Arama

Şiir Nehri -2- [Arşiv] - Sayfa 49

Güncelleme: 18 Ocak 2010 Gösterim: 1.171.849 Cevap: 8.002
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Aralık 2006       Mesaj #481
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Şarkı söylüyormuşum
Sokaklarda,
Sponsorlu Bağlantılar
Görmüşler.

Yere yere bakıyormuşum
Yürürken
Duymuşlar.

Sonrasını kendileri uydurmuşlar

Özdemir Asaf

arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
25 Aralık 2006       Mesaj #482
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Mavi bir yıldız varmış
Kendini boyamış
Sponsorlu Bağlantılar
Yıldızlar sarı ve sıcaktır
Uzak mavi ve soğuktur
Anlam gri ve boştur
Duygu rengarenk ve doludur

Ay ışığı pencerene dolanmış
Boyalı yıldızlar
Güneşin parıltısına mahkummuş
Gösteri toplumunda projektör tutulmamış
Parıltılar karartıya soğurulmuş
Anlamsız anlamlar görünür kılınmaz ise
Sarartıya yoğrulmuş
Aracı kelimelerin kendisi diva olmuş
Anlamsızlık katmerlenmiş
Yürek nasır tutmuş
Hissiyat formüle bağlanmış
Duygulanım spot ışıkları altında
Onun kadar sıcak yaşanır olmuş

Yıldızlar
Ulaşılamayacak kadar uzak ve sıcakken
Kendi yıldızımız her gün tenimize dokunurmuş
Öyleyse ayrılıyorum
Yoldaşım dolunaydan
Yıldızlar gibi olamam
Varlığım ebedi insan istikameti
Yaşarken bile kardan adam

Güneşe davalıyım anlayacağın

Yıldızların soğuk sanılan parıltısından
Bir elbise biçmek istedim
İnce keskin bir yansı
Velhasıl bir ışık
Bir sıcağın kendi içinden taşması
Soğuk ışığını kendi içinde saklar
Kendisine çarpanı düz parlak bir yüzeyse
Anca o imiş gibi yansır
İnsanın kendisinden o kadarını bile umması aptallıktır
Ben sadece aşkı giyinmek istedim
(sadece kısmı yalan)
Varlığımdaki ince bir taşışı
Evrenle dalga geçercesine
Yıldızımı arzumda yaratışımı
Meğersem her insan eylemi
Bir arzu şekillenmesiymiş
Formülatlar biçimlenimler yaşantılanımlar farklı
Yıldızlar daha sıcak ve yoğunmuş
Ama bir amibin varlığı
Ondan doğmasına rağmen
Daha karmaşık ve soğurulmuş
Metaforumu hayat dolu sanırdım
Yaşananlardan arzumun içi boşalmış
Çeperi daralmış
Yansılara sevdalı bu gönül
Ne tür bir yansı sunduğundan habersiz
Işığının daraltısına tozutmuş

(Evrene zaruri olarak sunulduğu sanılan yansı
Verili bir toplumsal yapıya göre anlamlandırılmadığında kuruntuymuş
Anlamlandırıldığında daha beter kuruntuymuş
Ama hiç değilse yaşantılanmak istenilenlerle
Yaşantılanır olmakla malul
Birkaç kırıntıymış)


selim bayrak

kambis - avatarı
kambis
Ziyaretçi
25 Aralık 2006       Mesaj #483
kambis - avatarı
Ziyaretçi

SİRKECİ BÜYÜK POSTANE


Bin dokuz yüz üçte, başlamış bina
Üç buçuk dönüme, zengin alana
Soyumuz Osmanlı bağlı Sultan’a
Eserde Sinan’ın ÖZ’ü görünür

Yedi yüz yıllık büyük saltanatı
Taşımış bizlere, muhteşem yapı
Mimar harikası pencere kapı
Yapıtta Sinan’ın YAZ’I görünür

Barok mimaride, sanatsal zafer
Vedat TEK başlamış, sonra Muzaffer
Altı yılda bitmiş bu büyük eser
Taşlarda Sinan’ın İZ’i görünür

Mavi alınlıkta, Zarif kitabe
Osmanlıca yazar, “Telgrafhane”
Ser’de sanat varsa, hepsi bahane
Resimde Sinan’ın POZ’u görünür

Ata’nın radyosu, kulağı dil’i
Bir dönem “Adliye “ kanunun el’i
Kâğıtlar ırmaktır, mektuplar sel’i
İçinde Sinan’ın GİZ’i görünür



İkinci katında PTT müze
Yüz bahar yaşamış, varmamış güz’e
Seneler bezenmiş doygun bir yüze
Aralar Sinan’ın GÖZ’ü görünür

Pil paye sütunlu, mermer direkler
Figürler işlenmiş ince motifler
Görkemli bir tarih yüzlere güler
Tuvalde Sinan’ın BEZ’İ görünür

İlk PTT malı, tapulu bina
İçinde memurluk kısmetmiş bana
Nişliler asılı yüksek tavana
Tavanda Sinan’ın YÜZ’Ü görünür…

Konuşan bir eser işte öylesi
Bir asır önceden duyulan sesi
Üstünde görünen iki kubbesi
Kubbede Sinan’ın TEZ’İ görünür…
Halil Cındık Yayın: Ekim 2003 Pos-Tel
Dergisi / 536.sayı





Müdavimi olduğum
Deniz feneri programına,

İstanbul: Şubat 2005

DENİZ FENERİ

Toplumdaki yaraya, neşterli ellerini
Kurumuş topraklara, âhiret güllerini
Can suyunu bekleyen, fukara çöllerini
Sulayan bu fener, işte! “DENİZ FENERİ”

Yardımın onurunu, hizmet doğuşlarını
Azgınca dalgalara, karşı duruşlarını
Mahzun–mahzun düşünen, idam koğuşlarını
Yaşatan bu fener, işte! “DENİZ FENERİ”

Nehrin öte yanında, öksüz kalan kuzuyu
Merhametli kalplerde, o manevi sızıyı
Garibin alnındaki, “kara” denen, yazıyı
Değiştiren bu fener, işte! “DENİZ FENERİ”

Çırpınan gönüllerin, ümit ışıklarını
Küçücük bir çocuğun, yalın bakışlarını
Karanlık gecelerin, Şafak atışlarını
Aydınlatan bu fener, işte! “DENİZ FENERİ”


Halil CINDIK





TERMİNAL


Bugün Terminal’e, telaşlı geldin
Buluştuk mazinin, ilk suç’larıyla…
İkimiz de üzgün, biraz da Çekkin,
Beni uğurladın, göz uçlarıyla…

Tepeden-tırnağa, siyah giymiştin
Dikenler içinde, açan gül gibi…
Önce bana koşup, sonra durmuştun
Gönlüme yabancı, sanki - el gibi…

Güle-güle deyip, koyup giderken
Gözlerim süzüldü, bastığın yere…
Peron’da, planı, dalgın okurken,
Hep sitem eyledim, seyri-kadere…

Camlar buharlıydı, parmağım kalem
Takıldım ismine, yazdım dalgınca…
Bir gizli hastalık, bilmesin âlem
Gençlikte kapıldık, geçti salgınca…

İki gün gittiğim, yolculuk boyu
Seslendim adını, ıssız dağlara…
Onmasın kaderin, kurusun soyu
Vuslat ertelendi, başka bahara…


Halil Cındık





Görele: 15.02.2001

ÇİÇEKLER


Sabah mahmurluğumu çiçekler görüyorlar
Uyandırırken beni saksılarım masamda
Gülücükler atarak sineme gülüyorlar
Onlarla konuştukça sıkıntım yok, tasa’m da…

Çiçekleri severim konuşurlar benimle
Dalında kabarırken kırmızı bir tomurcuk
Sevgiyi yüklenerek can olurlar tenimle
Güne iyi başlatıp, aşılarlar mutluluk…

Çiçek sevgi deposu dallarıyla sarışık
Gönül koyar bahara bu parkın bahçıvanı
İlgi duyup çiçeğe kendisiyle barışık
Oldukça yüzü güler, hep sever tanıyanı…


Halil Cındık

Yayın: Size Edebiyat Dergisi Şubat 2006 Sayısı











İstanbul:18 Mayıs 2006

Çevre Mühendisi, oğlum
Deniz Çağlar Cındık’ a


ÇEVRE DOSTLARI

Doğaya âşıktır, amade–emre.
Çiçek kokuludur çevre dostları
Kurarak tertemiz, güzel bir çevre
Bırakır yıllara çevre dostları…

Soylu kokusuyla çiçek kokacak
Rüzgârı arınmış, suları berrak
Mevsim doyasıya, toprağı sıcak
Bırakır yıllara çevre dostları…

Kültürel dokuyu zedelemeden
Yeşille Maviyi örselemeden
Tarihi sırtlayıp, hiç gizlemeden
Bırakır yıllara çevre dostları…

Denizle, Gök kubbe, görür engini
Boncuksu gözlerden alır rengini
Yeşillik her yerde bulup dengini
Bırakır yıllara çevre dostları…

Yaşları- uzunca, sağlıklı dağlar
Bin- bir çeşit çiçek, bahçeler- bağlar
Dünü ağırlamış, günü ağırlar
Bırakır yıllara çevre dostları…


Halil CINDIK


arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
25 Aralık 2006       Mesaj #484
arwen - avatarı
Ziyaretçi
denizler hazırlanıyor
yokamoz doğurmaya
hayallerime çarpıyor
çığlık, çığlık
esmer bakışlar
ben çileyim
dehşet hüzünlü yalnızlığım
bağışlanmaz suçluyum
boyun kıldan ince
ne yapsın gönül
bahar gibi sevince
suçluyum
yıldırımlar düşüyor ellerime
yaşamaya yalan değiyor
kopuyor bam teli
insan karşılıksız sevince
herkes sanıyor deli
kırılıyor ışıklar ince, ince
gel hazıran
boyun kıldan ince





okan kurdoğlu
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Aralık 2006       Mesaj #485
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Uzaktadır her şey; gökyüzü, deniz,
Her an peşimizden koşan gölgemiz,
Özlenen limanlar, yanan yıldızlar.
Uzaktadır her şey; anneler, kızlar...

Uzaktadır her şey, hep... yalnız ölüm,
Her yerde, her an yakınımız, ölüm

Ahmet Muhip Dranas
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
25 Aralık 2006       Mesaj #486
arwen - avatarı
Ziyaretçi
yalan dunya zindan olsa
sevenlerim suclu bulsa
su bedenim cansiz kalsa
af-etmem etmiyecegim

nese sacip gulsemde
bir arada kalsamda
sozde mutlu olsamda
af-etmem etmiyecegim

hic aklimdan cikmiyorki
hatalari bitmiyorki
kadir kiymet bilmiyorki
af-etmem etmiyecegim


hüsamettin güven
Kreacher - avatarı
Kreacher
Ziyaretçi
25 Aralık 2006       Mesaj #487
Kreacher - avatarı
Ziyaretçi
Sonludur aşk da
Güzel anılar biriktirdim senden,
Dudağıma solgun gülücükler getiren.
Özenle sakladım belleğimde,
Bir yığın oldu daha şimdiden.
Nasıl olsa bir sonu olacaktı bu aşkın,
Bir gün apansız gerçekleşiveren.
Bir terazinin durgun pirnç kefesine
Pat diye inince kara kiloluk,
Nasıl kalkar havaya birdenbire
Boşa kalan zavallı kefe.
Nasıl titreşir terazi uzun süre,
Denge sağlanıncaya kadar başka şeylerle.
Anılarla bozdum o dengeyi ben önce,
İkimiz için de yaptım bunu.
Yaşadığımız günlerden biriktirdim sessizce,
bir kefede sana hiç sezdirmeden.
Koyabilirsin kara kiloyu artık,
Bak, terazi nasıl kolay gelecek dengeye.
Mutluydum yine de ben kendimcesenin girdilerin, çıktılarım benim,
Doğrusu uygundu birbirine,
Yanyana gelince, bir resmi tamamlayan.
Vazgeçilmezdi ellerin sonra,
Yangınımdan yorgar, döşek kaçıran.
Ama inan sonludur aşk da,
Kovalar sonunu kendi kendinin.
Bana bir uçurum gerek şimdilerde,
Yeterince dik ve derin.
Bir çavlan istiyorum çünkü,
Kırmak için kristalini hayatın ve şiirin.

Metin Altıok
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Aralık 2006       Mesaj #488
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Hiç özlemedim seni
Özlemek dostluktandır
dostluğundan öte bulmalıyım seni

Sıcaklığını bulmalıyım
dokunuşlarını, kenetlenişi
Terimizle sulanmalı yeryüzü
güneş terimizle ışıldamalı sabah olunca
Apansız fırtınalar çıkmalı
sarsılmalıyım

Özlemek
yanında olmak isteğidir
gülüşünü görmek biraz da
Hiç özlemedim seni

Saçlarına gül takmam
bir ırmak gibi akıtırım ovaya
soluğunla yanar
dudaklarımın bozkırı

Akkor halindeki ufuk
bakır bir tel gibi eriyip gider
kraterler ortasında kalırım
featherAhmet TELLİ
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Aralık 2006       Mesaj #489
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
HENÜZ ADI KONULMADI

Resmini çizmek istedim
Rafa kaldırılanların
Kapalı dünyalarda
İnsanı küçümseyen yazıların...
Henüz adı konulmadı
Umursanmayan emeklerin
Hiçe sayılan duyguların
Sekiz yılın
On sekiz yılın
Görülmediği yerlerde
Anlamı yoktu
Güneşsiz ufukların...
Geçmişi iyice ıslatıldı
Ve bir kenara atıldı
Karanlıktaki insanların…
Resmini çizmek istedim
Rafa kaldırılanların
Kapalı dünyalarda
İnsanı küçümseyen yazıların...

Üzeyir Lokman ÇAYCI

Karasevda


Şiir yazarım sanıyordum aşık olunca
Olmadı
Elimi kolumu bağladı dalga dalga saçlar
Şiir yazamadım
Şiir yazamıyor insan sevince
Hele saçları karaysa sevdiğinin

Yalnız kalmam sanıyordum aşık olunca
Olmadı
Gözlerinde kayboldum, Onu bile bulamadım
Yalnız kaldım
Yalnız kalıyor insan sevince
Hele gözleri karaysa sevdiğinin

Ağlamam sanıyordum aşık olunca
Olmadı
Her geçen an bir damla oldu
Ağladım
Ağlıyor insan sevince
Hele karasevdaysa aşkı

Fahri aydos, 3 Haziran 1998


Nef’i ye naziremdir

Neylesin

Âşıka ta’n etmek olmaz müptelâdır neylesin
Âdeme mih-i muhabbet bir beladır neylesin,

Nef’i


Anlamı: Âşıkla alay etmek olmaz,bir defa aşka tutulmuştur,neylesin.insanın aşka yakalanması bir belâdır neylesin.

Neyleyim

Müptelâyım tevhidi aşka,zan-ı ta’n-ı neyleyim
Züptelâyım tecvid-i nakşa,firak-ı an-ı neyleyim,
Ailyy-Ül Razan,


Anlamı: bu birlik; vahdaniyet ve ahadiyet aşkının müptelâsıyım,
Bu güzel yaratılmış eksiksiz güzelliğin bu nakışın özüyüm; bu güzellikten ayrı ömrü anı neyleyim,ben bu yüzden belâ görünen bu sefanın hayranıyım.mecnunu müptelâsıyım.
Bu eserimizde cennet mekân,değerli istat Nef’i ye naziremdir

Ali Rıza Ünal


Söz vermiştik


Hani söz vermiştik kalu Bela da
Başka yollara gitmeyecektik
Bir yürüyüştür bu dünya insanlar için
Yürüyüşün nereye ve kime bir iyi düşün

Bu dünyaya biz ne için geldik
Kalu belada biz ne ahid verdik
Halimize bakıp şaşkına döndük
senin Rabbın Allah değil mi düşün

Bizim ilahımız tek bir ilahtır
ilah demek kanun nizam koyandır
Müslüman sahte ilahlara tekme vurandır
Ya Rab ne demek iyi bir düşün

çağrı var insana Allah dan yana
Kulluktur görevin dönüşün bana
Kimse yardım edemez orada sana
Hayatın hesabı zor sen iyi düşün

Sabiha Ateş Alpat


Sevgilim, Bir Günün...


Sevgilim, bir günün ortası şimdi
Taşıtlar hızla gelip geçiyor, her yer kalabalık,
Ben seni düşünüyorum bir bodrum kahvesinde
Uzat bana uzat ellerini
İzinli askerler görüyorum, kırıtarak yürüyen işçi kızlar
İstanbul her günkü yaşantısı içinde, uğultulu,
Güvercinler güneşten bir sessizliği biriktiriyor

Ben seni düşünüyorum seni
Hani tıpkı o ilk günlerdeki gibi
Kalbim diyorum kalbim
Daha dün tezgâhtan çıkmış bir su sayacı gibi
Aşkı anılar besliyor düşler kadar
Bu yüzden diyorum ki aşk eskidikçe aşktır
Sevgi eskidikçe sevgi.

Günümüz ekmeğimiz, türkümüz
Çoluğumuz çocuğumuz
Binalar yan yana yükselip gidiyor
Vapurların ağzı köpük içinde
Uzaklarda ne kapılar açılıyor
Tirenin biri bir istasyona varıyor
Ordan çıkıyor biri.

Her şey biliyor her şey
Sen biliyor musun bakalım
Seni nice sevdiğimi?
Üstüne titrrediğimi?

Geldiğimi?
Gittiğimi

Hadi!

Cemal Süreya






Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Aralık 2006       Mesaj #490
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İşte geldik gidiyoruz
hoşça kal kardeşim deniz
biraz çakılından aldık
biraz da masmavi tuzundan
sonsuzluğundan da biraz
ışığından da birazcık
birazcık da kederinden
bir şeyler anlattın bize
denizliğin kaderinden
biraz daha umutluyuz
biraz daha adam olduk
işte geldik gidiyoruz
hoşça kal kardeşim deniz

Nazım Hikmet

Benzer Konular

2 Aralık 2006 / Misafir Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya