Arama

Şiir Nehri -2- [Arşiv] - Sayfa 576

Güncelleme: 18 Ocak 2010 Gösterim: 1.173.105 Cevap: 8.002
DEsssT16 - avatarı
DEsssT16
Ziyaretçi
15 Mart 2008       Mesaj #5751
DEsssT16 - avatarı
Ziyaretçi
Bir Zaman Gelir..
Her Sey Unutulur..
Sponsorlu Bağlantılar
Hic Yasanmamıs Gibi Durur Evler, Odalar, Zamanın Gerisinde..
Bizler İlerlemis Oluruz Cunku..


Nankörlüğümüzle..
Aşk'ın Kıyameti Budur Aslında.. Yaşanılanı
Hiçe Saymak ,
Unutmak, Vefa'dan Bi Haber olmak..
En Nihayetinde Nankör Olmak! Aşk'a Kıyametleri
Koparttırır .

Kimisi Aldığını Zannederken Verir, Karşısındakini
Yüceltir,
Kimisi Vermeyi Bile Bilmez
Aşkın Uç Noktalarını Görememiştir.. Hep
İster..
Hep İsteyen, Görmeyen, Dinlemeyen.. Bu Alışverişte
Bir Hayalden Düş kırıklığından Başka Hiç Birşey
Elde Edemez,
Hayal ettiği de Kendinindir Zaten... . Kendine Kalır..

Aşk Bir Danstır Aslında ; Tarafların Uyumuyla Bir
Şaheser Haline
Gelir,
Bunun Yanında Komedramlar Yaşanacaktır Elbette..
Çılgınca Kendini Kaptıranlar, Dans Etmesini Bilmeden
Kabugunda
Duranlar
Maskaralar, Birbirinin Ayağına Değil , Üstüne BASANLAR
Elbette
Vardır , Olacaktır.


Onemli Olan Kıymet Bilmektir.. Vefa Satılmaz Hic Bir Yerde..
Aşkın Kendine Özgü Bir Dili Vardır Bilirmisiniz?
Bilmeyenle Konuşmaz Zaten, Ama Gel Görki Herkesin
Yüreğinden Nedenini
Bilmesede Bir
Hüzzam Şarkısı Geçmiştir..
Aşk Konuşur! Duymasını Bilene..


Yanınızdakinin, Yakınınızdakinin Kıymetini Bilin
Aşkı Küstürüp, Ne Kendinize Eziyet Edin
Ne Karsınızdakine...
İnsan Oğlunu Ayakta Tutan En Büyük Duygulardan Biri
Budur...
Aşk Yaralı dır Ve Neredeyse Çaresiz Hale gelmiştir.
Herkes Gercekten Daha Duyarlı Olabilir..
Ve Dikkat edin Aşk Gezegeninde Kıyamet Her An Kopabilir...

Kenan Evren Asman

Sedef 21 - avatarı
Sedef 21
Ziyaretçi
15 Mart 2008       Mesaj #5752
Sedef 21 - avatarı
Ziyaretçi
MEMLEKETİMİ SEVİYORUM
Memleketimi seviyorum:
Çınarlarında kolan vurdum, hapisanelerinde yattım.
Sponsorlu Bağlantılar
Hiçbir şey gidermez iç sıkıntımı
memleketimin şarkıları ve tütünü gibi.



Memleketim:
Bedreddin, Sinan, Yunus Emre ve Sakarya,
kurşun kubbeler ve fabrika bacaları,
benim o kendi kendinden bile gizleyerek
sarkık bıyıkları altından gülen halkımın eseridir.



Memleketim.
Memleketim ne kadar geniş:
dolaşmakla bitmez, tükenmez gibi geliyor insana.
Edirne, İzmir, Ulukışla, Maraş, Trabzon, Erzurum.
Erzurum Yaylası'nı yalnız türkülerinden tanıyorum
ve güneye
pamuk işleyenlere gitmek için
Toroslardan bir kerre olsun geçemedim diye
utanıyorum.



Memleketim:
develer, tren, Ford arabaları ve hasta eşekler,
kavak
söğüt
ve kırmızı toprak.



