iktisadi savaş
bir devletin uluslararası bir anlaşmazlıkta askeri önlemlerden ayrf olarak iktisadi önlemlere başvurması. Bu önlemler arasında çeşitli ithalat ve ihracat kısıtlamaları, tarafsız ülkelerle yapılan ticaret anlaşmaları, taşımacılık alanındaki denetimler, kara liste uygulaması, düşman ülke ihracatının engellenmesi, tarafsız ülkelerin düşman ülkenin toprak ya da sularından geçen mallarının önceden satın alınması ve satın alma tekeli oluşturulması gibi yöntemler sayılabilir. İktisadi savaş, daha geniş açıdan, bir ülkenin başka ülkeler karşısında iktisadi gücünü artırmak amacıyla uyguladığı tüm önlemleri kapsayacak biçimde de tanımlanabilir.
Sponsorlu Bağlantılar
Savaşan ülkeler arasında iktisadi savaş, abluka uygulaması ve kaçak savaş malzemesine el koyma biçiminde başladı. II. Dünya Savaşı sırasında, düşman ülkelere malzeme satan tarafsız ülkelere baskı yapılmasını kapsayacak biçimde genişledi. II. Dünya Savaşı’ndan sonra, soğuk savaş taktiklerinin bir parçası olarak, düşman sayılan ülkelerin askeri güçlerini artıracak malları elde etmelerini engelleme biçiminde sürdü. Bu dönemde en çok uygulanan önlemlerden biri bazen tüm mallar, bazen de yalnızca stratejik mallar için ambargo konmasıydı. 1950’ler boyunca ABD ve başka bazı ülkeler, çok kapsamlı bir stratejik mallar listesi temelinde Sovyetler Birliği ve Doğu Avrupa ülkelerine karşı ambargo uyguladılar.
İktisadi savaş, iktisadi açıdan bağımlı kılarak bir ülke üzerinde siyasal egemenlik kurmaya yönelik önlemleri de içerebilir. Belirli malların arzında tekel oluşturmak ya da zayıf ülkenin ihraç malları için pazar güvencesi vermek bu tür önlemler arasındadır.
İktisadi savaş, düşman ülkenin başka seçenekler izleyebileceği uzun dönemden çok, kısa dönemde etkili olabilir. Uzun dönemli ambargo uygulanan bir ülke, ambargolu ürünlerin yerine geçecek malları kendisi üretmeyi başarırsa bağımsızlığını daha da güçlendirebilir.
iktisadi sistem
toplumda ekonomik kaynakların mülkiyetini ve dağılımını düzenleyen ilkeler ve yöntemler bütünü. Günümüzde biri özel ya da serbest girişime, öbürü merkezî denetime ya da planlamaya dayalı ekonomi olmak üzere başlıca iki türü vardır. Birinci tür genellikle liberal ya da kapitalist, ikinci türse sosyalist olarak adlandırılır. Uygulamada bunlar saf biçimleriyle görülmez; bütün iktisadi sistemler bu iki ana sistemin öğelerini değişik oranlarda barındırır.
Özel girişim sisteminin temelinde, bireylere kendi akılcı çıkarları peşinde koşma olanağı tanındığında ortak yararın en yüksek düzeye çıkacağı inancı yatar. Buna göre ortak yararın en yüksek düzeyi bütünü oluşturan öğelerin basit bir toplamıdır ve bireyin kendi akılcı çıkarının peşinde koşmasını engelleyen her şey bu toplamı azaltır. Çok sayıda özel amacın ortak yarara yol açmasını sağlayan araç piyasa mekanizmasıdır. Hem üretim faktörlerinin, yani toprak, işgücü ve sermayenin, hem de mal ve hizmetlerin fiyatları piyasada kişilere bağlı olmaksızın belirlenir. Üretim faktörleri özel ellerde olunca, değişik mal ve hizmetleri üretmek üzere bu faktörlerin hangi oranlarda birleştirileceği fiyat mekanizmasmca belirlenir. Bir mal talep edilenden daha fazla miktarda arz edilirse, ya fiyatı düşer, ya üretimi kısılır ya da ikisi birden gerçekleşir. Bir mala olan talep karşılanamazsa bu malın fiyatı yükselir ve daha fazla miktarda üretilir.
Merkezî planlama yaklaşımı, özel girişim sisteminin servet ve gelir dağılımında eşitsizliğe yol açtığı, ayrıca teknolojideki ve öteki alanlardaki gelişmeler sonucunda bazı üreticilerin büyük bir güce ulaşarak piyasa mekanizmasının işleyişi için gerekli rekabet koşullarını ortadan kaldırdığı görüşüne dayanır. Merkezî planlama yanlıları üretim araçlarının kamu mülkiyetinde olmasını, üretim hedeflerinin merkezî olarak belirlenmesini ve denetlenmesini savunurlar. Bu yolla servet ve gelirdeki eşitsizlikler azaltılacak ya da tümüyle ortadan kaldırılacak ve ekofıomik etkinlikler, üzerinde anlaşma sağlanan toplumsal ve siyasal hedefler uyarınca düzenlenecektir.
Gelişmiş Batı ekonomilerinin çoğu özel girişim sistemleri olarak nitelenirken, sosyalist ekonomilerin merkezî planlamaya ve denetime dayandığı kabul edilir. (Gelişmekte olan ülkelerde belirli yerleşik bir model yoktur; bu ülkelerin çoğunda birbiriyle sık sık çatışan değişik uygulamalar bir arada bulunur.) Gelişmiş Batı ülkelerinin çoğunda saf piyasa ekonomisine yöneltilen eleştiriler dikkate alınır ve belli ölçüde devlet müdahalesi kabul edilir. Başta kamu hizmetleri alanında ve bazı temel sanayilerde olmak üzere, devlet mülkiyetine dayalı iktisadi kuruluşlar vardır. Ayrıca bu ülkelerin yönetimleri para arzı, faiz oranları, kamu harcaması ve borçlanması gibi önemli iktisadi değişkenleri denetim altında tutarak iktisadi büyümenin niteliğini ve hızını etkilemeye çalışırlar. Müdahaleler çoğu durumda hükümetin siyasal, toplumsal ya da ekonomik hedeflerini yansıtır; ama iktisadi büyümede en etkili yolun girişim özgürlüğü olduğuna inanıldığından, bu müdahaleler merkezî planlama sisteminde öngörülenlerden köklü biçimde farklıdırlar.
1980’lerde özel girişim sisteminin, 19. yüzyıldaki klasik liberalizmin öngördüğü biçimde uygulanmasını savunan bir akım başta ABD ve İngiltere olmak üzere Batı ülkelerinde ağırlık kazanmıştır. Yeni-liberal olarak adlandırılan ve refah devleti ilkesine karşı çıkan bu akımın etkili olduğu ülkelerde, daha önce devletleştirilmiş ya da devlet eliyle kurulmuş sanayilerde geniş çaplı özelleştirmelere gidilmiştir.
Merkezî denetim sistemleri, ekonomik hedeflerin devletçe belirlenmesinin ve ekonomik etkinliklerin ayrıntılı biçimde devletçe denetlenmesinin bir ilke sorunu olduğu varsayımından yola çıkar. Bu ekonomilerde üretim araçlarının devlet mülkiyetinde olması kuraldır. Kaynakların hangi yatırımlar arasında dağıtılacağı ya da hangi mal ve hizmetlerin üretileceği ayrıntılı bir ekonomik plana uygun olarak kararlaştırılır. Bu plan, ekonominin her parçasının ve her işletmenin, teşviklerden çok yönetsel kararlarla, birbirine bağlı karmaşık bir hedefler kümesine uygun olarak etkinlik göstermesini sağlamaya çalışır.
20. yüzyılda sosyalist ülkelerde uygulanan merkezî planlama bu modelde tasarlandığı biçimde işlememiştir. Geniş bir planlama ve denetim mekanizmasının kurulmasına karşın, binlerce hedefin her birinin gerçekleşmesinin sağlanamadığı, sistemdeki katılık yüzünden de bir alandaki başarısızlığın planın bütününü tehlikeye sokabildiği görülmüştür. 1960’lardan sonra başta Yugoslavya ve Macaristan olmak üzere sosyalist ülkelerin hemen tümünde, iktisadi gelişmenin temel hedefleri üzerindeki devlet denetimini ortadan kaldırmadan sistemin merkeziyetçiliğini azaltmak amacıyla sınırlı ölçüde bireysel girişim ve kararlara izin verilmiştir. Bu önlemlere karşın, kaynak dağılımında piyasanın yerini tutacak “otomatik” uyarı mekanizmaları oluşturulamadığı için düzeltilemeyen dengesizliklerin birikimli etkisi, 1980’lerde ekonomileri çöküşün eşiğine getiren ağır bunalımlara yol açmıştır. 1990’ların başlarına gelindiğinde, üretim ve tüketim standartları bakımından da Batı’nın çok gerisinde kalan merkezî planlı ülkelerin çoğunda sosyalist yönetim sona ererken, Çin ve Vietnam gibi sosyalizm amacına bağlı kalan ülkelerde de piyasanın ve özel girişimin geçerlilik alanını genişleten yeni reform politikaları benimsenmiştir.
iktisadi tahmin
ekonomik etkinlik ve gelişmeleri önceden haber verme işlemi. Ekonomiye giderek daha fazla müdahale eden ülke yönetimlerinin iktisadi program ve planlara olan gereksinimlerinin ve ekonomik durumdaki artan belirsizliğin etkisiyle 1930’lardan bu yana hızlı bir gelişme göstermiştir. Ayrıca iktisadi istatistik ve tahmin yöntemlerinin nitelik ve kapsamındaki hızlı iyileşme de bu gelişmede etkili olmuştur. Faiz oranları gibi belirli iktisadi değişkenlerle ya da çelik, otomobil gibi tek tek malların talebiyle ilgili kısa dönemli tahminlerden, ekonominin bütününe ilişkin orta ve uzun dönemli tahminlere kadar çok sayıda iktisadi tahmin türü vardır. İktisadi tahminler, kesinlik taşımasalar da hükümetler, iş çevreleri ve özel kişilerce politikalar, stratejiler, yasal düzenlemeler ve uzun dönemli planlar oluşturmak amacıyla kullanılır.
İktisadi tahmin türleri makro ekonomik ve mikro ekonomik tahminler olarak ikiye ayrılabilir. Makro ekonomik tahminler ekonominin bütününün gelecekteki gelişme yönünü ya da bazı iktisadi değişkenlerin gelecekteki durumlarını önceden belirlemeye çalışırken, mikro ekonomik tahminler bir sanayi, mal ya da firma gibi belirli bir iktisadi birimin olası gelişmesini saptamaya yöneliktir. En iyi bilinen ve en yaygın olarak kullanılan makro ekonomik tahmin türü ulusal gelil ya da gayri safi milli hasıla (GSMH) ile ilgili tahminlerdir.
Ulusal gelir tahmini özel tüketim, kamu harcamaları, özel yatırımlar, kamu yatırımları ve dış ticaret dengesi gibi, bir ülkedeki ekonomik etkinliğin temel öğelerinin sayısal büyüklüklerini belirlemeye çalışır. Her ülkede bu tür tahmin çalışmalarına oldukça geniş kaynaklar ayrılır. Genellikle bir yıldan beş yıla kadar dönemler için hazırlanan ulusal gelir tahminleri çeşitli amaçlarla kullanılır. Ülke yönetimleri bu tahminleri gelecekte izleyecekleri ekonomik stratejiyi belirlemek ve enflasyonun, sanayi üretiminin ve istihdamın olası düzeyleri gibi başka iktisadi değişkenlerle ilgili tahmin yürütmek amacıyla kullanırlar. Böyle bir tahmine dayanarak vergi indirimi ya da kamu harcamalarının artırılması gibi çeşitli önlemlerin olası etkileri resmî politikanın kesinleştirilmesinden önce sınanabilir.
Makro ekonomik tahminler ayrıca ekonominin temel öğeleriyle ilgili ayrıntılı tasarılar hazırlamanın ve mikro ekonomik tahminde bulunmanın temeli olarak da kullanılır. Örneğin, özel tüketim harcamalarının genel düzeyiyle ilgili tahminleri inceleyen bir perakendeci, mevcut harcama alışkanlıklarına dayanarak çeşitli sanayilerin ürünlerine yönelik olası harcama miktarını önceden belirleyebilir. Ayrıca, mikro ekonomik tahminlere dayanarak belirli mal kategorileri için gelecekte harcanabilecek miktarlar saptanabilir. Benzer biçimde bir otomobil imalatçısı, harcanabilir gelirin ve tüketim harcamalarının düzeyiyle tüketici eğilimleri konularındaki tahminlere, ayrıca faiz oranları ve döviz kurlarına bakarak malına olan talebi belirlemeye çalışır. Bu üretici ücret artışlarındaki eğilime ve enflasyona dayanarak üretim maliyetlerini de tahmin edebilir.
Genel olarak mikro ekonomik tahminlerin çoğu ekonominin bütünüyle ilgili bazı tahmin ya da varsayımlara dayanır. Bu varsayımlar belirli bir mal, bir sanayi vb gibi iktisadi birimler için geçerli olacak özel etkenlerin ve düzeltmelerin ışığında değiştirilir ya da öğelerine ayrılarak çözümlenir. Tahminler bir aydan 10 yıla kadar bir süreyi ya da daha uzun dönemleri kapsayabilir. Ama son 20 yılda yaşanan ekonomik şoklar (örn. petrol fiyatlarının 1972’de üç katına çıkması) ayrıntılı sayısal büyüklüklerle ifade edilen uzun dönemli tahminde bulunmayı güçleştirmiştir. Bu nedenle hem istatistiksel verilere, hem de nüfus artışı, teknolojik ilerleme ve toplumsal değişiklikler gibi ekonominin temel öğelerine ilişkin olarak yapılan öznel değerlendirmeler temelinde iktisadi gelişmelerin ana yönelimlerini belirleme eğilimi güç kazanmıştır. Genellikle senaryo oluşturma olarak adlandırılan bir yöntem kullanarak, aynı ölçüde olası, farklı varsayımlar temelinde bir dizi uzun dönemli tahmin hazırlanabilir.
İktisadi tahmin yöntemleri son yıllarda hızlı bir gelişme göstermiştir. Bu gelişme, çeşitli iktisadi değişkenler arasındaki karşılıklı etkileşim biçimleriyle ilgili bilginin artışını yansıtır. Aynı ölçüde önemli bir başka etken istatistiklerin derlenmesindeki iyileşmeler ve çok miktardaki veriyi işleyecek bilgisayar yöntemlerinin gelişmesidir. Bilgisayar kapasitesi matematiksel iktisadi modellerin gelişmesine olanak sağlar. Böylece iktisadi sistemin temel etkenleri arasındaki ilişkiler, eskiden olanaksız olan bir ayrıntı düzeyinde ve hızla araştırılabilir. Birçok ülkenin yönetimleri ve büyük iktisadi tahmin kuruluşları ekonometrik tahmin olarak bilinen bu yöntemin uygulanmasında bilgisayar kullanmaktadırlar.
İktisadi tahmin amacıyla kullanılan yöntemler arasında hem kamu kuruluşları, hem de özel kuruluşlarca belirli aralıklarla uygulanan çeşitli anketler de vardır. Örneğin, iş çevrelerinin yeni yatırımlara ve tüketicilerin harcamalara ilişkin planlarını ve gelecekle ilgili beklentilerini belirlemeye yönelik bu gibi anketlerden iktisadi tahminde bulunmak amacıyla yararlanılır.
İktisatçılar çeşitli iktisadi etkenler arasındaki ilişkileri anlatmak için matematiksel denklemler kullanırlar. Örneğin, tüketici gelirindeki belli bir artışın satışlarda, tasarruflarda ve vergi gelirinde yol açtığı artışlar matematiksel olarak ifade edilebilir. Yeterli sayıda denklemle ekonomideki bütün önemli etkileşimler matematiksel bir modelle gösterilir. Bilgisayarların gelişmesi sonucunda iktisatçılar gittikçe daha karmaşık denklem kümeleri oluşturmaya başladılar. Bazıları yüzlerce denklemi kapsayan bu modeller, makro ekonomik düzeyde genel ekonomik etkinliklerle ya da mikro ekonomik düzeyde ekonominin belirli bölümlerindeki gelişmelerle ilgili tahminler hazırlamak amacıyla kullanılmaktadır.
Bilgisayarlar, girdi-çıktı analizi denilen bir başka iktisadi tahmin aracının gelişmesini de hızlandırmıştır. Bir ekonominin değişik sanayi ve sektörleri arasındaki ilişkileri gösteren girdi-çıktı tablolarıyla, bir sanayi ya da sektördeki değişikliklerin bütün öbür sanayi ve sektörlerdeki etkileri incelenebilir.
İktisadi tahminlerin gerçeğe uygunluğu konusunda önemli ilerlemeler sağlanmasına karşın, bu alandaki hatalar tam olarak ortadan kalkmamıştır. En önemli hata kaynaklarıysa istatistiklerin yetersizliğiyle ekonomik ilişkiler ve kurumların doğası üzerine bilgilerin sınırlılığıdır.
kaynak: Ana Britannica
SİLENTİUM EST AURUM