Arama

Üniversite Nedir?

Güncelleme: 7 Ağustos 2011 Gösterim: 16.320 Cevap: 1
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
5 Aralık 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Üniversite
MsXLabs.org & Vikipedi, özgür ansiklopedi

Sponsorlu Bağlantılar

Üniversite Eflatun ve Aristo’nun hiçbir politik ve dini baskı unsuru olmadan öğrencileri ile felsefi tartışma yarattıkları ortamdan esinlenerek günümüze kadar evrensel ölçekte bağımsız ve tüzel kişiliğe sahip kurumlar olarak “universitas” üniversite adını almışlardır. Üniversite felsefi tartışma ortamında akıl sürecini duygusal sürecin önüne alarak kişilerin olayları görerek ve tartışarak farkına varılabilirliğini sağlayan ortamlardır.
Üniversitedeki bir sınıfın temsili resmi, 1350'li yıllar
743px Laurentius de Voltolina 001


İlk Üniversiteler

İlk Üniversite "The University of Constantinople", 425 yılında yüksek öğrenim kurumu olarak 425 yılında imprator naibi III. Michael tarafından 849 öğrenci tarafından öğrenci loncası olarak kurulmuştur. Bugünkü anlamda ilk üniversitelere Abbâsîler döneminde Bağdat’ta rastlanır. İlk üniversiteyse, Emevîler tarafından Fas’ın Fez şehrinde 859 senesinde kurulan Keyruvan Üniversitesidir. Eski Yunan ve Roma dönemlerinde bazı yüksek eğitim ve öğretim teşkilâtları olmasına rağmen bunların bugünkü anlamda üniversite niteliği yoktur. Batıda üniversiteler İslam medeniyetinin Endülüs Emevî Devleti vâsıtasıyla Avrupa’ya girmesiyle başlar. Fas, Kurtuba ve Gırnata üniversiteleri, ilim ve fennin kilise ve piskoposların tesirindeki ruhban sınıfına mensup öğretim üyeleri olan okullara girmesine vesile olarak, sâdece hukuktan ibâret olan öğretim dalına tıp, astronomi, ilahiyat ve benzerlerinin de eklenmesini sağladı. O zamâna kadar Avrupa kralları ve devlet adamları tedâvi olmak için Kurtuba Üniversitesinin Tıp Fakültesine gelirlerdi. Hattâ Dünya'nın düz olduğuna inanan Avrupalılar, Galileo, Kopernik, Newton Dünya'nın döndüğünü derin ve uzun araştırmalarının sonucunda söyleyince onları suçlu görüp hapsedecek kadar ilim ve fende geriydi. Bağdat’taki Nizâmiye Medresesi (1065), Osmanlılardaki ilk üniversite olan İznik Medresesi (1331) gibi misalleriyle de Selçuklular ve Osmanlılar döneminde hızla gelişen medrese müessesesi Tanzimata kadar fen derslerinde de söz sâhibiydi (Bkz. Medrese). Fen dersleri kaldırılınca ilim ve fenni Endülüs Emevileri vâsıtasıyla İslâm medeniyetinden alan batı, doğuyu geçmeye başladı. Daha sonra (1863) Dârül-Fünun adı altında teşkilâtlanan bu yüksek eğitim-öğretim müessesesi çeşitli safhalardan sonra 1933’te İstanbul Üniversitesi olarak yeniden düzenlendi.
Batıda Bologna, Pavia, Revenna ve Paris adları altında gelişmeye başlayan ilk üniversiteler uzun süre psikoposların kontrolünde kalmaya devam etti. Hattâ Bologna Üniversitesinin rektörleri öğrenciler tarafından seçilmekteydi. Öğrenciler nation denen dört gruba ayrılır ve her grubun lideri rektörün yanında yönetime katılırlardı. Buna rağmen asıl yönetici ve söz sâhibi kimseler piskoposluktan gönderilen ve kançı denen kimselerdi. Paris Üniversitesinde ise öğrencilerle birlikte öğretim üyeleri de o yönetimde rol alırlardı. Fakat neticede yine kontrol piskoposluğundu. Sonraları üniversite rektörü piskoposluğa karşı otoritesini sağlayarak özerk hâle geldi. Bunu tâkiben papalığa bağlı olmayan İngiliz Oxford ve Cambridge üniversitelerinden sonra 14. yüzyıla kadar çeşitli Avrupa şehirlerinde üniversiteler kuruldu.
Günümüzdeki teşkilat ve statüye sahip üniversiteler memleketimizde, 1863’te kurulan Dârülfünunla başlar. Avrupa üniversitelerinde eğitim öğretim kilisenin kontrolü altındaki teoloji (din ilmi)’ne dayanmasına rağmen Türklerin Selçuklu, Osmanlı ve daha pekçok değişik dönemlerde kurdukları çeşitli statülerdeki üniversitelerde müsbet ilimlerin de okutulması bakımından üniversite olarak ilmî kariyerini başından günümüze kadar muhafaza etti. Bu sebeple Türkiye’de modern üniversitelerin ilki olan İstanbul Üniversitesi, 1453 senesinde Fatih Sultan Mehmed Hanın din ilimleri yanında fen ilimlerinin de okutulması için kurduğu Fatih Külliyesine (Medreseler topluluğu) dayanmakta olup, beş asırlık bir geçmişe sâhiptir. 1933’te kaldırılan Dârülfünun, Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı olmak üzere muhtariyet ve tüzel kişiliği olmayan İstanbul Üniversitesi olarak yeniden teşkilâtlandırıldı.Osman Hamdi'nin 1882'de kurduğu Sanayi-i Nefise Mektebi (şimdiki adı Mimar Sinan Üniversitesi) türkiyedeki en köklü üniversitelerdendir. Bu arada Ankara’da çeşitli târihlerde Hukuk (1927), Dil ve Tarih-Coğrafya (1935), Fen (1943) ve Tıp (1945) gibi fakülteler kuruldu. Aynı zamanda aslı 1773 yılına dayanan Yüksek Mühendis Mektebi, İstanbul Teknik Üniversitesi adını aldı (1944). 1945’te çıkarılan kânunla bütün üniversiteler, aynı hükümlere tabi olmak üzere ilim ve idarede muhtar tüzel kişilikler haline geldi. 1960’ta üniversiteler kanununda yapılan değişiklikle üniversiteler, fakülte, enstitü, yüksek okul ve araştırma kuruluşlarından meydana gelen, idari ve ilmî muhtariyeti olan eğitim, öğretim ve araştırma merkezleri hâline geldi. Yine bu kanuna göre yeni fakülte açılıp kapatılması için üniversite senatosunun teklifi ve Millî Eğitim Bakanının tasdik etmesiyle yürürlüğe girdi. 1961 Anayasası, 1971 Anayasa değişikliği ve 1982 Anayasası'nda üniversite teşkilâtlarında yapılan bazı değişiklikler esnasında memleket sathında çeşitli yeni üniversiteler kuruldu. 1955’te kurulan Trabzon’daki Karadeniz Teknik Üniversitesi, 1956’da İngilizce öğretim yapacak şekilde Ankara’da kurulan Ortadoğu Teknik Üniversitesi, 1954’te yine Ankara’da kurulan Hacettepe Üniversitesi, 1955’te İzmir’de kurulan Ege Üniversitesi, 1971Kayseri'de kurulan Erciyes Üniversitesi, 1976’de Robert Koleji’nin hükümete geçmesiyle kurulan ve İngilizce eğitim yapan İstanbul Boğaziçi Üniversitesi, 1957’de Erzurum’da kurulan Atatürk Üniversitesi bunların en önemlileridir. Orta öğretimin memleket sathında gittikçe yaygınlaşmasıyla ortaya çıkan talebe fazlalığını değerlendirmek için Millî Eğitim Bakanlığının açtığı çeşitli yüksek okulları Diyarbakır, Elazığ, Sivas, Malatya, Samsun, Eskişehir, Bursa, Edirne gibi illerde kurulan yeni üniversiteler takip etti. Akademi adı altında faaliyet göstermelerine müsade edilen bazı özel yüksek okullar, Anayasaya göre yüksek okul kurma yetkisi devlete ait olduğundan devletleştirildi. 1982 Anayasasıyla bütün yüksek öğrenim kurumları üniversite çatısı altına alındı. Bu kurumların kontrolü yine 1982’de kurulan Yüksek Öğretim Kuruluna (YÖK) verildi. 1982’de kabul edilen kanun hükmündeki bir kararnameyle memleket sathındaki üniversiteler belirlenerek yeni bir düzene sokuldu.