Memleketim.
Çam ormanlarını, en tatlı suları ve dağ başı göllerini seven
alabalık
ve onun yarım kiloluğu
pulsuz, gümüş derisinde kızıltılarla
Bolu'nun Abant gölünde yüzer.



Memleketim :
Ankara ovasında keçiler:
kumral, ipekli, uzun kürklerin pırıldaması.
Yağlı, ağır fındığı Giresun'un.
Al yanaklı mis gibi kokan Amasya elması,
zeytin,
incir,
kavun
ve renk renk,
salkım salkım üzümler
ve sonra karasaban
ve sonra kara sığır
ve sonra : ileri, güzel, iyi
her şeyi,
hayran bir çocuk sevinciyle kabule hazır,
çalışkan, namuslu, yiğit insanlarım,
yarı aç, yarı tok
yarı esir...

Nazım Hikmet Ran
( 1902 - 1963 )

yimake - avatarı
yimake
Ziyaretçi
15 Mart 2008       Mesaj #5753
yimake - avatarı
Ziyaretçi
Gittin...Bitti - Nurten İnceoğlu
Beni burada bulumayacaksın
Sanma ki 24 şubatı hatırlayacağım
O günü ve seni unutacağım,neden mi?
Beni göremediğin için,
Bense seni tanıyamadığım için
O gün bir facia idi hayatımda
Öyle kalacak
Şu deprem vardı ya onun tarihi olacak
O gün…….. ve ben her yıl o günü
Deprem faciası olarak hatırlayacağım
Aslında ben seni unutmak için sevmemiştim,
Öyle olacak görünen
Neyse sana yolculuğunda
Mutluluklar
“seni düşünen bir yürek var”
deme bana, düşünmediğin ortada

Seni tanımadan önce ağlıyordum
Ağlıyordum ya
Tanıdığım günde
Hala ağlıyorum
Bu sefer sen ağlatıyorsun
Beklememiştim ya senden bunu
Sende öyle çıktın
Hain çıktın

Şimdi anlıyorum,ben seni değil
İçimdeki özlemi
Aşk özlemini sevmişim
Layık değilmişsin sevgime
Kapatmak istiyorum ya seni
Bırakmıyor içimden bir şeyler
Olsun yinede bitireceğim seni
O özlemi de terk edeceğim seninle
HOŞÇA KAL CANIMSIN BENİM

Nurten İnceoğlu

Demir YumruK - avatarı
Demir YumruK
Ziyaretçi
16 Mart 2008       Mesaj #5754
Demir YumruK - avatarı
Ziyaretçi
Sensiz Ankara...

Dün yağmur yağdı Ankara'da bardaktan boşalırcasına,
Sanki benim yerime Ankara ağlıyordu,
Sanki senin gidişinle Ankara kahroluyordu...
Ankara'da biliyordu bu son gidişti;
Gelmeyecektin birdaha,dönmeyecektin Ankara'ya
Kendini bu kadar sevdirmişken zamansızdı bu gidiş...

Ankara bugün de ağlıyor dünkü gibi,
Alışamamıştı yokluğuna tıpkı benim gibi,
Sokaklarda çağlayanlar oluştu aynı gözlerimdeki gibi,
Dostlar bile fayda etmedi;çünkü sevmişim seni deli gibi...

Ankara'da yarın güneş açacakmış,ısıtacakmış insanları,
Umuda yelken açıp unutacakmış yaşananları,
Peki ben ne yapacağım yarın?
Unutabilecekmiyim yaşananları?

Söz verdim Ankara'ya seni unutmayı deneyeceğim;
Seni unutamayacağımı bildiğim için Ankara'yı terkedeceğim,
Yanlış anlama Ankara seni hep seveceğim;
Ama sevgilime söz verdim onun yanına;
Cennet'e gideceğim..


Aslıhan Erdal

kaynak:antoloji

yimake - avatarı
yimake
Ziyaretçi
16 Mart 2008       Mesaj #5755
yimake - avatarı
Ziyaretçi
UYAN



Baksana kim boynu bükük ağlayan?

Hakk-i hayâtın senin ey Müslüman!

Kurtar o biçâreyi Allah için.

Artık ölüm uykularından uyan!



Bunca zamandır uyudun, kanmadın;

Çekmediğin kalmadı, uslanmadın.

Çiğnediler yurdunu baştan başa,

Sen yine bir kerre kımıldanmadın.



Ninni değil dinlediğin velvele...

Kükreyerek akmada müstakbele

Bir ebedî sel ki zamandir adı;

Haydi katıl sen de o coşkun sele.



Karşı durulmaz cereyan sîneçâk...

Varsa duranlar olur elbet helâk.

Dalgaların anlamadan seyrini,

Göz göre girdâba nedir inhimâk?



Dehşet-i mâziyi getir yâdına;

Kimse yetişmez yarın imdâdına.

Merhametin yok diyelim nefsine;

Merhamet etmez misin evlâdına?



"Ben onu dünyaya getirdim..." diye,

Kalkışacaksın demek öldürmeye!

Sevk ediyormuş meğer insanları,

Hakk-ı übüvvet de bu câniliğe!



Doğru mudur ye’s ile olmak tebah?

Yok mu gelip gayrete bir intibah?

Beklediğin subh-ı kıyamet midir?

Gün batıyor sen arıyorsun sabah!



Gözleri mâziye bakan milletin,

Ömrü temâdisi olur nekbetin.

Karşına müstakbeli dikmiş Hudâ,

Görmeye, lakin daha yok niyyetin!



Ey koca Şark! Ey ebedî meskenet!

Sen de kımıldanmaya bir niyyet et.

Korkuyorum Garb'ın elinden yarın,

Kalmıyacak çekmediğin mel’anet.



Hakk-ı hayatın daha çiğnenmeden,

Kan dökerek almalısın merd isen.

Çünkü bugün ortada hak sahibi,

Bir kişidir: "Hakkımı vermem!" diyen.

5 Şubat 1330 (1915)
MEHMET AKİF ERSOY ( MİLLİ ŞAİR)
Sedef 21 - avatarı
Sedef 21
Ziyaretçi
16 Mart 2008       Mesaj #5756
Sedef 21 - avatarı
Ziyaretçi

AŞKTIR GERİDE KALAN

İnkâr etmem aşkı
Ağzı bir elma tadı ağzımda

Sevdiği oyuncaklar
En güzeli mızıka

Derken geçer gider birdenbire
Güzelim yaz

Eylülle hüzün
Türkülerde yağmur

Uykusuz geceler ki
Çoktaaan unutulmuştur

Severdi her şeyi
Yollar uzun yürüse

Küçük çakıl taşları, birkaç sümüklüböcek
Bir serçe



ALİ PÜSKÜLLÜOĞLU

DEsssT16 - avatarı
DEsssT16
Ziyaretçi
16 Mart 2008       Mesaj #5757
DEsssT16 - avatarı
Ziyaretçi
Bunaydın

Bir limon kalmış güneşten
Bi de daluçlarında buhur
Bulutlar ki kar
Bulutlar yağıyor
Dizdüşümlerime...
Bir tahtaboştasın loş
Sarmanlar gelip gidiyor
Silüsler beyazdan da yılan
Sen bu tipiden çıkmıyacan...
Bir limon kalsa da güneşten
Bir de ölümcül umut
Sen bu umuttan iflah
Olamaya
Can. . .

Can Yücel
drzombie - avatarı
drzombie
Ziyaretçi
16 Mart 2008       Mesaj #5758
drzombie - avatarı
Ziyaretçi
ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNE
Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,
-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya-
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde -gösterdiği vahşetle- "Bu bir Avrupalı!"
Dedirir: Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi! Eski Dünya, Yeni Dünya, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi... Mahşer mi, hakikat mahşer.
Yedi iklimi cihânın duruyor karşısında,
Ostralya'yla beraber bakıyorsun: Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk;
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...
Hani, tâ'ûna da zuldür bu rezil istilâ!
Ah, o yirminci asır yok mu, o mahhlûk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcud ise, hakkıyle sefil,
Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.
Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz...
Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz.
Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb,
Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb.

Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lâğam,
Atılan her lâğamın yaktığı yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer
O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkâz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el ayak,
Boşanır sırtlara, vâdilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,
Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız tayyâre.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?
Çünkü te'sis-i İlâhî o metin istihkâm.
Sarılır, indirilir mevki'-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer;
Bu göğüslerse Hudâ'nın ebedî serhaddi;
"O benim sun'-i bedi'im, onu çiğnetme" dedi.
Âsım'ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmeyecek.
Şûhedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar...
Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid'i...
Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
"Gömelim gel seni tarihe" desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb...
Seni ancak ebediyyetler eder istiâb.
"Bu, taşındır" diyerek Kâ'be'yi diksem başına;
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da ridâ namıyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan;
Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına;
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana.
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak salvetini,
Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin'i,
Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran...
Sen ki, İslâm'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecrâmı adın;
Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın... Heyhât!
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âguşunu açmış duruyor Peygamber. kare



MEHMET AKİF ERSOY
Sedef 21 - avatarı
Sedef 21
Ziyaretçi
16 Mart 2008       Mesaj #5759
Sedef 21 - avatarı
Ziyaretçi
Özledim Seni

özledim seni bu gün sebep yokken
uzansam hayallere dokunurum sandım bak

yıllar geçmiş üstümüzden
hala ilk günkü gibi aklımdasın
özledim seni özledim seni
özledim seni özledim seni
sen doğdun
en güzel cümlenin en güzel öznesi
tanrının unuttuğu bu kentte
cennetten düşen bi manzara gibi
özledim seni özledim seni
özledim seni özledim seni
söylenecek çok sözüm vardı
hepsi yarım kaldı
neler ummuştum hayattan
elimde ne kaldı
kırılan kalbim miydi yoksa
karnımdaki bu sancıyla
küflenmiş ruhum unutmadı
unutmadı seni hala
özledim seni özledim seni
özledim seni özledim seni…


alintidir

CaNaRY - avatarı
CaNaRY
Ziyaretçi
18 Mart 2008       Mesaj #5760
CaNaRY - avatarı
Ziyaretçi
Gitmeyi öğrettiler bana, kalmak nasıldır..?
nasıldır bir göğüste endişesiz uyumak..?

ne zaman düştün sol yanıma da, vuruldum sözlerimden
benim yazım değilsin, korkarım kışım da
tenimde çıldırmış bir dilek tutuşturur iliklerimi
sen ateşsin
saat 17.28
kimbilir, şimdi neredesin

yoruldum korktuğum yangınlara yakalanmaktan
suya düştü intihar, boğuldu son bakış
kimi istesem uzaktır kıyı boyları
vedalar alnıma işlenmiş, nakış nakış

aşk! Sevdiğim ama dokunamadığım çiçek
kulaç attığım dalgalara sıkıştı haykırışım
gitmeyi öğrettiler bana, kalmak nasıldır..?
nasıldır bir göğüste endişesiz uyumak..?
yırttığım takvim yapraklarında ağlıyor çocukluğum
söylesene, nasıldır dudaklarını bir dudakta uyutmak..?

ne zaman girdin aklıma da, karıştım gecelerde
benim sevdam değilsin, korkarım sevenim de
yürekte şaha kalkmış bir arzu ıslatır dilimi
sen havasın
saat 22.16
kimbilir, şimdi hangi kuytudasın
arındım ve çözüldüm geçmişin kirli nefesinden
geceye düştü uyku, titredi acı soluk
kimi çağırdıysam, kapalıdır seslerinin yolu
üşümeler içimden akıyor, oluk oluk

tutku! Bildiğim ama gösteremediğim resim
akıttığım renklere takıldı gül yüzlü uçurtmam
susmayı öğrettiler bana, konuşmak nasıldır..?
nasıldır, bir sesin içinde bağdaş kurup dinlenmek..?
yitirdiğim öpüşlerde yanıyor sevgilerim
söylesene, nasıldır bir yüreğin içinde demlenmek..?
ne zaman geldin yanıma da, dağıldı hüznüm
kaçarım değilsin, korkarım tutanım da
sen topraksın
saat 22.39
kimbilir, şimdi hangi duygunun uykusundasın...
Pelin Onay...

Benzer Konular

2 Aralık 2006 / Misafir Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya