Arama

Rücû Sanatı (Rücu Sanatı)

Güncelleme: 2 Aralık 2011 Gösterim: 33.274 Cevap: 0
yüksel2 - avatarı
yüksel2
Ziyaretçi
12 Kasım 2007       Mesaj #1
yüksel2 - avatarı
Ziyaretçi
RÜCÛ : Rücûnun sözlük anlamı “dönme, geri dönme; cayma, sözünden dönme ve sözünü geri almadır.” Bir edebî sanat olarak söylenen, ifade edilen bir duygu ve düşünceden dönmüş, vazgeçmiş görünerek, yeni görüş ve ifadelerler aynı duygu veya düşünceyi anlam yönünden daha da güçlendirmeye denir. Yani, rücû sanatı; önceden söylenen sözü (duyguyu, düşünceyi) reddetme, ondan vazgeçme anlamına gelmez. Aksine, söylenen sözün arzu edilen etkide olmadığını düşünen sanatçı, o söze canlılık, parlaklık vermek ve etkiyi daha da arttırmak için geri döner. (Şair, ilk söylediği sözden, -duygu ve düşünceden-) rücû ettiğini, döndüğünü “yok, değil, yok öyle değil, hata ettim” vb. kelimelerle belirtir.
(Rücû sanatını atletizmdeki uzun atlama ve futboldaki aut ve penaltı atışı, şut çekme vb. sporcunun daha etkili olabilmek için geri çekilişine, gerilişine benzetebiliriz.)
Sponsorlu Bağlantılar

Rücû sanatını kendisine yakın bir sanat olan ve içinde yine bir reddetme ve vazgeçme, dönme olan terdîd (reddetme, sözü beklenmedik bir şekilde belirtme) sanatıyla karıştırmamak gerekir. Zirâ aralarında önemli iki fark vardır.

1. Terdîdde önceden söylenenlerden, sözden, fikir ve duygudan tamamen dönme, vazgeçme, onu reddetme söz konusudur (bu tavır beklenmedik bir sonuçtur). Rucûda ise ilk etapta dönme, cayma olsa da ona yeniden dönüş söz konusudur.

2. Terdîdde geri dönme, cayma, reddetme şeklinde beliren sonuç ile sözün anlam ve etkisinin zayıfladığı halde, rücûda yeni görüş ve ifadelerle daha önce söylenenlerin anlamı daha da kuvvetlenir.

Makber, makber değil bir türbe

Türbe değil bir mâbed

Mâbed değil bir küre

Küre değil bir fezâ-yı bî-intihâ olmalıydı

Abdülhak Hamid Tarhan

Makber : Mezar, mezarlık

Fezâ-yı bî-intihâ : Sonsuz uzay

İntihâ : Nihayet, son, bitme, yok olma vs.

(Makber, türbe, mâbet-küre, fezâ-yı bî-intihâ kelimeleri arasında tenâsüp sanatı vardır.)

(Rücû, heyecan ağırlıklı bir sanat olduğundan şairin ruhunda başlayan dalgalanmaya paralel olarak söylenilen sözler de değişmeye başlar ve ard arda gelen heyecan dalgaları bir önceki dalgaların üzerini örter, yani duygu ve düşünceler söyletir. Heyecan dalgaları genelde hafiften şiddetliye doğru gittiğinden, bu sanatta son söylenilenler önce söylenenlerden daha etkilidir.

Kaddin libâs-ı sürh ile âfet değil midir

Âfet değil kızılca kıyâmet değil midir

Neylî

(Ey sevgili, senin o servi boyun giyindiğin kırmızı elbiseyle bir âfet -şûh, çekici güzel; mûsibet, bela- değil midir; yok âfet değil - âfetin lafı mıdır- kızılca kıyamet değil midir.)

-Yani sen ilk hâlinle ir âfet gibisin- ama o da ne hayır sadece bir âfet değil kıyametler koparan bir haldesin, kızılca kıyametsin.

(Ayrıca istifhâm –soru- sanatı vardır.)



Erbâb-ı teşâür çoğalıp şâir azaldı

Yok öyle değil şairin ancak adı kaldı

Muallim Naci

Teşâür : Şairlik taslama, şair tavrı takınma

Erbâb-ı teşâür : Şairlik taslayanlar

(Şairlik taslayanlar, şair müsveddeleri çoğaldı -gerçek- şair azaldı; yok öyle değil gerçek şairler tamamen yok oldu, sadece isimleri kaldı –Adı var kendi yok misali-.)


SANATIN EN MEŞHUR BİR ÖRNEĞİ:
19.Yüzyılda Mora’da doğup büyüyen ve divanındaki bir şiirden Moralı Süleyman adlı bir şeyhin müridi olduğu anlaşilan Sümbülzade Vehbi, hece ve aruz vezniyle yazdığı şiirlerle tanınır.Vehbi, divan edebiyatı türlerinden “rücu” şiirleriyle ün yapmıştır.”Rücu”, mesajın ilk satırında tahmin edilenden çok farklı olduğunu ikinci satırda anlatan bir sanat tarzıydı.
Rivayete göre, padişahın “bana öyle bir beyit söyle ki, ilk satırın “cellat!”diye bağırırken, ikinci satırın sonunda sana bir kese altın vereyim”emri üzerine Sümbülzade Vehbi’nin hazırladığı divan edebiyatının en güzel ve en eğlenceli rücu orneğini aşağıda bulacaksınız

Sözlük

Rücu dönmek(sözünden dönmek)
Bezm:Toplantı
Zer:Altın
Drahsan süslü
Nevcivan:Genç kiş
Dest:Ayak
Sahtiyan:Kuzu derisi
Nagihan:Aniden
Saduman:Mutlu, sevinçli




Bezm-i hamam edelim, sürtüşürem ben sana,
Kese ile sabunu, rahat etsin cism-ü can


Lal-u şarap içirem ve ıslatup geçirem,
Parmağına yüzüğü, hatem-i zer drahsan


Eyil eyil sokayım, iki tutam az mıdır ?
Lale ile sümbülü kakülüne nevcivan


Diz çökerek önüne ilik ilik akıtam,
Bir gümüş ibrik ile destine ab-ı revan


Salınarak giderken,ardından ben sokayım,
Ard eteğin beline, olmasın çamur aman.


Kulaklarından tutup dibime kadar sokam,
Sahtiyandan çizmeyi, olasın yola revan


Öyle bir sokayım ki kalmasın dışarda hiç
Düşmanın bağrına hançerimi nagihan


Herkese vermektesin, birde bana versen,
Avuç avuç altını, olsun kulun saduman


Eğer arzu edersen ben ağzına vereyim,
Yeterki sen kulundan lokum iste her zaman


Sen her sabah gelesin, ben Vehbi’ye veresin,
Esselamü aleyküm ve aleykümselaM

SÜMBÜLZADE VEHBİ EFENDİ

Son düzenleyen asla_asla_deme; 2 Aralık 2011 13:15 Sebep: Sayfa Düzeni

Benzer Konular

20 Ağustos 2016 / ThinkerBeLL Sanat
18 Mart 2009 / ThinkerBeLL Edebiyat
13 Temmuz 2015 / Jumong Sanat
26 Kasım 2015 / Safi X-Sözlük