Ziyaretçi
Uzay Gemisi Resimleri
Zaten kendi evrenimizin boyutları içerisinde zaman fenomeninide içerisine alacak bir Birleşik Alan Kuramı sonucunda üst boyutlara geçebilmek ve başka zaman yada uzay noktalarına geçit verebilecek fizik dinamiklerindede değişmeler yaratabilecek bilgiye sahip olmuş oluruz.Zaman yolculuğunun mümkün olması için klasik anlamda lineer olarak düşündüğümüz sürekli /kesintisiz bir zaman çizğisi anlayışı yerine, zaman çizğisini oluşturan her bir noktasal AN ' ın birbiri ardına sıralanmasından oluşmuş kesikli bir zaman çizğisi anlayışını kabül etmeliyiz. Yani zaman akışı sürekli bir akış değil kesikli /titreşimli bir akıştır. Her bir AN bir dalga vuruşunu ifade eder. Aslında zaman ' ın fizik yapısıyla ışık enerjisinin fizik yapısı arasında doğrudan benzer bir ilişki vardır. Bu gibi zaman akımının kendiside hem dört boyutlu bir bakış açısında kendi içinde kesiksiz bir bütünlüktür. Hemde üçboyutlu bir bakış açısı içerisinde parçacıklı / kesikli bir akıştır. Bu durum ışıgın bir parçacık akımımı yoksa sürekli bir dalga akımımı olduğu sorusuyla benzer bir tartışma sorusudur. Hatta aynı meselenin bir diğer şeklidir desekte yanlış olmaz. çünkü zaman akımı ışık enerjisiyle fiziksel ve matematiksel bir bağa sahiptir. Hareket, zaman ve mekan içinde tanımlanır. Zaman ise mekanı (uzayda bir noktayı) temsil eden enerji dalgasının dördüncü boyut çizğisi boyunca yer alan önceki ve sonraki salınım değerlerinin bir toplamıdır.Geçmiş - gelecek ve şimdi olmak üzere üç zaman dalgası vardır.Bu üç zaman dalgası bir dördüncü boyut uzayında yanyana gelirler. Üç boyutlu uzayda ise farklı zaman boyutları iç-içe geçmiş yada üs-üste binmiş frekanslar manzumesi olarak algılanır. Zamanın bir çok tanımı vardır. Peki ZAMAN 'ın bir alt sınırı, yani elemanter bir zaman varmı dır? Enerjiyi kuantlaştırabildiğimize göre evrendeki sinyallerin maksimum bir hızı olduğuna göre bu gayet mantıklı bir sorudur. En kısa zaman var mıdır? sorusu, sinyallerin yayılma hızının sınırlı oluşu yüzünden, en kısa mesafenin var olup olmadığı sorusuyla aynı şeydir. En kısa zamana en yüksek frekans tekabül ettiğinden, en kısa zaman sorusu, aynı zamanda enerji kuantumu için bir tavan değeri olası gerekir. Ve bu en yüksek frekans değeri ışık hızında titreşen bir foton noktasını temsil eder.Ve foton lineer hız olarak(ışık hızı) zamanın akış hızıyla eşdeş bir hıza sahiptir eğer bir foton hız frekansı olarak yaklaşık 12,3 x 10 * üzeri 22 Hz / sn 'lik bir titreşim hızına erişir ve bu frekansın ötesine geçerse bizim boyutumuzu terk eder. Yani bir üst boyuta bir üst hız frekansı denen başka bir zaman akış hızı içerisine girer. Işığa ait dalga boyunun kısalmasıyla ışığın frekansıyla doğru orantılı olan enerji değeri de büyür.
Einstein 'ın fotoelektrik kuramıyla ışığın dalga ve parçacık ikilemi planck' ın frekans ( f ) kavramıyla birleştirilmiştir.Maxwel 'in ışığın dalga kuramıyla Planck'ın ışığın parçacık anlayışı birleşerek ortaya tek bir ışık anlayışı çıkmıştır. Işık sonuçta kesikli bir ''parçacık'' akıntısı değil yine ona yakın bir tanımla kesikli bir ''dalga paketleri'' demetinden oluşan bir enerji akımıdır. Bilim adamları bu anlayışta parçacık ve dalga tanımlarını birleştirmişlerdir.Bu anlamda uzay alanı bir kesikli bir kuantum enerji vakumu yada köpüğü olarak ele alınmıştır. Peki ama uzaya bağlı zaman matriksini nasıl kuantumlayabiliriz? Bunun anahtarı ışığa atfedilen benzer bir tanımla verilebilir. Zaten bu anlamda yerçekimsel uzay-zaman eğriliğinide kuantumlanmış uzay alanı eğriliği cinsinden ifade edebilirsek zaman yolculuğuna ait tam bilgi elde edebiliriz.Aslında zaman yolcululuğunun tam bir anlayışı ''Alan-parçacık-yerçekimi kuantum vakumu- sıfır nokta enerjisi-elektrik ve manyetik alanların dalga yapısı ve uzay-zamanın eğriliği anlayışlarının tek bir alansal matriks altında toplanıp anlaşılmasıyla '' net bir görüntüye kavuşacaktır.Buna evrenin ''Birleşik Alan Teorisi'' de denebilir.Eğer ileride farklı boyutlar ve parapsikolojik fenomenlerde bu kuram dahiline alınırsa insanın evrene bakış açısı dahil yaşam biçimi, kültürü, sosyal örgütlenmesi sosyal kurum ve kuruluşlarında da bir değişim ve yeni bir dünya düzenin ortaya çıkması kaçınılmazdır.Eğer atomik yapıya daha da derinlemesine girecek olursak fizikçilerin kuantum alanı dedikleri noktaya ulaşırız. Eğer bu kuantum alanının dahada derinlerine inersek köpüksü uzay-zaman çizğilerine ve onun daha da altında bir düzeye inersek insandaki bilincin daha farklı bir düzeyi olan evrensel bilinç dokusuna ulaşırız.Kuantum alanının gerçek realitesi salt bilinçtir. Ve tüm fiziksel olgular bu en derin düzeydeki salt bilincin(kozmik bilincin) parçacıklar, atomlar ve moleküller şeklinde beliren yansıyan aynı şeyin çeşitli görüntülerinden başka bir şey değildir.Eğer insan beyninin ve zihninin uzay-zamanın sonsuz boyutlarıyla olan karmaşık bağlantısı keşfedilebilirse insan metafizik bir varlık olarak evrendeki yerini olabilecek en derin düzeyde sorgulayacaktır.Böylelikle insan sadece sınırlı bir fizik ve psikolojiden ibaret bir varlık olarak değil metafiziksel ve parapsişik bir varlık olarak kendini algılayacaktır. Bu dinsel bir önermeden çok insanın en derin felsefi bir boyutta kendini anlaması hadisesidir. | 5 Ağustos 2018 / nötrino Uzay Bilimleri |
| 7 Eylül 2016 / ahmetseydi Genel Galeri |
| 29 Mart 2016 / Dangerousspy Cevaplanmış |
| 21 Ocak 2011 / Misafir Soru-Cevap |
| 2 Haziran 2015 / nötrino Uzay Bilimleri |
| Kapat Saat: 20:15 Hoş Geldiniz Ziyaretçi
Benzer Konular
Son MesajlarYenile Yükleniyor... |