Arama

Jakobenizm

Güncelleme: 3 Ağustos 2012 Gösterim: 5.478 Cevap: 1
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Aralık 2006       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Jakobenizm

Sponsorlu Bağlantılar
Jakobenizm, Fransızca jacobenisme (cumhuriyetçilik, devrimci demokratlık), "Toplumdaki değişikliklerin yöneticilerce tepeden inme buyruk ve yöntemlerle yapılmasını uygun bulan görüş" anlamında basında kullanılan bu terim için Türkçe bir karşılık da yine basınımız tarafından kullanılmaktadır: Tepeden inmecilik. Jakobenizm'in kısa bir tarifini yapmaya çalıştıktan sonra tarihte ortaya çıkışını, gelişimini ve sona ermesini izlemeye çalışalım.
Jakoben (Jacobin), Fransız İhtilali esnasında eski bir jakoben manastırında kurulan ihtilalci siyasi bir cemiyete ve üyelerine verilen isimdir. Jakobenizm ise radikal cumhuriyetçi jakobenlerin kabul ettikleri ve uygulamak istedikleri siyasi doktrindir. Jakobenizm, daha önceden yayılmış ve ilkeleri tespit edilmiş teorik bir doktrin olmayıp, tamamen pratikten çıkmış yani metodunu pratikten almış bir doktrindir. 1791’e gelindiğinde Fransa tam anlamıyla krizin eşiğindeydi. Kilisenin ve kralın durumu belirsizdi. Mali kriz başlamıştı. Enflasyon gittikçe artıyordu. İşsizlik ve sefalet sosyal hayatı felç etmişti. Tam bir panik havası yaşanıyordu. Aristokratlar ülkeyi terk ediyordu. Kiliseye karşı savaş açılmıştı. Bu durum bütün Avrupa’da ve bilhassa krallıkların olduğu ülkelerde endişe, korku ve neticede Fransız İhtilal yönetimine karşı düşmanlık yaratıyordu. Fransa kriz içindeyken 1792’de Prusya ile Avusturya’nın saldırısına uğradı. Ülkenin kuzeyi işgale uğradı. Bu durum karşısında Jakobenler özellikle Robespierre ve Marat, Mecliste kralı, generalleri ve aristokratları ihtilale ve vatana ihanetle suçlamaya başladılar. Bu ihanete karşı halkı ayaklanmaya çağırdılar. Bu arada savaş devam ediyor ve Fransa istila ile karşı karşıyaydı. Bunun üzerine sıkıyönetim ilan edildi. Robespierre açıkça krala ve monarşiye karşı tavır aldı ve halkı ayaklandırdı. Bu vaziyetten ve Robespierre’in siyasetinden endişelenen cumhuriyetçi Jirodenler, Jakobenlere karşı tavır aldı. Bunu fırsat bilen Jakobenlerin lideri Robespierre Jirodenleri saf dışı bıraktı ve onları halkın düşmanı ilan etti. Ayrıca genel seçimle Konvansiyon Meclisinin teşkilini ve yeni bir anayasa yapılmasını istedi. Bu sırada Robespierre ve Danton’un tahrik ve desteği ile hükümet darbesi gerçekleştirildi ve bütün yetkiler ihtilalci Jakobenlerin eline geçti. Derhal diktatörlük rejimi teşkil edildi. Fransa’da güç, kuvvet, terör, şiddet hakim oldu. İdamlar, tutuklamalar birbirini takip ediyordu. Böylece 1789’da ilan edilen liberal ihtilal, yerini sokağa ve diktatörlüğe terk ediliyordu. Konvansiyon Meclisinde iki siyasi eğilim mevcuttu. Birincisi ferdi hürriyetlerden ve özel mülkiyetten yana olan ve Paris Komününün diktatörlüğünü reddeden Jirodenler. İkinci eğilim eğilim ise Robespierre, Danton ve Marat’ın öncülük ettiği diktatörlüğü savunan, ihtilali tamamlamak isteyen ve Paris Komününe dayanan Jakobenler temsil ediyordu. İktidar mücadelesinde ihtilalci Jakobenler bütün yetkileri kendi ellerinde toplamayı başardılar. Bütün muhalif grupları susturdular. İktidarda kalabilmek için başvurdukları tek vasıta terördü. Jakobenler küçük bir grup olmalarına rağmen, terörle her şeye hakim oldular. 20 Ocak 1793’te Kral XVI. Louis idam edildi. Kralın ölümüyle, Fransa’da yeni bir dönem başlıyordu. İhtilalin getirdiği liberal kazanımlar son bulmuş terörle birlikte diktatörlük devri başlamıştı. Bu tarihten sonra diktatörlük sadece bir olgu olarak değil, ihtilalin ve demokratik bir rejimin ifadesi olarak kabul ediliyordu. Madem ki, Konvansiyon Meclisi en üstün irade olan halkın iradesiyle seçilmiştir, o halde yegane temsilcisidir. Dolayısıyla onun kararlarını reddetmeye hiçbir ferdin hakkı yoktur. Meclisin iradesine karşı gelenler yok edilmelidir. Cumhuriyet faziletin, iyiliğin ve sosyal barışın ifadesidir. Bu itibarla sadece cumhuriyet taraftarları faziletli, iyi, barışsever vatandaşlardır. Toplumda kötülüğün kökünü kazıyarak, iyiliği, fazileti tesis edecek devlettir. Kötülüğü ve kötüleri yani cumhuriyetçi olmayanları, yok etmek devletin hem görevi hem de hakkıdır. Bunun için devletin elinde tek vasıta etkili ve hızlı biçimde adaleti gerçekleştirecek olan terördür, şiddettir. Bu ideoloji hem devletçidir, hem de teröristtir. Diğer taraftan Jakobenler, yabancı devletlerin koalisyon ordularına karşı yapılan harbi gerekçe göstererek, ekonomik alanda da devletçi bir politika benimsediler. Bunun sonucunda her şeye el konuldu, her şey kontrol altına alındı ve karneye bağlandı. Zorla vergi toplandı. Üretim, tüketim, ithalat ve ihracat devlet kontrolüne geçti. Ayrıca Jakobenler sosyalist olmadıkları içinde komünistlere karşı şiddetle önlemler aldılar. Büyük burjuvazi yerine, küçük burjuvaziyi desteklediler, müsadere edilmiş kamuya kiliseye ve aristokratlara ait malları ve mülkleri dağıtarak, küçük burjuvaziyi arttırmaya ve etkili kılmaya gayret gösterdiler. Böylece 1789’da asillere karşı, büyük burjuvazinin devrimi yapılırken, 1793’te büyük burjuvaziye karşı küçük burjuva kuvvetlendirilmiş oldu. Jakobenler, özellikle Robespierre ve arkadaşları, işgal ordularını ülkeden atmalarına ve tehlikeyi bertaraf etmelerine rağmen teröre dayanan diktatörlükten vazgeçmediler. Aksine bu rejimi sürekli hale getirmek için onu meşru bir rejime dönüştürme teşebbüsüne giriştiler. Nitekim 1793’ün son dönemlerinde terör ve şiddeti arttırarak jakoben olmayanları, her türlü muhalefeti susturdular ve devlet müesseselerinden uzaklaştırdılar. Kendilerine vatansever sıfatını veren jakobenler parti diktatörlüğünü hakim kıldılar. Diktatörlük biraz yerleştikten ve istikrara kavuştuktan sonra jakobenler arasında ayrılık çıktı. Bunun üzerine Robespierre önce Dantonla birleşerek aşırı terörist ve ateist olup liberallere ve aristokrasiye karşı şiddet yanlısı olanları iktidardan ekarte etti ve çoğunu giyotine yolladı. Sonra biraz liberal eğilim gösteren, terörden vazgeçmek isteyen ve harbi sona erdirme taraftarı olan Danton’u idam ettirdi. Böylece iktidarda ve Kamu Selameti Komisyonunda Jakobenler tam hakim oldu. Artık her şey Robespierre, Saint – Just ve Couthon’un elinde idi. Fakat Robespierre’de idi. Robespierre diktatörlükten ve terörden yana ise de demokratik fikirden ve cumhuriyetten vazgeçmemiştir. Çünkü halk hakimiyetine ve halkın yanılmazlığına inanıyor. Halk hakimiyetini çoğunluğun temsil ettiğini de kabul ediyordu. Ancak bu durum kültürlü ve aydın bir halk için söz konusuydu. Halbuki, halihazırda halk cahildir. Ne istediğini bilmez, iyi olanı seçemez. O halde halk belirli seviyeye gelinceye kadar, iktidarı geçici olarak önder ve seçkin kimselere emanet etmek zaruridir. Robespierre bu yetkiyi ve görevi kendisi için hak olarak görüyor. Bu düşüncelerle Robespierre, Fransa’da bütün partileri, kulüpleri cemiyetleri kapattı ve meşru yetkileri kendi ellerinde topladı ve Jakoben partisini tek parti haline getirdi. Böylece şahsi diktatörlüğünü ve tek parti diktatörlüğünü tesis etti. Terörü de meşru araç olarak kabul etti. Diktatörlük anlayışı ve terör bütün Fransa’da yönetimin her basamağına kadar yaygınlaştırıldı. Parti üyeleri her türlü yetkilerle donatıldı. Jakobenlerin bu terörist diktatörlüğüne, her türlü muhalefet imkansızdı. Partiyi destekleyen gazeteler hariç bütün basın susturulmuştu. Her türlü direniş, muhalefet derhal bastırılıyor ve sorumluları halk düşmanı sıfatıyla yargılanıp idam ediliyordu. Robespierre’in diktatörlüğü ve terörünün tek destekçisi ve dayanağı Jakoben partisiydi. Diktatörlüğü sürekli ve yasal kılmak için ihtilalci ve geçici görünümünden ve sıfatlarından arındırılması gerekli görüldü. Bunun için ise, halkın çoğunluğunun desteğine ihtiyacı vardı. Bu desteği almak içinse kamulaştırılmış toprakları halka dağıtma işine girişildi. Böylece kendi diktatörlük rejimini, otoritarizm ve sosyal eşitlik yoluyla gerçekleştirmek istedi.liberalizm yerini diktatörlüğe, hürriyet ve hukuki eşitlik sosyal eşitliğe terk edilmişti. Robespierre yeni bir toplumun yeni bir düzenin, yeni bir ideolojinin yaratıcısı ve yönlendiricisi durumuna gelmişti.toplum eski geleneklerini bırakacak ve kendisine sunulan yeni değerleri benimseyecekti. Devlet her şeyin ve herkesin üstünde olacaktı. Her fert devletin vatanın hizmetine girecekti. Devlet eğitimde ailenin yerini alacaktı. Gençleri devlet kendi ideolojisi doğrultusunda yetiştirecekti. Yani halka rağmen halk için kaidesi esas kabul edilecekti. Dinin yerini akıl alacak ve sosyal hayat yeniden düzenlenecekti. Vatanperverlik her şeyin üstünde sayılacaktı. Fakat bütün bunlara rağmen diktatörlük, terörizm ve vatanperverlik ideolojisinin, 1789 liberal ihtilalini hazırlayan 18. yüzyılın yüksek ve insani kültürünün zararına olduğu görüldü. Her şeye rağmen Robespierre gücünü ve ağırlığını ispat etmeye devam etti. Önce en yakın arkadaşını saf dışı bıraktı ve Konvansiyon Meclisini kendine itaatine zorladı. Robespierre’in benimsediği diktatörlük faziletli olarak nitelendirdiği terörizme dayanıyordu. Dolayısıyla faziletli terörünü sistematize etmeye ve sürekli kılmaya gayret ediyordu. Bu arada muhaliflerin müsadere edilmiş mallarını ve mülklerini fakirlere dağıtarak halkın desteğini de almayı ihmal etmiyordu. Fakat diktatörlüğün istilacılara karşı kazandığı askeri zaferlerden sonra Konvansiyon Meclisi ve terörden korkanlar Robespierre’in aleyhine döndü. Zira artık dış tehlike ve tehdit kalkmıştı. Böylece bütün milletvekilleri ve muhalifleri Robespierre’e karşı ittifak oluşturdular. Neticede Robespierre’i tutukladılar ve derhal giyotine teslim ettiler. Robespierre’in ölümüyle, 300.000 kişiyi hapse attıran ve vilayetlerde 20.000 insanın canına mal olan terörizm ve şahsi diktatörlük yani Jakobenizm dönemi sona ermiş oldu. Jakobenler 24 Haziran 1793 Anayasasıyla ve uygulamalarıyla halka genel seçim hakkı, eğitim hakkı, çalışma hakkı, baskıya insan hakkı gibi pek çok haklar vererek önce halkı kendilerine çektiler, kendi maksatları için kullandılar ve sonunda diktatörlükle, şiddetle halktan kurtularak halka rağmen halk için görüntüsü altında keyfi bir yönetim kurdular. Kısaca özetlenecek olursa, Jakobenizm devrimci, eğitici, ilerici ve yeni bir sosyal düzen kurma iddiasında bulunan idealist seçkinci bir grubun tatbik etmek istediği, meşru ve sürekli hale getirmek niyetinde oldukları terörist bir diktatörlük doktrini olarak mütalaa edilebilir. Demokratik yolu yani ikna yolunu ve halkın tasvibini ve desteğini alma yolunu tercih etmediler. Böylece tarihe "tepeden inmeci" idealist azınlık olarak geçtiler. Bu metodu ve zihniyeti meşru ve sürekli kılmak için ferdin ve toplumun üstünde olan devlet, millet, vatan gibi kavramları kutsallaştırdılar ve idealize ettiler. Fertler ve halk da ses çıkaramadı. Jakoben zihniyet kendini haklı göstermek ve meşru kılmak için topluma, devlete vatana düşman yaratmış ve bu tehlikeli düşmanla mücadele ettiğini söyleyerek iktidarda sürekli kalmaya çalışmıştır.

Kaynak: Bayram Kodaman, “ Jakobenizm ve Demokrasi, Yeni Türkiye, Cumhuriyetin 75. Yıl sayısı, 1998, s. 470 – 474.

Mavi Peri - avatarı
Mavi Peri
Ziyaretçi
3 Ağustos 2012       Mesaj #2
Mavi Peri - avatarı
Ziyaretçi
Jakobenler

Sponsorlu Bağlantılar
1789'da Fransa'da kurulan bir derneğin üyeleri. Dernek ilkin, Kurucu Meclis'teki Bretagne asıllı üyelerce "Anayasa Dostları Derneği" adıyla Versailles'da kuruldu. Sonra St. Honorè sokağındaki Dominiken Manastırı'na yerleşti. Dominiken rahip ve rahibelerine "Jakoben" dendiğinden bundan sonra "Jakobenler Kulübü" olarak anıldı. Derneğin kamuoyu üzerinde büyük bir etkisi vardı. Başlangıçta ılımlı görüşler taşıyordu. 1791'de üyelerin büyük bir bölümü dernekten ayrılarak sağcı Feullants (Föyyanlar) Kulübü'nü kurdular. Bundan sonra Jakobenler Kulübü, Robespierre ve Péetion'un katılmasıyla daha demokrat bir nitelik kazandı. 1792 Eylülü'nde Jirondenler dernekten çekildiler. Bu tarihten sonra Robespierre'in önderliğinde Montanyarların (Dağlılar) hareket merkezi hâline girdi. 1793'te Robespierre Kamu Selâmet Komitesi'nin başkanlığına seçildi. Böylece Jakobenler Fransa yönetimine bütünüyle hâkim oldular. 1794'te ise Robespierre ve önde gelen Jakobenler, Konvansiyon Meclisi tarafından idam ettirildi ve dernek de kapatıldı. Bundan sonra çeşitli tarihlerde ve çeşitli adlar altında yeniden canlandıysa da 13 Ağustos 1799'da kesin olarak ortadan kalktı. Jakobenler küçük burjuvaziyi temsil eden demokratlardı. Aristokrasi ve büyük burjuvaziye karşı çıkmakla birlikte emekçi halka da dayanmadılar. Jakobenizmin esas olarak bir "yurtseverlik hareketi" olduğu söylenebilir. Fakat bu, şoven bir yurtseverlik değil, halkların kendi kaderlerini tayin hakkını tanıyan demokratik bir yurtseverliktir. Jakobenlerin ekonomik görüşleri ise bulanık ve tutarsızdır. Mülkiyete karşı olmamakla birlikte, onu "erdem"le sınırlayan, lükse düşman, küçük mülk sahiplerinin meydana getirdiği bir ekonomik-demokratik sistemden yanaydılar. Bu yüzden aristokrasi ve büyük burjuvazinin düşmanlığını kazandıkları gibi, yönetimleri döneminde işçilerin örgütlenmesini önlemek, ücretleri dondurmak gibi kararlarından dolayı emekçi halkın kesin desteğini de hiçbir zaman sağlayamadılar. Jakobenlerin en büyük önderi Robespierre demokrasiye varabilmek için, kısa zamanda onun şartlarını oluşturacak bir diktatörlükten geçmenin gereğini savundu. Başında bulunduğu hükümet, komitelerle yürütülen hükümetlerin ilk örneğini oluşturdu.

MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.