıtlık Vardı (1965); Abdi İpekçi, Liderler Diyor ki (1969); Yaşar Kemal, Bu Diyar Baştan Başa (1971); Fikret Otyam, Gide Gide 10 (1969); Yaşar Nabi Nayır, Edebiyatçılarımız Konuşuyor (1976, konuşmalar değişik kişiler tarafından yapılmıştır.); İsmail Parlatırİnci Enginün Orhan Okay Zeynep Kerman Kâzım Yetiş Necat Birinci, Röportajlar (1997).

Türkiye gazetelerinde röportaj çalışmaları yayımlanan başlıca gazeteciler arasında şunları sayabiliriz: Fikret Otyam, Yaşar Kemal, Vasfiye Özkoçak, Füsun Özbilgen, Leyla Umar, Nuriye Akman, Ayşe Arman, Fehmi Koru, Yazgülü Aldoğan, Hüsamettin Aslan
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 11 Mayıs 2016 23:39
Vefa sadece boza değildir.
_AERYU_ - avatarı
_AERYU_
Ziyaretçi
23 Mayıs 2015       Mesaj #6
_AERYU_ - avatarı
Ziyaretçi

Röportaj Nedir?


Bir olayı, bir yeri, bir eşyayı veya bir kuruluşu çeşitli yönleriyle tanıtmak amacıyla dergi, gazete veya görüntülü yayın organlarında sunulan konuşmalara röportaj (söyleşi) denir.
Ad:  röportaj1.jpg
Gösterim: 22874
Boyut:  30.7 KB

Söyleşide bir ön hazırlık olması gerekir. Tanıtmak istediğiniz şahıs, kurum veya çevrenin önceden planlanması ve incelenmesi gerekir.
Örneğin, bir kişiyi tanıtmak istiyorsak o kişi hakkında yeterli bilgiye sahip olmamız gerekir. Kişi hakkında yapılan inceleme ve araştırmalar neticesinde sorular o kişinin özelliklerini yansıtacak bir şekilde önceden hazırlanmalıdır. Her türlü sözlü ve yazılı kompozisyonda amaç gerekli bir unsurdur.
Röportajda da hazırlanan sorular amaca uygun olmalıdır. Konuşma yaptığımız şahsı sorularımızla kontrol etmek zorundayız. Eğer röportaj sırasında sorularla hâkimiyeti elimizden bırakırsak konuşma başka yönlere kayarak amacın dışına çıkılır.
Röportajlar genellikle en önemli unsurların yer aldığı, önemsiz soruların yayınlanmadığı türde yazılar olmalıdır. Önemli olan, önemli olanı, ilginç olanı vermektir.

Nasıl Başlanır?


O halde bir röportaj yapılıp bittikten sonra tüm notları önümüze koyup, “acaba en önemli kısımlar hangileri” diye düşünmekte yarar vardır. Bu işlem aslında röportaj sırasında da gerçekleştirilebilir. Yani röportaj sırasında kendi kendimize “hangi yanıtlar daha önemli” ve “yazmaya daha çok değer” diye sorabiliriz.
Bir bütün halinde bakıldığında röportaj yazısı “giriş + önemli sorular ve yanıtları + sonuç ifadesi” bölümlerinden oluşur. Röportaj yapılın kişinin kimliği ve konuyla ilgili verilecek diğer bilgiler ise genellikle röportaj ana metninin yanında ayrı kutular halinde sayfaya konulur.
Röportajda asıl olan ilk sorudan başlayarak ön önemli soruları arka arkaya sıralamak değildir. En önemli olan, sorduğumuz sorulara “yanıt alabilmek” ve bu yanıtları tüm taraflar için “yanlış anlaşılmaya neden olmayacak” bir biçimde yazabilmektir.
Bu nedenle, öncelikle genel sorulardan başlamak, karşımızdakinin bizi tanımasına ve açılmasına olanak vermek yararlı olacaktır. Bu şekilde bir başlangıçtan sonra daha özel ya da önemli sorular görüşmenin ortalarında yöneltilebilir ve kurulan iletişim ortamı içinde bu sorulara daha samimi yanıtlar alınabilir.

Giriş Sırasında


Kendi duygu ve düşüncelerimizi görüşmeye ortak etmemek önemli bir röportaj kuralıdır. Bir görüşme, asla bir tartışma değildir. Karşımızdakinden kendi görüşlerimiz doğrultusunda yanıtlar alabilmek, onu yönlendirerek istediğimiz sözcükleri duymaya çalışmak ise hiç değildir. Bu görüşme, karşımızdakinin görüşlerini alabilmek için bizim isteğimizle gerçekleşen bir görüşmedir.

Giriş Nasıl Yazılır?


Röportaj yazısının en önemli kısmı “giriş” kısmıdır. Bir haber için giriş cümlesi ne ise, bir röportaj için giriş kısmı da aynı şekilde önemlidir. Okura bu röportajı “gel oku” denilen girişin, röportajın tamamını okutturacak cazibeyi taşıması gerekir.
Örneğin; röportaj yapılan kişiyi tanımlayıcı bir giriş yapılabilir. Röportaj yapılan kişinin kim olduğu, hangi niteliklere, yeteneklere, özelliklere sahip olduğu, hangi olayları yaşadığı ya da hangi olaylara şahit olduğu anlatılarak röportaj sorularına bir geçiş sağlanabilir.
Burada bir noktanın da altı çizilebilir. Tanımlayıcı giriş, büyük ölçüde, o kişinin hayat öyküsü değildir. Hayat hikâyeleri genellikle röportajlarda ayrı bir başlık altında, ayrı bir çerçeve içinde sunulur. En çok iki paragraf olan bu yazıda kişinin doğum tarihine ve yerine, aldığı eğitime, yaptığı işlere ve eserlerine ilişkin bilgiler verilir. Varsa bildiği yabancı dil, evli ise çocuk sayısı da bu metinde yer alabilir. En klasik anlamda “kimdir?” başlığı altında verilen tanıtıcı bilgiler bu şekilde ana metinden ayrı sunulur. Dolayısıyla giriş yazısı, “kimdir” yazısı olmaz.
Kimi zaman da “önemli olan” röportaj yapılan kişinin tanıtılmasından çok, onun yaşamış olduğu önemli bir olaydır. Bu gibi durumlarda da önce olay tanımlanır, ardından da söz, olayı anlatacak olan kişiye verilir. Kimi röportajlarda bu olayın öykülendiği de görülür. Daha sonra sorulan sorular da söz konusu önemli olay etrafında düğümlenir.
Bir başka röportaj giriş tekniği olarak “sorulu girişler” yine yaygın bir kullanıma sahiptir. Kamuoyunun ilgisini çeken, merak edilen kimi sorular ardı ardına sıralanır ve “… uzmanı … ile … konusu üzerine konuştuk” gibi bir ifadeyle röportaja başlanabilir.
Alıntılı girişler” de çoğu zaman çarpıcıdır. Röportaj yapılan kişinin yaptığı en önemli açıklama röportajın başına konur. Genellikle tırnak içinde verilen bu açıklamayı röportajın genel olarak çatısını ortaya koyan anlatım ya da sözün sahibinin tanıtımı izler. Ardından da sorulara ve yanıtlarına yer verilir. Bu açıklama genellikle bir olay ya da konu üzerine olur.
Bunlar dışında doğrudan okuru metnin içine çeken, okura seslenen “okur adresli giriş”, olay ya da konunun bir ayrıntısını veren “ayrıntı girişi” ya da ortaya çıkan bir zıtlığı işaret eden “zıtlık girişi” gibi haber yazımında da kullanılan giriş teknikleri röportaj girişleri için de kullanılabilir.
Giriş bölümü klasik bir biçimde “… sorularımızı yanıtladı”, “… A gazetesinin sorularına çarpıcı yanıtlar verdi”, “… konusunda önemli açıklamalarda bulundu”, “… konusunu konuştuk” gibi bitebilir.
Sorulara geçişte “… üzerindeki sır perdesini araladı” gibi daha yaratıcı ifadeler de bulunabilir. Kimi röportaj yazılarında ise böyle bir ifadeye gerek duyulmaz, doğrudan giriş ifadesinin ardından soruya geçilebilir. Kimi yerlerde de sayfa başlığına “röportaj” denilerek ya da “röportaj” vurgusu yalnızca üst başlıkta ifade edilerek doğrudan “çarpıcı” sorularla metne başlandığı da görülmektedir.

Röportaj Örneği


Ecem: Halis İŞLER kimdir? Kendinizi tanıtır mısınız?
Halis İŞLER:Ben 1957 Sivas ‘ta doğdum. Sivas’ta ilk ve orta öğrenimimi gördüm. Üniversiteyi Erzurum ve İstanbul’da okudum. 1984’de öğretmenlik mesleğime başladım. İdarecilik, okul müdürlüğü görevlerinde bulundum. 23 senelik memur, evli ve 3 çocuk babasıyım.
Recep: Ne vakittir bu görevi yapıyorsunuz?
Halis İŞLER: Eylül 2003’ten beri bu görevi yapıyorum.
Ecem: Mesleğinizi seviyor musunuz?
Halis İŞLER: Çocukluğumdan beri öğretmen olmak istiyordum. Bu yüzden mesleğimi çok seviyorum.
Recep: Silivri’de göreve başlamanızdan bu yana personel, okul sayısında ne gibi değişikliler oldu?
Halis İŞLER: Çok değişiklik var 650 öğretmen vardı, şimdi 1000’i dahi geçti. 16.000 talebe vardı, şimdi 23.000 öğrenci oldu. 40 eğitim öğretim müessesesi vardı, 60 tane oldu.
Ecem: Şubelere düşen öğrenci sayısı ve okullardaki muvaffakiyet vaziyeti ile ilgili bilgi verir misiniz?
Halis İŞLER: Kazamızda genel olarak sınıf başına 26 öğrenci düşüyor. Üniversite ve liselere girme oranı çok yüksek. Bilhassa NURULLAH BALDÖKTÜ İLKÖĞRETİM OKULU en başarılı okullarımızdan birisidir.
Recep: Bu başarı İstanbul değerlendirmesinde hangi düzeydedir? Yeterli midir?
Halis İŞLER: İstanbul değerlendirmesine göre 32 kazada ÖSS’de ilk 10’dayız. OKS daha belli olmadı fakat OKS’ de de 15.-16. oluruz herhalde ama yeterli değildir.
Ecem: Okullarda sürdürülen şiddeti tedbire kampanyasının başarıya erişme vaziyeti nedir?
Halis İŞLER: Silivri’de şiddet konusunda problemimiz yok.

Derleme
Son düzenleyen Safi; 11 Mayıs 2016 23:49

Benzer Konular

9 Ağustos 2012 / we come one X-Sözlük
25 Aralık 2013 / yardar Cevaplanmış
9 Aralık 2008 / Ziyaretçi Soru-Cevap