Arama

Mesnevi (Mesnevî-i Manevi) - Mevlânâ

Güncelleme: 16 Mayıs 2011 Gösterim: 5.895 Cevap: 1
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
2 Nisan 2009       Mesaj #1
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
Mesnevi (Mesnevî-i Manevi) - Mevlânâ
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sponsorlu Bağlantılar

Mesnevî ya da Mesnevî-i Manevî (Farsça: مثنوی معنوی), Mevlânâ Celâleddin Rumî'nin altı ciltlik Farsça eseri. Mesnevî, doğu klasik edebiyatında, uyakça müstakil beyitlerinin ikişer mısraı kafiyeli bir şiir tarzıdır ve muhtelif şairlerin neşrettikleri birer 'Mesnevî' vardır. Yalnız, Mevlânâ Celâleddin Rumî'nin çağından beri, Mesnevî dendiği zaman bu kitap olduğu anlaşılıyor.
Yazımına 656 yılından evvel başlanılan eser, Divan-ı Kebir ile birlikte Mevlânâ külliyatının ekseriyetini teşkil eder. Mevlânâ'nın "Birlik Dükkânı" addettiği Mesnevî, içinde Hint, İran, Yunan, Roma mitolojisi; Yaradılış Destanı, erenlerin kıssaları, âşık masalları, halk öyküleri barındıran; "dünya cenneti"nde insan hürriyetinin anahtarlarını ardışık öyküler içinde vermeyi gaye edinmiş bir eserdir.

Yazılışı
Mesnevi'yi Hüsameddin Çelebi'nin isteği üzerine yazmıştır. Katibi Hüsameddin Çelebi'nin söylediğine göre, Mevlana, Mesnevi beyitlerini Meram'da gezerken, otururken, yürürken, hatta semâ ederken söylermiş. Çelebi Hüsameddin de yazarmış. Eserin yazılmaya başlanması da enteresandır. Bir gün Mevlâna’nın dostu ve halifesi Hüsâmeddin Çelebi; Hakîm Senâî’nin Hadikatü’l-Hakîka ve Ferîdüddîn-i Attâr’ın Mantıku’t-Tayr gibi eserleri­nin büyük şöhret bulduğunu, insanların bu eserleri zevkle okuduklarını, Mevlâna’nın da böyle bir eser yazması ve bu eserin hem insanlara faydalı olması, hem de Mevlâna’dan hatıra kalması arzusunu dile getirir. Mevlâna, Hüsâmeddin Çelebi’den önce bu il­hamı almıştır; sarığının kıvrımları içinden Mesnevî’nin ilk on sekiz beytinin yazılı olduğu kâğıdı çıkarır, Çelebi’ye verir. Eserin yazılmasına böylece başlanır. Artık Mevlâna yolda yürürken, sema hâlindeyken, ha­mamda otururken, her an ve her durumda Mesnevî beyitlerini söylüyor; Hüsâmeddin Çelebi de yazıyor­du. Mevlâna akşam söylemeye başlıyor, gün ağarıncaya kadar devam ediyor, Çelebi de şevkle yazıyordu, ilk cilt bittikten sonra Hüsâmeddin Çele­bi’nin eşi ölür, iki yıl Mesnevî’ye ara verilir. 1264’de yazmaya yeniden başlarlar.
Her cilt tamamlanınca Hüsameddin Çelebi, yüksek sesle Mevlâna’ya okumuş, beyitleri birlikte gözden geçi­rerek düzeltmişlerdir. Mevlâna kendisine ilham ve teşvik kay­nağı olan, bu eserin yazılmasında fedakârca hizmet eden sadık dostunu; Mesnevî’nin her cildinin ön sö­zünde derin bir samimiyetle över, onun şahsiyetindeki olgunluk ve güzelliği dile getirir, hatta altıncı cildin başında eserine Hüsâmî-nâme adını verdiğini söyler.
Böylece yaklaşık olarak 1259–1268 tarihleri arasında yazılan Mesnevî altı ciltlik dev bir eser olur. Beyit sayısı değişik nüshalarda farklı olmasına rağ­men 25 600 civarındadır. Eser; aruz vezninin; “fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilün” kalıbıyla kaleme alınmıştır.
Mesnevî; çok yönlü, zengin bir eserdir. Muhtevasında; tefsir, hadis, fıkıh, kelam, tasavvuf, tarih, tıp gibi ilimlere ait konular, zamanın örf ve âdetlerine dair bilgi ve birçok hikâye mevcuttur. Bazı hikâyeler; Kelîle ve Dimne, Ferîdüddîn-i Attâr’ın Esrâr-Nâme ve İlâhî-Nâme’si, Salebî’nin Kısasu’l-Enbiyâ’sı, Gazzâlî’nin İhyâu Ulûmi’d-Dîn’i, Şems’in Makâlât’ı gibi eserler­den alınmıştır. Az sayıda hikâye de halk arasında söylenilen anonim türdendir.
Mevlâna, bu eserde; gerçek bir rehber olarak iyi ve kötü, doğru ve yanlış karşılaştırması ile sebep-sonuç ilişkisi içinde eğitici niteliğini gösterir. Bu mukayeseler; melek-şeytan, adalet-zulüm, alçak gönüllülük-kibir, doğruluk-hile ve yalan, cömertlik-cimrilik, çalışmak-tembellik, kanaat-hırs, başkalarının kusurlarıyla uğraşmak-hoşgörü, öfke/acele-sabır gibi onlarca konuya dairdir.
Mesnevi'nin dili Farsça'dır. Halen Mevlana Müzesi'nde teşhirde bulunan 1278 tarihli, elde bulunulan en eski Mesnevi nüshasına göre beyit sayısı 25.619 dir.

Mesnevî'nin Edebî Tarzı
Mevlânâ, altı ciltlik Mesnevî'sinde tasavvufi fikir ve düşüncelerini, birbirine eklenmiş hikâyeler hâlinde anlatmaktadır.
"Ömrümün özeti şu üç sözden ibarettir: Hamdım, piştim, yandım."Mevlana Mesnevî adını, eserine bizzat Mevlâna vermiştir. Aslında mesnevî, doğu edebiyatlarında; her beyti kendi arasında kafiyeli, aynı vezinle yazılmış manzumelere verilen ortak bir isimdir. Ancak Mevlâna’nın ölüm­süz eseri yazıldıktan sonra, mesnevî denilince; ilk olarak onun altı ciltlik bir hazine olan ve Mesnevî-i Şerîf veya Mesnevî-i Manevî gibi isimlerle anılan eseri hatırlanmaktadır.

İlk 18 beyit
Mevlânâ tarafından bizzat yazıldığı için, Mesnevî'nin ilk on sekiz beytine Mevlevîler pek büyük bir ehemmiyet veririler. Aşağıdaki, Türkçe'de Mesnevî'nin önemli şarihlerinden biri sayılan Abdülbaki Gölpınarlı'nın tercümesiyle Mesnevî'nin Mevlevîlerce eserin bir tür özetini teşkil eden bu ilk on sekiz beytidir:

Quo vadis?
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
16 Mayıs 2011       Mesaj #2
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Mesnevi
MsXLabs.org & İslam Ansiklopedisi
Sponsorlu Bağlantılar

