Arama

Hayata Dair

Güncelleme: 2 Ekim 2013 Gösterim: 240.299 Cevap: 1.657
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
21 Aralık 2005       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Değerli Dostlarım :...

Sponsorlu Bağlantılar
Evet " Hayata Dair...!" Tüm şiir, düşünce, yorumlarınız için bu sayfalları kullanabilir :.. bilgi aktarımında bulunabilir, hayatımızdaki tüm gerçekleri bu sayfadaki satırlarda yansıtabilirsiniz... ilgi ve alakalarınız için peşinen sevgi saygılarımı sunarım.

Şimdi sıra sizde başlayın paylaşıma....hodri meydan
Smiley9
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen virtuecat; 17 Kasım 2006 20:00
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
21 Aralık 2005       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Hayat bana hep yalan söylüyor nedeyim tam mutluluğu bulduğum dediğim zaman bakıyorumki yanlızım ve bu yanlızlığıma son veren biri var şimdi ama onunlada ne olacağı belli deil hayat devamlı benimle eyleniyor gibi geliyor aslını isterseniz ben çok yoruldum karmaşalardan ve bu kendime son şanş verişim artık bundan sonra bir şey yapmayı düşünmüyorum ben mutluluğu arıyor ve bulamıyorum eyer mutluluk diye huzur diye bir şey varsa umarım bir gün gelir ve beni bulur.Düşünüyorumda ben hayatımdan memnunum diyen biri çıkarmı aslında bakarsanız herkes şikayettçidir memnun olanlar bende merak ediyorum yazarmısınız emnuniyetinizi.Bilmem
HAYAT İÇİNDE YAŞADIĞIMIZ AMA BİZE TÜRLÜTÜRLÜ SANCILAR YAŞATAN ZAMAN DİLİMİ SELAM SANA KARMAŞALAR YUMAĞIWave
Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
21 Aralık 2005       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
guldem adlı kullanıcıdan alıntı

Hayat bana hep yalan söylüyor nedeyim tam mutluluğu bulduğum dediğim zaman bakıyorumki yanlızım ve bu yanlızlığıma son veren biri var şimdi ama onunlada ne olacağı belli deil hayat devamlı benimle eyleniyor gibi geliyor aslını isterseniz ben çok yoruldum karmaşalardan ve bu kendime son şanş verişim artık bundan sonra bir şey yapmayı düşünmüyorum ben mutluluğu arıyor ve bulamıyorum eyer mutluluk diye huzur diye bir şey varsa umarım bir gün gelir ve beni bulur.Düşünüyorumda ben hayatımdan memnunum diyen biri çıkarmı aslında bakarsanız herkes şikayettçidir memnun olanlar bende merak ediyorum yazarmısınız emnuniyetinizi.Bilmem
HAYAT İÇİNDE YAŞADIĞIMIZ AMA BİZE TÜRLÜTÜRLÜ SANCILAR YAŞATAN ZAMAN DİLİMİ SELAM SANA KARMAŞALAR YUMAĞIWave

Değerli guldem :...aslında kimse memnun değil hayatından fakat tüm bunlara rağmen "hayatın" bir ucundan tutulmuş ve bağlanmışız hayata neden ..? zira seviyoruz bu hayatı :...hangimiz neler yaşamadık ki ama buna rağmen de "asla vaz geçmedim" geçmeyeceğim de yaşamaktan zaten "hayat cilvesi" dediklerimiz bizi bu hale sokmassa biz de mücadeleci olmaz bırakırdık yaşamı:... amaaaaaa "işte" "yaniii" demeden bir güzellik tutup yolumuza devam ediyoruz :... bu konuda yarın bir güzel deyiş yayınlayacağım ve ne demek istediğim tüm çıplaklığı ile sizlere sunacağım :...siz gene de hayata sarılın ve küsmeyin küstürmeyin onu o bize lazım çünkü tüm yaşamımız boyunca :.. sevgi ile kalın hep bizle kalın Smiley9
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
21 Aralık 2005       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
yo hayata küsmeyeceğim ben her şeye rağmen yaşamayı ve yaşamın bana getirdiklrini seviyorum o açıdan bir sorunum yok bazı insanlar hayata örnek olarak gelmiştir ben buna inanıyorum yaşadığımız yanlışlardan ders alsınlarki bir daha yapmasınlar hayat her şeye rağmen güzel ve çekilmez ama inadına yaşamak var ya o yerter zaten inadına yaşa ve inadına sev bu bence her şey güzel olacak diye bir şey yok deilmi bu hayat süprizlerle dolu bizi nerde ne bekliyor kim bilebilirSmiley9 Bilmem
NihLe - avatarı
NihLe
Ziyaretçi
22 Aralık 2005       Mesaj #5
NihLe - avatarı
Ziyaretçi
Erkek evladı yetiştirmek çok kritik bir duygudur. Hep iki arada bir derede
kaldım oğlumu büyütürken. Bir kadın olarak, eş olarak beklentilerim,
hoşuma giden duygular neyse onu vermeye çalıştım oğluma. Kız
çocuklarını büyütürken böyle bir handikap yoktur. Zaten hassastır, anaçtır,
korumacıdır toplumsal yetiştirme tarzının eksi olduğu kadar, daha fazlasıyla
artı yanlarını üstünde taşır. Ama erkek çocuk büyütmek, hele de ataerkil
toplumda çok zordur. Erkek evlat hep "Paşa Oğlum"dur anne için. El bebek
gül bebek büyütülür. Korumacılık yapılır, yönetilir, hatta idare edilir,aslında
bu yüzden her erkek ne kadar istemiyorum dese de ilerde eşi ve kız
arkadaşı tarafından yönetilip idare edilmek ister çaktırmadan. Çaktırmadan
çünkü o erkektir. Erkek çocukla mutfağa girilip kekler, kurabiye hamurları
yoğrulmaz, çocukluğunda sırf erkek olduğu için bunları yapmadığından,
büyüdüğünde de sevgilisine özenli sürpriz sofralar hazırlayamaz. Erkek
çocuklar toplamaz odalarını, oyuncaklarını, büyüdüklerinde bu yüzden her
banyodan çıktıklarında aynalar,yerler temizlenmek ister. Katı olması
gerektiği dikte edilir ona, söyleyemez belli edemez ne kadar sevdiğini,
zayıflık zanneder bunu. Hatta "belli olmuyor mu", "söylemem mi lazım"
gibi komik cümleler kurar büyüdüğünde. Her işi anne yaptığı için evde,
bilemez büyüdüğünde sofradan kalkınca tabağını toplamayı. Annesi her
dakika yanındadır. Kaprislidir çeker, bağırır çeker, küser çeker, "istiyorum"
der ikiletmez. Aynı şeyi elin kızına yapmaya kalkışır. El kızı çekmez anne
gibi. Bu sefer kalakalır. "Ne oluyor?", "Şimdi bu niye farklı davrandı?" diye
sorar, anlayamaz. Çünkü yoktur ki böyle bir model kafasında, istekleri,
arzuları, kaprisleri hep hoş görülmüştür. Anne, erkek çocuğu ile beraber
kırlara gitse bile çiçek toplamaz, o da ileride sevdiği kadın için toplayamaz
çiçek, doğal olarak. Anne-oğul alış-verişe çıkılsa bile,anne hiç sormaz
oğluna "Bu kazak bana uydu mu çocuğum, iyi duruyor mu üstümde?" diye,
çünkü oğlan çocuğunun kafası böyle şeylerle meşgul edilmemelidir. O
yüzden anlam veremez kız arkadaşıyla vitrin bakmaya, hatta onun fikrine
ihtiyaç duyulabileceği aklının ucundan bile geçmez. Bütün bu duygularla
erkek evladı yetiştirmek çok zordur, çünkü siz oğlunuz ileride bunları
yapmasın diye yetiştirmeye çalışırken, biri gelir "bakalım kıymeti bilinecek
mi?" deyip, içinize yanlış mı yapıyorum tohumunu atıverir. Bu arada sizin
gibi olmayan anneler devam eder, hatta hızını alamaz daha da ileri gider,
"Paşa Oğlu"na uygun bir kız arar. Kız mülayim olmalıdır,oğulcuğunun bir
dediğini iki etmemelidir. Her dediğini yapmalı, peşindensürekli toplamalı,
moralsiz olduğunda taklalar atmalı, kendi duygularını unutmalı, her daim
ona en güzel yemekleri hazırlamalıdır. Çünkü çok iyi bilir "paşa oğlunun"
huyunu, ne de olsa onu elleriyle bu hale kendisi getirmiştir. Bu yüzden
anlayamaz erkekler kadınları. Onu büyüten kadınla, birlikte olduğu kadını
aynı sanır. Oysa biri annedir, diğeri el kızı! l


Aylin Kotil
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Aralık 2005       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Asla vazgeçme....!

Kendini yorgun hissetsen bile...

Başarı senden kaçsa bile..

1 hata sana zarar da verse bile...

Hatta ihanet sana acı verse bile...

1 hayat yok olsa bile....

Gözyaşları gözlerini yaksa bile...

Kimse gayretini fark etmese bile...

Nankörlük ödülün olsa bile...

Anlayışsızlık seni gülmekten alıkoysa bile...

Ve hatta herşey, hiçbirşey olsa bile...

VAZGEÇME....! YENİDEN BAŞLA.....Smiley9


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Aralık 2005       Mesaj #7
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Düş Hekimi'nden..
Eklenmiş Dosyalar
Dosya Türü: pps Elde_Kalan.pps (739.5 KB, 360 gösterim)
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Aralık 2005       Mesaj #8
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
MERHABA
ben bir söz ile ifade etmek istiyorum düşüncemi
Göz yumma güneşten,ne kadar nuru kararsa /
Sönmez ebedi, her gecenin gündüzü vardır..


SAYGILARIMLA...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
23 Aralık 2005       Mesaj #9
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Şöyle bir baktığımda; hala Çok Tanrılı bir hayatı yaşadığımızı düşünüyorum. Okuduktan sonra belki siz de hak verirsiniz
spacerKoca tanrısı: Bir çok kadınımızın kocaya verilme biçimi, tanrılara kurban vermeye benzemektedir. Hiç bir maddi ve entellektüel birikimi olmayan kolu- kanadı kırık kızlarımız ve kadınlarımız, koca için adeta kurban edilmektedir. Çayıra salınmaktadır ve mevlasının da kayırması umulmaktadır. İlginçtir, kadın kocaya kurban edilirken kan çıkmamakta, fakat ilerleyen zaman içinde kan çıkması mümkün olmaktadır. Tipik ritüelleri: Kocanın, "Daha yemek hazır olmadı mı hanım?"; "Gömleklerim gene neden ütülü değil?"; "Şimdi alacam ayağımın altına!";"Bir telefon et de babanlara bize biraz para yollasınlar!" türünden yaklaşımlarıdır. Kadının terennüm ettiği tapınma sözcükleri de şöyledir: Biraz geridir ama evimin eridir!..

Salonda, oturma odasında, balkonda, banyoda, mutfakta ve dahi yatak odasında her daim koca tanrısının sözü geçer.
Kurban Olsun Ablan Sana Tanrısı: Her ne kadar malum şahıs böyle hitaplar kullanmaktaysa da, genellikle bu ablamıza genç erkeler kurban edilmektedir. Böylece Ablamızın ömrüne ömür katılmakta ve sanat hayatının devamı sağlanmaktadır. Böyle genç koçların o yaşlarda henüz boynuzları çıkmamakla birlikte, bir zaman sonra yaşını başını almadan bile boynuz olayına girmesi mümkündür.Bu tanrının aslında hiçbir numarası yoktur; sadece iyi bir makam, mevki ve maddi durumda olduğu için mürit sıkıntısı çekmemektedir.

Öğretmen Tanrısı: Öğretmen, veli ve öğrenci üçgeninde kurban ritüeli, velinin öğretmene öğrenci için 'eti senin kemiği benim' demesiyle başlar. Tabi eti kemiğinden ayırmak, kan akmadan olmaz. Bu yüzden kulak çekme, cetvelle parmak uçlarına vurma, şamarlama eylemleriyle gereken kanın akması sağlanır. Etini öğretmenin, kemiğini velisinin aldığı bir varlığın topluma verecek bir organı kalmadığı için; umumiyetle toplumdışı bir varlık olarak hayatını idame ettirmeye çalışır. Geçer not verme vaadi, tarzı itibarıyla cennet vaatlerine benzer. Devlet okulu tanrılarıyla özel okul öğretmen tanrıları arasında yaş, boy, kilo ve maaş farkı vardır.

Medya tanrısı: Tanrılar içinde en gözü doymazlardan biridir. Çünküm, verilen kurbanları beğenmez, kendi kurbanını kendi seçer ve afiyetle onu götürür. Hatta çoğunlukla kendi kurbanını kendisi yaratır ve hatta hatta seçtiği kurbana bir süre tapınır ve hevesini aldıktan sonra bıçağı kurbanının gırtlağına dayayıverir. Ne bir garip tanrıdır şu medya tanrısı!.. Medya tanrıları kendi aralarında üçe- beşe ayrılırlar: Bir Kısım Medya tanrısı- Kısım Kısım Medya Tanrısı- 32 kısım Tekmili Birden Medya Tanrısı- Ne Oldum Medyası Tanrısı... Bunlardan yazılı olanları kupon karşılığında çeyizlik eşya verirken; görsel olanları, uykusuz kalmanız karşılığında bol bol gazino programları verir.

Aşk Tanrısı: Cümle alemin severek kurban verdiği ender tanrılardan birisidir. Atar- Gallup' un yaptığı tüm anketlerde, en çok kurban verilen tanrılar sıralamasında değişmez birincidir. Nasıl ki her üç Türk vatandaşından dördü şairse, her beş türk vatandaşından altısı da aşka kurban vermiştir. Halbuki, aşk tanrısının aldığı kurbanlarla orantılı bir mutluluk verdiği görülmemiştir. Verdiği sadece kan, gözyaşı, acı ve kederdir. Ne kadar çok kurban verilirse o kadar da üzüntü tahsil edilmektedir.Bu tanrıya kurban vermek için uygun ay ilkbahardır. "Yaz bahar ayları gevşer gönül yayları" şeklindeki özgün kalıp, genellikle son pişmanlıklara mazeret olmaktadır. "Asılacaksan ingiliz sicimiyle asıl, basılacaksan rum hatunuyla basıl!" sözü de konuyla doğrudan ilgili olmamakla birlikte güzel bir laftır. Aşk tanrısının meydana gelmesi şu şekil olur: Kovalayıp da tuttun mu bu evliliktir, tutamadığın zaman ise biz buna kısaca aşk diyoruz. İştahın gitmesi, her yeryüzü cisminin maşuğa benzetilmesi, en yakın arkadaşların ekilmeye başlanması, şarkılardan aşk ile olanların ayıklanıp ezberlenmeye çalışılması, telefon faturalarının beşe katlanması tipik ibadet biçimleridir. Hasılı kelam; ateisti olmayan tek dinin tanrısıdır aşk tanrısı!..
Son düzenleyen Blue Blood; 23 Aralık 2005 13:52
NihLe - avatarı
NihLe
Ziyaretçi
24 Aralık 2005       Mesaj #10
NihLe - avatarı
Ziyaretçi
Bir bilge bir göletin başında oturmaktadır. Dikkatini, susuzluktan kırılan bir köpeğin devamlı olarak gölete kadar gelip tam su içecekken kaçması çeker. Dikkatle izler olayı.

Köpek susamıştır ama gölete geldiğinde sudaki kendi aksini görüp korkmaktadır, bu yüzden de suyu içmeden kaçmaktadır. Sonunda köpek,dayanamayıp kendini gölete atar ve kendi aksini görmediği için suyu içer.

O anda bilge düşünür, benim bunda öğrendiğim şu oldu der.

Bir insanın istekleri ile arasındaki engel çoğu zaman kendi içinde büyüttüğü korkulardır. Kendi içinde büyüttüğü engellerdir. İnsan bunu aşarsa, istediklerini elde edebilir.

Ama biraz daha düşününce aslında gerçek öğrendiği şeyin bundan farklı olduğunu görür.

Asıl öğrendiği şey: İnsanın bir bilge bile olsa bir köpekten öğrenebileceği bilginin varolduğudur.

Benzer Konular

27 Kasım 2010 / Ziyaretçi Cevaplanmış
7 Mart 2012 / Misafir Soru-Cevap
20 Temmuz 2009 / _PaPiLLoN_ Psikoloji ve Psikiyatri