Arama

Medya Haber - Sayfa 53

Güncelleme: 13 Ekim 2017 Gösterim: 713.544 Cevap: 1.864
MaKaLeLe - avatarı
MaKaLeLe
Ziyaretçi
28 Ocak 2007       Mesaj #521
MaKaLeLe - avatarı
Ziyaretçi
Medya Haber

Sponsorlu Bağlantılar

Eurovision birinciliğini rüyasında görmüş! Kenan Doğulu: Eurovision'da birinci olduğumu rüyamda gördüm.


Birinciliği rüyamda gördüm


Eurovision şarkı yarışmasında bu yıl ülkemizi temsil edecek olan Kenan Doğulu, yarışmada birinci olacağını rüyasında gördüğünü açıkladı. Hazırlıkları hakkında fazla bilgi vermeyeceğini söyleyen Doğulu, "TRT bana konuşma yasağı getirdi" dedi.


EUROVISION şarkı yarışmasında bu yıl ülkemizi temsil edecek olan Kenan Doğulu, hazırlıklarının tüm hızıyla sürdüğünü açıkladı. Acele etmeden, içine sindire sindire çalıştığını belirten ünlü müzisyen, bu arada yarışmada birinci olacağını rüyasında gördüğünü açıkladı. Doğulu, "İyi bir derece bekliyorum ama belki daha iyisi de olabilir. Birinci olacağımı rüyamda gördüm" dedi. TRT ile dayanışma içinde yarışmaya hazırlandığını söyleyen genç şarkıcı, "Daha fazla bilgi veremeyeceğim çünkü, TRT bana yarışmayla ilgili olarak konuşma yasağı getirdi" dedi. Gazetecilerle sohbetinde kendisinin yarışma esnasında sahnede tek başına şov yapacağını ifade eden ünlü popçu, "Bazı haberlerde çıktığı gibi benimle birlikte ne başka bir grup ne de Hepsi Grubu şov yapacak" diye konuştu.

MaKaLeLe - avatarı
MaKaLeLe
Ziyaretçi
28 Ocak 2007       Mesaj #522
MaKaLeLe - avatarı
Ziyaretçi
pkk kontrolünde kaçakçılık..

Sponsorlu Bağlantılar
PKK kontrolündeki kaçakçılık görüntülendi Fransa'nın arte kanalı, İran-Türkiye sınırındaki kaçakçılığın sınırda bulunan PKK’lı teröristlerin kontrolleri altında yapıldığını görüntüledi.

Kaçakçılarla birlikte zorlu yolculuğu görüntüleyen Fransız TV ekibi, kaçakçılığın insan ve katır yardımıyla yapıldığını gözler önüne serdi.

Görüntülerde, İran’da alkollü içki yasağı bulunmasına karşılık Türkiye’den bu ülkeye özellikle viski götürüldüğü görüldü. Kaçakçıların sınırda belli toplanma merkezleri ve depoları olduğu, özellikle gece sınırın kaçak geçildiği ortaya konulurken, bazı noktalarda üslenen PKK’lı teröristlerin çadırlarından da çekimler yapıldı. Çadırlarının yanlarında Roj TV ve Türk kanallarını izlemek için çanak antenleri de bulunan PKK’lı teröristlerin kaçakçılığı kontrol ederek pay aldığı belirtildi.

Çeşitli tüketim maddelerinin yanı sıra uyuşturucu kaçakçılığının da aynı hattan yapıldığı vurgulanan programda, Afyon sakızı veya eroinin Türkiye’ye sokulduktan sonra Avrupa ülkelerine götürüldüğü vurgulandı.

11 OPERASYON
Van Emniyet Müdürlüğü kısa süre önce bölgede yapılan kaçakçılıktan elde edilen gelirin yüzde 20’sinin, terör örgütü PKK’ya aktarıldığını bildirmişti. Yetkililer, kaçakçılıkla uğraşan kişilerin İran’daki baskılar nedeniyle sınır bölgelere Azeri kimliğiyle yerleştiklerini, daha sonra da geçim kaynağı olarak İran’daki yakınlarıyla işbirliği yaparak kaçakçılık yapmaya başladıklarını kaydetti.

Kaçak malzemelerin İran’dan Türkiye’ye PKK’nın kontrolü altındaki bölgelerden getirildiği, bu nedenle bölgede kaçakçılıkla mücadelenin önem kazandığı vurguladı. Bölge arazisinin engebeli olması ve İran ile 352 kilometrelik uzun sınıra sahip olmasının kaçakçılığa yönelik denetimleri zorlaştırdığı kaydedildi.
Van Emniyet Müdürlüğü ekipleri, 2006 yılında düzenlenen 11 operasyonda 2 milyon 947 paket kaçak sigara ele geçirmişti. Aynı sürede kaçak akaryakıt, çay, şeker, bal, tarım ve hayvan ilaçlarıyla ilgili 202 operasyon düzenlenirken gözaltına alınan 250 zanlıya adli mercilerce yaklaşık 174 milyon YTL para cezası verildiği açıklanmıştı.

İhsan DÖRTKARDEŞ-Hürriyet


MaKaLeLe - avatarı
MaKaLeLe
Ziyaretçi
29 Ocak 2007       Mesaj #523
MaKaLeLe - avatarı
Ziyaretçi

HEM DANSÇI HEM SEKRETER
dans 04
Sekreterleri dansçı yaptılar Bakanlığın iki sekreteri Londra’da 6 gün sürecek fuara gidebilmek için sanatçı listesine eklendi


Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Müdür Yardımcıları İbrahim Yazar ile Cemal Tekkanat’ın sekreterleri, Londra’da 6 gün sürecek Destinations London Fuarı’na katılmaları için, Devlet Halk Dansları Topluluğu sanatçıları listesine ilave edildi.

KÜLTÜR ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Müdürlüğü’nün "B.16.0.TGM.0.10.03/10495" sayılı "Destinations London Fuarı" konulu yazısında, 1-4 Şubat 2007 tarihleri arasında İngiltere’deki fuara katılma kararının alındığı belirtildi. Burada özel ve kamu sektörünün ürünlerinin satılacağı anımsatılan yazı şöyle devam etti:

"Bu faaliyetlere ek olarak, fuardaki katılımımızı daha da güçlendirmek amacıyla bir folklor ekibinin görevlendirilmesinin sağlanması talep edilmektedir. Ayrıca ekibin konaklama masraflarının fuar idaresi tarafından karşılanacağı bildirilmektedir. Makamın onayı ile ekteki listede isimleri bulunan Devlet Halk Dansları Topluluğu’ndan oluşan sanatçı grubunun, 31 Ocak-5 Şubat tarihleri arasında altı gün süreyle Londra’da görevlendirilmesi ve giderlerinin Bakanlığımızın 2007 yılı bütçesinin yolluk tertibinden karşılanması hususunu arz ederim."

Tanıtma Genel Müdürü Özgür Özaslan’ın imzasını taşıyan, müsteşarlıkça da "olur" verilen yazının ekinde ise kafile başkanı ile 16 dansçının ve ebru sanatçısı Murat Elhan’ın isimleri yazılı. Ancak Elhan’dan hemen önce "Sözleşmeli Personel" unvanlı iki isim sıralanıyor. Bunlardan birincisi Mutlu Özcan, ikincisi Hülya Yakın.

Mutlu Özcan, halen Tanıtma Genel Müdür Yardımcısı olan İbrahim Yazar’ın, Hülya Yakın ise diğer Genel Müdür Yardımcısı Cemal Tekkanat’ın sekreteri olarak görev yapıyorlar.

Her iki sekreterin de böylesi bir kafilede görev almasının mevzuata aykırı olduğu belirtiliyor. Bu isimlerin gizlenmesi amacıyla listenin görevlendirme yazısına sonradan eklendiği ileri sürüldü.

KOÇ, NE DİYECEK

Öte yandan, yurt içi gezilerde dahi, kendisine eşlik ettiği durumlarda eşinin uçak bileti parasını dahi cebinden ödeyen Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç’un bu görevlendirme konusunda nasıl bir tutum takınacağı Bakanlık içinde merak konusu oldu.

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
29 Ocak 2007       Mesaj #524
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ayrılık sebebi morluklar oldu
spacer
Tuba Ünsal ile Yalın'ın ayrılma sebebi öpüşme sahnesi değil, vücudundaki morluklar..

Cem Cantaş'la yaptığı evliliği şarkıcı Yalın'la yaşadığı aşk uğruna noktalayan manken-oyuncu Tuba Ünsal, geçtiğimiz ay sessiz sedasız Yalın'la olan ilişkisine de nokta koydu. Yaklaşık bir yıl süren bu ilişkinin bitmesine Ünsal'ın 'Çılgın Dersane' filminde Mehmet Aslan'la ateşli bir şekilde öpüşmesinin yol açtığı konuşuldu. Ancak ikilinin yollarını ayıran nedenin filmdeki öpüşme sahnelerinin değil, çekimler sırasında Ünsal'ın vücudunda oluşan morluklar olduğu ortaya çıktı. Zira Ünsal ile Yalın'ın ayrılmaları, öpüşme sahnelerinin basına yayılmasından önce gerçekleşti. Bu sahnelerin varlığından haberdar olan ancak tepki vermeyen Yalın, sevgilisinin vücudundaki morlukları görünce tepki gösterdi. Ünsal'ın üst bacağındaki morluğun filmin bir sahnesinde beyazperdeye yansıması da genç şarkıcının sabrını taşırdı. Ve morluklar yüzünden ikili ciddi bir kavgaya tutuşarak ilişkilerine son noktayı koydu.
MaKaLeLe - avatarı
MaKaLeLe
Ziyaretçi
29 Ocak 2007       Mesaj #525
MaKaLeLe - avatarı
Ziyaretçi
GÖZDEN KAÇAN 3 İNTİHAR
...

aselsan logo

Türkiye'nin en gözde kurumunun 3 mühendisi intihar ediyor, herkes "sus-pus".


Yer: Pursaklar-Ayancık Yolu(Ankara)

Aselsan'da çok önemli projolere imza atan 31 yaşındaki makine mühendisi Hüseyin Başbilen bir aracın içinde ölü bulunuyor. ODTÜ mezunu mühendisin sol el bileğinde ve boynunda kesik izleri var. Otopsi sonucu "intihar etmiştir"deniliyor.

Tarih: 16 Ocak 2007

Yer: Gölbaşı(Ankara)

Aselsan'da çalışan ODTÜ mezunu elektrik mühendisi 30 yaşındaki Ali Ünsem Ünal aracının içinde tabancayla intihar ediyor.3 yıldır Aselsan'da çalışan mühendis ölüyor.

Tarih: 26 Ocak 2007


Yer: Batıkent(Ankara)

26 yaşındaki ODTÜ mezunu elektrik mühendisi Evrim Yançeken evinde intihar ediyor.2 yıldır ASELSAN’da görev yapan 26 yaşındaki Evrim Yançeken, 7. kattaki evinin pencerisinden atlıyor. Genç mühendis ölüyor.

Yüksek lisans yapan genç mühendisin, uzun süredir tez için çalıştığı ve bu nedenle psikolojisinin bozulduğu iddia edildi. Bir de intihar notu bırakmış: "Artık dayanamıyorum. Psikolojim çok bozuldu. Yüksek lisans tezimle ilgili büyük sıkıntılar yaşıyorum. İntiharımdan kimse sorumlu değil. Ailemin üzülmesini istemiyorum.

*7 Ağustos'taki ilk intiharda şüpheler vardı. Mühendis Hüseyin Başbilen'in vücudundaki kesikler için "kendi yaptı" dendi.

*Gölbaşı'ndaki 2. intihar da mühendis Ali Ünsem Ünal,aracının içinde başından vurulmuş bulundu. "İntihar etti" dendi.

*Batıkent'teki 3. intiharda ise Evrim Yançeken intihar notunu yazıp 7. kattan kendini attı.

Dikkat ederseniz 3 ölüm de farklı biçimde gerçekleşiyor.

3 farklı intihar metodunu uyguluyor mühendisler.

İntiharlar son 6 aya sıkışmış.

İlginç. Aselsan, TSK'nın dışa bağımlılığını azaltmak için kurulmuş bir şirket.En önemli özelliği aviyonik bakımından bunu büyük ölçüde başarmış olması.Bu aviyonik meselesi çok önemli. 650 milyon dolara F-16'larımızı ABD modernize edecek ya, işte o uçaklarda bizimkilerin yapamadığı tek şey aviyonik sistemler.Dışa bağımlılık o yüzden.

Türkiye'nin en parlak üniversitesinden mezun olmuş 3 parlak mühendis.

Türkiye'nin en parlak kuruluşlarından birinde iş buluyorlar.

Türkiye standartlarına göre hayli iyi maaş alıyorlar.

Ve "yüksek lisans tezi sıkıntısı" onları intihara sürüklüyor.

Yüksek lisans neden yapılır? Daha iyi maaş, daha iyi mevkii için.

Adam zaten 26 yaşında bunu başarmış.

Diğerleri de...

Aselsan'ın internet sayfasına giriyorum,intiharlarla ilgili tek açıklama yok.

Türkiye'nin en gözde kurumunun 3 mühendisi intihar ediyor, herkes "sus-pus".

Ölenler Aselsan'ın çalışanı değil yalnızca,

Bu ülkenin yetiştirdiği beyinler,

Olay sadece "ruhsal sıkıntı" ise, ilk intiharın ardından çalışanlarına yönelik tedbir almayan Aselsan yönetimi yine kusurlu sayılır.Türkiye'nin en gözde mühendisleri bu ölümleri görünce Aselsan'da çalışmak ister mi? Kurum, adeta içine kapanarak kendi bacağına kurşun sıkmış olmuyor mu?

Yanıtı gizlidir ama yine soralım: Bu mühendisler hangi proje üzeride çalışıyorlardı? Geleceklerini garanti altına almış 3 kişinin ard arda intihar etmesini "yüksek lisans" notu açıklamaya yetmiyor.



MaKaLeLe - avatarı
MaKaLeLe
Ziyaretçi
30 Ocak 2007       Mesaj #526
MaKaLeLe - avatarı
Ziyaretçi

VİSTA

windows vista 8

Vista piyasada Yeni işletim sistemi Windows Vista dünya genelinde piyasaya sürüldü

Microsoft şirketinin kurucusu ve patronu Bill Gates, şirketin, yeni işletim sistemi Windows Vista'yı dünya genelinde piyasaya sürdüğünü duyurdu.

New York'ta Broadway'deki bir tiyatro salonunda yüzlerce gazetecinin katıldığı toplantıda konuşan Gates, ''Vista, yeni dijital çağın anahtarıdır'' dedi. Microsoft'un, Vista'nın piyasaya sürülmesi nedeniyle çok sayıda ülkede bugünden itibaren promosyon kampanyaları başlatması bekleniyor.

Microsoft yetkilileri, Vista için şu ana dek boyutta büyüklükte bir pazarlama kampanyası yürüteceklerini söylediler. Şirketin bu kampanya için ayıracağı reklam bütçesinin 500 milyon dolar civarında olduğu belirtiliyor.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Ocak 2007       Mesaj #527
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Soğuk havalar bütün yurtta etkili oldu

Soğuk ve yağışlı hava tüm yurtta etkisini sürdürüyor. İki günde 50'den fazla kazanın meydana geldiği Bolu'da gece başlayan kar yağışı sürücülerin zor anlar yaşamasına sebep oldu. Mersin'de ve Karaman'da tipide kalan iki ikişi hayatını kaybetti. Ülke genelinde yaklaşık iki bin köy yolu da kapalı durumda.

Bolu'da aniden bastıran kar zaman zaman tipi şeklinde yağarken, Bolu Dağı Polis İstasyonu ve karayolları ekipleri güzergahta tüm tedbirleri aldı. Polis ekipleri sabaha karşı Abant Kavşağı ve Bolu Dağı Tüneli girişinde sürücüleri sık sık yavaş seyretmeleri konusunda uyardı. D-100 Karayolu'nun Bolu Dağı kesiminde, Ankara istikametinden İstanbul istikametine giden sürücülerin mecburi güzergahı olması dolayısıyla yetkililer sürücüleri araçlarında zincir ve çeki halatı bulundurmaları konusunda ikaz etti. Karaman'da dün tipi sebebiyle kaybolan üç kişiden ikisi kendi imkanlarıyla kurtuldu. Ancak, yönünü kaybeden Nihat Yılmaz donarak öldü. Mersin'in Mut ilçesinde ise şiddetli tipi ve kar yağışı nedeniyle ulaşıma kapanan Sertavul Geçidi'nde 3 kişi mahsur kaldı. Jandarmanın çalışmaları sonucu Mahmut Diştaş ve Yılmaz Işık 14 saat sonra kurtarılabildi. Ancak 26 yaşındaki Nihat Uysal isimli bir kişi, donarak hayatını kaybetti. Muş'un Kozma Dağı mevkiinde de dün akşam saatlerinde çığ düşmesi sonucu üç araçta 23 kişi mahsur kaldı. Yolcuların yardım istemesi üzerine görevli ekipler ve askerler kurtarma çalışmalarına başladı. Yaklaşık 9 saat süren çalışmaların ardından, mahsur kalanlar kurtarıldı. Kar yağışı ve tipi nedeniyle yurt genelinde iki bini aşkın köyle ulaşım sağlanamıyor. Bitlis'in bazı ilçeleri, bu ilçelere bağlı 7 belde ve 300 köy ile Artvin'de 85 köye elektrik verilemiyor, 42 köyle de haberleşme sağlanamıyor. Mersin'in Silifke ilçesinde ise saatteki hızı 64 kilometreye ulaşan fırtına sera ve ekili alanlara zarar verdi.

Kar şenliğine çıkanlar mahsur kaldı

Yoğun kar yağışı ve tipi, Doğu ve İçanadolu'da hayatı durma noktasına getirdi. Ordu'da düzenlenen kar şenliğinde ise aniden bastıran kar, esarete dönüştü.

Ordu'nun Kabadüz ilçesi Yokuşdibi beldesinde düzenlenen kar şenliğinde aniden bastıran kar yağışı sonucu çok sayıda araç yolda mahsur kaldı. Beldede gerçekleştirilen şenlikte halat çekme, kızakta kayma, uzun eşek gibi çeşitli etkinlikler yapıldı. Yarış sırasında kar yağışının aniden bastırması ve yolların kapanması nedeniyle etkinlik yarıda kalırken, şenliğe katılan ve izlemeye gelenlere ait çok sayıda araç yolda mahsur kaldı. Yoğun kar yağışı nedeniyle 500 kişi, 5 saat boyunca kurtarılmayı bekledi. Durumun güvenlik güçlerine bildirilmesi üzerine jandarma araçların kurtarılması için çalışma başlattı. Buzlanma ve kar nedeniyle yoldan çıkan araçlar, jandarma ekipleri ve belediyeye ait iş makinelerinin de katıldığı kurtarma çalışmaları ile yollarına devam etti.
lionhead - avatarı
lionhead
Kayıtlı Üye
31 Ocak 2007       Mesaj #528
lionhead - avatarı
Kayıtlı Üye
HIRANTIN ARKASINDAN KOŞANLAR

ÇANAKKALE GEÇİLMEZHIRANTIN ARKASINDA KOŞAN FİNO KÖPEKLERİ!!BU GÜN HIRAN PEŞİNDE KOŞAN ŞEREFSİZLER’EERMENŞİLER BUNLARI KATLEDERKEN NERELERDEYDİNİZ?? BEN SÖYLEYEYİM SİZE!!ELİNİZDE VİSKİ BARDAĞI *****CE GÜLÜMSÜYORDUNUZ!!! 27 Ocak 1973 - Los Angeles (ABD) Mehmet Baydar - Bahadır Demir * Türk vatandaşlarına yönelik ermeni saldırıları, 1973 yılında başladı.Türkiye'nin Los Angeles Başkonsolosu Mehmet BAYDAR ve Konsolos BahadırDEMİR, 78 yaşındaki Amerikan uyruklu ermeni Gurgen (Karakin) Yanikiyantarafından şehit edildi.Elinde bulunan Abdülhamit'e ait bir tabloyu Türkiye'ye armağan etmekistediğini bildirerek, Baydar ve Demir'i Santa Barbara'daki BaltimoreOteline davet eden Yanikiyan, iki diplomatı otelde silahla üzerlerine ateşaçarak öldürdü. Cinayetten sonra tutuklanan ve müebbet hapis cezasınaçarptırılan Yanikiyan, 31 Aralık 1984 tarihinde af ile serbest bırakıldı.Yanikiyan, serbest kaldıktan kısa bir süre sonra öldü.Türk diplomatlara karşı ilk saldırı olarak nitelenen bu olay, daha sonrabir cinayetler zincirini başlattı ve örgütlü Ermeni terörüne örnekoluşturdu.22 Ekim 1975 - Viyana (Avusturya) Daniş Tunalıgil * Türkiye'nin Viyana Büyükelçisi Daniş TUNALIGİL, büyükelçiliği basan 3terörist tarafından şehit edildi.20 Şubat 1975'de Beyrut'taki THY bürosu bombalandı. Olayı, Gizli ErmeniOrdusu Esir Yanikiyan Gurubu üstlendi. Olay yerine bırakılan mektupta,"Ermenilerin haklı davasında emperyalistlere karşı mücadele edileceği,eylemlerin Türkiye, İran ve ABD'yi hedef alacağı, bu bombalama eylemininde bir başlangıç olduğu" bildirildi.22 Ekim 1975 tarihinde, otomatik silahlı 3 kişi, Türkiye'nin ViyanaBüyükelçiliği'ne girerek kapıdakileri etkisiz hale getirdikten sonraBüyükelçi'nin makam odasına girdiler. Burada Daniş Tunalıgil'e Türkçe,"Siz Sefir misiniz?" diye soran ve "Evet" yanıtını alan saldırganlar,Tunalıgil'i otomatik silahlarla taradılar. Tunalıgil, olay yerinde canverdi. 3 terörist, hızla binayı terkederek, bir otomobille uzaklaştılar. 24 Ekim 1975 - Paris (Fransa) İsmail Erez - Talip Yener * Türkiye'nin Paris Büyükelçisi İsmail EREZ ve makam şoförü Talip YENER,büyükelçilik yakınlarında katledildi. Büyükelçi Erez'in makam aracı,yerel saatle 13.30 sıralarında Büyükelçilik yakınındaki Seine Nehriüzerindeki Bir Hakeim Köprüsü'nde pusuya düşürüldü. İsmail Erez ve makamşoförü Talip Yener, otomatik silahlarla taranarak öldürüldü. Saldırıyı"Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları" adlı örgüt üstlendi. 16 Şubat 1976 - Beyrut (Lübnan) Oktar Cirit * Türkiye'nin Beyrut Büyükelçiliği Başkatibi Oktar CİRİT, bir salondaotururken, Ermeni terörizminin kurbanı oldu. Saldırıyı ASALA üstlendi.ASALA ilk kez bu cinayetle adını ortaya attı. 9 Haziran 1977 - Roma (İtalya) Taha Carım * Türkiye'nin Vatikan Büyükelçisi Taha CARIM, büyükelçilik ikametgahınınönünde iki teröristin açtığı ateş sonucu öldü. Saldırıyı bu kez "ErmeniSoykırımı Adalet Komandoları" adlı örgüt üstlendi. 2 Haziran 1978 - Madrit (İspanya) Necla Kuneralp - Beşir Balcıoğlu * Türkiye'nin Madrit Büyükelçisi Zeki KUNERALP'in makam aracına 3terörist tarafından ateş açıldı. Arabada bulunan büyükelçinin eşi NeclaKUNERALP ile emekli büyükelçi Beşir BALCIOĞLU, hayatlarını kaybettiler.Saldırıyı "Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları" adlı örgüt üstlendi. Buolayda, ilk kez bir yabancı da Ermeni teröristlerin Türklere yöneliksaldırısı sırasında öldü. Makam Şoförü İspanyol Atonyo TORRES,teröristlerin kurşunlarına hedef oldu.12 Ekim 1979 - Lahey (Hollanda) Ahmet Benler * Hollanda'daki Türkiye Büyükelçisi Özdemir BENLER'in oğlu Ahmet BENLER,silahlı saldırı sonucu öldürüldü. Olayı bu kez hem "Ermeni SoykırımıAdalet Komandoları" hem de ASALA ayrı ayrı üstlendi.22 Aralık 1979 - Paris (Fransa) Yılmaz Çolpan * Türkiye'nin Paris Turizm Müşaviri Yılmaz ÇOLPAN, bir teröristinsaldırısı sonucu katledildi. Bu olay, Ermeni terörizminin Paris'tekiikinci saldırısı oldu. Olaydan sonra haber ajanslarına telefon eden birkişi, Roma, Madrit ve Paris'teki eylemlerden "Ermeni Soykırımı AdaletKomandoları" adlı örgütün sorumlu olduğunu bildirerek, "Türk HükümetiErmenilere hak tanımadığı için Avrupa'daki Türk diplomatlarınıöldürüyoruz" dedi. 31 Temmuz 1980 - Atina (Yunanistan) Galip Özmen - Neslihan Özmen * Türkiye'nin Atina Büyükelçiliği İdari Ataşesi Galip ÖZMEN ile 14yaşındaki kızı Neslihan ÖZMEN, bir teröristin silahlı saldırısı sonucukatledildiler. Galip Özmen'in eşi Sevil ÖZMEN ve oğulları Kaan ÖZMENolaydan yaralı olarak kurtuldular. Saldırıyı bu kez ASALA üstlendi.17 Aralık 1980 - Sidney (Avustralya) Şarık Arıyak - Engin Sever * Türkiye'nin Avustralya Başkonsolosu Şarık ARIYAK ile koruma görevlisiEngin SEVER, Ermeni terörizminin kurbanı oldular.1980 yılında ayrıca; - 6 Şubat'ta Türkiye'nin İsviçre Büyükelçisi Doğan Türkmen, Bern'deuğradığı saldırıdan yara almadan kurtuldu. - 17 Nisan'da Türkiye'nin Vatikan Büyükelçisi Vecdi Türel'in makamaracına ateş açıldı. Türel ve koruma görevlisi Tahsin Güvenç saldırıdanyaralı olarak kurtuldular. - 26 Eylül'de Türkiye'nin Paris Büyükelçiliği Basın Danışmanı SelçukBAKKALBAŞI, uğradığı silahlı saldırıda yaralandı.4 Mart 1981 - Paris (Fransa) Reşat Moralı - Tecelli Arı * Türkiye'nin Paris Büyükelçiliği Çalışma Ataşesi Reşat MORALI ile dingörevlisi Tecelli ARI, Çalışma Ataşeliği'nden çıkıp arabaya bineceklerisırada 2 teröristin saldırısına uğradılar. Moralı saldırı sırasındahayatını kaybederken, din görevlisi Arı, ağır yaralı olarak kaldırıldığıhastanede öldü. Saldırıyı ASALA üstlendi. Bu olay ile Ermeniterörizminin, Paris'teki üçüncü katliamı oldu. Türkiye, Türkdiplomatlarını etkin bir şekilde korumadığı için Fransa'ya protestonotası verdi.9 Haziran 1981 - Cenevre (İsviçre) M. Savaş Yergüz * Türkiye'nin Cenevre Başkonsolosluğu Sözleşmeli Sekreteri Mehmet SavaşYERGÜZ, evine gitmek üzere konsolosluktan ayrıldıktan hemen sonrauğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybetti. Saldırıyı ASALA üstlendi.Olaydan sonra yakalanan Lübnan uyruklu Ermeni terörist MardirosCamgozyan, 15 yıl ağır hapis cezasına çarptırıldı.24 Eylül 1981 - Paris (Fransa) Cemal Özen * Türkiye'nin Paris Başkonsolosluğu ile Kültür Ataşeliği'nin bulunduğubinayı işgal eden 4 ermeni terörist, 56 Türk görevli ve vatandaşı rehinaldı. Teröristler, kendilerine müdahale etmek isteyen güvenlik görevlisiCemal ÖZEN'i öldürdüler, Başkonsolos Kaya İNAL'ı yaraladılar. Ermeniteröristler, Türkiye'de siyasi tutuklu 12 kişinin salınarak Paris'egetirilmesini istediler. İsteklerinin kabul edilmeyeceğini anlayanteröristler 15 saat sonra polise teslim oldular. Türkiye, Fransa'yı birkez daha uyarırken, Fransa da saldırıyı kınadı. Olayı ASALA üstlendi.Saldırıyı gerçekleştiren 4 ermeni terörist, Vasken Sakosesliyan, KevorkAbraham Gözliyan, Aram Avedis Basmaciyan ve Agop Abraham Turfanyan, 31Ocak 1984'de Fransa'da 7'şer yıl hapis cezasına çarptırıldılar.Mahkemenin sonucu Türkiye'de büyük tepkiyle karşılandı.1981 yılında ayrıca; - 2 Nisan'da Türkiye'nin Kopenhag Çalışma Ataşesi Cavit Demir, oturduğuapartmanın asansöründe uğradığı silahlı saldırıdan yaralı olarakkurtuldu. - 25 Ekim'de Türkiye'nin Roma Büyükelçiliği İkinci Katibi GökberkErgenekon, yolda yürürken saldırıya uğradı. Ergenekon, olaydan hafifyaralarla kurtuldu.28 Ocak 1982 - Los Angeles (ABD) Kemal Arıkan * Türkiye'nin Los Angeles Başkonsolosu Kemal ARIKAN öldürüldü. Arıkan'ınkatili Taşnak militanı Hampig Sasunyan, müebbet hapis cezasınaçarptırıldı.5 Mayıs 1982 - Boston (ABD) Orhan Gündüz * Türkiye'nin Boston Fahri Başkonsolosu Orhan GÜNDÜZ, uğradığı silahlısaldırıda öldü.7 Haziran - Lizbon (Portekiz) Erkut Akbay - Nadide Akbay * Türkiye'nin Lizbon Büyükelçiliği İdari Ataşesi Erkut AKBAY otomobilindeuğradığı silahlı saldırıda öldü. Otomobilde bulunan eşi Nadide AKBAY,yaralı olarak kaldırıldığı hastanede bir süre sonra yaşamını yitirdi.27 Ağustos 1982 - Ottawa (Kanada) Atilla Altıkat * Türkiye'nin Ottowa Büyükelçiliği Askeri Ataşesi Atilla ALTIKAT, silahlısaldırı sonucu öldü.9 Eylül 1982 - Burgaz (Bulgaristan) Bora Süelkan * Türkiye'nin Burgaz Başkonsolosluğu İdari Ataşesi Bora SÜELKAN katledildi.1982 yılında ayrıca; - 8 Nisan'daTürkiye'nin Ottawa Büyükelçiliği Ticaret Müşaviri KaniGÜNGÖR, uğradığı silahlı saldırıda yaralandı. - 21 Temmuz'da Türkiye'nin Rotterdam Başkonsolosu Kemal Demirer'ekonutu önünde silahlı saldırı düzenlendi. Demirer, olaydan yaraalmadan kurtulurken, saldırgan yaralı olarak yakalandı. - 7 Ağustos'da ASALA'ya bağlı 2 terörist Ankara Esenboğa Havalimanındadüzenlediği silahlı baskında 8 kişi öldü, 72 kişi yaralandı. Bu,Ermeni terörizminin Türkiye'deki ilk eylemi oldu. ESENBOĞA OLAYI9 Mart 1983 - Belgrad (Yugoslavya) Galip Balkar * Türkiye'nin Belgrad Büyükelçisi Galip BALKAR'a 2 terörist tarafından 9Mart'ta silahlı saldırı düzenlendi. Olayda ağır yaralanan BALKAR, 11Mart'ta hayatını kaybetti. Olayda, bir Yugoslav öğrenci de öldü.Saldırıyı yapan Kirkor Levonyan ile Raffi Aleksandr, olaydan tam bir yılsonra 9 Mart 1984'de 20'şer yıl ağır hapis cezasına çarptırıldılar.14 Temmuz 1983 - Brüksel (Belçika) Dursun Aksoy * Türkiye'nin Brüksel Büyükelçiliği İdari Ataşesi Dursun AKSOY, ermeniteröristlerce katledildi.27 Temmuz 1983 - Lizbon (Portekiz) Cahide Mıhçıoğlu * Türkiye'nin Lizbon Büyükelçiliği, 5 Ermeni terörist tarafından basıldıve bina içindekiler rehin alındı. Baskın sırasında büyükelçilik MüsteşarıYurtsev MIHÇIOĞLU'nun eşi Cahide MIHÇIOĞLU hayatını kaybetti. Portekizpolisi, düzenlediği operasyonla rehineleri kurtardı, 5 teröristi deöldürdü. Saldırıyı, "Ermeni Devrimci Ordusu" adlı örgüt üstlendi. Örgüt,teröristlerin öldürülmesi nedeniyle Portekiz Başbakanı Mario Soarez'iölümle tehdit etti.1983 yılında ayrıca; - 16 Haziran'da İstanbul Kapalıçarşı'da bir terörist tarafından halkınüzerine ateş açıldı. Olayda 2 kişi öldü, 21 kişi de yaralandı.Saldırgan, olay yerinde öldürüldü. Olayı bir ermeni teröristin yaptığıanlaşıldı. - 15 Temmuz'da THY'nin Paris Orly havalimanındaki bürosu önünde bombapatladı. Olayda, 2'si Türk, 4'ü Fransız, 1'i Amerikalı, 1'i de İsveçliolmak üzere 8 kişi öldü, 28'i Türk, 63 kişi de yaralandı. Bu olaytarihe "Orly Katliamı" olarak geçti.28 Nisan 1984 - Tahran (İran) Işık Yönder * Türkiye'nin Tahran Büyükelçiliği Sekreteri Şadiye YÖNDER'in eşi, İranile Türkiye arasında ticaret yapan işadamı Işık YÖNDER, bir ASALAmilitanı tarafından öldürüldü..20 Haziran 1984 - Viyana (Avusturya) Erdoğan Özen * Türkiye'nin Viyana Büyükelçiliği Çalışma Ataşesi Erdoğan ÖZEN,otomobiline yerleştirilen bombanın patlaması sonucu öldü. Olayı, "ErmeniDevrimci Ordusu" adlı örgüt üstlendi..19 Kasım 1984 - Viyana (Avusturya) Evner Ergun * Türkiye'nin BM Temsilciliğinde görevli Evner ERGUN, aracınayerleştirilen bombanın patlaması sonucu öldü. Bu olayı da, "ErmeniDevrimci Ordusu" adlı örgüt üstlendi.1984 yılında ayrıca; - 27 Mart'ta Türkiye'nin Tahran Büyükelçiliği Ticaret MüşavirYardımcısı Işıl ÜNEL'in otomobiline bomba yerleştirmeye çalışan birterörist, bombanın elinde patlaması sonucu öldü. - 28 Mart'ta yine Tahran'da Büyükelçilik Başkatibi Hasan Servet ÖKTEMve Büyükelçilik Ataşe Yardımcısı İsmail PAMUKÇU, evlerinin önündeuğradıkları silahlı saldırıda yaralandılar.BU YİRMİ YAŞŞINDAKİ TÜRK ÇOCUKLARI AKTLEDİLİRKEN NERELERDEYDİNİZ17 Ağustos 1984 Genelkurmay Başkanlığı’ndan yapılan bir açıklamada,'15 Ağustos 1984 gecesi bir grup teröristin Siirt’in Eruhilçesindeki Jandarma Karakol binasına karşı bombalı ve silahlı saldırıdabulundukları ve saldırı sonucunda 1 jandarma erinin şehit olduğu 6 er ve 3sivilin yaralandığı, Hakkari ili Şemdinli ilçesinde de bir başka gruptarafından Jandarma subay açık hava gazinosu, subay lojmanları ve ilçejandarma Karakolu’na silahlı saldırı düzenlendiği ve 1 subay, 1astsubay ve 1 erin yaralandığı' bildirildi.22 Ocak 1987 Hakkari, Uludere ilçesi, Ortabağ köyü katliamı.23 Ocak 1987 Midyat, Bayburt köyleri, Efeler mezrası katliamı.26 Ocak 1987 Seri katliamlara dönüşen yeni PKK stratejisi.7 Mart 1987 Nusaybin ilçesi, Açıkyol köyü katliamı. (6 Çocuk, 2 Kadın,Toplam 8 kişi)20 Haziran 1987 Ömerli ilçesi, Pınarcık köyü katliamı. (16 Çocuk, 6 Kadın,8 Erkek, Toplam 30 Kişi)9 Temmuz 1987 Hani ilçesi, Kırım köyü katliamı.11 Temmuz 1987 Yine baskın, yine 5 ölü.22 Temmuz 1987 Hakkari, Şemdilli İlçesi'na başlı Umur köyü katliamı.20 Ağustos 1987 Siirt, Kılıçkaya köyü katliamı. (14 Çocuk, 10 Erkek,Toplam 24 kişi)20 Ağustos 1987 Midyat ilçesi, Dargeçit Bahçebaşı mahallesi katliamı. (3Çocuk, 1 Kadın, 1 Erkek Toplam 5 kişi)8 Eylül 1987 Pervari ilçesi, Sığırkaya köyünde öldürme olayı.Sanal Hayatlar

Kolay hayat ister olduk kolay... Sevgimizi, aşkımızı bile kolay yaşamak istiyoruz.. Bizi yormasın, zorlamasın, başımıza bela olmasın... İstediğimiz zaman olsun, onun dışında yok olsun.. Bir kumandanın ucunda olsun herşey, bir bilgisayarın düğmesinde, bir telefonun tuşlarında... Ulaşmak, yaşatmak, canlandırmak, hissetmek için çaba harcamayalım...

Sanal dünya giriverdi hayatımıza tam da bu günlerde, çok da işimize geldi. Sanal alemin, sanal insanları olduk hemen. Duygularımızdan korkar olduk... Hissetmek yok... Herşey bir yalan... Sanal alem değeri yok...

Düşünemedik ki kablonun diğer ucunda gerçek insanlar oturuyor...

dokunmaya
hissetmeye
göz göze gelmeye korkar olduk...
bir bilgisayar, bir msn, bir kamera herşey tamam...
İnsan başka ne isterki...

Böylesi daha güzel, sanal bir gerçeklikte sorumluluk duygusu yok, bağlanma yok, hesap vermek yok deyiverdik... Canın isterse varsın, istemezse yok... Ne güzel, tam bu çağın insanına göre...
Kolay işin, hangi yoldan elde edildiğinin hiç önemli olmadığı kolay paranın peşinde koştuğumuz, hayata direk tepeden başlamak istediğimiz bu günlerde, kolay seks, kolay ilişkilerde giriverdi usulca yaşantımıza..

Zora gelemiyoruz, gerçek ilişkiler sıkıyor biraz...

Biri azıcık duygularından söz ettiğinde birden itici oluveriyor, hemen pılımızı, pırtımızı toplayıp arkamıza bile bakmadan ordan uzaklaşıveriyoruz.. Neden peki, bünyemizde barındırdığınız şeyden kaçmak niye, yok saymak, derinlere göndermek...
Kimsenin gözüne gerçek anlamda bakmak istemiyoruz, korkuyoruz birilerinin gözlerine bakmaktan.
Mekanik hayatlar, mekanik ilişkiler, mekanik sevişmeler istiyoruz...

O kadar rahatladık ki artık.. sevmeye bile üşenir olduk... ben gelemem ama gelirsen de hayır demem...
burdayım, isteyen gelip alsın...
ben kılımı kıpırdatmam...
uğraşamam...
çaba harcayamam...
ama şöyle yakınlarımda olsan o başka...
aşk aramıyorum, sevgi aramıyorum,
ilişki aramıyorum
sadece seks arıyorum deyiverecek kadar bir yerlerde unuttuk duygularımızı, yitiriverdik insanı insan yapan ruhumuzu... Sevmekten korkar olduk…

Ne oldu bize, ne zaman, nerde kaybettik sevmeyi, kimlere bırakıverdik ruhumuzu, kimler acıttı canımıza da bu kadar acımasız oluverdik...

Ben uğraşamam ama sen buralarda olursan da hayır demem yani, diyecek kadar korkar olduk birşeylerin peşinde koşmaya.. Bencil oluverdik...

Birgün yalnız uyanmanın ne kadar korkutucu olacağı aklımıza hiç gelmiyor nedense

“Ben Hrant Değilim!”

Agos gazetesinin önünde toplanan kalabalık sık sık "Hepimiz Hrant'ız, hepimiz Ermeniyiz" sloganları attı.

Cinayetten sonra Taksim'den Şişli’ye yürüyen yüzlerce insanın da bu sloganı attığını gördük televizyonlarda…

Bu da yetmezmiş gibi Hrant Dink'i öldüren silahın tetiğini çeken zavallı maşanın ve onu cinayete azmettirip kullanan dış güçlerin ve onların işbirlikçilerinin suçu, tüm Türk milletine yüklendi.

Televizyon kanallarından sürekli Türkiye’yi ve Türk milletini hedef tahtasına koyan bir yayın, özeleştiri yaparmış gibi bir üslupla tekrarlandı durdu, bilinçlere islendi.

***

Toplum, şu dakikada bile, hala tek yanlı bir propagandanın bombardımanı altında tutuluyor.

Acaba bu şartlar altında bir kişi de çıkıp su soruları sormuyor mu kendi kendine?

Neden üç beş hain ve onun arkasındakiler bu cinayeti islediler diye ben suçlu oluyorum?

Neden Türkiye, neden Türk milleti suçlu ilan ediliyor?

Ben mi öldürdüm Dink'i? Biz mi öldürdük?

***


Hrant Dink'in kızı Sera Dink'in cinayetten hemen sonra "babamı vurdular simdi kanları daha mı temiz oldu ?" (Sabah, 20.1.2007) seklindeki sözlerinin, olayın yarattığı hınç ve şoktan kaynaklandığı söylenebilir.

Ama bu tur şok anlarının kişilerin bilinçaltında yer etmiş hakiki duygu ve düşüncelerini ortaya çıkardığı da bir gerçektir.

***

Hrant Dink öldürülmeli miydi peki?

Tabii ki, hiçbir gerekçe Hrant Dink'in öldürülmesini kabul edilir kılamaz.


Onun için bu cinayeti lanetliyorum ve ne Hrant Dink'in ne de başka bir insanın yaşamına kastedilmesine ve katledilmesine hiçbir şekilde onay vermiyorum.

Ama ben Hrant değilim !.. Hiç bir zaman olmaya da niyetim yok !..

Çünkü onun gibi düşünmüyorum. Onun el ele olduğu, işbirliği içinde bulunduğu kimseler ve çevrelerle isim olmaz.

Ben ne ayrılıkçılıyım, ne Kürtçüyüm, ne mandacıyım, ne de Ermeni milliyetçisiyim.

Ben solcuyum ve Kemalist’im…

***

Bugün " Hepimiz Hrant'ız…" diye bağıranların acaba kaçı, daha dört gün önce şehit olan 27 yaşındaki Astsubay Kadir Aydın için "Hepimiz Kadir'iz…" diye haykırabilir acaba?

Kadir Aydın’ın cenazesinde kaç kişi yürüdü?..

Kaç Sivil Toplum Örgütü, kaç parti lideri ya da üyesi "Eğer bu ülkede yaşamanın bedeli oğlum gibi yiğitlerin gitmesiyse gider. Bir oğlum daha var, oluyorsa alın onu da götürün" diyen şehit babasına bir başsağlığı diledi?

Ben isterim ki ne Hrant ölsün, ne Kadir!.. "Yüz çiçek açsın, yüz fikir yarışsın."

Ama böyle düşünmek beni Hrant yapmaz, yapamaz.

Çünkü Türkiye Cumhuriyeti’ni ortadan kaldırmaya ve bölmeye çalışanlarla ne işim olur, ne işbirliğim…

Peki, Hrant Dink böyle biri miydi?

***

Herkes kendisinin kim olduğunu, kimden yana olduğunu bir kere daha düşünsün.

Televizyonların değil, aklının sesine kulak vererek ama…

Selâhattin E.



ÇANAKKALE GEÇİLMEZ
HKMO Bülteni • Kasım 3003
TOPRAK ALTIMIZDAN KAYIYOR*
Gazeteci/yazar Özcan Özgür sordu, Harita Mühendisleri Odası Genel Başkanı
Hüseyin Ülkü yanıtladı: "2-B, AKP'ye geçmiş hükümetlerden miras..."
MUĞLA- Mütareke basını her (irşatta yüklendiği Türk
askerinin Irak'a gönderilmesi için "Yemen" ve "Galiçya" vatan
mı-değil mi tartışmasını yaşarken, üzerinde yaşadığımız
toprakların el değiştirmesini kolaylaştıran yasalar birbiri ardına
çıktı. Bir tek 2-B Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezere takıldı,
Anayasa "engeli" de aşılırsa Türkiye topraklannın "tapuda el
değiştirmesinin önü tamamen açılmış olacak.
Türkiye'nin "Sevr günlerinden daha kötü günler
yaşadığını, yapılan yasal düzenlemelerle yabancı sermayenin,
dolayısıyla Ermeni, Rum ve İsraillilerin istedikleri yerden
istedikleri kadar taşınmaz alabilir hale geldiklerini belirten
Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası Genel Başkanı Hüseyin
Ülkü sorularımızı yanıtladı.
-2-B'ye nasıl gelindi?
ÜLKÜ - 6831 Sayılı Yasa'nın ikinci maddesinin (B) bendiyte
ormanların satışı aslında sanıldığı gibi bir AKP projesi değil, bir
IMF projesidir. 2-B'nin Refah Yol Hukümeti'nde de kaynak
olarak gündeme getirildiğini biliyoruz.
- Türkiye topraklarının yabancı şeyhlere ve devletlere
satışının ilk mimarı AKP midir?
ÜLKÜ - Hayır, ilk mimarı Turgut ÖZAL'dır Biliyorsunuz
21 06.1984'te 3029 ve 1986'da 3278 sayılı yasalar çıkarılarak
Tapu Kanunu'nda derişiklik yapıldı, istanbul'da Sevda Tepesi
Arap Şeyhlerine satıldı. Ancak Anayasa Mahkemesi bu
yasaları iptal etti,
- Yani AKP, yabancıların da mülk edinmesini kolaylaştıran
yasal düzenlemeleri hazır mı buldu?
ÜLKÜ - Bunlar IMF yasalarıdır. Örneğin son Ecevit
hükümetinde IMF'ye verilen niyet mektupları ve Türkiye Ulusal
Programı'nda "yabancıların Türkiye'de taşınmaz edinmelerinin
önündeki engellerin kaldırılması için yasal değişiklikler
yapılacağı" ifade ediliyor. Ayrıca CHOSSUDOVSKY'nin de
belirttiği gibi "Toprak mülkiyetine ilişkin yasal düzenlemeler
genellikle Dünya Bankası'mn hukuk departmanı tarafından
sağlanan teknik destekle birlikte hazırlanmaktadır.
Hüseyin ÜLKÜ11*
Ozcan ÖZGÜR**"
-Nedir bu yasalar?
ÜLKÜ - 4875 Sayılı Doğrudan Yabancı Yatırımlar Yasası,
4916 Sayılı Çeşitli Kanunlarda ve Maliye Bakanlığı Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun. Bir de 4957 Sayılı Turizmi Teşvik
Yasasında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun..,
" Atatürkçü Düşünce Derneği Muğla Dergisı'nîtı 1 sayısından alınmıştır.
"HKMO Genel Başkam
•' • Gazeteci. Yazar
05.06.2003 tarihinde kabul edilen Doğrudan Yabancı
Yatırımlar Yasası üçüncü maddesinin (d) bendi "Yabancı
yatırımcıların Türkiye'de kurdukları veya iştirak etlikleri
lüzel kişiliğe sahip şirketlerin, Türk vatandaşlarının
edinimine açık olan bölgelerde taşınmaz" mülkiyeli ve
sınırlı ayni hak edinmeleri serbesttirhükmünü getiriyor.
03-07.2003 tarihinde kabul edilen ve 19 yasada değişiklik
yapan 4916 Sayılı yasa Tapu Kanunu'nda da değişiklik yapıyor.
8u kanunla Tapu Kanunu'nun 35. Maddesi değiştirilerek
"Yabancı tüzel kişilerin de Türkiye'de taşınmaz edinmesini"
getiriyor, 4916'nın 38, maddesinin (a) bendi de Köy
Kanunu'nun 87. maddesini kaldırıyor. Köy Kanunu'ndafci
kaldırılan bu madde iki ülke arasında karşılıklılık anlaşması olsa
bile köylerde yabancıların mülk edinmesini yasaklıyordu,
Şimdi yabancılar köylerde de gayrimenkul edinebilecekler.
Turizmi Teşvik Yasası'nda yapılan değişiklik ise yerel
yönetimlerin yetkilerinin arttırılması gündemde iken yerel
yönetimlerin ve Bayındırlık BakaniıgYnın planlama yetkileri ile
birlikte bir çok yetkiyi Kültür Turizm Bakanlığında topluyor.
Suna göre Kültür Turizm Bakanlığı istediği yeri parsel bazında
bile turizm alanı ilan edip istediğine tahsis edebiliyor..


L1L3nBLnBR
var comp_uri="/webmail/src/compose.php?passed_id=34&mailbox=INBOX.Posta_kutusu&unique_id=c065c15d40d49 074b66be9a1c9776319&passed_ent_id=0";

var spamUrl="/webmail/src/addAsSpam.php?from=hsasn16196363@mynet.com&passed_id=34&next_if_del=33&sort =0&mailbox=INBOX.Posta_kutusu&startMessage=1";
n tF();nnKlikbar · Mobil · · Okul · Otomobil ·
Oyun
· Proservis · Seyahat · Sinema · Sohbet · Spor · TV · Anasayfa
Sanal Hayatlar

Kolay hayat ister olduk kolay... Sevgimizi, aşkımızı bile kolay yaşamak istiyoruz.. Bizi yormasın, zorlamasın, başımıza bela olmasın... İstediğimiz zaman olsun, onun dışında yok olsun.. Bir kumandanın ucunda olsun herşey, bir bilgisayarın düğmesinde, bir telefonun tuşlarında... Ulaşmak, yaşatmak, canlandırmak, hissetmek için çaba harcamayalım...

Sanal dünya giriverdi hayatımıza tam da bu günlerde, çok da işimize geldi. Sanal alemin, sanal insanları olduk hemen. Duygularımızdan korkar olduk... Hissetmek yok... Herşey bir yalan... Sanal alem değeri yok...

Düşünemedik ki kablonun diğer ucunda gerçek insanlar oturuyor...

dokunmaya
hissetmeye
göz göze gelmeye korkar olduk...
bir bilgisayar, bir msn, bir kamera herşey tamam...
İnsan başka ne isterki...

Böylesi daha güzel, sanal bir gerçeklikte sorumluluk duygusu yok, bağlanma yok, hesap vermek yok deyiverdik... Canın isterse varsın, istemezse yok... Ne güzel, tam bu çağın insanına göre...
Kolay işin, hangi yoldan elde edildiğinin hiç önemli olmadığı kolay paranın peşinde koştuğumuz, hayata direk tepeden başlamak istediğimiz bu günlerde, kolay seks, kolay ilişkilerde giriverdi usulca yaşantımıza..

Zora gelemiyoruz, gerçek ilişkiler sıkıyor biraz...

Biri azıcık duygularından söz ettiğinde birden itici oluveriyor, hemen pılımızı, pırtımızı toplayıp arkamıza bile bakmadan ordan uzaklaşıveriyoruz.. Neden peki, bünyemizde barındırdığınız şeyden kaçmak niye, yok saymak, derinlere göndermek...
Kimsenin gözüne gerçek anlamda bakmak istemiyoruz, korkuyoruz birilerinin gözlerine bakmaktan.
Mekanik hayatlar, mekanik ilişkiler, mekanik sevişmeler istiyoruz...

O kadar rahatladık ki artık.. sevmeye bile üşenir olduk... ben gelemem ama gelirsen de hayır demem...
burdayım, isteyen gelip alsın...
ben kılımı kıpırdatmam...
uğraşamam...
çaba harcayamam...
ama şöyle yakınlarımda olsan o başka...
aşk aramıyorum, sevgi aramıyorum,
ilişki aramıyorum
sadece seks arıyorum deyiverecek kadar bir yerlerde unuttuk duygularımızı, yitiriverdik insanı insan yapan ruhumuzu... Sevmekten korkar olduk…

Ne oldu bize, ne zaman, nerde kaybettik sevmeyi, kimlere bırakıverdik ruhumuzu, kimler acıttı canımıza da bu kadar acımasız oluverdik...

Ben uğraşamam ama sen buralarda olursan da hayır demem yani, diyecek kadar korkar olduk birşeylerin peşinde koşmaya.. Bencil oluverdik...

Birgün yalnız uyanmanın ne kadar korkutucu olacağı aklımıza hiç gelmiyor nedense.
yasamak kucuk bir umut we insana duyulan sewgiden ibarettir..
MaKaLeLe - avatarı
MaKaLeLe
Ziyaretçi
31 Ocak 2007       Mesaj #529
MaKaLeLe - avatarı
Ziyaretçi
HASTANE KÖLESİ REKATÇILAR

Hastanelerin kölesi “refakatçılar” Şimdi bana hain, bizi satıyorsun diyecekler. MUTLAKA OKUYUN!

Artık tıpta ameliyat komplikasyonu nedeniyle hasta kaybetmek devri kapandı diyorsanız, size “fena halde yanılıyorsunuz “ diyeceğim. Zira bu sorun gelişmiş ülkelerin aksine bizde giderek artıyor. Sakın bu komplikasyonların ülkenin geri kalmış bölgelerinde bulunan devlet hastanelerinde olduğunu sanmayın. En büyük şehirlerimizde ilim irfanın beşiği olan üniversite hastanelerinde bu sorun giderek tırmanıyor. ‘Nereden çıkardınız hangi veriye dayanarak bunu iddia ediyorsunuz’ diyenlere yanıtım da çok manalı olacak. Hani, Selim Edes’in tarihe kazınmış “Rüşvetin belgesi mi olur....?” cümlesine bezer şekilde “tıpta komplikasonu ortaya koyacak bir belgeye kim rastlamış ?”, başka bir anlatımla, böyle bir belgeyiöylekolay kolay ele geçiremeyeceksiniz demek istiyorum. Zira kimileri ne yapar ne eder, bu bilgi ve belgeleri yok eder. Sonunda kabahat hastanın ya da hasta yakınının başında patlar.
Hasta yakını ne demek? Bizdeki kod adı ”refakatçi”
Biliyor musunuz.? Bu birçok şeyde olduğu gibi bize özgü bir şey, yurdum insanının bulduğu bir meslek. Çünkü bir hastanız varsa artık siz onunla hastaneye gideceksiniz onunla yatıp kalkacaksınız, kısaca bir süre işinizi veya mesleğinizi unutacaksınz. Size ‘Sen kimsin?’ diye hastanede sorduklarında cevabınız hemen hazır olmalı “ben refakatçıyım.” Bir kısmının bunu ispat etmesi için boynuna bir yafta asması hatta özel renkli bir kıyafet giymesi gerekebilir. İşte o zaman akan sular durur ‘Yeni mesleğiniz’ hayırlı olsun.
Sivil giysiler içersinde uzaktan sizi gören “bu kişi burada işe yeni mi başladı” diye düşünebilir. Refakatçının ücretini kim verir. O ücretini doktorun lütfedip de ağzından dükülecek iyi bir haber duyduğunda alır sadece. O hastaya bağlılığı adına, hastanede sürünen yatağı olmayan bir yerde kıvranarak geceyi geçiren bir ‘yaratık’tır sadece!
‘Refakatçı nedir, ne işe yarar’ diye merak ettiniz değil mi? Evet bu kişi; bir hocanın veya asistanının çekinmeden yere attığı mikroplu pansuman bezini toplar, elinde paspas yerleri siler, hastasını sedyeyle röntgene bozuk değilse tomografiye götürür, hastanın altını temizler, yemeğini yedirir, nedense hastanede hiç bulunamayan fakat daima hemen karşı eczanede bulunan ilaçları ne yapar ne eder bulur, gece yarısı bozulan bir tıbbi aletin parçasını araştırır. Refakatçının görev tanımı sadece bunlarla sınırlı değil elbette !.
O her şeydir . Hastaya güler yüz gösteren sadece odur. Hastanın fenalaştığına yeniden ameliyata alınmasına karar veren de odur. Diyaliz sıvısını bulan ve nedense daima yedekli çalışmayı prensip edinen sağlıkçıların bitmez tükenmez isteklerini yerine getiren de o dur. Onu bulmak çok kolaydır. Kafanızı uzatın, onu hemen yanıbaşınızda bekliyor bulabilirsiniz. Zaten içeriden çağrıldında, o, yani refakatçı benim deyişimle “hastanenin kölesi” orada değilse yandı demektir. Kim yanar? Önce hasta yanar. Sonra zaten hastasının durumuna hiç durmadan içi yanan refakatçı. Halbuki, o eline tutuşturulan bir aletin tıkanan ek ünitesininin peşinde olabilir, en az 5 hastaya yetecek kadar istenmiş ilaç, eldiven, su bardağı, enjektör vs bulmaya çalışıyor olabilir. Ama kimin umurunda ! Refakatçının hem şansı olmalı hem de parası. O bir yandan güçlü kuvvetli de olmak zorunda. Zira kendisine verilen alım emri gereğince o kocaman ağır kolileri ite kaka kimse yardım etmeden o taşımak zorundadır. Ve servisin hasta bakıcılarının daima işi vardır.Başka bir görevlinin o servisin işine burnunu sokması da yasaktır.
İnanmıyacaksınız belki ama refakatçılar olmazsa hastanelerin durumu kim bilir ne olur! Bir de ben refakatçılık kavramının olmadığı Avrupa Birliği yolunda ilk olarak bu kutsal müessesenin kadırılması için ukalalık ediyorum. Doktorlar, şimdi bana hain, bizi satıyorsun diyecekler. Desinler ben anlatmaya devam edeceğim. Sonraki yazımda bir örnek olması adına, Marmara Üniversitesi'nde ameliyat komplikasyonu sonucu kaybedilen bir hastanın başına gelenleri anlatacağım. Sana ne, senin neyin olur? derlerse “ Çocuklarımın annesiydi “ diyeceğim
MaKaLeLe - avatarı
MaKaLeLe
Ziyaretçi
31 Ocak 2007       Mesaj #530
MaKaLeLe - avatarı
Ziyaretçi
öğretmen atamaları için başvurular yarın başlıyor
...

Öğretmen ataması için başvurular yarın Milli Eğitim Bakanlığı 10 bin öğretmen atayacak. KİMLER NASIL BAŞVURU YAPACAK?


Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) alacağı 10 bin öğretmen arasına girmek isteyen adaylar en fazla 20 okul tercihi yapabilecek. MEB, öğretmen alımına ilişkin 2007-1 Öğretmenlik İçin Başvuru ve Atama Kılavuzunu internet sitesinde yayımladı. Adaylar, MEB'in T.C. Milli Eğitim Bakanlığı adresli internet sitesindeki elektronik formu doldurarak yarından itibaren 7 Şubata kadar başvuru yapabilecekler.
KİMLER BAŞVURABİLECEK
2006-2 atama döneminde öğretmenlik için başvurmuş olup KPSS10 puanı ya da hizmet süresi yetersizliği nedeniyle atanamamış olanların başvurularının geçerlilik süresi 31 Ocak 2007 tarihinde sona erecek. Bu adaylardan isteyenler gerekli koşulları taşımaları halinde yeniden başvurabilecekler. İngilizce Öğretmenliği ve Okul Öncesi Öğretmenliği/Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Öğretmenliğine, Açıköğretim Fakültesi İngilizce Öğretmenliği ve Okul Öncesi Öğretmenliği/Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Öğretmenliği programını tamamlayanlar başvurabilecek. MEB'e bağlı resmi eğitim kurumlarında sözleşmeli öğretmen olarak görev yapanlar, öğretmenlik için gerekli şartları taşımaları kaydıyla ilk atama kapsamında başvuru yapabilecekler.
2 veya 3 yıllık eğitim enstitüsü, eğitim yüksekokulu ve eğitim ön lisans mezunu olup öğretmenlikte adaylığı kaldırılmış olanlardan, açıktan atama biçimiyle tekrar öğretmenliğe dönmek isteyenlerin, ayrıldıkları alandan başvuruları kabul edilecek.
Öğretmen lisesi ve ilköğretmen okulu mezunları açıktan atama biçimiyle öğretmenliğe başvuruda bulunamayacak. Kamu kurum ve kuruluşlarında halen aday devlet memuru olarak görev yapanlar öğretmenlik için başvuramayacak. Açıktan atamayla öğretmenliğe atanmak isteyen adaylar, öğretmenlikten ayrıldığı alanda başvuru yapabilecek.
BAŞVURU KOŞULLARI
Adayların başvurularında, lisans düzeyinden mezun veya lisans düzeyindeki öğrenimlerinin son sınıfında mezun olabilecek durumdayken girmiş oldukları KPSS10 puanı esas alınacak. Başvuracak adaylarda aranan bazı koşullar şöyle:
-İlk defa atanacaklarda, 2004, 2005 ve 2006 yıllarında yapılan Kamu Personeli Seçme Sınavlarından birine girmiş ve KPSS10 puan türünden atanmak istediği alan için belirlenen taban puan ve üzerinde puan almış olmak.
-Sağlık durumunun Türkiye'nin her bölge ve iklim şartlarında öğretmenlik görevini yapmasına engel olmadığını sağlık kurulu raporu ile belgelendirmek.
-İlk defa veya açıktan atama biçimiyle atandığı halde görevine başlamamış olanlarda, atandığı tarihten başvuruların son günü itibariyle en az bir yıllık bekleme süresini doldurmuş olmak.
-657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 48. maddesinde yer alan şartları taşımak.
-Devlet memurluğundan veya öğretmenlik mesleğinden çıkarılmamış olmak (4455 ve 5525 sayılı kanun kapsamına girenler hariç).
-657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 94. maddesine göre devlet memurluğundan çekilmiş ve çekilmiş sayılanlarda, aynı Kanunun 97. maddesinde belirtilen bekleme süresini son başvuru tarihi itibariyle doldurmuş olmak.
-657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 92. maddesine göre devlet memurluğundan en fazla iki defa çekilmiş veya çekilmiş sayılmak.
-657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 56. ve 57. maddelerine göre adaylık devresinde görevine son verilenlerde (sağlık nedenleri hariç) ilişkilerinin kesildiği tarihten itibaren bu atama dönemine ait son başvuru tarihine kadar en az 3 yıllık bekleme süresini doldurmuş olmak. -Kamu haklarından mahrum bulunmamak.
-İlk defa öğretmenliğe atanacaklarda başvuruların ilk günü itibariyle 40 yaşından gün almamış olmak. -Askerlik yükümlüsü olanlar elektronik başvuru formundaki seçeneklerden kendilerine uygun olanı işaretleyebilecekler.
BAŞVURULAR
Başvurular, 01-07 Şubat 2007 tarihleri arasında internetteki elektronik başvuru formu doldurularak yapılacak. Bu formu dolduran adaylar başvuru bürolarından onaylatabilecekler. Adayların başvuru formları, 81 il milli eğitim müdürlüğü ile şu ilçelerin milli eğitim müdürlüklerinde oluşturulacak başvuru bürolarında kabul edilecek:
ADANA: Ceyhan, Kozan, Seyhan, Yüreğir.
ANKARA: Altındağ, Çankaya, Etimesgut, Gölbaşı, Keçiören, Mamak, Sincan, Yenimahalle.
ANTALYA: Finike, Manavgat.
BURSA: İnegöl, Mustafakemalpaşa, Nilüfer, Osmangazi, Yıldırım.
ÇORUM: Alaca, İskilip, Osmancık, Sungurlu.
DENİZLİ: Acıpayam, Çal, Sarayköy, Tavas.
DİYARBAKIR: Ergani.
ERZURUM: Hınıs, Horasan, İspir, Oltu.
GAZİANTEP: Islahiye, Nizip, Şahinbey, Şehitkamil.
HATAY: İskenderun.
İSTANBUL: Bakırköy, Eminönü, Fatih, Gaziosmanpaşa, Kadıköy, Kartal, Küçükçekmece, Şişli, Üsküdar.
İZMİR: Bornova, Buca, Karşıyaka, Konak.
KASTAMONU: Cide, İnebolu, Taşköprü, Tosya.
KOCAELİ: Gebze, Gölcük, Kandıra, Körfez.
KONYA: Akşehir, Beyşehir, Ereğli.
MANİSA: Akhisar, Demirci, Salihli, Turgutlu.
MUĞLA: Fethiye, Milas.
SİVAS: Gürün, Kangal, Şarkışla, Suşehri, Yıldızeli.
ZONGULDAK: Devrek, Karadeniz Ereğlisi.
20 TERCİH
Adaylar, elektronik başvuru formuna yansıtılacak eğitim kurumları arasından aynı ya da farklı illerden en fazla 20 okulu tercih edebilecekler. Başvuruda bulunanlar, ''Kadrolu öğretmenliğe atanamadığım taktirde sözleşmeli öğretmen olarak görevlendirilmek istiyorum'' seçeneğini de işaretleyebilecekler.
FORMASYON BELGELERİ
MEB veya MEB ile YÖK işbirliğiyle düzenlenen şu pedagojik formasyon belgeleri geçerli sayılacak:
21 kredilik Pedagojik Formasyon Belgesi (1993-1994 öğretim yılı ve daha önce düzenlenmiş 18 ve üstü kredilik belgeler dahil) -31 kredilik İngilizce Öğretmenliği Sertifikası,
33 kredilik İlköğretim Sınıf Öğretmenliği Sertifikası,
Ortaöğretim Alan Öğretmenliği Tezsiz Yüksek Lisans Diploması veya geçici mezuniyet belgesi. Bu belgeler, eğitim fakültesi mezunlarından, özel ve resmi okullarda öğretmenlikte adaylığı kaldırılmış olanlardan ve üniversitelerde en az 2 yıl süreyle öğretim üyesi, öğretim görevlisi, okutman, uzman ve araştırma görevlisi olarak çalışmış olanlardan istenmeyecek.
Bunların dışındaki adayların, eğer söz konusu belgelere sahip değillerse, KPSSP10 puan türünden en az 75 almış olmaları gerekiyor. Bu durumdaki adayların ayrıca atanacakları alan için istenen taban puan koşulunu da sağlamaları gerekli.
Atama sonuçları 10 Şubatta ilan edilecek. Atanan öğretmenler, 12 Şubattan itibaren göreve başlayacak.

BRANŞLAR, TABAN PUANLAR VE KONTENJANLAR

MEB'in atama yapacağı branşlar, kontenjanları ve taban puanları şöyle:

''Beden Eğitimi (510 kişi-72 puan), Bilgisayar (510 kişi-55 puan), Biyoloji (102 kişi-86 puan), Coğrafya (154 kişi 79 puan), Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi (510 kişi-70 puan), Elektronik/Telekomünikasyon (10 kişi-75 puan), Felsefe (154 kişi-81 puan), Fen Bilgisi/Fen ve Teknoloji (460 kişi-84 puan), Görme Engelliler Sınıf Öğretmenliği (25 kişi-50 puan), İmam Hatip Liseleri Meslek Dersleri Arapça (62 kişi-64 puan), İlköğretim Matematik (1020 kişi-68 puan), İngilizce (1326 kişi-60 puan), İşitme Engelliler Sınıf Öğretmenliği (30 kişi-60 puan), Kuaförlük/Cilt Bakımı (6 kişi-50 puan), Muhasebe grubu (10 kişi-60 puan), Müzik (460 kişi-50 puan), Okul Öncesi Öğretmenliği/Çocuk Gelişimi ve Eğitim Öğretmenliği (460 kişi-70 puan), Psikoloji (10 kişi-75 puan), Rehber Öğretmen (510 kişi-50 puan), Resim-İş/Resim/Görsel Sanatlar (358 kişi-68 puan), Sanat Tarihi (12 kişi-75 puan) Sınıf Öğretenliği (1326 kişi-73 puan), Sosyal Bilgiler (433 kişi-80 puan), Tarih (204 kişi-82 puan), Teknoloji ve Tasarım (204 kişi-58 puan), Türk Dili ve Edebiyatı/Dil ve Anlatım/Türk Edebiyatı (256 kişi-81 puan), Türkçe (622 kişi-65 puan), Zihin Engelliler Sınıf Öğretmenliği (256 kişi-50 puan).''


Benzer Konular

28 Ekim 2016 / ThinkerBeLL İletişim Bilimleri
20 Ekim 2015 / Jumong Genel Mesajlar
24 Ekim 2008 / CrasHofCinneT Bilgisayar
18 Kasım 2010 / ThinkerBeLL X-Sözlük
21 Şubat 2010 / ThinkerBeLL Bilim ww