Büyük Türk mutasavvıfı Mevlânâ Celâleddin Rumî (1207–1273)'nin tanınmış eseri. Adından anlaşılacağı üzere mesnevi tarzında yazılmış 25618 beyit ve 6 cilttir. Birçok dillere çevi-rilmiş, zaman zaman şerhleri (açıkla­ma ve yorumları) yapılmıştır. Mevlâ­nâ'nın tasavvuf fikirlerini, biri ötekine bağlı hikâyeler halinde anlatır.
Mesnevî, büyük çapta Kur'an'dan ilham almıştır. Kur'an'daki birçok kıssaya yer verilmiş, ayetler ya doğ­rudan doğruya ya da mânâ olarak Mesnevî'de yer almıştır. Mesnevî o kadar Kur'an'la içli dışlıdır ki birçok­ları Mesnevî'yi bir Kur'an tefsiri ola­rak görür.
Mesnevî'de işlenen esaslardan biri de aşktır. İnsanı gerçeğe, doğruya çok çeşitli etkiler altındaki aklın değil, aş­kın ulaştırabileceği belirtilir. Sevgi de ağırlıklı şekilde işlenir.
Mesnevî, yazıldığı tarihten itiba­ren çok okunmuş, çok ilgi görmüş bir eserdir. Mesnevî, yalnızca Mevlevi'­lerden değil, bütün Türk ve Müslümanlık âleminden ilgi görmüş bir eserdir. Mesnevî'nin Batı dillerine de çevirileri yapılmış, Batılı üniversiteler­de Mevlânâ ve Mesnevî üzerine doktoralar düzenlenmiştir.
Aslı Farsça olan Mesnevî'nin en iyi iki Türkçe çevirisi Veled İzbudak ve Abdülbâki Gölpınarlı tarafından yapılmıştır.

Mesnevî'nin ilk Onsekiz Beyti
Mesnevî'nin ilk onsekiz beyti çok ünlüdür, bizzat Mevlânâ tarafından kaleme alınmıştır. (Kalanları Mevlâ­nâ'nın ağzından Çelebi Hüsamettin yazmıştır.)
1- Dinle, bu ney nasıl şikâyet edi­yor, ayrılıkları nasıl hikâye ediyor.
2- Beni kamışlıktan kestiklerinden beri feryadımdan erkek, kadın herkes ağlayıp inledi.
3- Ayrılıktan parça parça olmuş kalb isterim ki, iştiyak derdimi açayım.
4- Aslından uzak düşen kişi, yine vuslat zamanı arar.
5- Ben her cemiyette ağladım, in­ledim. Fena kalblilerle de eş oldum, iyi kalblilerle de.
6- Herkes kendi zannınca benim dostum oldu ama kimse içimdeki sırları araştırmadı.
7- Benim esrarım feryadımdan uzak değildir, ancak (her) gözde, kulakta o nur yok.
8- Ten candan, can da tenden giz­li, kapalı değildir, lâkin canı görmek için kimseye izin yok.
9- Bu ney'in sesi ateştir, hava de­ğil, kimde bu ateş yoksa yok olsun!
10- Aşk ateşidir ki ney'in Ney gibi mey'in içine düşmüştür.
11- Ney, dosttan ayrılan kişinin arkadaşı, haidaşıdır. Onun perdeleri, perdelerimizi yırttı.
12- Ney gibi hem bir zehir, hem bir tiryak, ney gibi hem bir herdem, hem bir müştak kim gördü?
13- Ney kanla dolu olan yoldan bahsetmekte, Mecnûn aşkının kıssalarını söylemektedir.
14- Bu aklın mahremi akılsızdan başkası değildir, dile de kulaktan başka müşteri yoktur.
15- Bizim gamımızdan günler, va­kitsiz bir hale geldi; günler yanışlara yoldaş oldu.
16-Günler geçtiyse geçip gitsin; korkumuz yok. Ey temizlikte eşi olmayan, hemen sen kal.
17- Balıktan başka her şey suya kandı, rızkı olmayana da günler uzadı.
18- Ham, pişkinin halinden anla­maz, öyle ise sözü kısa kesmek gerek vesselam.

Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!

Benzer Konular

11 Şubat 2010 / Misafir Soru-Cevap
26 Nisan 2016 / ThinkerBeLL Edebiyat
25 Ocak 2012 / Misafir Cevaplanmış