Arama

Medya Haber - Sayfa 89

Güncelleme: 13 Ekim 2017 Gösterim: 715.338 Cevap: 1.864
Demir YumruK - avatarı
Demir YumruK
Ziyaretçi
29 Nisan 2008       Mesaj #881
Demir YumruK - avatarı
Ziyaretçi
Muhtarı kaçıranlara ceza yağdı

Sponsorlu Bağlantılar
Bahadır ÖKTEM/TRABZON, (DHA)TRABZON'un Çağlayan Beldesi Yanlıca Mahallesi Muhtarı Muzaffer Çağlar'ı kaçırarak 5 bin YTL para istedikleri iddiasıyla yargılanan 3 sanık, toplam 37 yıl ağır hapis cezasına çarptırıldı.
Olay 5 Nisan 2006'da Trabzon'un merkeze bağlı Çağlayan Beldesi Yanlıca Mahallesi’nde meydana geldi. Mahalle muhtarı olan ve aynı zamanda market işleten Muzaffer Çağlar, işyerinin önünden zorla bir otomobile bindirilerek kaçırıldı. Bir süre sonra serbest bırakılan Muhtar Muzaffer Çağlar, Mehmet Özer, Faruk Arslan ve Miraç Koç'un kendisini kaçırarak 5 bin YTL haraç istedikleri iddiasıyla suç duyurusunda bulundu. Şikayet üzerine 3 kişi gözaltına alındı.
Trabzon 1'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde, bugün görülen son duruşmasında, ‘yağmaya teşebbüs’, ‘kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma ve ruhsatsız silah taşıma’ suçlarından yargılanan tutuklu sanıklar Mehmet Özer ve Faruk Arslan ile tutuksuz yargılanan Miraç Koç hazır bulundu. Sanıklardan Mehmet Özer, “Benim ve arkadaşlarımın hiçbir suçu yoktur. Adaletin yerini bulmasını istiyoruz” dedi.
Mahkeme Heyeti 25 yaşındaki sanık Mehmet Özer'i, ‘Birden fazla kişi ile silahlı yağmaya teşebbüs’, ‘cebir ve şiddet ile özgürlüğü kısıtlamak ve ruhsatsız silah taşımak’ suçlarından toplam 13 yıl ağır hapisle cezalandırdı. 22 yaşındaki Faruk Arslan ise, ‘gaspa teşebbüs’, ‘cebir ve şiddetle özgürlüğü kısıtlamak’ suçlarından toplam 12 yıl ağır hapis cezasına çarptırıldı.
Tutuksuz yargılanan 27 yaşındaki zanlı Miraç Koç da 12 yıl ağır hapis cezasına çarptırılırken, mahkeme, sanığın çağrıldığında duruşmaya geldiği, savunmasını yaptığı, bu nedenle sanık hakkında kaçma şüphesi bulunmadığı gerekçesiyle ‘hükümle birlikte tutuklama talebinin reddine’ karar verdi.
Miraç Koç, davanın temyize gidip Yargıtay tarafından onaylanması halinde tutuklanacak.

Demir YumruK - avatarı
Demir YumruK
Ziyaretçi
1 Mayıs 2008       Mesaj #882
Demir YumruK - avatarı
Ziyaretçi
"Sahte çürük raporu" davasında 13 tahliye

Sponsorlu Bağlantılar
1 Mayıs 2008 A.A. Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesi, “askerlikten kurtulmak için hile yapmak ve buna iştirak etmek” suçlarından yargılanan sanıklardan 13'ünün tahliyesine karar verdi.

DTP Genel Başkanı Nurettin Demirtaş'ın da aralarında bulunduğu 97 kişinin, “Askerlikten kurtulmak için hile yapmak” ve “Askerlikten kurtulmak için hile yapmak suçuna iştirak etmek” suçlarından yargılandığı davanın görülmesine devam edildi.
Hava Kuvvetleri Lojistik Komutanlığı'nda kurulan mahkemede görülen davanın 8. duruşmasına tutuklu sanıklar ve tutuksuz yargılanan bazı sanıklar ile avukatları katılırken sanık yakınlarından bazıları izleyici olarak duruşmada hazır bulundu.
Sanık Gürbüz Altınel, emekli kurmay Albay olduğunu ve 41 yıllık askerlik geçmişinde, birçok önemli görevde bulunduğunu belirterek, hiçbir kimseye sahte askerliğe elverişsiz raporu alması konusunda yardım etmediğini öne sürdü.
Yükümlü sanık Nihat Yılmaz'a sahte rapor alınması için yardımda bulunmadığını iddia eden Altınel, “Yılmaz'ın yalanı yüzünden 16 aydır hapisteyim. Cezaevinde bir sürü katilin, hırsızın ve psikopatın yanında cefa çekiyorum” dedi.
Sanık Nihat Yılmaz ise Gürbüz Altınel'e, bizzat para verdiğini savunarak, kimseye iftira atmadığını söyledi.

Sanık Beşgül Alçın (Dobada), Ankara'nın en köklü demir tüccarlarından birinin kızı olduğunu ve uzun yıllar bu işi başarıyla yürüttüğünü belirterek, aile dostu olan Rahmi Solmaz'ın rapor almasına yardım ettiğini, ancak bu işten herhangi bir maddi menfaat sağlamadığını ileri sürdü.
Duruşmada ifade veren diğer sanıklar Sema Çavuşoğlu (Demiralan), Salih Doğan İşlek, Muharrem Özsarı ve Yüksel Şanlı üzerlerine atılı “askerlikten kurtulmak için hile yapmak suçuna iştirak etmek” suçunu kabul etmedi.
Tutuklu sanıklar ile avukatları tahliye talebinde bulundu.

9 TANIK DİNLENİLDİ

Mahkemede, aralarında Etimesgut Asker Hastanesi Baştabibi Hava Tabip Albay Macit Uzun ve eski Baştabip emekli Tabip Albay Mustafa Özdemir'in de bulunduğu 9 kişi, tanık olarak ifade verdi.

Etimesgut Asker Hastanesi Baştabibi Hava Tabip Albay Uzun, ortopedi doktoru olarak, gerçekten rahatsızlığı bulunan yükümlü kişilere geçmişte askerliğe elverişsiz raporu verdiğini belirterek, bu raporun hangi şartlarda ve prosedürde verilebileceği konusunda bilgi verdi.
Eski Baştabip emekli Tabip Albay Özdemir ise ön rapor ve ön rapor teyit belgelerinin verilmesine ilişkin bilgi sunarken, “Evrakları kontrol ettiğim sırada herhangi bir eksikliğe rastlasaydım, yasal işlem başlatırdım” diye konuştu.
Özdemir, görev süresi içerisinde, hastanede herhangi bir mührün de kaybolmadığını söyledi.

Emekli Tabip Albay Ömer Özgül de Etimesgut Asker Hastanesi'ndeki görevi sırasında, ne sanık Levent Özcan'dan ne de başka bir çalışandan şüphelendiğini kaydetti.
Özgül, çürük raporu almak için Sağlık Kurulu heyetinin karşısına çıkan yükümlülerin ve hastaların durumunun çok titiz incelendiğini belirterek, “Çünkü burada herhangi bir yolsuzluğun olma ihtimali daha çoktu” dedi.
Sıhhi Teknisyen Başçavuş Erkan Şimşek, Cerrahi Teknisyeni Hava Sıhhiye Başçavuş Cengiz Kaplan, sivil memurlar Türkan Öztürk, Orhan Karaca, Harun Doruk ve Ahmet Avcı da ön rapor ve ön rapor teyit belgesi ile kati askerliğe elverişsiz raporunun verilmesine ilişkin süreç hakkında mahkemeye bilgi verdi.

13 SANIK TAHLİYE EDİLDİ

Tanıkların ifadelerinin alınmasının ardından duruşmaya bir süre ara verildi.

Aranın ardından Mahkeme Başkanı Hakim Albay Ahmet Erdem, “Askerlikten kurtulmak için hile yapmak suçuna iştirak etmek” suçundan yargılanan sanıklar İbrahim Ethem Eke, Yalçın Dursun, Gürbüz Altınel, Salih Doğan İşlek, Muharrem Özsarı, Mehmet Ali Özdemir, Veli Çırk ve Muzaffer Yıldız; “Askerlikten kurtulmak için hile yapmak” suçundan yargılanan sanıklar Nazmi Avcı, Tahir Demir, Ramazan Batbay ve Nizamettin Onar ile her iki suçtan yargılanan sanık Tekin Demircan'ın tahliyelerine karar verildiğini açıkladı.
Mahkeme Başkanı Erdem, duruşmanın yarın saat 10.00'a ertelendiğini kaydetti.
fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
7 Mayıs 2008       Mesaj #883
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
Kara enerji için ilk kanıt bulunduHubble Uzay Teleskobu, ilk kez Albert Einstein tarafından ortaya atılan evreni genişlettiği düşünülen kara enerjiye ait bulgulara rastladı. Medya Haber
Kara enerji adıyla tanınmlanan gizemli bir güç evrenin 9 milyar yıldır genişlemesine önayak oluyor. Kara enerjinin varlığı bilim insanları tarafından matematiksel olarak kabul ediliyordu, ancak direkt kanıt elde edilememişti.

Hubble Uzay Teleskobu’nun tespit ettiği bulguler ise, Johns Hopkins Üniversitesi profesörü ve NASA’nin Uzay Teleskopları Estitüsü uzmanı Adam Riess’a göre “Kara enerjinin varlığına işaret eden ilk kanıtlar”.

Riess ve ekibi, Hubble üzerinden 23 eski süpernovayı gözlemledi. Bu süpernovaların ışığının Hubble’ın gözlem eksenine ulaşmasının en az 7 milyar yıl sürdüğü tahmin ediliyor. Bu hesaplama, söz konusu süpernovaların evrenin erken çağlarında oluştuğu gösteriyor.
Adam Riess.

Evrenin yaşı 13.7 milyar yıl olarak varsayılıyor. Riess’in gözlemlerinin detaylı hali Astrophysical Journal dergisinin 10 Şubat sayısında yayımlanacak. Kara enerji evrenin yüzde 70’ini oluşturuyor; uzayın yüzde 25’i kara madde, yüzde 5’i ise bilinen olağan maddeden müteşşekkil. Riess, kara enerjinin evreni 9 milyar yıldır genişlettiğini düşünüyor.

