Arama

Şiir Nehri -2- [Arşiv] - Sayfa 370

Güncelleme: 18 Ocak 2010 Gösterim: 1.175.368 Cevap: 8.002
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
19 Mayıs 2007       Mesaj #3691
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Cehennemden yeni çıkmış gibi alev alevdi saçları.Boğucu bir Ankara akşamında kaybettim gözlerini...Şimdi yüzümde eski zamanlardan kalma bıçak izleri,dolaşıp duruyorum İstanbul sokaklarında.
Ben serseri bir sokak köpeği,sen savrulmuş bir gelincik çiçeği.Nasıl olsa bulamayız birbirimizi...

Sponsorlu Bağlantılar


murat kalaç

Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
19 Mayıs 2007       Mesaj #3692
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
sen geldin
eskidi biryerleri zamanın, eskidi gözleri kadınların - sen geldin
Sponsorlu Bağlantılar
evler eskidi birden - eskidi evimsilerde kölemsi yalnızlıklar
bayramlar eskidi gülüm, derinlikler eskidi - ve pişmanlıklar
eskidi yatakbiçimlerde iğreti ikililer - ve çok çok
saksılarda çölbitkileri, salonlarda kartpostal mutluluklar
eskidi maskelerin sırıtan düşmanlıkları - ve nice yazlar
oh ne güzel yeniden - bu senin güzelliğin ne demek
sel ne demez azime'm, savaşlarda durma ne demek, güzel ne demek
sen geldin ey benim kadınülkem - yepyeni ufuklar geldin
dürülü bayraklarım güldü gülüm - sen geldin
kutuplarım değişti

bir horoz öter biryerlerde bir horoz bir horoz bir horoz daha
bir ateş yanar biryerlerde bir ateş bir ateş bir ateş daha
bir yumruk sıkılır biryerlerde bir yumruk bir yumruk bir yumruk daha
düşer barış cemreleri sabah çaylarımıza
biter *****lik
biter bu gökyüzünün çok uzaklığı

sen geldin ey anamın en güzel kızı - yaşamak geldin
badem çiçek açar gibi geldin, yürek sızlar gibi geldin - sen geldin
al beni kankırmızılardan vur beni kankırmızılara
dürülü bayraklarım gülsün gülüm, kutuplarım değişsin ey benim ülkem
bitsin bu zulüm
bitsin bu zulüm
bitsin bu zulüm

sanki dünyada ilk şafaktı kollarımda uyanmaların
o büyük barışa bir adım kala

(temmuz bildirisi)

Hasan Hüseyin Korkmazgil

blueeyez - avatarı
blueeyez
Ziyaretçi
19 Mayıs 2007       Mesaj #3693
blueeyez - avatarı
Ziyaretçi
DÜZGÜN
Sevgiyle yuğrulmamışsa yüreğin
Tekkede, manastırda eremezsin.
Bir kez gerçekten sevdin mi dünyada
Cennetin, cehennemin üstündesin.


ÖMER HAYYAM
jöly - avatarı
jöly
Ziyaretçi
19 Mayıs 2007       Mesaj #3694
jöly - avatarı
Ziyaretçi
SONE
Benzetebilir miyim bir yaz gününe seni?
Sen daha sevimlisin, daha sakinsin ondan.
Sert rüzgarlar Mayısın narin çiçeklerini.
Hırpalar ;Yaz ise pek çabuk geçer...Durmadan!

Bazen, kızgın olarak,parlar gözü semanın...
Bir karartıyla sık sık söner altın bakışı;
Her güzel, güzelliğini kaybeder: Tabiatın-
Sebep olur da bazen bu kararsız akışı!

Fakat senin ebedi yazın hiç sönmeyecek,
Dönmeyecek sendeki güzellik bir yalana.
Ölüm sana yaklaştı diye, öğünmeyecek:

Sen eşitken ebedi mısralarla zamana
Yaşadıkça insanlar, görebildikçe gözler,
Seni yaşatmak için yaşayacak bu sözler

William Shakespeare
Avatarı yok
BlueNighT
Yasaklı
19 Mayıs 2007       Mesaj #3695
Avatarı yok
Yasaklı
Toplan Kalbim Gidiyoruz

Haydi toplan akşam oldu

vakit doldu
toplan gidiyoruz ey kalbim
kırkikindi yağmurlarına kalamam
kaldıramam bunca ağrıyı, ihaneti
biliyorum kirlenmiş hiç bir bakışta yer yok bana
bu yüzdendir ceylanlara küsmüşlüğüm
sevdalara küsmüşlüğüm bu yüzden
bir gül yaprağı bulup sarmak için yaramı
alıp götür beni buralardan
içimdeki cesetleri çiğneyerek
kalbimdeki mahşere
kalpwq8

bak akşam
vakit tamam
dürüp ömrümün defterini
Toplan gidiyoruz ey kalbim

yorgunum
bir sonbahar ezgisi gibi bekleyemem son yaprakta
sevgisi iğdiş edilmiş tarihlere koma beni ey kalbim
bak güz yağmurları iniyor acılar ve ihanetler üstüne
çırılçıplak ve sevgisiz kalmış bir şiirim
kimsesiz bir kış sokağında

ne gülen gözleri menekşelerin avutuyor beni
ne de munzur bakışlı cerenler
al götür beni buralardan ey kalbim
geçtiğim tüm kıyılara kırık göz yaşlarımı
ince duygularımı bırakarak
ve kırarak aynalarını hüzünlü bakışlarımın
artık hiç bir sevince yakışmıyor yüzüm

sevinçlere geç kalmış yorgun ve yaralı bir yolcuyum
heybemde türküleri unutulmuş bir şafağın yalnızlığı
geçtiğim bütün kıyılara gözyaşı yağdırıyorum
kalpwq8
bütün dinlerden kovsunlar beni
bütün ülkelerden
bütün yüreklerden kovsunlar
hangi tanrıya sığınsam yaramın merhemi yok

biliyorum kirlenmiş hiç bir bakışta, yer yok bana
bu yüzdendir ceylanlara küsmüşlüğüm
sevdalara küsmüşlüğüm bu yüzden
yeni bir gül yaprağı bulup sarmak için yaramı
sevdalı bir kuş yükleyip acılarımı kanatlarına
alıp götürsün beni buralardan
içimdeki ölüleri çiğneyerek
kalbimdeki mahşere

hamuru çürümüş dostluğun, vefanın, aşkın
vefasız mevsimlere bırakma beni ey kalbim
ağlatma beni sevda kapılarında
***** kapılarında eğme boynumu
kurşunlar sıkılsa da canevime
çiğnetme yoksulluğumu ayaklar altında
bırak başım dik, içim ezik kalsın
onurlulara mahsus bir makamda ağırla beni
satılmışlığın, alçaklığın, ihanetin ortasında koma

biliyorum bu düş sığmaz kirlenmiş sokaklara
bu sevda sığmaz
bakmayın gözlerime
nasıl saklarım yüreğimdeki incinmişlikleri
kınalı bir kelebek konunca saçlarıma

kalpwq8
ah! benimde hayallerim vardı
baharlarım vardı yazlarım vardı
kuşlar uçup gitti yüreğimden
gökyüzü yaralı kaldı
bir isyan giydirip gözlerime
dipsiz bir uçuruma yuvarladım umutlarımı

aşk diyordum talan oldu, yalan oldu ömrüm
tınısı kırık bir keman sızısıyım artık
yok gideceğim bir başka kapı
haydi toplan vakit tamam
toplan gidiyoruz ey kalbim
boşalsın ince duygularımın sırtındaki yük...


Bülen Güner
jöly - avatarı
jöly
Ziyaretçi
19 Mayıs 2007       Mesaj #3696
jöly - avatarı
Ziyaretçi
HER ŞEY SENDE GİZLİ
Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakinin gördüğüdür rengin..
Yaşadıklarını kar sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;

Ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..
Gülebildiğin kadar mutlusun
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,

Sevdiğin kadar sevileceksin.
Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
Unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..

İşte budur hayat!
İşte budur yaşamak bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,
Sevdiğin kadar sevilirsin...
Can Yücel
Avatarı yok
BlueNighT
Yasaklı
19 Mayıs 2007       Mesaj #3697
Avatarı yok
Yasaklı
haziranda ölmek zor....


gece leylak ve tomurcuk kokuyor
yaralı bir şahin olmuş yüregim
uy anam anam,
haziranda ölmek zor
calışmışım onbeş saat
tükenmişim onbeş saat
yorulmuşum, acıkmışım, uykusamışım
anama sövmüş patron
sıkmışım dişlerimi
ıslıkla söylemişim umutlarımı
sıcak bir ev özlemişim
sıcak bir yemek
sıcacık bir yatakta unutturan öpücükler
çıkmışım bir dalgadan, vurmuşum sokaklara
sokakta tank paleti
sokakta düdük sesi
sarı sarı yapraklarla dallarda
insan iskeletleri
gece leylak ve tomurcuk kokuyor
'uyarına gelirse tepemde bir de çınar' demiştin yıllar önce
demek ki on yıl sonra
demek ki sabah sabah
demek ki manda gözü
demek ki sile bezi
bir de memedin yüzü
bir de saman sarısı
bir de özlem kırmızısı
demek ki göçtü usta
kaldı yürek sızısı
yıllar var ter içinde taşıdım ben bu yükü
bıraktım acının alkışlarına
3 Haziran 63'ü
bir kırmızı gül dalı egilmiş üstüne
bir kırmızı gül dalı şimdi uzakta
okşar yanan alnını
Nazım Ustanın
bir kırmızı gül dalı egilmiş üstüne
bir kırmızı gül dalı şimdi uzakta
yatıyor oralarda
bir eski gömütlükte
yatıyor usta
gece leylak ve tomurcuk kokuyor
geçsem de gölgesinden tankların tomsonların
şuramda bir kuş ötüyor.


haziranda ölmek zor....

HASAN HÜSEYİN KORKMAZGİL
jöly - avatarı
jöly
Ziyaretçi
19 Mayıs 2007       Mesaj #3698
jöly - avatarı
Ziyaretçi
ÖZLEDİM SENİ
Özledim seni...
Ayrılık yüreğimi uyuşturuyor karıncalandırıyor nicedir.
Beynimi uyuşturuyor özlemin...
Çok sık birlikte olmasak bile
Benimle olduğunu bilmenin
Bunca zamandır içimi ısıttığını
Yeni yeni anlıyorum

Yokluğun,
Hatırladıkça yüreğime saplanan bir sızı olmaktan çıkıp
Mütemediyen bir boşluğa
Sabahları seni okşayarak başlamaları
Akşamları her işi bir kenara koyup
Seninle başbaşa konuşmaları özlüyorum;
Oynaşmalarımızı,
Yürüyüşlerimizi,
Sevimli haşarılığını,
Çocuksu küskünlüğünü...

Nasıl da serttin başkalarına karşı
Beni savunurken;
Ve ne kadar yumuşak
Bir çift kısık gözle kendini
Ellerimin okşayışına bırakırken
Gitmeni asla istemediğim halde
Buna mecbur olduğunu görmek
Ve sana bunları söylemeden
''Git artık'' demek
''Beni ne kadar çabuk unutursan, o kadar çabuk kavuşacaksın mutluluğa''
Demek sana ne de zor

Seni görmemek ve belki yıllar sonra
Karşılaştığımızda
Bana bir yabancı gibi bakmanı istemek senden...
Yeni bir sevdayı yasakladığım kalbime söz geçirmek....
Can Yücel
NiliM - avatarı
NiliM
Ziyaretçi
19 Mayıs 2007       Mesaj #3699
NiliM - avatarı
Ziyaretçi
2
AŞK OKUDUM - AŞK DOKUDUM

Ben bu gönül tezgahinda
Ask dokudum, ask okudum
Erenlerin dergahinda
Ask okudum, ask dokudum

Her güçlügü bile bile
Göznuruyla, sabir ile
Yumak, yumak, çile çile
Ask dokudum, ask okudum

Bir ömür yana yakila
Yazdigim sigmaz akla
Acimadim kirkdört yila
Ask okudum, ask dokudum

Sevgi insanligin özü
Odur aydinlatan bizi
Hak yolunda oldum terzi
Ask dokudum, ask okudum.

Günahindan, sevabindan
İçtim ask sarabindan
Ulularin kitabindan
Ask okudum. ask dokudum


Ümit Yaşar Oğuzcan
Nephthys - avatarı
Nephthys
Ziyaretçi
19 Mayıs 2007       Mesaj #3700
Nephthys - avatarı
Ziyaretçi
Heybetli Dagçiçegi

. Babama selam söyledin mi anne?
Yandigimi ateste geceleri
Ne çok yakisiyordu zayif kollarina tirpan
Ve alnina baba, damar damar ter
Kör atin sirtina senin için minder
Benim için kanli kizilcik heybeye
Bir koca aci
Dogdugum günden bir gün önceye

Gece parliyor, kar yagan lambasiz evlerde
Bir daha dogrulmamak üzere
Süt kovalariyla bükülüyor anne belleri
Yüzünde peçe, belinde pestemal
Telis çuvalla tasinan killerle yikanir testide çocuklar
Ve ehrama bürünür defalarca genç kizlar
Haramsiz ehramla anne, gülü tütsüle



Anne
Ben hastayim diyorum
Sen agzima biber sürüyorsun
Yigilip yerde kaldigim günde
Babam bana kiraz getirdiginde
-Kiraz,küpedir köylü çocuklarinin kulagina
Koynumun atesine kar
Derdime derman anla anne -
Senin ellerin gümüs tepside serbet
Sessiz ölümlere gebe kizlarin kinasindasin
Ben çok hastayim anne
Sen ölmüs kizin için dizini dövme


Düs

(Yeleli köpekler vardi
Ve asilacak karli daglar
Ben Yeris’in sirtindaydim aslan gibiydi
Yeris kasabanin en saygin köpegi
Ziya ve Ali baska sirtlarda
Aslan gibiydiler Yeris’in yoldaslari da
Astik daglari ikindiydi, eylüldü
Daglar sariydi, zaman sariydi, ar sari
-Raskolnikof! Kosma aklima durup dururken
Prensesler, prensler Miskin mesela
Hanginizde epilepsi, Dosto’da yara-
Ziya diyor ki yoktu Ali
Ali diyor ki yoktu Ziya
Cezbe girer nöbetlerime
Diyemem size ne benimdir rüya
Yenilgi baslar birinci ölüm virajinda)

Anne ben hastayim duydun mu beni?
Senden ilk ayrilisimda da eylüldü
Atese girdigimde de eylül
Sen açiyordun ateste kirmizi
Babam atiyordu kizilcik dallarini aklima
Yanacaktim Mansur, sönecektim Ibrahim
Mum denizinde sinek ölüleri
Bak aglamayi ögrendim; biçimli biçimsiz
Aglamak için gelecegim sana, dizini yaralama
Dere kenarinda alnima isaret verdi Milan Kundera
1980’di sana geldim, dizini yaralama
Basimi koyacak koyak yok baska
Nasil oldu dizin yirmi bes yil sonra?
Ben naçarim ve sen agliyorsun
Ben agliyorum sen hasta
Bunca yolcudan artan gözyasi var mi musallada
Elbette nefestir sefkat anneden çocuklara
Ve sefkat anne, çocuklarindan sana
Sen Asiye'yle anla Musa’yi isyan isyan
Ben sende gördüm Meryem’i en masum doguran


Düs

(Yedi uyuyanin sekizincisine hayran
Hep uyanan, her saniyede bir daha uyanan
Atese giremeyen bahtsiz, uçamayan kelebegim kanatsiz
Kokuna üsüsmek istiyorum sekizinci uyuyan
Ögret bana da soluksuz girmeyi rüyaya
Sis kalksin, büyü kalksin, perde açilsin
Kanatsin atesi mum, kirmizi parçalansin)

Ömür törpüsü bir ogul olmak istiyorum sana
Yaslanarak korkusuzca kokuna
Sen her sabah gül koksan da
Ben kül koklarim sokakta
Kokusuzum, küllügü eselerim
Bir kirmizi horoza öykünür sol bilegim
—Hasir seccadede kizlik soyadin anne
Dijital zamanlar için büyük deneme
Kadinin adi var seccadede elli yil önce -
Beni aynalarla deniyorlar anne
Sakin babama onbasi gene hasta deme
Kalkip gelmesin Serinçukur'dan
Bir elinde tirpan
Öbür elinde çerçilerden alinmis kiraz, kizilcik sepeti
Ben korkan, çok korkan, hep korkan yalniz hastalanmaktan
Ama yine de hastayim anne, elimde degil ki zaman
Girdim disina anlamin, siyrildim çocukluktan
Savurdum cezbeyi rüyalara, uykuya
Savundum Erasmus’u; Pilaton’a, Ogüst Komt’a
Sütten kestim aklimi, azad ettim çagimi

Düs

(Iç Anadolu'da bir kasaba
Bitmemis bir bina, son katta
Yüzlerce izmarit ve bir yesil parka
Orada günes yalniz gülüyor hala
Dudaklarimizda tütün
Gözlerimizde tütün
Sari ellerimizde ve sagir düslerimizde tütün
-Tifo, menenjit, veba
Sizofreni, epilepsi, kasaba -
Yüzlerce kelebek dolusuyor balkona
Sikismisti kanatlari iki parmak arasina
Atese giriyor, yanmiyorlardi
Ama öldüler birer birer pencerede
-Her kelebek
Ölür saniyede-
Anladim anne)

Anladim anne, anladim anne, anladim
Son kez dizinde basima bir konak aç
Ben sonrasiz asklarda lal kaldim

Balik, kelebek, ceza, romatizma
Rüya, zaman, izmarit, kasaba
Gel diyorlar bu toprakalti odaya
Ates
Illa ki ates Hallac’i gösteriyor bana
Ve iste vakit geldi
Yenilenmek için baslanan satrançta
Vezir kanatli atlarla ask atiyorum anne sana


. Recep Mervan Toksoy

Benzer Konular

2 Aralık 2006 / Misafir Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya