Arama

Şiir Nehri -2- [Arşiv] - Sayfa 323

Güncelleme: 18 Ocak 2010 Gösterim: 1.175.368 Cevap: 8.002
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
24 Nisan 2007       Mesaj #3221
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İçimi Sen Isıtırsın

Sponsorlu Bağlantılar
Her bakışta, karda kışta,
İçimi sen ısıtırsın.
Yüreğime her akışta,
İçimi sen ısıtırsın.

Saçlarını döküşünde,
Gönle hüzün çöküşünde
Şafağın her söküşünde,
İçimi sen ısıtırsın.

Hakikatimde düşümde,
Eserin var gülüşümde,
Son nefeste ölüşümde,
İçimi sen ısıtırsın.



Ramazan Alemdar
scanner_11 - avatarı
scanner_11
Ziyaretçi
24 Nisan 2007       Mesaj #3222
scanner_11 - avatarı
Ziyaretçi
Aç Kapıyı
Aç kapıyı haber var,
Ötenin ötesinden.
Sponsorlu Bağlantılar
Dudaklarda şarkılar,
Kurtuluş bestesinden.

Biz geldik, bilen bilsin.
Gönül gönül girilsin.
İnsanlar devşirilsin,
Sonsuzluk destesinden.
Necip Fazıl Kısakürek

tikkymelike - avatarı
tikkymelike
Ziyaretçi
24 Nisan 2007       Mesaj #3223
tikkymelike - avatarı
Ziyaretçi
Sitemim

Senli merhabalardan vazgeçtim
Bunu hak etmiyorsun
Seni elvedalarıma ekledim
Haberin olsun.

Sana karşı sitemlerdeyim bilesin
Bekledikçe yollarını gelmedin, gelemedin
Kim bilir şu yalan dünyanın hangi dalgasındasın
Hiç ummam zihnin bir an beni sayıklasın.

Artık her sabah uyandığımda
Güneşe seni sormuyorum
Sensizliğe uyanmıyorum
İnan hiç ama hiç umursamıyorum.

Yar senli sitemlerdeyim bilesin
Yar her gecenin zehrini ben içtim
Yar sana ben yar dedim
Yar ah ettim ne sevesin ne sevilesin.

Yar dinle bu benim sitemim
Senli sevdaları önümden biçip geçtim
Bilesin yıldızlarımı sana gömdüm
Sevgimi gölgelerine gizledim.

Senli merhabalardan vazgeçtim
Seni elvedalarıma ekledim
Martılara gitmeden haber ettim
Bilesin ah ettim
Dilerim yanmak neymiş göresin.




Handan Koca


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
24 Nisan 2007       Mesaj #3224
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Benim bunda kararım yok, bunda gitmeye geldim
Bezirganım mataım çok, alana satmağa geldim.
Ben gelmedim dava için benim işim sevi için
Dostun evi gönüllerdir, gönüller yapmağa geldim
Yunus Emre
NiliM - avatarı
NiliM
Ziyaretçi
24 Nisan 2007       Mesaj #3225
NiliM - avatarı
Ziyaretçi
Ayakkabı Numaram

Bilincinde zaman tanımayan bir yansıma,
Toprağa bulaşan hesaplaşma,
Denizlerin strike mağduru beyaz gölgeleri,
Martıları kanattı uykularıma,
Okşanırken kentin gecesinde yağmurlarıma,
Bilmeceler sardı dört bir yanı,
İşaretler atıldı yollarıma,
Upuzun ve bir o kadar saçma,
Kuşlar öldü çoktan,
Asfaltlar yamalandı ve elimizde çıplaklığımız,
Kahveler kapandı,
Işık mağdur kesildi yalnızlık sokağıma,
Çevreye verdiğimiz rahatsızlık saplantısında,
Büyüdü birden,
Derinleşti küçüldükçe reaksiyon yorgunu bakışlarımız,
Tenimi bir bıçak gibi yaraladı usulsüz,
Bir o kadar fırtınalar koparan her fısıldayışımız,
Eskiden düşünmezdik ki biz yeniyi,
Yenide zaten eski yoktu,
Sımsıkı bağladık kuşların mevsimlerine sevgiyi,
Her ayaklanışta kendi kutusuna kapattık,
Öpemedik doyasıya,
Her nefeste intihar kurgusu hiçbir cümleyi,
Sahi şu denizlerin tadı ne renk,
Ayakkabı numaraları neye göre verilir,
Neden elbiselerim rotasız bir standart,
Neden her gün aynı,hergün sabah,öğle,akşam,
Bir o kadarda tesellisizdir şu yaşam,
Sahi neden uyanırsın sen,aşk'a aşkmı katar bu saltanat,
Yada uyumazsın,uyku ararsın,
Yazarsın başıboşluğu sebepsizce,
Tanımsız bir yüreğe tanımlarsın,
Sahi neden,
Aşk'ı aşk gibi yaşayamazsın,hep korkarsın,
Neden,

Topu topu üç beş kişidir tanıdığın,
Binersin sırtına nereye koşarsın,
Aslında hiçbirşeydir avucunda yaşadığın,
Herşeyi çok iyi bildiğini sandığın,
Ve perde kapanır,
Ağaç yaşken eğilmez olur,
Kırılır artık anlayacağın.....


Birkan ASKAN
scanner_11 - avatarı
scanner_11
Ziyaretçi
24 Nisan 2007       Mesaj #3226
scanner_11 - avatarı
Ziyaretçi
Çile
Gâiblerden bir ses geldi: Bu adam,
Gezdirsin boşluğu ense kökünde!
Ve uçtu tepemden birdenbire dam;
Gök devrildi, künde üstüne künde...

Pencereye koştum: Kızıl kıyamet!
Dediklerin çıktı, ihtiyar bacı!
Sonsuzluk, elinde bir mavi tülbent,
Ok çekti yukardan, üstüme avcı.

Ateşten zehrini tattım bu okun.
Bir anda kül etti can elmasımı.
Sanki burnum, değdi burnuna (yok) un,
Kustum, öz ağzımdan kafatasımı.

Bir bardak su gibi çalkandı dünya;
Söndü istikamet, yıkıldı boşluk.
Al sana hakikat, al sana rüya!
İşte akıllılık, işte sarhoşluk!

Ensemin örsünde bir demir balyoz,
Kapandım yatağa son çare diye.
Bir kanlı şafakta, bana çil horoz,
Yepyeni bir dünya etti hediye.

Bu nasıl bir dünya hikâyesi zor;
Mekânı bir satıh, zamanı vehim.
Bütün bir kâinat muşamba dekor,
Bütün bir insanlık yalana teslim.

Nesin sen, hakikat olsan da çekil!
Yetiş körlük, yetiş, takma gözde cam!
Otursun yerine bende her şekil;
Vatanım, sevgilim, dostum ve hocam!


Aylarca gezindim, yıkık ve şaşkın,
Benliğim bir kazan ve aklım kepçe.
Deliler köyünden bir menzil aşkın,
Her fikir içimde bir çift kelepçe.

Niçin küçülüyor eşya uzakta?
Gözsüz görüyorum rüyada, nasıl?
Zamanın raksı ne, bir yuvarlakta?
Sonum varmış, onu öğrensem asıl?

Bir fikir ki, sıcak yarada kezzap,
Bir fikir ki, beyin zarında sülük.
Selâm, selâm sana haşmetli azap;
Yandıkça gelişen tılsımlı kütük.
Yalvardım: Gösterin bilmeceme yol!
Ey yedinci kat gök, esrarını aç!
Annemin duası, düş de perde ol!
Bir asâ kes bana, ihtiyar ağaç!
Uyku, kaatillerin bile çeşmesi;
Yorgan, Allahsıza kadar sığınak.
Teselli pınarı, sabır memesi;
Size şerbet, bana kum dolu çanak.

Bu mu, rüyalarda içtiğim cinnet,
Sırrını ararken patlayan gülle?
Yeşil asmalarda depreniş, şehvet;
Karınca sarayı, kupkuru kelle...

Akrep, nokta nokta ruhumu sokmuş,
Mevsimden mevsime girdim böylece.
Gördüm ki, ateşte, cımbızda yokmuş,
Fikir çilesinden büyük işkence.


Evet, her şey bende bir gizli düğüm;
Ne ölüm terleri döktüm, nelerden!
Dibi yok göklerden yeter ürktüğüm,
Yetişir çektiğim mesafelerden!

Ufuk bir tilkidir, kaçak ve kurnaz;
Yollar bir yumaktır, uzun, dolaşık.
Her gece rüyamı yazan sihirbaz,
Tutuyor önümde bir mavi ışık.

Büyücü, büyücü ne bana hıncın?
Bu kükürtlü duman, nedir inimde?
Camdan keskin, kıldan ince kılıcın,
Bir zehirli kıymık gibi, beynimde.

Lûgat, bir isim ver bana halimden;
Herkesin bildiği dilden bir isim!
Eski esvaplarım, tutun elimden;
Aynalar, söyleyin bana, ben kimim?

Söyleyin, söyleyin, ben miyim yoksa,
Arzı boynuzunda taşıyan öküz?
Belâ mimarının seçtiği arsa;
Hayattan muhacir, eşyadan öksüz?

Ben ki, toz kanatlı bir kelebeğim,
Minicik gövdeme yüklü Kafdağı,
Bir zerreciğim ki, Arş'a gebeyim,
Dev sancılarımın budur kaynağı!

Ne yalanlarda var, ne hakikatta,
Gözümü yumdukça gördüğüm nakış.
Boşuna gezmişim, yok tabiatta,
İçimdeki kadar iniş ve çıkış.

Gece bir hendeğe düşercesine,
Birden kucağına düştüm gerçeğin.
Sanki erdim çetin bilmecesine,
Hem geçmiş zamanın, hem geleceğin.

Açıl susam açıl! Açıldı kapı;
Atlas sedirinde mâverâ dede.
Yandı sırça saray, ilâhî yapı,
Binbir âvizeyle uçsuz maddede.

Atomlarda cümbüş, donanma, şenlik;
Ve çevre çevre nur, çevre çevre nur.
İçiçe mimarî, içiçe benlik;
Bildim seni ey Rab, bilinmez meşhur!

Nizam köpürüyor, med vakti deniz;
Nizam köpürüyor, ta çenemde su.
Suda bir gizli yol, pırıltılı iz;
Suda ezel fikri, ebed duygusu.

Kaçır beni âhenk, al beni birlik;
Artık barınamam gölge varlıkta.
Ver cüceye, onun olsun şairlik,
Şimdi gözüm, büyük sanatkârlıkta.

Öteler öteler, gayemin malı;
Mesafe ekinim, zaman madenim.
Gökte saman yolu benim olmalı;
Dipsizlik gölünde, inciler benim.

Diz çök ey zorlu nefs, önümde diz çök!
Heybem hayat dolu, deste ve yumak.
Sen, bütün dalların birleştiği kök;
Biricik meselem, Sonsuza varmak...
Necip Fazıl Kısakürek

Sedef 21 - avatarı
Sedef 21
Ziyaretçi
24 Nisan 2007       Mesaj #3227
Sedef 21 - avatarı
Ziyaretçi
Gökyüzü
Gül attım gökyüzü düştü

Denizi bir kilime serdim
Üst üste ekledim güzü
Aydede..
Ah, işte orada dur! Onardım da sözü
Taş gibi kavrayıp suları
Saçtım yüzüne gözüne
Sonra topladım çalısını çırpısını
Tenindeki çiy damlasını
Vurup hançeri beyaz rüzgara
Mor kınalar devşirdim

Soludum da tarlalar uçuştu

Gökyüzü gelip usulca
Konuverdi delişmen kızın sesine
Konsun konmasına da
‘Da’sı var işte bir de
Hadi be neyse diyecektim
O Lekeler olmasaydı
Külotunun öyle gizli görünmesine
İlahi gökyüzü
Kamaşıp durdu günlerce

Soludum gökyüzü uçtu

Uzandım da kanadı dağlar
Nephthys - avatarı
Nephthys
Ziyaretçi
24 Nisan 2007       Mesaj #3228
Nephthys - avatarı
Ziyaretçi
Bir Sevgili Düşlemeli



seven biri
sevdiğini
sadece aklına düştüğünde sevmeli
ve bir sevgili
düşebiliyorsa akıldan arasıra
akıldan hiç düşmeyecek
bir sevgili düşlemeli



Önder Nalbant
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
24 Nisan 2007       Mesaj #3229
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
AŞK DEDİĞİN DOKUZ DÜĞÜN



II

Suskusunda gizliydi tutkusu dudaklarının
Ellerim yaban kalmış kokusuna teninin
Ellerim tüm hoyratlığını hayatın soluğunda boğdu
Ve gün gözlerinde doğdu.


sizyildiz1sizyildiz2sizyildiz1

Ah bu yalnızlığı yaşamın bir yanıma yaslanmış
Yeni masallara öykünüyor
Ah sesim uykularımda uzun koşulara bileniyor.
Gece birkez daha gözlerime oturmuş
Git diyorum gitmiyor.


sizyildiz1sizyildiz2sizyildiz1

Oysa ki küçük bir kız çocuğuydu elma şekerinin hasreti .
Vakitlice uyanmak gerek.
Devrimler doğuracak kadınlar.


sizyildiz1sizyildiz2sizyildiz1

Bu sene de çığlık harmana kaldı.


sizyildiz1sizyildiz2sizyildiz1

Ve söz efendisinin ellerinde, tutsak kelimelerim var,
Cendereden geçmiş hayli yıpranmış nazik kelimelerim var.


sizyildiz1sizyildiz2sizyildiz1

Ey; geceleri yorgan yapıp koynuma aldığım
O muhteşem gizi hayatın
Düşlerimde bilesin tahtın var…


sizyildiz1sizyildiz2sizyildiz1

Tütün sardığım günlerdi gölgesinde çocukluğumun
Sana nasıl anlatmalı o masalı bilemiyorum
Sana sarıydı heryer desem
Sade gök mavi ve yanıyordu koskoca Muş Ovası
Sarı sapsarı bir öğle güneşinde.


sizyildiz1sizyildiz2sizyildiz1

Helezonları ufku saran geçitler açıyordu
Kavak gölgesinde.


sizyildiz1sizyildiz2sizyildiz1

Ben tütün sarıyordum
Harman yeri efil efil
Akşamları genç kızların ve dahi oğlanların
Türküleri selam duruyordu dolunayda
Ve Haç-e resh¹ bütün ihtişamıyla göz kırpıyordu
Küçük aralıklarla yakılan ateşlerde
Pekmez kaynatılıyordu.


sizyildiz1sizyildiz2sizyildiz1

Halaya duruyordu harman yeri bir yanım cergobez², bir yanım herkoşte³
Eriyordu yüreğimin yağları bir zaman sonra gelecek seni düşündükçe.


sizyildiz1sizyildiz2sizyildiz1

Oysa ki daha çok vardı sana…


sizyildiz1sizyildiz2sizyildiz1

İşte en büyük yara;
Sen hayallerimde bile henüz şekilleniyorken
Ben yalınayak bile geçemiyordum düşlerinden.


sizyildiz1sizyildiz2sizyildiz1

Sana çok vardı…


sizyildiz1sizyildiz2sizyildiz1

Sana varmak için birçok toprak, birçok başak, birçok hayat kavrulmak gerekti.


sizyildiz1sizyildiz2sizyildiz1

Ve ben bunu öğrenende yaş Kemal’e erdi.
Polisti 945 tevellüt babam; tarladan tapandan, kağıttan kalemden, ekmekten silah
silahtan ekmek düşleriyle bilinecek ve birde…


sizyildiz1sizyildiz2sizyildiz1

O benim babam.


sizyildiz1sizyildiz2sizyildiz1

Ben sana örgütlerken bütün haylaz çocukluğumu sen gidiyordun.
Neredesin bilemediğimden bildiğim en güzel yerdeydi hediyen…


sizyildiz1sizyildiz2sizyildiz1

Devrimler doğuracak kadınlar kalkın ayağa sokakları bu ülkenin dönüşmeli
harmana.


sizyildiz1sizyildiz2sizyildiz1

Önce aşk gelmeli bir yanıma sonra varlık kaygısı.
Ama önce aşk! kucağında herbir pozisyonda mutluluk çığlığı.
Dökülüvermeli eteklerinden usul usul Tagore’un.


sizyildiz1sizyildiz2sizyildiz1

Bense bu sonu gelmez şiirleri yazarak dikkatini çekerim belki çocukluğumun.
Göğsümde büyüyor sancılar.
Daha da bir kanıyor daha da bir kanıyor.
Koşun, koşun bu gecede yalnız bir el omuzuma dokunuyor.


sizyildiz1sizyildiz2sizyildiz1

İşte o an ürpertisi aynanın, geçmişi karanlık o aynanın.
Bildik dualardan sonra bilinmeyecekleri söylüyor dilim.


sizyildiz1sizyildiz2sizyildiz1

Uzakların ritmiyle titriyor titriyor, dökülüyorum yalnızlığını bu şehrin /
ıslıklarına.


sizyildiz1sizyildiz2sizyildiz1

Dudaklarım kupkuru.
Birparça bayat ekmek var aklımda
Bir de göğüslerinin doyuruculuğu…


sizyildiz1sizyildiz2sizyildiz1

İlk aşkın hevesiyle öykünüyorken
Kasım kasım kasılıyorken siyah beyaz cama
Penceremin altında küçük bir tıkırtı
keşke; hiç olmasa
ama oluyor biliyorum
Keşke kafama kadar çektiğim yorganım sana açılan ayaklarımı da saklasa
Sana buncasına çıplak ve savunmasız yakalanmasak
Ve dahi yüreğimle ben…


sizyildiz1sizyildiz2sizyildiz1

Çıldırıyorum giderekten.geceleri ışığı açık bırakıyorum sen iyi geceler dileyip
giderken….


sizyildiz1sizyildiz2sizyildiz1

Biliyorum halbuki arkamı dönsem sarılacağım bir ten.bilmediğim bilip te tekrar
edemediğim niyeyse
-ayağım açıkta kalır-
-sus Allah aşkına sus. dışarıda kar var. peki ya üşüyenler..sus dedim ya
üç kişilik bir bandovar odamın giriş kapısında siz de susun onlar da sussunlar.
sade kar taneleri konuşsun ve hükmünü beyazın yazsın tüm aynalara.


sizyildiz1sizyildiz2sizyildiz1

Ben de yazıyorum “biz buradaydık ve mutluyduk çokça”


sizyildiz1sizyildiz2sizyildiz1

Yeşil bir mart sabahı yağmura doğuran beni annem.
Onaltısında bezden bebeği canlanıvermiş ellerinde
Kadınları toprağın doğurgan sarsılmaz şevkatiyle ne yapacağım seni
Fısıldıyor kulaklarıma geçmiş masallardan
Mexme Mirza delal bir delikanlıymış bir gece koynuma girmiş
Sana can bana sen. Sonrasında çinko damlarında bir şehrin düşler ışıldarken
Gözlerin geliyor,


sizyildiz1sizyildiz2sizyildiz1

Sesin geliyor bu şehre. Şehir ayaklanıyor ıslık çalamamışlığıma inat dudaklar
büzülüyor.
Birtek sigara sarıyorum son kağıdımla üzerinde arapça birkaç mısra.


sizyildiz1sizyildiz2sizyildiz1

Aşk dediğin dokuz düğün, rahminde gülveriyor.
Aşk dediğin; öyle birden gelip, gitmiyor…




Nihat POLAT

İstanbul 2003




1-Haç-e resh: Karaçavuş Dağı ( Muş ovasında bir dağ )
2:Cergobez : Kadın erkek karışık oynan bir tür halay.
3:Herkoşte : Sadece erkeklerin oynadığı bir tür halay.
4:Mexme Mirza : Masal Kahramanı.
Sedef 21 - avatarı
Sedef 21
Ziyaretçi
24 Nisan 2007       Mesaj #3230
Sedef 21 - avatarı
Ziyaretçi
Penceremde Yağmurlar




Başımda karakuş var
Dayanılmaz bir acıydı bendeki
Ve karşılıksız bir aşktan geriye kalan can kırıkları
Üzerine basmamak için uğraştığım sen duymazken beni
İçimde bir volkan var ağlıyor ve yakıyor yüreğimi
Belki biraz da vuslata özlem sarıyor beni.

Penceremde yağmurlar
İmkansız aşkım batıyor yüreğimin sahillerinde
Ve ben bir balıkçıyım
İnsafsızım belki ama vicdansız asla
Vuslatın hasretini çektim ben
Otururken yanı başında
Ve özledim seni her nefes alışımda.

Penceremde yağmurlar
Ve bir nisan akşamı oluyordun
Serin bir nisan akşamı
Kardelenler açıyordu mevsimlik
Ve bir de...
Bir de nisan yağmurları yağıyordu sessizce
Sessizce ağlıyordu gökyüzü
Karşılıksız sevgime
Ruhumu bıraktığım sokaklar ıslanıyordu
İlk kez nefesimin kesildiği
İlk kez kalbimin sızladığı o sokak
Belki seni görürüm diye sabahlara kadar beklediğim
Sabahlara kadar hıçkırarak ağladığım
O sokak ıslanıyordu
Ömrümde ilk defa aşık olduğum
İlk defa delicesine tutulduğum o kadın ıslanıyordu
Bil ki bitanem sen ıslanıyordun
Penceremde yağmurlar ıslanıyordu.


Recep Yaşar Macan


Benzer Konular

2 Aralık 2006 / Misafir Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya