Arama

Hayata Dair - Sayfa 74

Güncelleme: 2 Ekim 2013 Gösterim: 268.749 Cevap: 1.657
Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
27 Mayıs 2007       Mesaj #731
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
YAŞAMAK GÜZEL HERŞEYE RAĞMEN

Sponsorlu Bağlantılar
Bir durgunluk var bu gün sende
Yüzündeki hüzün ele veriyor
Donuk bakışların dalarken uzaklara
Belirli olmayan ifadeler.
Dünyayı bir pula satacak kadar umursamaz.
Üzerine çöken kara bulutları dağıt ne olur
Gülümse ki güneş doğsun dünyama
Karanlıklar dağılsın
Solmasın gönlünün çiçekleri
Sen ki yegâne yaşam sebebimsin
Dayanamam böyle üzülmene senin
Göz pınarlarım hazır akmak için
Senin gözlerinin yerine
Yeter ki yaş akmasın gözünden
Bahar tüm ihtişamıyla hissettirirken kendini
Nerden sardı bu sonbahar havası seni
Kov tüm karamsarlıkları
Olumsuzluklara karşı diren
Yılmadan, bıkmadan mücadele et
Çünkü yaşamak güzel her şeye rağmen
nünü - avatarı
nünü
Ziyaretçi
28 Mayıs 2007       Mesaj #732
nünü - avatarı
Ziyaretçi
Caddeler

Sponsorlu Bağlantılar


Sonsuzdan gelip
Sonsuza uzanan
Bir caddedir hayat yolu
Bakımlıdır bazı kaldırımları
Taş topraktır bazıları
Gidişi olup dönüşü olmayan
Bir caddedir hayat yolu
Sağa sola kıvrılan
Sokaklar... Sokaklar...
Ah! o sokakların
Kimisi ışıl ışıldır geceleri
Kimisi ay ışığını görmez besbelli
Her köşe başı parselli
Girerken ödersin ücreti
Kimisi bahşişler savuşturur havalara
Kimisi muhtaç küf kokan tokluklara
Tefeciler pohpohlanır da
Satın alınır alın terleri üç kuruşa
Satılık yürekler vardır dükkanlarda
Satılıktır sevdalar, dostluklar

Gidişi olup dönüşü olmayan
Bir caddedir hayat yolu...

DEsssT16 - avatarı
DEsssT16
Ziyaretçi
29 Mayıs 2007       Mesaj #733
DEsssT16 - avatarı
Ziyaretçi
Ana karıncayla baba karınca, yavru karıncaları çevrelerine toplamışlar, onlara karıncalık dersi veriyorlardı. Baba karınca, dersinin sonunu şöyle bitirdi:
- Yavrularım! Hayatta karınca olmaya çalışın! Hiçbir zaman karıncalıktan ayrılmayın.
Yavrular:
- Nasıl karınca olalım? Karıncalığın yolları nelerdir!.. diye sordular.
Baba karınca:
- Kendinize bizi örnek alın, dedi. Biz ne yapıyorsak, sizlerde onu yapın!
Yavru karıncalar, baba karıncayla ana karıncaya baktılar. Onlar ne yapıyorsa öyle yaptılar. Yazdan yiyeceklerini toplayıp toprak altına yığdılar. Kışın uyudular. Zamanı gelince yumurtladılar. Baba karıncayla ana karınca, çocuklarını yine çevrelerine topladılar. Baba karınca onlara:
- Yavrularım! dedi. Ben artık ölüyorum. Hepinizden memnunum. Hepiniz karınca oldunuz. Hiçbiriniz karıncalıktan ayrılmadınız. Hakkım helal olsun. Allah sizden razı olsun.

***
Baba balıkla ana balık yavru balıkları çevrelerine toplamışlar, onlara balıklık dersi veriyorlardı. Baba balık, dersinin sonunu şöyle bitirdi:
- Yavrularım! Hayatta balık olmaya çalışın! Hiçbir zaman balıklıktan ayrılmayın.
Yavrular:
- Nasıl balık olalım? Balık olmanın yolları nelerdir?... diye sordular. Baba balık:
- Bizi örnek alın, dedi. Anneniz ve ben ne yapıyorsak siz de öyle yapın!
Yavru balıklar ana balıkla baba balığa baktılar, onlar ne yapıyorlarsa onlar da onu yaptılar. Denizde yüzdüler. Kendilerinden küçükleri yuttular, kendilerinden büyüklere yutuldular. Yumurtalar yapıp ürediler. Baba balıkla ana balık çocuklarını çevrelerine topladılar. Baba balık onlara:
- Yavrularım! dedi. Artık siz yetiştiniz. Bizde rahat rahat ölebiliriz. Hepinizden memnunum. Hepiniz balık oldunuz. Hiçbiriniz balıktan ayrılmadınız. Emeklerimiz boşa gitmedi. Hakkım helal olsun. Allah sizden razı olsun.
Yavru balıklar:
- Biz çok bir şey yapmadık, dediler, siz ne yaptınızsa bizde öyle yaptık...

***
Baba köpekle ana köpek, yavrularını çevrelerine toplamışlar, onlara köpeklik dersi veriyorlardı. Baba köpek dersinin sonunu şöyle bitirdi:
- Yavrularım! Hayatta köpek olmaya çalışın. Hiçbir zaman köpeklikten ayrılmayın.
Yavrular:
- Ne yapalım da köpek olalım? Köpek olmanın yolları nelerdir?... diye sordular.
Baba köpek:
- Çok kolay, dedi. Bizi örnek alın. Anneniz ve ben ne yapıyorsak siz de onu yapın!
Yavru köpekler, baba köpekle ana köpeğe baktılar. Onlar ne yapıyorlarsa öyle yaptılar. Havladılar. Bekçilik ettiler. Sadık oldular. Çiftleştiler ve yavruladılar. Baba köpekle ana köpek, çocuklarını yine çevrelerine topladılar. Baba köpek onlara:
- Yavrularım! dedi. Siz artık yetiştiniz. Hepiniz iyi birer köpek oldunuz. Biz de ölüyoruz.
Hepinizden memnunuz. Hiçbir zaman köpeklikten ayrılmadınız. Emeklerimiz boşa gitmedi. Hakkımız helal olsun. Allah sizden razı olsun.
***
Sığır, manda, hamsi, balina, deve, fil, yılan, koyun, yeryüzünde ne kadar baba hayvan ve ana hayvan varsa, yavrularına kendileri gibi olmalarını, bunun içinde kendileri ne yapıyorsa öyle yapmalarını söylediler.
Yavru hayvanlarda baba hayvanla ana hayvana bakıp onların yolundan gittiler, sonunda iyi birer hayvan oldular. Baba hayvanla ana hayvan da ölürken, yavrularına memnunluklarını söylediler, haklarını helal ettiler.
***
Baba insanla ana insan, çocuklarını çevrelerine toplamışlar, insanlık dersi veriyorlardı. Baba insan, dersinin sonunu şöyle bitirdi;
- Yavrularım! Hayatta insan olmaya çalışın. Hiçbir zaman insanlıktan ayrılmayın.
Çocuklar:
- Ne yapalım da insan olalım? İnsanlığın, insan olmanın yolları nelerdir?... diye sordular.
Baba insan:
- Çok kolay, dedi. Kendinize bizi örnek alın. Anneniz ve ben ne yapıyorsak, siz de öyle yapın!
Çocuklar, baba insanla ana insana baktılar, onlar ne yapıyorlarsa öyle yaptılar. Hepside tıpkı tıpkısına ana ve babalarına benzediler. Baba insanla ana insan çocuklarını yine çevrelerine topladılar. Baba insan onlara:
- Yazıklar olsun! diye bağırdı. Hiçbiriniz bizim istediğimiz gibi yetişmediniz. Hiçbiriniz insan olamadınız. Hepinizde insanlıktan uzaksınız, insanlıktan ayrıldınız. Artık ölüyoruz. Yazık oldu emeklerimize, boşa gitti. Bütün hakkımız haram olsun. Allah hepinizi kahretsin.
Çocuklar şaşırdılar:
- Peki ama, bize neden beddua ediyorsunuz? dediler. Biz yanlış bir şey mi yaptık yoksa... Size baktık, sizi örnek aldık. Siz ne yaptınızsa, biz de onu yaptık...
nünü - avatarı
nünü
Ziyaretçi
29 Mayıs 2007       Mesaj #734
nünü - avatarı
Ziyaretçi
KAĞIT GEMİ

Deniz kıyısında
bir martıyla konuşurken görüyormuş
dostlarım beni sürekli
bir kaptanım çünkü
kağıt gemilerden
emekli

Kılları uzadıkça ellerimin
unuttum kağıtlardan
nasıl gemi yapıldığını
ki yaşlılığa uzanan
birer iskeledir parmaklarım
çözüldü uçlarından
nice kağıt geminin
palamarı

Çocukluğumun tahta atını
bozarak yaptığım iskeleye
küçük bir kağıt gemi
yanaşır mı dersiniz
kazısam ellerimdeki
bütün kılları ! ...
DEsssT16 - avatarı
DEsssT16
Ziyaretçi
29 Mayıs 2007       Mesaj #735
DEsssT16 - avatarı
Ziyaretçi
Hiç beklemedikleri bir anda televizyonları bozulur. Oysa televizyonu değiştireli çok olmamıştır. Garanti kapsamında olduğu için servisi çağırırlar.Tamirci televizyonun arka kapağını açtığında hayretler içerisinde kalır. Televizyonun içi bir sürü ekmek kırıntısı ile doludur. Kırıntılar temizlendiğinde televizyon tekrar çalışmaya başlar. Ancak tamirci ekmek kırıntılarının televizyona nasıl girdiğini merak eder.
Sorunu ev sahibi ile paylaştığında, annenin aklına küçük yaramaz kızı gelir. Bunu ondan başkası yapmazdı. Kızını kucağına aldı. Bunu onun yapıp yapmadığını sordu. Başını evet dercesine salladı küçük kız. Annesi nedenini sordu. Küçük kızın cevabı karşısında evdeki herkes gözyaşlarına boğuldu. Küçük kız, bir gün televizyon izlerken Afrika`da ki aç çocukları görmüştü. O günden sonra ekmeğini onlarla paylaşmaya karar vermişti. Kendince bunun yolunu da bulmuştu. Her gün kendi ekmeğinden ayırıp küçük parçalar halinde ,televizyonun arkasındaki deliklerden Afrika’nın aç çocuklarına veriyordu. Oradan alıp karınlarını doyursunlar diye…


günlerden bir gün selçuklu sultanlarından biri kabul etmesini arzu ederek hz.mevlanaya bir kaç kese altın göndermişti.hz.mevlananın talebelerinden biri altınları alıp hz.mevlanaya verince,mevlana talebesine döndü ve, beni gerçekten seviyorsanız bu altınları dışarıdaki çamıura atınız!buyurdu. talebesi mevlananın bu isteğini hiç bir sual dahi sormadan terine getirdi.bu olaya şsahit olan bazı kimseler,çamurun içine atılan altınları toplamak için hiç vakit kaybetmeden çamurun içine dalmişlardı.fakat kısa süre sonra üstleri başları ,yüzleri çamurdan görünmez hale geldi mevlana talebelerine onların bu vaziyetlerini gösterek;''bu altınlar şu gördüğünüz dünya ehlinin,üstünü başını batırdığı gibi,ahiret ehli olanların da kalbini kirletir.çeşitli günahlara sevkedip ibadetten alıkor.bunun için dikkat edilmesi gereken nokta ;hırs yapmadan kanaat üzere bulunmaktır. dünyada ahiret saadeti için çalışılmalı kazanılmalıdır.çünkü islam insanlara faydalı olmayı emreder.
dünyadaki saadetlerden biride helal kazanmak .bu kazancını hayır yaparak ahirete göndermektir...asıl sermaye ise amel,ihlas ve güzel ahlak sahibi olmaktır buyurdu ''
Son düzenleyen DEsssT16; 29 Mayıs 2007 19:16 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
30 Mayıs 2007       Mesaj #736
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Neyin pesindesin Engin, derdin ne senin?
Bu kadar perisânlik harcin degil, kalmadi mi sevenin?
Hep içlenirsin, huzûrun yok mu yaninda kimsenin?
Seni bu halde gören sasirir, zanneder ki kimsen yok
Gerçi sen de haklisin, bos lâflara karnin tok

Seni tanirim ben, hiç böyle görünmezdin
Tüm dostlarin terk etse, yine de yerinmezdin
Dünyâ çok mu ******, sen yilmaz, erinmezdin
Ne bu hâl yâhu Engin, kalk da canlan biraz!..
Mevsim hep kis olmaz ya, gelir elbette yaz...

20.01.1999 Adapazari 13:45

M. Engin Karatay
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
31 Mayıs 2007       Mesaj #737
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Hadi uyan
Günışığı çilemeye başladı başucunda
Denizler bir mavilik edindi günden
Seher yeline uyup kuşlar tüneğinden uçtu
Bu türküyü dinlemeyecek misin

Hadi uyan
Aydınlığa çık da çil gözlerin ışısın
İlkyazlar sıcağı biriksin yüreğine
Yoksul olsan da uyan
Garip olsan da uyan
Madem ki güzelsin, güzeli yaşatmak için
Madem ki iyisin, iyiliği yaşatmak için
Madem ki umutlusun, umudu yaşatmak için
Hadi uyan
Denizi dinle yaşamak desin
Toprağı dinle barışmak desin
Göğü dinle sevişmek desin
Bir plak konmuş gibi gramofona
İşte aşk işte özlem işte savaşmak gücü
Uyan diyor usansana

Hadi uyan
Sevdiğim uyan
N’olur uyan

Metin Eloğlu
Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
31 Mayıs 2007       Mesaj #738
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
aaio0
Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
31 Mayıs 2007       Mesaj #739
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
Biri sana sarildiginda önce onun kollarini
gevsetmesini bekle....

Kendini degistirebilme gücünü hafife alma, baskalarini
degistirebilme gücünü de cok fazla güvenme...

Zarif ol, kimseyi bile bile kendinden sogutma...

İsi ne kadar önemsiz olursa olsun, ekmek parasi icin
calisan herkese saygi duy...

İnsanlara ücüncü bir sans verme, birak ikide
kalsinlar....

Herkesin önünde öv ama elestirilerini bir kenara
cekerek söyle...

Asil savasi kazanmak icin kücük bir carpismayi
yitirmeyi göze al...

Köprülerini atma, ayni nehri kac kez daha gecmek
zorunda kalacagina sasiracaksin...

Yeterli zamanim yok deme, büyük insanlarinda günleri
24 saattir...

Bilmiyorum demekten cekinme...

Sevgiline önce cicegi yolla, nedenini sonra bul...

Basucunda kagit kalem bulundur...Milyarlik fikirler
bazen sabaha karsi saat 3'te gelir...

Cok calisarak elde ettigin bir seyin zevkini cikarmaya
da zaman ayir...

Yilda en az bir kez günesin dogusunu seyret....

Ilk önce sen "Merhaba" de....

Herhangi bir konuda ögretmenlik yap, herhangi bir
konuda ögrenci de ol...

Hic kimseden asla umut kesme, mucizeler her gün
oluyor...

Hayat arkadasini cok dikkatli sec, mutlulugun ya da
bedbahtligin %91'i bu karara baglidir....

Is ve aile iliskilerinde en önemli seyin Güven
oldugunu aklindan cikarma...

Asla birilerinin umudunu kirma, belki de sahip
olduklari tek sey o'dur....

Yeterli paranin olmamasini asla dert etme, sinirli
olanaklar bazen bir lütuftur cünkü yaraticiligi baska
hic bir sey bu kadar tesvik edemez...

Atak ve Cesur ol, bir gün geriye dönüp baktiginda
yaptiklarindan cok yapmadiklarin icin pismanlik
duyacaksin...

Insanlara verdigin nasihatin tersi davranislarda
bulunma....

Hatalarini kabul et...

Zekani eglendirmek icin kullan, baskalari ile
eglenmeye degil...

Saglikli olmanin degerini bil...

Sarhosken kimseye görünme...

Cocuklarla oyun oynadiginda birak kazansinlar...

Eski hatalarina hayiflanmakla zaman kaybetme, onlardan
ders al ve arkana bakma...

Gelenek ve göreneklerine saygili ol...sevdiklerini esirge...

Herseyi buldugundan daha iyi birak...

Gerektiginde fazla verici olma, zaman zaman hayir
demesini ögren...

Yanliz baslamasini bil....

Deger yargilarinla celismeyecek bir meslek sec...

Alcak gönüllü ol, sen gelirken onlar gidiyordu...

Mükemmeli ara, kusursuzu degil...

Acik, esnek ve mantikli ol...

Tanistigin herkes senin bilmedigin birseyler
biliyordur, onlardan ögren...

Hayatin her zaman adil olmasini bekleme....

Sükret...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
31 Mayıs 2007       Mesaj #740
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Aşk benim hiç Senim olmamış
Varlığınla yokluğun arasında kalmayacağım artık, sadece olmayacaksın. Sensiz kalma ihtimali olmayacak aleyhine kurulmuş cümlelerimin sonunda. Belki birkaç satır arasında unutulacaksın bir müddet sonra. İçimden olmayacak, boş bir kağıdın gölgesine sığınmayacak sana sitemlerim. Hani hep kızardın ya “Konuş konuş konuş” derdin, haykırabilir miyim şimdi korkaklığını. Bıraktığın bu mavi düşleriyle avunan yalnızlığı, artık sahiplenilmeyecek olmanın burukluğunu yaşarken, haykırabilir miyim dersin, susar mıyım, gülüp geçer miyim yoksa …?
Aslında alıştırmalıyım kendimi hiç dönmeyecekmişsin, dönülmeyecek bir yerdeymişsin gibi farzetmeli, unutmalı. Seni hiç tanımamış gibi yaşamımı sürdürmeliyim. Var olduğum her yer aşk(ın) şehri olmalı artık, yeniden sevmenin, sevilebilmenin yeri her yer, zamanı yaşanan ve gelecek tüm zamanlar olmalı benim için. Evet, sayfalardan koparıp bir bir savurmalıyım seni yaşanmış tüm zamanlara, uzaklaşan her adımımla hapsetmeliyim bu anılar sokağına. Kopan takvim yaprakları sensiz geçen günleri saymamalı, bende yokluğunun güncesini tutmayı artık bırakmalıyım. Her yeni güne seni getirmedi diye isyan etmemeliyim. Kabullenebilmeli, hazmedebilmeli, aldırmamalı hatta sana hak verebilmeliyim. Bu satırlarla büyümeye başlamalıyım, sırf seni ve çocuklaşan bir aşkı kolayca unutabilmek için. Zira yoksun. Sanki benim hiç senim olmamış, sanki bizi hiç yaşamamışız, sanki aşk denen o hoyrat şarkıyı mırıldanmış ve sonra yarım bırakmışız gibi. Artık yeni bir şarkı söylemenin vakti, Yaşanmışlığına, yitikliğime hiç aldırmadan,

Sanki benim hiç senim olmamış gibi…

Benzer Konular

27 Kasım 2010 / Ziyaretçi Cevaplanmış
7 Mart 2012 / Misafir Soru-Cevap
20 Temmuz 2009 / _PaPiLLoN_ Psikoloji ve Psikiyatri