HIRANTIN ARKASINDAN KOŞANLAR
ÇANAKKALE GEÇİLMEZHIRANTIN ARKASINDA KOŞAN FİNO KÖPEKLERİ!!BU GÜN HIRAN PEŞİNDE KOŞAN ŞEREFSİZLER’EERMENŞİLER BUNLARI KATLEDERKEN NERELERDEYDİNİZ?? BEN SÖYLEYEYİM SİZE!!ELİNİZDE VİSKİ BARDAĞI *****CE GÜLÜMSÜYORDUNUZ!!! 27 Ocak 1973 - Los Angeles (ABD) Mehmet Baydar - Bahadır Demir * Türk vatandaşlarına yönelik ermeni saldırıları, 1973 yılında başladı.Türkiye'nin Los Angeles Başkonsolosu Mehmet BAYDAR ve Konsolos BahadırDEMİR, 78 yaşındaki Amerikan uyruklu ermeni Gurgen (Karakin) Yanikiyantarafından şehit edildi.Elinde bulunan Abdülhamit'e ait bir tabloyu Türkiye'ye armağan etmekistediğini bildirerek, Baydar ve Demir'i Santa Barbara'daki BaltimoreOteline davet eden Yanikiyan, iki diplomatı otelde silahla üzerlerine ateşaçarak öldürdü. Cinayetten sonra tutuklanan ve müebbet hapis cezasınaçarptırılan Yanikiyan, 31 Aralık 1984 tarihinde af ile serbest bırakıldı.Yanikiyan, serbest kaldıktan kısa bir süre sonra öldü.Türk diplomatlara karşı ilk saldırı olarak nitelenen bu olay, daha sonrabir cinayetler zincirini başlattı ve örgütlü Ermeni terörüne örnekoluşturdu.22 Ekim 1975 - Viyana (Avusturya) Daniş Tunalıgil * Türkiye'nin Viyana Büyükelçisi Daniş TUNALIGİL, büyükelçiliği basan 3terörist tarafından şehit edildi.20 Şubat 1975'de Beyrut'taki THY bürosu bombalandı. Olayı, Gizli ErmeniOrdusu Esir Yanikiyan Gurubu üstlendi. Olay yerine bırakılan mektupta,"Ermenilerin haklı davasında emperyalistlere karşı mücadele edileceği,eylemlerin Türkiye, İran ve ABD'yi hedef alacağı, bu bombalama eylemininde bir başlangıç olduğu" bildirildi.22 Ekim 1975 tarihinde, otomatik silahlı 3 kişi, Türkiye'nin ViyanaBüyükelçiliği'ne girerek kapıdakileri etkisiz hale getirdikten sonraBüyükelçi'nin makam odasına girdiler. Burada Daniş Tunalıgil'e Türkçe,"Siz Sefir misiniz?" diye soran ve "Evet" yanıtını alan saldırganlar,Tunalıgil'i otomatik silahlarla taradılar. Tunalıgil, olay yerinde canverdi. 3 terörist, hızla binayı terkederek, bir otomobille uzaklaştılar. 24 Ekim 1975 - Paris (Fransa) İsmail Erez - Talip Yener * Türkiye'nin Paris Büyükelçisi İsmail EREZ ve makam şoförü Talip YENER,büyükelçilik yakınlarında katledildi. Büyükelçi Erez'in makam aracı,yerel saatle 13.30 sıralarında Büyükelçilik yakınındaki Seine Nehriüzerindeki Bir Hakeim Köprüsü'nde pusuya düşürüldü. İsmail Erez ve makamşoförü Talip Yener, otomatik silahlarla taranarak öldürüldü. Saldırıyı"Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları" adlı örgüt üstlendi. 16 Şubat 1976 - Beyrut (Lübnan) Oktar Cirit * Türkiye'nin Beyrut Büyükelçiliği Başkatibi Oktar CİRİT, bir salondaotururken, Ermeni terörizminin kurbanı oldu. Saldırıyı ASALA üstlendi.ASALA ilk kez bu cinayetle adını ortaya attı. 9 Haziran 1977 - Roma (İtalya) Taha Carım * Türkiye'nin Vatikan Büyükelçisi Taha CARIM, büyükelçilik ikametgahınınönünde iki teröristin açtığı ateş sonucu öldü. Saldırıyı bu kez "ErmeniSoykırımı Adalet Komandoları" adlı örgüt üstlendi. 