Arama

Çeşitli Efsaneler - Sayfa 3

Güncelleme: 29 Haziran 2011 Gösterim: 51.813 Cevap: 42
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
19 Aralık 2007       Mesaj #21
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Serçoban Efsanesi

Sponsorlu Bağlantılar

Serçoban, Amasya merkezdeki Kocacık Çarşısı’nda türbesi bulunan İğneci Baba ile kardeştir. İğneci Baba ayakkabı tamiri, kardeşi Serçoban ise çobanlık yapar.
Serçoban, bir gün dağda sürülerini otlatırken kaçan oğlağı yakalamak ister, Serçoban kovalar, oğlak kaçar, iyice yorulan Serçobon "Seni yakaladığımda keseceğim" der. Sonunda yakaladığı oğlağı sözünü yerine getirmek için tam kesmek üzere iken mahzun ve etkileyici bakışları ile karşılaşan Serçoban, duygulanır “ Beni de çok yordun mübarek ” der ve yakaladığı oğlağı serbest bırakır.
Serçoban öldüğünde, sürüdeki hayvanların her biri ağaca dönüşür ve bir orman oluşur. Mezarın bulunduğu mevkii kendi adı ile adak ve mesire yeri olarak ziyaret edilir. Yöre insanı oradaki ağaçları kesmenin kendilerine kötülük getireceğine inanır.

Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
20 Aralık 2007       Mesaj #22
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
İğneci Baba Efsanesi

Sponsorlu Bağlantılar



İğneci Baba ile kardeş olan Serçoban, Amasya merkeze bağlı Karasenir Köyü’ne yerleşir. Çobanlık ile geçimini sağlayan, hal ve hareketleri, ibadetinin sadeliği ile tanınır.
Bir gün Amasya’da ayakkabıcılıkla geçimini sağlayan ağabeyi İğneci Baba’yı ziyarete gelir. Beraberinde de koyunlarından sağdığı sütü bir mendiline çıkılayıp hediye olarak getirir. Amacı, kendi mendiline koyduğu sütün, mendilden sızmadığını göstermektir. Serçoban mendilini kunduracı dükkanının duvarındaki bir çiviye asar. Bu sırada İğneci Baba dükkanında bir bayanın ayak ölçünü almaktadır. Serçoban, bayanın topuklarını görünce, “ne kadar da güzel” diye aklından geçirdiğinde çiviye asılan mendilden süt yavaş yavaş damlamaya başlar.
İğneci Baba, kardeşinin niyetinde bozulmalar olduğunu sezer ama hiç birşey belli etmez. Bayan ayak ölçünü verip dükkandan ayrılınca, İğnecibaba, kardeşi Serçoban’a “ Keramet dağ başında ermekte değil, keramet burada, çıkındaki sütü damlatmamakta” der.
Mezarı bugün özel bir mekan olarak hazırlanmış, Kocacık Çarşısı’ndadır.
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
25 Aralık 2007       Mesaj #23
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Amazonlar Efsanesi

Önasya seferine çıkan ünlü Makedonya Kralı Büyük İskender, ordularıyla Beyşehir’de kendi adıyla anılan İskender bağları’nda konaklamış. O zamanlar Anamas Dağlarının eteklerinde göllenmiş bulunan Beyşehir Gölü’nün öte yakasında, Amazonlar denilen kadın savaşçılar yaşar. Kral, onların kendisine boyun eğmelerini istemiş; fakat elçisini geri çevirmişler.
Büyük İskender buna çok kızmış ve Amazonların üzerine asker göndermiş.
Amazonlar, uzun süre, İskender’in güçlü askerlerine karşı savaşmışlar. Ama bakmışlar ki;yenilip esir olacaklar, Anamaslarda gölün kıyısında, kapalı bir yer altı obruğunda dökülen bir çağlayanın düdeninin koca kayalar yuvarlayıp kapatmışlar ve düşmanın ardından girdikleri vadiyi sular basmış. İskender’in askerleri azgın sular karşısında helak olmuşlar.
Ancak, Amazonlar kötü sonlarını tahmin ettiklerinden, kendilerini de bu sulara atarak tutsak olmaktansa, ölmeyi yeğlemişler.
Onların bu onurlu ölümleri, İskender’i çok duygulandırmış. Anılarını yaşatmak için yurtlarına Amazonlar adını vermiş ve bu Amazonlar giderek Amanoslar ve ardından Anamaslar adını almış.
Bir başka anlatıma göre, kendilerini göle atan Amazonlar, boğulmayıp gölde balık olmuşlar ve bu güzel balıkların adı zamanla Amazan ve ardından Sazan olmuştur. (Ancak, Sazan sazcıl anlamındadır. Bölgede Amazonların yaşamadıkları tahmin edilmektedir.)
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
26 Aralık 2007       Mesaj #24
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Bir zamanlar Anamas Dağlarında yer alan obalardan birinde yaşayan Dul Ana ile küçük Oğlu varmış. Huyu kötü olan Ana, oğluna küçük yaşlarda hırsızlığı ve soygunculuğu öğretmiş.
Oğlan büyüyünce de Anamaslara dehşet saçan azılı ve acımasız bir eşkıya olup çıkmış. Astığı astık, kestiği kestikmiş. Soymadığı kervan, basmadığı oba kalmamış.
Ama gün olmuş bu acımasız eşkıyayı Bey yakalatmış. Ve Asılmasına karar verilmiş.
Darağacına götürülürken sonra arzusunu sormuşlar. Demiş ki, “Beyim, ben aslında suçsuzum, asıl suçlu anamdır, beni asma Anamı as.”
Bey bu eşkıyanın yetişmesinde ana sını da suçlu bulunca, ikisini de astırmış.
Meğer bu Anamas dağının ismi “Anamı As” tan gelme imiş.
Son düzenleyen asla_asla_deme; 29 Aralık 2007 14:38
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
29 Aralık 2007       Mesaj #25
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Beyşehir’in kıyı köylerinin birinde yaşlı bir balıkçı varmış. Kendi yaptığı kayıkla kış demez, yaz demez gölde balığa çıkar geçimini bu yoldan sağlarmış.

Yaşlı balıkçı, bir gün avcıların yaraladığı bir angut kuşuna rastlamış. Bakmış ki, kuşcağız ağır yaralı ve ölecek; onu yakalayarak yarasını sarmış ve iyileştirmiş. O günden sonra balıkçı ile angut kuşu dost olmuşlar. Öylesine dost olmuşlar ki, Balıkçı gölde avlanırken kuş gelip balıkçının omzuna konarmış.

Soğuk ve fırtınalı bir kış günü Balıkçı yine ava çıkmış. Ancak dalgalar bir süre sonra öylesine azmış ki, köhne (eskimiş, aşınmış) kayığı parçalanıp batmış. Balıkçı yüzerek kendini bir adaya zor atmış. Bir süre sonra kar da yağmaya başlamış. Yaşlı Balıkçı, sığındığı Taş kovuğunda, ıslak elbiseleri ile neredeyse donacakmış.

O sırada dostu olan angut kuşunun yanındaki bir ağacın dalında tüneyerek, acılı gözlerle kendine baktığını ve cıvıldadığını görmüş. İhtiyar kuşa balıkçılardan yardım getirmesini söylemiş.

Bunun üzerine kuş, yardım getirmek üzere uçup gitmiş. Diğer balıkçılar, kıyıda bir avcı kulübesinde oturmuşlar, yaktıkları ateşte ısınıp, sohbet ediyorlarmış. Uçarak içeri giren kuş önce çırpına çırpına dolanmış ve sonra yanan ateşli bir dal parçasını gagasına alarak uçup gitmiş.

Aldığı ateşi götürüp yaşlı balıkçının önünde bırakmış. Balıkçı hemen tutuşturduğu dal parçaları ile ısınıp donmaktan kurtulmuş.

Ölümden dönen balıkçı dua etmiş. Demiş ki; “ Her kim angut kuşuna tüfek atarsa tüfeği parçalansın.”

Duası kabul olası imiş. Bu yüzden avcılar, angut kuşuna tüfek atamazlar, atarlarsa tüfeklerinin parçalanmasından korkarlarmış.

Başka bir efsaneye göre; Angut, kaynanasının geçimsizliğine dayanamayıp kuş olan gelindir.

Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
3 Ocak 2008       Mesaj #26
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Dedegül, dedegülleri ile ünlü Anamaslar’ın doruk tepesi olup, uğurlu sayılan bir dağdır. Karagöl ise bu dağın eteklerinde küçük bir gölcüktür. Çevre köylerin dilek ve adak yeridir.

Çevre köylülerin anlattıklarına göre; Dedegül dağının Güldede adında yeri bilinmez bir yatırı, ulu dedesi vardır. Karagöl’e yapılan adakları o karşılar, dede gülleriyle örtülü çayırların pisliklerini geceleri o temizler; öyle ki gündüzünden ne kadar, insan ve hayvanlarca ortalık kirletilirse kirletilsin, Güldede, bunlardan sabaha iz bırakmaz; nasıl ederse eder, pislikleri yok edip ortalığı tertemiz eder. (Benzeri temizlenmenin Erenkilit Dağı için de anlatıldığı duyulur)


Çevre köylüler, özellikle çocuk edinme dileklerinde, dilek dilemeye, adak adamaya Karagöl’e çıkarlarmış.


Dilek dilemenin birde usülü ve yordamı varmış. Dilekçi, ilk olarak dilek pınarından su içer, pınara tahıl taneleri ve bozuk paralar atar, yanındaki Uğur Ardıcına çaput bağlarmış. Orada Abdest alıp iki rekat namaz kıldıktan sonra; adak davarı kesilip kan akıtılır ve topluca yenirmiş. Sonra tekrar namaz kılan dilekçi, dilek pınarına el atarmış. Eline buğday tanesi gelirse, bir oğlu, arpa tanesi gelirse bir kızı olacak demekmiş.


Bundan sonra uyku taşına uzanan dilekçi dua eder ve uykuya yatarmış. Eğer dileği gerçekleşecekse düşünde Güldede’yi görürmüş ve Güldede dileğini ona muştularmış.
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
4 Ocak 2008       Mesaj #27
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Şeydişehir’in kurucusu olan Seyit Harun veli Velvelit örenlerinden de yararlanarak bugün adıyla anılan camiyi yaptırıyormuş. Ancak zivtleme için katran ve pise gerekiyormuş. Eşrefoğlu Mehmet Bey bunu öğrencince Seydişehir’e bir katar pise ve katran göndermiş. Karşılık olarakü Seyit Harın, tulumların içlerine birer tükürmüş; “Beye Selam edin” demiş. Katar Beyşehir’e döndüğünde birde bakmışlar ki, tulumların kimi yağ, kimi de balla dolmuş.

Mehmet Bey, hem bölgenin beyi, hemde birde Mevlevi Çelebisi olarak, böyle bir eren kişi ile tanışmak isteyip bir arslana binmiş, yılanı kamçı olarak eline dolamış, o zaman ki adı Trogitis olan Seydişehir’e doğru yola çıkmış. Seyit Harun; bunu öğrenince, yerdeki bir kaya parçasına tekmesini vurmuş, kaya ayağa kalkıp deve olmuş, üstüne binip beyi karşılamaya çıkmış. Yolda karşılaşmışlar. Seyit Harun’un taştan deveye bindiğini gören Mehmet Bey, “Keramet Canısızı yürütmekte” diyerek velinin elini öpmüş; dost olmuşlar. Eşrefoğlu anılan camiinin yapımınada yardımlarda bulunmuş. Dostlukları o derece ilerlemiş ki, Mehmet Bey Trogitis’e Seyyidişehir, Seyit Harın da Süleymanşehir’e Beğşehri adını koymuş. Beğşehri daha sonra Beyşehir olarak anıldığı sanılmaktadır.


(Seyit Harun Veli’nin 1301 yılında Horasan’dan Seydişehir’e göçetmiş bir eren kişi olduğu bilinmektedir. Efsanenin, Harun Veli ile Didiği Sultan arasında geçtiği görüşüne katılamıyoruz. Günümüze kadar gelen ve Seydişehirlilerin Devetaşı dedikleri Taş Aliminyum yatırımları sırasında ortadan kaldırılmıştır)
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
9 Ocak 2008       Mesaj #28
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Eşrefoğlu Beylerinin birinin oğlu bir gün sürekavına (topluca çıkılan av) çıkmış. O zamanlar göl bugün ki biçimine gelmemiş; göllenme yalnızca anamasın eteklerineymiş. Beyşehir kıyıları Ovalıklıymış ve Kaşaklıboğazından gelen bir ırmak, yedi gözlü Beyşehir Köprüsü’nü geçerek Seydişehir Gölüne dökülürmüş.

Beyin oğlu yeni evlendiğinden, av damat onurunu düzenlenmiş. Delikanlı yaman bir atışla kanadı kırma bir Talgan Kuşu vurmuş. Şahini üstten çullanmış. Tazısı alttan koşturmuş kendisi de at salmış, kuşun üstüne. Fakat kuşun düştüğü gömük meğer bir düden imiş. Hepside dalmışlar dipsiz obruğa. Dalış o dalış boğulmuş gitmiş elleri kınalı toy damat.


Beylik halkı, damadın arkasından günlerce yaş dökmüş, yas tutmuş. Günler sonra Bey’e oğlunun parmağı taşlı yüzüklü ve elleri kınalı cesedinin Manavgat Çağlayanında ortaya çıktığı bildirilmiş. Meğer, Göl Düdeninin suyu, yer altından Manavgat Çağlayanına dökülürmüş.


Bey yiğit oğluna mezar olan o kanlı düdeni kapattırmayı emretmiş. Beyliğin ikiyüzü aşkın köyüne salmalar salınmış. Herkes, saman, kül, yapağı ve ardıç ağaçları taşımış kanlı düdene. Çürümesin diye ardıçlar en alta koyulmuş. Bunların üstü kül ve ötekilerle iyice doldurulmuş.


Öyle ki kocaman bir yığma tepe oluşmuş. Sonradan göl suları yükselince de bu koca tümsek ada olmuş. Adına da Kül Adası demişler.


Söylendiğine göre bu koca düdenin kapatılması ile gölün su kaçağı azalmış ve göl alanı giderek büyüyüp bu hale gelmiş.
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
10 Ocak 2008       Mesaj #29
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Kızkulesi Adası, Kubadabad Saltanat Kentinin haremliğiymiş. Ada da çevresi sularla çevrili bir kale ile, birbirinden güzel köşklerin ortasında yüksek bir kule varmış.

İşte bu kölede cariyeleri ile birlikte Selçuklu Sultanının güzeller güzeli biricik kızı yaşarmış .

Sultan, düşünde (başka bir rivayete göre falında) sevgili kızının yılan sokması sonucu öleceğini görmüş. Yaptırdığı ve Kaleye ve içinde kuleye kızını bunun için kapatmış. Öyle ki, kuleye yılan girmesinde diye beton borularla Anasmaslar’dan Adaya su ve süt akıtılmış. (Anılan iki sıra beton boruların kalıntıları günümüze kadar gelmiştir.)

Böylece yıllar yılları kovalamış ve günlerden bir gün güzel Sultan ateşlere düşüp hastalanmış. Ülkenin en ünlü hekimleri zor bulmuşlar devasını. Sevgili Sultan yeniden sağlığına, mutluluğuna kavuşmuş. İyileşmesini kutlamak için armağanlar yağmaya başlamış kuleye. Yaşlı bir köylü kadında bir sepet üzüm getirmiş. Meğer üzümlerin içinde bir küçük yılan varmış.

Yılan o gece uykuya dalan güzel Sultanı sokup öldürmüş.
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
14 Ocak 2008       Mesaj #30
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Sultan çok sevip saydığı güzel gözdesini Kızkulesi adasının kulesine kapatmış. Sonra bir sefere çıkması gerekmiş. Birkaç yıl süren savaştan, ikinci başkenti olan Kubadabad’a dündükten sonra ilk işi kayığa atlayıp adanın yolunu tutmak olmuş. Fakat, meğer Sultanın yokluğunda Gözdesi bir balıkçı delikanlıya ilişkiye girip çocuğu olmuş. Sultan adaya yaklaştığında, çocuk bağırması küçük adayı sarmış. Sultanın gazabından korkan halayıklar (cariyeler) hemen adanın baruthanesini ateşe vermişler.

Sonra hepsi alev alev yanmışlar ve havaya uçmuşlar.
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....

Benzer Konular

6 Mayıs 2014 / Ziyaretçi Soru-Cevap
7 Kasım 2017 / nötrino Edebiyat
18 Aralık 2011 / Misafir Soru-Cevap
8 Ekim 2013 / Misafir Soru-Cevap
9 Ekim 2008 / asla_asla_deme Mitoloji