Arama

Yuvaya Dönüş - Thomas Hardy

Güncelleme: 21 Aralık 2009 Gösterim: 7.295 Cevap: 0
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
21 Aralık 2009       Mesaj #1
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Yuvaya Dönüş (The Return of the Native)

Sponsorlu Bağlantılar
Yazan: THOMAS HARDY(1840-1928)

Başlıca karakterler

Diggory Venn: Koyunları belirlemek.için kullanılan boya satıcısı.
Damon VVüdeve: Eskiden mühendislik yapan bir romantik; Sakin
Kadınlar Hanının tezcanlı sahibi.
Thomasin Yeobright: iyi, basit, kuşu andıran bir kız; VVüdeve ile nişanlı.
Bn. Yeobright: Thomasin'in halası; azimli, orta yaşlı bir kadın.
Clym Yeobright: Oğlu; elmas ticaretinde başarı sağladıktan
sonra Egdon Heath'e döner.
Eustacia Vye: Esmer, hararetli bir kız; Egdon Heath'den nefret
eder ve şaşaalı bir hayatın özlemini çeker.

Hikâye

Güney İngiltere'deki, kasvetli, çıplak Egdon Heath'te, bir Aralık gecesi, boyacı Diggory Venn'in ara­basından başka hiç bir şey görülmez. Maamafih, 5Aralık Guy Fawkes Gününü kutlayan köylülerin yaptıkları şenlik ateşleri manzarayı aydınlatmakta­dır.
Arabada, yorgun ve hasta, genç Thomasin Yeobright vardır. Bu genç, iki sene öncesi, Venn ile ev­lenmeyi reddetmişti. Kız şimdi, Blooms-End'deki evindedir. Bir grup köylü, Thomasin'in, Sakin Ka­dınlar Hanı'nm sahibi Damon Wildeve ile kısa bir zaman önce evlendiğini sanırlar; evlilik gerçekleş­medi, zira evlenme belgelerinin eksik oldukları söylendi. Thomasin, sadık Diggory Venn'e, kendisi­ni, evine götürmesini söyledi.
Durum, Thomasin'in halası Bn. Yeobright'i ra­hatsız etmiştir; çünkü kadın, Wildeve'in karakteri­nin zayıf olduğunu bilir ve geçersiz evlilik belgesi­nin, basit, güven verici yeğeni ile evlenmek için bir bahane olduğundan endişe eder. Gerçekten de, Wil­deve emekli bir kaptanın torunu esrarengiz Eustacia Vye'ye gizlice âşıktır. Eustacia, Wildeve'in ken­disini bulması için, bu özel günde kendi şenlik ışı­ğını da yakar. Bununla beraber, Eustacia'nm Wil­deve ile tek müşterek noktası, yaşadıkları kasvet­li ve şahsiyetsiz bölgeden nefret etmeleridir. Eus­tacia, dâima, kendisini Egdon Heath'dan alacak bü­yük bir aşkın hayali ile yaşadı, şimdi, hiç de böyle bir aşkın yerini alamayacağına rağmen, Wildeve'i kabul etmek mecburiyetindedir.
Bu arada, Bn. Yeobright Wildeve ile görüşe­rek, Thomasin'in bir diğer erkekle evlenmesine en­gel olmamasını söyler, zira Diggory Venn'in yeğe­nine hâlâ âşık olduğunu bilir. Wildeve, Thomasin'i isteyen başka birinin bulunduğunu öğrenince, ne yapacağını bilemez; bir kararsızlık devresinden sonra Eustacia'ya evlenme teklif ederek, beraberceHeath'den ayrılmalarını ve Amerika'ya gitmelerini söyler. Fakat şimdi de Eustacia kararsızdır. Zira Clym Yeobright'm, Paris'te yürüttüğü parlak bir elmas ticaretinden sonra dönmek üzere bulunduğu­nu öğrenir.
Clym'la, rahatça konuşabilecek bir fırsatı ele geçiremeyen Eustacia, Yeobright'larm evinde Noel gecesi yapılacak şenlikte yer alacak çocuklardan bi­rine rüşvet vererek, onun yerini kendisi alır. Clym, bu şenlikte Eustacia'yı görür ve onun cüretli bir şekilde erkek gibi giyindiğini görünce incinir. Clym, onun yüzündeki maskesini çıkarmasını ister, kız, koket bir kahkaha ile reddeder. Kendisinin, ni­hayet Clym tarafından kabul edileceğini anlayan Eustacia, Wildeve'den ayrılır (ki o da zaten, Tho-masin'le evlenmiştir.)
Eustacia, Clym'ı kendisi ile evlenmeğe ikna edebildiği takdirde, beraberce Paris'e gitmeyi dü­şünür; zira bu şehri, uzun bir zamandır görmeyi ümit ediyordu. Fakat Clym'in başarılı işini terket-mesinin sebebi, Paris'in sofistike (yüksek kültür, zevk, eğlence karışımı) hayatından bıkmış olması idi. Şimdi sadece kendi fundalıklı bölgesinde oturmak, bir mektep açmak, cahil halkı hurafelerinden kur­tarmağa çalışmak ister. Ondaki bu düşünceyi kuv­vetlendiren bir vakıa da, bir kadının, Eustacia'ya, cadı diye hücum etmesi idi.
Bn. Yeobright da Clym'in bölgede kalmak iste­mekle yanlış düşündüğü kanaatim taşır; fakat onu böyle düşünmeye sevkeden sebep bambaşka; oğlu­nun, Eustacia'nm pençesine düşeceğinden korkar. Fakat annesinin bu endişeleri para etmez, çünkü Clym, bu garip, mutsuz kıza âşık olmuştur. Eustacia'dan, halkı eğitmesinde kendisine yardımcı olma­sını ister, fakat Eustacia reddeder, zira bölgeden ay­rılmayı düşünür.
Clym, annesinin arzusuna karşı çıkarak Eusta­cia ile evlenir ve öğretmen olmak için çalışmağa başlar. Çok çalışmaktan ötürü, artık daha fazla oku­yamaz, ve tasarruf ettiği parayı harcamamak için, odun keserek geçimini sağlar. Eustacia, içe dönük ko­casından gittikçe hayal kırıklığına uğrar ve Paris seyahatinin da suya düştüğünü anlar.
Oğlunun, Eustacia ile evlenmesini nihayet ka­bul eden Bn. Yeobright, Christian Cantle adındaki basit birine, Clym ve Thomasin arasında eşit mik­tarda bölünmesi için bir miktar para bırakır. Chris­tian, vicdansız Wildeve ile oynadığı kumarda para­nın tümünü kaybeder; fakat bu parayı da Diggory Venn kazanır, ve hepsini Thomasin'e verir. Wildeve'in parayı Eustacia'ya verdiğini sanan Bn. Yeob­right, gelinini, parayı hancıdan almakla itham eder. Son derece kızan Eustacia, Bn. Yeobright'a, oğlun­dan bıktığını söyler ve gazapla ayrılır.Mütevâzî bir odun kesicinin karısı olarak yaşa­maktan bıkan Eustacia, bir gece, çingenelerin kamp kurdukları bir vere gider ve orada rastladığı Wildeve'ye yine gönlünü kaptırır. Diggory Venn, onları görür ve Bn. Yeobright'a giderek bir felâketle kar­şılaşmak istemiyorsa, oğlu ve gelini ile barışmasını söyler.Bn. Yeobright, kızgın güneşin altında, uzun bir yürüvüşten sonra, gelininin bulunduğu hana gitme­yi kabul eder. Maamafih, kapıyı çaldığı zaman, kim­se ses vermez, zira, Clym, sabahın yorucu çalışma­sından sonra, bir odada uyurken; Eustacia da bir di­ğerinde, Wildeve ile eğlenmektedir. Kocasının, kapı­nın çalmmasıyle uyanacağından korkan Eustacia,Wildeve'i arka kapıdan çıkarır. Döndüğü zaman, Clym hâlâ uykuda, fakat Bn. Yeobright gitmiştir. Tekrar uzun bir yürüyüşün sonunda susuz ve yor­gun evine döndüğü zaman, oğlunun kendisine sırt çevirdiğini düşünerek kedere boğulur; bu arada ken­disini yolda bir yılan sokar.
Clym uyandığı zaman,ana sını ziyaret etmek için yola çıkar, onun, acı ve ızdırap içinde ölmek üzere olduğunu görür. Eustacia, Clym'e, annesine kapıyı açmadığını, çünkü kendisinin uyuduğunu bil­mediğini ve Clym'in kapıyı açacağını sandığını söy­ler. Eustacia, kocasından, gerçek sebebi, yani Bn. Ye-obright'm, kendisini ve Wildeve'i bir arada görme­sinden korktuğunu söylemez.
Clyme, kendisini, ilkin büyük bir vicdan azabı­na terkeder. Fakat hakikati öğrendiği zaman, karı­sından, evi terketmesini ister. Şimdi pişmanlık du­yan Eustacia, her ikisi için yegâne kurtuluş yolu­nun kendisinin Egdon Heath'den tamamen ayrılma­sı olduğunu idrak eder.
Bütün ümitlerinden kopan Eustacia, büyük ba­basının evine döner ve intihar etmek isterse de, Yüz­başı Vye'nin uşağı Charley kendisini kurtarır. Eus­tacia, Wildeve'in, kendisiyle birlikte kaçmağa hazır olduğunu biliyor. Hancı, nihayet, beklenmedik bir şekilde büyükçe bir servete konunca, ikisinin kaç­ması ihtimalleri artar. Bir gece Eustacia, Wildeve ile buluşmak üzere evden ayrılır, fakat şömine üze­rinde, Clyme'in, Thomasin'in teşviki ile yazdığı mektubu görmez. Clyme, mektubunda, ikisinin tek­rar buluşacağı ümidini belirtiyordu.
Karanlıkta, Wildeve ile buluşacağı yeri ararken, yolunu kaybeder ve Shadwater Weir gölünde boğu­lur. Biraz ötede, Clym, Eustacia'yı arayan Wildeve ile karşılaşır. Eustacia'yı seven bu iki kişi, gölde onun cesedini görürler. Wildeve, Eustacia'yı kurta­rabileceğini sanarak suya dalar. Böylece, o da boğu­lur. Bunun üzerine, Clym, kurtulmağa çalışırsa da, azgın sular onu da yutmak üzere iken, hâdise yeri­ne gelen Diggory Venn kendisini kurtarır.Diggory, aylar sonra, dul Thomasin ile evlenir, Clym da, papaz olur; bölge halkının karanlık ha­yatlarına ışık tutabilmek ümidi ile bir köyden diğe­rine dolaşmağa başlar.

Tenkid

Ayrıca Bknz Thomas Hardy

Hardy'nin belli başlı bütün romanlarında oldu­ğu gibi, Yuvaya Dönüş de, tanrıların oyuncağı; in­sanların, kaderin yumruğu altında sendeleyişi ve ni­hayet, dikkatsiz ve umursamaz kâinat tarafından devrilişi olarak ele alınır. Romanda, tabiatın, kör ve umursamaz gücü, Egdon Heath tarafından semboli­ze edilir. Bu ıssız, ürkütücü toprak parçası, kurban­larını harfen yutar: Bn. Yeobright'm durumunda kızgın güneş ve yılan ısırması; Eustacia ve Wildeve'in durumunda karanlık ve gölün kızgın suları. Böylece, kendisinin anlamadığı kozmik düzen karşı­sındaki mücadeleci adamın önemsizliği, Egdon He­ath de tecessüm eder.
Fakat romanlar, öncelikle, insanlar hakkında­dır, tabiî çevre ile değil, Hardy'nin gerçek ilgisi de, karakterlerinin, kendi kaderleri karşısındaki müca­delesidir ve Hardy de, bunu, istihza ve merhametin emsalsiz bir kombinezonu ile ele alır. Kendisinin ün­lü Fransız prototipi Emma Bovary gibi EustaciaVye çevresindeki sönük, ruhsuz ve alelade dünya ile çelişkili hararetli bir romantiktir. Egdon Heath ağır, köstekleyici, kasvetli tabiî dünyasına isyan ederek, Paris'in heyecanlı hayatının hülyası ile yaşar. Garip ve çelişkili bir kader, Eustacia'yı, kendisinin böyle­sine hayranlık duyduğu bir dünyada hayal kırıklı­ğına uğratarak, yalnızlığın barış ve huzuru içinde bir hayatın özlemini duyan bu adamın karşısına çı­karır.Böylece, Eustacia ve Clym'in trajedileri, kıs­men, kader ve tesadüflerle hazırlanır. Aslında, bü­tün büyük trajedilerde görüldüğü gibi, bu trajediyi, karakterlerin kendileri hazırlar. Hardy'nin çok sev­diği uzak tesadüfler, karakterlerin mahiyetlerinden ötürü, bir bakıma önüne geçilemeyecek kaderlerine bir miktar grotesklik (inanılmazcasına gülünç, ko­mik) ekler.
Şu halde, kader ve hür irade arasındaki muğ­lak karşılıklı ilişkilerde, Grek dramatistlerinin, ken­disinden asırlarca önce yaptıkları gibi, romanın fel­sefî tabanını bulur. Hardy'ye göre, insan hayatının trajedi ile son bulmasının önüne geçilemez, fakat onun bu düşünüşünün tohumları da, onun kendi ka­rakterinde gizlidir: Daima bir şeyler yapmağa çalı­şır, kâinat veya çevresindeki diğer insanlarla hiç bir zaman barış ve huzur içinde yaşamaz.
Yuvaya Dönüş'ün plânı, dikkatlice hazırlanmış­tır; romanın her bölümünde bir zirveye erişilir; ya­vaş başlayan bölüm, önüne geçilemezcesine, nihaî trajedi ile son bulur. Hardy'nin zaman zaman bağ­landığı tesadüfler, saçma hâdiseler üzerinde duran çağımızda, daha fazla tutulmağa başlandı. Hardy'nin dayandığı tesadüfler için şunu söyleyebiliriz ki (me­selâ, romanda, sahibini bulamayan bütün mektup­lar), hayat rasyonel (mantıkî) değildir; hâdiseler, «iyi organize edilmiş» bir romandaki gibi cereyan etmez; kör tesadüfler, insanın kaderine devamlı tesir eder­ler.
Hardy'nin romanındaki yegâne huzur verici nokta, Christian Cantle gibi köylü tipleridir. Asırla­rın kazandırdığı tecrübelerle, kaderin yumruğuna boyun eğmeğe alışmış bu insanlar, tabiatla, aşağı yu­karı kaynaşarak yaşar; romanın belli başlı karakter­lerinin yaptığı hatalardan kendilerini kurtarırlar: kendi önemsiz ve saçma iradelerini, çevresindekileri görmeyen, onların düşüncelerine kayıtsız kalan tabi­ata empoze etmeğe çalışmazlar.

MsXLabs.org & 100 Büyük Roman

Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....

Benzer Konular

29 Mayıs 2010 / estudiantes Spor ww
9 Haziran 2012 / asla_asla_deme Edebiyat ww
21 Aralık 2009 / asla_asla_deme Edebiyat
2 Nisan 2010 / _KleopatrA_ X-Sözlük
23 Temmuz 2015 / Jumong Müzik ww