2 Haziran 1978 - Madrit (İspanya) Necla Kuneralp - Beşir Balcıoğlu * Türkiye'nin Madrit Büyükelçisi Zeki KUNERALP'in makam aracına 3terörist tarafından ateş açıldı. Arabada bulunan büyükelçinin eşi NeclaKUNERALP ile emekli büyükelçi Beşir BALCIOĞLU, hayatlarını kaybettiler.Saldırıyı "Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları" adlı örgüt üstlendi. Buolayda, ilk kez bir yabancı da Ermeni teröristlerin Türklere yöneliksaldırısı sırasında öldü. Makam Şoförü İspanyol Atonyo TORRES,teröristlerin kurşunlarına hedef oldu.12 Ekim 1979 - Lahey (Hollanda) Ahmet Benler * Hollanda'daki Türkiye Büyükelçisi Özdemir BENLER'in oğlu Ahmet BENLER,silahlı saldırı sonucu öldürüldü. Olayı bu kez hem "Ermeni SoykırımıAdalet Komandoları" hem de ASALA ayrı ayrı üstlendi.22 Aralık 1979 - Paris (Fransa) Yılmaz Çolpan * Türkiye'nin Paris Turizm Müşaviri Yılmaz ÇOLPAN, bir teröristinsaldırısı sonucu katledildi. Bu olay, Ermeni terörizminin Paris'tekiikinci saldırısı oldu. Olaydan sonra haber ajanslarına telefon eden birkişi, Roma, Madrit ve Paris'teki eylemlerden "Ermeni Soykırımı AdaletKomandoları" adlı örgütün sorumlu olduğunu bildirerek, "Türk HükümetiErmenilere hak tanımadığı için Avrupa'daki Türk diplomatlarınıöldürüyoruz" dedi. 31 Temmuz 1980 - Atina (Yunanistan) Galip Özmen - Neslihan Özmen * Türkiye'nin Atina Büyükelçiliği İdari Ataşesi Galip ÖZMEN ile 14yaşındaki kızı Neslihan ÖZMEN, bir teröristin silahlı saldırısı sonucukatledildiler. Galip Özmen'in eşi Sevil ÖZMEN ve oğulları Kaan ÖZMENolaydan yaralı olarak kurtuldular. Saldırıyı bu kez ASALA üstlendi.17 Aralık 1980 - Sidney (Avustralya) Şarık Arıyak - Engin Sever * Türkiye'nin Avustralya Başkonsolosu Şarık ARIYAK ile koruma görevlisiEngin SEVER, Ermeni terörizminin kurbanı oldular.1980 yılında ayrıca; - 6 Şubat'ta Türkiye'nin İsviçre Büyükelçisi Doğan Türkmen, Bern'deuğradığı saldırıdan yara almadan kurtuldu. - 17 Nisan'da Türkiye'nin Vatikan Büyükelçisi Vecdi Türel'in makamaracına ateş açıldı. Türel ve koruma görevlisi Tahsin Güvenç saldırıdanyaralı olarak kurtuldular. - 26 Eylül'de Türkiye'nin Paris Büyükelçiliği Basın Danışmanı SelçukBAKKALBAŞI, uğradığı silahlı saldırıda yaralandı.4 Mart 1981 - Paris (Fransa) Reşat Moralı - Tecelli Arı * Türkiye'nin Paris Büyükelçiliği Çalışma Ataşesi Reşat MORALI ile dingörevlisi Tecelli ARI, Çalışma Ataşeliği'nden çıkıp arabaya bineceklerisırada 2 teröristin saldırısına uğradılar. Moralı saldırı sırasındahayatını kaybederken, din görevlisi Arı, ağır yaralı olarak kaldırıldığıhastanede öldü. Saldırıyı ASALA üstlendi. Bu olay ile Ermeniterörizminin, Paris'teki üçüncü katliamı oldu. Türkiye, Türkdiplomatlarını etkin bir şekilde korumadığı için Fransa'ya protestonotası verdi.9 Haziran 1981 - Cenevre (İsviçre) M. Savaş Yergüz * Türkiye'nin Cenevre Başkonsolosluğu Sözleşmeli Sekreteri Mehmet SavaşYERGÜZ, evine gitmek üzere konsolosluktan ayrıldıktan hemen sonrauğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybetti. Saldırıyı ASALA üstlendi.Olaydan sonra yakalanan Lübnan uyruklu Ermeni terörist MardirosCamgozyan, 15 yıl ağır hapis cezasına çarptırıldı.24 Eylül 1981 - Paris (Fransa) Cemal Özen * Türkiye'nin Paris Başkonsolosluğu ile Kültür Ataşeliği'nin bulunduğubinayı işgal eden 4 ermeni terörist, 56 Türk görevli ve vatandaşı rehinaldı. Teröristler, kendilerine müdahale etmek isteyen güvenlik görevlisiCemal ÖZEN'i öldürdüler, Başkonsolos Kaya İNAL'ı yaraladılar. Ermeniteröristler, Türkiye'de siyasi tutuklu 12 kişinin salınarak Paris'egetirilmesini istediler. İsteklerinin kabul edilmeyeceğini anlayanteröristler 15 saat sonra polise teslim oldular. Türkiye, Fransa'yı birkez daha uyarırken, Fransa da saldırıyı kınadı. Olayı ASALA üstlendi.Saldırıyı gerçekleştiren 4 ermeni terörist, Vasken Sakosesliyan, KevorkAbraham Gözliyan, Aram Avedis Basmaciyan ve Agop Abraham Turfanyan, 31Ocak 1984'de Fransa'da 7'şer yıl hapis cezasına çarptırıldılar.Mahkemenin sonucu Türkiye'de büyük tepkiyle karşılandı.1981 yılında ayrıca; - 2 Nisan'da Türkiye'nin Kopenhag Çalışma Ataşesi Cavit Demir, oturduğuapartmanın asansöründe uğradığı silahlı saldırıdan yaralı olarakkurtuldu. - 25 Ekim'de Türkiye'nin Roma Büyükelçiliği İkinci Katibi GökberkErgenekon, yolda yürürken saldırıya uğradı. Ergenekon, olaydan hafifyaralarla kurtuldu.28 Ocak 1982 - Los Angeles (ABD) Kemal Arıkan * Türkiye'nin Los Angeles Başkonsolosu Kemal ARIKAN öldürüldü. Arıkan'ınkatili Taşnak militanı Hampig Sasunyan, müebbet hapis cezasınaçarptırıldı.5 Mayıs 1982 - Boston (ABD) Orhan Gündüz * Türkiye'nin Boston Fahri Başkonsolosu Orhan GÜNDÜZ, uğradığı silahlısaldırıda öldü.7 Haziran - Lizbon (Portekiz) Erkut Akbay - Nadide Akbay * Türkiye'nin Lizbon Büyükelçiliği İdari Ataşesi Erkut AKBAY otomobilindeuğradığı silahlı saldırıda öldü. Otomobilde bulunan eşi Nadide AKBAY,yaralı olarak kaldırıldığı hastanede bir süre sonra yaşamını yitirdi.27 Ağustos 1982 - Ottawa (Kanada) Atilla Altıkat * Türkiye'nin Ottowa Büyükelçiliği Askeri Ataşesi Atilla ALTIKAT, silahlısaldırı sonucu öldü.9 Eylül 1982 - Burgaz (Bulgaristan) Bora Süelkan * Türkiye'nin Burgaz Başkonsolosluğu İdari Ataşesi Bora SÜELKAN katledildi.1982 yılında ayrıca; - 8 Nisan'daTürkiye'nin Ottawa Büyükelçiliği Ticaret Müşaviri KaniGÜNGÖR, uğradığı silahlı saldırıda yaralandı. - 21 Temmuz'da Türkiye'nin Rotterdam Başkonsolosu Kemal Demirer'ekonutu önünde silahlı saldırı düzenlendi. Demirer, olaydan yaraalmadan kurtulurken, saldırgan yaralı olarak yakalandı. - 7 Ağustos'da ASALA'ya bağlı 2 terörist Ankara Esenboğa Havalimanındadüzenlediği silahlı baskında 8 kişi öldü, 72 kişi yaralandı. Bu,Ermeni terörizminin Türkiye'deki ilk eylemi oldu. ESENBOĞA OLAYI9 Mart 1983 - Belgrad (Yugoslavya) Galip Balkar * Türkiye'nin Belgrad Büyükelçisi Galip BALKAR'a 2 terörist tarafından 9Mart'ta silahlı saldırı düzenlendi. Olayda ağır yaralanan BALKAR, 11Mart'ta hayatını kaybetti. Olayda, bir Yugoslav öğrenci de öldü.Saldırıyı yapan Kirkor Levonyan ile Raffi Aleksandr, olaydan tam bir yılsonra 9 Mart 1984'de 20'şer yıl ağır hapis cezasına çarptırıldılar.14 Temmuz 1983 - Brüksel (Belçika) Dursun Aksoy * Türkiye'nin Brüksel Büyükelçiliği İdari Ataşesi Dursun AKSOY, ermeniteröristlerce katledildi.27 Temmuz 1983 - Lizbon (Portekiz) Cahide Mıhçıoğlu * Türkiye'nin Lizbon Büyükelçiliği, 5 Ermeni terörist tarafından basıldıve bina içindekiler rehin alındı. Baskın sırasında büyükelçilik MüsteşarıYurtsev MIHÇIOĞLU'nun eşi Cahide MIHÇIOĞLU hayatını kaybetti. Portekizpolisi, düzenlediği operasyonla rehineleri kurtardı, 5 teröristi deöldürdü. Saldırıyı, "Ermeni Devrimci Ordusu" adlı örgüt üstlendi. Örgüt,teröristlerin öldürülmesi nedeniyle Portekiz Başbakanı Mario Soarez'iölümle tehdit etti.1983 yılında ayrıca; - 16 Haziran'da İstanbul Kapalıçarşı'da bir terörist tarafından halkınüzerine ateş açıldı. Olayda 2 kişi öldü, 21 kişi de yaralandı.Saldırgan, olay yerinde öldürüldü. Olayı bir ermeni teröristin yaptığıanlaşıldı. - 15 Temmuz'da THY'nin Paris Orly havalimanındaki bürosu önünde bombapatladı. Olayda, 2'si Türk, 4'ü Fransız, 1'i Amerikalı, 1'i de İsveçliolmak üzere 8 kişi öldü, 28'i Türk, 63 kişi de yaralandı. Bu olaytarihe "Orly Katliamı" olarak geçti.28 Nisan 1984 - Tahran (İran) Işık Yönder * Türkiye'nin Tahran Büyükelçiliği Sekreteri Şadiye YÖNDER'in eşi, İranile Türkiye arasında ticaret yapan işadamı Işık YÖNDER, bir ASALAmilitanı tarafından öldürüldü..20 Haziran 1984 - Viyana (Avusturya) Erdoğan Özen * Türkiye'nin Viyana Büyükelçiliği Çalışma Ataşesi Erdoğan ÖZEN,otomobiline yerleştirilen bombanın patlaması sonucu öldü. Olayı, "ErmeniDevrimci Ordusu" adlı örgüt üstlendi..19 Kasım 1984 - Viyana (Avusturya) Evner Ergun * Türkiye'nin BM Temsilciliğinde görevli Evner ERGUN, aracınayerleştirilen bombanın patlaması sonucu öldü. Bu olayı da, "ErmeniDevrimci Ordusu" adlı örgüt üstlendi.1984 yılında ayrıca; - 27 Mart'ta Türkiye'nin Tahran Büyükelçiliği Ticaret MüşavirYardımcısı Işıl ÜNEL'in otomobiline bomba yerleştirmeye çalışan birterörist, bombanın elinde patlaması sonucu öldü. - 28 Mart'ta yine Tahran'da Büyükelçilik Başkatibi Hasan Servet ÖKTEMve Büyükelçilik Ataşe Yardımcısı İsmail PAMUKÇU, evlerinin önündeuğradıkları silahlı saldırıda yaralandılar.BU YİRMİ YAŞŞINDAKİ TÜRK ÇOCUKLARI AKTLEDİLİRKEN NERELERDEYDİNİZ17 Ağustos 1984 Genelkurmay Başkanlığı’ndan yapılan bir açıklamada,'15 Ağustos 1984 gecesi bir grup teröristin Siirt’in Eruhilçesindeki Jandarma Karakol binasına karşı bombalı ve silahlı saldırıdabulundukları ve saldırı sonucunda 1 jandarma erinin şehit olduğu 6 er ve 3sivilin yaralandığı, Hakkari ili Şemdinli ilçesinde de bir başka gruptarafından Jandarma subay açık hava gazinosu, subay lojmanları ve ilçejandarma Karakolu’na silahlı saldırı düzenlendiği ve 1 subay, 1astsubay ve 1 erin yaralandığı' bildirildi.22 Ocak 1987 Hakkari, Uludere ilçesi, Ortabağ köyü katliamı.23 Ocak 1987 Midyat, Bayburt köyleri, Efeler mezrası katliamı.26 Ocak 1987 Seri katliamlara dönüşen yeni PKK stratejisi.7 Mart 1987 Nusaybin ilçesi, Açıkyol köyü katliamı. (6 Çocuk, 2 Kadın,Toplam 8 kişi)20 Haziran 1987 Ömerli ilçesi, Pınarcık köyü katliamı. (16 Çocuk, 6 Kadın,8 Erkek, Toplam 30 Kişi)9 Temmuz 1987 Hani ilçesi, Kırım köyü katliamı.11 Temmuz 1987 Yine baskın, yine 5 ölü.22 Temmuz 1987 Hakkari, Şemdilli İlçesi'na başlı Umur köyü katliamı.20 Ağustos 1987 Siirt, Kılıçkaya köyü katliamı. (14 Çocuk, 10 Erkek,Toplam 24 kişi)20 Ağustos 1987 Midyat ilçesi, Dargeçit Bahçebaşı mahallesi katliamı. (3Çocuk, 1 Kadın, 1 Erkek Toplam 5 kişi)8 Eylül 1987 Pervari ilçesi, Sığırkaya köyünde öldürme olayı.
Sanal Hayatlar
Kolay hayat ister olduk kolay... Sevgimizi, aşkımızı bile kolay yaşamak istiyoruz.. Bizi yormasın, zorlamasın, başımıza bela olmasın... İstediğimiz zaman olsun, onun dışında yok olsun.. Bir kumandanın ucunda olsun herşey, bir bilgisayarın düğmesinde, bir telefonun tuşlarında... Ulaşmak, yaşatmak, canlandırmak, hissetmek için çaba harcamayalım...
Sanal dünya giriverdi hayatımıza tam da bu günlerde,
çok da işimize geldi. Sanal alemin, sanal insanları olduk hemen. Duygularımızdan korkar olduk... Hissetmek yok... Herşey bir yalan... Sanal alem değeri yok...
Düşünemedik ki kablonun diğer ucunda gerçek insanlar oturuyor...
dokunmaya
hissetmeye
göz göze gelmeye korkar olduk...
bir bilgisayar, bir msn, bir kamera herşey tamam...
İnsan başka ne isterki...
Böylesi daha güzel, sanal bir gerçeklikte sorumluluk duygusu yok, bağlanma yok, hesap vermek yok deyiverdik... Canın isterse varsın, istemezse yok... Ne güzel, tam bu çağın insanına göre...
Kolay işin, hangi yoldan elde edildiğinin hiç önemli olmadığı kolay paranın peşinde koştuğumuz, hayata direk tepeden başlamak istediğimiz bu günlerde, kolay seks, kolay ilişkilerde giriverdi usulca yaşantımıza..
Zora gelemiyoruz, gerçek ilişkiler sıkıyor biraz...
Biri azıcık duygularından söz ettiğinde birden itici oluveriyor, hemen pılımızı, pırtımızı toplayıp arkamıza bile bakmadan ordan uzaklaşıveriyoruz.. Neden peki, bünyemizde barındırdığınız şeyden kaçmak niye, yok saymak, derinlere göndermek...
Kimsenin gözüne gerçek anlamda bakmak istemiyoruz, korkuyoruz birilerinin gözlerine bakmaktan.
Mekanik hayatlar, mekanik ilişkiler, mekanik sevişmeler istiyoruz...
O kadar rahatladık ki artık..
sevmeye bile üşenir olduk... ben gelemem ama gelirsen de hayır demem...
burdayım, isteyen gelip alsın...
ben kılımı kıpırdatmam...
uğraşamam...
çaba harcayamam...
ama şöyle yakınlarımda olsan o başka...
aşk aramıyorum, sevgi aramıyorum,
ilişki aramıyorum
sadece seks arıyorum deyiverecek kadar bir yerlerde unuttuk duygularımızı, yitiriverdik insanı insan yapan ruhumuzu... Sevmekten korkar olduk…
Ne oldu bize, ne zaman, nerde kaybettik sevmeyi, kimlere bırakıverdik ruhumuzu, kimler acıttı canımıza da bu kadar acımasız oluverdik...
Ben uğraşamam ama sen buralarda olursan da hayır demem yani, diyecek kadar korkar olduk birşeylerin peşinde koşmaya.. Bencil oluverdik... Birgün yalnız uyanmanın ne kadar korkutucu olacağı aklımıza hiç gelmiyor nedense
“Ben Hrant Değilim!”
Agos gazetesinin önünde toplanan kalabalık sık sık "Hepimiz Hrant'ız, hepimiz Ermeniyiz" sloganları attı.
Cinayetten sonra Taksim'den Şişli’ye yürüyen yüzlerce insanın da bu sloganı attığını gördük televizyonlarda…
Bu da yetmezmiş gibi Hrant Dink'i öldüren silahın tetiğini çeken zavallı maşanın ve onu cinayete azmettirip kullanan dış güçlerin ve onların işbirlikçilerinin suçu, tüm Türk milletine yüklendi.
Televizyon kanallarından sürekli Türkiye’yi ve Türk milletini hedef tahtasına koyan bir yayın, özeleştiri yaparmış gibi bir üslupla tekrarlandı durdu, bilinçlere islendi.
***
Toplum, şu dakikada bile, hala tek yanlı bir propagandanın bombardımanı altında tutuluyor.
Acaba bu şartlar altında bir kişi de çıkıp su soruları sormuyor mu kendi kendine?
Neden üç beş hain ve onun arkasındakiler bu cinayeti islediler diye ben suçlu oluyorum?
Neden Türkiye, neden Türk milleti suçlu ilan ediliyor?
Ben mi öldürdüm Dink'i? Biz mi öldürdük?
***
Hrant Dink'in kızı Sera Dink'in cinayetten hemen sonra "babamı vurdular simdi kanları daha mı temiz oldu ?" (Sabah, 20.1.2007) seklindeki sözlerinin, olayın yarattığı hınç ve şoktan kaynaklandığı söylenebilir.
Ama bu tur şok anlarının kişilerin bilinçaltında yer etmiş hakiki duygu ve düşüncelerini ortaya çıkardığı da bir gerçektir.
***
Hrant Dink öldürülmeli miydi peki?
Tabii ki, hiçbir gerekçe Hrant Dink'in öldürülmesini kabul edilir kılamaz.
Onun için bu cinayeti lanetliyorum ve ne Hrant Dink'in ne de başka bir insanın yaşamına kastedilmesine ve katledilmesine hiçbir şekilde onay vermiyorum.
Ama ben Hrant değilim !.. Hiç bir zaman olmaya da niyetim yok !..
Çünkü onun gibi düşünmüyorum. Onun el ele olduğu, işbirliği içinde bulunduğu kimseler ve çevrelerle isim olmaz.
Ben ne ayrılıkçılıyım, ne Kürtçüyüm, ne mandacıyım, ne de Ermeni milliyetçisiyim.
Ben solcuyum ve Kemalist’im…
***
Bugün " Hepimiz Hrant'ız…" diye bağıranların acaba kaçı, daha dört gün önce şehit olan 27 yaşındaki Astsubay Kadir Aydın için "Hepimiz Kadir'iz…" diye haykırabilir acaba?
Kadir Aydın’ın cenazesinde kaç kişi yürüdü?..
Kaç Sivil Toplum Örgütü, kaç parti lideri ya da üyesi "Eğer bu ülkede yaşamanın bedeli oğlum gibi yiğitlerin gitmesiyse gider. Bir oğlum daha var, oluyorsa alın onu da götürün" diyen şehit babasına bir başsağlığı diledi?
Ben isterim ki ne Hrant ölsün, ne Kadir!.. "Yüz çiçek açsın, yüz fikir yarışsın."
Ama böyle düşünmek beni Hrant yapmaz, yapamaz.
Çünkü Türkiye Cumhuriyeti’ni ortadan kaldırmaya ve bölmeye çalışanlarla ne işim olur, ne işbirliğim…
Peki, Hrant Dink böyle biri miydi?
***
Herkes kendisinin kim olduğunu, kimden yana olduğunu bir kere daha düşünsün.
Televizyonların değil, aklının sesine kulak vererek ama…
Selâhattin E.
ÇANAKKALE GEÇİLMEZ
HKMO Bülteni • Kasım 3003
TOPRAK ALTIMIZDAN KAYIYOR*
Gazeteci/yazar Özcan Özgür sordu, Harita Mühendisleri Odası Genel Başkanı
Hüseyin Ülkü yanıtladı: "2-B, AKP'ye geçmiş hükümetlerden miras..."
MUĞLA- Mütareke basını her (irşatta yüklendiği Türk
askerinin Irak'a gönderilmesi için "Yemen" ve "Galiçya" vatan
mı-değil mi tartışmasını yaşarken, üzerinde yaşadığımız
toprakların el değiştirmesini kolaylaştıran yasalar birbiri ardına
çıktı. Bir tek 2-B Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezere takıldı,
Anayasa "engeli" de aşılırsa Türkiye topraklannın "tapuda el
değiştirmesinin önü tamamen açılmış olacak.
Türkiye'nin "Sevr günlerinden daha kötü günler
yaşadığını, yapılan yasal düzenlemelerle yabancı sermayenin,
dolayısıyla Ermeni, Rum ve İsraillilerin istedikleri yerden
istedikleri kadar taşınmaz alabilir hale geldiklerini belirten
Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası Genel Başkanı Hüseyin
Ülkü sorularımızı yanıtladı.
-2-B'ye nasıl gelindi?
ÜLKÜ - 6831 Sayılı Yasa'nın ikinci maddesinin (B) bendiyte
ormanların satışı aslında sanıldığı gibi bir AKP projesi değil, bir
IMF projesidir. 2-B'nin Refah Yol Hukümeti'nde de kaynak
olarak gündeme getirildiğini biliyoruz.
- Türkiye topraklarının yabancı şeyhlere ve devletlere
satışının ilk mimarı AKP midir?
ÜLKÜ - Hayır, ilk mimarı Turgut ÖZAL'dır Biliyorsunuz
21 06.1984'te 3029 ve 1986'da 3278 sayılı yasalar çıkarılarak
Tapu Kanunu'nda derişiklik yapıldı, istanbul'da Sevda Tepesi
Arap Şeyhlerine satıldı. Ancak Anayasa Mahkemesi bu
yasaları iptal etti,
- Yani AKP, yabancıların da mülk edinmesini kolaylaştıran
yasal düzenlemeleri hazır mı buldu?
ÜLKÜ - Bunlar IMF yasalarıdır. Örneğin son Ecevit
hükümetinde IMF'ye verilen niyet mektupları ve Türkiye Ulusal
Programı'nda "yabancıların Türkiye'de taşınmaz edinmelerinin
önündeki engellerin kaldırılması için yasal değişiklikler
yapılacağı" ifade ediliyor. Ayrıca CHOSSUDOVSKY'nin de
belirttiği gibi "Toprak mülkiyetine ilişkin yasal düzenlemeler
genellikle Dünya Bankası'mn hukuk departmanı tarafından
sağlanan teknik destekle birlikte hazırlanmaktadır.
Hüseyin ÜLKÜ11*
Ozcan ÖZGÜR**"
-Nedir bu yasalar?
ÜLKÜ - 4875 Sayılı Doğrudan Yabancı Yatırımlar Yasası,
4916 Sayılı Çeşitli Kanunlarda ve Maliye Bakanlığı Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun. Bir de 4957 Sayılı Turizmi Teşvik
Yasasında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun..,
" Atatürkçü Düşünce Derneği Muğla Dergisı'nîtı 1 sayısından alınmıştır.
"HKMO Genel Başkam
•' • Gazeteci. Yazar
05.06.2003 tarihinde kabul edilen Doğrudan Yabancı
Yatırımlar Yasası üçüncü maddesinin (d) bendi "Yabancı
yatırımcıların Türkiye'de kurdukları veya iştirak etlikleri
lüzel kişiliğe sahip şirketlerin, Türk vatandaşlarının
edinimine açık olan bölgelerde taşınmaz" mülkiyeli ve
sınırlı ayni hak edinmeleri serbesttirhükmünü getiriyor.
03-07.2003 tarihinde kabul edilen ve 19 yasada değişiklik
yapan 4916 Sayılı yasa Tapu Kanunu'nda da değişiklik yapıyor.
8u kanunla Tapu Kanunu'nun 35. Maddesi değiştirilerek
"Yabancı tüzel kişilerin de Türkiye'de taşınmaz edinmesini"
getiriyor, 4916'nın 38, maddesinin (a) bendi de Köy
Kanunu'nun 87. maddesini kaldırıyor. Köy Kanunu'ndafci
kaldırılan bu madde iki ülke arasında karşılıklılık anlaşması olsa
bile köylerde yabancıların mülk edinmesini yasaklıyordu,
Şimdi yabancılar köylerde de gayrimenkul edinebilecekler.
Turizmi Teşvik Yasası'nda yapılan değişiklik ise yerel
yönetimlerin yetkilerinin arttırılması gündemde iken yerel
yönetimlerin ve Bayındırlık BakaniıgYnın planlama yetkileri ile
birlikte bir çok yetkiyi Kültür Turizm Bakanlığında topluyor.
Suna göre Kültür Turizm Bakanlığı istediği yeri parsel bazında
bile turizm alanı ilan edip istediğine tahsis edebiliyor..



var comp_uri="/webmail/src/compose.php?passed_id=34&mailbox=INBOX.Posta_kutusu&unique_id=c065c15d40d49 074b66be9a1c9776319&passed_ent_id=0";
var spamUrl="/webmail/src/addAsSpam.php?from=hsasn16196363@mynet.com&passed_id=34&next_if_del=33&sort =0&mailbox=INBOX.Posta_kutusu&startMessage=1";

tF();

Klikbar · Mobil · · Okul · Otomobil ·
Oyun · Proservis · Seyahat · Sinema · Sohbet · Spor · TV · Anasayfa Sanal Hayatlar
Kolay hayat ister olduk kolay... Sevgimizi, aşkımızı bile kolay yaşamak istiyoruz.. Bizi yormasın, zorlamasın, başımıza bela olmasın... İstediğimiz zaman olsun, onun dışında yok olsun.. Bir kumandanın ucunda olsun herşey, bir bilgisayarın düğmesinde, bir telefonun tuşlarında... Ulaşmak, yaşatmak, canlandırmak, hissetmek için çaba harcamayalım...
Sanal dünya giriverdi hayatımıza tam da bu günlerde,
çok da işimize geldi. Sanal alemin, sanal insanları olduk hemen. Duygularımızdan korkar olduk... Hissetmek yok... Herşey bir yalan... Sanal alem değeri yok...
Düşünemedik ki kablonun diğer ucunda gerçek insanlar oturuyor...
dokunmaya
hissetmeye
göz göze gelmeye korkar olduk...
bir bilgisayar, bir msn, bir kamera herşey tamam...
İnsan başka ne isterki...
Böylesi daha güzel, sanal bir gerçeklikte sorumluluk duygusu yok, bağlanma yok, hesap vermek yok deyiverdik... Canın isterse varsın, istemezse yok... Ne güzel, tam bu çağın insanına göre...
Kolay işin, hangi yoldan elde edildiğinin hiç önemli olmadığı kolay paranın peşinde koştuğumuz, hayata direk tepeden başlamak istediğimiz bu günlerde, kolay seks, kolay ilişkilerde giriverdi usulca yaşantımıza..
Zora gelemiyoruz, gerçek ilişkiler sıkıyor biraz...
Biri azıcık duygularından söz ettiğinde birden itici oluveriyor, hemen pılımızı, pırtımızı toplayıp arkamıza bile bakmadan ordan uzaklaşıveriyoruz.. Neden peki, bünyemizde barındırdığınız şeyden kaçmak niye, yok saymak, derinlere göndermek...
Kimsenin gözüne gerçek anlamda bakmak istemiyoruz, korkuyoruz birilerinin gözlerine bakmaktan.
Mekanik hayatlar, mekanik ilişkiler, mekanik sevişmeler istiyoruz...
O kadar rahatladık ki artık..
sevmeye bile üşenir olduk... ben gelemem ama gelirsen de hayır demem...
burdayım, isteyen gelip alsın...
ben kılımı kıpırdatmam...
uğraşamam...
çaba harcayamam...
ama şöyle yakınlarımda olsan o başka...
aşk aramıyorum, sevgi aramıyorum,
ilişki aramıyorum
sadece seks arıyorum deyiverecek kadar bir yerlerde unuttuk duygularımızı, yitiriverdik insanı insan yapan ruhumuzu... Sevmekten korkar olduk…
Ne oldu bize, ne zaman, nerde kaybettik sevmeyi, kimlere bırakıverdik ruhumuzu, kimler acıttı canımıza da bu kadar acımasız oluverdik...
Ben uğraşamam ama sen buralarda olursan da hayır demem yani, diyecek kadar korkar olduk birşeylerin peşinde koşmaya.. Bencil oluverdik... Birgün yalnız uyanmanın ne kadar korkutucu olacağı aklımıza hiç gelmiyor nedense.