Üniversitelerin Yönetimi

Üniversitelerin idâresi rektör, senato ve yönetim kurulu tarafından sağlanır. Senato rektörün başkanlığında fakülte dekanları ve her fakülteden bir temsilci profesörden meydana gelir. Senatonun görevi üniversiteyle ilgili kanun, tüzük tasarılarını ve yönetmelikleri hazırlar. Bütçe, seçim, yeni kürsü, enstitü açılması veya kaldırılmasıyla ilgili kararları, teklifleri inceler ve yürürlüğe koyar. Üniversite yönetim kurulu yine rektör başkanlığında, dekanlar ve seçimli üç profesörden meydana gelir. Rektörler, beş yılda bir üniversite öğretim üyelerinin seçtiği 6 adaydan, YÖK’ün seçtiği üç adaydan biri. YÖK, Cumhurbaşkanı tarafından atanır. Genel Sekreterse üniversitenin idârî işlerine bakar. Yazı işleri, personel, kütüphâne, hizmetliler buna bağlıdır.
Oxford Üniversitesi'nde bir tören
Oxfordceremony

Günümüz

Günümüzdeki teşkilat ve statüye sahip üniversiteler memleketimizde, 1863’te kurulan Dârülfünunla başlar. Avrupa üniversitelerinde eğitim öğretim kilisenin kontrolü altındaki teoloji (din ilmi)’ne dayanmasına rağmen Türklerin Selçuklu, Osmanlı ve daha pekçok değişik dönemlerde kurdukları çeşitli statülerdeki üniversitelerde müsbet ilimlerin de okutulması bakımından üniversite olarak ilmî kariyerini başından günümüze kadar muhafaza etti. Bu sebeple Türkiye’de modern üniversitelerin ilki olan İstanbul Üniversitesi, 1453 senesinde Fatih Sultan Mehmed Hanın din ilimleri yanında fen ilimlerinin de okutulması için kurduğu Fatih Külliyesine (Medreseler topluluğu) dayanmakta olup, beş asırlık bir geçmişe sâhiptir. 1933’te kaldırılan Dârülfünun, Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı olmak üzere muhtariyet ve tüzel kişiliği olmayan İstanbul Üniversitesi olarak yeniden teşkilâtlandırıldı.Osman Hamdi'nin 1882'de kurduğu Sanayi-i Nefise Mektebi (şimdiki adı Mimar Sinan Üniversitesi) türkiyedeki en köklü üniversitelerdendir. Bu arada Ankara’da çeşitli târihlerde Hukuk (1927), Dil ve Tarih-Coğrafya (1935), Fen (1943) ve Tıp (1945) gibi fakülteler kuruldu. Aynı zamanda aslı 1773 yılına dayanan Yüksek Mühendis Mektebi, İstanbul Teknik Üniversitesi adını aldı (1944). 1945’te çıkarılan kânunla bütün üniversiteler, aynı hükümlere tabi olmak üzere ilim ve idarede muhtar tüzel kişilikler haline geldi. 1960’ta üniversiteler kanununda yapılan değişiklikle üniversiteler, fakülte, enstitü, yüksek okul ve araştırma kuruluşlarından meydana gelen, idari ve ilmî muhtariyeti olan eğitim, öğretim ve araştırma merkezleri hâline geldi. Yine bu kanuna göre yeni fakülte açılıp kapatılması için üniversite senatosunun teklifi ve Millî Eğitim Bakanının tasdik etmesiyle yürürlüğe girdi. 1961 Anayasası, 1971 Anayasa değişikliği ve 1982 Anayasası'nda üniversite teşkilâtlarında yapılan bazı değişiklikler esnasında memleket sathında çeşitli yeni üniversiteler kuruldu. 1955’te kurulan Trabzon’daki Karadeniz Teknik Üniversitesi, 1956’da İngilizce öğretim yapacak şekilde Ankara’da kurulan Ortadoğu Teknik Üniversitesi, 1954’te yine Ankara’da kurulan Hacettepe Üniversitesi, 1955’te İzmir’de kurulan Ege Üniversitesi, 1971Kayseri'de kurulan Erciyes Üniversitesi, 1976’de Robert Koleji’nin hükümete geçmesiyle kurulan ve İngilizce eğitim yapan İstanbul Boğaziçi Üniversitesi, 1957’de Erzurum’da kurulan Atatürk Üniversitesi bunların en önemlileridir. Orta öğretimin memleket sathında gittikçe yaygınlaşmasıyla ortaya çıkan talebe fazlalığını değerlendirmek için Millî Eğitim Bakanlığının açtığı çeşitli yüksek okulları Diyarbakır, Elazığ, Sivas, Malatya, Samsun, Eskişehir, Bursa, Edirne gibi illerde kurulan yeni üniversiteler takip etti. Akademi adı altında faaliyet göstermelerine müsade edilen bazı özel yüksek okullar, Anayasaya göre yüksek okul kurma yetkisi devlete ait olduğundan devletleştirildi. 1982 Anayasasıyla bütün yüksek öğrenim kurumları üniversite çatısı altına alındı. Bu kurumların kontrolü yine 1982’de kurulan Yüksek Öğretim Kuruluna (YÖK) verildi. 1982’de kabul edilen kanun hükmündeki bir kararnameyle memleket sathındaki üniversiteler belirlenerek yeni bir düzene sokuldu.

Üniversitelerin Yönetimi

Üniversitelerin idâresi rektör, senato ve yönetim kurulu tarafından sağlanır. Senato rektörün başkanlığında fakülte dekanları ve her fakülteden bir temsilci profesörden meydana gelir. Senatonun görevi üniversiteyle ilgili kanun, tüzük tasarılarını ve yönetmelikleri hazırlar. Bütçe, seçim, yeni kürsü, enstitü açılması veya kaldırılmasıyla ilgili kararları, teklifleri inceler ve yürürlüğe koyar. Üniversite yönetim kurulu yine rektör başkanlığında, dekanlar ve seçimli üç profesörden meydana gelir. Rektörler, beş yılda bir üniversite öğretim üyelerinin seçtiği 6 adaydan, YÖK’ün seçtiği üç adaydan biri. YÖK, Cumhurbaşkanı tarafından atanır. Genel Sekreterse üniversitenin idârî işlerine bakar. Yazı işleri, personel, kütüphâne, hizmetliler buna bağlıdır.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
7 Ağustos 2011       Mesaj #2
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
ÜNİVERSİTE

Sponsorlu Bağlantılar
Çeşitli alanlarda eğitim ve araştırma yapan fakültelerden oluşan yükseköğrenim ve bilim kurumu.