GENİŞLEMENİN ANAHTARI KARA ENERJİDE
Astronomlar süpernova patlamalarından, referans alınan süpernovanın uzaklığını ve hatta patlama esnasında evrenin ne hızla genişlemekte olduğunu kestirebiliyor. Riess, süpernova patlamaları için bu nedenle ‘evrenin anahtarı’ olarak niteliyor. Mevcut kütleçekim gücüne karşın evrenin neden genişlediği sorusunun yanıtı olarak kara enerji fikri Einstein tarafından ortaya atılmıştı. Edwin Hubble, 1929’da evrenin sabit bir hacmi olmadığını gerçekten de genişlediğini gösterdi. Daha gelen astronomlar bu düşün ekseninde Big Bang teorisine ulaştı.

UZAY-ZAMAN YAKINLAŞIRKEN ‘KAÇIYOR’
Astronomlar, 1998’de bir gözlemde eski süpernovaların ışınlarının Dünya’ya gelirken ‘kaçtığını’ farketti. Şöyle ki, evrenin genişlemesiyle Dünya belli bir hızla uzaklaşırken, süpernova patlamasının ışığı bu genişleme hızından dapa düşük bir hızya Dünya’ya yakınlaşıyordu. Diğer bir deyişle, evrenin genişlemesi Big Bang’in tahmin ettiğinden daha hızlı olduğu için süpernova patlamasını ışığı Dünya’ya yaklaşırken görece uzaklaşıyordu. Bu bulgunun bir tek anlamı vardı; evrenin genişlemesi sürekle artarak hızlanan bir süreç. Bunu da sağlayan kara enerji olabilir miydi?

KARA ENERJİ: ‘UZAYIN MİZACI’
Kozmologlar, evrenin genişlemesini hızlandırdığı düşünülen, etkisi üzerinden dolaylı olarak varsaydıkları bu gizemli güce kara enerji diyor. Kara enerjiyi basit tabiriyle ‘gidip yerinde incelemek’ olanaksız, araştırmalar daha çok akıl yürütme ve matematiksel hesaplama şeklinde yapılıyor.

Einstein’a göre kara enerji uzayın doğasından gelen bir özellik, kimilerine göre ise elektromanyetik alanlarını birbirine ittirimi. Belki de kütleçekim alanlarını henüz bilinmeyen bir şekilde bükülmesinden meydana gelen bir anormallik de olabilir.

NASA, 2008’de Hubble Uzay Teleskobu’nu güncellediğinde bu konuyu araştıracak özel bir gözlem cihazı takılacak. Ayrıca ABD Enerji Bakanlığı 2011’de yörüngeye kara enerji konusunda uzmanlaşan bir gözlem cihazı yerleştirecek.
MaRCeLLCaT - avatarı
MaRCeLLCaT
Ziyaretçi
19 Mayıs 2008       Mesaj #884
MaRCeLLCaT - avatarı
Ziyaretçi
Kuran'a nişan alan asker için özür diledi

Amerikalı keskin bir nişancının Kuran'a ateş ederek talim yapması Irak'ta infiale yol açtı. Aşiret liderleri ile buluşan ABD'li komutan, "Lütfen beni ve askerlerimi bağışlayın" dedi..
sp
ABD,Kuran'ı hedef tahtası olarak kullanan askerinden dolayı Irak'tan özür diledi. Başkent Bağdat'ın kenar semtlerinden Razvaniya'da Şii ve Sünni aşiret yetkilileriyle bir araya gelen ABD'nin Bağdat'taki güçlerinin komutanı General Jeffrey Hammond, ismi açıklanmayan bir keskin nişancının 9 Mayıs'ta yaptığı bu davranışın kabul edilemez olduğunu belirtti. "Buraya, affınızı istemeye geldim. Lütfen beni ve askerlerimi bağışlayın" dedi. Bir başka komutan ise, öpüp alnına götürdüğü bir Kuran'ı aşiret liderlerine hediye olarak verdi.

IRAK POLİSİ FARKETTİ
Toplantıda konuşan Sünni Arap liderlerden Şeyh Hamadi el Qırtani ise, Kuran'a kurşun sıkmanın sadece Iraklılara değil bütün İslam dünyasına yönelik bir saldırı olduğunu söyledi. Irak'taki Müslüman Alimler Birliği de olayı kınayan bir açıklama yayınladı. Açıklamada, Irak anayasasının kaynağı Kuran'a yapılan davranış için, "Allah'ın kutsal kitabına yönelik bu saldırıyı ve bu saldırı karşısında sessiz kalan bütün kesimleri nefretle kınıyoruz" denildi. Bağdat'ta meydana gelen skandal olay, Iraklı bir polisin kurşunlanmış Kuran'ı bulması ile ortaya çıktı.
MaRCeLLCaT - avatarı
MaRCeLLCaT
Ziyaretçi
19 Mayıs 2008       Mesaj #885
MaRCeLLCaT - avatarı
Ziyaretçi
SİGARASIZ HAYAT

Türkiye'de kapalı mekânların tamamına yakınında bugün başlayan ve tiryakileri kara kara düşündüren sigarasız hayat beraberinde ağır cezaları da getiriyor. Yasağa uymayanlara ceza yağacak. Yasaklar başlarken, 19 Mayıs kutlamalarının ana teması da "Sigarasız bir dünya" ve "Doğanın korunması" olacak. "Havamızı koruyoruz", "Sigaraya değil yaşama sarıl" fonu önünde öğrenciler, "Elveda sigara merhaba hayat", "Bırakmak için istemek yeter" ve "Hayatı değil, sigarayı söndür" dövizleri ile geçit töreni yapacak.

CEZASI 62 YTL
Bugünden itibaren yasak yerde sigara içen milletvekili de olsa cezadan kurtulamayacak. Yasak yerde sigara içmenin cezası 62 YTL. Yere sigara izmariti ve paketi atanlar da 23 YTL ödeyecek. Bar, disko gibi eğlence yerleriyle lokanta ve kahvehanelerde ise yasak 19 Temmuz 2009'da yani 14 ay sonra başlayacak. Sigara içme yasağı kapalı mekânların yanı sıra, açık havada dahi olsa tüm spor karşılaşmalarında, okulların içlerinin yanı sıra bahçelerinde, açık hava tiyatrosu gibi yerlerde geçerli olacak. Tiryakiler neredeyse konutları dışında hiçbir kapalı alanda sigara içemeyecek. Çadır ve güneşlik gibi yerler de, yasağının uygulanacağı "kapalı alanlar" tanımı içinde olacak. Yaşlı bakım evleri, ruh ve sinir hastalarının yatarak tedavi gördüğü birimler ve cezaevlerinde sigara içme alanı oluşturulabilecek. Otellerde ise sigara içenlere tahsis edilen odalar bulunacak.

İZİN VERENE 500 YTL
Kapalı alanlarda sigara içilmesine müsaade edenlerin cezaları ise, içenlerden çok daha ağır olacak. Okul, hastane bahçeleri, spor salonları, stadyumlar, Aspendos gibi açık hava tiyatroları, toplu taşım araçları başta olmak üzere özel sektöre ait yerlerde sigara içilmesine izin verenler önce uyarılacak. Bu uyarılara karşın sigara içilmesine izin veriyorsa 500 ila 5 bin YTL arasında para cezasına çarptırılacak.
mechul_adam - avatarı
mechul_adam
Ziyaretçi
20 Mayıs 2008       Mesaj #886
mechul_adam - avatarı
Ziyaretçi
Mono Sodyum Glutamat‏

DİKKAT:
MSG diye bi katki maddesi var. Mono Sodyum Glutamat. Yiyeceklere konunca tadinin beyin tarafindan güzel algilanmasini sagliyor. Tatli, tuzlu farketmiyor, neye konsa tadi güzelmisş gibi geliyor. O yüzden üreticiler en berbat ürünlere dolduruyolar bunu.

Bu zararlarin hepsi çok sayida çalismayla kanitlanmis ve bununla ilgili bir rapor Dünya Saglik Örgütüne sunulmus durumda. Internette arastirilabilir:

ZARARLAR:
- Bu madde nörotoksin. Sinir hücrelerine zarar veriyor. Yol açtigi hastaliklar merkezi sinir sistemi tahribati ve buna bagli olarak Alzheimer, Parkinson, Huntington hastaliklari, Sara (epilepsi).
- Retinal dejenerasyon (göz retina tabakasi hasari)
- Yag birikimi, doyma mekanizmasında bozukluk, obezite
- Büyüme hormonu baskilanmasi
- Pankreas hasari, insülinde artis ve buna bagli olarak diyabet
- Böbrek ve karacigerde hasar
- Bu madde hamilelerde plasenta bariyerini geçebiliyor yani bebek de ayni etkilere maruz.

SU AN PIYASADAKI NEREDEYSE TÜM CIPSLERDE, HAZIR ÇORBALARDA, KÖFTE HARÇLARINDA VS.'DE BU MADDE VAR. BİRÇOK FİRMA KENDİ MAMULLERİNDE KATKI MADDESİ OLMADIĞINI MALLARININ DOĞAL VE GÜVENLI OLDUGUNU IDDIA EDİYOR. MAMULÜN TADINI GÜZELLESTIRMEK IÇIN HEPSI KULLANIYOR.

IÇINDE BULUNDUGU DIGER ÜRÜNLER KONUSUNDA BILGIM YOK, SATIN ALINAN ÜRÜNLERİN ETIKETLERI KONTROL ETMEKTE FAYDA VAR.

BU ZARARLAR ORTAYA ÇIKINCA MADDENIN ISMINI DEGISTIRMEYE BASLADILAR. IÇINDE MSG, MONO SODYUM GLUTAMAT, GLUTAMIC ASIT KISACA GLUTAMIN VEYA GLUTAMAT BULUNAN SEYLERDEN UZAK DURULMALI.

drzombie - avatarı
drzombie
Ziyaretçi
30 Haziran 2008       Mesaj #887
drzombie - avatarı
Ziyaretçi
İşte Dağlıca Tedbirleri

PKK’nın 21 Ekim 2007 gecesi üç koldan başlattığı saldırı üç saat sürdü. Baskında 13 er yaşamını yitirirken, sekiz er ise PKK tarafından esir alınarak Kuzey Irak’a götürüldü. Serbest kaldıklarında önce tutuklanan erler, halen Van Jandarma Asayiş Komutanlığı Mahkemesi’nde tutuksuz yargılanıyor.
30trfs12tarC4B1k
Taraf, 21 Ekim 2007’de 13 erin şehit düşmesi, sekiz erin de PKK tarafından kaçırılmasıyla sonuçlanan Dağlıca baskınındaki ihmaller zincirine ilişkin bugüne dek birçok haber yaptı. Son olarak 25 Haziran 2008 günkü sayımızda, Dağlıca baskınından dokuz gün önce başta Genelkurmay Başkanlığı olmak üzere tüm ilgili askeri birimlere gönderilen bir iç yazışmayı belgesiyle yayımladık.

Bu yazışmada, baskının nereden, nasıl, kim tarafından yapılacağına ilişkin ayrıntılı bilgiler vardı. Genelkurmay Başkanlığı önceki gece internet sitesinde yayımladığı açıklamada, Taraf’taki belgeye ilişkin olarak, “Yayımlanan mesaj gerçek bir belge olup, tehdide maruz tüm birimleri uyarma amacı taşımaktadır. Alınan duyumların değerlendirilerek istihbarat haline getirilmesi ve eylem ikazı olarak yayımlanması, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde kullanılan standart bir uygulamadır” dedi.

Aynı açıklamada Genelkurmay, Dağlıca baskınına ilişkin mevcut uyarının nasıl değerlendirildiğini de şöyle tarif etti: “Söz konusu ikazla birlikte, bölgedeki birliklerde emniyet tedbirleri artırılmış ve Dağlıca’da konuşlu unsurlarımız gerekli tepkiyi göstererek, hain saldırının amacına ulaşmasını engellemişlerdir.”

Ancak bu baskın öncesinde ve sırasında yaşananlar, 13 erin şehit, sekizinin de esir düştüğü saldırıyı etkisiz kılmak için gerekli önlemlerin eksiksiz biçimde alındığı konusunda kuşku uyandırıyor. Taraf, Dağlıca tedbirsizliklerini okurların dikkatine sunuyor.

Bölükteki asker sayısı 250’den 80’e indi


Dağlıca baskınından önce taburun emniyetini sağlayan bölükteki asker sayısı 250’den 80’e düşürüldü. Bu bölükteki askerlerin bir kısmı taburun emniyetini sağlamak için Keri Tepesi’ni tutuyordu.

Başta Genelkurmay Başkanlığı olmak üzere, Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Jandarma, 2. Ordu Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı’na Van’dan gönderilen ve önceki gün yayımlanan Genelkurmay Başkanlığı açıklamasıyla belgesi doğrulanan istihbarat raporunda, PKK’lıların Keri Tepesi’nden saldırı yapacağı baskından dokuz gün önce bildirilmişti.
Nöbetçi erlerin sayısı azaltıldı

Baskının yapıldığı ve taburu korumakla görevli tepedeki nöbetçi erlerin sayısı 100’den 26’ya indirildi. Dağlıca baskınında yaralı olarak kurtulan Piyade Ufuk Çelik baskın sonrasında bölükteki asker sayısının azaltılmasıyla ilgili olarak şu bilgileri verdi; “Taburun emniyetini sağlamak için Keri Tepesi’ni bizim bölük tutuyordu.

Bölüğün mevcudu yaklaşık 250 kişi idi. Ancak 20 Ekim 2007 tarihine kadar 1986/3 tertip erler terhis olup gidince, tabur komutanının emriyle her bölükten yaklaşık otuzar kişi seçilip alınarak Buğra Bölük Timi oluşturuldu. Bu tim tabur karargahının olduğu bölgede operasyon için hazır tutuluyordu. Bölük mevcudumuz 80 kişiye düştü. 26 kişi de Keri mevzilerinde 10 gün görevde kalmak durumunda oldu.”

Mevziler boş bırakıldı

Yeterli sayıda asker olmaması nedeniyle, hakim tepeler boş bırakıldı. Her mevzide üç asker bulunması gerektiği halde, bu sayı 1’e düşürüldü. Her iki uçtaki mevzilerin orta noktasındaki bir mevzi de, yine asker sayısının yetersizliği nedeniyle boş bırakıldı. Hakim tepeler olan Geper, Gerçek Keri ve 2522 rakımlı Oramar Tepesi, asker yetersizliğinden boş kalan mevzilerdendi.

Bu mevziler PKK’lıların geliş yolu üzerindeydi ve korunmasız oldukları için PKK’lılar bu bölgeleri herhangi bir direnişle karşılaşmadan ele geçirdi, daha sonra da baskın düzenlendi. Hava soğuk olduğu için çadırda ısınan erlerin bir kısmı baskın anında panikten tabura doğru kaçtı.
Tim bir mermi bile atmadı
Bir görevi de nöbet tutan erleri korumak olan yeni oluşturulmuş Buğra Bölük Timi, baskın anında taburda bekletilmesine rağmen çatışmaya girmedi, taciz ateşi bile açmadı. Asker sayısının yetersizliği nedeniyle iki ağır makineli silah mevzisinin boş olduğu da ortaya çıktı. MK19 bombaatar mevzi de boş bırakılmıştı.

Top atışları kısa düştü
Bunun üzerine PKK’lıların görüldüğü bölgeye ateş açıldı. Ancak tüm mermiler ve toplar kısa düştü. Dağlıca’da görevli Piyade Çavuş Ufuk Çelik, bu olayı ifadesinde şöyle anlattı: “Telsizle durumu tabura ilettik. Bu bölgeye taburdan havan ve topçu ateşi açıldı, ama mermiler hep kısa düştü. Havan ve topçu menzili dışında kaldılar.”

Komutan düğündeydi
Dağlıca baskınından altı saat önce, PKK’lılar bölgede yine görüldü. Tabur Komutanı Yarbay Onur Dirik’in düğünde olduğu ortaya çıktı. Çelik ifadesinde “Tabur komutanı o sırada köydeki düğünde olduğundan üsteğmenimize telsizden herhangi bir emir verilmedi. Bu yüzden bölük komutanımız gece uyumamamız ve dikkatli olmamız gerektiğini söyledi” diyerek yaşananları ve komutanın düğünde olduğunu açıkladı.

Tabur Komutanı Onur Dirik baskından sonra Hakkari Asliye Ceza Mahkemesi tarafından alınan ifadesinde “Baskın günü bölgenin gözetlendiği ve teröristlerin görüntüsü bana telsizle bildirildi” diyerek görüntü alındığını kabul etti. Van Cumhuriyet Başsavcılığı da önceki hafta tamamladığı iddianamesinde, PKK’lıların baskına gelirken “Düğün” kodunu kullandıkları ortaya çıktı.

Projektörlerle aydınlatma yapıldı
Dağlıca baskını sırasında, yüksek noktalardaki bölgeler projektörlerle aydınlatıldığı için nöbet tutan erler çok rahat görülüyordu. Çelik, ifadesinde bu olaya da yer verdi: “Herkes önemli bir olayın olabileceğinden endişe duyarak gerilmişti. Hepimiz diken üstündeydik. O gün sis vardı ve ortalık projektörlerle aydınlatılıyordu. Bu nedenle bulunduğumuz tepede personel, yakın mesafeden rahatça görülüyordu.”
Erler nöbete el bombasız gönderildi
Dağlıca baskını sonrası ifadeleri alınan tüm erler bölgeye el bombasız gönderildiklerini açıkladı. Erlerin tümü “Son 10 günde, göreve gelirken her askerin üzerinde bulunan taarruz el bombaları savunma bombalarıyla değiştirilmek üzere tabur komutanının emriyle toplatıldı.

Biz yeni el bombalarını almadan, yani el bombasız Keri Tepesi’ne gelmiştik. Sadece mevzilerde 30 kadar el bombası vardı. Üç saat çatıştıktan sonra bu bombalar da bitti” şeklinde ifade verdi.
El bombasız nöbet itirafı ve gerekçesi
Tabur Komutanı Onur Dirik, Van Askeri Mahkemesi’ne verdiği ifadede erlerin nöbete el bombasız gönderildiklerini kabul etti ve şöyle dedi; “Olaydan önce bir el bombasının pimi çekilirken kaza yaşandı. El bombalarının sakıncalı olacağı düşünüldü. Bu nedenle olaydan önce, arızalı olabileceği gerekçesiyle el bombaları toplatıldı.”
Üç saatlik çatışmaya yardım gelmedi
Ramazan Yüce’nin baskın anında erleri teslim olmaya ikna ettiği iddia edilmesine rağmen, çatışmanın başladığı saat 00:20’den, teslim olunan 03:20’ye kadar çatışmanın sürdüğü, bombaların ve mermilerin bitmesi üzerine teslim oldukları ortaya çıktı. Yüce’nin başına saplanmış olan şarapnel parçaları ve PKK’lılarla çatıştığı da erlerin ifadelerine yansıdı.
Erlerin kaçırıldığı kamuoyundan gizlendi
Baskın sonrası esir alınan sekiz er, bayrak direği yanında toplu halde bir saat bekletildi. Ardından yaya olarak iki gün süren K. Irak’a intikalleri yapıldı. Bu süre boyunca baskını yapanlar helikopterlerle takip edilmedi. Erler’in kaçırıldığı gerçeği, iki gün boyunca kamuoyundan gizlendi.

Silahlar tutukluk yaptı
Başta Keri Tepesi olmak üzere baskının yapıldığı tepelerde askerlerin kullandıkları silah ve uzun menzilli bombaatarların tutukluk yaptığı ortaya çıktı. Tabur Komutanı Dirik mahkemeye gönderdiği tutanakta silahların tutukluk yapmasının mümkün olmadığını belirtirken, tutukluk yapmayan silahların listesini rapor olarak sundu. Ancak daha sonra yapılan incelemelerde silahların tutukluk yaptığı ortaya çıktı.

DOĞRULANAN BELGE

Genelkurmay Başkanlığı tarafından kabul edilen “İvedi” damgalı, 12 Ekim 2007 tarihli, Van Bölge Komutanlığı’ndan gönderilen “3590-2292-07/İDAM (63939) mesaj no’lu istihbarat raporunda, Dağlıca Taburu’na yapılacak saldırı istihbaratı, Genelkurmay Başkanlığı başta olmak üzere tüm birimlere baskından dokuz gün önce şu ifadelerle bildirildi:

“Hakkari-Yüksekova İkiyaka Bölgesi’nde faaliyet gösteren Zindan sorumluluğundaki TÖ. (Terörist Örgüt) grubunun işbirlikçileri aracılığıyla, Dağlıca 3. Motorize Tabur Komutanlığı’nın faaliyetleri hakkında bilgi almaya çalıştığı, önümüzdeki günlerde Dağlıca bölgesinde bulunan Keri Tepe üs bölgesi ile Geper olarak adlandırılan bölgede icra edilecek faaliyet esnasında askeri birliklere yönelik eylem yapmayı planladıkları...”

Baskın günü üç komutan izinliydi
Baskın günü taburda bulunan üç komutanın da izinde olduğu ortaya çıktı. Tabur, baskın anında komutansız kalmıştı. Dirik bu durumu şu sözlerle açıkladı: “Bölgede bölük komutanı bulunmamasının sebebi, birinin izinde olması, diğerinin ertesi gün icra edilecek izin konvoyunun yol emniyet görevini sevk ve idare edecek olması ve birinin de birkaç gün sonra yapılacak operasyonun komutanı olarak görevlendirildiği için dinlendiriliyor olmasıdır. Bölgedeki iki bölük komutanı izinli olduğu için lider personelin tecrübe ve yetenek durumu dikkate alınarak gerekli düzenleme yapılmaktadır.”

Helikopter isteği karşılanmadı

Dağlıca baskınından iki gün önce PKK’lıların bölgede dokuz katırla görüldükleri tabura üç kez rapor edildi. PKK’lıların bölgede görülmesi üzerine taburdan helikopter talebi yapıldı. Ancak taburun helikopter isteği uygun görülmedi. Piyade Er Recep Can, helikopter isteğinin reddedilmesini ifadesinde şöyle belirtti; “Olay gecesinden iki gün önce öğlen saatlerinde dokuz on katırla üç kişilik görüntü tespit ettik. Bu görüntü Çağdaş Üsteğmen tarafından tabur komutanına bildirildi. Akabinde kobra helikopter talebinde bulunuldu, ancak talep uygun görülmedi.”





( Taraf/MEHMET BARANSU ) - 29.06.2008
Mikropçuk_11 - avatarı
Mikropçuk_11
Ziyaretçi
8 Temmuz 2008       Mesaj #888
Mikropçuk_11 - avatarı
Ziyaretçi
Ergenekon soruşturmasında yeni gelişme... Mahkemenin serbest bıraktığı 8 kişi için savcılıktan itiraz geldi. ''Ergenekon'' soruşturmasını yürüten savcılık, Cumhuriyet gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay ile emekli Tuğamiral İlker Güven'in de aralarında bulunduğu 8 kişinin mahkemece serbest bırakılmasına itiraz etti.

Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcıları, Mustafa Balbay ve emekli Tuğamiral İlker Güven'in yanı sıra Prof. Dr. Ercüment Ovalı, İP Öncü Gençlik Başkan Yardımcısı Tunç Akkoç, Hamza Demir, Neriman Aydın, Murat Avar ve Siyami Yalçın'ın, savcılık sorguları sonrası sevk edildikleri nöbetçi mahkemece serbest bırakılmasına itirazda bulundu.

Şüpheliler hakkında ''yakalama emri'' çıkartılmasını isteyen savcılığın talebi, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince değerlendirilecek.

Ayrıca, aynı soruşturma kapsamında tutuklanan Barbaros Hayrettin Altıntaş ile emekli albay Hasan Atilla Uğur'un avukatları, tutuklama kararına itiraz ederek, müvekkillerinin serbest bırakılmasını istedi. Avukatların bu talebi de aynı mahkemece incelenecek.
Kral_Aslan - avatarı
Kral_Aslan
VIP MsXTeam
17 Temmuz 2008       Mesaj #889
Kral_Aslan - avatarı
VIP MsXTeam
Değişiklik onaylandı

Fransa senatosu genel kurulu, Türkiye’yi de doğrudan ilgilendiren anayasa değişikliği paketini bu sabaha karşı yapılan oylamayla kabul etti.
Fransa’da Senato Genel Kurulu’nda dün öğleden sonra başlayan görüşmelerin ardından sabaha karşı yapılan oylamada, 162 “evet”, 125 “hayır” oyu çıktı. İktidar partisi senatörlerinin desteklediği anayasa değişikliği paketine sosyalist, komünist ve yeşil parti üyesi senatörler karşı çıktı. Değişiklik paketinin 33. maddesinde, AB’ye yeni üye olacak ülkeler için doğrudan referanduma gidilmesi şartı korundu.
Onaylanan değişiklikte, meclis ve senato üyelerinin beşte üçünün talep etmesi halinde cumhurbaşkanı, söz konusu ülkenin üyeliğinin onaylanmasını parlamentoya bırakabilecek.
Cumhurbaşkanının parlamentoyla ilişkilerini belirleyecek “kurumların reformuna” ilişkin anayasa değişikliği paketindeki Türkiye’yi ilgilendiren madde, uzun zamandır meclis ile senato arasında tartışmalara yol açmıştı.
Mecliste daha önce kabul edilen maddede, “AB nüfusunun yüzde 5’inden fazla nüfusu olan ülkeler için doğrudan referandum şartının” korunması istenmiş, ancak Senato bu maddeyi “Türkiye gibi müttefik bir ülkeyle ilişkileri yaralayacağı” gerekçesiyle reddetmişti.
DEĞİŞİKLİĞE ARTIK SENATO DA SICAK BAKIYOR
Mecliste geçen hafta kabul edilen bu son değişikliğe artık Senato’nun da sıcak baktığı ifade ediliyor.
Eski Cumhurbaşkanı Jacques Chirac, AB’nin Türkiye ile tam üyelik müzakerelerine başlanmasına onay vermesinin ardından, üzerindeki yoğun siyasi baskıyı giderebilmek amacıyla 2005 yılında AB’ye yeni üyeler için doğrudan referandum yapılmasına olanak sağlayan bir anayasa değişikliğine gitmişti.
Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy, özellikle küçük Balkan ülkelerinin AB üyeliklerinin referandumla engellenmemesi için, referanduma ya da parlamentonun onayına gitme kararının cumhurbaşkanına verilmesini istemişti
Fransa’da kabul edilen “Kurumların reformuna” ilişkin anayasa değişikliği paketi, cumhurbaşkanın, parlamento ile ilişkilerine yeni düzenlemeler getiriyor.
Geçen hafta mecliste, bu sabah ise senatoda kabul edilen anayasa değişikliği paketi, 21 Temmuz tarihinde meclis ve senatoyu bir araya getiren parlamentonun onayına sunulacak.
NTV
Hayatın ne anlamı var.. Yanımda sen olmayınca....
gökkuşağı - avatarı
gökkuşağı
Ziyaretçi
23 Temmuz 2008       Mesaj #890
gökkuşağı - avatarı
Ziyaretçi
Kapatma davası pazartesi günü başlıyor

Medya Haber
Anayasa Mahkemesi AKP hakkındaki kapatma davasını 28 Temmuz’da görüşmeye başlayacak. Kılıç, davanın ne zaman biteceğini açıklamadı

ANKARA- Anayasa Mahkemesi heyeti, AKP’nin kapatılması istemiyle açılan davayı 28 Temmuz Pazartesi gününden itibaren görüşmeye başlayacak. Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt, bu tarihten sonra “her gün aralıksız görüşmeye başlayacaklarını ve mümkün olan süratle sonuca ulaşmak için çalışacaklarını” söyledi.

Yüksek Mahkeme heyeti, dün saat 13.30’da toplanarak, bazı kanunların iptali ve yürürlüklerinin durdurulması istemiyle açılan 10 davada ilk ve esas incelemesini yaptı. Mahkeme heyeti, bu toplantının ardından AKP hakkında açılan kapatma davasının görüşülmeye başlanacağı günü belirledi.

Altan açıkladı

Yüksek Mahkeme’nin kararını aynı zamanda Genel Sekreter Vekili olan Anayasa Mahkemesi raportörü Alparslan Altan gazetecilere açıkladı. Altan, “Mahkeme heyetimiz yapmış olduğu görüşme sonunda Adalet ve Kalkınma Partisi hakkında açılmış olan kapatma davasını 28 Temmuz 2008 Pazartesi günü görüşmeye başlayacağına karar vermiştir” dedi. Altan, davanın ne kadar sürede sonuçlanacağına

Yazı boyutu font size 12px font size 14px font size 16px font size 18px ilişkin sorular üzerine, “Belli değil. Görüşmelerin gidişatına bağlı” diye konuştu.

Aralıksız görüşülecek

Davanın aralıksız süreceğini belirten Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, “Müzakerelere pazartesi günü başlarız. Artık 3 gün mü sürer, 5 gün mü sürer, 10 gün mü sürer onu bilemeyiz. Sonuç alındığında da her zaman olduğu gibi size kısa açıklama yapılacak” dedi.

GENEL SEKRETER VEKİLİ AÇIKLADI

Anayasa Mahkemesi’nin kararı için alışılanın dışında bir isim kameraların karşısına geçti. Kararı Genel Sekreter Vekili Alparslan Altan açıkladı. Daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtlayan Başkanvekili Paksüt ise davanın biran önce sonuçlanacağını söyledi.

VATAN





Benzer Konular

28 Ekim 2016 / ThinkerBeLL İletişim Bilimleri
20 Ekim 2015 / Jumong Genel Mesajlar
24 Ekim 2008 / CrasHofCinneT Bilgisayar
18 Kasım 2010 / ThinkerBeLL X-Sözlük
21 Şubat 2010 / ThinkerBeLL Bilim ww