Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Sayfa 638

Güncelleme: 2 Aralık 2006 Gösterim: 1.653.009 Cevap: 12.492
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Ağustos 2006       Mesaj #6371
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ölü Bir Deniz Yıldızı

Sponsorlu Bağlantılar


Ey sonbahar! ey düşsel yolculuk! seni
Dolaştım yaz sıcaklarında, bekledim
Duydum ki benim değildi artık, doğanın
Kalbiydi uçurumlar toplamı kalbim.

De bana, anlat bana, öyleyse neden hatırlıyorum onu
O fırtına kuşunu gölgesini yere düşüren
Gittiydi geldiği yere, uzaklığına
Döner mi bir daha dönmez mi bilmem
Yüklenip yittiydi gözden onca çırpınışları
Ne sevinç bıraktıydı içimde, ne keder, ne acı
Bir sen kalmıştın sen, ey sonbahar ilimi, dörtnala gelen
Bir atın kalkışı gibi kalkıp da gözlerimden.

Parlar ki şimdi arasıra geceleri
Diplerde, derinlerde, yalnızlığımda
Ölü bir deniz yıldızıdır mutluluk
O nedensiz mutluluk, olsa da olur olmasa da.
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
14 Ağustos 2006       Mesaj #6372
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Karanlık İçinde

Sponsorlu Bağlantılar


Üç duvar
Bir demir parmaklık arasındayım
Sonu olmayan
Ufku gözükmeyen
Bir yoldayım
Karanlık içinde
Bir benle beraberim
Hücremde senin için ağlamaktayım.

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Ağustos 2006       Mesaj #6373
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Mendilimde Kan Sesleri



Her yere yetişilir
Hiçbir şeye geç kalınmaz ama
Çocuğum beni bağışla
Ahmet Abi sen de bağışla

Boynu bükük duruyorsam eğer
İçimden öyle geldiği için değil
Ama hiç değil
Ah güzel Ahmet abim benim
İnsan yaşadığı yere benzer
O yerin suyuna, o yerin toprağına benzer
Suyunda yüzen balığa
Toprağını iten çiçeğe
Dağlarının, tepelerinin dumanlı eğimine
Konyanın beyaz
Antebin kırmızı düzlüğüne benzer
Göğüne benzer ki gözyaşları mavidir
Denize benzer ki dalgalıdır bakışları
Evlerine, sokaklarına, köşebaşlarına
Öylesine benzer ki
Ve avlularına
(Bir kuyu halkasıyla sıkıştırılmıştır kalbi)
Ve sözlerine
(Yani bir cep aynası alım-satımına belki)
Ve bir gün birinin adres sormasına benzer
Sorarken sorarken üzünçlü bir görüntüsüne
Camcının cam kesmesine, dülgerin rende tutmasına
Öyle bir cıgara yakımına, birinin gazoz açmasına
Minibüslerine, gecekondularına
Hasretine, yalanına benzer
Anısı ıssızlıktır
Acısı bilincidir
Bıçağı gözyaşlarıdır kurumakta olan
Gülemiyorsun ya, gülmek
Bir halk gülüyorsa gülmektir
Ne kadar benziyoruz Türkiye’ye Ahmet Abi.
Bir güzel kadeh tutuşun vardı eskiden
Dirseğin iskemleye dayalı
- Bir vakitler gökyüzüne dayalı, derdim ben -
Cigara paketinde yazılar resimler
Resimler: cezaevleri
Resimler: özlem
Resimler: eskidenleri
Ve bir kaşın yukarı kalkık
Sevmen acele
Dostluğun çabuk
Bakıyorum da şimdi
O kadeh bir küfür gibi duruyor elinde.

Ve zaman dediğimiz nedir ki Ahmet Abi
Biz eskiden seninle
istasyonları dolaşırdık bir bir
O zamanlar Malatya kokardı istasyonlar
Nazilli kokardı
Ve yağmurdan ıslandıkça Edirne postası
Kıl gibi ince İstanbul yağmurunun altında
Esmer bir kadın sevmiş gibi olurdun sen
Kadının ütülü patiskalardan bir teni
Upuzun boynu
Kirpikleri
Ve sana Ahmet Abi
uzaktan uzaktan domates peynir keserdi sanki
Sofranı kurardı
Elini bir suya koyar gibi kalbinden akana koyardı
Cezaevlerine düşsen cigaranı getirirdi
Çocuklar doğururdu
Ve o çocukların dünyayı düzeltecek ellerini işlerdi bir dantel gibi
O çocuklar büyüyecek
O çocuklar büyüyecek
O çocuklar...
Bilmezlikten gelme Ahmet Abi
Umudu dürt
Umutsuzluğu yatıştır
Diyeceğim şu ki
Yok olan bir şeylere benzerdi o zaman trenler
Oysa o kadar kullanışlı ki şimdi
Hayalsiz yaşıyoruz nerdeyse
Çocuklar, kadınlar, erkekler
Trenler tıklım tıklım
Trenler cepheye giden trenler gibi
İşçiler
Almanya yolcusu işçiler
Kadınlar
Kimi yolcu, kimi gurbet bekçisi
Ellerinde bavullar, fileler
Kolonyalar, su şişeleri, paketler
Onlar ki, hepsi
Bir tutsak ağaç gibi yanlış yerlere büyüyenler
Ah güzel Ahmet Abim benim
Gördün mü bak
Dağılmış pazar yerlerine benziyor şimdi istasyonlar
Ve dağılmış pazar yerlerine memleket
Gelmiyor içimden hüzünlenmek bile
Gelse de
Öyle sürekli değil
Bir caz müziği gibi gelip geçiyor hüzün
O kadar çabuk
O kadar kısa
işte o kadar.

Ahmet Abi, güzelim, bir mendil niye kanar
Diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar
Mendilimde kan sesleri.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Ağustos 2006       Mesaj #6374
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ihlamur Bardağını...



Ihlamur bardağını yana itince
Başını kaldırınca ıslak saç kokusundan
Olgun bir kayısının içeriğidir sende
Senin gözlerin.

Dün akşam yere serili gölgen
Bu akşamki gölgenle üstüste
Cebinde bir avuç ayçiçeği
Geri donmuş dünden nasıl döndüyse.

Mutluluğun sana verdiği tatili yaşıyor
Bir açılıp bir kapanıyor kirpiklerin
Bilmem alınır mısın söylersem
Unutulmuş bir çirkinlikten başlıyor güzelliğin.
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
14 Ağustos 2006       Mesaj #6375
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Karanlıkta Buldum Seni



Akşamı zor bekledim
sokaklarda gezindim
yüzünü hiç görmedim
karanlıkta buldum seni.

Ağlardım zaman zaman
keder gitti kaldı gam
yıllar yılı gezindim de
karanlıkta buldum seni.

Sebebin ne sormadılar
deli deyip yolladılar
mecnun olup baktımda
karanlıkta buldum seni.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Ağustos 2006       Mesaj #6376
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Gececil Kuşların Ürkmediği Aydınlık



Günlerimize
o ilkel sesleri karışır ya
gemileri annelerinden çok seven çocukların
bir adam gelir ya
devinen bir sancıdır artık
gelir eski günlerden
ve uzar sanki uzar
ırzına geçilmiş bir kahramanlık.

Sinsi gülüşlerimizdir şimdi pis bir suda yıkanan
korkulardır katar katar inenler gökyüzünden.
Ay sürekli yükselirse içimizde
çirkin ama güçlü bir tanrıya taptığımızdandır
ondan ki sıkıcıyız bu eski ayaklarla
ondan ki ulu bir tiksintiye hazırlanmışız,
Kemerlerimizdeki en güzel geyik ölüm.

Amakim? Ben miyim burda bir esrime mi
nedir bu kuşların uçuşunda gördüğüm?
Aptalca beklerim o hiç sökmeyecek şafağı.
Oysa yüreğimden akan o derin suda
kırmızılar öylesine yırtılır ki
siner kan,
huysuz kemanlar dolar şahdamarıma,
yansır kin savaşçıları, gürül gürül ordular
utancın köpürttüğü yanaklarımdan.
Köz komamış ateşinden bize o adam
şimdi gülüşlerimiz yırtıcı, gülüşlerimiz korkunç
ağır, kara bir zırh taşıdığımızdan.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Ağustos 2006       Mesaj #6377
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Her yer bem beyaz
Tıpkı düşlerin gibi
Masum

Ve her sokakta sen varsın
Ve her köşe başında seni bekleyen bir ben
Birazdan çıkacaksın sokağın ardından biliyorum
Gülerek geleceksin yine
Biliyorum yine öyle sarılcam sana

Geçmemiş sayıcam zamanları
Hiç gitmemiş sayıcam seni
Ve hiç yaşanmamış sayıcam ayrılıkları
Düşlerin kadar masum sayıcam
Yaşanmışlıkları

Hiç kimse kirletemez senli dünyamı
Kimseler kuramaz sen kadar beyaz düşler
Kimseler gülemez sen kadar
Öyle içten ve öyle derinden

Ve kimseler sen kadar oyuncu olamaz
Bu dünyada
Bitti Beyaz Oyun Kapandı Kırmızı Perde
Son Rolün Sevgilim Yürekten Gitmelerde

Yolun Açık Olsun Sevdiğim
Ve Hayatın Düşlerin Kadar Beyaz
Yarınların Sen Kadar Masum olsun
Ve Mutluluğun Sonsuz Olsun Sevdiğim
Bendeki Sen Kadar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Ağustos 2006       Mesaj #6378
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Uzun Yağmurlardan Sonra



Sen yağmurlu günlere yakışırsın
Yollar çeker uzak dağlar çeker uzak evler
Islanan yapraklar gibi yüzün ışır
Işırsa beni unutma

Alır yürür sıcak mavisi gökyüzünün
Kuşlar döner uzun yağmurlardan sonra bir gün
Bir yer sızlar yanar içinde büsbütün
Her şeye rağmen ellerin üşür
Üşürse beni unutma

Yeni dostlar yeni rüzgarlar gelir geçer
Yosun muydum kaya mıydım nasıl unuturlar
Kahredersin başın önüne düşer
Düşerse beni unutma
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Ağustos 2006       Mesaj #6379
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Sis Çanları



ağır yol, uzak yapılar
yaklaşmak için yaklaşık tanımlar
onlarla çıktık yola
yollarda kaldık
sis bastı her yanı
tutukluk çeken silahlar gibi
sözcükler, fısıltılar, mırıldanışlar
eksilerek vardık bir yapıya
O mu, değil mi?
Kim bilebilir şimdi
kılavuzlar şehit
şehitler hain
gözlerimiz karanlık bir pusuda
çoğumuz büyümüş, kimimiz ölmüş
kendimiz bile tanıdık değiliz artık
gözümüzden silinen düşün sabahında
önümüzde açılan yeni bir uzay
Şimdiki Zamana ait bomboş ve ölü anlar
ne başka yer ne başka zaman
bizler için hala biryerlerde çalınan
sis çanları var
belki bir gün buluşur diye
aynı ormanda kaybolan çocuklar
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
14 Ağustos 2006       Mesaj #6380
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Karanlıkta Buldum Seni

Akşamı zor bekledim
sokaklarda gezindim
yüzünü hiç görmedim
karanlıkta buldum seni.

Ağlardım zaman zaman
keder gitti kaldı gam
yıllar yılı gezindim de
karanlıkta buldum seni.

Sebebin ne sormadılar
deli deyip yolladılar
mecnun olup baktımda
karanlıkta buldum seni.

Benzer Konular

18 Ocak 2010 / virtuecat Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya