Arama

Şiir Nehri -2- [Arşiv] - Sayfa 311

Güncelleme: 18 Ocak 2010 Gösterim: 1.175.368 Cevap: 8.002
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Nisan 2007       Mesaj #3101
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
BABAM' A

Sponsorlu Bağlantılar

Gel, seninle anacığım, maziyi yadedelim,
Analım babamızı, ruhunu şadedelim,
O, bu masum yuvanın oldu aziz şehidi,
Bu günleri görmeden kara toprağa gitti.
Öttürse borusunu İsrafil bir an için,
Mezarı kıpırdasa, oynasa için için.



Halimize bir baksa, kaldırsa bir başını,
Silse gözlerindeki ıstırabın yaşını,
Kafasında yer alan istifhamlar çözülse,
Bizim için yaptığı bütün gamlar çözülse.
Sükunla toprakları çekse bir üzerine,
Halinden memnun olsa, yatsa tekrar yerine.



Sana şefkat gösterdi masum bir evlat gibi,
Sonra Azrail geldi korkunç bir feryat gibi,
Kasıp kavurdu gitti, onu beraber aldı,
Arkasında hatıra iki zavallı kaldı.
Bürüdü gözlerini korkunç hırçın bir korku,
Gözleri açık gitti, kaderin cilvesi bu.



Bazı ufka dalarım, gözlerini görürüm,
O gözler ki sahibi mezarda bir kötürüm,
Yerinden kıpırdamaz, kolunu kaldıramaz,
Yolumuzda durana vurmak ister vuramaz.
Seneler önümüze ıstıraplar yığardı,
Küçük kalplerimize kasırgalar sığardı.



O göklerden bakardı, bize ilham verirdi,
Biz muvaffak oldukça, güler selam verirdi,
Bugün, hayatımızda mustarip bir sükun var,
Ne kadar ferahlasak, onsuz bize dünya dar.
Ufuktaki gözlerin tahassürü bir sönse,
Ne olurdu Allah' ım, gidenler geri dönse...



SITKI TUNCER



Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Nisan 2007       Mesaj #3102
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
KIMI SEVSEM SENSIN

Sponsorlu Bağlantılar
kimi sevsem sensin / hayret
sevgi hepsini nasıl değiştiriyor
gözleri maviyken yaprak yeşili
senin sesinle konuşuyor elbet
yarim bakışları o kadar tehlikeli
senin sigaranı senin gibi içiyor
kimi sevsem sensin / hayret
senden nedense vazgeçilemiyor

her şeyi terk ettim / ne aşk ne şehvet
sarışın başladığım esmer bitiyor
anlaşılmaz yüzü koyu gölgeli
dudakları keskin kırmızı jilet
bir belaya çattık / nasıl bitirmeli
gitar kımıldadı mı zaman deliniyor
kimi sevsem sensin / hayret
kapıların kapalı girilemiyor

kimi sevsem sensin / senden ibaret
hepsini senin adınla çağırıyorum
arkamdan şımarık gülüşüyorlar
getirdikleri yağmur / sende unuttuğum
hani o sımsıcak iri çekirdekli
senin gibi vahşi öpüşüyorlar
kimi sevsem sensin / hayret
in misin cin misin anlamıyorum
ATİLLA İLHAN

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Nisan 2007       Mesaj #3103
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
BABALAR İÇİN


Baba gibi can bulunmaz,
Ağzımızda dildir baba,
Temelsiz yuva kurulmaz,
Sağlam temel, beldir baba.



Annem her gün ismin söyler,
Gölgesinde gönül eyler,
Başsız olmaz şehir, köyler,
Baş kentimiz, ildir baba.



Başımızda baş tacımız,
Derde derman ilacımız,
Meyveli bağ ağacımız,
Bahçemizde güldür baba.



Mutlu günde bayramımız,
Onsuz olmaz ayranımız,
Bereketli hep soframız,
Çiçek, arı, baldır baba.



Kördüğümü elsiz çözer,
Gönlümüzde gizli gezer,
Kalem gibi yazı yazar,
Sevdamıza çöldür baba.



Deryamıza gemi olur,
Her limana uğrar durur,
Önde gider, yolu bulur,
Kaptanımız, mildir baba.



Dertler üst üste dizilir,
Gam keder ile ezilir,
Tuncay’a bakar üzülür,
Açan kanat, koldur baba...


TUNCAY AKDENİZ

Nephthys - avatarı
Nephthys
Ziyaretçi
18 Nisan 2007       Mesaj #3104
Nephthys - avatarı
Ziyaretçi
AŞKA YAKIŞAN SUSKUNLUK




bakıp bakıp da duvardaki sayılardan
vuslatlar umardı gözlerim
uçlarında beklenmeye değer
ertelenmişlikler taşırdı akrep
ve yelkovan
içimde dönen
iki keskin bıçağa dönüşmeden önce

bilinmezliğin doğurgan boşluğuna
uzandıkça kolları zamanın
suskunluğun
yüzümdeki şehri yıkayan
sağanak yağmurlar gibiyken
gözlerinden od düşmüş
can olur taşıdığım
bıçağa direnen dudaklarınsa
yargılanmadan ödediğim cezamın
onay mührü
ve suskunluğun
bir cümle gibi başlayan hayatımın
noktası olur
ey ahraz sevdamın dili
bütün masal kahramanları gibi bir gün
ve kendi masalımın kahramanı olarak bugün
hiç bir iz bırakmadan yaşadığıma dair
gitmeli(mi) yim
oysa bilmelisin ki
hiç yakışmadı böylesi
ayrılık dediğin
aşka yakışır olmalı
ve denk olmalı ölüme



Cafer Petek
vain - avatarı
vain
Ziyaretçi
18 Nisan 2007       Mesaj #3105
vain - avatarı
Ziyaretçi
BİR DELİNİN AŞK MEKTUBU



Üzülme bebeğim sakın üzülme
Olmadı işte ayrıldık…
Kızmadım sana kızmadım
Yeter ki aşkım sen üzülme!
Ben sana kıyar mıyım?
Yani o kadar da hıyarmıyım?
He!!!hıyar dedim de aklıma geldi.
Yeni sevgilinle aran nasıl…
Oda seni benim sevdiğim kadar seviyor mu?
Arada sırada görüşelim olur mu?
Misafir ol gel bana börekler açarım sana
Param pulum yok ama
Borç yazdırırım bakkala...
Seni nasıl sevdim?
Senin hiç umrunda değil?
Hatırlar mısın bilmem?
O mahur beste çalar
Biz müjganla fenalaşırdık
Sahi geçen gün
Saza niye geldin seni bilmem ama
Ben acayip gaza geldim
Sonra soda içtim geçti
Hatırlamalı,sevgiyle anmalı
Unutmamalı,incitmemeli
Uçan memeli,kaçan memeli,tutan memeli
Öbürüde gelmiş
Hani bana hani bana demiş
Biliyorsun ne yapsam
Ayrılamam senden asla
Hafife alma ask vurur insana
Birde yer vuru sonra
Masa tenisi kadar kolay sanma
İlvanlım,ilvanlım,ilvanlım aman aman
Neyse boşver.
Hatırlar mısın? Sazlar çalınırdı
Çamlıcanın bahçelerinde
Benimde arabamın teybini çalmışlardı
Şimdide seni açldılar benden
Ve şimdi içiyorum hergece
Her gece başka bir işkembe
Şiirime burada son verrikene
Bir dakika doktor bey geliyorum
Şiirime burada son verirkene
Seni çokkkkk sevdiğimi söylemek istiyorum
Gidişim suskun olmuştu ama
Dönüşüm muhteşem oldu
Yaslı gittim şen geldim
Aç koynunu sevgilim ben geldimmmmmmmmmmmm
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Nisan 2007       Mesaj #3106
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
BİR BARIŞ ŞARKISI


Dedenin başka dedelerden çaldığı
o çiçekli California' nın portakal ağaçları altında
düşlemiştin belki bir zamanlar
başkanı olmayı ulusunun ,
onurlu bir yurttaş olmayı ya da .
Dedenin dedesi İtalya' dan
bir düş yüzünden kaçmıştı belki ,
bir ev , bir yuva ve yeni umutlar kurmuştu
yeni bir ülkede , Kuzey Amerika' da .

(Varsayım olabilir bunlar,
ama sayfalarını okumaya çalışıyorum tarihinin ,
düşlerin gerçekleşmeyecek ,
o ülke mezarını kazdı çünkü
portakal ağaçlarının çok uzaklarında .)

Bilmiyordun belki de
nerede olduğunu Vietnam' ın ,
şimdi her öldüğün yerin ,
yarıda kalmış çocukluğun orada yitirdi
sağduyu adına ne varsa ,
-bilmiyorum neden, sen de bilmiyorsun -
orada sarıldın sahici bir silaha ,
gölgelerle , ağaçlarla savaşıyorsun ,
yollar , kayalar , taşlar ve rüzgar
ve tüten dumanı kendi ateşinin
ve senin olmayan bir ormanın sessizliği ,
su , sıcak , yağmur ve kurşunlar ,
kendi getirdiğin kurşunlar senin karşında şimdi .

Olamaz sanmıştın bütün bunlar ,
düş görmüyordun oysa ,
içinde bir şeyler kırılmıştı
bir şeyler kırmıştı dallarını
dedenin diktiği portakal ağaçlarının ,
orada olmak isterdin , uzaklarda ,
bir barış şarkısının gölgesinde ,
ama o şarkı kesildi şimdi ,
gelip yıktılar evlerini, yuvalarını, yeni umutlarını
Vietnam adı verilen ülkenin ,
bu adı hiç duymamıştın belki
seni yolladıkları o acı güne kadar
dostlarında birlikte , hiç bir şey söylemeden ,
açıklamadan nedenlerini;
yolladığın o topraklardasın yine
ölüyorsun, ölüyorsun, her gün ölüyorsun
kendi getirdiğin silahların altında ...


D. Fernandez CHERICIAN
Küba, 1940

Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
18 Nisan 2007       Mesaj #3107
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Bekle....Dur hemen gitme ne olur...
Şiirler yazacağım sana hiç duymadığın,
Ta yüreğimin derinliklerinden gelen.
Şarkılar söyleyeceğiz daha seninle,
Hüzün, hasret ve sevda üstüne.
El ele tutuşacağız.
Kalbimdeki yangını elimden hissedebilmen için..
Dur , gitme hemen!
Daha öpüşeceğiz, içimiz bir hoş olacak...
Yaşadığımız her şey gibi...
Dur...Daha Istanbul'u yaşayacağız seninle.
Kızkulesi'nden bakacağız Istanbul'a
Hani sanki bir masal ülkesinden.
Sevgi sözcükleri fısıldayacağız birbirimize
Mehtap diyeceğiz, yıldız diyeceğiz, deniz diyeceğiz.
Dur hemen gitme ne olur...
Daha sevda diyeceğiz.

15.12.2000

Mehmet Kızılkaya
Sedef 21 - avatarı
Sedef 21
Ziyaretçi
18 Nisan 2007       Mesaj #3108
Sedef 21 - avatarı
Ziyaretçi
Hasret
Parmak kaleme hasret
Kalem kağıda hasret
Kağıt kelama hasret
Kelam ilhama hasret

Aşık sazına hasret
Sazı sözüne hasret
Yarın umuda hasret
Umut düşüne hasret

Bahar bülbüle hasret
Bülbül gülüne hasret
Savaş barışa hasret
Barış huzura hasret

Elem gülene hasret
Gülen neşeye hasret
Sıla gelene hasret
Gelen yarene hasret

Mecnun Leyla'ya hasret
Leyla sevdaya hasret
Sevda murada hasret
Murat vuslata hasret
Dilşade Güngör
VerSchL@GeN - avatarı
VerSchL@GeN
Ziyaretçi
18 Nisan 2007       Mesaj #3109
VerSchL@GeN - avatarı
Ziyaretçi
siir Çeşme



Yetmişine ramak kalmıştı…
Yıllar önce islam'ın şartlarından Hacc'ı da yerine getirmişti.
Artık beyaz sakalıyla geziniyordu.
Israrla çeşme yaptıracağını söyleyip uğraşıyordu.
Önce çeşme için yer aldı.
Peşinden ustanın birisiyle anlaşıp kumla çimento getirtti.
Usta emekleriyle çalışırken dikenli arazide gidip geliyordu.
Dünyada ki son görevi olmuştu çeşme.
Az mı çeşme diye diye uyanmıştı?
Akşam vakti usta gururla;
"Yarın işimiz tamam" dedi.
Hacı efendinin yüreği kabardı.
Bir omuz silkmenin ardından cebinden usta ve emeklerin
Parasını çıkarıp mağrurca ustaya uzattı.
Gönül rahatlığıyla evine yürüyordu.
Had safhaya varan heyecan… özlem… vuslat…
Sağ elini sol göğsünün üzerine atıp sol göğsünü ovmaya başladı
Ve aynı anda yere yığıldı
Peşinden gelen usta ve ameleler hızlıca yanına koştu…
Köyde iki araba vardı.
Biri Hacı efendinin oğlu Celal'in öbürü ise Muhtarın…
Celal'e haber verildiğinde Celal duymazdan geldi!?
Muhtara koştu biri.
Muhtar olurla olmaz arasında arabasına binip Hacı efendinin yanına gitti.
Doğruca hastaneye
Müdahaleler… Müdahaleler… Müdahaleler…
Azrail şahdamarından tutmuş vade, olgusunu,
Hacı efendi ötelere yolcu…
Celal babasının cenazesi ile de ilgilenmedi.!?
Hacı efendinin Celal'den büyük oğlu Cemal'se çoktan ölmüştü.
Zaten tüm kırgınlıklar Cemal'in ölümüyle başlamış mıydı?
Cemal ağır bir hastalığa yakalanmıştı.
Ameliyat olması gerekiyordu.
Parası denk gelmediğinden babasına gitti.
Başka da nereye gidebilirdi.
Ama hacı efendi yastığının altına gömdüğü paralarını vermek istemiyordu.
Vermedi de….
Celal elde avuçta ne varsa uzattı kardeşine.
Ve borç harçla yapılan ameliyat…
Ameliyat ertesi ise yaşanan hüzün…
Hacı efendi, Cemal'in çocukları olmadığı için hanımını dava etti.
Pay alacaktı oğlunun tek mirası evinden!
Cemal'in hanımı yalvar yakar oldu?
"Yapma" dedi "Etme" dedi…
ama Hacı efendi dinlemedi.
Kazandı mahkemeyi… sattı evi… aldı parayı…!
İşte o parayla çeşme yapılıyordu…
Hayır hasenat lazımdı Hacı efendiye…
Çünkü Cemal düşlerine musallat olmuştu.
Çünkü Cemal'in hanımı beddualar etmişti…
Hacı efendi çeşme yaptırmak istiyordu ötelere göçmeden.
Fakat; zulm ile abcd olunmuyordu;
Zulm ilk abad olanın ahiri berbad oluyordu…
Selam ve Duâ ile …



Lokman Hamitoğlu
Nephthys - avatarı
Nephthys
Ziyaretçi
18 Nisan 2007       Mesaj #3110
Nephthys - avatarı
Ziyaretçi

NİÇİN SEVİNİR İNSANLAR ?




Ey gidi insanlik,
unutma bugün varsin yarin yok,
bugün mal pesine kosarken,
yarin toprak doyurur seni!


Toprak altinda yaramaz pismanlik,
unutma atalarini, dinini,
dalma gaflet denizine,
nereye gider diye düsün, bu gemi!







ANONİM

Benzer Konular

2 Aralık 2006 / Misafir Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya