Arama

Sahipsiz Mektup'lar - Sayfa 28

Güncelleme: 2 Haziran 2012 Gösterim: 277.839 Cevap: 628
Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
10 Şubat 2007       Mesaj #271
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi

Yar son mektubumdur bu sana

Sponsorlu Bağlantılar

Yar son mektubumdur bu sana
Kırlardan topladığım çiçekler var içinde
Gecelerin günahı saatlerin sevinci ekli
Sözcükler bitti, yazılar kurudu baksana
Yar bu son mektubumdur sana.

Şiirlerini alma ama, bende saklı kalsın.
Sen benim anılarımda, yüreğimde kalansın
Varsın zaman unuttursun seni elimden alsın
Yar benim gözlerimde, şiirlerimde kalansın.

Hani gelecektin gelmez oldun.
Bir güldün sararıp soldun.
Ansızın geldin yüreğime kondun
Gidişin acı oldu, yüreğimi dağlattı.
Yağmurdu sanki sırılsıklam ağlattı
Uçan kuştun, çok acı verdin bana.
Yar bu son mektubumdur sana.

Gelme istemem artık, sevme beni
Kaç kere söyledim üzme kırma kalbimi
Dinlemedin kırdın da güzelini
Şimdi doya doya ağlamaklar sana
Gitmeler, kırılıp küsmeler bana.
Yar gidiyorum bu son mektubumdur sana.

Gitme diyorsun sensiz olamam
Kırılır yüreğim, kimseyle dolamam.
Ölürüm de yeni bir dünya kuramam.
Bilirsin seni çok sevdim ben,
Kibarım, esmerim, şairimsin sen
Sensiz bir kurak ölüm ki yaşayamam.
Sen gidersen, küçük bir çocuk olurum,
Yemem yemeğimi, oyuncağımı arar dururum
Sen yoksan ölürüm bu dünyada yok olurum
Bil sen yoksan hiçbir şey yapamam.
Ağlarım geceler boyu uyuyamam
Gitme sıcağım, pamuğum diyorsun da bana.
Ölümüme gidiyorum yar dönemem,

Uzundur mektubum olmazdı hiç
Yaşamazdım ayrılığı, üzüntümü sen biç
Öleyim diyorum kutuplara gideyim
Donayım orada silineyim biteyim.
Üşütsün ısınan kemiklerim, iliklerim.
Sen gül topla, cehennemlerde yan,
Ben buzlarda, buzullarda bekleyeyim.
Soğuklar, ayrılıklar yazılsın hep bana.
Yar bitti… bu son mektubumdur sana…


Perinur Olgun

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Şubat 2007       Mesaj #272
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bu sana onuncu mektubum
Ve de sonuncu
Sponsorlu Bağlantılar
Artık fark etmiyor benim için
Ne olursa olsun sonucu
Nasılsa göründü artık
İkimize ayrılığın ucu

Derler ki;
Her aşkın gökyüzünde bir meleği varmış
Bir aşk bitince o melek ağlarmış
Ve bir yıldız kendini vurup
Sonsuzluğa kayarmış
Kaldır başını
Bak gökyüzüne
Şimdi bütün melekler yasta
Ve bütün yıldızlar sana 'Gitme' diye yalvarmakta
Sense
Hala içi boş kupkuru bir inatta
Bense
Hala resmini çiziyorum bu son mektupta

Oysa
Aylar var umutlarım komada
Hayallerim bitkisel hayatta
Ve bu zavallı yüreğim
Acele Rh pozitif bir aşk aramakta

Anlayacağın
Seninle tarihi geçmiş bir aşkı yaşadık ikimiz
Eskimiş düşlerim bir eskiciye yakışır artık
İple çektiğim temmuzları da sana bıraktım
İstersen
Göz yaşlarımı bir madalya gibi diz göğsüne giderken
Çünkü
Kapattım aşkın bütün sayfalarını artık...
Son postayı koydu sabrım yalnızlığıma
Ve son resti çekti gözlerim
Dönüşü olmayan yollarına...

Ama yine de sen üzülme
Sözüm var kendime
Bu aşkı sensiz de yaşatacağım
Olurda bir gün
Zamansız kapanırsa gözlerim
Sakın şaşırma
Sana anlatamadığım bu aşkı
Orada meleklere anlatacağım
Ve işte o gün
İki damla yaş düşecek gözlerinden biliyorum
İşte o gün
Seni de sana ağlatacağım.

Dedim ya
Bu sana onuncu mektubum
Ve de sonuncu
Artık fark etmiyor benim için
Ne olursa olsun sonucu
Sen yepyeni aşklara yolcusun artık
Ben en eski yalnızlığıma yolcu...
featherAhmet Selçuk İLKAN

Son düzenleyen Blue Blood; 11 Şubat 2007 15:06 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi
Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
11 Şubat 2007       Mesaj #273
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi




Bu sana son mektubum,

Olurda postacı adresi karıştırmazsa,
Senden evvel Annen yada Baban mektubu açmaz sa,
Ve senin tarafından da bu aşk bitti diyerek,
Buruşturulup atılmazsa,

Bu sana son mektubum,,,

Şuna inanmanı istiyorum;
Seni tanıdıgım günden bu zamana seni hep sevdim,
Sevmeye de devam ediyorum, ölünceye kadar da seni sevecegim,

Ayrılık bedenini bedenimden ayrır sadece,
Ruhum ruhun la şad olacak sevdigim,
Bizi ayıranlar zafer kazanmış görünselerde,
Zaferimize seviniyorlar farkında olmadan bu gerçegi de düşün,

Hayalin gözlerime perde oldu, her baktıgıma sen diye bakıyorum,
işte o zaman ne kadar güzellik varsa hepsini karşımda buluyorum
Yüregim yine çocuk duygularım yine mahsun,
Seni sensiz yaşıyorum bu koca şehir de,
Sana yakın ve bir o kadar da uzak bu bedenim,

Seni yaşayan ve yücelten garip kalmış yüregim
Sokagınızda avare, bu şehirde derbeder

Bir başkasına yar olacagını bile bile,
Sana bu mektubu yazmak istedim,

Seni bedenim sevmediki atsın,
Yüregim sevdi unutmaz ki her şey bitsin diyeyim

Olur da bir gün ölürsem;
Kurtuldum deme SAKIN! !
Bedenim ölür yanlız ruhum yaşıyacak sevdigim,

Sana ömür boyu saadetler dilerim,
Yüce yaratıcı bu saadeti ikimize nasip etmemişse,
Vardır bir hayır sabredelim,
Allaha emanet ol,

Ve asla unutma seni ömrüm boyunca hep sevecegim............




Zeki Yıldız
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Şubat 2007       Mesaj #274
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Sana bu mektubu uzaklardan yaziyorum
Adresini coktan unttum
Bir siirin sisesine kalbimi koyup sulara birakiyorum
Ah benim eski türküm
Ah benim hazin öyküm
Yanlisim, yenilisim

Ne yaptimsa seni mutlu edemedim
Oysa, bir kemanin vardi birde sen
Acimadin, ezdin beni, üzdün hic acimadin
Yavrusuna yanan bir anne gibi
Icime gömdüm depremlerimi
Ceketimi alip gittim
Derin derin ic cekisim bu yüzden
Inadina suskumdum oysa
Inadina vurgun gec uslandim
Sen görmedin ama
Alti mosmor gözlerimde islandim
En cok istavriti severdin
Sıkıp limonu maydonaza saraba vururdun hani
Eski bir kasette bizim sarkimiz
Alip götürdü seni salas meyhanelerde
Ve kumsaldaki ayak izlerinde
Kirilan hayallerim ümitlerim
Ve seni bekleyisim her yagmur aksaminda
Daha mutluyduk o günler herseye ragmen özgürdük
Kitap alacak paramiz olmasa da
Ucuz tütün icsekde pahaliydi düslerimiz
Ne kadar cok isterdim bu sarkimi duymani
Kanayan bir gül misali
Saclarina takdigim suskun cigliklariyla inleyen su kemani
Ki, her notasi ödesmenin ve hayatla yüzlesmenin katrani

Hatirlarmisin, parasiz kalmistikda bir gün
Kardesinin kumbarasini bosaltip konsere gitmisdik
Imzasini almistik sevdigimiz sarkicinin
Birlikte fotograf cektirmistik
Bir sise gazosu ve kasarli tostu bölüsmüstük
Hey gidi hey !
Azmi siir yazdik ders kitablarina
Ötobüse biletsiz mi binmedik
Komaya mi girmedik her Besiktas macinda

Simdi bir hastene aksaminin yorgun penceresinde
Maziye dalip dalip gitmelerimsin artik
Ne kemanim var yanimda nede sen varsin
Mevsimlerden hüzün aylardan pismanlik ve karanlik

Sen ki bu mektubu saklayacaksin
Öpüp öpüp koklayacaksin belki
Ve artik gelmedigimi bile bile bekleyeceksin
Ah benim eki türküm
Ah benim hazin öyküm
Yanlisim, yanilisim
Seni hic üzermiyim
Ben bu mektubu defalarca yazmisim
Defalarca yakmisim ....
featherFatih KISAPARMAK
Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
11 Şubat 2007       Mesaj #275
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
Yar son mektubumdur bu sana
Kırlardan topladığım çiçekler var içinde
Gecelerin günahı saatlerin sevinci ekli
Sözcükler bitti, yazılar kurudu baksana
Yar bu son mektubumdur sana.

Şiirlerini alma ama, bende saklı kalsın.
Sen benim anılarımda, yüreğimde kalansın
Varsın zaman unuttursun seni elimden alsın
Yar benim gözlerimde, şiirlerimde kalansın.

Hani gelecektin gelmez oldun.
Bir güldün sararıp soldun.
Ansızın geldin yüreğime kondun
Gidişin acı oldu, yüreğimi dağlattı.
Yağmurdu sanki sırılsıklam ağlattı
Uçan kuştun, çok acı verdin bana.
Yar bu son mektubumdur sana.

Gelme istemem artık, sevme beni
Kaç kere söyledim üzme kırma kalbimi
Dinlemedin kırdın da güzelini
Şimdi doya doya ağlamaklar sana
Gitmeler, kırılıp küsmeler bana.
Yar gidiyorum bu son mektubumdur sana.

Gitme diyorsun sensiz olamam
Kırılır yüreğim, kimseyle dolamam.
Ölürüm de yeni bir dünya kuramam.
Bilirsin seni çok sevdim ben,
Kibarım, esmerim, şairimsin sen
Sensiz bir kurak ölüm ki yaşayamam.
Sen gidersen, küçük bir çocuk olurum,
Yemem yemeğimi, oyuncağımı arar dururum
Sen yoksan ölürüm bu dünyada yok olurum
Bil sen yoksan hiçbir şey yapamam.
Ağlarım geceler boyu uyuyamam
Gitme sıcağım, pamuğum diyorsun da bana.
Ölümüme gidiyorum yar dönemem,

Uzundur mektubum olmazdı hiç
Yaşamazdım ayrılığı, üzüntümü sen biç
Öleyim diyorum kutuplara gideyim
Donayım orada silineyim biteyim.
Üşütsün ısınan kemiklerim, iliklerim.
Sen gül topla, cehennemlerde yan,
Ben buzlarda, buzullarda bekleyeyim.
Soğuklar, ayrılıklar yazılsın hep bana.
Yar bitti… bu son mektubumdur sana…



Perinur Olgun
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
12 Şubat 2007       Mesaj #276
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İsterimki gülüm
Mektuplaşmamız sür git olmasın
Satırların deyil´de
Hayatın altına imza atasın.
featherKemal ATMACA
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
16 Şubat 2007       Mesaj #277
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
BEN HÜZÜNLERİME GERİ DÖNÜYORUM



Yine mi dönüyorum hüzünlü saatlere? Oysa geceye beş kala
çağırışlarını duymuştum. Belki sensindir diye bir umut kapladı içimi.
Nafile, sana uzanan bütün yollar kapalı...öğrendim, evet geç de olsa
öğrendim bunu. Çok geç olsa da...


Uzaklardan bir ses olmak istedi bir dostum, uzaklardan bir el...
Üşüme diye. Olamadı, olamazdı, yokluğun her şeyden daha soğuktu.
Yokluğun soğuk, yokluğun buz gibi...


Hani; öyle üşürsün ki, artık hiç bir şey hissetmez uzuvların,
uyuşur kalır da manâsız bir donukluğun çizgileri oluşur, ardından
bir kabuk içindeki parçalanmayı döker, ezip de geçer tüm bedenini,
acısı en derinden gelir de yakar her yerini...


İşte ben de öyle üşüdüm gece yarısını beş geçe...
Manâsız buluyorum sanki artık her şeyi.


Sevgi deseler sadece bir iç çekebilirim,
sonra gülüp geçerim gibi geliyor.


Aşkı sorsalar, aynı dili mi konuşuyoruz diye
anlamsızca bakabilirim gözlerine...


Anlatın derim durmayın, bırakın tüm şiirleri, şarkıları, masalları...

Dokunabilir miyim aşka, dokunabilir miyim ellerimle diye sorarım,
geçer mi üşümesi yüreğimin, geçer mi üşümesi içimin...


Aşk dediğiniz şey gelince ansızın, anlar mı beni aşkla gelen,
beni ben oldugum için mi, kendi var ettigi için mi ister...
Varolanlara, benden kalanlara hoş geldin mi der,
yoksa bir iki zaman sonra herkes gibi o da mı çekip gider...


Bakışlarım dondu sanki, yüreğim donunca. Nasıl da manasız
bakıyorum etrafa. Görmesin istiyorum hiç kimse gözlerimi,
görmesin hiç kimse hüzün tanelerimi...


Susuyorum artık derin derin. Nasıl da konuşmak istiyorum oysa.
Saatlerce susmadan konuşmak istiyorum. Tüm biriktirdiklerimi
en başından başlayıp sonuna kadar anlatmak istiyorum.
Anlatmak yetmez biliyorum, anlaşılmak da istiyorum...


Bir el istiyorum başımda...
Saçlarıma dokunsun istiyorum, tüm bedenimden söküp alsın
yalnızlığımı tılsımıyla... Bir el istiyorum dokunsun saçlarıma
yumuşacık ve alsın tüm donuklukları usulca.


Bir göz istiyorum gözlerimde...
Anlamsız bakan gözlerimin içini görsün, hâlâ arkalarda kalmış
ışık huzmelerinin içine dalsın, çıkarsın tüm umutlarımı
eski sandığın içinden, açsın da ışığı ile umut olsun yollarıma,
yolum olsun yordamım olsun istiyorum...


Bir omuz istiyorum...
Başımı yaslayıp uzun uzun ağlayabileceğim. Yıllardır biriktirdiğim
hüzün tanelerini tek tek dökebileceğim bir omuz istiyorum.
Ona yaslanınca her şeyi unutmak istiyorum, sıcacık olmak...
İçimi huzur kaplasın istiyorum, hiç konuşmadan saatlerce
orada kalmak, hiç konuşmadan anlaşılabilmek istiyorum...


Biliyorum, ne de çok sey istiyorum...
Bunların sadece puslu bir hayal olduğunu da biliyorum.


Seni bende var edişimi, aslında sadece bende olduğunu,
aslında sadece bir hayal olduğunu çok iyi biliyorum.


Ama yine de seni çok özlüyorum,
yine de çok üşüyorum, ve yine de seni istiyorum...


Ben, hüzünlerime geri dönüyorum...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
16 Şubat 2007       Mesaj #278
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Cennetim olur musun?
Senden kaçmaktı muradım. Fakat gözlerime keskin bir bıçak gibi, bilincime eksiltili bir cümle gibi saplanan gecelerden sonra anladım, boş yere yorulduğumu.
Senden kaçmak, aslında varlığımdan kaçmakmış. Senden şiirlere, tınılara, uzak ülkelere, farklı ırktan kadınların gözlerine sığınmam boşunaymış hep. Boşunaymış kör günçavdılarda ısınmak isteyişim. Boranlarda donmak isteyişim hep boşuna.
Her kaçış hamlesi bir helezon gibi, antik bir girdap gibi yine bana yönlendiriyordu zehrini. Oysa ben anımsamak istemiyordum artık gözlerini. Mevsimsiz bir zamanda ruhuma ansızın dolan, baldıran zehrini içiren gözlerini.
Ellerini. Bilinmezliğe dizeler çizen, iliklerimin ısınması için ruhumu okşayan ellerini.
Sonsuzluğa gül takan dudaklarını.
Teninin tatmadığım tuzlarını.
İlk önce bulunduğun kenti terk ettim bir akşamüstü. Gururu yıkılmış bir yılkı gibi, yaralı bir ceylan gibi kaçtım senin kentinden.
Bizim başkentimizden.
Acıların.
Sancıların.
Avuntusuzlukların.
Umarsızlıkların.
Çıkmazların başkentinden.
Gitmek; adı konmamış beldelerde sözlerini hatırlatmayacak ve seni hatırlamayacak kimseleri bulmak demekti. Onların kırlangıç kanatlarına tutunan öykülerini dinlemekti umarsızca. Belki küçük bir çocuğun avuçlarına yorumsuz iki damla göz yaşı, bir ölünün tabutuna dirençli krizantemler bırakmaktı. Kör martılardan eflatun dizeler, akasyalardan mor düşler devşirmekti. Sonra onları karanlığın ortasında yakıvermekti ansızın. Geceye devrilmek üzere olan bir akşamda, yaşlı bir masal anasının buruşmuş gül dudaklarından, sana dair olmayan bir masal dinlemekti biraz da.
Masala karışmak.
Masal olmak.
Sır olmak.
Belki de uzak, koyu gölgeli bir ormanın derinliklerinde, bir kaknüs yalnızlığıyla çıldırmaktı gitmek.
Kırlarda sert rüzgârlara karşı yürümek, tarihin nasırlı ellerinden efsaneler dinlemek, belki Nerval gibi kravatıyla kendini bir sokak lambasına asmaktı gitmek. Dağ başındaki metruk bir kulübe gibi hiçliğe tutunmak, önünde yanan ateşteki hârelerin yürekte yangına dönüşmesiydi gitmek.
Işıltılı bir sabahın büyüsü içindeyken kalbim, “tam kaçtım, kurtuldum” diyordu dilim.
Dilsizliğim.
Ama yüzüme çarpan anı kırıntılarından kurtulmamın imkânsızlığıyla kalakaldım yerimde.
Öfke burcundaydı bakışların çünkü.
Sitem saraylarında.
Kalbim kadar yakın, kalbim kadar uzaktı gözlerinin gölgesi.
İşte o an anladım her kaçışın kalbe bir yöneliş olduğunu. Ve her yönelişin içinde zehir tohumları barındırdığını. O an anladım yokluğunun benim ruhumda zakkum bahçesi olduğunu.
Şimdi suç işlemiş bir çocuk gibi kalakaldım, adını bile bilemediğim uzak ülkelerde.
Dönmek? Kalmak?
Ve daha da kaçmak?
Yitik göklerde avare yıldızlarla konuşmaktan başka çarem kalmadı galiba. Gittiğim her yer, gördüğüm, dokunduğum, kokladığım, tattığım her şey âteşe dönüyor.
Senden kaçmakla, sana dönmek arasında bir â’raftayım en nihâyetinde?
Bana hiç açmadın kapılarını.
Şimdi bir engizisyon kaçkını gibi, bir firarî gibi kararsızlığımı gidermeni ve cennetim olmanı istiyorum.
Cennetim olur musun?
featherrn6Necdet KARASEVDA
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
21 Şubat 2007       Mesaj #279
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bitkisel bir yalnızlığa açılıyor kapılar…
Hüzünler etten kemik olsa,
Vurup sırtına eğmeli ki…
Ama işte olmuyor…
Greyfurt tadında bir hava…
Ne zaman ki sensin aklımda ki,
Sevinçlerim, gülüşlerim
……..ekşiye çalıyor…

Sensiz koca bir gün daha,
Bir gün daha gömüyorum dünüme…
Dünlerim bana yavan…
Bugünden kardayım galiba,
O da bitmek üzre…
Dünlerden sana mektuplar bırakıyorum,
Gönderilmeyen, gönderilemeyen…
Vakit olmuyor neyleyim…
Günün 24 saati sana denk geliyor tamda…
Hepten meşgul ediyorsun beni…
Sevdiğim beni biliyor musun…?

Sana bir susuzluğum var ki!
Yağmur olup yağsan ömrüme,
Yine de yetmiyor sevdiğim...
Başım ellerimle bağdaş,
Sana gömülüyor beynim, düşüncelerim…
Hangi balık,
Umut dolu bakabilir ki artık,
balıkçı tezgahlarından…
Çıkmazındayım bu koca hasretin,
Sevdam sana doğru gidiyor,
Ve gidilecek bu yolda acı çekmek mübahtı…
Sevdiğim biliyor musun…?

İncelti, eğrelti bi yalnızlık bu..
Dostlara anlatıyorum seni,
Efkar yakıyorum demli sohbetlerde.
Sana hiç söylenmemiş sözler biriktiriyorum
Hiç bilinmedik alfabelerden..
Yüreğimde ki o acı, o kutsal hayatı,
Gizden çıkarıyorum…
Yoksa bu tek başınalık sevdiğim
Dayanılır gibi mi?


Yaz bitti şimdi kıyılarda…
Yalnızlıkların artık, seninle yürüdüğümüz sahiller…
Benim için olsun uğra limandaki kayıklara…
Hep açılacaktık ya hani bi gün, o mavi sulara…
Olmadı..
Kısmet değilmiş…
Ne çıkar yapamadıklarımız,
Yaptıklarımızdan ibaret kaldıysa…
Hüzünlerim raydan çıkmış,
Hasret taşıyorum sana,
Hiç yorulmadan, hiç usanmadan…
Sevda sızısında sen en çoklarıydın yazdıklarımın…
Ben unutmadım seni…
Ve hala seni çokça seviyorum…
Sana yazıyorum bolca,
Seni yazıyorum…
Sevdiğim anımsıyor musun…?

Sana uyanmak, güneşe uyanmaktı.
Sana uyanmak, göğü kucaklamaktı,
İmkansızlıklar umursanmadan…
Kayıp gitme ömrümden,
Ellerini tutamazsam ne olur halim…
Bu günlerde geçecek elbet,
Bütün uzaklıklar törpülenecek,
Ayrılıklar silinecek,
Hüzünler olgunlaşacak,
Taht kuracak sevinçler…
Sevdiğim umuyor musun…?
Sen de bunu diliyor musun…?
featherrn6Aysel ZENGİNGÜL
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
21 Şubat 2007       Mesaj #280
Misafir - avatarı
Ziyaretçi


Her şeyde biraz sen varsın….Ağzıma bu melodi nasılda takılırdı bir zamanlar….Baktığım her şeyde,bu şehirde sen vardın.Yokluğunda sensiz geçen baharlar bahar değildi ömrüme,gönlüme… Senli bir sevda varmıydı ki diye sorardım yüreğime.Şehrimdeki her şey ister istemez evet cevabını sunuyordu bana….Olmuyordu,yapamıyordum sensiz bu şehirde. Deniz kenarındaki bu banka geçip, başımı omzuna yaslayıp,martılarımızın çığlıklarını birlikte duyabilmeyi o kadar arzuladım ki….Ama bir zamanlardı.Hep isteklerimde kaldı bunlar.Yavaş yavaş senli rüyalarım siliniyor be sevgili.

Artık dilimdeki melodiyi de değiştirir oldum zamanla."Ayrılık bana aşktır artık…" yokluğunda buldum seni.Geldin ama sıra bende..Gittim,hayatından çekildim….Her şey daha net.Gittim ya dönmem artık…Şehrimdeki o bankta şimdi bensiz bekle…Martılarımıza da söyledim mavi gökyüzümüzde dolaşıp yüreğine dönmeyeceğimi işleyecek beynine çığlıklarıyla…Görebiliyorum seni gelmeyeceğimi bile bile o uzaklara bakıyorsun.Çaresizsin ama geç kaldın sende farkındasın değil mi? Benim senin yüreğine geldiğimde senin olmadığın gibi,seninde benim yüreğime gelmeye başladığında bende yanında olmayacağım….Göz bebeklerin bensiz kaldığın şehrimde hep o uçsuz bucaksız uzaklara takılıp kalacak.Senin gittiğin gibi bende gittim bak.Yüreğimi acıttığın gibi bende yaptım.Denizin maviliği eşliğinde orda bir başına oturacaksın artık.Martılarımızın çığlıkları birde…Benim gülüşüm yerine onların çığlıkları yankılanacak kulaklarında. Denizden sana,yüreğine doğru…

Bekleme artık, bekleme… Gözlerini ayır oradan dönmeyeceğim. Giderken yüreğine söyleyeme diğimi bak şimdi martılarım fısıldayacak… Bir zamanlar yüreğinin bana yaptığı gibi şimdide yok saysın beni…. Martılarım bunu fısıldayacak yüreğine yok saysın yok…. Bakma uzaklara boşuna.. Her bitiş, bir başlangıçtır aslında. Farklı bir mekanda, farklı bir zamanda

Artık AğLamıcam GeceLeri
YıLdızlLara ßakıp şarkıLar SöyLemicem
Adını Her Andığımda Yüreğimin bi köşesi SızLamıcak
Seni Her Gördüğümde Geri Dön Diyen ßakışLarLa bakmıcam GözLerine
ßeLkide Hiç Anmıcam Adını SeninLe YaşadıkLarımı
Geçmişi Anarken Tebessüm biLe beLirmicek Yüzümde ßeLkide

bir uçurumun kenarında terkettin beni..
bıraktın ELLerimi hoyrat esen rüzqarLarda..
şimdi sensizLiğe qüLümsüyorum..Uçurumun kıyısında

Benzer Konular

17 Haziran 2009 / _PaPiLLoN_ Taslak Konular
19 Haziran 2014 / By_Dark Cevaplanmış
16 Ağustos 2014 / Misafir5 Cevaplanmış
3 Şubat 2016 / Safi X-Sözlük
15 Eylül 2015 / Safi X-Sözlük