Modern üniversitenin kökenleri, "studia generalia" (genel çalışmalar) adı verilen Orta Çağ okullarına dayanır. Bu Orta Çağ okulları, Avrupa'nın her yanından gelen öğrencilere açıktı. İlk "studia", rahipleri ve keşişleri, katedral okullarıyla manastır okullarının verdiği eğitimden daha yüksek bir eğitime tabi tutmak amacıyla kuruldu. "Studia" çevresinde, "üniversite" terimi, yabancı bir ülkede bir arada bulunan bilim adamlarının oluşturduğu lonca tipinde topluluklar için kullanılıyordu.

12. yüzyılın sonlarına doğru, dört önemli "üniversite" doğdu. Bunlar Lombardları, Toscanalıları, Romalıları ve Fransız, Alman, İngiliz ve diğer uluslardan gelme bilim adamlarını barındırıyorlardı. Üyelerini kişisel ilgileri çerçevesinde oluşturulan bu "üniversitelerin", başlangıçta akademik bir nitelikleri yoktu. Belirli bir üniversite örgütlenmesinin oluşmadığı bu dönemde bile Parisli ya da Bolognalı bilim adamları, toplum içinde ayrıcalıklı bir konuma sahiptiler.

Paris'te ruhani sınıfın üyeleriyle eş tutulan bilim adamlarının, dinî mahkemede yargılanma hakları vardı. 1158'de, I. Friedrich, Bolognalı bilim adamlarına birtakım ayrıcalıklar tanıdı. Bu ayrıcalıkların arasında, hakları zedelenen bilimadamının görevine ara vererek bir tür "grev" yapma hakkı da vardı. Bütün bu ayrıcalıklar, bir topluluk için olmaktan çok, teker teker bireyler için geçerliydi. 13. yüzyıla gelindiğinde, bilim adamlarının oluşturduğu "üniversiteler", belirli bir idarî örgütlenmeye sahip kurumlara dönüştü.

Bu kurumlara "universitas studii" adı verildi. Bu ilk üniversitelerin belirli bir binaları ve sürekli öğrencileri yoktu. Sürekli olarak bir kentten diğerine yolculuk eden öğrenciler, üniversitelerini de değiştiriyorlardı. Cambridge Üniversitesi, Oxford'dan ayrılan bir grup öğrencinin kaydolmasıyla gerçek bir üniversite niteliğine kavuştu. Aynı biçimde Oxford Üniversitesi'nin tarihi, Paris'ten gelen bir grup öğrencinin üniversiteye girmesiyle başladı. Paris Üniversitesi, Fransız üniversitelerini ve Orta Avrupa ile İngiliz üniversitelerinin tipik örneği oldu.

En eski İskoç üniversitesi St. Andrews, en eski İrlanda üniversitesi de Dublin üniversiteleriydi. ilk Avrupa üniversiteleri Prag (1348), Marburg (1527), Leiden (1575), Uppsala (1477) ve Heidelberg'di (1386). Amerikan üniversitelerinin kökeni, Harvard gibi, devrim öncesinde kurulmuş savaş kolejlerine dayanıyordu. Kanada'daki üniversiteler dinî kuruluşlar tarafından Paris, Oxford ve Edinburg üniversiteleri örnek alınarak oluşturulmuştu. Uzak Doğu'da, 1902'de Pekin Ulusal Üniversitesi, 1877'de de Japonya İmparatorluk Üniversitesi kuruldu.

Türkiye'nin ilk üniversitesiyse 1863'te İstanbul'da kurulan Darülfünun'dur. Kurulduğu ilk yıllarda yalnızca fizik, zooloji ve botanik okutan bu üniversite kısa süre sonra kapatıldı ve ancak 1900'de yeniden açıldı. Bu tarihten sonra, daha önce kurulmuş bulunan tıp ve hukuk fakülteleri de Darülfünun'a bağlandı. Bu dönemde tıp, hukuk, edebiyat, fen, ilâhiyat fakültelerinden ve eczacılık ve dişçilik yüksekokullarından oluşan Darülfünun, 1933'te Atatürk'ün emriyle İstanbul Üniversitesi'ne dönüştürüldü.

Yeni kurulan bu üniversitede Darülfünun'un bir bölüm öğretim üyesinin yanı sıra Avrupa'dan getirtilen profesörler de görevlendirilerek, öğretim düzeyinin yükseltilmesine çalışıldı. 1944'te Yüksek Mühendis Mektebi, İstanbul Teknik Üniversitesi'ne dönüştürüldü. 1946'da Ankara Üniversitesi, 1953'te Erzurum Atatürk Üniversitesi, 1955'te Karadeniz Teknik Üniversitesi ve Ege Üniversitesi, 1956'da Orta Doğu Teknik Üniversitesi, 1967'de Hacettepe Üniversitesi kuruldu. 1971'de Robert Kolej'in yüksek kısmı Türk Hükümeti'ne devredilerek Boğaziçi Üniversitesi adıyla öğretime başladı.

Üniversiteler, profesörler arasından, 2 yıl süreyle seçilen bir rektör tarafından yönetilir. Rektör, her seçim döneminde sırayla bir fakülteden seçilir. Ancak bir kezden fazla olmamak üzere, rektör bir seçim dönemi daha görevde kalabilir. Üniversitenin öbür idarî organları, üniversite yönetim kurulu ve senatodur. Fakülteler, seçimle işbaşına gelen dekanlar tarafından yönetilir. Ayrıca, her fakültenin bir genel kurulu, bir profesörler kurulu ve bir de yönetim kurulu vardır.

Üniversiteler, ilk kez 1961 Anayasası ile anayasal bir kurum hâline dönüştüler. Bilimsel ve idarî özerklikleri tanındı. Hiçbir koşulla sınırlandırılmamış olan bu özerklik, daha sonra 1971'de anayasada yapılan değişiklikle bazı kısıtlamalar altına alındı. Üniversitelerin bilimsel özerkliği sürdü; buna karşılık, öğretim üyelerinin siyasî partilere üye olması yasaklandı ve devlete, gerekli gördüğü hallerde üniversite yönetimine el koyma yetkisi tanındı. 1981'de yürürlüğe giren Yükseköğrenim Kanunu ile Türkiye'de bulunan üniversite, akademi ve yüksekokullar 27 üniversite hâlinde yeniden düzenlendi.

Üniversitelerin yönetimi ve denetimi de Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) adlı bir üst kuruluşa bağlandı. Bu kurulun 8'i cumhurbaşkanı, 6'sı hükümet, 1'i Genelkurmay Başkanlığı, 2'si Millî Eğitim Bakanlığı, 8'i de Üniversitelerarası Kurul tarafından atanan 25 üyesi vardır. 1961 Anayasası'nda üniversite kurma, devlet tekeline alınmıştı. 1982 Anayasası devletten başka, kazanç amacı gütmemek koşuluyla vakıflara da üniversite kurma hakkı tanıdı.

1982 Anayasası'na göre, öğretim üyeleri ve yardımcılarının bilimsel araştırma ve yayın özgürlüğü, devletin varlığı ve bağımsızlığı, milletin ve ülkenin bütünlüğü ve bölünmezliği ilkeleriyle sınırlıdır. Üniversiteler, devletin gözetimi altındadır ve güvenlikleri devletçe sağlanır. Rektörleri cumhurbaşkanı, dekanları Yüksek Öğretim Kurulu seçer. Üniversite bütçeleri, Millî Eğitim Bakanlığı tarafından yürürlüğe konur ve denetlenir. Tüm öğretim üye ve görevlileri, Millî Eğitim Bakanlığı'nca atanır.

MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.

Benzer Konular

20 Temmuz 2012 / isoay Soru-Cevap
8 Temmuz 2009 / 9C153RK Soru-Cevap
22 Ekim 2009 / Misafir Cevaplanmış