Arama

Özlü Sözlü Doğrular - Sayfa 7

Güncelleme: 12 Aralık 2021 Gösterim: 486.248 Cevap: 2.696
bilinmezden insan - avatarı
bilinmezden insan
Ziyaretçi
10 Mart 2006       Mesaj #61
bilinmezden insan - avatarı
Ziyaretçi
Atiyi karanlık görerek azmi bırakmak
Alçak bir ölüm varsa eminim budur ancak
Sponsorlu Bağlantılar
MEHMET AKİF ERSOY
akalla - avatarı
akalla
Ziyaretçi
11 Mart 2006       Mesaj #62
akalla - avatarı
Ziyaretçi
Seni seviyorum dediğim zaman SEVİYORDUM, Özlüyorum dediğim zaman ÖZLÜYORDUM, Gittin........ G E R İ G E L M E !!! Msn Cry Msn Cry Msn Cry
Sponsorlu Bağlantılar
kambis - avatarı
kambis
Ziyaretçi
11 Mart 2006       Mesaj #63
kambis - avatarı
Ziyaretçi
AŞK BİR KUMSAATİ GİBİDİR,BEYİN BOŞALIRKEN KALP DOLAR...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
12 Mart 2006       Mesaj #64
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ACI
Bütün acılara dayanılır, yeterki ekmeğin olsun. CERVANTES
İşi çok olanların gözyaşları için vakitleri yoktur. LORD BYRON
Acı çekmek, ölmekten daha çok cesaret ister. NAPOLEON
Tatlı şeyler, sonu iyi biten acılardır. AESKHYLOS
Hiçbir şey, acıdan daha hızlı gelemez. BAİLEY
Dünkü acılar, bugünkü sevinçlerin kaynağını oluşturur. POLLOK
Acı, acıyı bastırır. TÜRK ATASÖZÜ

AÇLIK
Açlık, kılıçtan bile keskindir. BEAUMONT İLE FLETCHER
Açlık, dünyanın en güzel salçasıdır. CERVANTES
Aç tavuk düşünde darı ambarı görür. TÜRK ATASÖZÜ

AKRABALAR
Akrabalarının sevmediği insanı kimse sevmez. PLAUTUS
En kötü nefret, akrabaların nefretidir. TACITUS
Akrabalar, ne yaşamasını nede ölecek zamanı bilen insanlardır. OSCAR WILDE

ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK
Övülmek isterseniz,alçak gönüllülüğü yem olarak kullanabilirsiniz. CHESTERFİELD
Gerçekten alçak gönüllü olan bir insan, kendisinden hiç söz etmeyen insandır. LA BRUYERE
İnsan gururu yüzünden de alçak gönüllü olabilir. MANTAİGNE
İnsan yüzü kızaran hayvandır. MARK TWAİN
Bir adamın gerçekten büyük olup olmadığını, onun alçak gönüllülüğünden anlayabilirsiniz.
Senden iyilere yerini vermesini bil. KEBLE

APTALLIK
Her aptal onu beğenen başka bir aptal bulur. BOİLEAU
Gençler, yaşlıların aptal olduklarını sanırlar, ama yaşlılar gençlerin aptal olduklarını bilirler.
Bilgili bir aptal, bilgisiz bir aptaldan daha aptaldır. MOLİERE
Büyük tehlike, yarı aptallarla yarı akıllıların arasında yatar. GEOTHE
Eğer hiç aptal görmek istemiyorsanız, gözlüklerinizi kırın. RABELAİS
İnsanlar aptal olarak yaşayabilirler; ama aptal olarak ölemezler. YOUNG
Aptal ata binmiş, bey oldum sanmış. TÜRK ATASÖZÜ
Kendini akıllı sanan herkes aptaldır. VOLTAİRE
Yaşamanın tadını çıkarmaktan korkana aptal derim. ALBERT CAMUS

AŞK
İlk ve son aşkımız kendimize karşı olandır. BOVEE
Aşk, masraflarla çevrilmiş bir duygu okyanusudur. LORD DEWAR
Gençlerin istekleri: Aşk, Para, sağlık. Yaşlıların istekleri: Sağlık, para, aşk. Erkekler aşka aşık olarak başlarlar,kadınlara aşık olarak bitirirler; kadınlarda erkeklere aşık olarak başlar, aşka aşık olarak bitirirler. REMY DE GOURMONT
Aşk Fransa'da bir komedi, İngiltere'de bir trajedi,İ talya'da bir opera, Almanya'da bir melodramdır. MARGUERİTE BLESSİNGTON
Aşk, deniz meltemleri gibidir; sesini duyarız, nereden nereye gittiğini kestiremeyiz. BORNE
Aşkın gözü kördür. PROPERTİUS
Aşk, yüreklerden gökyüzüne kadar uzanan ateşten bir merdivendir. E.GEİBEL
Aşk, yepyeni kalabilen eski bir masaldır. H.HEİNE
Aşkın gelişi, aklın gidişidir. ANTOİNE BRET
Beni az, ama uzun sev. MARLOWE
Aşk, geceyi bile gün ışığına boğabilir. A. SALLE
Sevmeyi bilmeyen, ölmeyi de bilmez. ANONİM
Aşk, sürekli bir mutluluktur. GEORGE SAND
En tatlı gelen sevinç ve en kötü gelen acı aşktır. BAİLEY
melish - avatarı
melish
Ziyaretçi
19 Mart 2006       Mesaj #65
melish - avatarı
Ziyaretçi
Öğrenmesi gerekli, biliyorum; tüm insanların dürüst ve adil olmadığını.
Fakat
şunu da öğret ona, her alçağa karşı bir kahraman, her bencil politikacıya karşılık kendini adamış bir lider vardır.

Her düşmana karşılık bir dost olduğunu da öğret ona.

Zaman alacak biliyorum, fakat eğer öğretebilirsen ona, kazanılan bir doların, bulunan beş dolardan daha değerli olduğunu öğret.

Kaybetmeyi öğrenmesini öğret ona ve hem de kazanmaktan neşe duymayı.

Kıskançlıktan uzaklara yönelt onu. Eğer yapabilirsen, sessiz kahkahaların gizemini öğret ona, bırak erken öğrensin, zorbaların görünüşte galip olduklarını...

Eğer yapabilirsen, ona kitapların mucizelerini öğret. Fakat ona sessiz zamanlar da tanı, gökyüzündeki kuşların, güneşin yüzü önündeki arıların, ve yemyeşil yamaçtaki çiçeklerin ebedi gizemini düşünebileceği...

Okulda hata yapmanın, hile yapmaktan çok daha onurlu olduğunu öğret ona. Ona kendi fikirlerine inanmasını öğret, herkes ona yanlış olduğunu söylediğinde dahi...

Nazik insanlara karşı nazik, sert olanlara karşı da sert olmasını öğret ona.

Herkes birbirine takılmış bir yere giderken, kitleleri izlemeyecek gücü vermeye çalış oğluna.

Tüm insanları dinlemesini öğret ona, fakat tüm dinlediklerini gerçeğin eleğinden geçirmesini, ve sadece iyi olanları almasını da öğret...

Eğer yapabilirsen, üzüldüğünde bile nasıl gülümseyeceğini öğret ona.

Gözyaşlarında hiçbir utanç olmadığını öğret.

Herkesin sadece kendi iyiliği için çalıştığına inananlara dudak bükmesini öğret ona, ve aşırı ilgiye dikkat etmesini...

Ona kuvvetini ve beynini en yüksek fiyatı verene satmasını, fakat hiçbir zaman kalbi ve ruhuna fiyat etiketi koymamasını öğret.

Uğultulu bir insan kalabalığına kulaklarını tıkamasını öğret ona, ve eğer kendisinin haklı olduğuna inanıyorsa, dimdik dikilip savaşmasını öğret.

Ona nazik davran, fakat onu kucaklama, çünkü ancak ateş çeliği saflaştırır. Bırak sabırsız olacak kadar cesarete sahip olsun, birak cesur olacak kadar sabri olsun.

Ona her zaman kendisine karsi derin bir inanc tasimasini ögret, böylece insanliga karsi da derin bir inanc tasiyacaktir...

Bu büyük bir taleptir, ne kadarini yapabilirsen bir bak bakalim...

(alıntıdır)
pasaklikedi - avatarı
pasaklikedi
Ziyaretçi
20 Mart 2006       Mesaj #66
pasaklikedi - avatarı
Ziyaretçi




Yaşamak gecenin tüm karanlığına rağmen,buğulu bir cama güneşi çizmektir.YAŞAMAK DİRENMEKTİR!

kambis - avatarı
kambis
Ziyaretçi
20 Mart 2006       Mesaj #67
kambis - avatarı
Ziyaretçi
Jackson Brown dan hayat dersleri

1- Kendimi neşelendirmek istediğim zaman
en iyi yolun başka birini
neşelendirmeye çalışmak olduğunu öğrendim.

2 - Bir bebeğin evlilik sorunlarını çözemeyeceğini öğrendim.

3- Bir tartışmayı tatlıya bağlamadan yatağa gidilmemesi
gerektiğini öğrendim.

4- İşyerinde romantik ilişkiler aranmaması gerektiğini
öğrendim.

5- İnsanin kendisinden daha sorunlu birisiyle evlenmemesi
gerektiğini öğrendim.

6- Çalıştırdığımız insanlara iyi davrandığımızda, onların
da
müşteriye iyi davrandıklarını öğrendim.

7- Bir toplantıda zekâmı ya da sohbetimi göstermek konusunda
tercih yapmak gerektiğinde sohbeti seçmenin daha iyi olacağını
öğrendim.

8- İnsanlara iyi davranmanın hiçbir maliyeti olmadığını
öğrendim.

9- Gerçekten yaşamaya başlamak için emeklilik beklenirse, çok
uzun
bir süre beklenilmiş olunacağını öğrendim.

10-İyi kalpli olmanın mükemmel olmaktan daha önemli olduğunu
öğrendim.

11-Bir domuza ve bir çocuğa istedikleri her şeyi verirseniz
sonuçta çok iyi bir domuzunuz ve çok kötü bir çocuğunuz
olacağını
öğrendim.

12-Kimle evleneceğin kararının hayatta verilen en önemli karar
olduğunu öğrendim.
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
20 Mart 2006       Mesaj #68
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
bana neyi öğrettiler biliyor musun?
"unutmayı"
kimin öğrettiğini biliyor musun?
kim oldugunu sorma çoktan unuttum bile..


gidenler ve kalanlar vardır aramızda..
mektuplar,telefonlar ve bir de duygular işte...
gidenler gitmistir nerededirler bilinmez.
kalanlar ise ne zaman gidecekler ASLA düşünülmez...
Son düzenleyen Mystic@L; 20 Mart 2006 20:36 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
21 Mart 2006       Mesaj #69
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Risksiz yaşamda başarı aramak, bulanık suda balık avlamaya benzer.

*Başkalarının bilgisiyle bilgin olabilsek bile, ancak kendi aklımızla akıllı olabiliriz. (Michel de Montaigne)

*Düşünmeden konuşmanın cezası, konuştuktan sonra düşünmeye mahkum olmaktır.

* Haksızlığa sapıp bütün insanların seninle beraber olmasını sağlamaktansa, adaletle hareket edip tek başına kalmak daha iyidir. (Mahatma Gandi)

* Bakılacak yüze, utanılacak söz söyleme.

* Güzelliği bulmak için tüm dünyayı dolaşsak da; Onu içimizde taşımıyorsak asla bulamayız. (R. W. Emerson)

* Cesaretli olmayan insan, keskin kenarı olmayan bıçağa benzer. (B. Franklin)

* Önemli olan elinde ne olduğu değil, onu nasıl kullandığındır.

* İnsanın, yalnız gerçeğin ne olduğunu bilmesi yeterli değildir; Doğruyu istemesi ve yapması da gereklidir. (Goethe )

* Bir zincir en zayıf halkası kadar kuvvetlidir.

* Taşı delen suyun kuvveti değil, damlaların sürekliliğidir.

* Bir haksızlık karşısında 'tarafsızım' diyen biri, artık bir taraf olmuştur.

* Bana okuduğum kitapların en güzelinin hangisi olduğunu sorarsanız, Söyleyeyim: ANNEM'dir. (Abraham LINCOLN)

* Kimse bizi aldatamaz... Ancak biz kendi kendimizi aldatırız. (Goethe)

* Bekleyebilen için herşey iyi sonuç verir. (Tolstoy)

* Bir insanın akıllı olmasına birşey dediğimiz yok. Yeter ki; aklını başkalarına kabul ettirmeye çalışmasın. (Eflatun)

* Her bildiğini söyleme ama, söylediklerini daima bil.

* Aradığını bilmeyen, bulduğunu anlayamaz.

* Yoksul adam tavuk yiyorsa, ya adam hastadır, ya tavuk.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Mart 2006       Mesaj #70
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
hikaye10005 cbk



hikaye10005


BİR ÖYKÜ

Kaba saba, soluk, yıpranmış giysiler içindeki yaşlı çift, Boston treninden inip
utangaç bir tavırla rektör'ün bürosundan içeri girer girmez, sekreter masasından
fırlayarak önlerini kesti... Öyle ya, bunlar gibi ne idüğü belirsiz taşralıların
Harvard gibi üniversitede ne işleri olabilirdi?

Adam, yavaşça rektörü görmek istediklerini söyledi. İşte bu imkansızdı..
Rektörün o gün onlara ayıracak saniyesi yoktu..
Yaşlı kadın, çekingen bir tavırla; "Bekleriz" diye mırıldandı...
Nasıl olsa bir süre sonra sıkılıp gideceklerdi.. Sekreter sesini çıkarmadan
masasına döndü.. Saatler geçti, yaşlı çift pes etmedi.. Sonunda sekreter,
dayanamayarak yerinden kalktı. "Sadece birkaç dakika görüşseniz, yoksa
gidecekleri yok" diyerek rektörü iknaya çalıştı. Anlaşılan çare yoktu..

Genç rektör, isteksiz bir biçimde kapıyı açtı. Sekreterin anlattığı tablo içini
bulandırmıştı. Zaten taşralılardan, kaba saba köylülerden nefret ederdi.
Onun gibi bir adamın ofisine gelmeye cesaret etmek, olacak şey miydi bu?
Suratı asılmış, sinirleri gerilmişti.

Yaşlı kadın hemen söze başladı. Harvard'da okuyan oğullarını bir yıl önce
bir kazada kabetmişlerdi. Oğulları, burada öyle mutlu olmuştu ki, onun
anısına okul sınırları içinde bir yere, bir anıt dikmek istiyorlardı.

Rektör, bu dokunaklı öyküden duygulanmak yerine öfkelendi. "Madam"
dedi, sert bir sesle, "Biz Harvard'da okuyan ve sonra ölen herkes için
bir anıt dikecek olsak, burası mezarlığa döner..."

"Hayır, hayır" diyerek haykırdı yaşlı kadın.. "Anıt değil... Belki, Harvard'a
bir bina yaptırabiliriz". Rektör, yıpranmış giysilere nefret dolu bir nazar
fırlatarak, "Bina mı?" diyerek tekrarladı, "Siz bir binanın kaça mal olduğunu
biliyor musunuz? Sadece son yaptığımız bölüm yedi buçuk milyon dolardan
fazlasına çıktı..."

Tartışmayı noktaladığını düşünüyordu. Artık bu ihtiyar bunaklardan
kurtulabilirdi.. Yaşlı kadın, sessizce kocasına döndü: "Üniversite
inşaatına başlamak için gereken para bu muymuş? Peki, biz niçin
kendi üniversitemizi kurmuyoruz, o halde?"

Rektör'ün yüzü karmakarışıktı.. Yaşlı adam başıyla onayladı.
Bay ve bayan Leland Stanford dışarı çıktılar. Doğu California'ya,
Palo Alto'ya geldiler. Ve Harvard'ın artık umursamadığı oğulları için
onun adını ebediyyen yaşatacak üniversiteyi kurdular.

Amerika'nın en önemli üniversitelerinden birini STANFORD'u.


=========

Ayağınıza kadar gelip, sizinle görüşmek isteyen insanlara
yaklaşmadan önce bir kez daha düşünmeniz dileğiyle...


Benzer Konular

8 Şubat 2010 / Misafir Edebiyat
21 Aralık 2013 / Misafir Soru-Cevap
22 Ekim 2007 / Misafir Tarih
8 Eylül 2016 / ocean97 Genel Mesajlar
10 Kasım 2015 / _KleopatrA_ X-Sözlük